Muvazene 190 Report post Posted March 11, 2009 Necip Fazıl, ölüm korkusu ile ilgili bir soru soran Seyyid Ahmed Arvasi’ye şöyle der: “Ben de ölümden korkarım. Şiirlerimi okuyorsunuz. Ölüm, çetin bir geçit... Onun ötesinde ya ebedî bir saadet veya ebedî bir mahkumiyet var... Bizim gibilere bu kapının önünde tiril tiril titremek düşer. Kendini üzme, bu korku, ümit ile birlikte olunca güzeldir." Türk Edebiyatı Dergisi - Temmuz 1983 Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted May 13, 2011 Üstad çok ince hatlarla yine olayı çerçeveliyor. Kamil inanmayana göz dağı veren ölümü, Üstad altın tepside sunulan bir ikram kabilinden mütebessim ve de itminan ile karşılayanladan. Havf ce reca arasında; hani Hz. Ömer'in de dilinden dökülen o altın hikmetleri anımsayınca; Kim der ki cennete son bir kişi girecek o benim diye ümitlenirim Ve dahi kim yine derse cehenne bir kişi girecek olsa, benim diye korku duyarım. Bu ölüm ahlakı böyle zindelik ve de hassas bir tutum gerektiriyor. Daim komutanın önünde selam duran, asker gibi disiplin ve de nizam üzre olmak ve de zerre tavizsiz eda içersinde bulunmak. Ne hal üzere yaşarşa kişi, ölümü de o halde karşılıyor. Nitekim daim Allah'ın huzurunda bulunma, o makam-ı âliden müstağni olmama ve tir tir titreme ile umulur ki Allah'ın adl değil de rahm ismi ile muamele edinilinden oluna. "Bizim gibiler" derken Üstad bir de "öteki gibiler" kıstasını getiriyor akla. Ayette geçen "gazaba uğramış ve sapmışlar" gibi. Ki onların ölümü, cesedi toprağa eza verir. Ondan bir parça olurlar ama kabul görülmezler. Ki onlara ebedi yuva gayya kuyusu olur. Hakk bizleri hayatı ve de ölümü rızası dahilinde eylesin. Sonunda Üstad'ın dediği gibi, "Demek böyle ölünürmüş." şerefine nail olmak umarım cümleten nasip olur. Quote Share this post Link to post Share on other sites