Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
denizfeneri

Hakkınızı Helal Eder Misiniz?

Recommended Posts

var mısınız bir kampanya başlatalım ve bugüne kadar kime hakkımız geçtiyse helal edelim?unutmayalım ki çoğu zaman insanların hakkına girdiğimizde veya bizim hakkımız yendiğinde o çetin gün aklımızın ucundan bile geçmez.ama bu gerçekle er geç yüzleşeceğiz ve hiç ummadığımız haklar çıkacak karşımıza.belki kovaladığımız bir kedi,dalını kırdığımız bir ağaç ve en önemlisi de bilerek ya da bilmeyerek incittiğimiz ya da konuştuklarımızı duysalar incinecek insanlar.hepimizde var mutlaka hak.

 

ALLAH dili neden iki kalenin arkasına gizlemiş bir düşünelim.dudaklar ve dişler iki kule gibi sanki dilin önünde.küçücük bir et parçası belki dil ama bizim sonumuzu hazırlayan en kuvvetli parça.iyi yönde kullanırsak iyiye kötü yönde kullanırsak azaba erdirecek bizi.

 

unutmayalım ki biz hakkımız da hakkımız dersek affedici olamazsak bir gün bize de hakkım diyecek Yaradan var.hangimiz O'na layık kul olabiliyoruz,layığıyla şükrünü eda edebiliyoruz?

 

evet ne diyorsunuz?siz de var mısınız?

Share this post


Link to post
Share on other sites
“O ALLAH’tan korkan ve Ona saygı duyan kimseler ki, bollukta ve darlıkta bağışta bulunanlar, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir. ALLAH da iyilik yapanları sever.”

 

 

ayetin muhteşemliğine bakın.biz ne yapıyoruz?hakkım da hakkım helal etmiyorum diyoruz ne kadar acı.bizim örneklerimiz en başta Efendimiz(sav) daha sonra da sahabi efendilerimiz değil mi?onlar o kadar acıya ızdıraba haklarından vazgeçerken biz kim oluyoruz da hakkım diyebiliyoruz aklım almıyor doğrusu.en önemli sabır da öfkenin ilk anında olan olduğuna göre Rabbim yardımcımız olsun İnşALLAH öfkelerini yutanlardan eylesin cümlemizi.3-5 gün sonra pişman olmaktansa o anda vazgeçebilelim İnşALLAH bazı şeylerden

Share this post


Link to post
Share on other sites

EL-ĞAFFAR

 

 

"Mağfireti, bağışlaması pek çok olan."

'Kullarının günahlarını affetmekle örten." [Taberî.]

"Tekrar tekrar affeden." [Gazâlî.]

"Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır. [Nuh: 71/10.]

Günahlarına aldırış etmeksizin, Cennete gireceğinden emin bir halde yaşamak, büyük bir gaflet olduğu gibi, isyanlarına bakarak 'ben artık mağfiret olunmam’ demek de büyük bir hatadır.

Birinci hal ALLAH'ın gazabından emin olmak, ikincisi ise rahmetinden ümit kesmekle yeise düşmektir.

 

İşte Gaffar ismi, insanı yeisten kurtaran en büyük bir ümit kaynağıdır.

 

İmam Gazâlî Hazretleri, Gaffar isminin 'kötüyü, çirkini örten' mânâsına geldiğini zikrettikten sonra, önemli bir noktaya dikkatimizi çeker:

"ALLAH, insanın yüzünü, gözünü, elini açığa çıkardığı halde, midesini, bağırsaklarını ve sair görünmesi hoş olmayan organla;rını içeride yaratmıştır. Onları böylece örten ALLAH, kulunun günahlarını da örter"

Yine o büyük İmam, Gaffar ismine, 'tekrar tekrar affeden' mânâsı vermiştir.

 

Bu mânâyı düşünürken, Hazreti Mevlâna'nın, bazı haddini bilmezlerce tenkit konusu yapılan bir mısraı hatırıma geldi:

"Bin defa tövbe şişesini kırmış olsan yine gel!"

'Tövbe şişesini kırmak,' günahkâr Müslümanlar için sözkonusudur. Bu söz, o büyük insanın Gaffar isminin inceliklerini çok iyi kavradığının işareti iken, maalesef çok yanlış şekilde ele alındı ve o muhterem zâta cahilce hücum edildi.

Tövbesini defalarca bozan bir kul, pişman olarak ALLAH'ın dergahına sığınsa ve affını dilese, Gaffar ismi gereği, ALLAH bu "kulu affeder.

ALLAH'ın affettiğini kulların etmemesi, işin içine nefsin, hissin ve dar görüşlülüğün girdiğini gösterir.

