Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
yeniceri38

Kazaya Kalan Namazlar....

Recommended Posts

Arkadaşlar Abdulkadir Geylani Hazretlerinin (kuddise sirruh) yanılmıyorsam farz borcu varken sünneti kılmak ahmaklıktır anlamında bir sözü vardı...Hem bu sözü senet sayıp hemde büyüklerimin telkiniyle kılamadığım kaza namazlarımı sünnetlerde kılıyorum.Şöyle ki mesela öğle namazının ilk sünnetinde önceden kılmadığım öğlenin farzına niyet ediyor ama ilk sünnet gibi kılmaya devam ediyorum.sadece niyetler de değişiklik oluyor.bu şekilde hem farzın hemde sünnetin yerine getirldiği şahsıma bildirildi.Bu konuda kaynak göstererek fikir paylaşımının yararlı olacağı temennisindeyim...Vesselam..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Arkadaşlar Abdulkadir Geylani Hazretlerinin (kuddise sirruh) yanılmıyorsam farz borcu varken sünneti kılmak ahmaklıktır anlamında bir sözü vardı...Hem bu sözü senet sayıp hemde büyüklerimin telkiniyle kılamadığım kaza namazlarımı sünnetlerde kılıyorum.Şöyle ki mesela öğle namazının ilk sünnetinde önceden kılmadığım öğlenin farzına niyet ediyor ama ilk sünnet gibi kılmaya devam ediyorum.sadece niyetler de değişiklik oluyor.bu şekilde hem farzın hemde sünnetin yerine getirldiği şahsıma bildirildi.Bu konuda kaynak göstererek fikir paylaşımının yararlı olacağı temennisindeyim...Vesselam..

Hiçbir bilgim yok ama benim fikrim namazları vaktinde sünnetiyle beraber kılıp ayrıca hergün müsait zamanımızda bir günlük kaza namazı kılsak daha iyi olur. Tabi bunu söylüyorum ama uygalayabiliyor muyum? Malesef çok nadir. Allah bize o azmi nasip eder inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Arkadaşlar Abdulkadir Geylani Hazretlerinin (kuddise sirruh) yanılmıyorsam farz borcu varken sünneti kılmak ahmaklıktır anlamında bir sözü vardı...Hem bu sözü senet sayıp hemde büyüklerimin telkiniyle kılamadığım kaza namazlarımı sünnetlerde kılıyorum.Şöyle ki mesela öğle namazının ilk sünnetinde önceden kılmadığım öğlenin farzına niyet ediyor ama ilk sünnet gibi kılmaya devam ediyorum.sadece niyetler de değişiklik oluyor.bu şekilde hem farzın hemde sünnetin yerine getirldiği şahsıma bildirildi.Bu konuda kaynak göstererek fikir paylaşımının yararlı olacağı temennisindeyim...Vesselam..

 

 

''Değerli Kardeşimiz;

 

 

Meşrû bir mazeretin dışında namazı kazâya bırakan kimse, bir hatâ işlemiş ve günaha girmiş olur. Bu uitibarla kazâya kalan namazın, en kısa zamanda kılınması gerekir. Çünkü beş vakit namazın edâsı farz olduğu gibi, kazası da farzdır. Kazâya kalan namazın kılınmasıyla sadece borç ödenmiş olur. Günahın affedilmesi için de ayrıca tevbe istiğfar etmek lâzımdır.

 

 

 

Namaz borcundan bir an evvel kurtulmak için, hakkında Peygamberimizin hadisi bulunmayan nâfile namazların yerine kaza kılmak daha isabetli olur. Ancak, Hanefî mezhebine göre, hakkında hadis bulunan nafile namazların yerine kaza kılmak uygun değildir. Bu hususta Hanefî fıkıh kitaplarında şu hüküm yer alır:

 

 

 

“Kazaya kalmış namazları kılmak, nafile namaz kılmaktançok daha ehemmiyetli ve çok daha uygundur. Fakat beş vakit namazın sünnetleri, kuşluk, tesbih, tahiyyetü’l-mescid ve evvabin namazı bundan müstesnadır. Yani bu sünnet ve nafileler kaza namazları için terk edilmezler.1

 

 

 

Herşeyden evvel, namazlardan önce ve sonra kılınan sünnetler bir yerde farz namazların tamamlayıcısı hükmündedir ve Peygamberimizin (a.s.m.) şefaatine vesiledir. Bunun için,namazını kazaya bırakan kimse bir yandan namazlarını kaza etmekle borçtan kurtulurken, diğer taraftan da sünnetleri kılarak Peygamberimize olan bağlılığını göstermiş olur.

 

 

 

Mesele Hanefî mezhebine göre böyle iken, diğer üç mezhebe göre, kaza namazı olan bir kimsenin nafile namazları ile meşgul olması, sünnet kılması caiz değil, haramdır.

 

 

 

Mâlikî mezhebine göre, üzerinde kaza namazı bulunan bir kimsein nafile namazı kılması haramdır. Ancak beş vakit namazların sünnetleri ile tahiyyetü’l-mescidin kılınabileceğine dair ruhsat vardır. Bunların dışında meselâ teravih namazı ile meşgul olunduğu takdirde sevap alınsa da, kaza namazı geriye bırakıldığı için günah işlenmiş olur.

 

 

 

Şâfiî mezhebine göre de, üzerinde kaza namazı borcu olan bir insanın, bu namazları kılıp borcundan kurtuluncaya kadar gerek beş vakit namazların sünnetlerini, gerekse diğer nafileleri kılması mekruhtur. Çünkü bir an önce kazaların kılınıp bitirilmesi gerekir.

 

 

 

Hanbelî mezhebine göre ise üzerinde kaza namazı olan bir kimsenin nafile ile meşgul olması haramdır. Ancak vitir ile beş vakit namazın sünnetlerini kılması caizdir. Fakat, kazaları çoksa bunları da kılmayarak kaza namazlarıyla meşgul olması daha iyidir. Yalnız sabah namazının sünneti bundan hariçtir, onu kılmak gerekir.2

 

 

 

Netice olarak; kaza namazları fazla olan Hanefîlerin sünetleri terk ederek kaza namazı kılmalarında bir mes’uliyet olduğu söylenemez. Gerek vakit namazlarının, gerekse diğer nafilelerin yerine kaza namazının kılınmasının uygun veya evlâ olmaması demek, “Sünnetyerine kaza kılmak caiz değildir” mânâsına gelmez.

 

 

 

Ancak bununla beraber kaza namazları fazla olmayan kimseler ise her farzdan sonra bir vakit kazâ namazı kılmayı alışkanlık haline getirirlerse güzel bir âdeti devam ettirmiş olurlar. Ayrıca Cenab-ı Hakkın mahşer günü eksik gelen farz namazları sünnetlerle tamamlamayacağı hususunda rivayetler bulunduğunu da hatırdan çıkarmamak gerekir.''

 

 

 

1. Mevlânâ eş-Şeyh Nızâm. el-Fetâvâl-Hindiyye. (Bulak: Matbaa-i Emiriyye, 1310), 1:125; İbni Âbidin. 1493; el-Mezahibü’l-Erbaa, 1:492; Halebî-i Sağîr, s.349.

2. el-Mezahibü’l-Erbaa, 1:492.

 

 

 

Mehmed Paksu

 

 

 

www.sorularlaislamiyet.com adlı siteden istifade edeceğinizi düşünüyorum.. ücretsiz üyelikle takıldığınız soruları sorabiliyorsunuz.. ayrıca cevaplayan kimseler de gerçekten bu işin ehli.. isimleri de yazıyor, bakabilirsiniz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselam, biz de şu iktibasları yapalım, faydası olur inşallah:

 

Sual: Peygamberimiz, (Sünnetimi terk edene şefaatim haramdır) buyurduğuna göre, sünnetler yerine kaza kılmak haram olmuyor mu?

CEVAP

Hayır, kaza kılınca, sünnete de uyulmuş olur. Bunu birkaç yönden açıklayalım:

 

1- Sünnetler yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü Peygamber efendimiz, farzın yanında nafile namaz da kılardı. Kıldıkları bize sünnet olmuştur. Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Farzın yanında kaza kılınca yine sünnet kılınmış oluyor. Sadece farz kılıp yanında hiçbir şey kılmayan, ancak o zaman sünneti terk etmiş olur. (Nevadir-i Fıkhiye)

 

2- Kaza borcu olanın sünnet ve nafile kılması, ahmaklıktır. Dört mezhepte de kaza kılması gerekir. Din kitaplarında diyor ki:

Kaza namazı borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır. (Bey ve Şira risalesi)

 

Hazret-i Ali'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Zahire-i Fıkh, Fütuh-ul-gayb m.48] (Bu hadis-i şerifi açıklayan Hanefi âlimlerinden Abdulhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu olanın, sünnetleri de kabul olmaz. Çünkü sünnetler de nafiledir.)

 

Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:

(Farz namaz borcu olanın nafilesi kabul olmaz) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m.48)

 

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki:

Üzerinde farz borcu olanın nafile ibadetlerini, Allahü teala kabul etmez. (Kitab-ül Harac)

 

3- (Sünnetimi terk edene şefaat etmem) hadis-i şerifindeki sünnet, namazın sünnetleri değildir, diğer sünnetler de değildir. İslamiyet demektir. Burada sünnet, yol demektir. Benim sünnetim demek, benim yolum demektir. Şeyh-ul-islam İbni Kemal Paşazade hazretleri, (Şerh-ı hadis-i erbain) kitabında, (Sünnetimi terk edene şefaatim haram oldu) hadis-i şerifini açıklarken buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifteki sünnet, İslamiyet demektir; çünkü mümin, büyük günah işlese de şefaatten mahrum kalmaz. Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Ümmetimden, büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Ebu Davud]

 

Gerek namazın sünnetlerini ve gerekse diğer sünnetleri terk etmek, büyük günah değildir. Büyük günahlara şefaat edilince, sünneti terk edene elbette şefaat edilir.

 

(Sünnet yerine kaza kılma, şefaatten mahrum kalırsın) diyenlerin, sünnetlerin çoğunu yapmadıkları görülür. Bu sünnetler hakkında, sitemizde bu linkteki yazıda bilgi var:

Unutulan sünnetler ve farzlar

 

Bunlara uymak elbette büyük nimet ve saadettir ama bunlardan bir kısmını yapmayan Müslümana, (Sen şefaatten mahrum kalırsın) demek çok yanlış olur; çünkü Peygamber efendimiz, büyük günah işleyenlere bile şefaat edecektir. (Ebu Davud)

 

**

 

Sual: Kaza namazı borcumuz var iken, duha ve tesbih gibi nafile namazları kılmak caiz mi?

CEVAP

Namazın kazaya kalma sebebi önemlidir. Eğer namaz şer’i bir özürle kazaya kalmışsa, mesela, seferde; sel, yırtıcı hayvan, eşkıya, anarşist gibi bir tehlike varsa, namazı oturarak veya hayvan üzerinde ima ile de kılmak mümkün değilse, annenin veya çocuğunun telef olacağı zaman ebenin ve acil ameliyatlarda doktorun müdahalesi esnasında kılınamamışsa ve uyku, unutmak gibi bir özürle namaz kaçırılmışsa, kazayı önce kılmak gerekmez, bahsedilen nafile namazları kılmakta hiç mahzur olmaz. Çünkü namazın bu özürle kazaya kalması günah değildir.

 

Böyle bir özürle kaçırılan namazlara faite namaz denilmektedir. Çünkü, bir Müslüman namazlarını terk etmez. Ancak yukarıda bildirilen bir özür ile kaçırabilir. Bir özür ile kaçırılmış namaz ile özürsüz, kasten terkedilmiş namazın hükmü aynı değildir. Namazları, bir özürle fevt ederek kazaya bırakmak günah olmadığı için, bunların kazalarını, nafile kılacak kadar geciktirmek de günah olmaz. (Redd-ül muhtar, Halebi, Hindiyye)

 

Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:

Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

 

Hamza Efendi hazretlerinin Bey’ ve Şir’a risalesinin şerhinde, (Kaza borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır) buyuruluyor. Sünnetlere nafile denir.

