Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
ersoy

Seyyid Kutup Kimdir?

Recommended Posts

Soru: Zuhaylî ve Kardâvî gibi, S.Kutb da mezhepsiz midir?

 

 

Cevap: Türkçeye birçok kitabı tercüme edilen S.Kutb, İslâmın iktisâd sistemini sosyalizme göre açıklamış, mason Abduh'un dinde reform yolunu tutmuş ve çıkardığı fitneler yüzünden birçok müslümanı sıkıntıya sokmuştur. Hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki:

 

(Uyuyan fitneyi uyandırana Allah la'net etsin) buyuruluyor. (İ. Rafiî)

 

Dürr-ül Muhtâr'da, (Şahsî mal, sâhibinin rızâsı olmadan alınmaz, kullanılmaz) buyurulurken S.Kutb diyor ki:

 

(Devlet, şahsî mülkiyetten ihtiyâcını, gerektiği kadar iâde etmemek üzere alır ve toplumun umûmî ihtiyâçlarına sarfeder.) [Cihan Sulhu s. 149]

 

(Devlet, lüzûmu hâlinde cemiyetini korumak için ihtiyâcı olan parayı varlıklı fertlerden kayıtsız şartsız alabilir.) [İslâmi Etüdler s. 92]

 

Şahsî malı almak, komünizmde vardır. Dinimizde, meşrû yoldan kazanılan mal, mübârektir. S. Kutb, şahsî mülkiyete devletin el koymasını isteyerek diyor ki:

 

(Şâyet bu işler için zekât kâfi gelmezse, hükümet, zenginlerin ellerindeki fazla malları alıp, fakirlere iâde eder.) [İslâmi Etüdler s. 98]

 

 

Mezheb düşmanı

 

S.Kutb, her kitabında hep İslâm düşüncesi diyor. Hâlbuki düşünce de, akıl gibi mahlûktur. Bunları Allahü teâlâ yaratmıştır. Allah düşüncesi, Allah aklı diyen kâfir olur. İslâm şerî'ati'ne İslâm düşüncesi denmez.

 

S.Kutb, Mezhebleri İslâmın bir cüz'ü kabûl ediyor. Bu cüzleri, ya'nî mezhepleri birleştirmek isteyerek diyor ki:

 

(İslâmiyet bir bütündür, ayrılan cüzleri birleştirmeli, ihtilâflar ortadan kalkmalıdır.) [İslâmda Sos. Adâlet s.35]

 

Dört hak mezhebi ihtilâf olarak kabûl etmektedir. İhtilâflardan maksat, sapık mezhepler değildir. Öyle olursa daha tehlikeli olur. Hak ile bâtılın birleşmesine zâten imkân yok. Hak mezhepleri birleştirmek de Telfîk olur ki, bu da icmâ ile bâtıldır. Hadîs-i şerîfte, (Âlimlerin ihtilâfı [Mezheplere ayrılması] rahmettir) buyurulurken, mezhebleri birleştirmek suretiyle kaldırmak istiyor.

 

Bid'at ehlinden İbni Teymiye ve İbni Hazm'ı da imâm diye övüyor. [İslâmda İktisat s.94]

 

Mezhepsiz S.Kutb, Hz.Osman'a ve diğer Eshâb-ı kirâma alçakça dil uzatarak diyor ki:

 

(Çok yaşlı olan Osman'ın hilâfete geçmesi, kötü bir talihin eseridir. Müslümanların mallarını gelişigüzel harcamıştır. Çok müsrif idi. Muâviye'nin mülkünü genişletip, Filistin'i de ona verdi. Bu, İslâmın rûhuna aykırı idi.) [İslâmda Sosyal Adâlet s.186]

 

Bunların iftirâ olduğu bütün mu'teber kitaplarda yazılıdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

 

(Bugünden sonra Osman'a günâh yazılmaz. [Ya'nî Osman günâh işlemez]) [Tirmizî]

 

(Yâ Rabbî, Osman'ın geçmiş, gelecek, Kıyâmete kadar bütün günâhlarını affet!) [Ebû Nuaym]

 

(Osman, "Yâ Rabbî, yer ile göğün yerini değiştir" diye duâ etse, duâsı elbette kabûl olur.) [Mesâbîh]

 

(Osman bendendir, ben de Osman'danım.) [Taberânî]

 

(Meleklerin bile hayâ ettiği zâttan [Osman'dan] ben hayâ etmez miyim?) [beyhekî]

 

(Osman'ın şefâ'ati ile Cehennemlik 70 bin kişi, hesâb görmeden Cennete girer.) [İ.Asâkir]

 

 

Fıkha da düşman

 

Hz.İsâ'nın ölmediği Kur'ân-ı kerîmde bildirilirken, (Hz. Îsâ vefât etti) diyor. [bu ifâde, başka bir tercümeden çıkarılmıştır. Böyle fâhiş hatâlar kasten çıkarılmaktadır.]

 

Prof. S.Kutb, (İslâm toplumunu inşâ ederken, İslâm fıkhına bağlı kalmamak gerekir. Fıkıhla meşgûl olmak ömrü ve sevâbı zâyi etmektir) diyor. Hâlbuki hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

 

(Her şeyin direği vardır. Dinin temel direği fıkıhtır.) [beyhekî]

 

Ancak mezhebsiz olan, ba'zan Hanefînin hükmüne, ba'zan Şâfi'îninkine uygun der. Mâide sûresinin 33. âyetinin tefsirinde 4 mezhebin hükmünü bildirdikten sonra, (Biz bu husûsta, İmâm-ı Mâlik'in fikrini tercîhe şâyan görürüz) diyor. Mezhebler arasında hakemlik yapıyor. Kendisini her mezhebin üstünde görüyor.

 

Zümer sûresinin 3. âyetinin tefsîrinde, (Bugün islâm ülkelerinde Evliyâya ibâdet ediliyor, onlardan şefâ'at isteniyor) diyerek necdî olduğunu gizlemiyor. Tasavvufu da inkâr ediyor, İbni Arabî hazretlerine gayrı müslim diyor.

 

Böyle mezhepsiz kimselerin kitaplarını okumak çok tehlikelidir.

