Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
nurulhak

Mahir İz Hocaya Sormuşlar:

Recommended Posts

Mahir İz Hocaya sormuşlar:

-Keskin bir hafızaya nasıl sahip olunur?

-Evladım biz Osmanlı mektebine gittik. Bize ilk gün "Yolda nasıl yürünür" bunun kaidesini öğrettiler. Göz ayağın ucunda olacak yürürken.

 

Gözümüz hep ayağımızın ucundaydı. Hep önümüze bakardık.

 

Sizler boyuna etrafınıza bakıyorsunuz.

 

Ona bak, şuna bak. Sizde hafıza olmaz.

 

Günahı göz işler de belasını gönül çeker.

 

Gözler bakar,gönül rahatsız olur ve hafıza zayıflar.

  • Like 4

Share this post


Link to post
Share on other sites

kesinlikle doğru

 

internetten durmadan birşeyler indiren bilgisayar gibi virüs doluyor beynimiz sonrada iş görmez hale geliyor.... kitleniyor durmadan....

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Günahı göz işler de belasını gönül çeker. ''

 

Mükemmel bir söz. Birgün Beyazıtta turlarken tramvay yolunun kenarında gidiyorum. Öyleki nereye baksan malum. kafa önde eğik giderken az kalsın giriyoduk tramwayın altına

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bismillahirrahmanirrahim ;

 

Gerçekdende mükemmel bir tespit. ne yazıkki günümüz gençliğinin en büyük hatası ve gafleti aslında kitabın ortasından konuşmak gerekirse "ihaneti" bu olsa gerek .. Allah (c.c.) bizi Hak yolundan ayırt etmesin. (amin)

Share this post


Link to post
Share on other sites

amin ecmain zor bir durum maalesef. Kınamakta doğru olmadğı icin insan ne yapacağını ne diyeceğini sasırıyor. Allah c.c. sasırtmasın.

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Günahı göz işler de belasını gönül çeker. ''

 

Mükemmel bir söz. Birgün Beyazıtta turlarken tramvay yolunun kenarında gidiyorum. Öyleki nereye baksan malum. kafa önde eğik giderken az kalsın giriyoduk tramwayın altına

 

Tramvay altına gitmeye değil takındığınız halete can-ı yürekten maşallah. Ne hoş, ne muazzam. Edep, adap bir hanımda olunca elbet güzel. Ama ben beylere, erkek kardeşlerime daha bir yakıştıryorum. Muhakkak ki şartlar hanımlardan ziyade erkekleri yoldan çıkarmaya hizmet eder durumdadır. Medyanın, camianın, sosyal sitelerin bilmem daha neler hep cinselliğe hizmet ettiği şu kerih zamanda kalıbında durmayı başarabilmiş erkek takdire şayandır. İmrenirim. Hadiste geçiyor çok af buyurun İki dudak ve iki bacak arasını muhafaza edecek olana Efendimiz'in müjdesi haktır. Ben hayran kalıyorum böyle gençlere. Rabbim sayılarını ziyade kılsın. Dışarıda olduğum zamanlar hani vakit de isabet etmişse camide namaz kılarım. Gençleri görünce erkek cemaatten daha bir huzur duyuyorum. Yaşlısı emekli olduktan sonra caminin yolunu tutuyor malesef böyle. Herşey her ibadet genç yaşta daha faziletli. Aman cami cemaati olmaya dikkat aman gönüldaşlarım.Bir de garip karşılayacaksınız ama tamam yere bakıyoruz da iğrenç derecede mide bulandırıcı tükürekten terekki kazanmış sıvı öbeklerini yerlere zamk gibi yapışmış görünce midem kalkıyor resmen. Hiç müslümana yakışır bir tavır mı Allah aşkına. Osmanlıda üzerlerine kireç dökme vakfı varmış bilirsiniz. Ne hoş bir medeniyet..Aman hadiseden ziyade ne boş konuştum, Mahiz İz hocamız doğru bir hadiseye değinmişler. Bir ilave yapıp geçiyorum, Yılların İzi eserini bir hocam meth etmişti hayli. Hacimli bir eser.Hatırat türünde olmalı yanılmıyorsam. Okumayı düşünüyorum. Meraklılarına duyurulur.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bahsettiğim eserine dair bir haber. merhum Ersoy'un yazdığı kağıda da bir dikkat eder misiniz..

 

Kalemini aşk ve dostluk için kullandı Mahir İz

 

20852-1.jpg

 

Mahir İz, Yılların İzi

 

Mahir İz muhabbetini konuşturmuş, sevdikleri üzerinden bir tarih yazmıştır Yılların İzi’nde..

