Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
buyukdogu

Ülkemizin Sorunları Ve çözümleri

Recommended Posts

Sevgili gönüldaşlarım: Belki ülkemizin sorunlarını direkt çözebilecek, sonuca gidebilecek, eyleme dönüştürecek etkimiz ve yetkimiz yok. Siyasete ve partizanlığa kaçmadan, tamamen Türkiye merkezli/endeksli konuşarak ve yazarak, ben olsam şunu şöyle yapardım bunu böyle yapardım demeden, en temel ve en ciddi sorunları burada konuşmak ve tartışmak istedim.

 

Ülkemizin iktisadi, sosyal, siyasi, eğitim, din alanındaki temel sorunları ve nasıl çözülebilirliğini burada tartışalım, çare düşünelim ve sorunu çözüme kavuşturmanın yollarını arayalım.

 

İlk girişi/yorumu yarın ben yapacağım inşallah. Kendimce acil ve önemli gördüğüm bir meseleyi burada analiz edip, şahsi düşüncelerimi belirteceğim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir kaç gün ara vermek zorunda kaldım. Bu konu kıvama gelmez ve derinleşmez sanırım smile.gif Fakat şu anda mevcut durum (Ergenekon Operasyonu) en ciddi sorun gibi görünüyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

aslında konu kıvama gelir gelmesine derinleşirde ama ozamanda içnden çıkılmaz :P

şöyle bir bakıldığında çok güzel bi konu açmışsın forumu dahada hareketlendiricek bir konu. Peki hangi sorundan bahsedelim; topraklarımız satılıyo zamanında israil filistinden şuanki sahip olduğu toprakları satın alıp nasıl devlet kurduysa yavaş yavaş bizim topraklarımızda gidiyo. Başımızda pkk denen pislikler sürüsü var. kendisini devlet adamı sanıp boş boş dolaşanlar var. bir ton özelleştirilen firmamız ve ülkemiz bor manyağı olmasına rağman bi halt edemediğimiz kaynağımız var.Dahası çevremizdeki bütün ülkelerde petrol varda nie bizde yok onuda anlamış değilim :D .bunlar aklıma şuan gelenler. yarın öbürgün bitane bakan daha çıkar kameraları unutur mikrafonları unutur gerçek yüzünü ortaya çıkartır ondanda bahsederiz :D. yada 5-10 tane hanımı olan bi milletvekilimizde çıkabilir :)

 

siyasetten senelerdir uzakdurmuş , "gündem fukarası" olan ben bile bukadar cık şey sayabildim :)

 

seçin beğenin :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben sorun olarak bürokratik oligarşi ve azgın azınlık diye tabir edilen -milletten bihaber-zihniyeti görüyorum. Ülkemizde iktidar olunabiliyor, iktidara gelinebiliyor fakat muktedir olmak konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz. Seçilmişlerle atanmışların, milletin değerlerinin tatbiki yerine kendi ideolojilerini egemen kılmak isteyenlerin sorunudur. Bundan kurtulmanın başlıca sebebleri şahsımca şunlardır:

 

-Yeni, net, basit ve şeffaf bir anayasa

-Yasama, yargı ve yürütme organlarının tam ayrılığı

-Hukuk alanındaki değişiklikler

-Siyasi partiler yasasının değiştirilmesi

-Milletvekilliği olma ve seçilme şartlarının gözden geçirilmesi

-Devlet görevlilerinin yetkilerinin kesin çizgilerle belirlenmesi

-Özgürlükler, insan hakları ve eşitlik ilkelerinin anayasanın özü olması

 

Bunlar uygulanırken ve yapılırken toplumun genel hassasiyetleri dikkate alınmalı ve devletin toplumla olan ilişkisi daha açık ve şeffaf olmalıdır. Herkesi vatandaşlık paydasında birleştirmeye yönelik çaba içinde olunmalıdır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ülkenin sorunları insanlığın sorunları, insanlığın sorunları ülkenin sorunları, Mevlana'nın dediği gibi:

 

"Ayna arıyorsan dost bul"

 

İnsanın kendisi ve ülkesi, birbirinin aynasıdır..

