Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Şehadet Ayı

Recommended Posts

İSKENDER UĞURLU ŞEHİTLERİMİZ

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

ŞEHADET AYI

 

"Yaşamadan ölmek mümkün mü?"

 

Bulunduğumuz hal üzere ölüp, öldüğümüz hal üzere haşredilmeyecek miyiz?..

 

Hepimiz aynı duyguları paylaşıyor ve aynı muhteşem isteği tekrarlıyoruz: Allah yolunda ölmek, yani şehid olmak!

 

Ancak bunun bir şartı var: Allah yolunda yaşamak… Ölmek istediğimiz yolda yaşamak… Hangi yolda ölmek istiyorsak o yolda mutlaka ve mutlaka yaşamak

 

Çünkü yaşanmayan bir yolda ölünmez ki! Ölünmez ki değil mi?…"

 

Biliyoruz ki şehadet bir yaşam biçimidir. İlahi emanetin taşıyıcılığı misyonunu üstlenmektir. Şehadet, vasat bir ümmet olarak insanlar nezdinde şehid olmak, iman edenlerin belirlenmesi için bir furkan, adaleti ayakta tutmak için dayanak olmaktır.

 

Selam olsun canlarını dişlerine takarak bu davayı bütün özü, ruhu, diriliği ve canlılığı ile bize kadar getiren, insanlığın onur kaynağı, iftihar vesilesi şehitler kuşağına…

 

Şehadet fedakarlığın en üst basamağıdır. Feda oluştur ama yok oluş değildir. Gerçek anlamda var oluştur. "Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın bilakis Rableri katında diridirler…" (3/169) ayeti bunu en güzel şekilde ispatlamıyor mu?

 

Şehitlerin hayatlarına bakıldığında bir mübalağa, övgü, abartma yapma konusunda özel bir çaba sarfedilmemiştir. Zira böyle bir davranış işgüzarlık ve lüzumsuzluk olacağı gibi, incelendiğinde de görüleceği üzere şehitlerimiz, şehadetlerinden önce buna ihtiyaç duymayacak ölçüde üstün bir yaşantı içerisinde olmuşlardır… Hatta bugün bizlerin normal bir mantık ile değerlendirdiğimizde katiyen anlayamayacağımız kadar!..

 

Ne Kayserili Şehid Kemal Özdemir’in (Rasulullah’tan utanarak) soğuk kış gününde eski bir çula sarılıp balkonda yatması… Ne Afgan Cihadı’nda Şehid düşen kardeşimiz Recep Şahin’in, Afganistan’a gitmeden önce günlerce kuru ekmeği soba üstünde ısıtıp yiyerek kendini cihada hazırlaması… Ne elektro-fizik üzerine doktora yapmış ve Avrupa’nın herhangi bir üniversitesinde rahat içerisinde, öğretim görevlisi olarak çalışabilecek Dr. Mustafa Çamran’ın İran-Irak Savaşı esnasında cephenin ön saflarında şehid oluşu… Belki bugün bizim anlamakta zorluk çekeceğimiz, ama yaşanmış saf gerçeğin ta kendisidir. Şehid Mutahhari’nin dediği gibi: "Normal bir insanın mantığı ile şehidin mantığı arasında fark vardır. Şehid, aşk ehlidir, akıl ehli değil… Akıl ehli olanlar davaları için sadece tedbir peşinde koşarlar… Aşk ehli olanlar ise davaları için önce kendilerini feda etmeyi göze alırlar."

 

"Şehadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara" ifadesiyle şehid Metin Yüksel, geleceğin aydınlatıcısı meşaleler olarak sunduğu şehitlerimiz bizleri bereketlendiriyor. Çünkü şehadet bir meşaledir. Şehadetsiz bir dava, şehadetsiz bir mücadele eksiktir, zayıftır. Meşaleleri olmayan mücahitler emin ve doğru adımlarla yürüyemezler. Bir mücadelenin başarı oranı şehitlerinin çokluğu ile orantılıdır. İslam’ın inkişafı, şehadeti namlunun ucunda gören şehitlerin varlığı ile olmuştur. Aynı kural gene geçerlidir.

 

Filistin’de, Keşmir’de, Moro’da, Cezayir’de, Bosna’da ve Çeçenistan’da İslam’ın zindeliğini şehadet ayakta tutmaktadır.

 

Allah’a vuslatın makro plandaki randevusu ŞEHADET…

 

1- "İrtica kitapları müellifi olup, İstiklal Mahkemesi tarafından idama mahkum edilen İskilipli Atıf Hoca hakkındaki idam hükmü bu sabah infaz edildi." (4 Şubat 1926)

 

Dönemin gazeteleri büyük alimin şehadet haberini böyle duyuruyordu. Suçu şapka inkılabından çok önce yazmış olduğu kitap.

