yazanel 5 Report post Posted October 7, 2008 ROJ'a ne hacet CNN rezalet Türkiye, Aktütür Sınır Karakolu'nda şehit düşen 17 askerin acısını yüreğinde yaşarken CNN'de yayınlanan bir haber dost ve müttefik ülke Amerika'nın konuya bakış açısını gözler önüne serdi. CNN’in kadın muhabiri Arwa Damon imzalı haberde, PKK özgürlük savaşçıları olarak tanıtıldı. Irak üzerinden Türkiye'nin sınırına kadar PKK'lı teröristlerin nezaretinde Kandil'e kadar giren CNN muhabiri Arwa Damon, Türkiye'nin kanayan yarasına resmen tuz bastı! Daha 17 şehit askerin acısını yüreğimizde yaşarken kandile kadar girmeyi başaran Arwa Damon, CNN'nin internet sayfasında yayımlanan görüntülü haberinde, PKK'lı teröristlerin Kandil'deki kamplarına kadar girerek röportaj yaptı. Kamplardaki kadınları "özgürlük savaşçısı kadınlar(!)" olarak tanıtan Damon, teröristlerin gerçekleştirdikleri eylem sonrası yaptıkları dansları da "zafer dansı(!)" başlığıyla ekrana taşıdı. haberin vidyosunu izlemek ve metnini görmek için tıklayınız Yukarıdaki haberi geçelim. Zaten CNN'nin ne olduğunu biliyoruz. Olayın asıl önemli yanı şurası. Bu haberdeki görüntülere dair iki ihtimal var. Bu görüntüler ya kısa bir zaman öncesinde çekilmiştir. (Belki de Aktütün olayından sonra çekilmiştir.) Ya da yıllar önce çekilmiştir. Eğer bu vidyo yenilere aitse tam bir felaket. Çünkü CNN bas bas bağırıyor ve diyor ki, ya hu sizin uçaklar, genel kurmay, askeriye, hükümetin başındakiler güya terörü bitirmeye bunun için de teröristlere saldırmaya çalışıyor. Nerede ise hergün uçaklarınız havalanıyor. Ama bir halt olmuyor. Adamları bulamıyorsunuz bile. Halbuki biz, teröristlerle röportaj yapıyoruz, onları dünyaya özgürlük savaşları olarak tanıtıyoruz, onların nerede olduğunu avazımız yırtıla yırtıla söylüyoruz fakat siz bulamıyorsunuz... Yani, Türkiye bu teröristlerin yerlerini nasıl bilmiyor da bu gazeteciler noktasına virgülüne, kaldıkları yere kadar herşeyi ile biliyor? Değil mi?.. Peki rezalet değil mi?.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted October 7, 2008 Bütün dünyanın önünde Türkiye ile dalga geçiliyor, kafa bulunuyor. Hakikaten çok acıklı bir manzara. Bu haber öncelikle Amerika’nın Türkiye’ye nasıl baktığını, Türkiye’ye yaklaşma tarzını ve PKK’yı desteklediğini net olarak görmek açısından önem taşıyor. İşin daha da vahim tarafı, düşmanımızı destekleyen, onları palazlandıran bir devlete rest çekemiyor, aksine düşmanımızı vuracak olan silahın büyük bir kısmını onlardan satın alıyor ve onu müttefikimiz kabul ediyoruz. Bir tarafta bir ülkeyi içten içe kemiren, içtimai, iktisadi sahalarda bozulmaya uğratan bir terör örgütü, bir tarafta da o ülkenin gözünün içine baka baka gidip o düşmanlarla dost meclisleri kuran, davalarını takdir eden bir müttefik devlet. Videonun yıllar önce veya şu sıralar çekilmiş olmasının pek bir önemi yok aslında. Türkiye’nin yıllardır kazımaya çalıştığı başındaki bu bela ile içli dışlı olan ve bizlerle değil onlarla müttefik olduğunu gösteren bir Abd var karşımızda. Ki o, kendi menfaatine, planlarına, stratejisine, bağlı olduğu Yahudi devletinin emellerine uygun olanı yani kendi süfli ve bâtıl tabiatının gerektirdiğini yapıyorken, biz hâlâ devlet ve millet olarak kendimizi bulmuş, kendimizi ve dünyayı anlamış, şahsiyetimizi kazanmış, ona bağlı olarak da içte maddi ve manevi bağlarla örülü güçlü bir birlik ve dışta hakkını, varlığını koruyabilen, gücünün kaynağını imanından aldığını gösterebilen bir noktaya ulaşabilmiş değiliz, değiliz ki yıllardır bu bela başımızda ve senelerdir değişmeyen tek şey onların hâlâ orada pozisyonlarını koruyor oluşu. Onlar niçin oradaydı, özgürlük kazanmak, devletlerini kurmak ve bunu Türkiye’ye kabul ettirmek için. Asırlar öncesinden başlayan yozlaşma ve harab olma halinin vardığı bu nokta, 2+2=4 işleminin sonucunu bilmek kadar kesindir. İşin temeli, mikrobun kaynağı Yahudilerin vaad edilen topraklara kavuşma gayelerine dayanmakla birlikte, ruhundan koparılan, asli gücünü aldığı imanından uzaklaştırılan devletimizin