Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Dervish

|~bir Dervişin Günlüğü~|

Recommended Posts

Piyasada Derviş kıtlığı çekilmekte. Öyle her isteyen, istediği dakikada bulamıyor efendim bizi Bulupta sohbet edemiyorlar, yaşanılan maceraları öğrenemiyorlar. İçlerinde bir ukde gibi kalıyor. :) Benim gönlüm biraz şeydir, yumuşatıcı kullanılmış çamaşır gibidir. Dayanamıyorum bu durumunuza. Meşhur bir başlık var : ) M R A N diye. Zaten gıcık bir başlık. Kim : ) M R A N'ların ne yaptığını merak eder ki zaten değil mi :D ?

 

Neyse efendim başlıyorum ben.

 

Duydunuz mu bilmiyorum, Kabe'nin çehresi değişecekmiş diyorlar. Modern bir hale getirilecekmiş. Sırf Hoolywood filmlerini çekemiyorlar diye, Kabe'yi sanki bir uzay şehriymiş gibi çehresini değiştirmekte nereden çıktı be kardeşim? Petrol sizde, Mekke-Medine sizde. Ne diye kıskanır, özenirsiniz Hoolywood filmlerine? Çeksene kardeşim 1 milyar $'lık İslamiyet'in Doğuşu filmini en son teknolojiyle. Çağrı filminden başka böylesine güzel bir İslami film bileniniz var mı? Ben bilmiyorum efendim. O filmi her izlediğimde de hala ilk günkü heyecanı yaşıyorum. Yav kardeşim, Osmanlı Kabe'ye olan saygısından o civarda yüksek inşaalar yapmamış. Siz neyinize güvenerek uzay filmlerinden fırlama bir Kabe yapmaya kalkışırsınız? Paragraf başı yapmaya hiç niyetim yok biliyor musunuz? Ama artık yaparak bir daldan başka bir dala atlamanın zamanı geldi diye düşünen eminim bir tek şahsım değildir. Tamam be geçiyorum işte öbür paragrafa ne bağırıyorsun Fan abi, devrelerini bozmayalım şimdi durduk yere.

 

Zaten şu bilim adamlarına kılım, saçım, tüyüm, hepside uyuz. Heriflerdeki keye bakar mısınız? Biz efendim elin Muğla'sından Elazığ'ına gelene kadar koltuğa yapışıyoruz, belimizi ve vücudumuzu hissedememeye başlıyoruz. Onlar eski krallar misali yiyip içiyorlar, gezip tozuyorlar. Lan adam bulur artık şu ışınlanmayı. Moleküllerimize ayırın bizi, sonra o molekkülerimizi birleştirin ve bütün bu işlemler birkaç saniyede olsun bitsin. Farklı heyecanlar, farklı kazalar yaşayalım. Düşünsenize bir saniye; Çinliler çakma bir tane ışınlanma makinası yapmışlar. Ee ucuz ya, herkes alıyor. Marketlerde harıl harıl satılıyor, "gel abiiii geeel en ucuuzuuu bizdeee" Tam alıyorsun makinayı, oh be rahat rahat ışınlanacam diyorsun. Işınlanıyorsunda. Olay bitiyor bide bakıyorsun ki, "lan benim bıyıklar yoktu. Anam, ayak parmaklarımla el parmaklarım yer değişmiş, kim çaldı kardeşim benim simsiyah gözümün tekini? Van kedisine döndük burada iyimi. Tahtaya vurun tahtaya, ben vazgeçtim kardeşim bulmasınlar şu ışınlanmayı, kasıldım birden. Bakın bu paragrafta bitti :)

 

Geldik üçüncü paragrafımıza. Bu paragrafı siz sevgili dostlarıma ayırıyorum. Hiç çekinmeden her türlü soruyu sorabilir, en ihtişamlı cevapları benden alabilirsiniz. Gerçek söylüyorum. Haydi sor sor :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir soru daha, ''Deli Dervişler Topluluğu Başkanı'' nasıl oldunuz? Kendinize deli sıfatını neye istidaneden uygun gördünüz? Derviş iki soruma da cevap isterim. Sen başlık açmışsın, boş kalmasın değil mi?

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sevgili Dervişim, zaman nedir zaman?

 

ewet sevgili Derviş'i cevap ver kızdırma Vakif abimizi :)

 

 

''Deli Dervişler Topluluğu Başkanı'' nasıl oldunuz?

 

Bu soruyu ben cevaplasam kabul edersin heralde.Derviş'e hiç akıllı insan denk gelmediki Akıllı DErvişler Topluluğuna başkan olsun.Mecburiyetten delilerle ugraşmak zorunda.

 

Kendinize deli sıfatını neye istidaneden uygun gördünüz

 

Uygun görmüyor zaten delidir :)))

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sevgili Dervişim, zaman nedir zaman?

 

Ustam, güzel olduğu kadar ilgi çekici ve bir zor soru sormuş, üzerinde bayağı düşünmüşsünüz. Bakalım bizim kelamlarımız bu sorunuzun karşılığı olabilecek ölçütlere sahip olabilecek mi? Bunu sizin bu cevabı okuduktan sonra vereceğiniz tepkiyle anlayabileceğiz elbetteki. İlk önce ufak bir alıntı yapmak istiyorum. Alıntıladığım kişiyi biliyorsunuz.

 

Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?

Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!