 

Alakayı kurmakta güçlük çekmese insan aslında sorunumuz yoktur, mücadelemiz vardır; insanoğlunun ezelden kıyamete kadarki mücadelesi, nefs-şeytan mücadelesi..

 

Tarihe bakılınca hep aynı dava hak-batıl davası, tağutun misyonu aynı; zamana ve mekana göre roller farklı..

 

İnsan varamazsa kendine ergenekon gider bir başkası gelir.. Karmaşa, nefret, kin, benlik...

 

Kıyamete kadar sürecek bir davadır bu ve Rabbimiz Kelamında diyorki:

 

"Mü'minler kafirleri her zaman yenecektir, iyilik kötülüğe her zaman galip gelecektir, mü'minler kafirlerin sultası altına girmeyecektir ancak bunlara gerçek mü'minler erişecektir..

(hangi sürenin ayeti olduğunu hatırlamıyorum ve affınıza sığınıyorum)

 

 

Gerçek idraka ulaşmak olmalı mücadelemiz, içimizde doğan güneş etrafı aydınlatacaktır..

 

Sahabeler, osmanlı.vs.vs güzel günlerde bunu görebiliriz..

 

 

Kimine göre bir ütopya bir nostalji ya da klasik tavır gibi görünse de tek mesele: idraka varmalı..

 

 

 

Konunun saygınlığının korunması yararamıza olacağından şüphem yok, Vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ben sorun olarak bürokratik oligarşi ve azgın azınlık diye tabir edilen -milletten bihaber-zihniyeti görüyorum. Ülkemizde iktidar olunabiliyor, iktidara gelinebiliyor fakat muktedir olmak konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz. Seçilmişlerle atanmışların, milletin değerlerinin tatbiki yerine kendi ideolojilerini egemen kılmak isteyenlerin sorunudur. Bundan kurtulmanın başlıca sebebleri şahsımca şunlardır:

 

-Yeni, net, basit ve şeffaf bir anayasa

-Yasama, yargı ve yürütme organlarının tam ayrılığı

-Askeri ve hukuk alanındaki revizyonlar

-Siyasi partiler yasasının değiştirilmesi

-Milletvekilliği olma ve seçilme şartlarının gözden geçirilmesi

-Devlet görevlilerinin hesap vermesinin mutlaklaştırılması

-Özgürlükler, insan hakları ve eşitlik ilkerinin anayasanın özü olması

 

Bunlar uygulanırken ve yapılırken toplumun genel hassasiyetleri dikkate alınmalı ve devletin toplumla olan ilişkisi daha açık ve şeffaf olmalıdır. Köklü bir geçmişe ve mirasa sahip olan bizler; birbirimizi ne kadar anlamaya ve dinlemeye önem verirsek bu işin daha da kolay olabileceğini düşünüyorum.

...

 

 

 

Bu dedikleriniz olursa grçekten muhteşem olur.Bence bunun için basının yardımına ihtiyaç var, çünkü bu kuralları koyacaklarıda kendileri oldukları için(malesef) pek yanaşacaklarını sanmıyorum. Basın baskısına çok büyük ihtiyaç var.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konunun saygınlığının korunacağından şüphemiz yok Ekrem kardeş, değil mi biggrin.gif

 

Bu süreç çok ciddi. 1950 Türkiye'sinden bu yana tertiplenen, kurgulanan ve çoğu zaman da gösterime giren filmlerin açığa çıkarılması/çıkması sürecidir. Merkezle çevrenin, seçilmişlerle atanmışların, Milli irade ile şahsi ikballerin mücadelesidir.

 

Yukarda çok ciddi mücadeleler oluyor arkadaşlar; tek söyleyeceğim: Kim Hak, Hukuk ve Adaletin tecellisi için çabalıyor/çalışıyorsa Allah (c.c) yardımcısı olsun. Şu anda tabiri caizse kılıçlar çekilmiş vaziyette. Desteğimiz ve duamız onlarla.

 

Madem milletiz, milletin bir ferdiyiz. Biz de tarafız elbette. Tarafımız ise: Hukuk, Adalet, Milli İrade, Eşitlik ve Özgürlüktür.