 

2- Erbilli Muhammed Esad Efendi, Menemen olaylarının teşvik edicisi olarak kabul edilip, hapse mahkum edilir ve arkasından yemeğine zehir katılarak öldürülmeye çalışılır. Bundan netice alamayan zalimler damardan yapılan iğne ile şehid olmasını sağlarlar. (4 Şubat 1931)

 

3- Türkçe ezanı protesto ettiğinden dolayı Nakşi tarikatının Kozanlı müridi, İbrahim Efendi yakalanarak acımasızca şehid edildi. (Şubat 1933)

 

4- Hilafetin ilgasından sonra dağılan Müslümanların toparlanması için gayret sarf eden, ülkesinde İslami oluşumun kıvılcımlarını yakan Üstat Hasan el-Benna teşkilatında toplanan Müslümanlara konuşmasını yapıp evine dönerken yolda kurşuna dizilerek şehid edilir. (12 Şubat 1949)

 

5- Siyah derili beyaz, aydınlık kalpli yiğit hatip, coşkulu kalabalığa seslendi: "Esselamü Aleyküm kardeşlerim ve hocalarım" dinleyicilerden karşılık: “Ve Aleyküm Selam." Derken dinleyiciler arasında bir panik başladı. Herkes olayın çıktığı yöne bakarken, ön sıradan üç kişi kalkarak yiğit Müslümanı kurşun yağmuruna tuttular. Seyrek sakallarının arasından kan sızmaya başladı. Kanlı elleriyle göğsünü tutmaya başladı. Arkasındaki iki sandalyeyi de devirerek düştü ve başı sert bir şekilde sahnenin döşemesine çarptı. Malcolm X şehid oldu. (25 Şubat 1965)

 

6- Mü’minlerin bayram günü Cuma. Allah’a kurbiyyetin tesisinden sonra gönül huzuru içinde camiden çıkarken zalimlerin kurşununa hedef olan, cesaret timsali kahraman savaşçı Metin Yüksel, Fatih Camii avlusunda şehid düşer. (23 Şubat 1979)

 

7- Suriye’nin ünlü ve tarihi şehri; HAMA. Nusayri zalim gaddar ve Baascı Hafız Esad’ın başkanlığında 25 bin kişilik modern silahlarla donatılmış askerlerle saldırdıkları Hama’da adeta katliam yaptılar. Şehrin %70’ini yerle bir ederken, 30 binden fazla Müslüman şehid edilmiştir. On binlerce insan da yaralanmıştır. (28 Şubat 1982)

 

8- Şeyh Muhammed Tayip Ez-Zeytuni bulunduğu hapishaneden alınarak bilinmeyen bir yere nakledilir. Fetvasından vazgeçmesi için Şeyh’e günlerce işkence yapılacaktır… 17 Ocak 1990’da Şeyh Zeytuni Kantara’daki İdrisi Hastanesine koma halinde kaldırılacaktır… 5 Şubat’ta ise ruhu Rabb’ine kavuşunca bir sandukaya konan cesedi "Sandığın kesinlikle açılmayacağı" emri ile ailesine teslim edildi. (5 Şubat 1990)

 

9- Şehid Ragıb Harb’ın şehadetinin 8. yıldönümü münasebetiyle Cebşid Kasabasında 16 Şubat 1992 günü tertiplenen anma merasiminde İsrail aleyhine yaptığı sert konuşmasını tamamlayıp dönerken mütecaviz işgalci askeri birlikleri tarafından helikopterden fırlatılan roket saldırısında arabası isabet alarak, eşi ve 5 yaşındaki oğlu Hüseyin’le birlikte şehadet şerbetini içti… Abbas Musavi. (16 Şubat 1992)

 

10- 5 Şubat günü evine gelen PKK’lı teröristler, onu dışarı çağırarak, sıktıkları kurşunlarla yaralıyorlar, kaldırıldığı Viranşehir hastanesinde (ne hikmetse) elektrik kesildiğinden müdahale yapılmayan Mehmet Kaya, tüm yaşamı boyunca özlediği şehitlik makamına ulaşıyordu. PKK’nın tehditlerine kulak asmamış, İslami yaşantısından taviz vermemişti… (5 Şubat 1993)

 

11- Güneydoğunun kıymetli alimlerinden Molla İhsan Yeşilırmak, 8 şubat günü Batman’ın Karşıyaka semtinde, iki kişi tarafından kurulan pusuda aldığı kurşun yaralarıyla şehadete ulaştı. Molla İhsan’la beraber oğlu Mahmut Yeşilırmak da isabet eden kurşunlarla ağır yaralanarak tedavi altına alındı.