Kendisine yapılan bir kötülüğü yıllarca unutamayıp, mü'min kardeşini affetmeye yanaşmayan bir insanın, Hazreti Mevlâna'nın bu sözünü kavraması oldukça zordur.

 

Gaffar isminden nasiplenmenin birinci şartı, pişmanlık duymak, tövbe ve istiğfar ile mağfiret kapısını çalmaktır.

 

Bir diğer şartı da, başkalarını affetmek, kusurlarını örtmektir. Affedenin, mağfiret olunması kuvvetle umulur.

[Prof. Dr. Alaaddin Başar, Esmâ-i Hüsna ALLAH'ın Güzel İsimleri, Zafer Yayınları, İstanbul, 2001: 58-59.]

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

EL-AFÜVV

"Çok affedici olan."

“Günahları imha edip sahibini cezalandırmaktan vazgeçen."

"Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz ALLAH, Afüvv ve Kadîr'dir. [ Nisâ: 4/149.]

Bu ismin Ğaffâr isminden daha şümullü olduğu beyan edilmiştir. Zira, Gaffar ismi 'günahları örten' manasınadır. Afüvv ismi ise, 'günahın karşılığı olan cezayı tamamen ortadan kaldıran' demektir. Bu isme mazhar olan bir günahkâr, yaptığı isyana karşı kendisinde Müntakim (intikam alan, şiddetle cezalandıran) isminin tecelli etmesinden kurtulmuş demektir.

Bir mü'minin bu isimden alacağı ders, ALLAH'ın rahmetinden daima ümitli olmakla yeis (ümitsizlik) tehlikesinden uzak kalmaktır.

Bir mü'min, kendisine karşı işlenen suçları bağışlar ve affederse bu isme mazhar olmaya daha fazla liyakat kazanmış olur. Affetmediği halde affedilmeyi bekleyen insan, nefsine mağlûp olmuş ve aldanmıştır.

Bir insan, nefsini tam mağlûp etmek istiyorsa, muhataplarının kusurlarını bağışlamakla da kalmayacak,

"sen kötülüğü en güzel iyilikle bertaraf et" [Mü'minûn: 23/96.] âyetinden ders alarak, kendisine kötülük yapanlara iyilikle mukabele etmeye çalışacaktır. Bu ise nefsin hiç hoşuna gitmez, ama ilâhî rıza, af ve mağfiret de bu yoldadır.

[Prof. Dr. Alaaddin Başar, Esmâ-i Hüsna ALLAH'ın Güzel İsimleri, Zafer Yayınları, İstanbul, 2001: 176-177.]

Share this post


Link to post
Share on other sites

Affetmenin Müjdesi

 

Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:

“Rasulüllah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri gülünecek şekilde gülümsedi. Sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular:

“Ümmetimden iki kişi ALLAH (c.c.) ‘ın huzuruna gelirler.

Birisi:

-Ya Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver. ALLAHü Teâlâ da ötekine:

- Hakkını ver, buyurur.

 

Adam:

-Yâ Rab, bende sevap nâmına bir şey kalmadı, der.

Cenâb-ı Hak:

- Baksana, bu adamın sevabı kalmadı, ne dersin? Buyurur.

Adamcağız:

- O halde benim günahlarımdan alsın der.

Rasullah Efendimiz (s.a.v.) bunu anlatırken gözleri yaşardı ve “O gün büyük bir gündür. İnsan günahının alınmasını ister” dedi.

 

Bunun üzerine ALLAHü Teâlâ hak sahibine:

- Başını kaldır ve cennete bak, buyurur.

Adamcağız:

-Yâ Rab, inci ile işlenmiş, gümüşten apartmanlar ve altından köşkler görüyorum. Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehitler içindir? der.

ALLAHü Teâlâ:

- Bunlar, bana ücretlerini verenler içindir, buyurur.

Adamcağız:

-Bunların hakkını kim ödeyebilir? Der.

 

Hz. ALLAH:

-Sen istersen bunlara sahip olabilirsin, buyurur.

 

Adam,

-Nasıl olur yâ Rab ? deyince,

 

Cenâb-ı Hak:

- Hakkını bu adama bağışlamakla, buyurur.

Adam:

-O halde ben bunu affettim, der.

 

ALLAHü Teâlâ :

-Arkadaşını al, beraberce cennete girin, buyurur.

Sonra Resulüllah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 

“ALLAH’tan korkun,

ALLAH’tan korkun ve siz de kendi aranızı düzeltin.

Bakınız, bizzat Hz. ALLAH mü’minlerin arasını buluyor”

 

Hadis-i Şerif

Share this post


Link to post
Share on other sites

Affedenlerin mahşer yerinde beklemeden cennete gireceğini düşünürsek değmez mi affetmeye?

biz şeytanın ve nefsimizin yolundan değil Efendimizin yolundan gidiyoruz en azından gitmeye çalışıyoruz.

ve Onun ümmetine yakışan da affedici olmaktır,tıpkı Onun gibi.kolay mı canım dediğin amcanın paramparça edilmesi?

ama O öyle mükemmel ki o kişiyi bile affetti.biz belki Onun kadar olamayız ama elimizden geldiğince olmaya çalışsak ne olur?kırmasak birbirimizi?

bizi kırsalarda bunu içimize gömüp Yaradana sığınsak.

 

ayrıca kavga anında insanı en sinir eden şey;karşındakinin cevap vermemesidir.biz cevap verdikçe o kişi de bağırıp çağıracak ve stresini atacak.ama

karşılık vermezsek;o kişi sinirini yenemeyecek ve daha çok sinir etmiş olacağız.istediğimiz de bu değil mi?ona haddini bildirmek.işte en iyi had bildirme.

konuşmayın karşısından.ne bunalın ne de günaha girin

 

büyük imamlarımızdan Ebu Hanife hz cemaatine sohpet ederken adamın biri gelip bir tokat atmış.hem de öyle bir tokat ki!yüzü kızarmış.ama O yine büyüklüğünü göstermiş.İmamı Azam olmak kolay mı?adama demiş ki!ben sana bu tokata karşılık aynısını atabilirim,dinim buna müsade ediyor(ama bu tehlikeli bir iş.o kişiden daha hızlı vurursanız farkında olmadan,haklı iken haksız duruma düşüp o kimsenin hakkına gireceksiniz).ama ben sana vurmayacağım.hakkımı helal ediyorum.hatta ALLAH bana şefaat hakkı verirse sana şefaat edip cennete gotüreceğim yanımda demiş.büyüklük işte.tabi bunları duyan adam kızarmış da kızarmış.belki ondan sonra çocuğuna bile el kaldıramamıştır.önemli olan ders verebilmek işte.ne demişler kötüye kötülük her kişinin karı,kötülüğe iyilik er kişinin karı.gelin biz er kişi olalım

 

 

gelin bu mübarek arife günü hatrına hakkımızı helal edelim tüm aleme!tüm yaradılanlara.hesapsız kitapsız.o bana şunu yaptı olmaz demeden.hadi kendimizizden geçelim ALLAHın dediğini Efendimizin yaptığını yapalım.affedelim ki affa layık olalım değmez mi?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Rivâyete göre Câfer Sâdık Hazretleri'nin bir kölesi vardı. Kendisinin yakın hizmetlerini görürdü.

 

Birgün köle, getirmiş olduğu içi çorba dolu bir kâseyi kazârâ Câfer Hazretleri'nin üzerine döktü.

 

Üstü başı çorbaya bulanan Câfer Hazretleri de, öfke ile kölenin yüzüne baktı.

 

Bunun üzerine köle:

 

"-Efendim! Kur'ân'da «öfkelerini yenenler» takdîr buyuruluyor!" diyerek bu husûstaki âyet-i kerîmeyi okudu.

 

O zaman Câfer Sâdık Hazretleri:

 

"-Öfkemi yendim!" dedi.

 

Bu sefer köle:

 

"-Kur'ân'da aynı yerde «insanların kusurlarını bağışlayanlar» da takdîr buyuruluyor!" dedi ve âyetin bu husûsla alâkalı kısmını okudu.

 

Câfer Hazretleri:

 

"-Haydi bağışladım seni!.." dedi.

 

 

Bu defâ da köle:

 

"-Kur'ân'da aynı âyetin devamında «Allâh ihsânda bulunan, iyilik eden kimseleri sever!» buyuruluyor!"

 

diyerek âyetin, bu son kelimelerini okudu.

 

Bunun üzerine Câfer Sâdık Hazretleri:

 

"-Haydi git, hürsün artık; seni Allâh için âzâd ettim!.." dedi

Share this post


Link to post
Share on other sites

evet doğru bir konuya temas ettiniz klavyenizle.zaten doğru düzgün namaz niyaz sadaka yok olsa da nasıl yaptığımız belli değil.zaten sevap yönünden halimiz ne olur yaradan bilir.hz ömerin bir sözü var

bana deseler cennete sadece bir kişi girecek o kişi benim derdim.yine deseler ki cehenneme bir kişi girecek o kişi benim derdim

hal böyleyken ne olacağımız belli değilken bir de üzerine kul hakkıyla gitmek çok kötü sonuçlar doğurabilir.inşallah hepimiz haksız hukuksuz gideriz öbür tarafa

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...