 

Bu alıntı hakkında yorum yapmayacağım. Siz artık yaparsınız yorumunu. Ben kendi cevaplarımı biran önce (biran olarak yazılmaz değil mi? "Bir an" olarak yazılmalıdır, evet efendim biliyorum öyle yazılması gerektiğini ama düzeltmiyorum işte bana ne Allah Allah. Mehmet Ali Biran yok mu sanki? Tabiki yok. O "Birand" idi. Nihahaha isme bak ya birand. Gerçi "Dengir Mir Mehmet Fırat" ismi daha bir garip isim. Garip olduğu kadar karizmatik ve çekici. Adama bakar mısınız? Yerel seçimler öncesinde o chp li adamlar berabere kaldı ya helal olsun. Kardeşim ezemeyeceksen rakip adamı bu riski göze almayacaksın böylesine bir seçim öncesinde. Haksızsam söylemeyin haksız olduğumu bilmek beni rahatsız eder yav. Hem ben ne zaman haksız olmuşum ki şimdi haksız olayım? Hak dediğiniz zaten nedir ki. Amannn bilmenin ne önemi varsa. Yav durun ben bunlardan bahsetmiyordum, zaman diyordum evet zaman. Gördünüz mü bakın elin birand'ı bizi nerelere getirdi. Veee sonunda bitti, nokta.)

 

Einstein var ya -bilmeyenin dilini eşek arısı soksun :D- işte o bir kaç teori atmış ortaya. En meşhuruda izafiyet teorisi fizikçiler iyi bilir ben pek iyi bilmem bu teorileri. hem zaten teorilerle uğraşacak vaktim yoktur ben teorem çürütürüm. Neyse fazla dallanıp budaklandırmadan konuyu devam edelim. Bu adam o teoride zamanla ilgili özet geçersek şunları demiş;

 

Einstein izafiyet teorisini ortaya attığından bu yana, fizikçiler dünya üzerinde dört boyut bulunduğunu kabül ediyorlar.(Hatta yerçekiminin kendisi bile üç boyutlu uzayın bir dördüncü boyuta doğru eğim yaparak bükülmesidir.)O zamana kadar bilinen ve kabül gören üç boyut olan uzunluk, yükseklik ve genişliğe ek olan diğer fiziksel boyut ise zaman olarak biliniyor.Matematiksel olarak da kabül gören 4'üncü boyut, diğer üç boyuta eşit değer taşıyor.Ancak insanlar dünya üzerinde üç boyutta, her yönde hareket edebiliyorlar yani, yukarı ve aşağı, sola ve sağa, ileri ve geri. Ancak zamanda sadece ileri doğru hareket edebiliyorlar, zamanda geriye doğru hareket hiçbir zaman gerçekleşmiyor.Fakat fizik kanunlarında, zamanın geriye doğru hareket edemeyeceğini söyleyen bir kural mevcut değil.Zaten Einstein'in bu konuda ispatladığı hareket denklemi de zaman geriye döndürüldüğünde gayet iyi çalışıyor.Ancak henüz hiç kimse zamanda geriye seyahat etmeyi başaramadı.

 

Buda Einsteinvari bir açıklama. Tamam kardeşim fizikçiler kabul ederler ama ben bir fizikçi değilim ve ne diye kabul edeyim? Yada derdim ne ki kabul etmeyeyim? Bu benim problemim. Evet problemleri olan bir insanım ve bunlarla mutluyum :)

 

Kardeşim geç bu bilim adamlarının açıklamalarını filan. Sen beni dinle ki dertlerine derman olayım. Hem ben onlara karşı bir tutum içerisinede gireek değilim. Bak şimdi Vakıf'ım sen sigara içiyorsun, bende içiyorum. İşte zaman o sigaradır. Dur hatta bir tane yakayım, bak ilk nefesi aldım ve bıraktım küllüğe gerisini. Şu anda yanıyor ve içmediğim için dumanlar atmosferde bilemediğim bir noktaya kadar çıkıyor ( tamam ozon tabakasının olduğu atmosfer katmanının ismini şimdilik bilmiyorum. Aslında biliyordum da unuttum. Stratosfer? Hayır citroen!)

 

O içine çektiğin dumanın az bir kısmı içerde kalıyor. Tabi duman olarak değil zehir olarak. İşte bu zehirler hayatın acı tecrübeleridir. Ağzından ve burnundan (Burnundan gele İnşallah diyeniniz olmasın şimdi durduk yere) dışarı çıkanlar ise verdiğin sadakaların ve iyi bir insan olmanın sonucunda (Bak kesilikle şirinleri göreceksin demiyorum, görebilirsin. Ama dur bir saniye sen iyi bir çocuk değilsin, hatta sen bir çocuk bile değilsin. Unut kardeşim şirinleri görme umudunu. Hayatın gerçek yüzünü gösteriyorum işte çok acımasızım :)) seni zehirleyemeyen acılardır. Boşa giden dumanlar ise senin hiçbir şekilde müdahale edemediğin senin dışında kalan hayat akışıdır. Sigaradan aldığın keyf ise senin yaşadığın iyi anlardır. Sigaranın kendisi mi? İşte o zamandır. Ben garanti anlattım. Anlayabilmek sizin keyfiyetinize kalmış bir durum.

 

Şimdi kim okuyacak bu üstte yazdıklarımı :) ? Ben okumam kardeşim, çünkü yazarı zaten benim ve yazıda çok uzun.

 

Bir soru daha, ''Deli Dervişler Topluluğu Başkanı'' nasıl oldunuz? Kendinize deli sıfatını neye istidaneden uygun gördünüz? Derviş iki soruma da cevap isterim. Sen başlık açmışsın, boş kalmasın değil mi?

 

Bir hikaye anlatayım efendim. İsmet Paşa varya eskiden bir aralar yaşamış, hatırlayamadın mı? Buyur buradan bak o zaman, hah işte bu. İşte ilgili şahıs bir olay için demiş ki bana her ilden bir deli getirin, Elazığ'dan tuttuğunuzu getirin.

 

Dur birtane daha anlatayım.