Share this post


Link to post
Share on other sites

benim korkum "kandırılıyor olmak". Ya açığa çıkan veyahut çıkartılanlar (Bazılarının idda ettiği gibi )gerçekten düzmece ise. Belkide konu hakkında yeteri kadar bilgim olmadığı için şüpheye düşüyorumdur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ülkemizin sorunları... Deveye ‘neden boynun eğri’ diye sormuşlar, ‘nerem doğru ki’ demiş.. Ülkemizde sorun olarak var olan, ferdî buhranlar neticesinde olsun yahut cemiyetin teşkilatlı halde hayata geçirdiği kirli işler olsun, hepsinin altında tek bir sebep yatıyor. Birkaç kelimeyle özetleyecek olursak: İnsanın Allah’ı bilmeden, onun kurallarını ruhuna işlemeden, nereden gelip nereye gittiğini umursamadan, var oluş gayesini ve hikmetini sorgulamadan bir hayat sürüyor olması. Aslında insan için hayat sürmek tabiri çok katmanlı bir mahiyete sahip. Bir insanın hayat sürdüğünü söyleyebilmek için ruhî ve manevî melekelerini ne derecede kullandığı ve beslediği öne çıkıyor. Üstadın tabiriyle mutfak, yatak ve tuvalet müsellesine sıkışıp kalan insana hakiki manada yaşıyor diyemeyiz. Şikâyet ettiğimiz, rahatsız olduğumuz her türlü işin mimarı bu tür insanlar.

 

Dinimize göre bir hayat yaşamak istiyor da yaşayamıyor muyuz, özgürlüklerimizin bir zümre tarafından kısıtlanmasından yahut saman altından su yürüten ve milleti uyuttuğunu zannederek kısa vadeli dünya çıkarları üzerine kurulu icraatleri hayata geçiren insanlara mı tenkidimiz?.. Ülkemizdeki iktisadi, içtimai, siyasi, harsi, dini ve bizleri, insanı ilgilendiren bütün mefhumların ve bunlara dair sorunların temelinde tek bir neden yatıyor. Bu din ne muazzam, ne kudretli, insanı ve cemiyeti tasarrufu altına alarak hizaya getiren ne şahane bir sistem.. Kelimeler kifayetsiz kalıyor anlatmak istediğimde. İslam’ın hakiki manada yaşanmaması, ülkemizdeki bütün pis işlerin, rahatsızlık veren icraatlerin, ferd ve cemiyet çerçevesinde vuku bulan çürümelerin tek sebebi... Bir haberi izlerken yahut gazete okurken veya bir tartışma programında ülkemizin sorunlarını dinlerken her şey dönüp dolaşıp İslam’ın emir ve yasaklarına uyulmamasının zararlarına geliyor. Her icraatin gerisinde kim var, insan var. Hiçbir hadise kendi kendine vuku bulmuyor. “Rabbini bilen kendini bilir” düsturunca, Rabbini ve kendini bilmeyen insanlardır ki, kendi kör nefsinin isteklerinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen ve ona göre hareket eden bir davranış silsilesini sergiliyor, hele de bu insanlar ülkenin hayat damarlarından olan bir makamda bulunuyorsa gelsin huzursuz bir hayat ve gözyaşı. Sadece kendi ülkemiz için değil bütün dünya eksenine yayılmış olan umumi bir kuraldır bu. En basitinden Amerika ve İsrail’in kendilerine hedef olarak belirledikleri dünyevi ihtiras ve hırslarına dayanan gayeleri hep Rabbini ve kendini bilmeyen insanın zararlarının zuhurudur. Zaten ülkemizdeki sorunlar, sadece içimizden çıkıp büyüyen değil, komşu ülkelerden de bizlere sirayet eden bir çok hastalık neticesinde ortaya çıkıyor. Hastalıklı bir uzuv bir zaman sonra diğer uzuvlarda da hastalıkların tevellüd etmesine sebep oluyor, dünya üzerinde sınır komşusu olduğumuz ülkelerdeki hastalıkların da bizlere geçmemesi çok zor. Yani sadece ülkemizde gerçekleşecek olan sağlıklı bir hayatın temelleri diğer ülkelerde de atılmadıktan sonra, maddenin tabiatı icabı onlardaki hastalıklar da ülkemizde yayılma sahası bulacaktır. Lakin şu var, zaten ülkemizdeki bütün sorunların temeli olan imansızlık yok olduğu vakit –olur ya da olamaz, ayrı mevzu- kendimize inancımızdan, tarihimizden kültürümüzden ve en önemlisi dinimizden neşet eden yeni bir yol çizdiğimizde yani ruh kökümüze bağlanıp ruhî sahalarda kudret kazandığımızda, kendi içinden dışa doğru yayılarak genişleyen bir medeniyet ve kültür aşılayan doktor mahiyetine kavuşacağız. En güzel numunesi aşk ve vecd devresindeki atamız Osmanlı.

