Muvazene 190 Report post Posted December 21, 2008 BİR NEFERLE MÜLAKAT Arap atının şahane boynu gibi, yüzünde Anadolulu bir necabet damgası taşıyan bir nefer gördüm tranvayda... Neferin halindeki yağız saffet, ve duruşundaki erkek hicap o kadar hoşuma gitti ki, gözlerimi bir an yüzüne çiviledim. Sıkılan nefer sordu: -Ağabeyim, ne bakıyorsun? -Beğendim seni. Utandı, yere baktı. Tramvayın sahanlığında yalnızdık. Lafı açtım: -Adın ne? -Ali oğlu Hasan. -Tevellüdün? -330. -Nerelisin sen? -Adananın Çakalderesi köyünden. Dünyanın hiçbir edebiyatı, bana bu kaskatı sözlerden daha derin görünemezdi. Bu som altından hazinenin kapısını kurcalamakta devam ettim: -Askerlik sana yaramış maşallah! Yüzünden sağlık fışkırıyor. Cevabını kelimesi kelimesine, virgülü virgülüne kaydediyorum: -Nasıl yaramasın ağabeyim? İyi yiyoruz, iyi giyiyoruz, iyi işliyoruz. -Demek rahatsın asker ocağında? -Öyle rahatım ki daha 5 yıl terhis edilmiyeceğimi bilsem bayram ederim. Hazdan mest olarak sordum: -Arkadaşların da senin gibi mi düşünüyor? Derin gözleriyle yüzüme baktı. Bu mevzuda şüphe ihtimalini hoş görmeyen bir tonla cevap verdi: -Herkes benim gibi düşünüyor. Ya sen nerelisin ağabeyim? -Maraşlıyım. Ben İstanbulda doğdum ama babalarım Maraştan gelmiş. -Yakınız öyleyse biribirimize. -Biz çok yakınız biribirimize. Çakalderesi köyünden Ali oğlu Hasan beni büyüledi. Devlet Ölçüsünde vatanın bu en küçük adamıyla konuşurken, bu seste bütün Türkiyeyi hülasa eden bir salahiyet ifadesi sezdim. -Ne dersin be Hasan, Harp olacak mı? -Mevla bilir onu. -Olursa sevinir misin? -İstemem kan dökülsün ama ağabeyim, şu davul zurna sesine hasretiz vesselam. 3 Ağustos 1939 (Çerçeve 1'den) Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted December 21, 2008 -Biz çok yakınız biribirimize. çarpıcı... teşekkürler... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Metafor 3 Report post Posted December 21, 2008 3 Ağustos 1939. İkinci cihan harbi başlamadan önce herkesin savaşın olup olmayacağı hakkında tahminlerde bulunduğu bir tarih. Üstad da o tarihlerde yazdığı yazılarda savaşın çıkacağına dair öngörüde bulunuyordu. Bu kısa sohbet esnasında da karşısındakine bu konudaki fikrini sormuş. "şu davul zurna sesine hasretiz " Bu da ilginç bir cevap. Üzerinde düşünmek lazım. 1923'te zafer (?!) kazanan bu milletin bir neferi demek ki aradan 20 sene bile geçmeden zafer nidası olan davul zurnaya hasret kalmış. Aslında o hasret kalış satıhta olan bir zafere değil, derindeki, manadaki, ruhtaki, maneviyattaki bir zafere varamayışın açtığı bir hasretin tecellisi olsa gerek. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted December 21, 2008 ''Çakalderesi köyünden Ali oğlu Hasan beni büyüledi. Devlet Ölçüsünde vatanın bu en küçük adamıyla konuşurken, bu seste bütün Türkiyeyi hülasa eden bir salahiyet ifadesi sezdim.'' Gelin de siz şimdi burda etnik köken arayın... Derin... İşimiz hep derinlerle; meselemizi anlatırken bile... Quote Share this post Link to post Share on other sites
daüssıla 2 Report post Posted December 23, 2008 evet çok etkileyici teşekkürler Quote Share this post Link to post Share on other sites