 

Elazığ akıl, ruh ve sinir hastanesinden (kısaca deliler hastanesinden) iki tane deli kaçmış. İlgili profesör demiş ki gidin bunları bulun. Bulacak olan kişilerde nasıl bulacağız şimdi demişler. Karşılığında şu cevabı almışlar; gidin trencilik oynayın, o iki deli de arkanıza takılır. Bunlar denileni yapmışlar ve hastaneye geri geldiklerinde profesör şok olmuş. Trenin vagonları sayılamıyormuş çünkü.

 

İşte bu neden deli olduğumun göstergesi. Zaten Çelebi'mde bir kaç şey yazmış, haklıdır. Arası fok balıklarıyla bayağı iyidir kendilerinin. Are you fok?

 

İşte bende bu delilerin içerisinden kendi çabalarımla dervişleri buldum. Bana bidat ettiler ve başkanları oldum. Hikaye bundan ibarettir.

 

Sözlerimi bu güzel memleketimden bir özür dilemek amacıyla bir şiir yazarak noktalamaktan beni kimse alıkoyamaz. Suçsuzum ve pişmanda değilim :D

 

Kar Mı Yağmış Şu Harput'un Başına

Kurban Olam Toprağına Taşına

Henüz Girmiş On Üç On Dört Yaşına

Küçücükten Bir Yar Sevdim Yar Nenni

 

Bir Of Çeksem Karşı Ki Dağlar Yıkılır,

Bugün Posta Günü Canım Sıkılır

Ellerin Mektubu Gelmiş Okunur,

Benim Yüreğime Hançer Sokulur

 

Bir Ah Çeksem Karşı Ki Dağlar Ünüler

Ah Ettikçe Eski Derdim Yeniler

Ben Ölürsem Mezar Taşım İniler

Bu Dert Beni İflah Etmez Öldürür

 

Başka sorusu olan?

Share this post


Link to post
Share on other sites

İlim ve fenni açık ara geride bırakan hakiki Mürşid :)...(Bu benzetmeyi okuyan ,kaç kişi olduklarıyla kafayı bozmuş grup ,rahatsız olacak ama olsun...yollar açık, Tandoğan onları bekler :D )...Neyse kafamı kurcalayan, beynimi zonklatan ,merak ettiğim bir husus var...(hazır ol, kalem kağıdı hazırla , çok zor bir soru :) )...Topluluğunuza dışardan üye alıyor musunuz, öyleyse şartlarınız nelerdir? (delilik olmazsa olmaz bir kaide mi ?:) )...Şimdilik sorucakalarım bu kadar...Teşekkürler :D...

Share this post


Link to post
Share on other sites
İlim ve fenni açık ara geride bırakan hakiki Mürşid :)...(Bu benzetmeyi okuyan ,kaç kişi olduklarıyla kafayı bozmuş grup ,rahatsız olacak ama olsun...yollar açık, Tandoğan onları bekler ;) )...Neyse kafamı kurcalayan, beynimi zonklatan ,merak ettiğim bir husus var...(hazır ol, kalem kağıdı hazırla , çok zor bir soru :) )...Topluluğunuza dışardan üye alıyor musunuz, öyleyse şartlarınız nelerdir? (delilik olmazsa olmaz bir kaide mi ?:) )...Şimdilik sorucakalarım bu kadar...Teşekkürler :D...

 

 

Sorunu birazdan cevaplayacağım. Öncelikle farklı ormanlardaki farklı ağaçların o eşsiz meyvelerinin tadına bakmak için uzaklara doğru birer adım atmalıyım. Adım dediysek...Her neyse ya neden kasıyorum ki?

 

İndim o meşhur otobüsten. Otobüsü anlatmayacağım Van'lıları kırmamak adına. Olur ya, bir gün benimle bir seyehate çıkanınız olur sakın ha otobüsü tercih etmeyelim. Gerçekten diyorum bakın en şansız insan benimdir bu konuda. Benim şansızlığımı sizde yaşarsınız sonra ayar olursunuz bana ve ben bunu istemem. Ya otobüste bebekler koro kurarlar yada anlatmak istemediğim bambaşka problemlerle karşılaşırsınız. Evet indim o otobüsten en son. Seferi'yiz ya oruç tutmak akıl işi değildir. Zaten Ramazan'da aklımdan çıkmıştı o an. Bir sigara tütüreyim dedim ve başladım tüttürmeye. Ağzımda duruyor çünkü iki elimde de eşyalarım var kahretsin. Kollarım kopuyordu zaten. Bi baktım biri geldi; taksi lazım mı? Yok lazım değil dedim cevabı şu oldu: at o zaman o sigarayı ağzından. Peki atarım kardeşim ve binmem senin o kokuşmuş külüstür taksine. Bana taksi mi yok? Hem zaten evim iki adım ötede. Neden anlattım bunu ben? Düşünde kendin bul bütün açıklamaları ben mi yapmak zorundayım? Yav bu başlıkta amma kasmaya başladı ha.

 

Hiç ara vermeden adles'in sorusunun cevabına geçeyim.

 

Öncelikle iltifat benzeri şeyleriniz için teşekkür edeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Etmiyorum teşekkür filan yaşasın :D

 

Cevabınızda çok kısa ve öz cinsinden. Bize katılabilmek için şu üç şartı yerine getirmelisiniz:

 

1) Deli olmak

2) Akıllı olmamak

 

Bu şartları yerine getirdiğinizde Çelebi Mehmet'e başvuruyorsunuz. Ama onun kötü bir huyu var. Gruba delileri almıyorlar.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bu soruyu ben cevaplasam kabul edersin heralde.Derviş'e hiç akıllı insan denk gelmediki Akıllı DErvişler Topluluğuna başkan olsun.Mecburiyetten delilerle ugraşmak zorunda.

