trradomir 206 Report post Posted December 20, 2008 Yüce vatan şairimizin şiire en çok benzettiğim şaheseri işte aşağıdakidir. Üstad kendisi için 'Kendisi şair mizaçlı, şair hisli, mütefekkir istidadlı birisi değildir; onu Namık Kemal yapan hususiyet aksiyonerliğidir' manasına gelen bir tespitte bulunurken ve Kemal'in şiirini resmen yerin dibine batırırken büyük haksızlık etmiş, aşağıdaki eseri gördüğünüzde bana hak vereceksiniz eminim. ahahah. HİRRENÂME Kedimin her gece böbrekle dolardı sepedi. Yok idi nimetinin, rahatının hiç adedi. Şeşm-i şehlânigehi fârik iken nîk ü bedî, Sardı etrafını bin türlü adülar türedi. Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken, Kızdırırsan yüzüne atlıyarak hırlar iken, Kuyruğu geçse ele dırlanarak zırlar iken, Sofradan her kedinin defini hazırlar iken, Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Keseyi kapsa dökerdi yere hep pareleri Ciğere işler idi tırnağının yâreleri, Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri, Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri; Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Ne zaman bir tarafa hışm ile saldırsa eğer, Başı kaplan kesilip kuyruğu gûyâ ejder, Hasmını yan bakışı eyler idi zır ü bezer, Yanına uğramamıştı ebedî havf ü hazer, Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Ürperip tüyleri bir kerre deyince mırnav Korkudan başlar idi lerzişe bakkalla manav, Saldırırdı adama bulmaz ise başka bir av, Yüzünü görse köpekler diyemezken havhav, Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi, Okşamakla, tokadı, pençeyi farketmez idi, Yiyecek görse mırlaması bitmez idi, Neylemezdi daha kalsaydı eğer, netmez idi, Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Etmedik yer mi kodu savleti dünyâda harap, Ne imaret, ne kebapçı, ne salaş ü ne kasap, Hep şaşıp kalmış iken bahtına akran, etrâp, Akıbet eyledi devran onu da mahv ü türap. Kedimi gaflet ile fâre-i idbâr yedi, Buna yandı yüreğim, âh kedi, vâh kedi! Çok güzel ama yahu, ne güzel yazmış valla. Ah, canım benim. Kilaviya-ı azîm'imi foşur foşur gözyaşlarıyla yıkadım, inanmayan gelsin, baksın. Quote Share this post Link to post Share on other sites
tarık026 8 Report post Posted December 20, 2008 Esselamü Aleyküm. Değerli Arkadaşlar. Şiir yeteneğim yoktur, serbest ölçü, hece ölçüsü veya aruz veznine de vakıf biri değilim. Fakat Namık Kemal denilince benim ilk aklıma 'Ren'an Müdafaanamesini' geliyor, mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Kendilerinin kabri Bolayırdadır. Gazi Süleyman Paşa'nın türbesinin bahçesine defnedilmiştir. Yazın Çanakkale gezisine giderken mutlaka uğradığım bir yerdir. Evliyaullah'tan büyüklerin bu müdafaanameden dolayı Peygamber (S.A.V.) Efendimizin şefaatlerine mazhar olduğunu dile getirmişlerdir. Aslında bu eserin e-kitabını bulan veya bilen bir arkadaşımız linkini yayınlasa da hep beraber paylaşsak çok isterdim... Benim elimde Doç. Dr. Abrurrahman Küçük tarafından basıma hazırlanan Kültür Bakanlığı tarafından 1988 yılında basılan bir nüshası mevcut. Okuma fırsatı bulursanız neden tavsiye ettiğim konusunda beni daha iyi anlayacaksınız. Selametle... Quote Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted December 21, 2008 «Avrupa'da elzem bir şey imiş gibi arayıp arayıp da buraya getirmeğe çalıştığımız marifetlerden biri de düellodur. Bu düello ki iki kişi beyninde mubareze-i münferide demektir, güya kâfil-i namus imiş. Yani kanunun tayin ettiği cezalar bazı muamelâttan dolayı bir adamın namusuna terettüp eden lekeyi izaleye kâfi değilmiş de öyle lekelerin kan ile yıkanması lâzımgelirmiş! Bir şeyin mülkçe lüzumundan bahsetmek istiyenler için bir kitap mütalâasına olsun tenezzül lâzım değil midir? Hangi âkil demiş ki namus-u beşer bir kurşunun tesadüfüne veya bir kılıcın tesirine tevdi olunabilir, namusu ihlâl olunan, mübarezede galip gelemezse intikam nerede kalır? Mağlûp olursa hükm-ü adalet nereye gider.» (Düello) - Hadika «Dünyada akla hayret verecek bir hal varsa kadınlarımızın çocuk düşürmeğe inhimakidir. Üç gün yüzünü gördükten sonra kaybettiği bir çocuğu için senelerce gözlerinden kanlı yaş akıtan valideler ciğergâhında beslediği ve daha bir kerrecik olsun gonca ruyünü göremediği mahsul-ü ömrünü bîperva kendi eliyle telef ediyor! Ne Allahtan korkuyor ne Peygamberden haya ediyor, ne de çocuğu öldürmek için kendi canını da muhataraya koymak gibi akreplere, yılanlara yakışmıyacak bir gaddarlığı irtikâp ettiğini düşünüyor!.. Bir valide ki rahatı için rahmindeki masumun hayatına kasteder, acaba niçin karnını doyurmak için kedi gibi doğurduğu çocukları yemez?» (İskat-ı Cenîn) - İbret Gazetesi Güzel demiş... Ama kedi benzetmesi dikkatimden kaçmadı. :D Quote Share this post Link to post Share on other sites