Kureyşi 61 Report post Posted August 18, 2010 Tâkip ediyoruz, bu aralar sükûnet hâlindesin.. Konuyu güncellemiş olayım.. Kafamızdaki bulutlar; gönlünümüzü kapladı. Ondan artık bir şeyler sadır olmuyor bu bünyeden.. Allah razı olsun.. Hayırlısına varırırz inşaalah Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted August 18, 2010 Cenabı hak arız olan bu karanlık bulutları tez zamanda izale etsin kardeşim, bu bünye öyle bünyeki buudunda ne cevherler ne hazineler gizli yeri ve zamanı geldiğinde Allah'ın (c.c) izniyle bir çoğu inkişaf olunur tıpkı açılmayı gül olmayı bekleyen goncalar gibi goncalarda gül olunca bu güzelliklerin kâbına varılmaz inşallah... dua ile.... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted August 20, 2010 Bir çocuk saflığıyla yokluğu yoklasam O saflığı ne olurdu ömür boyu saklasam ................ kat kat zırhlarla zamanı sarıyorum nafile! zaman her zırhı delen bir ok.. sanıyorum elimde çomakla kurcalarken zamanı, sınanıyorum zaman, yağmurda rahmet, rahmet de letafet inanıyorum anımsamak varken, anlamaya ne hacet; bırakıyorum zamana hükm için, zamana kapıları kapatıyorum ........ Kaybettim Vazgeçtim Terk ettim Kahrettim Bıraktım hevesleri Kovdum ümitleri Hüzne kapım duvar Bir şey içimde, içimde bir şey var Mahvettim Yok ettim Sabrettim Cenk ettim Yokluk barınak Varlık sağanak Benlik sığınak Ölüm kaçamak Var… yok.. garip Gariplikte gariplik Gönül ipekten ip Altı derin serinlik Bilmem ki ne ettim Sıfırı yoka tükettim Kendimi hiçe ürettim Yok ettim de yok ettim ............ Sövüyorsa ahir, tahire Selamsızsa zahid, abide Hınzır doğurmuşsa halis mümine Ey sükutu beşer! Sökülün çığlık çığlık Toprak altı, hayra koşan topluluk Uyuyamazsa aç iken komşusu Hesaba çekmişse cepteki bolluğu Tercih ederse, varlığa yokluğu Dirilin Ey kabri Ehil, dirilin şenliğe Toprak bezenmiş süsünü, hayır onun üstünde ..... Hayatın kuytusu an…(ladım) Kuytuya baktım yok...(ladım) ... Kafa kağıdında ibare İslam İslam yaşadığın mıdır Ey insan! Cesedden cesede hatırlar niçin? Gelmedi İslam ölü gömmek için. Yaşarken insan İslamdan kaçsa da Ölüsü yine gelir musallaya Ruh yaptığı amelle geri döner İslam’ı, yaşayanı İslam gömer .......... Elleri kuruyacak Ebu Leheb’in Zira düşmanıydı Allah habibinin Hayırsızdı ona malı ve evladı Çünkü yoktu Hakka imanı Alevli bir ateşti kazancı Karısı da ona odun hamalı Boynunda bükülmüş bir iple İzler kocasını ateşler içinde ......... Arşivden bir kaç senelikler... bende yeni buldum Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted August 20, 2010 Bir çocuk saflığıyla yokluğu yoklasam O saflığı ne olurdu ömür boyu saklasam Maşallah çok güzel hepsi !! Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted September 4, 2010 Nebi aleyhisselam, Mescid-i Nebevi'de Hutbe irad ederdi; bir kütük üzerinde O mübarek kütük; kurumuş hurma idi Alemlerin fahrine; pek sevimli idi Bir vakit sahabesi; bir minber yaptırdılar Üç basamaklı minberi; peygambere sundular Rasulullah pek bir sevindi; bu hediyeye Hemen kütüğü bırakıp; yöneldiler minbere Ashab pek şaşırdı; etraflarına baktılar Mescide girmiş; bir deve aradılar Zira öyle ses vardı ki; mescidin içinde Annesini çağıran bir deve nispetinde Resule emir geldi; git kütüğü sıvazla Hasretlendi ardından; susmaz yoksa bu nazla Değdi ona elini; Kutlu Nebi gülerek Teklif götürdü ona; iki seçenek vererek Dilersen Rabbim seni; eski haline soksun Yahut cennetine alıp; Ümmetime sunsun İstedi o kütük; cennete girebilsin Orada bile nebiyi; hep görebilsin Resul dua buyurdu; kütüğün isteğince O an toprak açıldı ve kapandı gömülünce Sonra bu minberde; çok olay vaki oldu Bunlardan bir tanesi; şöyle vuku buldu Yaklaşın buyurdu Nebi; minberin etrafına Resul "Amin" buyurdu; ashab şaştı duruma Zira ilk kez böyle bir olay işittiler Duasız "Amin"e; garabet atfettiler Nebi ikinci basamakta "Amin"i tekrarladı Üçüncü "Amin"den sonra durumu açıkladı Merak mı ediyorsunuz; duasız "Amin"imi Garib mi sayıyorsunuz; üç basamak; üç amini Sahabe buyurdu; Ya Rasulullah vallahi de Şahit olmadık bu işe senden; daha öncelerde Nebi buyurdu; o vakit ilk basamaktayken Cibril gelip dua etti; Amin dedim ben Dedi Ya Rasulullah; uzak olsun rahmetten Tembellik duyanlar; sana salat etmekten Sonra devam ile dedi; rahmetten uzak dursun Ramazan girdiği halde; kendini uzak tutsun Sonra şöyle dedi ki; veyl O'na olsun Ana babası yaşlı iken; duaya uzak kalsın. Ben de hepsine tek tek "Amin" buyurdum Mescid-i Nebevi'den ümmetime duyurdum Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted September 6, 2010 Mühim bir ibret vesikası ve numune-i imtisal. Medine-i Münevvere'de bahsi geçen bu hadise adeta insanın iliklerine işliyor.Hurma kütüğü lisanı hal ile ben senin nuraniyetinin nuruyla beslendim bu hazdan ayrılamam ben baki olanı ve seni isterim beni öyle göm ki öyle yok etki senin nurunla dirilip ebedi olayım şeklinde Efendimiz' den(s.a.v) talepde bulunuyor. İnsanın bu noktada kendini sorgulaması gerekiyor bir hurma kütüğü kadar Efendimiz'e(s.a.v) hasret duyuyor muyuz? Ayrılığın, uzaklığın hicranını, elemini bir kütük kadar iç alemimizde yaşayabiliyor muyuz? Onun gibi yanık bir eda ile feryad-ı figan edip sesimizi duyurabiliyor muyuz? Başka bir zaviyeden! Bir kütüğün bile ızdırabına, uğunmalarına, inlemelerine karşı kayıtsız kalmayan kütüğün arzularına ulaşması için dua eden ümmeti ümmeti nidaları ile mübarek ömrünü ümmetine adayan Efendimiz (s.a.v) bizim en ufak çabamıza, sevgimize, alakamıza kayıtsız kalır mı? Muhasebesini yapmak icap ediyor. Yâ Rabbî! O senin Habîbinin muhabbetinden ağlayan hurma kütüğünün hâlinden bizlere ve kardeşime bir muhabbet hissesi nasîb eyle!Amin. Gönlüne, hislerine sağlık kardeşim. Dua ile... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted December 24, 2010 Sanma salik sen tehiri, Rabbinin ihmalidir bu İlticaya kavuş hemen, Rabbinin imhalidir bu 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted February 2, 2013 Şiir demeyelim de; nacizane Osmanlıca karşı cinse açılma repliklerinden kalemime bulaşan bir kaç hayal ürünün bir tanesi... Umk-u kalbime culüs-ü saltanat-ı şahanenize müteakiben bendeniz olma şeref-i aliinizi bahşettiğiniz şol fakirin ihya ve mesrur-u çün nazar-ı şefkat ve aşkınızı bir lahza dahi olsa gözlerime rabtetmeniz hem kifayet hem de ademi hayatıma bend olacaktır.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
ssimeranya 23 Report post Posted February 2, 2013 Umk-u kalbime culüs-ü saltanat-ı şahanenize müteakiben bendeniz olma şeref-i aliinizi bahşettiğiniz şol fakirin ihya ve mesrur-u çün nazar-ı şefkat ve aşkınızı bir lahza dahi olsa gözlerime rabtetmeniz hem kifayet hem de ademi hayatıma bend olacaktır.. Yalnız şu replik sonrası, Osmanlıca karşı cinse açılma sanatından soğudum naçizane. Eleştiri kabul ediyorsanız mümkünse hiç girmeyin bu alana. Şiirleriniz daha anlaşılıyor hem... :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted February 2, 2013 )))) mesele anlaşılmamaksa eğer zaten bizde bunu anlayanı arıyoruz...))) yok hoş değilse yani olmamışsa