 

Cem'ıyyet-ül-meşârî' tarafından neşredilen Nehc-üs-Sevîy... kitabında deniyor ki:

 

Hakîkî ilim kitap okumakla elde edilemez. Taberânî'deki hadîs-i şerîfte (İlim ancak üstâddan öğrenilir) buyuruldu. Hiçbir âlimden ilim okumamış olan S.Kutb, Allaha, mu'cize kalem, Yaratıcı kalem, diyor. Nebe' sûresini tefsîr ederken de Allaha "Akl-i müdebbir" diyor. [Akıl ve şuur mahlûktur. Mahlûka âit bir sıfâtı Allah için söylemek küfürdür.] Böyle söylemek ilhâddır. Kur'ân-ı kerîmde buyuruluyor ki:

 

(En güzel isimler Allahındır. O'na onlarla duâ edin. Onun isimleri hakkında sapanları bırakın.) [A'râf 180]

 

"Küçük mes'elelerde de olsa idâreciler Allahın hükmü ile hükmetmedikleri müddetçe yeryüzünde müslüman yoktur" diyor. Hâlbuki İmâm-ı Kurtubî hazretleri buyuruyor ki:

 

(Allahın hükmü ile hükmetmeyenler hakkındaki âyet-i kerîmenin ma'nâsı şöyledir: Kur'ân-ı kerîmi reddederek ve Resûlullahın sözünü inkâr ederek Allahın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir.) [Ahkâm-ul-Kur'ân]

 

Hz. İkrime de bu âyet-i kerîmenin tefsirinde, (İnkâr ederek, Allahü teâlânın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir. İnanıp da hükmetmeyen zâlimdir, fâsıktır) buyurdu. [Ehl-i sünnette amel, îmândan parça değildir. Günâh işleyene kâfir denmez. S.Kutb, günâh işleyene kâfir demekle de Ehl-i sünnetten ayrılıyor.]

 

 

Herkes Mürtedmiş

 

S.Kutb, herkesi mürtedlikle ithâm ederek diyor ki:

 

"Bütün beşer mürted olmuştur. İslâm, bütün hayatı içine alır. Bir mes'elede de ona uymayan, îmândan ayrılmış, dinden çıkmıştır. Küçük bir mes'elede beşer kanûnuna uyan Lâ İlâhe illallah dese de müşrik olur, dinden çıkar. Bugün islâmiyet yoktur. Biz müşrik bir toplumda yaşıyoruz. Bütün beşeriyet mürteddir, câhiliyet devrine dönmüştür. Bugün müslüman hükümdar ve müslüman tebaa yoktur. Müslümanlar asırlar önce yok olmuştur."

 

[bu sözlere kendi yolunda olanlar da dahil midir? Dahil değildir denemez. Çünkü, kâfir sultana sadece uyan değil, uymayan da kâfirdir diyor. Dünyadaki herkese kâfir diyor. Ne hayrettir ki, kendilerine kâfir denilen kimseler onu savunuyorlar.]

 

S.Kutbun izinden gidenlerin bir kısmı avukat, bir kısmı da, pasaport çıkarmak gibi işlerde beşerî kanûnlarla hareket ediyorlar. Onların başka bir kısmı da, bu beşerî kanûnlar çerçevesinde eserlerini izinsiz basmıyorlar. Ya'ni beşerî kanûnlara tâbi oluyorlar. Hani beşerî kanûna uyan kâfir idi?

 

S.Kutb, "O [Allah], nerede olursanız olun, sizinledir" meâlindeki âyet-i kerîmenin ma'nâsında da bütün islâm âlimlerine muhâlefet ederek "Allah herkesle, herşeyle beraberdir ve her yerdedir" diyor. Bu görüş küfürdür. Hâlbuki bütün islâm âlimleri, bu âyet-i kerîmenin "Allahü teâlânın ilminin bütün mahlûkatı kuşattığı" ma'nâsında olduğunu bildirmişlerdir.

 

Hz.Yusuf'tan sonra, Hz.Mûsâ'yı kötülüyerek diyor ki:

 

(Hz.Mûsâ, asabî mizâçlı, atak bir liderdir. On sene sonra hayatının ikinci devresinde onunla buluşmak üzere onu şimdi burada bırakalım. Belki sükûnete kavuşmuş, sakin tabiatlı ve halîm selîm olmuştur. Ama hayır olmamıştır.)

 

 

Peygamber ve Günâh

 

S.Kutbun bu sözleri, Peygamberlerin, büyük-küçük günâhlardan ma'sûm olması gerektiğini kesin olarak ifâde eden İslâm akîdesine tamamen zıddır. Hz. İbrâhim'in Yıldızı, Ay'ı, sonra da Güneş'i görünce, "Bu benim Rabbim" sözü, istifhâm-ı inkârı takdîri üzerinedir. (Sizin zannetiğiniz gibi bu benim Rabbim mi? Ya'ni bu benim Rabbim değil, bu Rab olmaya lâyık değildir. O hâlde siz onun Rab olduğuna nasıl inanıyorsunuz) buyurmuştur. Hz.İbrâhim, bunları söylemeden önce de yegâne ilâhın Allah olduğunu, O'ndan başka ilâh olmadığını kesin olarak biliyordu. Çünkü Allahü teâlâ "Biz daha önce İbrâhim'e rüşdünü verdik" buyuruyor. (Enbiyâ 51)

 

S.Kutb, En'âm sûresinin "Hüküm ancak Allahındır" meâlindeki 57. âyet-i kerîmeyi, murâd olan ma'nâsının tam aksine anladığından, Hz. Ali'yi ve onu sevenleri de tekfîr etti. Â.İmrân sûresinin (Sana tâbi olanları Kıyâmete kadar küfredenlerin üstünde tutacaktır) meâlindeki 55. âyet-i kerîmesi, bu ümmetin Kıyâmete kadar, kendi dinleri üzerine kalacaklarını bildirmektedir. Bu ümmetin ilk asırda İslâmiyet üzere, ondan sonra câhiliyet üzere yaşadığını nasıl söyleyebiliyor? Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

 

(Allahü teâlâ, her asırda dini tecdîd eden bir zât gönderir.) [Ebû Dâvüd]

 

(Kıyâmete kadar hak üzere olan bir cemâ'at mutlaka bulunur.) [buhârî ]

