Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
tutak

Sanat Ve Edebiyat İçinde Bir Portre

Recommended Posts

(SANAT VE AKSİYON İÇİNDE BİR POTRE DENEMESİ..- Mustafa Özer) hakkında:

 

Sanat ve aksiyon içinde bir portre denemesi, kitabın adı bu. Deneme adı fazla okuyucu için deneme, makale, ibaresi fazladan bir ad.

Gerçektende kitap, sanat ve aksiyon içinde bir portre çiziyor. Necip Fazıl Kısakürek’in ruh iklimlerinde gezdiği gibi oda onun iklimlerinde dolaşıyor.

Herkes gittikçe olgunlaşırken yazar, NFK’nın ilk günden olgunluğa eriştiğini keşfediyor. Onu anlatmaktan çok ondan sızan sesi duymaya çalışıyor. Istırabın,çilenin ayrıcalıklı yapısı belirtilirken onun hayatından da bölümler sunuluyor. Bu yönü ile kısa da olsa bir bibliyografya türüne örnek verilebilecek türdendir. Onun yaşamında geçmişte yaşadığı olayların izleri kalmış gibi görünse bile bu dehanın ıstırabının ve bir o kadar da dinamik yapısının, kendisinin istidadından başka bir şey olmadığını belirtiyor.

‘Sanat ve deha böylece daha bir aydınlığa çıkmış olmaktadır. Ve o dehaya çok şey borçluyuz’ diyerek Türkçe konuşan her insanda bir iz ve hakkı olduğunu söylüyor.( Sh.17) Kitapta,sanata da yeni anlamlar yüklendiği gözlenmekte ‘ Sanat, duygunun anlayışlara kendisini ifadesi şeklindeki bir tanımla yeni bir maceraya çıkarılmış olur.’ denilmektedir.

Sanatı tek kelime ile ‘İnsanda başka bir volkanik hal oluşdur.’ diye tarif ederken (sh.19) bu düşüncesini NFK’nın Aynalar, geceye şiir, gece yarısı şiirleri ile destekliyor.

‘Yaşamak basit ifadesi içerisinde bir hak olmak yerine ıstırabın hem kaynağı, hem sonucu olmaktadır. (Sh.27) Onun ıstırabını yine onun bir beyti ile desteklerken ‘Istırabımı anlamayanların yüzüne tükürmek istiyorum. ‘Çilesiz suratlara tüküresim geliyor.’ İfadelerine yer veriyor.

1940 dan önce ve sonraki hayatını anlatırken de onun hayatındaki düşüş ve yükselişleri belirtirken özellikle 1940 dan sonraki hayatı için onun bu yaşamı birilerini rahatsız etmiş ki o andan itibaren onu yokluğa mahkum ediyorlar,diyor. Sh.30

Buraya kadar anlatılanların içinde yazarın NFK yı anlatırken onunla bütünleştiği ve bir çok cümle ve düşüncenin iç içe geçtiği belirgin olarak görülüyor. Onda bütünleştiği açıkca ortaya çıkan yazar bunu söylemese de hissediliyor. Ve onu tanıtırken yine onun yazıları ile cevap veriyor. Çerçeve yazılarında, tiyatro eserlerine kadar bölüm bölüm kısa da olsa kitabına alması onun tanımak için güzel bir yol. Okuyucuya yol gösterirken onun düşüncelerine nasıl ulaşılacağının yolunu da gösteriyor.

‘ Hey gidi hikmetine kurban olduğum Allah’ım renkler ve çizgiler değişiyor, fakat asılları yerli yerinde kalıyor. Çerçeve 4. ciltten alınan bu yazı ile adeta değişimin dinamizmini de içinde saklıyor.

Onu yazıları ile anlamaya çalışan yazar NFK’nın ruh tahlillerinde daha etkin bir rol biçiyor.

Sh. 67’ den sonra onun kısa hayatının anlatıldığı bölümden sonra kitap özetlerini ve onun hakkında yazılan yazıların derlendiği bir bölüm oluşturularak bir arşiv oluşturulup bilgilerin kaybolmamasına çaba sarf ediyor.

Tanrıkulundan Dinlediklerim, Konferanslar- ki o başka bir alem- Sahte Kahramanlar, Kafa Kağıdı adlı eserlerinden örnekler sunuluyor.

Son bölümde ise onun hakkında yazılan diğer yazarların yazılarından örnekler veriyor. (Ne yazık ki bu kitap yazıldığında Taha Akyol’un yazısı Milliyet’te çıkmamıştı. Yazmış olsaydı onun da bir kalemlik işi olurdu bu kitapta! Bu yazı hakkında ne düşündüğünü Mustafa Cabat’a sorduğumda bana dedi ki;Üstad hayattayken onunla görüşebilmek için her türlü cambazlığı yapan birtakım şemşamer mezhepli kişiler,onun vefatından sonra sanki her an yanındaymış gibi birtakım laflar edip duruyorlar.Hele Sosyoloji’yi ilim zanneden okuduğunu anlamaktan aciz tipler,bir deha’nın önünde rastladığı birkaç kitaba bakıp; Onun eserlerinin ilmi değeri yok gibi ilköğretim mektebi çocuğu seviyesinde tahliller yapabilir.Rejim yardakçısı bu tipler,bir dehanın basit bir film seyredip Fransız İhtilalini kimsenin yazamayacağı biçimde tahlil ve terkip edebileceğini anlayamaz.Onların ufku önüne fişleri biriktirip,numaralarını sıraya dizerek,ilim adamı olmaktır.Onun için benim bu tipler hakkındaki hükmüm; ‘Amiplere kurşun sıkılmaz!’olacaktır.

Üstad, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatından sonra kasıtlı bir şekilde onun sanatını ön plana çıkaran insanların bulunduğu bir ülkede o, onun hem sanatını, hem de inancını-ideolocyasını ön plana çıkarıyor. Sanatçı sanatı ile bütünleşir ve yaşam biçimi olurken bir meslek sahibinin mesleği onun yaşam biçimi olmaz hiçbir zaman. Sadece para kazanmak için çaba gösterilen bir iş olarak kalır. Gazetecilikte bunlardan biridir. O da bir meslek olup sanatla buluşması Kaf dağı kadar uzaktır.

Bir çok eseri bulunan NFK’nın kısa da olsa eserlerini yaşamını sanatını inancını M.Özer’den okumak isteyen alsın okusun. Bir edebiyat tarihine ek cilt olabilecek bir çalışma. Basım yılı 1997 Kayseri. Ahmet Kocaoğlu 05/06/2006

 

bu çalışmaları www.tutak.gen.tr ve www.kekvakfi.com danda bulabilirsiniz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...