isyanlı sükut 4 Report post Posted June 8, 2006 Ağlayan Çocuklar Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedalar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar; Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz... 1924 Quote Share this post Link to post Share on other sites
SusQuN 14 Report post Posted June 8, 2006 Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz... ;) :( Quote Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted June 9, 2006 üstadın müthiş bir duygu yoğunluğuyla yazdığı bir şiir..... defalarca okunulası.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted June 23, 2009 mükemmel duygu yüklü ve biçim olarakta mükemmel bir şiir.ruhu şad olsun Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted June 23, 2009 Kafesli evlerde ağlar çocuklar,Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. şimdi ağlamak bile farklılaştı... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted August 9, 2009 Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. Bu mısralar beni çok üzdü... Quote Share this post Link to post Share on other sites
necip_fazıl_33 0 Report post Posted September 4, 2009 mükemmel duygu yüklü ve biçim olarakta mükemmel bir şiir.ruhu şad olsun Ölüm allahın emri bi vakit sonra üzüntü kaçar geride kalan yaşlı gözler necibi arar.... Quote Share this post Link to post Share on other sites
görünmez 54 Report post Posted July 16, 2010 Çocukların masumiyeti; yaşlı gözlerini sildikleri mendilin, minicik bir avuç içinde çırpınan kuşlar gibi titreyişi; sessizce yere bakarken, üstüne yağmur damlaları birikmiş bir çiçeğin yaprağı gibi boyun bükmeleri bir başka oluyor. Yetişkin bir insanın ağlamasından çok daha etkileyici olan; oyuncağı kırıldığı için yada oyun oynayamadığı için değil de; minik bedenine yüklenmiş, kilosunu aşan ağırlıkların altından hayata bakan; terk edilmişliğin rıhtımında dolaşan; anlayış bekleme hakkı elinden alınıp, minik avuçlarına yalnızlıklar sıkıştırılan bir çocuğun gözyaşlarıdır. Gerçi böyle bir çocuğun, oyun oynarken sevinçten çığlıklar atması bile ağlatır insanı. Sevinci de, hüznü de bir başka olur. Şiirde geçen "Ne vakit karanlık kaplasa yeri, başlar çocukların büyük kederi" satırları, bize, "Çocukken gün battı mı bir köşede ağlardım. Nihayet döne döne aynı noktaya vardım." şiirini hatırlattı birden. Bu, "Çocuk bu, ağlar tabi" denilecek bir durum değil. Üstadın henüz çocuk yaştayken gösterdiği istidadı aşina olanlar bilir. 4-5 yaşlarında, ağdalı İstanbul gazetelerini su gibi okuyan, ezberinde tutan; yetişkinlere hitap eden kitapları, 10 yaşına gelmeden çoktan hazmetmiş olan; daha 5 yaşındayken, eve onu muayeneye gelen doktor Kadri Reşit Paşa'nın, her gelişinde : -Gel bakalım, benim büyük küçüğüm!.. hitabına muhatap olan bir üstün zekanın o yaşlarda neden gün batarken içini keder kapladığını, neden bir köşeye çekilip ağladığını, ifade edemesek bile, sanırım kıyısından köşesinden birazcık olsa da idrak edebiliriz. Üstadın küçüklüğü, büyük zeka misalleriyle dolu. Evet, bu şiirde müthiş bir duygu yoğunlu var. Özellikle son iki satırdaki his yoğunluğunu bulabileceğimiz şiir sayısı oldukça azdır. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites