daüssıla 2 Report post Posted November 18, 2008 Değerli arkadaşlar hepiniz gibi bende üstadı o kadar çok seviyorum ki!!! Defalarca eserlerini okuyor her okuduğumda ise ruhuna defalarca dua gönderiyorum Affınıza sığınarak şöyle bir konu açıyorum Kültür(!) adı altında toplanmış bir ortamda üstad'a üstad dedim diye benimle tartışmaya girdiler savundukları nokta şu 'her defasında şiir üstadı demem gerekiyormuş' gerçi ben cevaplarını verdim ama sizden de duymalarını istiyorum yardımcı olursanız sevinirim selametle herkese saygılar vesselam Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted November 19, 2008 Üstad bir okuldur. Şimdilik bu kadar... Quote Share this post Link to post Share on other sites
-hüdaperest- 0 Report post Posted November 19, 2008 EGER SADECE ŞİİR USTADI OLSAYDI BU DENLI SEVILMEZDI. DAVA ADAMIYDI FIKIR ADAMIYDI.KAC KERE FIKRINDEN DOLAYI YARGILANDI......... RUHU ŞAD OLSUN. ARKADASIN DEDIGI GIBI HAKIKATEN OKULDU. Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted November 19, 2008 Selamlar, Üstad'ın hakiki bir Üstad olduğunu söylemek için hadiseleri olduğu gibi, araya kin veya cehalet perdelerini yerleştirmeden görebilmek kafidir. Kültür sitesi olarak bahsettiğiniz sitedeki insanlar size bu tepkiyi ancak iki sebeple gösteriyor olabilir: Ya Üstad'a karşı bir hazımsızlık problemi yaşıyorlardır, yahut da onu lise kitaplarından veya en fazla Çile adlı eserinden tanıyorlardır. Aksinin imkanı yok, zira sevseniz de sevmeseniz de onun Üstadlığı o kadar barizdir ki kendisini tanıyan hiçkimse bunu reddedemez. Sevseniz de sevmeseniz de bu hakikati asla reddedemezsiniz, zira aksini iddia cehaletin veya çekememezliğin kat'i bir ispatı olur. "Üstad, neden Üstad'dır?" sualine cevap vermek durumunda kalmak benim açımdan çetrefil bir hal hakikaten, zira Üstad'ı baştan sona anlatmayı gerektiren bir haldir bu. Üstad'ı Üstad yapan yönlerden sanatı hayli mühimdir, fakat onu sanatıyla sınırlamak çok büyük bir yanlışlık olur. Şahsi kanaatime göre Üstad'dan sanatını çıkarırsanız ondan çok fazla şey götürmüş olursunuz fakat yine de o Üstad olarak kalır; yalnız onun fikirlerini ve diğer yanlarını görmezden gelirseniz elde edeceğiniz netice duayen bir edebiyatçıdan (edebiyatın Üstadı'ndan), zeki bir ifade sihirbazından ve fikir çilesi çeken nasipli bir Müslüman yazardan ibaret kalır. Onun diğer yanlarını görmezseniz, Üstad bizim kastettiğimiz manadaki Üstadlığından çok şey kaybeder. Kendisinin her yönünü ele alıp onu tam bir insan olarak, bütün yönleriyle değerlendirdiğinizde karşınıza çıkan portre şuna yakındır: Edebiyatta Üstad (ki sizin tabirinizi beğenmeyenler de bu noktaya vurgu yapmış), mücadelede bir kahraman, tefekkürde bir deha, sistemleştirmede muvaffak bir münevver; ikna kabiliyeti olan, takipçilerini bilinçlendirebilmiş ve zihinlerine işlediği fikirleriyle onları da aksiyon halindeki şahsına takipçi veya yardımcı kılabilmiş, hemen her konuda yazdığı eserlerle o alanla ilgili en ufuk açıcı bakış açılarını "azat kabul etmez köle"lerine aktarabilmiş, muhafazakar kesimin fikirlerinin sistemleşmesinde ve birikimli şahıslarının "ben de varım" diyebilmesinde doğrudan veya dolaylı olarak büyük katkı sahibi olmuş, büyük bir grubu tek başına rotaya sokabilmiş (visale erdirmek henüz tam nasip olmamıştır), uyandırmış, ufuk açmış, güven aşılamış çok mühim ve önder bir şahıs... Anadolu'da düzenlediği konferanslara katılan yüzbinlerce insanın, bugün mühim yerlere gelmiş olmasına ve cumhuriyetin kurucu takımının tarlalara, bahçelere, büro memurluğuna hapsetmek istediği (yanlış anlaşılmasın, bu bir küçümseme değildir) bir grubun daha yüksek mevkiilere gelebilmesine vesile olan, Müslümanlığı da bu ülkenin dikkate alması gereken bir mevzu olarak gündeme getirebilen bir şahıs Üstad değildir de nedir? Bir görüşe yön veren, bir cemiyeti dirilten şahsa Üstad demek yetersiz dahi kalabilir. Bugün ben şahsen ona layık çapta bir insan olamasam da, onun neredeyse tüm eserlerini okumuş, onun fikirlerine inanmış, onun tavsiye ettiklerini benimsemiş, en azından fikren uyulması gereken bir rota olarak kabul etmişsem, kendimi onun talebesi olarak görmek istiyorsam bu bile tek başına onun Üstad'lık çapta bir insan olduğunu göstermez mi? Üstad olmak için ne gerekiyorsa Üstad'da bunlar mevcuttur ve aksinin iddiası dahi aslında kaale alınmayı hak etmemektedir. Yine de bu insanların Üstad hususunda cahil olduğunu düşünerek hüsn-i zanda bulunalım ve fazla yüklenmeyelim. Kendilerine, Üstad'ı tanımalarından veya çekememezlik gözlüğünü burunlarından kaldırmalarından başka tavsiye edilebilecek bir şey olduğunu sanmıyorum. O tefekkürde de, sanatta da, mücadelede de, ideologlukta da Üstad'dır. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
