Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Kelepir

Üye
  • Content Count

    59
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    3

Posts posted by Kelepir


  1. Bu sözü bugüne kadar kullanılageldiği bağlam içerisinde tetkik ettiğimizde sloganik solcu jargonunun bayıcılığı ile karşılaşıyoruz. Temel olarak bu söz diyor ki "devleti yönetenlerle halk tamamen ayrıdır, her halk birbirine yakın görüş ve amaçlara sahiptir". Fazla sathi, fazla afaki bir iddia. Varlık sebebi her ne olursa olsun, dünya üzerindeki halklar arasında dipdiri yaşayan uçurumları görmezden gelmek, gerçek'ten uzaklaşmakla eşdeğerdir. Demokrasinin az çok hüküm sürdüğü bir ortamda halkların yönetenlerinden keskin çizgilerle ayrıldığını savunmak pek mümkün değil. Tercihini politik aktörlerden biri üzerinde kullanması için, yığınla ikna çabasına ve manipülasyona maruz bırakılan halkların görüşlerinin kontrol edildiğini iddia etseniz dahi, bu hakikat cemiyetler arasındaki ideolojik ve karakteristik farklılıkları yoksaymayı mümkün kılmıyor. Sebebi ne olursa olsun, hangi tesire maruz bırakılırsa bırakılsın, halklar farklı amaçların peşinden koşuyor ve yöneticileriyle de aralarında büyük zihinsel farklar yok aslında.

     

    Mavi Marmara'nın maruz kaldığı haydutluğun ardından, solcunun bol yetiştiği ODTÜ'de galeyana gelen bir kısım şahıs bir facebook grubu açmış, kendilerince Türk halkını yahudi düşmanlığından geri koymaya çalışıyordu. "Zalim olan İsrail hükümetidir, Yahudi düşmanlığı yapıp faşistleşmeyin, aman masum yahudi kardeşlerimize ilişmeyin" gibisinden bir sürü tavsiyenin sıralandığı sayfanın bitiş cümleleri Türkiye ve İsrail halklarının dost olduğunu bildiriyor ve halkların kardeşliğine uzun ömürler diliyordu. Değil dünyadan, ağızlarından çıkandan dahi haberi olmayan bu arkadaşlara göre İsrail halkı da Mavi Marmara gemisine saldıran devletlerine karşı kızgınlık duyuyordu. Fakat 3-4 gün sonra yayınlanan bir ankette İsrail halkının %90'ından daha fazlasının saldırı dolayısıyla Türkiye'yi suçladığı ortaya çıktı. O apaçık haydutluğa rağmen, ömrü uzun olasıca kardeşliğimizin pek bir tezahürünü göremedik. Elbette ki beş parmağın beşi de bir değil, fakat üzerinde yeterince düşünülmemiş bu içi boş klişeler insanın damağında pörsümüş domates huzursuzluğu bırakmaktan öte bir manaya sahip olamıyor. Ezber solcularının tekerlemeleri çok ham.

    • Like 1

  2. Üstad'ın milliyetçiliğinde dikkat çeken bir nokta da onun milliyetçiliğinin Anadolu veya İslam halklarından ziyade Batıya ve kozmopolitlere karşı bir kale olarak belirdiği fikridir. Yani Üstad Müslüman Türk vurgusunu öne çıkarırken aslında Müslüman Arap veya Müslüman Kürt'e değil, Hristiyan Alman veya Ateist Türk'e karşı bir mevzi tutuyor. Bunu da basılı bulunan eserleri söylüyor. Eserleri bütünüyle incelediğimizde, aralardaki açık vurgularla beraber, eserlerdeki ruhun da bu merkezde birleştiği dikkat çekiyor. Yani Müslüman Türk kalesine sarılmak, tamlamada Türk'ü niteleyen ve birincil öneme sahip olan sıfatın dışında kalanlara karşı sergilenen duruşu gösteriyor aslında. Müslümanlarla kıyaslama yapmaktan genel itibarıyla kaçınıyor üstad. Hatta Üstad'ın milliyetçilik düşüncesinde kıyaslamaların pek yeri de yok. Somutlaştırmak gerekirse "Benim evim çok güzel" diyor, "Benim evim Ali'ninkinden daha güzel" demiyor. Bu da milliyetçilik anlayışının en doğru, kenetleyici ve insani tarzı bence.