 

Yani sen de delisin :D

 

 

Ustam, güzel olduğu kadar ilgi çekici ve bir zor soru sormuş, üzerinde bayağı düşünmüşsünüz. Bakalım bizim kelamlarımız bu sorunuzun karşılığı olabilecek ölçütlere sahip olabilecek mi? Bunu sizin bu cevabı okuduktan sonra vereceğiniz tepkiyle anlayabileceğiz elbetteki. İlk önce ufak bir alıntı yapmak istiyorum. Alıntıladığım kişiyi biliyorsunuz.

 

Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?

Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!

 

Bu alıntı hakkında yorum yapmayacağım. Siz artık yaparsınız yorumunu. Ben kendi cevaplarımı biran önce (biran olarak yazılmaz değil mi? "Bir an" olarak yazılmalıdır, evet efendim biliyorum öyle yazılması gerektiğini ama düzeltmiyorum işte bana ne Allah Allah. Mehmet Ali Biran yok mu sanki? Tabiki yok. O "Birand" idi. Nihahaha isme bak ya birand. Gerçi "Dengir Mir Mehmet Fırat" ismi daha bir garip isim. Garip olduğu kadar karizmatik ve çekici. Adama bakar mısınız? Yerel seçimler öncesinde o chp li adamlar berabere kaldı ya helal olsun. Kardeşim ezemeyeceksen rakip adamı bu riski göze almayacaksın böylesine bir seçim öncesinde. Haksızsam söylemeyin haksız olduğumu bilmek beni rahatsız eder yav. Hem ben ne zaman haksız olmuşum ki şimdi haksız olayım? Hak dediğiniz zaten nedir ki. Amannn bilmenin ne önemi varsa. Yav durun ben bunlardan bahsetmiyordum, zaman diyordum evet zaman. Gördünüz mü bakın elin birand'ı bizi nerelere getirdi. Veee sonunda bitti, nokta.)

 

Einstein var ya -bilmeyenin dilini eşek arısı soksun :D- işte o bir kaç teori atmış ortaya. En meşhuruda izafiyet teorisi fizikçiler iyi bilir ben pek iyi bilmem bu teorileri. hem zaten teorilerle uğraşacak vaktim yoktur ben teorem çürütürüm. Neyse fazla dallanıp budaklandırmadan konuyu devam edelim. Bu adam o teoride zamanla ilgili özet geçersek şunları demiş;

 

Einstein izafiyet teorisini ortaya attığından bu yana, fizikçiler dünya üzerinde dört boyut bulunduğunu kabül ediyorlar.(Hatta yerçekiminin kendisi bile üç boyutlu uzayın bir dördüncü boyuta doğru eğim yaparak bükülmesidir.)O zamana kadar bilinen ve kabül gören üç boyut olan uzunluk, yükseklik ve genişliğe ek olan diğer fiziksel boyut ise zaman olarak biliniyor.Matematiksel olarak da kabül gören 4'üncü boyut, diğer üç boyuta eşit değer taşıyor.Ancak insanlar dünya üzerinde üç boyutta, her yönde hareket edebiliyorlar yani, yukarı ve aşağı, sola ve sağa, ileri ve geri. Ancak zamanda sadece ileri doğru hareket edebiliyorlar, zamanda geriye doğru hareket hiçbir zaman gerçekleşmiyor.Fakat fizik kanunlarında, zamanın geriye doğru hareket edemeyeceğini söyleyen bir kural mevcut değil.Zaten Einstein'in bu konuda ispatladığı hareket denklemi de zaman geriye döndürüldüğünde gayet iyi çalışıyor.Ancak henüz hiç kimse zamanda geriye seyahat etmeyi başaramadı.

 

Buda Einsteinvari bir açıklama. Tamam kardeşim fizikçiler kabul ederler ama ben bir fizikçi değilim ve ne diye kabul edeyim? Yada derdim ne ki kabul etmeyeyim? Bu benim problemim. Evet problemleri olan bir insanım ve bunlarla mutluyum ;)

 

Kardeşim geç bu bilim adamlarının açıklamalarını filan. Sen beni dinle ki dertlerine derman olayım. Hem ben onlara karşı bir tutum içerisinede gireek değilim. Bak şimdi Vakıf'ım sen sigara içiyorsun, bende içiyorum. İşte zaman o sigaradır. Dur hatta bir tane yakayım, bak ilk nefesi aldım ve bıraktım küllüğe gerisini. Şu anda yanıyor ve içmediğim için dumanlar atmosferde bilemediğim bir noktaya kadar çıkıyor ( tamam ozon tabakasının olduğu atmosfer katmanının ismini şimdilik bilmiyorum. Aslında biliyordum da unuttum. Stratosfer? Hayır citroen!)

 

O içine çektiğin dumanın az bir kısmı içerde kalıyor. Tabi duman olarak değil zehir olarak. İşte bu zehirler hayatın acı tecrübeleridir. Ağzından ve burnundan (Burnundan gele İnşallah diyeniniz olmasın şimdi durduk yere) dışarı çıkanlar ise verdiğin sadakaların ve iyi bir insan olmanın sonucunda (Bak kesilikle şirinleri göreceksin demiyorum, görebilirsin. Ama dur bir saniye sen iyi bir çocuk değilsin, hatta sen bir çocuk bile değilsin. Unut kardeşim şirinleri görme umudunu. Hayatın gerçek yüzünü gösteriyorum işte çok acımasızım ;)) seni zehirleyemeyen acılardır. Boşa giden dumanlar ise senin hiçbir şekilde müdahale edemediğin senin dışında kalan hayat akışıdır. Sigaradan aldığın keyf ise senin yaşadığın iyi anlardır. Sigaranın kendisi mi? İşte o zamandır. Ben garanti anlattım. Anlayabilmek sizin keyfiyetinize kalmış bir durum.

 

Şimdi kim okuyacak bu üstte yazdıklarımı :( ? Ben okumam kardeşim, çünkü yazarı zaten benim ve yazıda çok uzun.