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zaman zaman bu şahıs hakkında formumuzda konu açılmıştır.Öyle sanıyorum ki ölüm yıldönümü ile tekrar gündeme geldi.Bu insan ölümüne yakın düşüncelerinden pişmanlığını dile getirdiği halde malesef günümüzde onun çarpık görüşlerini savunan o kadar çok kişi var ki.Onlar o denli sıkı bağlanmışlar ki bu akıma ne yazık ki hiç birşey kar etmiyor. ben şahsen çok uğraştım.Allah şahidimdir.Mezheplerle ve tasavvuf yolları ile islamda bölücülük yapıldığını iddia ederek hepsini reddedip kendileri radikal islam adı altında yeni bir grup kurdular.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seyyid Kutup denen kişi mezhepsizin tekidir. Zaten yukarıdaki yazıda da mezhepsiz olduğu delileri ile açıklanıyor. Ölümüne yakın düşüncelerinden pişmanlığını dile getirdiğini duymadım. Bunu iddia eden kişi kaynağını söylemeli. Zira bir kaide vardır; "Gizli işlenen günahın tevbesi gizli, açık işlenen günahın tevbesi açık yapılır." Seyyid kutup insanları yazdığı kitaplarla zehirlediği gibi, tevbesini de yine bu yolla yapması gerekir... Zanla da hareket edilmez.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kendisi mezhepsizlerin önderidir; hocası Abduh resmi damgalı bir masondur. Kitapları Ehl-i Sünnet kitapları diye millete yutturulmaya çalışılmaktadır. Mehmet Ali Demirbaş beyin Milli Fikir yayınlarından çıkan eserlerinde mezhepsiz olduğu açık beyan ortaya dökülmüştür.

 

Hazreti Osman'a "BUNAK" diyebilecek kadar cahil, ahmak biridir. Onun yolunda gidenlerin durumu da burdan anlaşılabilir...

 

http://www.mezhepsizler.com/mezhepsiz/mezs...ezhepsiz_mi.htm

 

Allahü teala bunlara kananlara hidayet nasip eylesin inşallah...

Share this post


Link to post
Share on other sites

bana göre bir kişinin mezhepsiz olması onu dinden çıkarmaz..hz.Osman a bunak dediğini daha önce duymadım eğer öyle birşey dediyse yazık....ama seyyid kutub büyük bir müfessirdir ve bundan dolayı o kadar ağır konuşmanın bir manası yok ölmüş daha doğrusu şehid edilmiş birinin arkasından

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yukarıda verdiğim eseri okursanız daha neler söylediğini öğrenebilirsiniz. Ağır konuşmamın sebebi, kendisinin öyle sözleri var ki Eshab-ı Kirama karşı, benim söylediklerim ona yanında hafifi kalır.

 

S. Kutup hakkında Necip Fazıl’ın son görüşü şöyledir:

 

Bir de Seyyid Kutup var... Kendisinden af dilemesini is­teyen yakışıklı orangotan maymunu Nasır'a «Bir mümin bir münafıktan af dilemez!» cevabını veren ve kahramanca öl­meyi bilen bu zatı «Sahte Kahramanlar» konferansımda ger­çek kahraman olarak göstermiştim. Fakat sonradan gördüm ki, Seyyid Kutup bir İbn-i Teymiyye meddahıdır ve kellesini kaptırdığı sosyalizma yularının zoruyla Hazret-i Osman'a adaletsizlik isnat eden ve dil uzatan bir bedbahttır.

 

idam edilmeden bu sapıklıklardan istiğfar ettiğini söyle­yenler oldu. Eğer öyleyse tam kahraman ve şehit... Değilse, mücadelesi kafire karşı bir sapığın davranışından ileri geç­meyen bir zavallı.

(21.10.1977 tarihli Tercüman Gazetesinden)

---------

 

Burda konu olan S.Kutubun kendisi değildir; eğer tevbe ettiyse ne ala; belki kurtulmuştur, ama şu muhakkak ki bıraktığı eserlerle binlerce insanı zehirlemiştir. Buna karşı da susmak, bunun yanlış olduğunu söylememek büyük vebal ve sorumluluktur.

 

Not: Yukarıdaki yazıları aldığım eser Mehmet Ali Demirbaş beye aitdir. şuan da kendisi www.dinimizislam.com da bulunmaktadır. Ehl-i Sünnet yolunu insanlara öğreten büyük biridir. Kitabı okumak isteyenler

http://www.bizimsahife.org/ekitap/chmkitap...Mezhepsizmi.chm

adresinden yükleyebilirler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Malesef Seyyid kutup ve yolunda gidenler sadece mezhepsiz değil reddettikleri o kadar çok kaide var ki...

Bid'at ehlidirler ve Allah Resulu onlara tebessüm etmemizin bile onun kalbini kıracağını söylemiştir.

 

Ayrıca ölmeden pişman olduğunu da buradan öğrenmiştim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ben seyyid kutub un önceden sosyalist olduğunu ve ölmeden önce dönüş yaptığını birçok yerde okumuştum ve biliyorum..hz. Osman a söylediği laflarda sosyalist döneminde edilmiş olabilir..onu yargılamak bize asla düşmez..çünkü elimizde kesin bir bulgu yok..çoğu kişi onun ölmeden pişman olduğunu söylüyor..ve ne olursa olsun bir zalime karşı koymuş bir adamdır ve bana göre kahramandır..onu daha fazla karalamaya gerek yok bence..eğer söylenilenler doğruysada Allah taksiratını affetsin ne diyim

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bir de Seyyid Kutup var... Kendisinden af dilemesini is­teyen yakışıklı orangotan maymunu Nasır'a «Bir mümin bir münafıktan af dilemez!» cevabını veren ve kahramanca öl­meyi bilen bu zatı «Sahte Kahramanlar» konferansımda ger­çek kahraman olarak göstermiştim. Fakat sonradan gördüm ki, Seyyid Kutup bir İbn-i Teymiyye meddahıdır ve kellesini kaptırdığı sosyalizma yularının zoruyla Hazret-i Osman'a adaletsizlik isnat eden ve dil uzatan bir bedbahttır.

 

idam edilmeden bu sapıklıklardan istiğfar ettiğini söyle­yenler oldu. Eğer öyleyse tam kahraman ve şehit... Değilse, mücadelesi kafire karşı bir sapığın davranışından ileri geç­meyen bir zavallı.