 

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:

(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e yaptığı vasiyetinde, (Farz olan ibadetler ödenmeden nafileler kabul olmaz) buyurdu. (Kitab-ül Harac)

 

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire]

 

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftah-ün-necat]

 

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [buhari]

 

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuh-ul gayb m.48]

 

Bu kitabı şerh eden Hanefi âlimi Abdülhak-ı Dehlevi, (Bu hadis, farz borcu olanın, sünnetlerinin de kabul olmayacağını bildiriyor) buyuruyor. Abdülkadir-i Geylani hazretleri (Farz borcu varken sünnet ile meşgul olmak ahmaklıktır. Çünkü sünnetleri kabul olmaz) buyuruyor. (Fütuh-ul gayb ve şerhi)

 

Farzın yanında nafile ve sünnet, deniz yanında bir damla bile değildir. (Mekt. Rabbani)

 

Bu vesikalara rağmen, Allah’ın emri olan farzı bıraktırıp, Duha, Tesbih, Teheccüd gibi nafileleri kıldırmaya çalışıyorlar. Bir kimse, ömründe hiç nafile kılmasa, ahirette ceza verilmez. Fakat bir farzı terk etmenin cezası çok büyüktür. Düşman karşısında, bir farz namazı kılmak mümkün iken, terk etmenin cezası, 700 büyük günaha bedeldir. (Câmi’-ül-fetâvâ)

 

O halde Resulullah efendimizin emrine uyup bir an önce kazaları bitirmeye çalışmalıdır.

 

Kuşluk ve teheccüd namazı kılmak

Sual: Kaza namazı borcu olmayan kimse, kuşluk ve teheccüd namazlarını nasıl kılar?

CEVAP

Kuşluk vaktinde ve gece seherde, 2, 4, 8 veya 12 rekât nafile namaz kılar. Ancak kazası olmasa da, ihtiyaten kazaya da niyet etmelidir. Kazamız yoksa zaten nafile olur, yani kazaya niyet etmekle, kuşluk ve teheccüd namazları da kılınmış olur, bir kaybımız olmaz. Farz kazası olmayanın kıldığı nafile olacağı ve nafile namazların her rekâtında zamm-ı sure okumak vacib olduğu için, dört rekât kılarken son iki rekâtta da zamm-ı sure okumalıdır. Farzların da son iki rekâtında, zamm-ı sure okumanın mahzuru olmaz. Bildirilen vakitlerde kaza namazı kılarken kuşluk veya teheccüd namazı diye niyet etmek şart değilse de, kuşluk veya teheccüd diye niyet edilirse, niyet sevabı da elde edilir. Abdest alıp kılınacağı için sübha namazına, yani abdeste şükür namazına da niyet edilirse, niyet sevabına kavuşulur. Niyet edilmese de, yine sübha namazı kılınmış olur.

 

**

 

Sual: Sünnetleri kılarken kaza namazına nasıl niyet edilir?

CEVAP

Kaza namazlarını kılıp bir an önce farz borcundan kurtulmak lazımdır. Fırsat buldukça kaza namazı kılmalıdır. Hesabın kolay olması için, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edilirse ve aşağıda bildirildiği gibi kılınırsa, bir günlük kaza namazı kılınmış olur.

 

Sabah namazının sünnetine vacib diyen âlimler de olduğu için sabah namazının sünnetine sünnet diye niyet etmelidir.

 

Öğle namazının ilk dört rekat sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını ve öğlenin ilk sünnetini kılmaya) diye niyet edilir. Aynen farz gibi kılınır. Son iki rekatta zamm-ı sure okunsa da olur, okunmasa da olur. Çünkü dört rekatlı farz namazların son iki rekatında zamm-ı sure okumakta mahzur yoktur.

 

Öğle namazının son sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını ve öğlenin son sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

 

İkindi namazının sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış ikindi namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

 

Akşam namazının sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış akşam namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir ve [akşam namazı gibi] üç rekat kılınır. Üç rekat nafile olmadığı için, böyle niyet uygun olmaz sananlar var. Peygamber efendimiz, akşamın farzından sonra 2, 4, 6 rekat sünnet kılmıştır. Bir kimse de akşamın farzından sonra herhangi bir namaz kılarsa, bu sünneti yerine getirmiş olur.

 

Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış yatsı namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

 

Yatsının son sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış vitir vacibi ve yatsının son sünnetini kılmaya) diye niyet ederek üç rekat vitir namazı kılınır. Burada da farzdan sonra, bir namaz kılındığı için sünnet yerine gelmiş olur.

 

Böylece bir günlük kaza namazı kılınmış olur, sünnetler de terkedilmiş olmaz. Bir kişi, böyle kaza kılarken vaktin sünnetine diye niyet etmese de yine sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü sünnet, vaktin farzından başka bir namaz kılmak demektir. (N. Fıkhıyye)

 

Kaza namazı her zaman kılınır. Sadece akşama 45 dakika kala, güneş doğduktan sonra 50 dk geçinceye kadar ve öğleye 20 dk kalınca kaza kılınmaz. Bunun haricinde her zaman kaza kılınır.

 

Cumanın sünnetlerini ve teravih namazını, kuşluk, evvabin, teheccüd gibi nafile namazları kılarken de aynı şekilde niyet edilir. Mesela gece kalkan kimse, abdest aldıktan sonra, (İlk kazaya kalan … namazının farzını ve teheccüd namazı ve sübha namazı kılmaya) diye niyet edebilir.

 

İstihare namaz, hacet namazı gibi nadiren kılınan istisna nafile namazlarda, küsuf ve husuf namazları cemaatle kılındığı zaman, kazaya niyet edilmez. Bunlar ne namazı ise o niyetle, yani nafile niyetiyle kılınır.

 

Kaza kılarken erkeklerin ezan ve ikamet okuması sünnettir. Birden fazla kaza namazı kılarken, her defasında ezan okunmasa da olur. İkameti okumalıdır.

 

Cumanın ilk sünnetini kılarken, (Cumanın sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Cumanın farzından sonra 10 rekat namaz kılınır. Bunun ilk dört rekatını kılarken, (Cumanın son sünnetine ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. İkinci dört rekatı kılarken, (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir ve farz gibi kılınır. Buna zuhr-i ahir namazı denir, mutlaka kılmalıdır. Cuma namazı kabul olmazsa, bu namaz o günün öğle namazı yerine geçer. Sonra iki rekat daha kılınır, buna da (Vaktin son sünnetini ve ilk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir.

 

Teravih namazını cemaatle kılmak, sünnet-i kifayedir. Yani, cemaatle kılanlar varsa, bu sünnet yerine gelmiş olur. Teravih kılarken, kazaya da niyet etmelidir. (İlk kazaya kalan … namazına ve teravih namazına) diye niyet edilir. Teravih namazı da, bir günlük kaza namazı da, 20 rekat olduğu için, bir günlük kaza kılan, teravihi de kılmış olur. Kaza kılarken, teravih dualarını da bunların arasında okuyabilir.

 

Camide veya evde, cemaat ile teravih kılındığı zaman, kaza borcu olan veya imamın namazının sahih olduğuna güvenmeyen kimse, namaza yeni başlayanlara önayak olup, onları namaza alıştırmak ve dedikodu, fitne çıkmasını önlemek için, cemaat ile teravih kılar. Fakat, bu imama uymaz. Niyet etmiş görünür. Kendisi, yapabilirse kaza kılar. İmam, iki rekatta bir selam veriyorsa, sabah namazı farzlarını, dört rekatta bir selam veriyorsa, diğer farzları kaza etmeğe de niyet eder. Kaza namazına da niyet edince, imamın hareketlerine uyamaz ise, yalnız teravih kılmaya niyet ederek böyle imama da uyar. Fakat, imama uymaya niyet etmeden, imamla birlikte hareket ederek kaza kılmak zor olduğu için, camiye gitmek zorunda kalan, yalnız teravih kılmaya niyet ederek imama uyar. Şafii’de ise, başka namaz kılan imama uymak caiz olduğu için, teravih kılan imama uyarak kaza namazı kılabilir.

 

Sual: Diğer sünnetleri kılarken kazaya niyet ettiğimiz halde sabahın sünnetini kılarken niye kazaya da niyet etmiyoruz?

CEVAP

Sabahın sünneti, diğer sünnetlere göre çok kuvvetlidir. Bazı âlimler vacib olduğunu bildirmişlerdir. Bunun için özür yokken sabahın sünnetini oturarak veya hayvan üzerinde kılmak caiz değildir. (Dürr-ül-muhtar)

 

Nafileleri özürsüz oturarak kılmak caizdir. Yalnız sabah namazının sünneti bundan müstesnadır. (Merakıl-felah)

 

Nihaye, Hazain ve diğer kitaplara göre, sabah namazının sünnetinin vacip olduğunu bildiren âlimler vardır. (Redd-ül-muhtar)

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

 

(Sizi atlılar kovalasa da, sabahın iki rekat sünnetini bırakmayın.) [Ebu Davud]

 

(Vitir ile sabah namazının sünneti bana farzdır.) [İ. Ahmed, Taberani]

 

(Sabah namazının iki rekat sünneti dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.) [Müslim, Tirmizi, İ.Ahmed]

 

Hazret-i Aişe validemiz, (Resulullah, sabah namazının iki rekat nafilesine [yani sünnetine] diğer nafilelerden daha çok önem verirdi) buyurdu. (Buhari)

 

Resulullahın, sabahın farzından önce iki rekat nafileden sonra, öğlenin farzından önce de dört rekat nafile namaza da önem verdiği bildirildi. (Buhari)

 

Yukarıda bildirilen sebeplerden dolayı, sabah namazının sünneti yerine kaza kılınmamaktadır.

 

Kaynak: http://www.dinimizislam.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben de kaza namazlarımı burada bahsedilen şekilde eda ettim.Rabbim kabul eder inşallah.Osman Ünlü Hoca'dan dinlemiştim bunları.

 

"1- Sünnetler yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü Peygamber efendimiz, farzın yanında nafile namaz da kılardı. Kıldıkları bize sünnet olmuştur. Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Farzın yanında kaza kılınca yine sünnet kılınmış oluyor. Sadece farz kılıp yanında hiçbir şey kılmayan, ancak o zaman sünneti terk etmiş olur. (Nevadir-i Fıkhiye)"

 

"Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:

(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.) "

 

"Sabah namazının sünnetine vacib diyen âlimler de olduğu için sabah namazının sünnetine sünnet diye niyet etmelidir.

 

Öğle namazının ilk dört rekat sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını ve öğlenin ilk sünnetini kılmaya) diye niyet edilir. Aynen farz gibi kılınır. Son iki rekatta zamm-ı sure okunsa da olur, okunmasa da olur. Çünkü dört rekatlı farz namazların son iki rekatında zamm-ı sure okumakta mahzur yoktur.

 

Öğle namazının son sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını ve öğlenin son sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

 

İkindi namazının sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış ikindi namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

 

Akşam namazının sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış akşam namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir ve [akşam namazı gibi] üç rekat kılınır. Üç rekat nafile olmadığı için, böyle niyet uygun olmaz sananlar var. Peygamber efendimiz, akşamın farzından sonra 2, 4, 6 rekat sünnet kılmıştır. Bir kimse de akşamın farzından sonra herhangi bir namaz kılarsa, bu sünneti yerine getirmiş olur.

 

Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış yatsı namazının farzını ve vaktin sünnetini kılmaya) diye niyet edilir.

 

Yatsının son sünnetini kılarken de, (İlk kazaya kalmış vitir vacibi ve yatsının son sünnetini kılmaya) diye niyet ederek üç rekat vitir namazı kılınır. Burada da farzdan sonra, bir namaz kılındığı için sünnet yerine gelmiş olur."

Share this post


Link to post
Share on other sites

bir radyo programında dinlemiştim güvenilir bi radyo programıydı.oradaki hoca kılamadığımız namazlarımızı tüm haliyle sünneti terk etmeden eda etmemiz gerektiğini söylemişti.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Metafor Gönüldaşımın iktibas ettiği yerden en sade şeklini ayrıca belli etmek amacıyla tekrar aktarıyorum:

 

Sünnetler Yerine Kazâ Kılınır mı?

 

Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri (Fütûh-ul gayb) kitâbında diyor ki: Mü’minin en önce farzları yapması lâzımdır. Farzlar bitdikden sonra, sünnetleri yapar. Ondan sonra nâfilelerle meşgûl olur. Farz borcu varken, sünnet ile meşgûl olmak ahmaklıkdır. Farz borcu olanın sünnetleri kabûl olmaz.

 

Alî ibni Ebî Tâlib “radıyallahü anh” bildiriyor: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Üzerinde farz borcu olan kimse, kazâsını kılmadan nâfile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse, kazâsını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namâzlarını kabûl etmez.

 

Abdülkâdir-i Geylânînin yazdığı bu hadîs-i şerîfi şerheden Hanefî mezhebi âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri buyuruyor ki: Bu haber, farz borcu olanların, sünnetlerinin ve nâfilelerinin kabûl olmıyacağını göstermekdedir. Sünnetlerin, farzları tamamlıyacağını biliyoruz. Bunun ma’nâsı farzlar yapılırken, bunların kemâllerine sebeb olan birşey kaçırılırsa, sünnetler, kılınan farzın kemâl bulmasına sebeb olur. Farz borcu olanın kabûl edilmeyen sünnetleri bir işe yaramaz.

 

Kudüs kâdısı Muhammed Sâdık Efendi, fâite namâzların kazâ edilmesini anlatırken, şöyle bildirmekdedir: Büyük âlim İbni Nüceym hazretlerine soruldu ki, (Bir kimsenin kazâya kalmış namâzları olsa, sabâh, öğle, ikindi, akşam ve yatsının sünnetlerini bu namâzların, kazâlarına niyyet ederek kılsa, bu kimse sünnetleri terk etmiş olur mu?). Cevâbında: (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünki, beş vakt namâzın sünnetlerini kılmakdan maksad, o vakt içinde, farzdan başka bir namâz dahâ kılmak demekdir. Şeytân hiç namâz kıldırmamak ister. Farzdan başka bir namâz dahâ kılarak, şeytâna inat edilmiş, rezîl edilmiş olur. Sünnet yerine kazâ kılmakda, sünnet de yerine getirilmiş olur. Kazâ borcu olanların, her namâz vakti, o vaktin farzından başka namâz kılarak, sünneti yerine getirmek için, kazâ kılması lâzımdır. Çünki çok kimse, kazâ kılmayıp, sünnetleri kılıyor. Bunlar Cehenneme gidecekdir. Hâlbuki, sünnetlerin yerine kazâ kılan, Cehennemden kurtulur) buyurdu.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Metafor Gönüldaşımın iktibas ettiği yerden en sade şeklini ayrıca belli etmek amacıyla tekrar aktarıyorum:

 

Sünnetler Yerine Kazâ Kılınır mı?

 

Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri (Fütûh-ul gayb) kitâbında diyor ki: Mü’minin en önce farzları yapması lâzımdır. Farzlar bitdikden sonra, sünnetleri yapar. Ondan sonra nâfilelerle meşgûl olur. Farz borcu varken, sünnet ile meşgûl olmak ahmaklıkdır. Farz borcu olanın sünnetleri kabûl olmaz.

 

Alî ibni Ebî Tâlib “radıyallahü anh” bildiriyor: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Üzerinde farz borcu olan kimse, kazâsını kılmadan nâfile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse, kazâsını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namâzlarını kabûl etmez.

 

Abdülkâdir-i Geylânînin yazdığı bu hadîs-i şerîfi şerheden Hanefî mezhebi âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri buyuruyor ki: Bu haber, farz borcu olanların, sünnetlerinin ve nâfilelerinin kabûl olmıyacağını göstermekdedir. Sünnetlerin, farzları tamamlıyacağını biliyoruz. Bunun ma’nâsı farzlar yapılırken, bunların kemâllerine sebeb olan birşey kaçırılırsa, sünnetler, kılınan farzın kemâl bulmasına sebeb olur. Farz borcu olanın kabûl edilmeyen sünnetleri bir işe yaramaz.

 

Kudüs kâdısı Muhammed Sâdık Efendi, fâite namâzların kazâ edilmesini anlatırken, şöyle bildirmekdedir: Büyük âlim İbni Nüceym hazretlerine soruldu ki, (Bir kimsenin kazâya kalmış namâzları olsa, sabâh, öğle, ikindi, akşam ve yatsının sünnetlerini bu namâzların, kazâlarına niyyet ederek kılsa, bu kimse sünnetleri terk etmiş olur mu?). Cevâbında: (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünki, beş vakt namâzın sünnetlerini kılmakdan maksad, o vakt içinde, farzdan başka bir namâz dahâ kılmak demekdir. Şeytân hiç namâz kıldırmamak ister. Farzdan başka bir namâz dahâ kılarak, şeytâna inat edilmiş, rezîl edilmiş olur. Sünnet yerine kazâ kılmakda, sünnet de yerine getirilmiş olur. Kazâ borcu olanların, her namâz vakti, o vaktin farzından başka namâz kılarak, sünneti yerine getirmek için, kazâ kılması lâzımdır. Çünki çok kimse, kazâ kılmayıp, sünnetleri kılıyor. Bunlar Cehenneme gidecekdir. Hâlbuki, sünnetlerin yerine kazâ kılan, Cehennemden kurtulur) buyurdu.

 

 

metafor vbe Ali nfk kardeşlerime teşekkür ediyorum.Bende kazaların nasaıl kılınacağını anlatayım;

 

Sabah Namazı;

 

-Burada iki rekatlık sünnette kazaya niyet edilmez.Sabah namazlarının kazası aşağıda açıklayacağım gibi öğlenin son sünnetin de eda edilir.

 

Öğle Namazı;

 

-İlk sünnette önceden kılınmayan öğle namazının farzları kaza edilir.Yani kazaya niyet edilir.

-Son sünnette ise önceden kılınmayan sabah namazlarının farzları kaza edilir(NİYET EDİLİR)

 

İkindi Namazı;

 

-Sünnette önceden kılınmayan ikindi namazlarının farzlarını kaza etmeye niyet edilir.

 

Akşam Namazı;

 

-Sünnet aynen iki rekat kılınır ancak niyeti önceden kılınmayan akşam namazlarının farzları kaza etmeye yönelik olur.

 

Yatsı Namazı;

 

-İlk sünnette önceden kılınmayan yatsı namazlarının farzlarını kazaya niyet edilir.

 

 

Burada dikkat edilmesi gereken nokta sadece niyetlerin değişmesi yoksa sünnetler aynen kılınmaya devam ediliyor.Allah taksiratımızı affetsin(AMİN)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kazaa borcu olanın nafile kılması ahmaklıktır diyen alimimiz İmam-ı Gazali hazretleridir. Ki kendisi müçtehittir. Rüyasında efendimiz kendisine mezhep kurması için icazet vermiştir. Lakin kendisi İmam Şafiî hazretlerinin mezhebine yakın içtihatlarda bulunmuştur.

Ahmaklık eseri olabilecek fiiliyat, şafiî mezhebi için geçerlidir..

 

İmam-ı Azam hazretlerinin görüşü; özürsüz kazaya bırakılan namazlar kaza edilirken; devam edilen evvabin, kuşluk, teheccüd gibi namazlar dahi terk edilmez. Nerede kaldı vakit namazını tamamlaan sünnetler....

Lakin, borcu olan kişinin alacaklıya sadaka vermesi gibi abes bir durum oluşmaması için; kişinin 2 rekat teheccüdden, evvabinden ve kuşluktan sonra sırası ile 12'ye; 6'ya ve isterse 12, isterse 8'e kaza ile tamamlaması efdaldir..

Bu Hanefî mezhebinin muteber görüşüdür...

Kazası olan sünneti terk edemez. İki niyetle bir namazı kılamaz..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kazaa borcu olanın nafile kılması ahmaklıktır diyen alimimiz İmam-ı Gazali hazretleridir. Ki kendisi müçtehittir. Rüyasında efendimiz kendisine mezhep kurması için icazet vermiştir. Lakin kendisi İmam Şafiî hazretlerinin mezhebine yakın içtihatlarda bulunmuştur.

Ahmaklık eseri olabilecek fiiliyat, şafiî mezhebi için geçerlidir..

 

İmam-ı Azam hazretlerinin görüşü; özürsüz kazaya bırakılan namazlar kaza edilirken; devam edilen evvabin, kuşluk, teheccüd gibi namazlar dahi terk edilmez. Nerede kaldı vakit namazını tamamlaan sünnetler....

Lakin, borcu olan kişinin alacaklıya sadaka vermesi gibi abes bir durum oluşmaması için; kişinin 2 rekat teheccüdden, evvabinden ve kuşluktan sonra sırası ile 12'ye; 6'ya ve isterse 12, isterse 8'e kaza ile tamamlaması efdaldir..

Bu Hanefî mezhebinin muteber görüşüdür...

Kazası olan sünneti terk edemez. İki niyetle bir namazı kılamaz..

 

 

O sözün müellifi Abdulkadir Geylani Hazretleridir Kardeşim...Konuyu açan arkadaşın belirttiği gibi kaza namazları sünnetlerde kılınabilir.Sen öyle yaptığında sünneti terk etmiyorsun,sünneti de kılmış oluyorsun...Bilmiyorum neye kime dayanarak yukarıdaki cümleleri kurdun...

 

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?id=2902 (şöyle bir yarım saatini ayır da bir bak Allah aşkına)

Share this post


Link to post
Share on other sites

İmam ı Gazali hazretlerinin görüşüdür diye öğrendim ben. Hem öyle olmasa bile ne değişir?

Hanefi mezhebinin görüşü bu yöndedir. Bahsettiğin görüşü savunan dinimizislam.com'u ve kaynağı Tam İlmihali defalarca hatm ettim..

Lakin; kaza namazları konusunda, belirttiğim husus, Hanefi mezhebinin görüşüdür...

 

İsmailağa'nın bütün fıkıh alimlerinin görüşü benim dayanağım. Aynı zamanda, Ömer Nasuhi Bilmen hazretlerinin Büyük İslam İlmihali de; kitap olarak kaynak isteyenlere yeter!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites
İmam ı Gazali hazretlerinin görüşüdür diye öğrendim ben. Hem öyle olmasa bile ne değişir?

Hanefi mezhebinin görüşü bu yöndedir. Bahsettiğin görüşü savunan dinimizislam.com'u ve kaynağı Tam İlmihali defalarca hatm ettim..

Lakin; kaza namazları konusunda, belirttiğim husus, Hanefi mezhebinin görüşüdür...

 

İsmailağa'nın bütün fıkıh alimlerinin görüşü benim dayanağım. Aynı zamanda, Ömer Nasuhi Bilmen hazretlerinin Büyük İslam İlmihali de; kitap olarak kaynak isteyenlere yeter!!!

 

Vesika1.gif

 

Vesika2.gif

 

Vesika3.gif

 

Bunca vesikaya rağmen hâlâ insanları "bu şafi mezhebinin görüşüdür " demek kadar abes bir durum yoktur!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruh'ul Beyan Tefsirinden yaptığınız iktibas; sünnetleri kaza ile cem etmeyi savunamaz. Yalnızca; beş vakit naamzın sünnetlerinin; diğer nafilelerden olan üstünlüğünden bahsetmiştir ki; kaza namazı olarak kılınması sünneti de yerine getirir dememiştir.

 

İlk yaptığınız iktibasta; Hanefi fıkhından bu husuta böyle bir fetvaya ilk kez İbni Nüceym hazretlerinde rastladım; bunu araştıracağım. Lakin Hanefi mezhebinde cumhurun görüşünü daha evvel yazdım..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cumhur dediğiniz kimlerdir? aceba bu kişiler Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretlerinden (kuddise sirruh) daha yetkili kişilermidir? veyahut Abdülhakim Arvasi Hazretleri (kuddise sirruh), fıkıha uygun olmayan bir husus mu ortaya atmıştır? yada bu kavlin yalnızca şafii mezhebinde geçerli olduğunu belirtmeyerek sorumsuzca mı davanmıştır?

 

Bizim için Abdülhakim Arvasi Hazretleri ismi yeter. Fakat Onun Kıymetli talebesi Hüseyn Hilmi Efendi Hazretleri (kuddise sirruh) ve yine onun kıymetli talebeleri sizleride düşünerek bu vesikaları gösterirken sizler hala cumhur diyorsunuz. kimdir bu cumhur?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cumhuru yazmaya kalksak...

 

Ömer Nasuhi Bİlmen hazretlerini kaynak gösterdik. Hoş daha geriye gider isek; Ali Haydar Ahıskevi hazretleri de müceddiddir. Kendisi böyle buyurmuştur.

Abdulhakimi Arvasi hazretlerinin böyle buyurduğunu bilmiyorum, üstelik mezhebini de bilmiyorum..

 

Lakin deminde belirttiğim gibi, Hanefi cumhuruna uymayan bu fetvayı araştıracağım. İktibaslarda, çevirilerde sıkıntı olmamış olsa bile cumhurun görüşüne göre amel edilir. Velev ki hüküm İmam ı Azam'dan çıksın..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Cumhuru yazmaya kalksak...

 

Ömer Nasuhi Bİlmen hazretlerini kaynak gösterdik. Hoş daha geriye gider isek; Ali Haydar Ahıskevi hazretleri de müceddiddir. Kendisi böyle buyurmuştur.

Abdulhakimi Arvasi hazretlerinin böyle buyurduğunu bilmiyorum, üstelik mezhebini de bilmiyorum..

 

Lakin deminde belirttiğim gibi, Hanefi cumhuruna uymayan bu fetvayı araştıracağım. İktibaslarda, çevirilerde sıkıntı olmamış olsa bile cumhurun görüşüne göre amel edilir. Velev ki hüküm İmam ı Azam'dan çıksın..

 

Bende Ali Haydar Efendi Hazretlerinin aksi yönde beyanını bilmiyorum. Fakat Abdülhakim Arvasi Hazretleriden Mutlak İcazetli Kıymetli oğlu derin âlim Ahmed Mekki Arvasi Hazretlerinin "Tam İlmihal" hakkında şu takrizini çok iyi biliyorum.

 

Bismillâhirrahmânirrahîm ve bihi sikatî

Beyândan bilmediklerimizle bizleri ni’metlendiren Allahü teâlâya hamd olsun! Doğru söyleyenlerin en iyisi ve kendilerine Fasl-ı hitâb ve hikmet verilenlerin en üstünü olan sâhibimiz ve efendimiz Muhammed aleyhisselâma ve Onun temiz Âline ve insanlar arasından Onun için seçilmiş olan Eshâbına, salât ve selâm olsun! Asrımızın fâdıllarından, zemânımızın bir dânesinin yazmış olduğu (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbına göz gezdirdim. Bu kitâbda, kelâm, fıkh ve tesavvuf bilgilerini buldum. Bunların hepsinin, bilgilerini nübüvvet kaynağından almış olanların kitâblarından toplanmış olduğunu gördüm. Bu kitâbda, Ehl-i sünnet velcemâ’at i’tikâdına uygun olmıyan hiçbir bilgi, hiçbir söz yokdur. Allahü teâlâ, Ehl-i sünnet âlimlerinin çalışmalarına ve bu kitâbın yazarının çalışmasına iyi karşılıklar ihsân buyursun! Âmîn. Ey Temiz gençler! Dînî ve millî bilgilerinizi, bu latîf, benzeri bulunmıyan, belki de, ileride bir benzeri yazılamıyacak olan, bu kitâbdan alınız! Yâ Rabbî! Bu kıymetli kitâbın yazarını mes’ûd ve mubârek et, yümünlü eyle! Âmîn. Allahım! Onun anasından, babasından ve kerîm olan merhûm hocalarından râzı ol!

Peygamberlerin en üstünü hurmetine “sallallahü aleyhi ve sellem” bu düâyı kabûl buyur!

 

Âmîn.

 

Cum’a’ 7 Temmuz 1967 29 Rebî’ul-evvel 1387

Kulların en aşağısı, islâm âlimlerinin hizmetcisi,

İstanbulda Kadıköy müftîsi,

Arvâsî zâde

Esseyyid Ahmed Mekkî Üçışık

 

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ayrıca Üstad Necip Fazılın İman ve İslam atlası adlı eserinde;

 

• En mühim nokta olarak şu var ki, farzdan borcu olan, sünnet kılamaz. Mutlaka kılınması gereken sabah namazı sünnetinden öteye hiçbir sünnet... Her namazın sünneti yerinde aynı namazın kazası yerine getirilir. İmam-ı Rabbani koluna ait bu ictihad kat'idir.

 

diye belirttiği gibi Abdülhakim Arvasi Hazretleri (kuddise sirruh) böyle buyurmuştur. Üstad Necip Fazıl bunu kafasından uyduracak değil ya!

Share this post


Link to post
Share on other sites
Cumhuru yazmaya kalksak...

 

Ömer Nasuhi Bİlmen hazretlerini kaynak gösterdik. Hoş daha geriye gider isek; Ali Haydar Ahıskevi hazretleri de müceddiddir. Kendisi böyle buyurmuştur.

Abdulhakimi Arvasi hazretlerinin böyle buyurduğunu bilmiyorum, üstelik mezhebini de bilmiyorum..

 

Lakin deminde belirttiğim gibi, Hanefi cumhuruna uymayan bu fetvayı araştıracağım. İktibaslarda, çevirilerde sıkıntı olmamış olsa bile cumhurun görüşüne göre amel edilir. Velev ki hüküm İmam ı Azam'dan çıksın..

 

Ömer Nasuhi Bilmen Ehl-i Sünnet olmakla birlikte, Sultan Abdülhamit Hanı Sani Hazretlerinin tahttan indirilmesiyle ilgili Enver paşanın baskısı sonucu fetva yayınlamıştır. Ayrıca ne hazindir yayınladığı fetva dinin bir emri olduğu görüldüğü halde Enver Paşa tarafından meclise oylamaya sunulmuş. Ömer Nasuhi Bilmen Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin (kuddise sirruh) yanında hazır olsa sorulmaz da, gayb olsa aranmaz.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ömer Nasuhi Bilmen Ehl-i Sünnet olmakla birlikte, Sultan Abdülhamit Hanı Sani Hazretlerinin tahttan indirilmesiyle ilgili Enver paşanın baskısı sonucu fetva yayınlamıştır. Ayrıca ne hazindir yayınladığı fetva dinin bir emri olduğu görüldüğü halde Enver Paşa tarafından meclise oylamaya sunulmuş. Ömer Nasuhi Bilmen Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin (kuddise sirruh) yanında hazır olsa sorulmaz da, gayb olsa aranmaz.

 

Düzeltme: Fetvaya imzasını atan kişi Elmalılı Hamdi Yazırdır.

 

 

Ömer Nasuhi Bilmen Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin (kuddise sirruh) yanında hazır olsa sorulmaz da, gayb olsa aranmaz.

 

Yanlışmıyım?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tamam anladık, Abdulhakimi Arvasi hazretlerinin değerli sözlerinden birini biliyorsunuz, iki kere yazmanız lazım değil.

 

Evvela Abdulhakim Arvasi hazretlerinin bu hükmü çıkardığını söyleyin, mezhebi ne idi sonrasında...

 

Yalnız Ömer Nasuhi Bilmen hazretlerini sunmadık ki size. Müceddid dediniz Ali Haydar Ahıskevi dedik size..

 

Hoş, verdiğiniz fetvann aslında sorun yoksa bile hükmün cumhur alime göre olduğunu da söyledik.

 

E artık mezhepte cumhurun görüşü fetvaya esas alınır düsturunu da bilmeniz lazım gelir..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tam İlmihalde ve Necip Fazıl Kısakürekin İman ve İslam atlası adlı eserinde;

 

• En mühim nokta olarak şu var ki, farzdan borcu olan, sünnet kılamaz. Mutlaka kılınması gereken sabah namazı sünnetinden öteye hiçbir sünnet... Her namazın sünneti yerinde aynı namazın kazası yerine getirilir. İmam-ı Rabbani koluna ait bu ictihad kat'idir.

 

bu hüküm varsa hala neden Abdülhakim Arvasi Hazretleriniin böyle bir hükmü çıkardığını bilmiyorum diyorsunuz? Garib... Sizin Hüseyn Hilmi Efendi Hazretlerine zaten itimadınız yok, (burada zaten ipini koparan Hüseyn Hilmi Efendi Hazretlerine saldırıyor) Necip Fazılıda itimadım yok deyin ki anlayalım, yada daha ileri Abdülhakim Arvasi Hazretlerine.

 

Cumhur deyip duruyorsunuz sadece iki isim: Ömer Nasuhi Bilmeni dedik zaten, kimdirki Ömer Nasuhi bilmen geçiniz. Ali Haydar Efendininde aksi yönde beyan verdiğini burada bizim gibi kanıtlayın, ozaman gerçek manada tartışalım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bakınız; laftan anlayan birisi olsanız sizinle münazara eder idim. Lakin siz münazara etmesini bilmiyorsunuz, polemiğe girmeye çalışıyorsunuz. Münazara da fikirler tartışır. Özelden size yazdığım sorudaki tutumunuz şahsıma saldırganlışmışlığınızı gösterdi...

 

E şimdi size Ali Haydar EFendi Hazretlerini söylesem; oda böyle böyle adamdı geçiniz diyeceksiniz.. Sizin gibilerin tutumu bellidir. Beğenmediği hüküm oldu mu, kimden çıkarsa çıksın red edilmeye mahkumdur..

 

Abdulhakim i Arvasi hazretlerinin mezhebini ve bu fetvasını gösteriniz.. Hüseyn Hilmi Efendiye tutumumu nereden biliyorsunuz. Tam İlmihal adlı açtığım başlığı okuyun...

 

Biraz evvel, alimlere Mektubat dersi verecek kadar üstün ilim sahibi bir zat olan Salih Efendi ile görüştüm. İsterseniz özelden size telefonunu vereyim görüşün..

 

İbni Nüceymi ben duymadım diyor. Hem fetvası gerçekten bu yönde bile olsa; Hanefi fıkhında hüküm ve uygulama budur. Açık Hanefi kaynaklarını okuyun...

Share this post


Link to post
Share on other sites

esselamualeyküm

hanefi mezhebine göre kaza namazı varken sünnet kılınması haram değildir fakat diğer 3 mezheb de haramdır. 'haramdır' desekte yanlış olmaz 'haram değildir' desekte yanlış olmaz. hanefi mezhebine göre nafile ibadetlerin sevabından da nasiplenmemiz gerekir ayrıca şefaate vesile olduğu için bırakılmaması gerekir ve kaza namazlarıda nafile namazlarda kılınabilir.fakat diğer mezheplere göre kaza namazın varsa öncelikli olarak onların bitirilmesi gerekir.. 4 mezhepte haktır, onun için hiçbirine yanlış şeklinde -ilmihallerde dikkat edildiyse- hüküm verilmiyor...

Share this post


Link to post
Share on other sites
esselamualeyküm

hanefi mezhebine göre kaza namazı varken sünnet kılınması haram değildir fakat diğer 3 mezheb de haramdır. 'haramdır' desekte yanlış olmaz 'haram değildir' desekte yanlış olmaz. hanefi mezhebine göre nafile ibadetlerin sevabından da nasiplenmemiz gerekir ayrıca şefaate vesile olduğu için bırakılmaması gerekir ve kaza namazlarıda nafile namazlarda kılınabilir.fakat diğer mezheplere göre kaza namazın varsa öncelikli olarak onların bitirilmesi gerekir.. 4 mezhepte haktır, onun için hiçbirine yanlış şeklinde -ilmihallerde dikkat edildiyse- hüküm verilmiyor...

 

 

İnatla sünnetlerde kılınmalı diyorsunuz.Sanki sünneti kılarken kazaya niyet edelim diyen arkadaşlar sünnetin önemini mahiyetini bilmiyor.Zaten arkadaşlarımızın belirttiği şekilde sünnetleri kıldığınızda aynı zamanda sünneti de eda etmiş oluyorsunuz.İdrak ediniz lütfen...

Share this post


Link to post
Share on other sites
İnatla sünnetlerde kılınmalı diyorsunuz.Sanki sünneti kılarken kazaya niyet edelim diyen arkadaşlar sünnetin önemini mahiyetini bilmiyor.Zaten arkadaşlarımızın belirttiği şekilde sünnetleri kıldığınızda aynı zamanda sünneti de eda etmiş oluyorsunuz.İdrak ediniz lütfen...

 

ifadeleriniz kırıcı olmuş ben o konuda bi ifadede bulunmadım. o ayrıntıyı yazmadım fakat hanefi mezhebinde dediğiniz gibi sünneti kılarken kazaya niyet edilebilir şeklinde bir hüküm var. ben sadece hükümlerden bahsettim herhangi bir inat söz konusu değil. sözünüzü geri alırsanız sevinirim. Allah razı olsun

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...