 

 

 

Bir hikaye anlatayım efendim. İsmet Paşa varya eskiden bir aralar yaşamış, hatırlayamadın mı? Buyur buradan bak o zaman, hah işte bu. İşte ilgili şahıs bir olay için demiş ki bana her ilden bir deli getirin, Elazığ'dan tuttuğunuzu getirin.

 

Dur birtane daha anlatayım.

 

Elazığ akıl, ruh ve sinir hastanesinden (kısaca deliler hastanesinden) iki tane deli kaçmış. İlgili profesör demiş ki gidin bunları bulun. Bulacak olan kişilerde nasıl bulacağız şimdi demişler. Karşılığında şu cevabı almışlar; gidin trencilik oynayın, o iki deli de arkanıza takılır. Bunlar denileni yapmışlar ve hastaneye geri geldiklerinde profesör şok olmuş. Trenin vagonları sayılamıyormuş çünkü.

 

İşte bu neden deli olduğumun göstergesi. Zaten Çelebi'mde bir kaç şey yazmış, haklıdır. Arası fok balıklarıyla bayağı iyidir kendilerinin. Are you fok?

 

İşte bende bu delilerin içerisinden kendi çabalarımla dervişleri buldum. Bana bidat ettiler ve başkanları oldum. Hikaye bundan ibarettir.

 

Sözlerimi bu güzel memleketimden bir özür dilemek amacıyla bir şiir yazarak noktalamaktan beni kimse alıkoyamaz. Suçsuzum ve pişmanda değilim :(

 

Kar Mı Yağmış Şu Harput'un Başına

Kurban Olam Toprağına Taşına

Henüz Girmiş On Üç On Dört Yaşına

Küçücükten Bir Yar Sevdim Yar Nenni

 

Bir Of Çeksem Karşı Ki Dağlar Yıkılır,

Bugün Posta Günü Canım Sıkılır

Ellerin Mektubu Gelmiş Okunur,

Benim Yüreğime Hançer Sokulur

 

Bir Ah Çeksem Karşı Ki Dağlar Ünüler

Ah Ettikçe Eski Derdim Yeniler

Ben Ölürsem Mezar Taşım İniler

Bu Dert Beni İflah Etmez Öldürür

 

Başka sorusu olan?

 

Estağfurullah, Dervish bana teyit etmek düşmez. Bilmiyorum ki, teyit edeyim. Derviş, garanti anlattım demişsin ama ben anlıyamadım :) :) :) Hayat, zaman, sigara, acı mevzuyu iyice giriftleştirdin. Bir arkadaşıma zaman nedir? deyu sordum ve ''Zaman, zamandır'' cevabını aldım. Evet, zaman, zamandır işte.

 

Deli Dervişler Topluluğu Başkanı! hikayen hoşuma gitti :(

 

Neyse, efendim geyik midir nedir, onu ben beceremiyor ve bu başlıktan elimi, ayağımı çekiyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sorunu birazdan cevaplayacağım. Öncelikle farklı ormanlardaki farklı ağaçların o eşsiz meyvelerinin tadına bakmak için uzaklara doğru birer adım atmalıyım. Adım dediysek...Her neyse ya neden kasıyorum ki?

 

İndim o meşhur otobüsten. Otobüsü anlatmayacağım Van'lıları kırmamak adına. Olur ya, bir gün benimle bir seyehate çıkanınız olur sakın ha otobüsü tercih etmeyelim. Gerçekten diyorum bakın en şansız insan benimdir bu konuda. Benim şansızlığımı sizde yaşarsınız sonra ayar olursunuz bana ve ben bunu istemem. Ya otobüste bebekler koro kurarlar yada anlatmak istemediğim bambaşka problemlerle karşılaşırsınız. Evet indim o otobüsten en son. Seferi'yiz ya oruç tutmak akıl işi değildir. Zaten Ramazan'da aklımdan çıkmıştı o an. Bir sigara tütüreyim dedim ve başladım tüttürmeye. Ağzımda duruyor çünkü iki elimde de eşyalarım var kahretsin. Kollarım kopuyordu zaten. Bi baktım biri geldi; taksi lazım mı? Yok lazım değil dedim cevabı şu oldu: at o zaman o sigarayı ağzından. Peki atarım kardeşim ve binmem senin o kokuşmuş külüstür taksine. Bana taksi mi yok? Hem zaten evim iki adım ötede. Neden anlattım bunu ben? Düşünde kendin bul bütün açıklamaları ben mi yapmak zorundayım? Yav bu başlıkta amma kasmaya başladı ha.

 

Hiç ara vermeden adles'in sorusunun cevabına geçeyim.

 

Öncelikle iltifat benzeri şeyleriniz için teşekkür edeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Etmiyorum teşekkür filan yaşasın :)

 

Cevabınızda çok kısa ve öz cinsinden. Bize katılabilmek için şu üç şartı yerine getirmelisiniz:

 

1) Deli olmak

2) Akıllı olmamak

 

Bu şartları yerine getirdiğinizde Çelebi Mehmet'e başvuruyorsunuz. Ama onun kötü bir huyu var. Gruba delileri almıyorlar.

 

Etmeyin efendim canınız sağolsun, ne diyelim .Bir teşekkür için katil olacak değiliz ya :) :) ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben dervişim diyene bir ün edesim gelir.

 

Azizim sırat köprüsünün üstünde bi toplu konut projemiz var. Geçenden 5 lira geçmeyenden 10 lira almayı düşünüyoruz. Ne dersin yürür mü bu iş.

 

Derviş.

 

Derviiiiiiiiiiiş gel oğlum gel seni rocky yapayım.

 

:)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Arazi ölçümü tarafımdan itinayla yapılır :) yeterki onay cıksın :)

 

Senin ölçümlerin 19. yüzyıl olimpiyatlarında parmak hesabıyla 100 metre finalindeki derece ölçümlerine benzer gibime geliyor.