(21.10.1977 tarihli Tercüman Gazetesinden)

---------

 

Burda konu olan S.Kutubun kendisi değildir; eğer tevbe ettiyse ne ala; belki kurtulmuştur, ama şu muhakkak ki bıraktığıe serlerle binlerce insanı zehirlemiştir. Buna karşı da susmak, bunun yanlış olduğunu söylememek büyük vebal ve sorumluluktur.

Selamlar,

 

Özellikle bu kısmın üzerine söz söylemenin mümkün olmadığını düşünüyorum... Son nokta...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamun Aleykum

 

bir kac ay önce bi kardes burda Seyyid Kutub'un "İslam'da Sosyal Adalet" eserininin yanilmiyorsam 5.baskisinin takdiminde sahabiye söyledigi sözüne-sözlerine degindigini paylasmisti bizlerle, yalniz forumda tekrar bulamadim.

 

 

Eser birden fazla kisi tarafindan türkceye cevrilmis. - Konunun hangi ceviri'de oldugunu bilen varmidir?

 

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Seyyid Kutub = İslam'da Sosyal Adalet

 

M. Beşir ERYARSOY

1.basım = 1980

 

 

Yaşar Tunagür + M. Adnan Mansur

1. basım = 1968

2. basım = tarihsiz

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

 

Tesekkürler.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Soru: Zuhaylî ve Kardâvî gibi, S.Kutb da mezhepsiz midir?

Cevap: Türkçeye birçok kitabı tercüme edilen S.Kutb, İslâmın iktisâd sistemini sosyalizme göre açıklamış, mason Abduh'un dinde reform yolunu tutmuş ve çıkardığı fitneler yüzünden birçok müslümanı sıkıntıya sokmuştur. Hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki:

 

(Uyuyan fitneyi uyandırana Allah la'net etsin) buyuruluyor. (İ. Rafiî)

 

Dürr-ül Muhtâr'da, (Şahsî mal, sâhibinin rızâsı olmadan alınmaz, kullanılmaz) buyurulurken S.Kutb diyor ki:

 

(Devlet, şahsî mülkiyetten ihtiyâcını, gerektiği kadar iâde etmemek üzere alır ve toplumun umûmî ihtiyâçlarına sarfeder.) [Cihan Sulhu s. 149]

 

(Devlet, lüzûmu hâlinde cemiyetini korumak için ihtiyâcı olan parayı varlıklı fertlerden kayıtsız şartsız alabilir.) [İslâmi Etüdler s. 92]

 

Şahsî malı almak, komünizmde vardır. Dinimizde, meşrû yoldan kazanılan mal, mübârektir. S. Kutb, şahsî mülkiyete devletin el koymasını isteyerek diyor ki:

 

(Şâyet bu işler için zekât kâfi gelmezse, hükümet, zenginlerin ellerindeki fazla malları alıp, fakirlere iâde eder.) [İslâmi Etüdler s. 98]

 

 

Mezheb düşmanı

 

S.Kutb, her kitabında hep İslâm düşüncesi diyor. Hâlbuki düşünce de, akıl gibi mahlûktur. Bunları Allahü teâlâ yaratmıştır. Allah düşüncesi, Allah aklı diyen kâfir olur. İslâm şerî'ati'ne İslâm düşüncesi denmez.

 

S.Kutb, Mezhebleri İslâmın bir cüz'ü kabûl ediyor. Bu cüzleri, ya'nî mezhepleri birleştirmek isteyerek diyor ki:

 

(İslâmiyet bir bütündür, ayrılan cüzleri birleştirmeli, ihtilâflar ortadan kalkmalıdır.) [İslâmda Sos. Adâlet s.35]

 

Dört hak mezhebi ihtilâf olarak kabûl etmektedir. İhtilâflardan maksat, sapık mezhepler değildir. Öyle olursa daha tehlikeli olur. Hak ile bâtılın birleşmesine zâten imkân yok. Hak mezhepleri birleştirmek de Telfîk olur ki, bu da icmâ ile bâtıldır. Hadîs-i şerîfte, (Âlimlerin ihtilâfı [Mezheplere ayrılması] rahmettir) buyurulurken, mezhebleri birleştirmek suretiyle kaldırmak istiyor.

 

Bid'at ehlinden İbni Teymiye ve İbni Hazm'ı da imâm diye övüyor. [İslâmda İktisat s.94]

 

Mezhepsiz S.Kutb, Hz.Osman'a ve diğer Eshâb-ı kirâma alçakça dil uzatarak diyor ki:

 

(Çok yaşlı olan Osman'ın hilâfete geçmesi, kötü bir talihin eseridir. Müslümanların mallarını gelişigüzel harcamıştır. Çok müsrif idi. Muâviye'nin mülkünü genişletip, Filistin'i de ona verdi. Bu, İslâmın rûhuna aykırı idi.) [İslâmda Sosyal Adâlet s.186]

 

Bunların iftirâ olduğu bütün mu'teber kitaplarda yazılıdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

 

(Bugünden sonra Osman'a günâh yazılmaz. [Ya'nî Osman günâh işlemez]) [Tirmizî]

 

(Yâ Rabbî, Osman'ın geçmiş, gelecek, Kıyâmete kadar bütün günâhlarını affet!) [Ebû Nuaym]

 

(Osman, "Yâ Rabbî, yer ile göğün yerini değiştir" diye duâ etse, duâsı elbette kabûl olur.) [Mesâbîh]

 

(Osman bendendir, ben de Osman'danım.) [Taberânî]

 

(Meleklerin bile hayâ ettiği zâttan [Osman'dan] ben hayâ etmez miyim?) [beyhekî]

 

(Osman'ın şefâ'ati ile Cehennemlik 70 bin kişi, hesâb görmeden Cennete girer.) [İ.Asâkir]

 

 

Fıkha da düşman

 

Hz.İsâ'nın ölmediği Kur'ân-ı kerîmde bildirilirken, (Hz. Îsâ vefât etti) diyor. [bu ifâde, başka bir tercümeden çıkarılmıştır. Böyle fâhiş hatâlar kasten çıkarılmaktadır.]