çalışırız efendim)) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted February 6, 2013 Memalik i kalbiyemin melike i yekta i nar i nazarınız ile kül ve kor ettiğiniz kalb i bahtsızimi aşkı bünyan şehr i hasret i cemalinize tedvilu çün sebebi sürur u hayatım cevabı müspet i şahanenizi bahşediniz sultanim 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted February 7, 2013 Bu cümlelere hayır diyecek bir hemcinsim yoktur eminim. Tek bir şartta hayır der, kesin anlamamıştır. Hayırlı olsun, Allah tamamına erdirsin. Tahayyülden tahakkuka tebeddül eder elbet. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted February 7, 2013 Prensin kül kedisini ararken kullandığı taktiği kullanmayı düşünmeye başladım... elde ayakkabı teki ile kapı kapı gezmesi gibi elimde pusula kapı kapı gezip anlayanı mı bulsam)) Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted February 17, 2013 Kardeş Kureyşi, size çalışmalarınızda işinize yaracak bir metin buldum. Çok sevimli, hoş. İstifade edin bence.Yanına bir misvak, bir seccade hediye. İş tamam :shiny: Buyrun "seni ilk gördüğümde aniden çakan şimşek gibi titrettin bedenimi.. dedim "sübhanallah" ürkekti bakışların başın önde çocuksu bir masumiyet belirdi gülüşünün kıyılarında.. bayramlığını koynuna alıp yatan çocuğun heyecanı ile beklemeye başladım yarınları.. yağmurlu bir gündü. hani filmlerde yaşanır anca bunlar derler ya o türdendi bizimkisi. bana sorarsan hala bir rüyadayım uyanmak istemediğim. şemsiye aşktır. aşıkların ilk yuvasıdır. söyler misin bana yağmurdan mı aldın gözlerini.. yağdırma gözlerini üzerime kirpiklerim dayanmaz.. utanınca kızaran yanağın mı yoksa beliren gamzen mi seni böylesine eşsiz kılan.. yüzüm seninle gülüyor hayat seninle anlamlı.. adımı söyleyince fenerbahçenin attığı gol kadar mutlu oluyorum. sabah günaydınım akşam rüyalarda buluşalımımsın. beni mutlu etmekle mutlu olan.. bazen annemin sarılışındaki benimsemede bazen babamın sevgisini belli etmese de yüreğindeki büyüklükte buluyorum seni.. hayata yeniden doğdum.. gülüşlerimi buldum sözlerinde, huzuru buldum gözlerinde.. yeniden tanımaya başladım çevremi.. artık güller daha bir güzel kokuyor papatyalar daha bir gösterişli.. yediğim patates kızartması bile daha bir lezzetli.. izlediğim leyla ile mecnun daha bir özel. Bugüne kadar başıma gelen en anlamlı şeysin. Duamsın.. Hangi iyiliğim karşılığımda Allah seni bana ihsan etti bilemiyorum. Şükrümsün.. İlk günden beri huzurumun karşılığısın. Kişi (kıyamette) sevdiği ile beraberdir buyuruyor peygamberim.. Birlikte komşu olsak ya, Resulullaha.. Bundan sonra en büyük mutluluğum seni mutlu etmektir.. sevmek güzeldir sevmenin günü yoktur sevene her gün bayram :)" Bir ilahiyatçıdan döküleni budur. Neler var Allah'ım ya. Fenerbahçe'nin attığı gol kadar mutluluk ha.. Neyse ben hizmetimi yaptım kenara çekileyim :) Komik ama bayağı. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted February 18, 2013 .... Yok!.... tutmadı pek; sarmadı beni... efendim ben ahşap konakların cumbalarının yaptığı gölgelerin kararttığı arnavut kaldırımlı yolda; arkasından bakakaldığım peçeli yarin hayalindeyim... Fenerbahçenin attığı gol bilmem ne dizisi biraz zamane işleri... Göksu koylarında çarşafının siyahlığından gözlerimin kamaşıp şemsiyesinin altında gözlerimi oğuşturmak.... kiralanan sandalda derya sefası yapmak.. ne bilim çok mu eski şeyler yok mudur bu zamanda bunlar.. herşey bir kafede iki yudum bardak çayın içinde atılan bir temel üzere mi yükselir şimdi..... zamanla beraber her şey kayıyor ellerimizden.