 

Oysa sırat köprüsü için hassas cihazlar lazım, kıldan ince biliyorsun...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ee tapu işlerini nasıl halledeceniz?

Kaçak yaparsanız sonra yıkarlar:D

 

yani ufacıcık, cüzi bir miktar bağışla bende yardımcı olurum heuheuehuh

Share this post


Link to post
Share on other sites

Geçen iftarda bir tava yapıp yiyelim dedik. Çelebi Mehmet Efendi yeni bir laptop aldı tatlısını yiyemedik tavasını yiyecez. En azından niyetimiz öyle ki sonunda başardık fakat başarana kadar başımıza gelenler ciddiyim soğuk bir taşın üzerinde saatlerce oturup incir yedikten sonra uzun yolculuğa çıkan bir gariban ahmakın başına bile zor gelir. Kaç kişi miyiz? bizkactavaciyiz.com :) Efendim ben, çelebi ve özay denilen ahlaksız bir biyoloji öğretmeni adayı (Evet evet biyoloji öğretmeni olacaklar kendisi. Hemde nerede biliyor musunuz? Benim gideceğim dershanede. Staj görecek hain insan. Bak bak, ben ders görecem o staj görecek. Ulan ömrümüz boşuna geçen zamanlarla dolmuş görüyor musunuz? Yarın kazanacağım öss yi olacak yaş yirmi iki. Sınıf arkadaşlarımda birde 18-19 yaşlarında olursa ne halt edeceğim ben? Çoluk çocukla birlikte artık trencilik mi oynarım, al satarım bal satarım mı oynarım, körebe mi oynarım kim bilir?) Atacağız tavayı da kimde yiyeceğiz onun tartışmasını yaptık bir süre. Ben evime 2 kazma götürmem günün o saatinde o kazmalarda beni götürmez :D Arabayı alıp en yakın dağın eteklerinde yemeyi kararlaştırdık önce. Dedim dibimize bir kilim filan ayarla özay. Dedi hadi lan oradan başka derdin? Gelmiyorum efendim başka derdim bu tamam mı? Kısacası yattı dağın eteğinde tavayı yerken şehri seyretme işi. Daha sonra en yakın parkta yemeye karar verdik. Haydii efendim şimdi gidip etleri filan almakta. Girdik en yakındaki kasaba. Daha doğrusu onlar girdiler kasaba, ben gidip evden sigaramı alıp geleceğim. Ben gidip gelene kadar bunlar biberleri ve domatesleri almışlar eti beğeniyorlar. Beğendikleri et mi? Yav bir insan hayatı boyunca 1 defa et alsa tamamdır öğrenir bu işi. Ama yok bunlarda öyle bir yetenek arkadaş. Kasap efendi görmüş karşılarında 2 tane saf, kaburganın en bayatını-en böyle iğrencini ( o kadar iğrenc ki neredeyse kurtlanacak. Böööö ete karşı agresifleşmeye başladım o derece) en kanlısın kakalıyor bunlara. O manzarayı gördüğümde kendimi, masum 2 genci cani kasabın ellerinden kurtaracak tek süperkahraman gibi hissettim. Noluyoruz efendiler? diye söze bir girdim, allem ettim-kullem ettim, yarım saat konuşarak eti değiştirttim de değiştirilecek doğru dürüst birşey yok kahretsin. Aldık kemiksiz et de herif yağlısından iteledi. Ben ses çıkartmadım tabiki ilk manzarayı gördüğüm için. Neyse fırında pişiyor yemek kısa tutalım çünkü paragraf başı yapmadığım için sinirleneceksiniz yine. Efendim tam tavamızı ve ekmeğimizi alıp fırından çıkacağız ki o da ne? Hadi bakalım tahmin edin neymiş o :D ? Bir rüzgar çıktı anında yağmur başladı. Kısacası parkta yeme işi de yattı. Elimizde tava inek gibi ortada kaldık. Ezan okudu okuyacak. Tabi bu masum ineklerin kurtarıcısı süperderviş olan benim gözler hemen mega star internet cafe'yi gördü. (Kenan abi bak cafenin reklamını yapıyorum, internet saatim bundan sonra yarı yarıya.)

 

Devamı gelecek...

 

Evet devamı geliyor şimdi. Peki neden araya reklamları koydum ben? Bugün Avrupa Yakası'nın tekrarı vardı (Hergün var sanırım. Denk geldikçe izleyenlerdenim). Baktım Burhan abimiz (tam olarak abi hareketleri sergilemiyor ama yinede seviyoruz kendilerini) bu bölümde kahve müptelası olmuş. O okey taşlarının sesi içimi cızlattı ve o ortamdan bende pek hoşlanmam ama severim. Egzotik ve otantik (yalanım batsın) bir ortamı var gidenler bilirler. Hani iftara az bir zaman kala canın nasılda çekiyor o yemekleri bilirsiniz hepiniz, işte benimde canım o anda öyle bir okey oynamak çekti ki anlatabilirim ama anlatmam. Baktım aa Çelebi ve Özay. Bir eksiklik var okey dört kişiyle oynanır. Baktım msn e evet işte o, gazi ünili arkadaşım msnde bir titrettim feleğini şaştı. Haydi okeye dedim daha penceresini kapatmadım bir baktım karşımda. Meğer adamda ne biçim bir okey oynama sevdası varmış. Neyse efendim oynuyoruz okeyi canım sıkıldı tat tuz yok elemanlarda. Özay'ın babası aradı dedi az daha oynayıp kalkalım dedim yok hemen kalkalım. Zaten Çelebi varya aramızda kalsın tam bir taş hırsızı. Çalıyor efendim göz göre göre taşları. hileyle hurdayla yendiklerini sandı. Zaten puanları toplarkende oynama yapıyor. Yapsın kardeşim zavallıcık tek kazandığı şey zaten okey o yüzden sessiz duruyorum.