 

Prof. S.Kutb, (İslâm toplumunu inşâ ederken, İslâm fıkhına bağlı kalmamak gerekir. Fıkıhla meşgûl olmak ömrü ve sevâbı zâyi etmektir) diyor. Hâlbuki hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

 

(Her şeyin direği vardır. Dinin temel direği fıkıhtır.) [beyhekî]

 

Ancak mezhebsiz olan, ba'zan Hanefînin hükmüne, ba'zan Şâfi'îninkine uygun der. Mâide sûresinin 33. âyetinin tefsirinde 4 mezhebin hükmünü bildirdikten sonra, (Biz bu husûsta, İmâm-ı Mâlik'in fikrini tercîhe şâyan görürüz) diyor. Mezhebler arasında hakemlik yapıyor. Kendisini her mezhebin üstünde görüyor.

 

Zümer sûresinin 3. âyetinin tefsîrinde, (Bugün islâm ülkelerinde Evliyâya ibâdet ediliyor, onlardan şefâ'at isteniyor) diyerek necdî olduğunu gizlemiyor. Tasavvufu da inkâr ediyor, İbni Arabî hazretlerine gayrı müslim diyor.

 

Böyle mezhepsiz kimselerin kitaplarını okumak çok tehlikelidir.

 

Cem'ıyyet-ül-meşârî' tarafından neşredilen Nehc-üs-Sevîy... kitabında deniyor ki:

 

Hakîkî ilim kitap okumakla elde edilemez. Taberânî'deki hadîs-i şerîfte (İlim ancak üstâddan öğrenilir) buyuruldu. Hiçbir âlimden ilim okumamış olan S.Kutb, Allaha, mu'cize kalem, Yaratıcı kalem, diyor. Nebe' sûresini tefsîr ederken de Allaha "Akl-i müdebbir" diyor. [Akıl ve şuur mahlûktur. Mahlûka âit bir sıfâtı Allah için söylemek küfürdür.] Böyle söylemek ilhâddır. Kur'ân-ı kerîmde buyuruluyor ki:

 

(En güzel isimler Allahındır. O'na onlarla duâ edin. Onun isimleri hakkında sapanları bırakın.) [A'râf 180]

 

"Küçük mes'elelerde de olsa idâreciler Allahın hükmü ile hükmetmedikleri müddetçe yeryüzünde müslüman yoktur" diyor. Hâlbuki İmâm-ı Kurtubî hazretleri buyuruyor ki:

 

(Allahın hükmü ile hükmetmeyenler hakkındaki âyet-i kerîmenin ma'nâsı şöyledir: Kur'ân-ı kerîmi reddederek ve Resûlullahın sözünü inkâr ederek Allahın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir.) [Ahkâm-ul-Kur'ân]

 

Hz. İkrime de bu âyet-i kerîmenin tefsirinde, (İnkâr ederek, Allahü teâlânın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir. İnanıp da hükmetmeyen zâlimdir, fâsıktır) buyurdu. [Ehl-i sünnette amel, îmândan parça değildir. Günâh işleyene kâfir denmez. S.Kutb, günâh işleyene kâfir demekle de Ehl-i sünnetten ayrılıyor.]

 

 

Herkes Mürtedmiş

 

S.Kutb, herkesi mürtedlikle ithâm ederek diyor ki:

 

"Bütün beşer mürted olmuştur. İslâm, bütün hayatı içine alır. Bir mes'elede de ona uymayan, îmândan ayrılmış, dinden çıkmıştır. Küçük bir mes'elede beşer kanûnuna uyan Lâ İlâhe illallah dese de müşrik olur, dinden çıkar. Bugün islâmiyet yoktur. Biz müşrik bir toplumda yaşıyoruz. Bütün beşeriyet mürteddir, câhiliyet devrine dönmüştür. Bugün müslüman hükümdar ve müslüman tebaa yoktur. Müslümanlar asırlar önce yok olmuştur."

 

[bu sözlere kendi yolunda olanlar da dahil midir? Dahil değildir denemez. Çünkü, kâfir sultana sadece uyan değil, uymayan da kâfirdir diyor. Dünyadaki herkese kâfir diyor. Ne hayrettir ki, kendilerine kâfir denilen kimseler onu savunuyorlar.]

 

S.Kutbun izinden gidenlerin bir kısmı avukat, bir kısmı da, pasaport çıkarmak gibi işlerde beşerî kanûnlarla hareket ediyorlar. Onların başka bir kısmı da, bu beşerî kanûnlar çerçevesinde eserlerini izinsiz basmıyorlar. Ya'ni beşerî kanûnlara tâbi oluyorlar. Hani beşerî kanûna uyan kâfir idi?

 

S.Kutb, "O [Allah], nerede olursanız olun, sizinledir" meâlindeki âyet-i kerîmenin ma'nâsında da bütün islâm âlimlerine muhâlefet ederek "Allah herkesle, herşeyle beraberdir ve her yerdedir" diyor. Bu görüş küfürdür. Hâlbuki bütün islâm âlimleri, bu âyet-i kerîmenin "Allahü teâlânın ilminin bütün mahlûkatı kuşattığı" ma'nâsında olduğunu bildirmişlerdir.

 

Hz.Yusuf'tan sonra, Hz.Mûsâ'yı kötülüyerek diyor ki:

 

(Hz.Mûsâ, asabî mizâçlı, atak bir liderdir. On sene sonra hayatının ikinci devresinde onunla buluşmak üzere onu şimdi burada bırakalım. Belki sükûnete kavuşmuş, sakin tabiatlı ve halîm selîm olmuştur. Ama hayır olmamıştır.)

Peygamber ve Günâh

 

S.Kutbun bu sözleri, Peygamberlerin, büyük-küçük günâhlardan ma'sûm olması gerektiğini kesin olarak ifâde eden İslâm akîdesine tamamen zıddır. Hz. İbrâhim'in Yıldızı, Ay'ı, sonra da Güneş'i görünce, "Bu benim Rabbim" sözü, istifhâm-ı inkârı takdîri üzerinedir. (Sizin zannetiğiniz gibi bu benim Rabbim mi? Ya'ni bu benim Rabbim değil, bu Rab olmaya lâyık değildir. O hâlde siz onun Rab olduğuna nasıl inanıyorsunuz) buyurmuştur. Hz.İbrâhim, bunları söylemeden önce de yegâne ilâhın Allah olduğunu, O'ndan başka ilâh olmadığını kesin olarak biliyordu. Çünkü Allahü teâlâ "Biz daha önce İbrâhim'e rüşdünü verdik" buyuruyor. (Enbiyâ 51)