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted June 1, 2015 Hohlaya hohlaya erittiği buz dağlarının sonrasında, ortaya çıkan çamur arasında beliren bir filizin yahut en aşağı 200 sene batının kanalizasyon artıklarının altında kalan bir kıvılcımın devamı olan bir gençliğin, hamurunu yoğuranlar silsilesinin bir neferini, fikir işçisinin tanıması demektir Necip Fazıl’ı anlamak… ‘Zaman bendedir ve mekan bana emanettir ‘ nidasını agorada haykırmak şecaatine namzet bir gençlik, kaybettiği kutlu asırları yeniden yakalayabilmek için anlamalıdır üstadı… Büyük bir kan değişimine uğramış, kısa bir sürede kıyafeti müzelik ve alfabesi mazi, bütün ilmi birikimi kütüphanede mahsur kalan, cüceleştirilmiş bir devin mazisini sorabilmeyi ve ceketinin astarında kaybettiği güneşe yeniden kavuşmak gayreti Necip Fazıl’ı anlamak demektir. Necip Fazıl başbakanlık marifetiyle verilen, gazete ve dergilerde ‘Allahtan ve ahlaktan bahsetmek yasaktır’ emrine karşı: ‘Haluk’a isyan edene itaat edilmez!’ düsturu ile karşı koymak demektir haksızlıklara… ‘Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız Ruhuma büyük temel çivisini çaktınız.’ diyerek , büyük velinin mistik şairde bıraktığı etkiyi; ‘Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri, Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri…’ mısraları ile de hayatının dönüm noktasından bahseden üstad, dünyadan ahirete beşeri alakalardan ilahi gayeye geçişi anlamanın formülünü öğretir bizlere… Bilimde, sanatta, şunda ve bunda ne kadar rütbe varsa takınıp tasavvuf kapısının kıtmirinin makamı budur deyip, bu kıtmirin sahibini düşünün demek ; ‘kayboldum sende Sende tükendim Sordum aynaya Hani ya kendim Benim efendim’ diyerekte şeyhte fani olmanın makamını müşahade için, üstadı tasavvuf ehliyim diyenin anlaması gerekir… Yeni asır islam cihadının üzerine kurulu olduğu üç alanda ilmi destek vardır: din ilmi, tarih ilmi ve dil ilmi… Bu üç sermaye ile meydanlarda islam sancağını tasımakla mükellef İslam genci, Necip Fazıl’da bu üç silahı kullanmasını öğrenecektir. Bir hoca vasfı kadar din ilmine vakıf olan üstad, ehli sünnet müdafisi olmuş, yeni asrın sapkın kollarından olan reformistlerle mücadele etmiş, saf Ehl-i Sünnet yolunu temizleyerek gençlere: ‘işte iz, geliniz!’ diyerek takip edilmesi gereken üslubu göstermiştir. Geçmiş ile bağlantısı olmayan bir toplumun boşlukta kalıp, ilk esen rüzgarda hesapsızca savrulan yaprak misali olması nasıl kaçınılmazsa; yanliş liderler peşinde tersiri ile esen topluluk olmamak için yine Necip Fazıl bir set çekmiştir şuursuz kalabalıklara… ‘Bize düşen borç asırlık zamanlardan tarihi temizlemek sahte kahramanlardan..’ Ve üçüncü silah olan dil; Necip Fazıl’ın elinde her şekle giren bir oyun hamuru gibi, İslam davasını sırtlayan bir hamle olmuştur. Pateur’un mikrobu keşfettiği asırda ‘Allaha nasıl inanayım?’ diye soran küfür yobazına, ‘Siz delil aldığınız adamı dahi delil alarak kullanmaktan acizsiniz, halbuki Pasteur’un mikrobukeşfi ile, birtek mikrop bile bir yaratıcının varlığına delil olur , demiştir’ diyerek hasmını susturmuştur. ‘Fezada Allah diye bir şey yok, iddiası, gel gör kaç füzeye denk bir müminin duası…’diyerek İslam sermayesının hiçbir sistem ve ideoloji ile kıyas kabul etmeyeceğini aleme nakşetmiştir. ‘Anladım işi; sanat, Allah’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.’ Evet necip fazılı anlamak modern asırda islamı anlamaktır 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites