Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cile54

Yavuz Sultan Selim'den

Recommended Posts

Sanma şahım /herkesi sen /sadıkane /yar olur

 

Herkesi sen /dost mu sandın / belki ol /ağyar olur

 

Sadıkane / belki ol /cihanda / serdar olur

 

Yar olur, / ağyar olur /, serdar olur /dildar olur.

 

 

Şiiri çoğunuz biliyorsunuzdur. Bilmeyenle için açıklayayım; Şiir soldan sağa ve yukarıdan aşağıya okunuşu aynıdır. Şiirin yazarı Yavuz Sultan Selim Han'dır. Forumumzda yer almasını istedim.

Selametle..

Share this post


Link to post
Share on other sites

cennet mekan Yavuz sultan selim han ın zekasının belgesi aslında .. Allahü teala ona rahmet eylesin

 

bu şiirin benzerinden yazmaya çalışan tek ben değilim dimi :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

İşte yetenek bu. Başka bir şey söylemeye gerek yok. Osmanlı padişahları arasından bir deha...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İran Şahı Kendilerine, nedenli dirayetli ve güçlü bir lider olduğunu edebi bir dille ve epeyce uzun bir şiirle elçisi aracılığı ile iletir. Ta ki SULTAN' ın gözü korksun diye. YAVUZ HAN HAZRETLERİ elçiyi bekletir bu dörtlüğü yazar ve Şah'a cevaben elçiye verir. Birkaç dakika içinde yazılan bu dörtlük ile SULTAN , ŞAH'a öyle edebi yazılmaz böyle yazılır dercesine edebiyattaki sanatını gösterir.

 

Bu şiirle ilgili bir sürü hikaye varmış .. biara araştıracağım sizinde bilginiz varsa hikayesi hakkında paylaşırsanız çok güzel olur.. bu hikayeyi aldığım yazıda şiir hakkında şöyle bir not düşülmüştü :

"Dörtlükte bir kaç sır gizlidir. Bunlar da edebi mülahazalara girdiği için buraya almaya gerek görmedim."

hem muhteşem bir şiir, hem de içinde sır gizli demek!!! bu durumu ancak necip fazıl dillendirebilirdi ben tıkandım..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Padişahı âlem olmak bir kuru kavga imiş

Bir veliye bende olmak cümleden âlâ imiş. (Yavuz Sultan Selim)

 

 

***

 

Geçme namert köprüsün ko aparsın su seni

(Geçme namert köprüsünden bırak su götürsün seni)

 

Yatma çakal gölgesinde ko yesin aslan seni

(Yatma çakal gölgesinde bırak aslan yesin seni)

 

"Yavuz Sultan Selim Han "

Share this post


Link to post
Share on other sites

O angul1is3.gif aşkın mihrâbıdır tende cânım angul1is3.gif diyor,

 

Mihrâbıdır angul1is3.gif uşşâkın âh eder bülbül diyor,

 

Tende cânım âh eder dil-beste gönül diyor,

 

angul1is3.gif diyor, bülbül diyor, gönül diyor, Rasûl diyor.

 

YAVUZ SULTAN SELİM....

Share this post


Link to post
Share on other sites

offff gülistan ne yaptınnn :angry:

 

bu şiir .. ahh bu şiir.. Bugün kelimeleri birleştiremiyorum.. anlatamıyorum..

 

Allah razı olsun....

Share this post


Link to post
Share on other sites

O “Gül”, aşkın ---- mihrâbıdır ---- tende cânım --- “Gül” diyor,

Mihrâbıdır ---- “Gül” uşşâkın --- âh eder ---- bülbül diyor,

Tende cânım --- âh eder --- dil-beste --- gönül diyor,

“Gül” diyor, --- bülbül diyor, --- gönül diyor, --- Rasûl diyor.

 

Allah razı olsun..:angry:

Share this post


Link to post
Share on other sites

Merc-i Dabık Savaşı öncesi Büyük Hünkar Yavuz Sultan Selim'in ordusunun önünde askerleriyle beraber göğüs göğüse çarpışmak için atını ileri doğru mahmuzlaması üzerine, Sadrazam Sinan Paşa'nın padişahın ellerine sarılıp:

 

"Şevketlü hünkarım, olmaya ki heyecana gelir, kendinizi ateşe atarsınız, yüreğimiz dilhun olur" diye gitmemesi için yalvarmıştır."

 

Alem-i İslam'ın birliğini sağlama adına hayatı at sırtında geçmiş olan bu büyük dava adamının bunun üzerine: "Biz cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han'ın torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyüz" diye haykırması, cennet mekana ziyadesi ile mütenasıp ve nihayetinin tahmin edilmesi pek de zor olmayan bir hadisedir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

yavuzun en sevdiği şair yanından yavuza haber vermeden ayrılıyor başka bir şehre gidiyor.yavuz bir türlü bulamıyor.sonra aklına bir yöntem geliyor.şu mısrayı yazıyor.

bütün dünya benim olsa bitmez gamım nedendir bu

ve bir yarışma açıyor bu mısraya en uygun mısrayı yazana 1000 altın vereceğini söylüyor.bu sırada izim şair bir valinin yanında imiş.yarışma açılınca o valide katılmak istiyor ve bir mısra yazıyor ve bizim şairee danışıyor.bizim şair biraz düzeltme yapıyor.sonra mısrayı yolluyorlar.

ta ezelden gam türabıyla yoğrulmuş bedendir bu

yavuz 1000 altını valiye yolluyor sonra diyor ki.ben 1000 altını yolladım sende yanındakini yolla.

 

not:bir gazete yazıyordu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazuz Sultan Selim Hanın(kudise sirruh) naaşları yıkanırken orada bulunan hizmetlilerden birinin eli sultanın eteğine değiyor ve namahrem yerleri açılıyor.Bunun üzerine sultan tek bir el hareketiyle eteğni indiriyor.

 

İbret alana müjdeler olsun..Vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

KÜRD'E FIRSAT VERME YARAB,

DEHRE SULTAN OLMA'SIN,

AYAĞI'NI ÇARIK SIKSIN,

GÖNLÜ HUZUR BULMA'SIN.

 

VUR SOPA'YI AL HARACI,

KARNI BİLE DOYMA'SIN,

OL ÇEŞME'DEN GAVUR İÇSİN,

KÜRD'E NASİP OLMA'SIN

VASİYET'İM OLDUR KİM,

KÜRD BİN KERRE YALVAR'SIN,

İNAN'MA KAN'MA,

YAKANA BİT,KAPI'NA KÜRD DADANDIR'MA

 

şimdi gönüldaşlar yavuz sultan selim han hzlerine atfedilen, şiirden saymadığım, şu alt alta üst üste yazılmış kelime yığınlarını uyduran(bir de buna hikaye uydurmuşları ki karın ağrısı...) vicdansızlara ne dense bilemiyorum. sakın terk-i edepten...

 

esselam, muhabbetle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selim’e.

 

Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.

Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor.

içine iyice bakıyorlar en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor ve durum anlaşılıyor.

 

 

Cihan padişahı emir veriyor,

“Herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz”

Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

 

Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor.

İçine o zamanın Osmanlı İstanbul’unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor.

 

Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum.

Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

Kutunun içindeki pusulayı da şaha veriyor ,şah okuyor:

“Herkes yediğinden ikram eder” !

 

 

Böyle bir ecdaddan geldiğim için gurur duysam ileri gitmiş olmam sanırım..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Merdüm-i dideme bilmem ne füsun etti felek

Giryemi füzun eşkımı hun etti felek

Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan

Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek

 

Yavuz Sultan Selim

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yavuz Sultan Selim, Amasya'daki eğitimi sırasında öğrendiği Arapça ve Farsçayı bu dillerde şiir yazabilecek kadar iyi bilmektedir. Ayrıca bu iki dilden başka Çağatayca şiirler de yazmıştır.

 

Ahmed Ata, Yavuz'un şiirlerinden bahsederken onu İran'ın büyük şairleriyle birlikte anar.

 

 

 

Konunun başındaki bu dörtlük Yavuz'un zekasının işaretidir.

 

Sanma şahım /herkesi sen /sadıkane /yar olur

Herkesi sen /dost mu sandın / belki ol /ağyar olur

Sadıkane / belki ol /cihanda / serdar olur

Yar olur, / ağyar olur /, serdar olur /dildar olur.

 

 

 

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...