Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Din Eğitiminin Lâm’ı Cim’i Yok Mu?

Recommended Posts

Din eğitiminin Lâm’ı Cim’i yok mu?

 

Vatandaşın en doğal haklarından biri olarak görülmesi gereken din eğitimi konusu siyasi arenaya taşınıyor, hemen laik rejim uyarılarına, şeriat tehlikesi söylemlerine dönüştürülüyor.

 

 

 

ALİ GÜMÜŞ

 

[email protected]

 

Eskiden Doğu ve Güneydoğu’daki sınırlara komşu vilayetlerimizde geçim yolu olarak icra edilen tehlikeli bir meslek vardı. Adı kaçakçılıktı. Başta hayvan olmak üzere, tütün,çay, silah, şeker vs. ne para ediyorsa o mallar yasadışı yollardan sınırın öbür tarafına mayınlı arazilerden ölüm pahasına taşınırdı. Para kazanmak adına yapılan bu işlerin genel adı ‘kaçakçılık’tı. Bir bakıma bu işlerde maharet kazananların mesleği sayılıyordu.

 

Aradan geçen uzun yıllar, değişen ekonomik şartlar içinde kuralları da değiştirdi. Yasaklar ortadan kalktı,kaçak mal ve ona olan rağbet de kayboldu.

 

Ancak ‘kaçak’ eylemi devam ediyor. Bu kez Kur-an Kursları ve evlerde olabilecek din eğitimi kaçak kategorisine sokularak yasa dışılıkla suçlanmak isteniyor. Bunu da meclis yapıyor.Yani çocuklarına dinini öğretmek isteyen halkın oylarıyla seçilen vekiller… Bu konudaki faaliyetleri yasak kapsamından çıkarmak yerine ceza indirimi yaparak bir bakıma yasak savıyor. CHP ise bu duruma şiddetle muhalefet ederek tavrını gösteriyor.

 

Elimde bir kitap var. Epeydir karıştırma fırsatı bulamamıştım. CHP Kur-an Kursları ve din eğitimi üzerinden siyaset yapmaya başlayınca Merhum Eşref Edip’in hazırladığı CHP ve Din isimli kitabı karıştırma ihtiyacı duydum. On iki yıllık bir geçmişin yani CHP’li yılların din eğitimi ve Kur-an öğrenmek uğrunda bu milletin yıllarca neler çektiğinin belgesi bu kitap.

 

O günlerden ibretlik bir haberi aktarıyorum size:

 

Yeni Adana gazetesinde çıkan haberin başlığı şöyle: “Adana’da Arapça din dersleri verilen gizli iki ev basıldı. Yakalanan kadınlar cumhuriyet savcılığına verildi.” Haber de şu:

 

“Şehrimizde müsaadesiz olarak Arapça din öğretimi yapan gizli evlerin çoğaldığı müşahede edilmektedir. Bu cümleden olarak dün ve evvelki gün biri Reşatbey mahallesinde diğeri de Döşeme mahallesinde olmak üzere, sivil emniyet teşkilatı tarafından iki ev basılmıştır. (...) Gizli mektebin hocalığını Feruz adlı bir kadın idare etmekteydi. Bu evde 24 çocuk bulunuyordu. Emniyet teşkilatı, çocuklar tam ders gördükleri esnada eve girmişler, hepsini suçüstü yakalamışlardır.” Haberin devamında Döşeme mahallesinde de bayan öğretmenle birlikte 25 çocuğun yakalandığı ifade ediliyor

 

1948’li yılların bu günlerden farkı var mı sizce? Ev baskınında yapılan muamele teröristlerin hücre evi baskınlarını andırıyor. Ama bu evlerden hiçbir zaman ateş edilmiyor ve silah vs de çıkmıyor. Kur-an ve dini eğitimle ilgili kitaplar vs. derdest edilip götürülüyor.

 

Bu geleneğin devamını isteyen CHP’nin düşmanlığı artık genlerine işlemiş ki bugün bile aynı mantıkla siyaset yapmayı sürdürüyor. Ama aynı zihniyet iktidar olduğu yıllar dahil hiçbir dönemde kendi dilleriyle dini eğitimlerini yapmaya devam eden Yahudi, Hıristiyanlara ses çıkarmamıştır.Kaldı ki bunun Müslümanlar tarafından da kabulü mümkün değildir.

 

Kaçak Kur-an kursu ve din eğitimi ne demek? Devletin onayladığı laik/seküler din anlayışının zorla da olsa egemen kılınması demektir. Bu durum sistematik olarak Cumhuriyet döneminin tamamını kapsayan bir politikadır. Bu politikaya ters düşen bütün faaliyetler yasak kapsamında olmuş kacak muamelesi görmüş ve sürekli adli takibata uğramış ve insanlar cezalandırılmıştır. Bugün de bunun devamı istenmektedir.

 

Vatandaşın en doğal haklarından biri olarak görülmesi gereken din eğitimi konusu siyasi arenaya taşınıyor, hemen laik rejim uyarılarına, şeriat tehlikesi söylemlerine dönüştürülüyor.

 

Din konusunda CHP’nin tepkileri refleks haline gelmiş anlaşılan. Hemen tüyleri diken diken oluyor.

 

AKP ise kendisini “dolduruşa gelme”mek modunda görüyor. Başörtüsü ve din eğitimi konularında pısırık politikalar izlemeyi tercih ediyor. Bu ne menem bir şeyse üç yıldır bulamadığı toplumsal mutabakatı hâlâ arıyor.

 

Bu gidişat rızık endişesiyle ölümü göze alan sınır tacirleri gibi dinini öğrenmek isteyenleri de “kaçak ve kaçakçı” pozisyonuna düşürüyor. Bu konular siyaset gündemine gelince bir anda özgürlükler vs. rafa kalkıyor ve konu rejim sorunu haline dönüştürülüyor. AB standartları falan sökmüyor. Bu ülkenin özgürlükler konusunda özel mazeretleri var. Her istenileni veremez! Çünkü, bir gün bu ülkeye şeriat lazım olursa onu da kendileri getirecekler zaten, size ya da bize ne oluyor ki habire bir şeyler isteyip duruyoruz

 

On yedi yaşından önce çocuğa din mi öğretilirmiş! Bırakın on sekiz yaşına gelince dinini kendi seçsin! Belki de çocuğumuz ülkemizde harıl harıl çalışan misyonerlerden öğreneceği Hıristiyanlığı seçecek!

 

Din özgürlüğü budur işte!

 

Yok öyle çocukları beş yaşında hafız yapıp on yedi yaşında alim yetiştirmek! Kaçak dindarlık yok beyler. Resmi ideolojiye göre dindar olacaksınız. Anlaşıldı mı?

 

(GERÇEK HAYAT)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...