 

Hazreti Yunus’un zikrettiği gibi, sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır, biz de bu nice yaşamaktır diyelim.

 

En temel ve en ciddi sorunumuz bu, hastalık çok lakin eczası tek. Ve dünya durana kadar da tek olmaya devam edecek. Ona uyan saadette, uymayan felakette. Eko kardeşimin yazdıkları da bu çerçeve içinde gayet önemli bir mevzide duruyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zaten tüm bu olaylar İslam'ın kurallarına uymayanlardan vuku buluyor..Tüm mesele inançlarımızda..Eğer gerçekten inanan, Allah korkusu olan birisi nasıl devletin hazinesinden çalabilir, nasıl terör örgütlerine yardım ve yataklık yapabilir, nasıl başörtüsünü yasaklayabilir ki..

Artık günümüzde insanlar bunu anlayamıyorlar..Laiklik..Şeffaf müslüman diye adlandırdığım kesimin dilinde hep laiklik..Nedir bu laiklik anlamadım gitti..Osmanlı onca milleti yönetirken laiklikle ilgili bir sorun yaşamış mı ya da o ırklar isyan etmiş mi (son dönemleri hariç tabi) kadınların kıyafetlerine karışmış mı..Herkese eşit-adil davranmış ve dinini de yaşamış..Ama şimdi çözüm bekleyen onca mesele varken malesef ki bunlarla uğraşılıyor..Ve hep kızıyorum şu laiklik meselesine..Dikkat ediyorum son dönem olayları olsun belli zamanlar da olsun tüm mesele ordan çıkıyor..Hukukçular laiklikten başka bişey bilmiyor, basın zaten belli, adamakıllı çözüm üreten yok..Üretene de engel olmak için elinden ne geliyorsa yapıyor aydın hukukçularımız ve muhalifler..Neymişte siyasi simge haline getirilmiş..Kim getiriyor Allah aşkına kim..Siz kim oluyorsunuz da Allah'ın emrini yasaklıyorsunuz..Allah'ım idrak etmekte güçlük çekiyorum..Bağışlayın beni.. :)

Acizane bende şunların yapılmasından yanayım..Aslında kafam bir milyon sağlıklı da olmadı ama inşaallah kafamı topladığımda yazmaya çalışacağım..

+ buyukdogu nunda dediği gibi İsviçre, Almanya, İtalya'ya bağlı olmadığımız kendimize has bir Anayasamız olmalı..Öyle uzun uzun maddelerle bezenip hukuk okuyan arkadaşları yormayacak kısa, açık, öz olmalı.."Herkes dinini yaşamakta serbesttir" ibaresi konmalı..Kamu kurum ve kuruluşlarında, okullarda başörtüsü yasağı kalkmalı..Mini etek giyene karışılmıyorsa kapanmış kimselere de kısıtlamalar getirilmemeli..Yani herkese eşit davranılmalı..Böylece yıllardır içimizde çıkan en büyük sorun ortadan kaldırılmış olacaktır..

+ Belediyelere ayrılan bütçeler kısıtlanmalı..Her değişen başkanla kaldırımlar değişmemeli..Yeni ve faydalı mekanlar tesis edilecekse amenna ama artık çocuk parklarının şekil değiştirmesinden usandık, şehir merkezlerinde ne ifade ettiği belli olmayan anıtlar görmekten de (4 direk ortasında kocaman bir top, bu nedir sizce..Ne gereksiz ve de ne kadar israfçı bir zihniyet..Onun yerine hayırlı bir yer yaptır)..İnanıyorum ki hazinenin büyük bir kısmı bu konuda heba oluyor.