 

S.Kutb, En'âm sûresinin "Hüküm ancak Allahındır" meâlindeki 57. âyet-i kerîmeyi, murâd olan ma'nâsının tam aksine anladığından, Hz. Ali'yi ve onu sevenleri de tekfîr etti. Â.İmrân sûresinin (Sana tâbi olanları Kıyâmete kadar küfredenlerin üstünde tutacaktır) meâlindeki 55. âyet-i kerîmesi, bu ümmetin Kıyâmete kadar, kendi dinleri üzerine kalacaklarını bildirmektedir. Bu ümmetin ilk asırda İslâmiyet üzere, ondan sonra câhiliyet üzere yaşadığını nasıl söyleyebiliyor? Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

 

(Allahü teâlâ, her asırda dini tecdîd eden bir zât gönderir.) [Ebû Dâvüd]

 

(Kıyâmete kadar hak üzere olan bir cemâ'at mutlaka bulunur.) [buhârî ]

 

Bu yazıyı kaleme alanın yüreğine sağlık

Share this post


Link to post
Share on other sites

s.a.

 

formunuza yeni üye oldum

 

arkadaşlar evvela sizden ricam gidin YOLDAKİ İŞARETLER i alın, okuyun, sonra formunuzda Seyyid Kutub'a küfreden abilerinizi dinleyin.

 

Önce Seyyid Kutub'un hapis hayatı esnasında nasıl bir dönüşüm içerisine girerek geçmişteki yanlış düşüncelerini düzelttiğini araştırın, sonra üstadınızın fikirlerine sarılırsınız.

 

Allah aşkına üstadınızın sözlerinden yola çıkarak Kutub'un küfrettiği yalanına bu kadar kolay kanmayınız. S. Kutub'un yazılarında pek tabi üstadınız ve benzeri İslam-milliyetçilik, İslam-20. yy, İslam-Demokrasi, İslam-Tasavvuf sentezi yapanlara açık ve net eleştirileri göreceksiniz.

 

Tek ricam doğru yolun üstadınız ve izindekilerin yolu olduğu varsayımıyla yola çıkmamanız. Gerisi iplik söküğü gibi gelecektir, çünkü Yoldaki İşaretler Kuran ve sünnetten başka referans içermez. Şimdiye kadar okuyup geçtiğiniz ayetlerin size Seyyid Kutub'un satırlarında ve hayatında nasıl açık açık anlatıldığını göreceksiniz.

 

Allah şahit ki, kendisi aslında İslam'ı yaşamak ve insanların yaşamasını sağlamaktan öte hiçbir iddiaası olmayan biridir. Özellikle Türk dünyasında ve tasavvuf çevrelerinde kendisine çamur atılmasının tek nedeni vardır: Seyyid Kutub ' un yazdıklarında birçoklarının kendi imanlarını sorgulamalarını ve yaşam tarzlarını değiştirmelerini gerekli kılan gerçekler dizisi tüm çıplaklığıyla bünyelerini sarar. Sonra kitabın kapağını kapatır, üstatları-şeyhleri-ailelerinin-vs. telkinlerine kulak vererek Seyyid Kutub un küfrüne karar verirler, kendilerinin ataları gibi doğru yolda olduklarını düşünür, vicdanlarını rahatlatmak ve sizi kaybetmemek için bu gibi forumlarda kötülerler S. Kutub 'u.

 

Sizden de benim beklediğim ve milyonda bir çıkan insan tipi de Allah'ın bahşı ile şunu yapar: Kuran ve sünnet ışığında Yoldaki İşaretler'i bir daha okur, sonra yüzünü Kuran ve sünnete çevirir, Selef-i Salihin e çevirir. Babasının kimlik kartında müslüman yazanın, şeyhi NFK olanın kurtulmuş olduğu varsayımından kurtulur, Allah ' tan başkasının kulu olma zincirlerinden kurtulur. Yaşanılan düzenin İslam düzeni olmadığının, yaşanılan toplumun İslam ümmeti olamayacağının farkına varır. Kendisine bu düzen içerisinde para ve mevkii sağlayan sahte rableri bırakır, sadece Allah'ın kulu olur.

 

S. Kutub'un idam ssehbasındaki son sözlri gibi: "...Namazda Allah'ın şehadeti için kalan parmağım tağutu onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır."

 

Hayatı: http://tr.wikipedia.org/wiki/Seyyid_Kutub

 

Yoldaki İşaretler: http://www.cehaletmazeretdegil.com/mkporta...hane/index2.htm

 

Size söz veriyorum formunuzda gereksiz tartışmalra girmeyeceğim. Ancak samimi sorulara bildiğim kadarıla da cevap veririm. Tabi abieriniz bidat ehli olduğuma karar verip beni forumdan atmazlarsa.

 

Abdullah

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Evvela şunu söyleyelim, forumda Seyyid Kutup da dâhil olmak üzere hiçbir şahsa küfredilmiyor. Forum kuralları mucibince memnudur bu faaliyet. Kimseye küfür etmiyor ve ettirmiyoruz, ki üyelerimiz de küfür kullanacak derecede kimseler değil. Bu başlığın ilk mesajında Seyyid kutup hakkında yazılanlar, onun kitaplarından yapılan iktibaslar neticesinde kaleme alınmış gördüğünüz üzere. Hayır, bu kitapta böyle bir ifade yok, diyebilirsiniz mesela Seyyid Kutup’un görüşlerine aykırı bir kısma rastladıysanız. Siz de söylemişsiniz Seyyid Kutup’un Yoldaki İşaretler isimli kitabının Kuran ve Sünnetten başka referans içermediğini. Bu bir meziyet değildir ki. İcmaa ve kıyas nerede? Bunları kabul etmeyerek mezhepleri de kabul etmediğini anlıyoruz Seyyid Kutup’un. Tabi insanın çıkış noktası önemli. Mezhebin ehemmiyetini ve elzem oluşunu kabul etmeyen bir insan, Seyyid Kutup’un bu düşüncesinden rahatsızlık duymayacaktır. Yazıda Seyyid Kutup kötülenmiyor, yaptığı ve yazdığı her ne ise net bir şekilde beyan ediliyor. Bir insan katil olsa, o katildir demek onu kötülemek mi oluyor, yoksa hakikati söylemek mi?