böyle bir oluşumu çıkış noktasından yakalayıp, onu boğup, büyümesine engel olamaması, aynı zamanda da izlediği hatalı politikalarla kendi topraklarındaki vatandaşını kurda kuşa yem olacak şekilde düşmanlarının safına geçmesine set çekememesi, yani hem güçsüzlüğü hem de bu güçsüzlüğünden faydalanarak kendi halkını devletine karşı kışkırtan dış tesirlere mani olacak tasarruf ve tahakküm gücünden mahrum oluşu, böyle bir tablonun çizilmesini sağlamıştır. Durumumuz gerçekten çok vahim. Topyekun zihniyette ve hamlede değişme yaşanmazsa, içte ve dışta belirlenecek olan icraatler hakikatin hakikatine bağlanmazsa, bu mikrop karşısında onun vücuda yayılmasını seyretmek ve arada bir küçük aşılar yapmak gibi faydası dokunmayan gel-gitlerden başka bir şey yapamayacağımız aşikar. Osmanlı varken ve hasta adam sıfatını taşıyorken bile küçük bir toprak parçasını dahi koparamayan Yahudi, şimdi uzun çalışmalardan sonra kendi elleriyle özene bezene ferdini ve cemiyetini bozduğu, hakiki olarak tek noktada yaşama ve ayakta durabilme gücünü aldığı dinini, imanını gericilik; yozlaşma, şahsiyetsizleşme, uyuşma ve her türlü zararlı tesire açık hale gelmeyi sağlayan çağdaşlık, modernleşme gibi içimizi, ruhumuzu kurutan mefhumları da ilericilik olarak bir devlet politikası haline getirdiği ve yıllardır bu sistem ile içinde her türlü fesadı, keşmekeşi yayabilecek, istediği yöne çekebilecek bir kıvamı tutturduğu devlet ve millet karşısında, istediğini elde edebilmek adına kendini hiç göstermeden, uzaktan kontrol ettiği maşalarıyla elini ateşe değdirmeden bütün bu olayları tertipliyor, hayata geçiriyor, bir de utanmadan diğer maşası olan Abd’yi terör örgütünün yuvalarına göndererek nispet yaparcasına – ve sanki gaflet derecemizi ölçmek istercesine- desteklediğini hiç çekinmeden beyan ediyor. Bütün bunlar yukarıda dediğim gibi onların tabi hali, küfür ve dünya menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen kafalarından çıkabilecek hamleler olmakla birlikte, bizim bu hale düşüşümüz, iflasımız vara vara tek bir âmile dayanıyor. Üstadın da anlattığı, haykırdığı gerçek. Ruh kökümüzden sıyrılmak, dünyadaki yaşama gayesini ahiretin değil nefsin hizmetine sunmak, O’nun emanetine sadık, nuruna layık olamamak... Asırlar önce kazandığımız zaferler, istiklal harbindeki yokluk içinde zuhur eden galibiyet bile onun rızasını gözetmek, onun emirlerine bağlı olmak hürmetine bizlere bahşedilmişken, şimdi, şu halde... Quote Share this post Link to post Share on other sites
mitajanı 103 Report post Posted October 7, 2008 Yaşadığımız olayların rasyonel bir izahı yok herhalde.Yaklaşık yirmi küsur senedir bu mevzuyla başımız dertte.Ve aradan bunca zaman geçmesine karşılık halen dahi bir sonuca varılmış değil bu hususta.Aksine kayıplarımız daha çok artıyor maalesef.Tabii hepimizin bildiği klişe lafları etmek istemiyorum ama bu konuda maalesef hep aynı klişe lafları duyuyoruz.'Vatan sağolsun', 'Bu vatanı böldürmeyiz' kabilinden, içerisinde hiçbir rasyonellik olmayan ve bize hiçbir fayda sağlamayan laflar bunlar.Anaların yüreği sızlıyor ve maalesef bu klişeler onların yüreğindeki acıyı hafifletmiyor.Gerçi artık şehid anneleri de bu olaya eskisi gibi bakmıyor.Bazıları isyan ediyor, 'hakkımı helal etmiyorum' diyor bazıları.Bunlarda geldiğimiz noktada artık sabır taşlarının çatladığını ve halkın eski klişelerle uyutulamayacağını gözler önüne seriyor.Nitekim son saldırıdan sonra ordunun yaptığı 'maddi imkansızlıklar yüzünden karakolun yerini değiştiremedik' açıklaması, toplumun geneli tarafından yadırgandı, hatta komik bulundu.Savunma Bakanlığı'nın bütçeden aldığı payın 13 katrilyon gibi devasa bir miktar olduğunu düşününce hakikaten ordunun saldırıya dair yaptığı açıklama fiyaskodan öteye geçmiyor. Quote Share this post Link to post Share on other sites
nurulhak 22 Report post Posted October 10, 2008 bu Aydn doğanı Allah bildiği gibi yapsın! ortağı olduğu tv kanalında böyle bi programa nasl izin verir!! Quote Share this post Link to post Share on other sites