 

Güncelleme: 16:00, 05 Şubat 2013 Salı

 

 

Mahir İz belli ki kalemini tutmuş. Muhtevası çok yoğun ve önemli olan Yılların İzi’ni ciltler dolusu yazabilirdi. Örnek: Kazım Karabekir’in İstiklal Harbimiz’i iki cilttir ve 1342 sayfadır. Dr. Rıza Nur’un Hayat ve Hatıratım’ı üç cilttir ve 1655 sayfadır. Örnekler çoğaltılabilir. Fakat örnekler üzerinden değil, yalnızca Yılların İzi’ni düşündüğümüz zaman bile, bu kanaate ulaşabiliriz. Çünkü her şeyden önce, Mahir İz eleştirel zekasını neredeyse hiç kullanmamış. Bir de tabii I. TBMM ve II. TBMM’nin zabıt katipliğinden gelen ketumluk, daha doğrusu sır tutuculuk ve açık vermeme özellikleri var. Hepsinden önemlisi ise onun kalemini aşk ve dostluk için kullanmasıdır.

Kavgacı bir insan değil Mahir İz. Kazım Karabekir’in hangi kitabını okusanız, onun bir savaş halinde olduğunu görürsünüz. Bir davacıdır Kazım Karabekir. Yapılan bir haksızlığa karşı kalemini kuşanmış gibidir. Mahir İz’in kalemi kılıç veya tüfek değil. O atış yapmıyor, işaret ediyor. Bazı boşluklar bırakmakla iktifa ediyor. Bazen bir nükteyle veya bir beyitle konuyu bağlıyor. Bazen de olayların, kendi anlattığından ibaret olmadığını ima ediyor. Mahir İz’in hiçbir konuda hırs ve ihtiras göstermeyişinin sebebi, dünyalık bir derdinin olmayışıyla ilgili. Fakat gelecek kuşaklara karşı bir sorumluluk duyduğu için birçok sosyal mesele, olay ve şahısları değerlendirmeye almadan geçmemiş.yillarin-izi-mahir-iz-kitabevi-yayinlari-57319283-0.jpg

Yılların İzi her tür okuyucuya hitap eden bir kitap

Kitabevi Yayınları’ndan çıkan Yılların İzi tam bir tarih kitabı. Mahir İz adeta Yılların İzi’nde kolunuza girmiş, anlata anlata yürüyor, okuyucusunu değişik zaman ve mekanlara götürüyor, farklı simalarla tanıştırıyor, dönemin tartışılan, konuşulan, sıkıntı edilen konularını öğretiyor. Mehmet Akif, Rıza Tevfik Bölükbaşı ve daha birçok şair üzerinden İstiklal Harbi sonrası edebiyat ortamını; Ferid Kam veya Elmalılı Hamdi Yazır üzerinden ilmî muhiti ve konuları; paşalar ve mebuslar üzerinden ise siyasî teşkilatlanmaları ve gelişmeleri aktarıyor. Mahir İz’in, konuları bütün ayrıntıları ve cepheleriyle vermek gibi bir telaşı yok. Okuyucuya konuların ne kadarı aktarılmalıysa, o kadarını anlatıp geçiyor. Diğer deyişle konuları, konuları işleyişi ve akıcı diliyle Yılların İzi her tür okuyucuya hitap eden bir kitap.

Mahir İz açık sözlülüğe, cesarete, haksızlığa karşı susmamaya, boyun eğmemeye çok değer verir. Özellikle TBMM’de yapılan müzakereleri konu aldığı veya mebuslarla ilgili yazdığı bölümlerde bunun üstünde durur. Anlatmaya değer bulduğu mebusların en çok bu yönünü öne çıkarır. Çünkü o dönemde eksik olan şey budur. O dönemde cesur, sözünü sakınmayan, haksızlığa boyun eğmeyen çok isim vardır ama yeterli değildir. Mahir İz’in dönemine dair bu tespiti eleştirel bir ton ve teklif de taşır. Böylelikle diğer şahıslarda olmayan ama olması gerekenleri söyler. Başka bir ifadeyle, “şunda bu yok” diyeceğine, “bunda bu var” diyerek, olmayanı gösterir.