 

“şeyhi NFK olanın kurtulmuş olduğu varsayımından kurtulur” demişsiniz. Şimdi bunu söylemek Üstad’a ithamda bulunmaktır. Üstad kendini hiçbir zaman şeyh, mürşid olarak göstermemiştir. Şeyh olmak, mürşid olmak bambaşka şeyler. O bizim nazarımızda bir sanat, fikir ve dava adamıdır. Bir insanın iman ve fikir yapısının muteber oluşu, onun kişiler hakkında yazdıklarını da dikkate almamızı beraberinde getiriyor. Belli ki siz de bizim Üstadı sevdiğimiz ve kalemine itimat ettiğimiz kadar Seyyid Kutub’u seviyor ve ona itimat ediyorsunuz. Tercih meselesidir, herkesin yazdıkları ve fikirleri, bağlı olduğu değerler ortada.

 

Fikirleriniz yanlış olsa da Üslubunuzda bir kabalık ve çirkinlik olmadığı için “ağabeyleriniz” dediğiniz kişiler sizi forumdan atmazlar. Atılmak için bir sebep teşkil etmez bidat ehli olmak. Üsluba, hâl ve davranışlara dikkat edildiği müddetçe kimse atılmaz.

 

Saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

‘Seyyid Kutub mezhepsizin tekidir.’

 

İlk olarak burada kullanılan üslup bayağı ve aşağılayıcı niteliktedir. İnsanları mezhepli-mezhepsiz olarak sınıflandıramayız. Bu konuda kimseyi sorgulama hakkına da sahip değiliz. Mezheplerin çıkış nedenlerini irdelememiz ve ona göre tenkitlerimizi yapmalıyız.

 

Mezhepler yorum farklılıklarıdır. İnsanoğlu her yükseliş aşamasında ihtilaflar yaşamış, bu ihtilaflar da fıkhi, siyasi ve iktisadi alanda mezheplerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu ihtilaflar zıtlık, tezatlık olarak değil, zenginlik ve çeşitlilik olarak algılanmalıdır.

 

Seyyid Kutub hususunda ise kendisi Mısırlı bir düşünürdür. Mısır’da ise mezhepsizlik diye bir olgu yoktur. Genel olarak Arap dünyasındaki fıkıh anlayışını kabaca incelediğimizde şunu görürüz:

 

Bir Fıkıhçı herhangi bir konu hakkında sırasıyla, ayetleri, hadisleri, son olarak da tarih boyu süregelen alimlerin düşüncelerini nakleder. Kişi tüm bu fikir ayrılıklarını derinlemesine inceler ve hangi müçtehidin düşüncesi kendisi için uygun ise onu uygular. Bu Fıkıh kitapları arasından örnek olarak Bülüğ’ül-Meram’ı verebiliriz. Ayrıca Seyyid Kutub’un Yoldaki İşaretler adlı kitabını yazarken Kur’an ve sünnetten başka herhangi bir referansa başvurmaması kendisinin mezhepsiz olduğunu göstermez. Ki burada illa ki icmaa ve kıyas zorunluluğuda yoktur.

 

Seyyid Kutub’un Türkiye’de neden bir türlü yer edemediği konusunda ise sayın cellman'a katılıyorum. Beni en çok üzen hususta budur. Bazı kesimler yeniliklere, farklılıklara kendilerini alıştıramamanın hazımsızlığı içinde…

 

Ayrıca sayın cellman Üstad'ı şeyh olarak nitelendirmenizi de bu konudaki bilgisizliğinize ve önyargınıza bağlıyorum. Zira aynı durumu bizzat yaşadım. Forumu yüzeysel olarak bile incelemeniz görüşlerinizin değişmesinde yeterli olacaktır.

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Türkçeye birçok kitabı tercüme edilen S.Kutb, İslâmın iktisâd sistemini sosyalizme göre açıklamış" diyor arkadaşımız ve BÜYÜK ŞEHİD SEYYİD KUTUP hakkında iftiralarına devam ediyor.Ben seyyid kutubun hemen hemen tüm eserlerini okudum.bu arkadaşımızın iftiralarını görünce dehşete kapıldım.bir müslüman inançları uğrunda asla taviz vermemiş ve bu uğurda idam edilerek şehid edilmiş bir büyük alime nasıl böyle iftiralar atar.bu kadar cahilce ve gerçekleri çarptırarak yazılan bu yazının siteden silinmesini talep ediyorum.bir defa büyük şehid Seyyid kutup islamın iktisad sistemini sosyalizme göre değil tavizsiz bir islami anlayışa göre yorumlamıştır.bu gerçeği tüm dünya bilirken seyyid kutup düşmanları kabul ederken bu kötü niyetli olduğu yazısından kolayca anlaşılan arkadaşın bilmemesi mümkün değildir.yazıklar olsun.yazıklar olsun

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şu, ''Efendim, kitabını okudun mu ki konuşuyorsun'' lafıda herkesin diline dolanmış. Bunu diyen tipler İmam-ı Rabbani bilirler mi? Bunu diyen tipler İmam-ı Hanbel'i bilirler mi, Ebu Hanefi'yi okumuşlar mıdır? Sizlerin şu filozof kırması sahte islam kahramanlarını okumanız ve üstelik bir sürü asıl alimleri yok sayıp geride bırakmanız ve onlarla kendinize üstünlük payı biçmeniz ne kadar komik!.. Zavallı odur ki Ehl-i Sünnet yolunu terkeder de bilgiçlik taslar. Şaşırıyorum ve sizin için dua ediyor. Bu nasıl bir cürrettir yahu? Sen ashabın ve tabiinin yolunu terket. Hz. Osman'a söven bir adama seyyid diyorsunuz ve kahramanlık türküleri söylüyorsunuz. Ne iş? 1000 senelik yolu terketmek ve bunu İslamiyet için yapmak... Komik... Kuburda boğulun! Kahramanlarınızla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Türkçeye birçok kitabı tercüme edilen S.Kutb, İslâmın iktisâd sistemini sosyalizme göre açıklamış" diyor arkadaşımız ve BÜYÜK ŞEHİD SEYYİD KUTUP hakkında iftiralarına devam ediyor.Ben seyyid kutubun hemen hemen tüm eserlerini okudum.bu arkadaşımızın iftiralarını görünce dehşete kapıldım.bir müslüman inançları uğrunda asla taviz vermemiş ve bu uğurda idam edilerek şehid edilmiş bir büyük alime nasıl böyle iftiralar atar.bu kadar cahilce ve gerçekleri çarptırarak yazılan bu yazının siteden silinmesini talep ediyorum.bir defa büyük şehid Seyyid kutup islamın iktisad sistemini sosyalizme göre değil tavizsiz bir islami anlayışa göre yorumlamıştır.bu gerçeği tüm dünya bilirken seyyid kutup düşmanları kabul ederken bu kötü niyetli olduğu yazısından kolayca anlaşılan arkadaşın bilmemesi mümkün değildir.yazıklar olsun.yazıklar olsun