daüssıla 2 Report post Posted November 19, 2008 N.F.K FAn çok teşekkür ederim Allah sizden razı olsun cevabınızı aynen ilettim iyi ki böyle bir site var ve ben iyi ki sizi buldum o kadar mutluyum ki çok güzel istifade ediyorum Rabbime şükürler olsun Üstadı göremedim talebesi olamadım ama sizin gibi insanlarla tanıştım :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted November 19, 2008 Selamlar, Estağfurullah. Enteresan olan şey, insanların böyle basit ve cahili oldukları meseleleri bile tavsiye vermek için, insanları yönlendirmek için kullanmaya çalışmaları... Fakat hakikatte bu sadece kendilerini komik duruma düşürüyor. Bilmiş bir edayla değiştirmeye çalıştıkları ifadeler, işin aslını yansıtmaktan çok uzak. İnsanların yetersiz bilgiye sahip oluşlarına bakmaksızın laf olsun diye konuşmaları, boş boş tavsiye vermeleri hoş değil. Mevzubahis Üstad'sa hususi bir dikkat sarfetmek gerekiyor, çünkü kulaktan dolma, yalan yanlış bilgi ve yorumlar ortada cirit atıyor. Üstad'ın eserlerini ve cemiyete tesirini bilmeden onun hakkında yorum yapmaya kalkmak, insanı yanlış yapmaya iter. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted November 19, 2008 ''Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış; Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış...'' Üstad Necip Fazıl'ın gayriyi silici o mukaddes gayesini muhteşem bir zekayla kaleme alışı... O edebiyatçı mı, şair mi, muharrir mi, kuru bir fikir adamı mı, tarihçi mi?.. Ah, hiç biri değil, bin kere değil!.. Bakın O - Güya olanların var olduğu bir dünyada- ne: ''Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri! Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide! Bulmuşum rahatımı ben bir tesellide. Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası! Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası? Evet, kafam çatlıyor, gûya ulvî hastalık; Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık. Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem; Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem. Üstün çile, dev gibi geldi çattı birden! Tos!!! Sen cüce sanatkârlık, sana büsbütün paydos! '' Dahası var: ''İki yıldız arası göğe asılı hamak... Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak. Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı; Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı. İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik; Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik. Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden; Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden! Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık; Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık. Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri; Raflarda toza batmış Peygamberlerden bildiri. Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım; Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım! Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla! Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...'' Ve beklemeyin artık onu dünya heveslerine; aynalar yolunu kesti... Eğer ilhamları öteden haber veriyorsa, gaygısı birtakım şiir ölçüleri değildir. Yunus'un izinden gider Üstad: Canlar CAN’ını buldum, bu canım yağma olsun. Assı ziyandan geçtim, bu dükkanım yağma olsun!.. Ben, benliğimden geçtim, gözüm hicabın açtım, DOST vaslına eriştim, gümanım yağma olsun. Taalluktan üzüştüm, ol DOST’tan yana uçtum Aşk divanına düştüm, divanım yağma olsun!.. İKİLİKTEN usandım, BİR’lik hanına kandım, Derdi şarabın içtim,dermanım yağma olsun!.. Varlık, çün sefer kıldı, DOST ondan bize geldi, Viran gönül NUR oldu, cihanım yağma olsun!.. Geçtüm bitmez sağınçtan, usandım yazu kıştan, Bostanlar başın buldum, bostanım yağma olsun!.. Yunus ne hoş demişsin, balu şeker yemişsin, Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun!.. Ve üstad o mukaddes kapının eşiğinde: ''Benim efendim! Ben sana bendim! Bir üfledin de Yıkıldı bend’im. Ben ki, denizdim, Dağbaşı bendim. Şimdi sen oldun, Âleme pendim. Benim efendim! Feza levendim! Ölmemek neymiş; Senden öğrendim. Kayboldum sende, Sende tükendim! Sordum aynaya: Hani ya kendim? Benim efendim! Benim efendim! Emri yüklendim! Dağlandım kalbden Ve mühürlendim. Askerin oldum, Başta tülbendim; Okum sadakta, Elde kemendim. Benim efendim.'' Şu şiirden sonra gelde konuş: Sonsuzluk Kervanı, "peşinizde ben, Üç ayakla seken topal köpeğim!" Bastığınız yeri taş taş öpeyim. Bir kırıntı yeter, kereminizden! Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben... Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller... Ufuk önlerinde bayrak kulesi. Bu gidenler Altun Kol Silsilesi; Ölçüden, ahenkten daha güzeller. Gidiyor, gidiyor, nurdan heykeller... Sonsuzluk Kervanı, istemem azat! Köleniz olmakmış gerçek hürriyet. Ölmezi bulmaksa biricik niyet; Bastığınız yerde ebedî hasat. Sonsuzluk Kervanı, istemem azat. Quote Share this post Link to post Share on other sites
ülküneferi 0 Report post Posted November 19, 2008 Değerli arkadaşlar hepiniz gibi bende üstadı o kadar çok seviyorum ki!!! Defalarca eserlerini okuyor her okuduğumda ise ruhuna defalarca dua gönderiyorum Affınıza sığınarak şöyle bir konu açıyorum Kültür(!) adı altında toplanmış bir ortamda üstad'a üstad dedim diye benimle tartışmaya girdiler savundukları nokta şu 'her defasında şiir üstadı demem gerekiyormuş' gerçi ben cevaplarını verdim ama sizden de duymalarını istiyorum yardımcı olursanız sevinirim selametle herkese saygılar vesselam Sadece şiir üstadı olan bir insan değildir merhum NEcip Fazıl. Onu diyen cühela; NECİP FAZIL GİBİ 1 SAAT İÇİNDE BİNLERCE KİŞİYİ MEYDANLARA TOPLAYIP DA HİTAP ETSİN DE GÖRELİM... 1 saat içinde binlerce kişiyi sesine çekip(ki kasıt gönüldür), hitap edebilen bir şahsiyet sadece "şiir üstadı" değil; bir "gönül kazanma üstadı"dır. Tek yönlü marifetliler, kendileri gibi başkalarını da "tek yönlü marifetli" sanabilme durumunda olabilirler. Bu da onların marifetsizliğidir... Quote Share this post Link to post Share on other sites
tarık026 8 Report post Posted November 20, 2008 Esselamü Aleyküm. Değerli arkadaşlar, Üstad sadece bir şair değildir ki; sadece şair dersek eminim ki, Üstad'ın kemikleri sızlar, bir "fikir adamı" ve aynı zamanda "bir eylem" adamından bahsediyoruz. Toplumlarda, her dönemde fikir ve eylem adamı bulunabilir fakat fikir adamı olup da aynı zamanda eylem adamlığına soyunan insanlar toplumlara ender olarak gelir. En büyük fikir sermayesini; tercüme eserlerin oluşturduğu bir dönemde ısrarla "Mutlak Fikir"i içinde yaşadığı toplumun şartlarına göre düzinelerce eser vererek yaymaya ve yaşamaya çalışan bir insandan bahsediyoruz. ÜSTAD: -Kur'an ve Sünneti dayalı, Sünni karakterli "ÖZE DÖNÜŞ" hareketinin ihyasının gereğine inanmış ve şahsiyeti ortadan kaldıran batı taklitçiliğine şuurlu olarak karşı çıkan ve bunu mutlak halledilmesi gereken temel mesele kabul etmiş biridir. -Dünyaya ve dünyalığa bağlı bir Müslüman değil, Allah’a ve Resul’üne bağlı bir Müslüman olmak için sonsuz gayret içinde yaşamış ve bunu başarmış, aynı zamanda böyle Müslümanlardan oluşan bir toplum meydana getirmenin gayreti içinde olmuş birisidir. -Hayatında ve eserlerinde; "şeriat-tarikat-siyaset" bütünlüğünü kavrayıp kavratma gayreti içinde olmuş birisidir. -"Mutlak Fikre"e karşı olan herkese karşı olan ve onlarla uzlaşma yoluna kesinlikle girmeyen, ki; Bizzat kendisinin ifadesi ile " ya hep ya hiç, ya ol ya öl" inancını yaşamında ve eserlerinde hakim kılmış birisidir. -Bir kale gibi sağlam şahsiyet yapısına sahip olmakla birlikte, davayı yerleştirip yayma yolunda şahsi fedakarlıktan kaçınmayan fakat asla taviz vermeyen birisidir. -Bütün dünya Müslümanlarını kardeş bilen, onlarla ilgilenme zaruretine inanan fakat öncelikle yaşadığı toplumun kendi coğrafyasında ayaklarının yere sağlam basmasının şart olduğuna inanan birisidir. Eğer Rahmet-i rahmana kavuşmuş olan bu "Fikir Adamına" birileri sadece şair Üstadı sıfatını yakıştırılması gerektiğine inanıyorsa, onlar Üstad’ı ya hiç anlamamış, yada anlamak gibi bir dertleri hayatları boyunca olmamış kişilerdir. Selametle... Quote Share this post Link to post Share on other sites