Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
ilcege

Türk

Recommended Posts

Türk

 

Bugün uçuk benzinle, yırtık cepkeninle bir vatan kurbanı teslimiyetiyle girdiğin devlet kapısından, asker ocağından, yarın yeni libasınla, kızıl fesinle bir amir kurumıyle çıkarsın!O zaman, bugünkü zayıf, yarın kavi bir kahraman olur; bastığı yerleri titretirsin!..Atın dizginini kavrayıp, kılıcını çektiğin, tüfeğini omzuna vurup, süngünü taktığın vakit bugünkü köylü, yarın korkunç bir asker olur; asileri sindirirsin!..Tarlanı çapalar, davarını güderken hakaret görürsen bugünkü koyun, yarın yırtıcı bir aslan kesilir; yuvanı bozanları ezersin!..Seni böyle bir an içinde değişmiş görenler sanırlar ki bu sağlam vücut yalnız asker libası giymek, bu sert pençeler yalnız silah kullanmak, bu kalın ses yalnız siper almak için yaratılmıştır.

 

Senin o tabur halinde bir pulat kütlesi katılığında yürürken takındığın tavır o salabet, o vakarı görüp de, sana güvenmemek, seni sevmemek kabil değildir.

 

Sen gürbüz ninenin, gür ve temiz sütünü daha emerken azamet-i nefs, sebat ve tahammül, itaat ve tahakküm gibi amir olmak için yaratılmış bir cinsin faziletine malik olmuşsun.Bu hakimiyet esaslarını başka milletler mekteplerde, medreselerde anlarlar.Sana bu meziyetler ninenin iri bakışı, babanın kükreyen sesi, Kur'an'ın esrarengiz ahengi öğretmiştir.

 

Yırtık poturunla da vakursun; mahkum olsan da hakimsin; temellükten ziyade tecerrübe meyyalsin, fikrinde azmin gibi sabitsin; sertsin, sertliğinde kabalıktan, bayağılıktan ziyade amiriyet kuvveti, necabet laübaliliği vardır.Hiddetle yıldırım gibi gürlediğin halde rikkatle bir bulut gibi ağlarsın, safiyette bir melek, ısrarda bir devsin...Onun için dünyada eşi bulunmaz bir millet olmuşsun.Düşündüğün zaman bir arslan temkini ile ağır ve sakin duruşundan, kızdığın vakitki azim ve şiddetin anlaşılmaz.Uzun kirpiklerin altında utangaç ve durgun düşünen iri gözlerin bir kez açılmasın; kalın bakışların bir kere çatılmasın; o zaman varlığın, benliğin köpürür; taşar; o zaman ceberutun, haşmetin parlar, yükselir.O zaman cebbar olursun.Bu acayip sırr-ı hilkatini bilmeyenler, yanılırlar.

 

Büyükler karşı saygın bizzat sayılmayı sevdiğinden; muti olman, muta olmak istemendendir.

 

İnce işlere alışmaya vaktin olmasa bile, zor bazuya bağlı işlerden lezzet alırsın.Kara topraktan, ak ekmeğini çıkarırsın.

 

Fikrinde muannit, muhabbete muannit, muharebede muannitsin.Yeniliğe çabuk alışamazsın, fakat bir defa alışırsan bırakmazsın.Safsın; seni çekemeyenler böbürlenmekle değil, eskeri sana yaltaklanmakla seni ızrar ederler.Ayakların, kolların bir boğa gibi ağır ağır kımıldanırken tavrında tükenmeyen bir tahammül, yılmayan bir azim aşikar olur.O engin denize benzersin ki yavaş yavaş coşar ve coşunca da pek hırçın olursun.

 

Maddi mefaate ehemmiyet vermezsin.Para denilen maden parçasına itibar etmezisn.Suçun budur.Müsrifliği asalet icabı sayarsın.

 

Vakarın benliğine galebe eder.Cananını canına tercih edersin.Ekseri başkaları için yaşar; başkaları için çalışır; başkaları uğruna ölürsün.Başkaları seni beğendiği halde sen kendini sevmezsin.Ne zaman köyünde, önüne bir önlük koyup makine başına geçecek, ne vakit eline pergel alıp masaya yaslanacaksın?Ne zaman dükkanının tezgahında sermayenin faizini hesap edeceksin?..Senden bunu bekliyorlar, sana bu kusuru buluyorlar...Fakat vakit kalıyor mu?Keseni doldurmak için değil, karnını doyurmak için kullandığın sapanın demirini tarlanın ortasında bırakıp tüfeğin çeliğine sarılıyorsun...O serhadden bu hududa koşuyorsun...Bulgaristan'da ölüyor, Yunansitan'da ölüyor, Acemistan'da ölüyor, Sırbistan'da ölüyor; yalnız yurdunda, köyünde ölemiyorsun.Sevgilin Ayşeciği doya doya öpemiyor, yavrun Mehmedciği seve seve büyütemiyorsun...

 

Bir ulu çınarsın ki kırılır, eğilmezsin; ölür, inlemezsin...Kanınla çorak kumlukları sularken ekmeğini alnının terine batırır yer, yine düşman karşısına yaralarınla beraber her yerde bir istihkam gibi çıkarsın...Sen zalim heybetinle bir mazlumsun; ninenin, atanın bucağında bir garip; ananın, babanın kucağında bir yetimsin!..

 

Dul analarla dolu şu Anadolu bir üvey nine kadar sana cefakardır...Sen Şarkın kınına giremeyen bir kılıcısın; döğüle döğüle tavlanır, vurula vurula kırılırsın.Yine her bir parçandan bir kıvılcım, her kıvılcımdan bir şimşek çıkar, ey Türk!...''

 

Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Çağlayanlar, ''Üzümcü'' hikayesinden

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ahmet Hikmet Müftüoğlu (d. İstanbul, 1870 - ö. aynı yer, 1927), Türk yazar ve şairi.

 

Şair Yahya Sezai Efendi'nin oğlu. Türkçülük akımına mensuptu. Galatasaray Lisesi mezunudur. Dışişlerinde çalıştı, Galatasaray'da hocalık yaptı. Darülfünun'da müderrislik, sarayda başmabeyincilik yaptı. Maçka'da gömülüdür. Servet-i Fünun, Türk Derneği Mecmuası, İkdam gazete ve dergilerinde yazdı. Eserleri, Servet-i Fünun akımının etkisini taşıyordu. Ancak bu akım etkisinde kullandığı ağdalı yazıların olumlu karşılanmadığını görünce, sonraki dönem hikâye ve yazılarında sade bir Türkçe kullandı. Memur olarak çalışması ve siyasi etkinliklere katılması, edebiyata ayırdığı zamanı ve eserlerinin sayısını kısıtladı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...