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hazreti Osmana atılan iftiraların hesabını kim verecek behey?! Onun hesabını ver! Ashaba kğfreden bir adama nasıl alim dersin! Ne alimi? Kimden icazet almış? Hangi ilimlerin sahibi ve derinliğine malik? Ne kolay yahu bu alimlik, hocaefendilik?

Ne diye eşeklerin yemliğine saman yerine orkide dökersiniz!

İslamiyyet Nakil dini olduğuna göre kitapları kimden feyzli ve nakil?

Sorularıma cevap verilmeden bu başlık silinemez, silinmememli!

Neymiş efendim, mezheb olmasa da olurmuş. Mezheb imamları ve müctehidler olmasaydı namazını koltuktamı kılardın yoksa kendini 2-3 defa aliviler gibi yere kapayıp mı kılardın bilemem.

Bu adam hakkında tek teselli belirtici fikrim son anlarında tövbe etmiş olabileceğidir. Ki öyle ise o kitaplarıda boşuna okumuşsunuz.

Büyük şehidmiş... Şehidlik makamı öldürene bağlı değildir ölene bağlıdır. Öldürenin kafir oluşu öleni şehid yapmaz.

NE GÜZEL DİYOR SEVGİLİM ÜSTAD NECİP FAZIL:

Bir tatlıcı tatlı yaparken başına oklava düşüp ölse o derhal tatlı şehidi ilan edilir.

Bu tartışma böylece devam eder gider, hiçbirşey de değişmez ancak hiç olmassa şu mektubatı bir kerecik elinize alınız. Üstad bağlısı olduğunuza göre bd yayın evinde bulabilirsiniz. Alın ve okuyun. Ondan sonra konuşalım bu mezhebsizleri.

Tabi eğer İmam-ı Rabbani'ye bunak ve mecnun demiyorsanız. (Töbe estagfirullah... Yazarken dahi bir fena oluyorum) Allahım sen koru...

Share this post


Link to post
Share on other sites

‘…’yı okumadım, ama o sapık, mezhepsiz, reformist, iğrenç, ehl-i sünnet dışı, pislik bir herif!’

 

Allah’ın vermiş olduğu bir lütuf bu herhalde. Yazdığı tek satırı okumadan, kişiler hakkında bu denli kesin yargılara varmanız Allah’ın size bahşetmiş olduğu bir nimet. Maşallah diyorum. Biz okumamıza rağmen fark edemiyoruz. Büyük adamsınız. Asıl acı olan şu aslında. Bizim şu anda Marks’ın diyalektiği ile Ali Şeriati’nin öne sürdüğü İslam ekonomisinin kıyasını yapmamız gerekiyor. Veya Necip Fazıl’ın Batıya bakış açısıyla Afgani’nin Avrupa’yı nasıl ve hangi koşullarda değerlendirdiği hakkında makaleler yazmamız… Fakat buyurunuz… Hala asırlar öncesinin gündemini tartışıyoruz. Neden Necip Fazıl okuduğunuzu merak etmeye başladım. Ne diye bu yoldasınız? İslam’ı binbir çeşit sapıktan temizleme gibi bir hedef güdüyorsanız, hiç uğraşmayın. Konuyla ilgili olarak Hayrettin Karaman’ın Necip Fazıl’a yazdığı mektubu okudunuz mu? Ya Hüseyin Hilmi Işık hakkında kim tam olarak ne söylüyor? Işıkçılar hangi kesime hitap ediyor, bir fikriniz var mı? Dinimizislam.com ile İslam ansiklopedisi arasındaki yüz milyon farkı biliyor musunuz? Din Tahripçilerini sırf yazılan önsözden dolayı kabul ettiğiniz ayrı bir komik, hiç girmiyorum o kısma. Ama genel mantık bu. Sorun Seyyid Kutub değilmiş dimi? Siz onun bunun itikadını, İslam anlayışını değerlendirmeyi bence biraz erteleyin. Tabi evvela kendi aklımızla akletmeyi bir öğrenmemiz gerek. Şu ben okumadan, üstadlarımın dediği yolda dimdik yürürüm ayaklarını da bir kenara bırakın. Yarın karşınıza Allah’ın dinsizi çıkınca bu gibi tuhaf yollarla ikna etmeniz kolay olmayabilir. (tabi böyle bir derdiniz varsa)

 

Son olarak, Seyyid Kutub hangi kitabında Hz. Osman’a iftira atmış? Siz de gidin bir kitapçıya alın o kitabı elinize. Bana şu yayınevinin şu baskısının şu sayfasında yazıyor diyin. Sonra konuşalım. İnternetten alıntı kesinlikle kabul etmiyorum.

 

Sabır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu alimin Hz Osmana hakaret etmesi düşünülemez.bunun ona atılmış bir iftira olduğu çok açık çünkü bu şehidin ashap hakkında yazdığı güzel yazılar meşhurdur ve halen taklit edilyor.(islamla tanışmadan önce söylediği bir sözse ondan dolayı da yargılanamaz)

Share this post


Link to post
Share on other sites
bana göre bir kişinin mezhepsiz olması onu dinden çıkarmaz..hz.Osman a bunak dediğini daha önce duymadım eğer öyle birşey dediyse yazık....ama seyyid kutub büyük bir müfessirdir ve bundan dolayı o kadar ağır konuşmanın bir manası yok ölmüş daha doğrusu şehid edilmiş birinin arkasından

 

Sana Allah selamet versin.Sürü psikolojsinin değerli üyesi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

İki saz arkadaş nedamet ve diğeri hiçbir soruma cevap vermediler. Sorularım orada duruyor ve cevap bekleniyor. Demogoji ustaları iş başına...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...