mukarrabin 103 Report post Posted June 22, 2009 Yahya Düzenli, Üstâd'ın anıldığı bir panelde anlatıyor: Üstat, 1960’larda Amasya’da bir konferansa geliyor. Salon tıklım tıklım dolu… Üstat konferansını verirken bir tanesi itiraz ediyor. İtiraz eden ayağa kalkıyor. Üstat soruyor: -“Kimsiniz?” İtiraz eden: -“Ben buranın Alay Komutanıyım” diyor. “Peki, buyurun oturun” diyor. Üstat konferansa devam ediyor. Öylesine asabi bir mizaca da tabii tahammül etmesi mümkün değil. Dinleyiciler kendini kaptırmış konuşmanın büyüsüne. Üstat tekrar soruyor: “Kimdi o itiraz eden?” İtiraz eden ayağa kalkıyor: “Benim” diyor. Üstat bakıyor: “Peki, oturabilirsiniz” diyor. Üstat konuşmasına tekrar devam ediyor. Üstat üçüncü kez soruyor: -“Kimdi o itiraz eden?” İtiraz eden tekrar ayağa kalkıyor: “Benim” diyor. Üstat: “Peki, oturun” diyor. Ondan sonra üstat salona dönerek şu cümleyi söylüyor; “Asker fikirden anlamaz, emir verip kaldıracaksın, emir verip oturtacaksın.” 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ali NFK 8 Report post Posted June 22, 2009 İnanılmaz! :D Teşekkürler... Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted June 22, 2009 mükemmel :D Quote Share this post Link to post Share on other sites
rabia BDG 18 Report post Posted June 22, 2009 Çok güzel gerçekten, ilk kez burada okuyorum ,çok teşekkür :D Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted June 22, 2009 üstad ne büyük görmüş ki... siyasetten askeri uzak tutmanın tek yolu askere emir vermektir.... ve başını boş bırakmamaktır Quote Share this post Link to post Share on other sites
Murat Aydın 9 Report post Posted June 22, 2009 Necip Dedem benim, dedem benim Seni ben; pek çok, pek çok severim :D Çok güzel, teşekkürler... Quote Share this post Link to post Share on other sites
hafakan 195 Report post Posted June 22, 2009 :)ee üstad bu, büyüler adamı Quote Share this post Link to post Share on other sites
nurulhak 22 Report post Posted June 23, 2009 Askerin durumunu düşünemiyorum :D Fevkalade. Quote Share this post Link to post Share on other sites
İsyan-ı Sûkut 0 Report post Posted June 25, 2009 Yorumun Eleştrinin İnce Nüktelerin Dahisi ÜSTAD... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Şua 0 Report post Posted June 25, 2009 Üstad farkını burada da koymuş ortaya. Eyvallah... Quote Share this post Link to post Share on other sites
oguz sener 0 Report post Posted June 28, 2009 60 dan bu güne asker hep aynı Quote Share this post Link to post Share on other sites
Cakota 0 Report post Posted July 7, 2009 ÜStat harika cevap vermiş yine ya..! Tek kelimeyle müthiş. Ben 8-9 sene önce okumaya başladım Üstadı, sonra gözümde bir numara Edebiyat-Hiciv vs ustası oldu. İdolümdür helal olsun...! Quote Share this post Link to post Share on other sites
mansuralp 0 Report post Posted October 11, 2009 bir daha "necip fazıl" gibi bir şahsiyet bu dünyaya gelmez... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hayy bin Yakzan 2 Report post Posted October 11, 2009 Bu nükte müthiş bir nükte, inşallah hazırlamaya çalıştığımız albümde bu da yer alacak... Quote Share this post Link to post Share on other sites
.:Sükût:. 0 Report post Posted October 12, 2009 Asker hep yapması gerekeni değil de yapmaması gerekeni vazife edindiği için bu cevap ile tekrar karşılaşması muhtemeldir Quote Share this post Link to post Share on other sites
muratti 2 Report post Posted October 12, 2009 üstad,üstad,üstad .... :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
türkü efdal 0 Report post Posted November 18, 2009 üstad,üstad,üstad .... :D MUHTEŞEM... Quote Share this post Link to post Share on other sites
