Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
cerrah

Vatan Topraklarını Düşmanlara Peşkeş çekmek “ihanet” Değilse Nedir?

Recommended Posts

Vatan Topraklarını düşmanlara peşkeş çekmek “ihanet” değilse nedir?

 

Ali Haydar Can

 

Tayyip_Sharon.jpg

 

AKP Genel Başkanı RTE... Partisinin Düzce 3. Olağan İl Kongresindeki konuşmasında....

 

''Ben şunu söylüyorum, diyorum ki 'Gelin, bir yanlış mı var, bu yanlışı açıklayın, tespit edin ve bu yanlış karşısında ama rica ediyorum önerinizi söyleyin. Bak bu yanlıştır, şöyle yapılması gerekir' deyin. 'İstemezük' demeyin. 'Ya Türkiye için bu faydalıdır' deyin. Bunu söyleyin. Ama böyle bir şey ne yazık ki göremedik. Hep engelledi.” Diyor...

 

Peki öyle yapalım...

 

“Bir yanlış mı var?”..

 

Yok...

 

Sadece “bir yanlış” yok...

 

AKP’nin yanlışlarını tek tek yazmaya kalksak ona ömür yetmez...

 

En iyisi biz en sonuncusundan başlayalım...

 

Suriye sınırındaki mayınlı vatan topraklarının el çabukluğuyla Yahudilere peşkeş çekmek için gösterilen olağünüstü çabalardan....

 

Hani şu AKP milletvekillerinin bile içine sinmediği RTE ve yakın çevresinin onca baskı tehdit ve şantajlarına rağmen bir türlü Meclis’ten geçmeyen 6 madddelik peşkeş kanunundan...

 

Kemal Unakıtan döneminde Bakanlık eliyle sessiz sedasız halledilecekti...

 

Olmadı; hem yargı hem kamuoyuna yakalandılar...

 

Baktılar öyle olmuyor...

 

Bun defa işi yüzsüzlüğe vurup aleniyete döktüler...

 

Güya mecburlarmış...

 

“Ottawa Sözleşmesi'ne göre bu işin 2014'a kadar bitirilmesi lâzım”mış...

 

Türkiye bu Sözleşme'ye 2003 yılında taraf oldu. Sözleşme Türkiye açısından 1 Mart 2004'de yürürlüğe girdi... (1)

 

Sözleşmenin 5/1. maddesine göre: “Taraf Devletlerden her biri, yetkisi ya da denetimi altında olan mayınlı alanlardaki bütün anti-personel mayınları bu Sözleşmenin söz konusu Taraf Devlet için yürürlüğe girmesinden sonra on yıldan daha geç olmamak şartıyla mümkün olan en kısa zamanda imha etmek ya da imha edilmesini sağlamakla yükümlüdür.”

 

14 yıl, 1 Mart 2014'de doluyor...

 

Bu tarihte iş bitirilmezse ne olacak?

 

Sözleşmenin 5/3. maddesine göre “Bir Taraf Devlet, 1 inci fıkrada söz konusu anti-personel mayınların hepsini belirtilen zaman zarfında imha edemeyeceği veya imha edilmesini sağlayamayacağı kanaatine varırsa, Taraf Devletler Toplantısına veya Gözden Geçirme Konferansına, bu tür anti-personel mayınların imhasını tamamlamak için son mühletin 10 yıla kadar uzatılması talebinde bulunabilir.”

 

N’oldu?

 

1 Mart 2024'de kadar vakit uzadı...

 

Yine mi olmadı...

 

Sözleşmenin 5/6. maddesi şöyle: “Bu Maddenin 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci fıkralarına uygun olarak yeni bir taleple başvurulması halinde söz konusu uzatma yenilenebilecektir.”.

Yani alsana bir on yıl daha: 1 Mart 2034'de kadar vaktin var...

 

Ne sıkışması? 5/6. maddeye göre uzatma talebi 10 yıllık devreler halinde kıyamete kadar yapılabilir...

 

“Ya talebimizi kabul etmezlerse?”