 

Aranızda 101 bilen varsa onlar için bir screenshoot'ım var. Buradaki hatayı bulun bakalım :)

 

Bu olaylardan sonra tava olayına geri dönmeyi hiç istemiyorum. Eğlenceli dakikalardı ama o dakikalar bizde saklı kalsın. Paylaşmıyorum efendim, ellerime sağlıkta değil :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bu şartı öğrendikten sonra gruba katılmaya niyetin var heralde:D

 

Derviş efendinin belirttiği ilk iki şarta pek uymuyorum , üçüncüyü de bilmediğim için , yorum yok.Topluluğun profiline pek uymuyorum zannedersem :)...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir dersane karmaşasıdır sürüp gidiyor kaç zamandır. İsim veripte reklam yapalım. Fem mi Final mi, final mi fem mi? Yahu kardeşim ikiside "F" harfi ile başlamıyor mu sanki. Evet başlıyor. Ne yapalım yani ilk harfleri aynı diye haftanın tek günlerinde Fem'e, çift günlerinde Final'e gidecek halimiz yok ya. (Bu cümleyi yazarken kesinliklie birşeyler ima etmeye çalışmadım dersem hani o salak kızlar olur ya -söz meclisten gerçekten dışarı- minicik akıllarıyla karşısındakileri aldatmaya, kandırmaya çalışırlar. İşte o duruma düşerim. Salak kız kavramınıda yanlış anlamayasınız. Sarışınları kastetmiyorum, salakları kastediyorum. Evet efendim erkekler, kızlardan yer yer üstündürler. Evet bir kaç şey ima ettim parantezin hemen sol tarafında dışında kalan cümlemin içerisinde. Buyur anlayabiliyorsan anla.nihahaha)

 

Aa bakın parantez başı. Bazı huylarımı terketmişim. Değişmek, gelişmek, başkalaşmak gerek zaman zaman. Başkalaşmak? Başkalaşım, başkaldırasım geliyor bu kelmeyi her gördüğümde ve duyduğumda. Şu yazı ne garip şey yahu. Sayesinde kelimeleri ve cümleleri görebiliyoruz. Yazıdan önce yaşamış olsaydık (Tarih öyle diyor. Yazıdan önce ve yazıdan sonra. Gerçekliliğini incelemiyorum şu anda.) sadece duymuş olacaktık. Evet şu parantezler yazının akışını gerçektende bozuyor farkındayım. Buna bir çözüm bulmak lazım. Ne bulacakmışım çözümü? Hı hı işte onu bende düşündüm, parantezleri cümlelerin sonuna kaydırmak gerekiyor.Yaparız bir ara. Maşallah bir parantezin daha sonuna gelirken anlatmak istediğim hiçbirşeyi anlatamadım. 2 enter aşşağıda tekrar görüşmek ümidiyle esenkalın. Script yazılımında ve o scripti kuranlarda emeği geçen herkese teşekkür ediyor, ipb yi vbulletin'i geçemediği için esefle kınıyorum.

 

Şu anda 2 dersaneyede yazılmış durumdayım. Tıpkı 2 sezon önce yaptığım gibi :) (O zamanlar Final ile Akademi dersaneleriydi. Aralarını bayapı bir bozmuştum. Akademi kepenk kapattı bu sezon. Bunda benimde emeğim vardır. Haklarında açılan davaların tetikçilerinden biriyim nede olsa. Öyle miyim? Bilmiyorum, kimse benim ifademe başvurmadı. O zaman değilimdir. Öyleydik te öyle değiliz mi dedik? Görünen köy uzakta değildir çünkü. Tamam itiraf ediyorum az önce Umudumuz Şaban filmini izledim biraz. Seviyoruz kendilerini.)

 

2 Dersaneye birden yazıldıysam suç sadece benim mi? Hayır babamın tövbe tövbe :) Tabiki benim. Adam gitmiş yazmış Final'e. Ne karıştırıyorsun ortalığı. Sus git işte. Ama yok ateş düşmüş ya bir kere kaşınıyoruz. Fem' de defalarca gittim görüştüm. Çok cazip teklifler aldım oradanda. Oradan çıktım bu cazip teklifleri gidip finale söyledim. O daha da cazipleştirdi, oradan tekrar diğerine gittim. Zaten çok yakınlar bir birilerine. Gidip gelmek hiç zor olmuyor. Fiyat olarak a dersanesi b nin yarısından biraz fazla. a dersanesi ( baş harfi "F" :P ) üstelik bana 6. sınıfların ingilizce ek derslerine girmemide istediler ve bunu cv'me eklememde çok olumlu gelişmeleri beraberinde getireceğini söylediler. Ben hemen elimin tersiyle itmedim bunu. Bir birilerinin önerdiği fiyatlarıda bir birilerine söyledim. Kanlı bıçaklı kavga çıkar yakında emin olun. Kuralları çiğnetiyorum adamlara ne yapsınlar. Hayır ben o zavallı yavrucaklara nasıl kıyarım? Gerçi haftada en fazla 1 saat ek ders verirler yada vermezler olsun. Çocukların gelecekleri söz konusu. Benim gibi bir okul düşmanının ellerine düşerlerse çok değil 1 ayda tırlatırlar, okulu bırakıp yollarda araba camlarını temizleyerek evlerine katkı yapmaya başlarlar. Buna hakkım var ama yapmayacağım.

 

Demek ki ne yapacağım? Baş harfi "Fi" dersanesindeyim. Olmayadabilirim. Henüz kararımı vermedim. En kötü karar en erken verilen karardır. İtirazı olan beri gelsin.