FRK_NFK 1 Report post Posted November 25, 2009 Gerçekten muhteşem bir olay...EEE nede olsa ÜSTAD :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
BDG 76 Report post Posted November 26, 2009 Üstadın zekasındaki zarifliği okuyabiliyoruz bu olayda. Üstaddaki bu letafet fikrindeki kanatlanacak çaptaki kuvvetten gelmektedir. Bu yüzden kanaatimizce dikkat edilmelidir ki, üstadın askere olan bakışı bu nüktedekiyle çok uyuşur ölçüde değildir. Bizler de bu nükteden yola çıkarak askere dair menfi bir hüküm vermekte aceleci olmamalıyız. Anadolu toprakları yeniçerilerin son devresinde yani çakalçeriler zamanında asker mayasının bozulmuş olanını gerçek yüzüyle görmüşken yeniçerinin bozuk ruhundan kopma fikirsiz darbeci subayları saymazsak askeri sadece emir alma memuru ve fikirsiz addetmek çok da insaflı olmayacaktır... Saygılarımızla... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted December 9, 2009 Üstadın şu mealde bir sözü vardır: "Yumruk, fikre tâbi olmak zorundadır." Üstadın ifade ettiği gibi eğer yumruk fikre tâbi olmazsa, o yumruk sadece kuru kavgaya, kuru gürültüye meydan veren bir mahiyet taşır. Bir devletin de yumruğu, görünürdeki gücü askerdedir, ordudadır. Üstad buradaki nüktesinde, askere emir veren baş yetkilinin, onu yönlendiren ve yumruğu bir işe tayin eden zihniyetin ne derecede büyük ehemmiyet taşıdığını da vurguluyor. Askerin, ordudaki nizam gereği emirlere itaat etmesi, verilen emri yerine getirmesi gerekir. Bu düzen sağlanamazsa, ordu, ordu olmaktan çıkar, kaynayan kazana döner. İsteyen kazanı kaldırır, isteyen indirir, boşaltır. Asker, emir aldığı mevkinin tâbi olduğu muhtevaya göre Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fetheden yeniçerisi gibi ulvî fetihler yaparak ruh yoğuran bir yumruk da olabilir, 2.Abdülhamid gibi bir sultanı tahttan indirmeye gelen ve emrini yahudi, mason, dönme maşalarından alan hareket ordusu kıvamında yıkıcı bir yumruk da olabilir. İki hadisede de orduyu yöneten ulvî veya süflî bir fikir var ve yumruk olan ordu o fikrin komutası altında. Şairin 'Bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor' demesine eş olarak; asker de ulviyet sahasında kendisini yönlendirecek, kilitleneceği hedefi gösterecek kumandanı bekliyor. Quote Share this post Link to post Share on other sites
EŞREF 2 Report post Posted December 10, 2009 Sapıtınca öz kafasını ezen yumruk... asker.... Yalnız, suç sadece askerde değil, üstadında dediği gibi kontrol edeceksin, o hünere sahip olacaksın. Hani Yavuz'a bile isyan etmişti ordu, hatta neredeyse ihtilal harekatı. Hz. Yavuz ne yaptı kuzuya çevirdi , gönüllü kuzuya, sonra o askerle çölü aştı. Evet Reyhan hanım kumandan bekliyoruz büyük bir heycanla.... ........................... Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni! Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni! Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak! Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak? Quote Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted December 12, 2009 O öyle değil. Yavuz ve Napolyon birer deha sahibidir, dahi olmamak ise suç değildir. Kaldı ki bir alanda dahi olan bir şahsın el attığı tüm işlerde muvaffak olmasını beklemek de doğru olmaz. Bir kere azmış olan askerin kontrolünü bir yerden sonra yapmanız çok zorlaşır, o kadar zorlaşır ki Ulu Hakan bile şartların ağırlığından dolayı 33 yıl boyunca iktidarda kalan yüce dehasına rağmen orduya tam diş geçirememiştir. Orduyu ıslah edip Yunanlıları fena benzeten hakanı deviren de İTC uşağı nankör askerdi. Koca sultan beceriksiz miydi? Haşa, bunu söyleyenin ağzına biber sürülür. Onun gibi muvaffak bir deha yıllar yılı gelmedi, korkarım kolay kolay gelmez de. Ama bazen kudret yetmiyor, insan aciz kalıyor. Aynı şekilde Genç Osman'a 'suçlu' değil, yalnızca 'başarısız' diyebilirsiniz. Suçu paylaştırmak için pergeli genişletmeye gerek yok efendim. Marifet sahiplerine, deha haizlerine ihtiyaç var elbette. Ama suçu yayma gayreti de doğru değil. Yumruk kafaya inmeye alışmışsa, onu durdurmak hakikaten çok zor. Elinde silah olan bir caniyi engelleyemediği için mağdur suçlu olmasa gerektir. Suçu paylaştırmak lazımsa, ordunun azmasına göz yumanlara, palazlanmasına müsade edenlere nazar etmelidir; karşısında palazlanmış askeri bulan mağdura değil. Allah, herşeyi yerli yerine oturtma uğrunda çaba sarfeden halis niyet sahiplerine muvaffakiyet ihsan eylesin. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted December 12, 2009 üstadın yine meseleye alışılagelmiş bir bakış açısının dışında yaklaşımındaki harkulade incelik beni hayrete düşürdü. Sıradan bir insan benzer bir manzara ile karşı karşıya kalsa sanırım elpençe divan durup tavrını edasını uslubunu bile değiştirirdi. ama farkı fark yapan kendisindeki ulvi kişilikti. Allah senden ebeden razı olsun ÜSTAD. Quote Share this post Link to post Share on other sites
derya23 2 Report post Posted September 24, 2010 Yahya Düzenli, Üstâd'ın anıldığı bir panelde anlatıyor: Üstat, 1960’larda Amasya’da bir konferansa geliyor. Salon tıklım tıklım dolu… Üstat konferansını verirken bir tanesi itiraz ediyor. İtiraz eden ayağa kalkıyor. Üstat soruyor: -“Kimsiniz?” İtiraz eden: -“Ben buranın Alay Komutanıyım” diyor. “Peki, buyurun oturun” diyor. Üstat konferansa devam ediyor. Öylesine asabi bir mizaca da tabii tahammül etmesi mümkün değil. Dinleyiciler kendini kaptırmış konuşmanın büyüsüne. Üstat tekrar soruyor: “Kimdi o itiraz eden?” İtiraz eden ayağa kalkıyor: “Benim” diyor. Üstat bakıyor: “Peki, oturabilirsiniz” diyor. Üstat konuşmasına tekrar devam ediyor. Üstat üçüncü kez soruyor: -“Kimdi o itiraz eden?” İtiraz eden tekrar ayağa kalkıyor: “Benim” diyor. Üstat: “Peki, oturun” diyor. Ondan sonra üstat salona dönerek şu cümleyi söylüyor; “Asker fikirden anlamaz, emir verip kaldıracaksın, emir verip oturtacaksın.” Mükemmel ya.bunu ilkkez duydum.üstad hakkında yeni şeyler öğrendikçe ona olan hayranlığım bi kat daha artıyor. Quote Share this post Link to post Share on other sites
tarih77 0 Report post Posted October 6, 2010 Yahya Düzenli, Üstâd'ın anıldığı bir panelde anlatıyor: Üstat, 1960’larda Amasya’da bir konferansa geliyor. Salon tıklım tıklım dolu… Üstat konferansını verirken bir tanesi itiraz ediyor. İtiraz eden ayağa kalkıyor. Üstat soruyor: -“Kimsiniz?” İtiraz eden: -“Ben buranın Alay Komutanıyım” diyor. “Peki, buyurun oturun” diyor. Üstat konferansa devam ediyor. Öylesine asabi bir mizaca da tabii tahammül etmesi mümkün değil. Dinleyiciler kendini kaptırmış konuşmanın büyüsüne. Üstat tekrar soruyor: “Kimdi o itiraz eden?” İtiraz eden ayağa kalkıyor: “Benim” diyor. Üstat bakıyor: “Peki, oturabilirsiniz” diyor. Üstat konuşmasına tekrar devam ediyor. Üstat üçüncü kez soruyor: -“Kimdi o itiraz eden?” İtiraz eden tekrar ayağa kalkıyor: “Benim” diyor. Üstat: “Peki, oturun” diyor. Ondan sonra üstat salona dönerek şu cümleyi söylüyor; “Asker fikirden anlamaz, emir verip kaldıracaksın, emir verip oturtacaksın.” MAALESEF ASKER BÖYLE... ONDAN DOLAYI DİYORLAR ZATEN"ASKERLİKTE MANTIK YOKTUR" Quote Share this post Link to post Share on other sites