ümmü hüreyre 5 Report post Posted July 21, 2009 Türkiye'yi sevinçten ağlatan ezan Tam 58 yıl önce okunan bir ezan için halk sokaklara döküldü. Gözler minarelere çevrildi. Ve ilk 'Allahuekber' nidasıyla birlikte ülkeyi bir gözyaşı seli kapladı... Tarihçi yazar Doç. Osman Özsoy, o günün hikayesini bakın nasıl anlatıyor: Türkiye'yi ağlatan ezanlar ... Tam 56 yıl önce bugün, yani 16 Haziran 1950 de, 1933 yılından beri Türkçe olarak okutulan ezanın Arapça orijinal haliyle okunabilmesine imkan sağlayan kanun Mecliste kabul edildi. Meclisin aldığı karar radyolardan ilan edilince, Türkiyenin dört bir yanında halk sevinçten sokaklara döküldü. Tüm gözler minarelere çevrildi ve ilk ezan sesi beklenmeye başlandı. Halk sevinçten çılgına döndü. Gözyaşları tüm Türkiyede sel olup aktı. O gün ne olduğunu ayrıntılı anlatacağım. Ama önce, o günlere nasıl gelindiğine bir bakalım. Diyanet İşleri Başkanlığı, 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayılı genelge ile, ezan ve kametin birkaç ay içinde Türkçe okunacağını bildirdi. İşte o Türkçe ezan ... Aralarında Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi isimlerin bulunduğu komisyonun çevirisini yaptığı "Türkçe ezan" metni şöyleydi: Allah uludur, Allah uludur Şüphesiz bilirim, bildiririm Allahdan başka yoktur tapacak. Şüphesiz bilirim, bildiririm Tanrının elçisidir Muhammed. Haydin namaza, haydin namaza Haydin felâha, haydin felâha Allah uludur, Allah uludur Allahdan başka yoktur tapacak. Ezanın Türkçeye çevrilmeyen tek kelimesi "felâh" oldu. Sebebi, halkın felah kelimesinin kurtuluş anlamına geldiğini bilmemesini sağlamak ve haydin kurtuluşa mânâsına gelecek bir çağrıda bulunmamaktı. Yasanın 17 Haziran 1950 tarihli resmi gazetede yayınlandığı gün, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk günüydü. Bu durum halktaki duygu yoğunluğunu daha da artırdı. O gün Türkiyenin dört bir yanında yaşananlar, başlı başına ansiklopedik bir kitap olur. O gün Türkiyenin dört bir yanında, cami sayısınca bir sevinç yumağı, insan sayısınca mutluluktan ağlayan bir yürek vardı. Fethullah Gülen o günleri anlatırken şunları söyler: Ben o zaman Erzurum'daydım. Ekin mevsimiydi. 1950'nin Ramazan ayı idi. Vakit ikindi vaktiydi. İnsanlar kurbanlıkları hazırladı. Müezzin efendi minareye çıktı. Müezzin "Allahü Ekber" deyince öyle bir bağırıştılar ki, millet sevincinden hıçkırıklara boğuldu. Ardından kurbanlar kesildi. Antalya Aksekili işadamı Ali Katırcıoğlu; Bir cuma günü idi, ikindi kılıyordum, ilan ettiler bugün ezan okunacak' diye. Herkes sokaklara döküldü. O cuma günü Allahü Ekber, Allahü Ekber diye duyduğum o ilk ezanı asla unutamıyorum. Demokratikleşme dediniz de, benim için en büyük demokratikleşme işte o ezandır" der. O gün İstanbulda neler olduğunu, aynı günlerde Eyüpte asker olan babamdan dinlemiştim. Ezanın orijinal haliyle okunacağını haber alan İstanbulluların Eyüp Camii avlusunu doldurduğunu ve herkesin ezanı dinlemek için gözlerini minareye diktiğini söylemişti. Minareden, Allahü Ekber, Allahü Ekber sesleri yükselmeye başladığı andan itibaren, insanların sevinçten kendilerini yerlere attığını, ezanların bitişini müteakip de, kurbanların kesildiğini söylemişti. O gün Erzurumun bir başka yerinde yaşananları Mehmet Kırkıncı şöyle anlatılır: "Erzurum halkı ikindi vaktinden itibaren ezanın aslıyla okunacağını haber aldı. Bütün halk sokaklara döküldü. Bir bayram havası yaşanıyordu. Herkes kurban keseceği ne varsa alıp, Tebriz Kapı mevkiinden Lâlâ Paşa Camii'ne kadar dizildi. Minarelerden Ezan-ı Muhammedi okunmaya başladığı an, herkes sonsuz bir sevince gark oldu. Müftü Solakzade Sadık Efendi, 'Ya Rabbi! Ölmeden önce bize bu günleri gösterdin diye hıçkırıklar halinde ağlamaya başladı... Quote Share this post Link to post Share on other sites
ümmü hüreyre 5 Report post Posted July 21, 2009 Rabbim minareleri ezansız, hanelerimizi Kuransız, vatanımızı sahipsiz bırakmasın inşallah... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kureyşi 61 Report post Posted July 21, 2009 tam metni kimde var ise yazmalı.. Gönenli Mehmed Efendi'nin Sultanahmet İmamlığını yaptığı sıralarda, Arapça Ezan yasağı kalktığında, 6 minareye 6 müezzin yerleştirip, biri Allahu Ekber dedikten sonra diğeri, o bitirdikten sonra diğeri..... tam yarım saatte biten bi ezan. Başta Mehmet Efendi hazretleri olmak üzere, camide olması gereken cemaatin göz yaşları içinde cami avlusunda gözleri minarelerde ezanı dinleyişi... Keşke o anı görebeilseydim, lakin bu zamanda diğer rezilliğe de şahitlik etmiş oalcaktım.. Allah bir daha dininin katil zanlılarını başımıza geçirmesin... Quote Share this post Link to post Share on other sites