8958.jpgMahir İz’in okuyucusuna en başta öğrettiği şey, sevmek

Mahir İz’in mütefekkir yönüne ayrı bir vurgu yapmak lazım. Yılların İzi, düşünce ağırlığı yönünden Roger Garaudy’nin Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum’una benzer. Garaudy eleştirel zekasını konuşturmuştur. Çağını o şekilde tahlil etmiş ve yansıtmıştır. Mahir İz muhabbetini konuşturmuş, sevdikleri üzerinden bir tarih yazmış. O yüzden Mahir İz, Garaudy’ye nazaran bize daha yakın ve sıcak. İkisi de yerelden evrensele; bazı önemli şahıslardan genel olarak insanlık durumuna açılmış, ama farklı yollardan. Mahir İz tarihe ve tarihî şahsiyetlere dönük, sıkı bir bakış açısı geliştirmesi ve sunması yönünden eşsiz. Garaudy geliştirdiği diyalektik, analitik ve eleştirel yaklaşımından dolayı örnek. İkisi de tecrübelerini bilgeliğe dönüştürmüş; teorik bilgilerle veya kuramlarla hareket etmeyip gördükleri, yaşadıkları, hissettikleri ve emin oldukları üzerinden bir yargıya ve sonuca ulaşmış.

Sevgi her zaman nefreti ve kini aşmıştır, yenmiştir. Tarihle hesaplaşmamızda nefret veya kin kör edici bir etkiye sahipken, sevgi okuyucunun gözlerini açar, ona anlayış ve merhamet aşılar. Mahir İz’in okuyucusuna en başta öğrettiği şey, sevmek; tarihi öğrenirken ve tarihî şahsiyetleri okurken, sevgiden ödün vermemek. Çünkü sevgi, tarihi daha net, bütün açıkları ve açılarıyla görmemizi, anlamamızı ve yorumlamamızı sağlar. Tarihin sularında daha güçlü bir şekilde ilerlememizi ve bir sonuca ulaşmamızı kolaylaştırır. Mahir İz’in o kadar sevmediği İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle ilgili cümleleri bile bunun bir delili. İhtiyatlı ve itinalı cümlelerdir onlar, okuyucusunun İttihat ve Terakki’ye karşı nefret ve öfkeyle dolmasını önler. Mahir İz, mevzua nasıl yaklaşırsak uygun düşeceğini örnekleriyle gösterir.

 

Ömer Yalçınova yazdı

 

 

 

 

dünyabizim.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

Abdülhalik Gücdavani ks Hazretleri tarafından 11 olarak zikredilmiş Nakşibendi yolunun hususiyetlerinden birisi de "Nazar ber Kadem" dir. Yani yürürken ayağın ucuna bakmak. Bu hususiyetler Üstadın

 

“İrşad edicim, Kurtarıcım ve Efendim Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’ne ait, dışından öğretici mahiyette bu son asrın en büyük din eserini, en titiz sadakat, en derin dikkat ve en keskin haşyetle sadeleştirirken, kendimden ekleyeceğim biricik ölçü, Büyük Veli’nin muazzez ruhaniyetine sığınmak ve affını dilemektir.”

diyerekten kaleme aldığı Tasavvuf Bahçeleri adlı kitapta da anlatılmaktadır. İnsan öyle bir varlık ki şayet kendini adam etmek istiyorsa komple bu dini yaşamayı kendine hedef olarak almalıdır. Her yerde; evinde,sokakta,yolda yürürken,okulda,işte,çarşıda,pazarda,vs,,, dinimizin gereklerini tatbik önceliğimiz olmalıdır. Yapamıyorsak da yaptığımızın günah olduğunu bilerek Allahu Tealadan af dileme samimiyetini göstermemiz boynumuzun borcudur.

 

"Yahu bugünkü şartlarda ancak bu kadar yaşanır" diyen birisinin Allah muhafaza 2 şekilde küfre düşeceğini, sarığından sakalından dolayı İTÜ den kovulan kimya profesörü ve neticede 7 sene Sirkeci Garında yolcuların valizini taşıyarak geçimini sağlayan(ne olursa olsun sakalını kesmiyor imana bak maşallah) ilerleyen yıllarda da Beşiktaş müftülüğü yapan merhum Fuat Çamdibi Hocaefendi şöyle izah edermiş: "Birinci olarak Kuranı Kerimin hükümleri kıyamete kadar geçerli olacağı için bu zamanın şartlarında bu din bu şekilde yaşanmaz diyen birisi haşa Allahu Tealaya cehl isnat etmiş olacaktır. İkinci olarak da "size taşıyabileceğinizden fazlasını yüklemem" buyuran Allahu Tealaya haşa zulm isnadıdır ki ilkinde olduğu gibi insanı daire-i İslamın dışına çıkarır"

 

ezbere yaşayan bir toplum olduğumuz için ne ağzımızdan çıkanı kulağımız duyuyor ne de ağzımızdan çıkmadan önce beynimizde söyleyeceğimizi tartıyoruz. 100 sene içerisinde bir toplum nasıl olur da bu kadar değişir,değişebilir,değiştirilebilir...hayret

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...