 

 

 

 

YENİ KONU

 

Gündemimiz oldukça meşgul. Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam. Çarşı neden tüpcülere karşı değil? Adam gibi adamların gidişine bile engel olamadılar yada engel olmak istemediler. Beni ilgilendirmez demek yanlış olur. Çok ciddileştim birden. Söz konusu Türk Futboluda değil, yemişim Türk Futbolunu. Zaten biz kümeye oynuyoruz bu sene. İyikide öyle oynuyoruz diyecem neredeyse. Böyle devam etsinler ki maçlarına gitmemeye başlayıp ders çalışayım.

 

Süleyman Seba'yı küfürle indirdiniz. O kadar mı güçsüzsünüz aynısını farklı şekillerde yapıp şimdikileride indirmeye. Bakın adam değilsiniz demiyorum, adamsanız gereğini yaparsınız. Olan, az sayıda kalmış ve bütün camialarca efendiliğiyle, dürüstlüğüyle, futbol bilgisiyle (Evet futbolu iyi biliyor, Rıdvan Dilmen kadar olmasada) kabul görmüş Ertuğrul Hoca'ya oldu. Seviyoruz seni hocam, destekliyoruz. Başımızın tacısın. Aragones'in bile basın toplantılarını izlemem ama seninkini izledi benim gibi bir sürü insan bugün. 15 dakikada insanlar nasıl içten gelerek alkışlattırılır gösterdin herkese. Ahh ah sen birde Muğla Üniversitesini görsen, şak şakçılar. Ağzını açarsın şak şak şak, kapatırsın şak şak şak, dümdüz gidersin şak şak şak. Huyundan mıdır, suyundan mıdır, havasından mıdır bilmiyorum ama orada kalan başkalaşıyor. Başkaldırıyorum bende tabi sonra bir balyoz, otur lan yerine diyorlar. Oturturuz abi tamam ne kızıyorsunuz ya?

 

 

 

Adles, Gel gelelim şu meşhur 3. şarta.

 

Öncelikle şartları tekrar yazalım.

 

A) Deli olmak

:P Akıllı Olmamak

C) Delileri kabul etmiyoruz.

 

Bileğini kessen kanın sarı larcivertte aksa yinede kabulümüz değilsin. Yürü git :P

 

 

Artık bende bir öss ciyim. Gerçekten hazırlanacağım ve pek görüşemem sizlerle sanırım. Çok ta umurunuzdaydı sanki :P

 

 

Bir başlığımızın sonuna daha hep beraber geldik. Yeni bir başlıkta görüşmek ümidiyle. Öss ye girecek arkadaşlara başarısızlıklar diliyorum :P

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bak kendimi o kadar tuttum , bırak takılma diye ama , parmaklarım benden habersiz başladı klavyenin tuşlarına basmaya :)...Öncelikle şu şartlarına ve def edilmeme gelelim:

1-Sen kimsin yahu ? :P İstesem diğer üyeleri kafaya alır , başkanlığa bile oynarım bile ama şu aralar senin de katkılarınla çok meşgul bir zatım.Yazmam gereken bir ton eleştiri, analiz ve yapmam gereken inceleme, okuma , çeviriler var .Bu sebepten ötürü mevzuyu sonraya bırakıyorum.Ben sana yürü git, yaşın otuza gelmeden şu öss yi kazan ve artık ne olacaksan ol , diyorum :P .Bebelaklarla aynı ortamı paylaşmak zorunda kalırsın sonra, ''amca, dede yardım eder misin?'' gibi sözlerle muhatap olmak zorunda kalırsın sonra, bir dost tavsiyesi :P...

 

2- Dersane mevzuuna gelince; nedense şaşırmadım , arayı kızıştırmana .Keşke dervişlik gibi bir özelliğinden ve topluluğundan da bahsetseydin , belki daha bir indirim yaparlardı ya da sopayla kovalarlardı (adam bizle kafa mı buluyor ? diye :P )...Ee iyki diyorum sana ingilizce dersi vermeni teklif eden kabul etmemişsin ya da etmezsin.Vah vah zavallı mini mini altılar,yediler ,sekizler :) Acımamak elde değil ya hu...Ve senle aynı sınıfı,dersaneyi paylaşmak zorunda kalacak gençler ve kendini genç hissedenler (reklamdaki replik gibi oldu ama olsun :P)...Onları teselli edecek söz dahi bulamıyorum, tıkanmış durumdayım .

 

3-Ve gelelim ÖSS mevzuuna...Daha çok var deyip, yatanlar grubuna dahil olma, efendi efendi çalış ...Eğer Fransızca öğrenmeye ve o dilde eğitim almak istersen, buyur kapılarımız her daim açık.Fransızca bilen bir süper vali de görmek ister yurdum insanı :P...Neyse bayağı gereksiz konuştum, havayı daha fazla bozmadan gideyim ben . Gerçek adının aklımın kabul etmediği Derviş insan, Allah muvaffak eyler seni inşaAllah (amiiiiinnnnn). Net alemi seni bu süre içinde özler belki , ama sen fazla bulaşma. (Kardeşim gibi net hastası biri bırakırsa sen de bırakırsın , bak moral de veriyorum beleşten ). Aman dersaneleri birbirine katma , son uyarım da bu olsun.Haydi gazaan mübarek ola...

Share this post


Link to post
Share on other sites

derviş yazdıklarını okuyunca dersaneler hakkında ,ne kadar doğru bir yerde olduğumu fark ettim..türkiye'de eğitim sistemi böyle devam ettikçe ve bütün suçlu babalar(!) çocuklarını iki dersaneye yazdırdıkça iyi bir kariyer yapma şansım olacaktır :) ALLAH'ın izniyle..

özel derslerime de ALLAH bereket versin :P her ne kadar henüz bu sezon açılış yapamamış olsak da ümitvarız :P bu arada umarım bu yazdıklarım kendi hakkımda bir suç duyurusu değildir...ben vergi numarası olan bir vatandaşım ya valla :P :) :P

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...