Muvazene 190 Report post Posted June 12, 2008 Üstadın “Konuşmalar” isimli derleme kitabında bulunan, 24 Nisan 1981 günü Türk Edebiyatı Vakfında yaptığı sohbette anlattığı bir hatırası: Bundan 40 sene evvel Rusların kültür ateşesi Mihaliof isminde bir adam: “Bize senin gibiler lazım, Nazım’lar felan değil. Komünist olsan sana Moskova’nın yarısını verirdik ama olmayacağını biliyoruz zırnık vermeyiz” demişti. Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted July 8, 2008 Üstadın dava anlayışı ve dik duruşuna yönelik olarak Üstadı kendi safında görmek isteyen bir komünist... İnandıkları ve kendilerini bağladıkları sistemin bâtıl ve süflî olmasının yanında, davalarına olan kayıtsız şartsız teslimiyetleri ile komünistler, bir davaya nasıl bağlanılacağının şekil ve satıhta öne çıkan numuneleri. Her şeyiyle Üstada zıt olan bir komünist bile Üstad'ın aksiyonerlik ruhunun hakkını veriyor. Bu güçlü ve davasından dönmez, eğilmez, bükülmez duruşun kendi cihetinde yer almasını istiyor, lakin bağlandığı sistemden de caymayacağını biliyor. Şu haliyle bu hatıra müthiş bir belge mahiyetinde. Üstadın en azılı düşmanları tarafından bile duruşunun ve davasına olan bağlılığının hakkının verilmesinin belgesi diyebiliriz. Bu davaya ve davanın bayraktarlarına gönül vermiş insanlar Üstada sevgilerini ve takdirlerini her ne kadar dillendirseler de, asıl düşmandan gelen takdir ifadesi daha bir önem taşıyor, çünkü düşman hataların üstüne üstüne gider, müspet tarafları da ezmeye, yok etmeye, karalamaya çalışır. Bir komünistin Üstada karşı bu tarz bir tutum içinde olması, bâtılın bile kendilerine zıt davada olsa dahi dava keyfiyetinin önemine haiz oldukları ve kendi davalarının da böylesine güçlü bir aksiyoner tarafından savunulmasının ne büyük bir ihtişam olacağının kabul edilmesi anlamına geliyor. Ki rus ataşesinin 'Nazım gibiler lazım değil' demesi de kendi saflarında olmasına rağmen mide gurultusu olmaktan öteye geçemeyenlere ne gözle bakıldığının güzel bir timsali. Bâtıl davaya da inansalar, üzerine dava adamı gömleği giydirilen kifayetsiz ve keyfiyetsiz olan birini kuru kuruya övmek ve kabul etmek basitliğinden uzak bir telakki. Değil Moskova'nın yarısı, dünyanın yekûnunda gözü yok Üstadın. O, sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedîlik sarayının paslanmaz tâcına talip... Üstadın inandığı dava nâmütenahi âlemden nâmütehani güzellikleri verecekken, bir zavallı komünistin teklif edebileceği en kıymetli şey dünya zemini üzerindeki sınırlı bir toprak parçasından öteye geçemiyor, ne büyük zavalılık ve her iki davanın hak ile bâtıl sınırlarının ne tarafında olduklarını göstermesi açısından da ne muazzam misal... Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted July 12, 2008 Evet, komünist, batıl bir yolun sadık yolcusudur. Eğer komünistler fikriyatlarını aksiyon planında tatbik etme fırsatını bulmuşlarsa, bu fikirlerinin sağlamlığıyla değil, ancak davalarına olan sadakatleriyle açıklanabilir. Onlar, fikirde çürük, ama maddi hamle ve dava inancında üst seviyedeydiler. Bizim tam zıddımız yani. Biz, fikri planında tam ve yetkin, ama ne hazindir ki aksiyon ve dava ahlakında eksiğiz… Yani Onlar, gayeleşmeyen yumruk; bizse yumruklaşamayan öfkeyiz…Onların muvaffakiyetleri ancak kısa bir vadede mümkün olabilirdi, nitekim öyle de oldu. Çünkü onlar, koşup zıplarken, yani aksiyon planında muazzam bir hamlede bulunurlarken, içlerinde kendilerini kemiren bir fikir kanseriyle çürüyorlardı. Komünistin Üstada bu teklifi, Üstadın dava ahlakının yüceliğini en bariz şekliyle ortaya çıkarıyor... Reyhan'ın burada Nazım Hikmet'i mevzubahis etmesi bu bakımdan oldukça isabetlidir. Eğer onda dikkate şayan bir fikir yetkinliği olsaydı, komünistler kendisini sahiplenip, böylelikle içimize bir tehdit unsuru olarak salmaktan çekinirler miydi? Ama o, dava ahlakını ve fikir yetkinliğini görebilendir. Çünkü Nazım, Mayakovski gibi gayesini sonuna kadar götürüp, istediğini göremeyince intihar edecek kadar dava haysiyetine sahip değildi... Share this post Link to post Share on other sites
nurulhak 22 Report post Posted August 20, 2008 harika ya zekasıyla onları bile nasl büyülüyor... Share this post Link to post Share on other sites