 

Madde 13/1’deki imkân var: “Taraf Devletlerin her biri Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra herhangi bir tarihte Sözleşmede değişiklikler önerebilecektir.”

Bu da mı olmadı?

 

Al sana Madde 20/2: “Taraf Devletlerin her biri, ulusal egemenlik hakkını kullanarak bu Sözleşmeden çekilme hakkına sahiptir.”

“Çekildim” deyip işi bitirirsin...

 

“Ya bir yaptırım/müeyyide söz konusu olursa?”

 

Yok öyle bir şey...

 

Bu tamamen tarafların iyiniyetine bağlanmış bir sözleşme

 

Görüldüğü gibi sözleşmeden kaynaklanan ne bir vakit sıkışıklığı ne de bir yaptırım teehdidi sözkonusu.

 

O halde AKP yönetimindeki bu “sıkışma”nın sebebi nedir?

 

Kapalı kapılar ardında Yahudilerle “al paçino- ver paçino” işleri bitirilmediyse; nedir bu sıkışıklığın sebebi arkadaş?

 

Yalanı dolanı, orta sahada top çevirmeyi bırakın da cevap verin.:Suriye sınırındaki mayınlı araziyi Yahudilere niçin alelacele peşkeş çekmeye çalışıyorsunuz?

 

***

 

AKP gurubunun bu şaibeli işe karşı direnç göstermesine sinirlenen RTE, o sinirle Düzce nutkunda gizli kapaklı işleri bakın nasıl ifşa ediyor:

 

“Mesela son zamanlarda bir mayın temizleme olayı yaşadık. 6 madde, iki hafta dört günümüzü aldılar. 6 madde düşünebiliyor musunuz? Nedir bu? Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, Suriye tarafı bunu yaptı. Biz de bunu yapalım istedik ve bunu yapmak suretiyle o bölgede yaklaşık 210 bin dönümlük organik tarım yapabileceğimiz alan kazanalım. Hemen yakıştırma başladı, 'Siz burayı İsrail'e, Yahudilere peşkeş çekeceksiniz'. Hep aynı şeyler. Yahu arkadaş gelip benim ülkemde yatırım yapacak. 500 milyon dolarlık, 1 milyar dolarlık yatırım yapacak istemezsin. Yahu işsizlik diyorsun, işte buyur bak adam yatırım yapacak. Yatırım yapınca burada kim çalışacak? Burada İzak çalışmayacak Hasan çalışacak, Ahmet, Mehmet çalışacak.”

 

Görüyor musunuz? İzak’la işi nasıl bağlamışlar?

 

İzak 500 milyon- 1 Milyar dolarlık bir maliyettern bahsetmiş...

 

O masrafı yapacak...

 

Sonra 210 bin dönüm el değmemiş mümbit vatan toprağını 44 yıl ekip biçip kârını götürecek...

 

Küçük bir hesap:

 

Bu arazi iklimi itibariyle 2’li tarıma müsait. Ama biz sadece buğday ekildiğini farzedelim...

 

Buğdayda verimin Türkiye ortalaması dönüm başına 300 kg civarında...

 

Yani bu peşkeş çekilen vatan toprağından yılda sadece bir ürün olarak buğday ekilse: En az 210.000 X 300 = 630.00.000 kg ürün alınmış olur...

 

Arazide organik tarım yapılacağı belirtildiğine göre bu buğdayın kilosu en az 1 Tl olacaktır.

Ki...

 

Bu da toplam ürün değerinin en az 630.000.000 Tl olacağını gösterir...

 

630.000..000 Tl...

 

1 Dolar = 1.54 TL’den... 408 Milyon dolar eder...

 

Yani bu iş için 500-ila 1 milyar dolar” harcayacağını söyleyen İzak, kendisine AKP tarafından peşkeş çekilecek bu araziden yıllık dörtyüz milyon dolar ciro yapacak...

 

Hadi tarım masraflı iştir diyelim ve bu cironun yalnızca 100 milyon doları İzak’ın net kârı olsun...

 

Yüz milyon doları çarpalım 44’le...

 

Ne çıktı: 4.4 milyar dolar...

 

500 milyon dolar yatıracağını söyleyen İzak, 44 yılda en az 4.4 milyar dolar net kârı İsrail’e götürecek...

 

Bunun adı peşkeş değilse nedir?

 

Sen bu toprakları İzak yerine Hasan’a versen, bu para ülke insanınn cebinde zenginlik olarak kalsa daha iyi olmaz mı?

 

“Biz 500 milyon doları nereden bulacağız” deme sakın...

 

Sen diyorsun ya “Türkiye büyük ülke, büyük düşünmemeiz lâzım” diye...

500 milyon doları mı bulamayacak?..

 

Yeni aldığın uçak için kaç yüz milyon dolar ödenmişti Saaayın Başbakanım?

 

***

Haa! Ayrıca maliyet de öyle 500 milyon dolar filan değil...

 

Genelkurmay Başkanlığı bu iş için bir adres gösterdi: “Mayın temizliğinin, bedeli ödenmek kaydıyla hizmet alımı yöntemiyle yapılması ve bu kapsamda uluslararası deneyime sahip NATO İkmal ve Bakım Teşkilatı’nın (NAMSA) dikkate alınması uygun bir hareket tarzı olarak düşünüldü ve bu görüş ilgili mercilere gönderildi.”

 

“Bedeli ödenmek kaydıyla hizmet alımı yöntemiyle yapılması” yani “temizle mayını al araziyi” değil...

 

Zaten bu kanun, temizliğin “bedeli ödenerek hizmet alımı” şeklinde yapılmaması, için özel olarak çıkartılıyor..

 

Buradan da anlaşılıyor ki İzak’la iş “uyandırmadan kerizleri, temizle mayınarı götür araziyi” şeklinde önceden bağlanmış...

 

Bu kirli sözleşmenin karşılığında ne alınmışsa; şimdi İzak sıkıştırıyor: “hadisenize kardeşim, biz ne konuşmuştuk?”

 

Bu iş TSK’nın adres gösterdiği NAMSA’ya verilse bakın TC’ye maliyeti ne olacak:

 

[NATO bünyesindeki İkmal ve Bakım Ajansı’nın (NAMSA) bugüne kadarki projeleri şunlar:

 

ARNAVUTLUK: 2001-2002 arasında 1.6 milyon mayın imha edildi. Maliyet 800 bin dolar.

 

BELARUS: 2005-2006 arasında 700 bin mayın temizlendi. 205 bin euro’ya mal oldu.

 

SIRBİSTAN: 2005’te 1.404.829 mayın imha edildi. 1 milyon 690 bin euro’ya mal oldu.

 

UKRAYNA: 2002-2003 arasında 400 bin mayın temizlendi. Maliyeti 800 bin dolar oldu.

 

AZERBAYCAN: Kasım 2005’te başladı, Mart 2011’de bitmesi planlanıyor. Projenin liderliğini Türkiye yapıyor. Şimdiye kadar 300 bin mayın imha edildi. Maliyeti 3.1 milyon euro. .] (2)

Bu bölgede yaklaşık 600 bin mayın var...

 

NAMSA Belarus’ta 700 bin mayın temizlemiş ve karşılığında 205 bin Euro’ almış... Bizim mayınlardan 100 bin fazla ve...

 

YALNIZCA 205 BİN EURO...

 

TC’nin NAMSA’ya verecek 205 bin Euro’su olmadığı için mi koskoca vatan toprağı İzak’a göz göre peşkeş çekilmeye çalışılıyor?

 

Sırf NAMSA’yı devre dışı bırakmak için ”yap işi, götür araziyi” şartı, kanuni zorunluluk haline getiriliyor?..

 

Yeni bakanlardan biri hiç yüzü kıarmadan “ihaleye NAMSA’da girebilir” diyor...

 

Nasıl girecek?

 

Sen para yerine vatan toprağı teklif ediyorsun?

 

Bu kanunu, işi İzak’tan çok daha ucuza yapacak NAMSA ve benzeri yerli ve yabancı şirketleri devre dışı bırakarakmak, “Hizmet alımı “ yerine “vatan topraklarını peşkeş çekmek için” çıkartmıyorsanız...