 

Şehid, kanlar içerisinde hastaneye getirildiğinde, hanımı ve çocuklarının üzerinde en ufak bir hayret, şaşkınlık, tedirginlik belirtisi yoktu. Hepsinin ağzından çıkan tek söz ‘İnna lillah ve inna ileyhi raciun’ ayetiydi. Bu sabır ve metanet tablosu, mü’minlerin kalbine iman ve cesaret nakşederken, katillerin de yüreklerini hoplatıyordu. (8 Şubat 1993)

 

12- Mersin Müslümanları arasında sevilen bir şahsiyet olan Süleyman Akyüz, 20 Şubat sabah namazından sonra, açtığı dükkanında PKK timleri tarafından şehid edildi. Süleyman Akyüz daha önce de çeşitli tehdit ve saldırıya uğramış, dükkanı bombalanmıştı. (20 Şubat 1993)

 

13- 1994 yılının 25 şubat günü sabah namazı vakti… Siyonistlerin işgali altındaki Batı Şeria’da El-Halil kentindeki Halil İbrahim Camiinde Filistinli Müslümanlar sabah namazı kılıyorlardı… Her zamanki gibi cemaat halinde Allah’ın huzuruna durmuş Müslümanlar birkaç saniye sonra olacaklardan habersiz secdeye kapandılar.

 

Ne olduysa, o anda oldu! Gali Marka, dakikada 750 mermi atan ve şarjörlü 35 mermi alan silahıyla camiye giren Yahudi Baruh Goldstein, cemaati yaylım ateşine tuttu… Bir anda kan gölüne dönen camide 53 Müslüman şehid oluyordu!

 

 

 

Şehadet pınarından müstefid olan şehidimiz: AHMET PINAR

 

Vicdan sahibi her insanın yüreğini dağlayan bir katliama seyirci kalamayarak Bosnalı kardeşlerinin yardımına koşan ve Müslüman olmanın sorumluluğunu yerine getirerek şehid olan kardeşlerimizden birisi de Nevşehirli Ahmet Pınar’dı.

 

28 Aralık 1992 günü Bosnalı Müslümanlar Sırplara karşı büyük bir operasyon başlatmışlardı… Operasyon, savaşın başlamasından bu yana gerçekleştirilen en büyük harekat idi ve Müslüman kuvvetlerden de kırk kişi şehid oluyordu. İşte Ahmet Pınar bu şehitlerden birisidir. Nevşehir’in Ürgüp ilçesi Başdere köyünde başlayan otuz yıllık ömür şehadetle sona erdi. Ahmet Pınar küçük yaşlarda başladığı İslami mücadelesini, zirveye ulaşarak noktaladı.Bunlar tespit edilen ve gün yüzüne çıkarılmış Şubat ayı şehitlerinden bazıları. Henüz tespit edilememiş yüzlerce şehit var.

 

Diğer şehitlerimiz muhtelif ay ve yıllara dağılmıştır. Nesilleri ve çağları aydınlatıcı şehid ve şehadet duygusu Müslümanların en kutsal değeridir. Nitekim: Seyyid Kutup, Abdulkadir Udeh, Sedat Yenigün, Bilal Yaldızcı, Erdoğan Tuna, Ömer Muhtar, Tekiner Tayfur, Fuad Çağlar ve diğerleri…

 

Ne zaman İslam’ın gemisi karaya oturmaya yüz tutsa, kanlarını altına pompalayarak onu yüzdüren ve yüzdürecek olan şehitlerimizin aziz ruhlarına…

 

 

(İlkadım Dergisi)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başka bir bölümde açtığım bir konuyla ilgili araştırma yaparken karşılaştığım ve çok beğendiğim bir yazı,yukarıdaki maddelerin her biri ayr ayrı incelem konusu aslında,hem konunun linkini vereyim hem de yukarıda sayılan bu 13 maddenin araştırılmasını tüm üyelerden isteyeyim,selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gardenya'ya bu güzel yazsıyla bizi aydınlattığı için çok teşekkür ediyorum.Rabbim cümlemize şehitlik mertbesine ulaştırması niyazıyla bir şiirle sözlerimi bitiriyorum.

 

EY ŞEHİT !

 

Hayat iman ve cihat

Alnımızın yazısı

Gözlerimde bir hırsı

Kamçılayan bir arzu

Sana ulaşan çağrı

EY ŞEHİT!

 

Çırpınan kuş misali

Kalbim sığmaz kabına

Allah için bir mermi

Çıkarırken katına

Çağırsın ardımızdan

EY ŞEHİT!

 

Alnı öpülesiler

Herbiri bir dağ gibi

Düşseler vurulupta

Kanlarıyla boğacak

Zulmun boğuk sesini

EY ŞEHİT!

 

Gün geçtikçe büyüyor

Yüreklerin ateşi

Taş yürek ses veriyor

Doğan islam güneşi

İlk düşen sensin yola

EY ŞEHİT!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...