+ Doğu illerimizin göç vermemesi ve her ile dengeli nüfus dağılımı yapılması için ordaki sanayi kuruluşlarının artırılması, bu konuda özel sektörün özendirilmesi..Tarımda modern yöntemlerle üretime gidilmesi, bu konuda halkın bilinçlendirilmesi.

+ Siyasi parti kapatmanın ortadan kaldırılması, suçlu görülen her kimse onun cezalandırılması.

+ Madem hukuk var bizde o halde paşaymış, amirmiş, Ato başkanıymış demeden her kesime hukukun üstünlüğü uygulanmalı ve ayrımcılık yapılmadan herkes eşit şekilde yargılanmalı

+ Avrupa Birliğine karşı olmayan biri olarak ülkemizde birçok kesimin bu konuya tepkili olduğunu yapılan anketler sonucunda ve basın aracılığıyla görüyoruz..O yüzden Avrupa Birliği sevdasına son verip (yıllarca köpek gibi kapılarında beklediğimiz yeter diyerek) bir Türk Birliği de biz kurabiliriz Türk devletlerle..

 

 

Aklıma gelenler bunlar..Konu çok güzel ve herkesin katılımıyla daha da güzel olacağını düşünüyorum..Mesele bizim ülkemiz, bizim sorunlarımız herkes bişeyler söylemeli.."Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" zihniyetinden kurtulmalıyız, "her koyun kendi bacağından asılır" demek yerine o koyunun bir gün olup biz veya yakınlarımız olabileceğini düşünerek adım atmalıyız..

Gerçek benliğimizi bulmamız ancak geçmişimizi hatırlamakla ve İslamı yaşamakla olacaktır..!

Bana kızmayın arkadaşlar ben laiklik ya da Atatürk karşıtı değilim ama bu denli de halkın dini konuda baskı görmesine gönlüm razı gelmiyor..Ülkemin şu an içinde cebelleştiği durum beni çok üzüyor..

(Rüyamda görürüm ancak, ama napıyım arkadaş açmış fikirlerimi paylaşmak istedim :D )

 

..Selametle..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sanırım yapılan yorumlar muhteva olarak hemen hemen aynı. Zaten temel bazı sorunlar çözüme kavuştuğu zaman, diğerleri doğal olarak ortadan kalkıyor. Yani sistematik bir durum aslında.

 

Reyhan Hanım'ın ''Allah'ı bilmeden, onun kurallarını ruhuna işlemeden, nereden gelip nereye gideceğini umursamadan'' diye başlayan yorumundaki vurgu, müslümanlar için zaten başlı başına bir eksikliktir. Onu tartışmaya bile gerek yok. Nitelik ve nicelik sorununu biraz daha azaltabilirsek, dahada iyi olacak inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bizim yapacağımız tek şey ülkede insanlara İslamı anlatmak ha bu demek değilki onlar Müslüman değil Müslüman elbette fakat onlara hiç olmassa yakın tarihteki gizlilikleri anlayacak derecede bir inanca sahip olmalarını sağlamak, bence insanların %90 bunu kabul ederse herşey düzelir, fakat bunu cemaat olayıyla yaparsa yine ayrılık çıkar, tek elden anlatmamız lazım, ve cemaatlerin şu mutaassıplıklarını yıkmaları lazım (mesela Kur'anda Sünnetde kersin bir şekilde yasak edilmemiş şeyleri üstüne üstlük alimlerin manasının bizim anladığımız gibi olmadığını söylediği şeyleri direk haram kabul etmek gibi)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sözüm meclisten dışarıdır lakin konuştuğum çoğu paraleldeki kişi "çözüm: islam" diyor..

 

Amenna çözüm İslamdadır ama bu İslam nedir? desek Kelam Hadis Fıkıh sosyolojik psikolojik anlamda kaç kişi İslamı anlatabilir merak ediyorum..

 

Anlatmak istediğim sadece şu:

 

Gerçek müminin olduğu yerde İslama ilgi artacaktır.. Sözün kaynağını hatırlamıyorum, Ayette olabilir hadiste vehayut bir Allah dostunun sözü de olabilir..

 

 

Ne kadar gerçek mü'min olabiliyoruz, olmaya emek sarfedebiliyoruz, ahlak çok önemli kendimizi, çevremizi dünyayı en çok ahlak ve ilimle kurtarabiliriz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...