     

    Saf belirtilirken asıl tutulan Türklük safı değil, Müslümanlık safı. Türklüğün vurgulanması da bu milletin tarihte ele aldığı role dayanıyor, genetik özelliklere değil. Tarihi bir mirasçılık düşüncesi hakim Üstad'ın milliyetçiliğinde. Mukaddes emanetin mirasçılığını yapan bir milletin hususiyetleriyle tespit edilip aynı doğrultuda diriltilmesi adına çalışıyor Üstad. Bu mirasçılık milletin daha önceden getirdiği özelliklere dayanıyor olabilir, fakat Üstad bunu çok vurgulamıyor, daha ziyade kaderin etkisini kabul eden bir yaklaşımı öne çıkarıyor. "Mukaddes emanet sırtımıza yüklenmiştir ve biz bu emaneti sırtlanan, taşıyan ruha muhtacız" diyor geneliyle.

    • Like 1

  3. Egemen Bağış'ı hiç sevmiyor oluşum bu basit eleştiriyi alkışlamamı gerekli kılmıyor. "Papaz Efendi, himmet buyursanız da Hristiyan olsam" filan mı demiş bu adam? İnsanlardan iyi temenniler beklemek, hele yaptığı işin ismi siyaset olan birisi için hiç de şaşırtıcı değil, bunlara takılarak tek adım ilerleyemeyeceğimizi herkes bilmeli artık.


  4. Hasan Çebi'nin 1987 yılında Kültür Bakanlığı'ndan çıkan bütün Yönleriyle Necip Fazıl Kısakürek'in Şiiri diye bir kitabı var, orada Üstad'ın şiirlerinde yaptığı değişiklikler bir cetvelde gösterilmiş. Şiir hangi kitapta hangi şekilde basılmış takip edebiliyorsunuz. Meraklısı için not düşmüş olalım. Hasan Çebi'nin bütün Yönleriyle Necip Fazıl Kısakürek'in Şiiri diye bir kitabı var, orada Üstad'ın şiirlerinde yaptığı değişiklikler bir cetvelde gösterilmiş. Şiir hangi kitapta hangi şekilde basılmış takip edebiliyorsunuz. Meraklısı için not düşmüş olalım. http://www.nadirkitap.com/butun-yonleriyle-necip-fazil-kisakurek-in-siiri-hasan-cebi-kitap615053.html


  5. Üstad'a beni hayran bırakan hadiselerden biri de bu. Çok fazla son söz okudum ama hiçbiri bu kadar asil değildi. Bir fikir adamına en çok yakışan kelimelerle vefat ediyor Üstad. Bütün hayatı boyunca kurcaladığı gerçeğe tepeden bakıyor ve şahit olduğunu döküyor dudaklarından. Hayatının en büyük meselesini izliyor, yaşıyor, hissediyor, öğreniyor, öyle söylüyor. Zihni o dehşet anında dahi müşahede ediyor, yerde biten ot gibi davasız yaşayan adamlardan üstad'ı ayıran da bu zaten. Meselesi olan birisine yakışan böylesi bir merak dindirmedir.Allah rahmet eylesin. Tugra güzel söylemiş, o bu kadar kitap yazıp bıraktı bize, bir Fatiha okumadan geçmek yakışmaz.