müznib 84 Report post Posted July 21, 2009 Ne zillete hapsedilmişiz biz ya! şükürki artık Ezan-ı Muhammed'imiz Orjinal haliyle okunuyor .. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted July 21, 2009 Üstad, 'Benim Gözümde Menderes' eserinden... ''Af kanuniyle ilk kurtulan ben oldum ve evime giderken asli sesiyle okunan öyle ezanını ağlayarak dinleyenler arasında bir müddet kendimden geçtim: Allahü Ekber, Allahü Ekber... Acaba yeni bir gün mü doğuyordu?'' Yine aynı eserden... ''Demokrat Parti iktitarının gösterdiği ilk davranış, ezanı asli diliyle okutmakta serbest bırakması oldu. Bu din kasesindeki aşureden tek bir üzüm tanesinin ağıza atılmasına müsade edip, ondan sonra kaseyi ebediyen rafa kaldırmanın ve ona uzanacak ellere demir sobalarla vurmanın şaşırtıcı başlangıcı ve ana çizginin küçük bir zikzağı... Asli diliyle ezana hürmet beslemekten değil de, onun zorla türkçeleştirilmesindeki şekavete (anti demokratik) nazarla bakmaktan doğan hareket... Bu hareketi daha sonra (demokratik) inanışı da şüpheye düşürücü kayıtsızlıklar, hatta ilk defa tatbik edileceği ve bu hamarat tatbik işinin bütün bit iktidar boyunca süreceği yeni bir zemin açılmktadır.'' Quote Share this post Link to post Share on other sites
vasifsiz 28 Report post Posted July 21, 2009 Ömer Lütfi Mete yapımı eski bir film vardı. "Çizme" Film 1950 seçimlerinden sonra Arapça ezan yasağının kalkmasına rağmen Karadenizin bir kasabasında, yasak uygulamasına devam etmeye çalışan nahiye müdürü ile halk arasında geçen olayları çarpıcı bir biçimde ele alıyor... Yakınlarda seyrettim. Aklıma gelmişken paylaşayım. Buyrun inşallah. tıklayınız Quote Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted July 22, 2009 Minarelerimizi ezansız bırakma YARRABBİ...AMİN AMİN AMİN İNŞ.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
turkerdokur 3 Report post Posted July 22, 2009 Geçenlerde ezan dinlerken içimden o eski günlerde okunan ezan geldi aklıma ürperdim korkudan. O yıllarda yaşamış değilim, ancak hayalimde sık sık yaşıyor o "korkunç günler" Ezan yasak, Kur'an yasak, Hac yasak. Neredeyse insana zorla oruç bozduulacak, neredeyse zekat veren -şimdi veren pek az ya- kişinin elini kesecekleri dönem. Ne acı ne ruhsuz dönemler. Ne ölü insanlar bunları yapanlar. Yine aynı gün çok güzel okunuyordu ezan ve ürperdim mutluluktan. Dua ettim "Yarrabbi günahkarız affet, bizi o imtihanlarla tekrar imtihan eyleme" diye. Rabbim bize İslam Nimeti'nin kıymetini bilmeyi nasip eylesin ve başımıza daha da güzel yöneticiler nasip eylesin. Ancak bizim de buna layık "yönetilenler" olmamız gerekiyor. Yani nasıl? Öncelikle Ehl-i Sünnet itikadı üzere sağlam mümin ve akabinde şahadetli, namazlı, oruçlu, zekatlı, haclı ve zikirli, şükürlü, fikirli amil (amel eden) Müslümanlar olmalıyız. Quote Share this post Link to post Share on other sites
muratti 2 Report post Posted October 9, 2009 Allah cennet yüzü göstermesin ezanı türkçeleştirenlere Quote Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted October 10, 2009 Ne lâhûtî sadâ "Allahu Ekber!" sarsıyor cânı... Bu bir gülbank-ı Hakk'tır, çok mudur inletse ekvânı? Bu lâhûtî sadâ çıktıkça çûşa-cûş olup yerden, İner esrâr-ı kudret kibriya tavrıyla göklerden, Bütün âheng-i hilkât yâd ederken Hakk'ı ezberden, Vicâhî feyz alır artık o nûru'n-nûr-ı ezherden: Hüveydâ şimdi cânândır seherden, şâm-ı esmerden! ...... Döner, "Allahu Ekber" cûşu yükseldikçe Mevlâ'ya, O muzlim sine-i hilkat tecellîzâr-ı Sînâ'ya! Senin, dem geçmiyor, yâdınla leb-rîz olmadan eb'âd! Ne müdhiş saltanat yâ Râb, nasıl âsûde istibdâd! O istibdâda hürmettir ezanlar, subhalar, evrâd.. Mehmet Akif Hiç türkçe okununca bu kadar müteessir oluyormu insan bu değişime ön ayak olan destekleyen insanlar ne kadar zavallı ne kadar da aciz insanlarmış. Quote Share this post Link to post Share on other sites