Niiçin çıkartıyorsunuz.?

 

Elinizdeki İhale Kanununa göre yerli veya uluslararası bir ihale yaparsınız...

 

Veya TSK’nın tavsiye ettiği şekilde, -bölerek- NAMSA’ya ihalesiz de verebilirsiniz...

 

Bu vatan toprakları da işizlikten kavrulan Hasan’a kalır...

 

Hasan da İzak’a amele olacağına kendi işinin patronu olur...

 

****

 

Başlığa geri dönecek olursak....

 

Yapılan bütün anketler, bu ülke halkının en az yüzde 90’ının, İsrail’i düşman olarak gördüğünü işaretlemektedir...

 

Vatan toprağının bir karışını bile düşmana peşkeş çekmeye kalkanın, bu halkın lisanında tek bir adı vardır: Vatan haini...

 

AKP yönetimi ise bunu bile bile...

 

Duvarında “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” yazan bir Meclis’ten, vatan topraklarrının çok stratejik ve çok büyük bir bölümünü “düşman”a peşkeş çekilmesini sağlayacak bir kanunu -kendi guruplarının direncine rağmen- kanırta kanırta geçirmeye çalışırlarken bir taraftan da

kendilerinme “vatan haini” diyenlere kızmakla meşguller...

 

Ne desinler istiyorsunuz?

 

“Vatan dostu” mu?

 

Yok öyle yağma...

 

Dipnotlar:

1- Ottawa Sözleşmesi’nin tam met için: http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/ottowa.html

2- http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.as...mp;Categoryid=1

 

Baran dergisinden

 

Kaynak: http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopi...tellektuel#2129

Share this post


Link to post
Share on other sites

1. GAP'tan nekadar faydalanıldıki bu mayınlı bölge tarıma açılacakmış?

2. Mayınlı bölge imha edildiğinde kaçakçılık ve terör - zaten fazlasıyla mevcut- daha çok artmayacak mı?

3. İsrail birkere girdiği toprağı geri verir mi?

SONUÇ:

Davos'ta fırtınalar estiren kişiler nasıl da yumuşadı... Ya bu siyaset ne lanet ne iğrenç birşey. Bukalemun gibi insanlar. Yeri geldiğinde ülkeyi tribüne çevirip Beşiktaşlı amigo Alen gibi vatandaşa üçlü çektirirler (Bjk'liler bilir). Yeri geldiğinde de öyle rezillikleri ortaya çıkarki yerdeki pislik gibi basarsan üzerine ayağını kirletirler. İsrail bunları hacışakirle yıkamış birkere iyice yumuşatmış. İstediği işi yaptırır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İsraili düşman olarak görmeyecekmişiz!!!

Dostumuz mu oluyor yoksa?

BU hatayı yaparlarsa Türkiye açısından çok kötü sonuclar doğurur. İsrail,Filistine nasıl girdi hiç hatırlamıyorlar mı? Var mıydı İsrail diye bir Devlet o zamanlar? Nasıl büyüyüp,geliştiler. Bunların nesine güveniyorlar böyle anlamak çok güç... Bu hatayı dilerim yapmaktan vazgecerler. Yoksa tek fatura kendilerine değil korkarım ki Türkiyeye kesilecektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Saçmalama aşamasına varmış yorumlar var siyasette sebep yokken düşmanlığa gerek yok!

 

Hem baran dergisinin haberinin ne işi var anlamadım!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vatan haini... Ne kolay bir kelime...

Peki kimler vatan haini?

Abdulhamit, Vahdeddin, Menderes vs.

Menderes dediler, Amerikanın uşağı... Darbeyi yapanlar Amerikadan para yardımı aldılar, iyi mi?

Menderes dediler, Kıbrıs'ı sattı... Meherse yalanmış...

Menderes dediler, gençleri kıyma makinesinde doğradı... Daha neler...

A dostlar Kerkük, Batum ve Trakya'nın bir kısmı Misaki Milli sınırları içindeydi. Biz bu toprakları bırakı verdik. Yahu YunanistanIn bize tazminat borçu, bizim avrupalıya borcumuzun 4 katı imiş. E o zamanlar Yunanlıların bunu ödeyecek gücü yokmuş, bizde vazgeçmişiz bu hakktan. Bizim avrupalıya borcumuzsa, ödemeye devam...

Vatan haini ibaresi o kadar kapsamli ki, çok kişiyi alır içine.

Ya, öyle!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

AKP Genel Başkanı RTE diyen başlayan bir makalenin/yazının sonrasını ve maksadını anlamak için kahin olmaya gerek yok. Kim kullanıyor bu RTE ibaresini önce buna bakalım?

 

Bir İlhan Selçuk ve benzerleri, bir de MHP çizgisinde/camiasına yakın olup, aşırılıkta ve söylemde Devlet Bahçeli'yi bile çileden çıkartanlar. Hatta, belki Bahçeli'nin tasfiye ettiği guruplar bile diyebiliriz.

 

Ha, bir de Başbakan ve eşine Yahudi diyen Ergun Poyraz'ın tayfası. (Hatırlarsınız, Musa'nın çocukları kitabı). Bu sözlerin, jargonların, yakıştırmaların devri geçti ama bunu moda görenler var tabi.

 

Neyse, vatan ve satmak konusuna gelelim. Hani şair diyor ya:

 

“Kalkın ey ehl-i vatan dediler kalktık. Bir baktık ki onlar oturmuş biz ayakta kaldık !

 

Yıllarca elden gitti, geldi, düştü, satıldı, parçalandı, bilmem ne oldu vatana. Abdülhamid Han'ı tahttan al aşağı eden zihniyette böyle konuşuyordu bir asır önce. Fakat her nedense, vatanı ve milleti ağzından düşürmeyenlerden çekiyor bu millet.

 

Hükümet'in politikalarını dibine kadar, sonuna kadar eleştir, yargıya götür, daha fazlasını yapalım vs. Hükümetin yanlışları yok mu, elbette var. Bunu söylemekle, olayı kutup ve odak hale getirmek başka şey.

 

Fakat bunu yaparken insaf ve mantıktan uzaklaşmamak gerek. Bu kadar kolay mı? Başbakan'ın vatanı peşkeş çekmesi, satması, bilmem ne yapması?

 

Kimse resmin şu kısmını görmüyor, ya da görmezden geliyor. Kandil'i BBG evi gibi izliyoruz, SAT-SAS-Özel Kuvvetlerimizle göz kamaştırıcı ve caydırıcı tatbikatlara imza atıyoruz, ordumuzun Avrupa'nın ve dünyanın bilmem kaçıncı güçte ve hareket kabiliyetinde olduğunu göğsümüzü gere gere anlatıyoruz...

 

Peki, teknik ve askeri olarak bizden çok geride olan Araplar bile mayınlarını temizlerken, bizim ''bu işi biz yapamayız' dememizin anlamı ve amacı nedir sizce?

 

Alın size mayın, alın size vatan, alın size denklem.

...

 

ALİ

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vatan haini lafı elbette ağır. Fakat İsraili dost olarak görmemeyi daha geniş anlamda düşündüm. Türkiyeye bir zarar vermemiş olabilir. Milli duygular içerisinde değilim. Kardeşlerimize yaptıkları onca işkenceden sonra benim gözümde İsrail düşmandır. Recep Tayyip iyi duygular icerisnde olabilir fakat her sey niyet ile halledilemiyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

cerrah rumuzlu arkadaş güzel(!) link vermişsin: gazetevatan.

ne güzel link değil mi? bir yanda "hürriyetin tirajı yükseldikçe halkın ruh seviyesi düşer, tirajı azalınca da halkın ruh seviyesi yükselir" diyen Üstad Necip Fazıl, diğer tarafta da hürriyet gazetesinin can dostu, saz arkadaşı, kan kardeşi GazeteVatan.. Üstadın sitesine ne de güzel yakışmış.(!)

İşte ben ak partiye bu yüzden oy veriyorum. önce yaptıkları bazı olumsuz işlere kızıyorum, hatta yazıklar olsun diyorum, sonra RTE diyenleri AKP diyenleri, Vatan Haini diyenleri görünce yine bakıyorum ki Ak Partiye karşı içimde bir sempati oluşmuş. Ak Partinin tek sorunu, aşırı kibar-yumuşak olmasıdır. "merhametten maraz doğar" sözü de tam olarak bu durumu karşılıyor olsa gerek..

Share this post


Link to post
Share on other sites
cerrah rumuzlu arkadaş güzel(!) link vermişsin: gazetevatan.

ne güzel link değil mi? bir yanda "hürriyetin tirajı yükseldikçe halkın ruh seviyesi düşer, tirajı azalınca da halkın ruh seviyesi yükselir" diyen Üstad Necip Fazıl, diğer tarafta da hürriyet gazetesinin can dostu, saz arkadaşı, kan kardeşi GazeteVatan.. Üstadın sitesine ne de güzel yakışmış.(!)

İşte ben ak partiye bu yüzden oy veriyorum. önce yaptıkları bazı olumsuz işlere kızıyorum, hatta yazıklar olsun diyorum, sonra RTE diyenleri AKP diyenleri, Vatan Haini diyenleri görünce yine bakıyorum ki Ak Partiye karşı içimde bir sempati oluşmuş. Ak Partinin tek sorunu, aşırı kibar-yumuşak olmasıdır. "merhametten maraz doğar" sözü de tam olarak bu durumu karşılıyor olsa gerek..

 

Kelimleri ne kadarda güzel cümle haline getirmişsin gada, içimdeki beni okumuşsun resmen ve sana aynen katılıyorum ..

 

Burada parti propagandası yapma niyetinde değilim lakin "Milli Görüşçü" olmama rağmen Sayın Başbakanımız "RTE" yürüttüğü politika ile ülkemizin felaha ulaşmasına vesile olacaktır kanısındayım.

 

imzamda en iyi şekilde anlatıyor ülkemin felah kapısını sanırım :)

 

selam, dua ve muhabetle ..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kelimleri ne kadarda güzel cümle haline getirmişsin gada, içimdeki beni okumuşsun resmen ve sana aynen katılıyorum ..

 

Burada parti propagandası yapma niyetinde değilim lakin "Milli Görüşçü" olmama rağmen Sayın Başbakanımız "RTE" yürüttüğü politika ile ülkemizin felaha ulaşmasına vesile olacaktır kanısındayım.

 

imzamda en iyi şekilde anlatıyor ülkemin felah kapısını sanırım :)

 

selam, dua ve muhabetle ..

 

eyvallah kardeş. bilmukabele diyelim biz de. evet particilik yapmayalım ama her önüne gelen de rastgele yere saldırmasın değil mi? tabiki Tayyip bey seçmeninin ihtiyaçlarını tam manası ile karşılayamıyor. ama demek ki elinden o kadarı geliyor. tabi biraz daha dirayetli olabilirler ama her halukarda "SOLUN TAM DA ORTASI, MOSKOFUN OLTASI"ndan iyidirler..

selamlar..

Share this post


Link to post
Share on other sites

sayın recep tayyib erdoğanın vatan ve din üzerinde olan samimiyetine inanıyor ve en azından inanmak istiyorum...teknolojinin ve sosyalitenin geliştiği dünyamızda bu tip siyasi konularda sert ve yıkılmazları olan toplumlar muhakkak gelişmelere kapalı olacaklardır...

gerçekten Recep Tayyib Erdoğan ın Türkiye Cumhuriyeti nin başbakanı olarak dış politikalarda esnek bir tavır sergileyerek dış siyaseti yanıltma ve bu sayede kendi politikalarını geliştirmeye yönelik amaçları oldugu düşünncesindeyim...

yani bir nevi ABDULHAMİN İN oyalama tekniği olarak yorumlamaktayım...nasıl ki Abdulhamit bu denli siyasi manevralarla devletin yıkılmasını geciktirdiyse Başbakan ın da bu manevralarla ülkeyi geliştireceğini savunuyorum...

Az önce de bahsettiğim gibi dış politikalarda biraz esnek bir tutum bu tip siyasi konularda devletin oyalanmaması kavramıdır...

Velhasıl bu esnek tavırların strateji oldugu konusunda inancım yüksek inşaallah yanılmıyorumdur.

 

selametle.Allah a emanet olunuz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu tartışmanın dışında, aslında ilintili ama farklı bir durumdan bahsetmek istedim. Her zaman deriz ve bunu fırsat buldukça her ortamda dile getiririz: Biz böyle milletiz, şöyle yaparız, bize kimsenin gücü yetmez, iki dakikada yerle bir ederiz (bazı ülkeleri/bölgeleri), hatta daha öte gidelim vurdum mu oturturuz falan vs.

 

İşte Araplar, Yunanlar, Rumlar, Farslar, Ermeniler daha kim varsa bize düşmandır ve topraklarımızda gözü vardır (zımnen haklılık payı olsada) psikolojisi ve söylemleri de başka bir boyutu tabi bu durumun.

 

Halbuki Amerika gibi bir ülkede bile, Türkiye diye bir devletin var olduğunu ilk defa duyanlar/öğrenenler var. Keza başka ülkelerde de buna benzer örnekleri görebiliriz.

 

Hükümet ve mayın konusuna gelince:

 

Bu adamları (hükümeti) eleştirmek, kızmak, hatta ihanetle suçlamak kişisel bir hak ve tercihtir. Burada her hangi bir sorun yok. Fakat şu hakikatı ve manzarayı da inkar etmemek lazım.

 

Son elli yılda, kırk yılda hiç gitmediğimiz (devlet başkanı temsilinde) onlarca ülke vardı şu vakte kadar. Hiç bir siyasi, ticari, kültürel ve ekonomik bağlantımızın olmadığı ve olmamasından da rahatsızlık duymayan devlet anlayışımız oluşmuştu neredeyse.

 

Dışarda artmaya başlayan değerimizi, vizyonumuzu, arabuluculuğumuzu ve aranan bir ülke olduğumuzu kimse görmezden gelemez. Lübnan meselesinde, Halid Meşal'in Ankara'ya gelişinde, Gazze katliamında, Mukteda El Sadr'ın Türkiye'ye davet edilmesinde, BM Geçici Güvenlik Konseyi üyeliğinde, Afrika zirvesinde vs. gördük ve görmeyede devam ediyoruz bu anormal gelişmeyi/iyileşmeyi.

 

Kendimize korku duvarı oluşturmak, sebebsiz düşman üretmek, güven eksikliği yaşamak, ihanet-peşkeş-hainlik üçgeninde boğulmaktan kurtulmalıyız artık. Çünkü bu hakikaten travma yapıyor bizlerde.

 

Dışa kapanık, kendinden başkasına güvenmeyen, şanlı bir maziye sahip olduğu halde her an parçalanma paranoyasında yaşayan, içerde ve dışarda suni kavgalar peşinde olan bir ülke olmamalıyız ve bundan sıyrılmalıyız.

 

Kendi soydaşına, dindaşına, vatandaşına bile tereddütle bakan insanlar olduk/oldurulduk yıllarca. Artık yeni şeyler yapmanın ve söylemenin vakti geldi, geçiyor bile.

 

Elbette siyasal ve kültürel tercihlerimizi savunacağız, elbette muhalefet olacağız, elbette hükümetin icraatlarını gözleyeceğiz ve denetleyeceğiz, elbette doğruya-yanlışa müdahil olacağız.

 

Fakat bunları yaparken hepimizin bu ülkeye ait olduğunu ve bu ülkeden başka gidecek bir yerimiz olmadığının da farkında olacağız. Ortak paydalarımızın, şahsi taleplere/öngörülere kurban gitmemesini sağlayacağız.

 

Nasıl cuntaya, ihtilale, müdahaleye karşıysak, toplumun her kesimini ilgilendiren konularda da aynı tarafta olmaya çalışacağız. Çünkü, bu vicdani ve insani bir sorumluluktur.

...

 

ALİ

Share this post


Link to post
Share on other sites

sukut haykırısı ve buyukdogu ikinizede katılmamak elden ve içten bile değil. gerçekten tebrikler görüşleriniz ve ince analizleriniz için.

sukut haykırısı ben senin dediklerine direk inanıyorum acaba faslını? kafatasımda çalkalamadan.

 

çünkü eski köhne siyasetçiler gibi benim islambirliğiyle (d8; proje mimarı sayın erbakan hoca) işim olmaz yok benim türk birliğiyle (turki cumhuriyetleri; proje mimarı rahmetli özal) işim olmaz hele hele haçlılarla hiç işim olmaz diyip içine kapanıp kendi milletine sağ sol davası adı altında (ben ilahcıyım diyip! ileriye dönük komünistliğin yürümesi için Allah'sızlara kol kanat gereceksin.) zulmedip vatan evlatlarını birbirine kırdıracaksın!

 

yada azcık ezilecek büzüleceksin ama sonu inşallah felah olacak.

 

o ezilmeler büzülmelerde bakmayın sayılmaz (içimizdeki hainler olmasa onlar dahi olmazya) bile koskoca haçlı birliğine ve siyonizm leşine bir müslüman ülkesi ben buradayım diyor! büyükdoğu dostum o konuyuda gayet güzel işlemiş zati.

 

muhabbetle.

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu konu cok uzun konuyu acan kardesimizin dedigi gibi ama basliklar ile buraya faydali olacagini düsündügüm icin yaziyorum biri buna cevap vere bilecekmi

 

cevap beklediklerim

 

1-neden israilliler diyarbakirda cocuklarini doguruyorlar

 

2-israilli anne cocugunu diyarbakirda dogdugunda neden TÜRK!!!!!! ismi veriliyor

 

3- Gapda topraklar ahmed ,mehmed ismi altinda israilliler satildi niye gizleniyor

 

4 -Türkiyedeki bankalarin cogu yabancilara satildi arkaplanda kiliseler satin aldi niye gizli planlarini söylemek istemiyorlar söylemek istiyenleri isini bitiriyorlar siyasetten uzaklasdiriyorlar

 

5-diyarbakir israil icin cok önemli bir sehrimiz belediye baskanlari kimdir arkasinda pkk haricinde kimler vardir (ermenistan,israil,ingiltere avrupa )neden bu kisi rahat konusmalar yapiyor refah partisinin sucu ile pkk nin sucu ölcmeye kalksak refah partisi 30bin kisimi öldürdü ÖC-AL isme bak bu adam daha degerli hangisi ülkesi icin calismis yikmis farkini anlatacak varmi bu ülkede

 

6-ergenekon kimin kurdugu gizle devlet yapisidir gercek manada (israil ve amerika türkiyedeki yahudi mason lions kulüplerin para ile devleti yikmak icin kurmak istedikleri bu toplulugu neden tam manasi ile aciklayamadiklar gibi cikmazin icine girdiler kim ARKALARINDA

7- israil bizi yok etmek istiyen terör devletini biz niye taniyoruz

8-urfa belediye baskani ile AKP niye problem yasadi urfadaki mayin tarlalari o dönemde kimsenin sesi cikmadan peskes cekilecekti belediye baskani ülkesini seven ve milli görüscü oldugu icin vermedi onlara arasi acildi saadete gecti ve bu konuyu saadet partiye aciklayinca mayin ihalesi saadetin üzerine düsmesi ile ortaliga cikmis oldu nedir bu kisiler kimler hizmet icin gelmisler bunu bilinki tek bir kisi var baskasina boyun egmiyen basa getirmek istemedikleri insan erbakan neden basa getirmek istemiyorlar tayyipde bu davanin adami idi ama onlar kendisine hizmet edecek adam aradiklari icin tayyip onlarin istedigi gibi birisi oldugu icin nasil basbakan oldu nasil basbakan olan erbakani asagiya dönen dolaplar ile indirdiler dahasi var onlar kendilerinie kukla hukümet kukla insan aradiklari icin erbakan kukla olmamisdir düsünmek lazim vatan perver kimlerdir diye

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...