  6. Bu kez zor, bu adam satın aldığı köpeklerine kurşun attırıyor. Diğer diktatörlerin bol para verip kendine bağladığı, ülke halkının dertleriyle pek ilgisi olmayan satılık askerleri yoktu ama eerbakan'ın manevi ağabeyi Makyevelli'yi iyi anlamış. Göstericiler de bu sefer çetinceviz çıktı, askerlerin kendi yanlarına geçmesinden de önemli bir şey oldu, adamlar cephaneliği aldı. Çadır diktatörü büyük ihtimalle bastıracak ama kesin gibi görünen o ki çok kan akacak, ölü sayısı 1000 ile, 2000 ile kalmaz.


  7. Bazı dergiler bu işi sayfa doldurmak için yapar ama Büyük Doğu dergisi bu bölümle Anadolu'daki uyanışı koordine ediyordu. Yani Üstad bu sayfalarda Anadolu'yla konuşuyordu. Turan Karataş'ın hazırladığı Sezai Karakoç biyografisinden de öğreniyoruz ki ilk olarak onun ortaya çıkışı da bu okur mektupları sayesindedir. Yani Sezai Karakoç gibi bazı kimseler ilk defa Büyük Doğu'ya gönderdiği okur mektubuyla medyada sesini duyurmuş, ortaya çıkmıştı. Üstad'ın çapı saddece dergicilikte dahi şu an çok uzağımızda görünüyor. Fikir, sanat, aksiyon şöyle bir dursun hele...


  8. elbette değildir. Hatta çoğu yerde yanlış veya eksik manalı tercümelerden kaynaklanan bir sürü sıkıntı çıkıyor. Kelimelerin manasını orijinaliyle kavramak lazım ama malesef biz bu şansı kaybedeli çok oldu. Fakat gereğinden fazla kıymet vermeden mutlaka okumamız da lazım.Çünkü misal geçende bir tanesi ev abiliği yapan 3 tane Nurcu arkadaşla konuşurken hiçbirinin Müslüman bir kadının Hristiyan bir erkekle evlenemeyeceğini bilmediğini şaşkınlık içerinde fark ettim. Bu cehaletin sebebi doğru kitabıokumamak olarak düşünülebilir ama yine de bir kez olsun bir meal okusalardı bu bilgisizliklerinden kurtulurlardı.Nurcu örneğini karalamak için vermedim.Başka bir cemaate mensup başka bir kişi de bu basit konuda bilgisiz kalabilir,kalıyor. Yanlış anlaşılmasın. Severim ben Nurcuları :D

     

    Bir de son zamanlarda orijinal metnin hemen bir satır altında üstteki kelimenin Türkçe'de karşılık geldiği kelimeyi gösteren mushaf baskıları hazırlıyorlar, bence onlardan bir tane alıp incelemek lazım, hem Arapça'ya vukufiyetimiz arttar hem de takıldığımız kelimeler üzerine daha derin araştırma yapma şansımız olur.


  9. Gün geçmiyor ki adam bir skandalla daha malzeme olmasın. Efsane şaklaban yahu! Brüksel'e gidip memleketteki maaşların düşük olduğunu anlatıp dünya aleme rezil olan bu adam CHP'nin başına ilk geldiğinde korkmuştum. Kalitesinden filan değil, arkasındaki müthiş gazla CHP'nin oyunu patlatıp 90 yıllık şer ocağını başımıza bela etmesinden. Ama şükür ki medya artık eskisi kadar manipüle edemiyor, çünkü karşı cenahın medyası da dengeleyici bir unsur olarak güç kazandı. Baykal eminim köşesinden kıs-kıs gülüyordur maymuncuğa...Bir insan çapsızlığını bu kadar mı belli eder, bu kadar mı bağırır ben kuklayım diye? Ben bu adamı şirketime yemin ediyorum temizlik işçisi diye bile almam. Temizlik işçiliği zihinsel efor gerektirmeyen bi iş, o yüzden bu karşılaştırmayı yapıyorum.

     

    Melih maymun etti yine. Kendisini sevmiyorum ama bu solcularla süper uğraşıyor adam. Aynı şekilde Danıştaya yürütmeyi durdurma istemiyle dava açacakmış esprisi de güzeldi.

×
×
  • Create New...