Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

ssimeranya

Üye
  • Content Count

    68
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    3

Posts posted by ssimeranya


  1. Yok yahu eğlenerek okuyorum şahsen ben. Devam edin gençler. Alın üç tane de benden olsun :)

     

    Ben Aydan Şener...-Bende Dünyadan Ali

    Maden ocağı girişi; Derinlik 300 m. İstikbal göklerdedir!

    Baraj deyince akan sular durur... :D

     

    Çok komik diil mi gerçekten?


  2. Gülümseyerek okudum yukarıda yazılanları. İbretlik. Cevap verme zahmetine katlanmamamın ve Üstaddan minik bir görüş aktarmamın sebebi kimseyi karambole düşürme çabası falan değil. Önce şu algıyı değiştirelim. Sadece alakasız bir konuda alakasız bir tartışmanın büyümesini istemedim kendi fikirlerimi daha fazla yazarak. Üstelik kovayla su götürecek bir konu. Ve tebliğe yorulduğum bir bakış açısı. Üstadı anlatmak, anlamak, tanımak amaçlı kurulmuş bir platformda işine gelince onun sözleriyle etrafa dava adamlığı taslayan işine gelmeyince de direk topu şeriat, itikad, dört mezhebe atabilecek insanlarla karşılabileceğimi hesaba katmamıştım. Üstad dedim ondan örnek vereyim dedim, tüh yanlış anlaşılmışız bakar mısınız. Maşallah atı alan Üsküdarı geçmiş.

     

    Madem Üstadı bu konuda çok da sallamıyorsunuz. Başka örnekler de veririm problem değil. Ama iyi tanıdığım bu zihniyet muhtemelen gösterdiğim kaynaklara ve şahıslara da bir kulp takacak, işi kendi düşündüğü noktaya getirmeyi başaracaktır. Olsun.

    Hazreti Şifa binti Abdullah. Hazreti Ömerin hilafeti döneminde bizzat halife tarafından çarşı pazarın intizam işlerinde görevlendirilmişti

    Hazreti Hânsa. Bilen bilir gelmiş geçmiş en büyük şairler arasında gösterilir bu hanım sahabe. Yine Hazreti Ömer zamanında Kadisiye savaşına, dört oğlunu da yanına alarak katılmıştır.

     

    Peygamberimizin azatlı kölesi Ebu Rafinin zevcesi de olan Hazreti Selmâ hakkında bir de hadis-i şerif vardır ayrıca. Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) zevcelerinden birine hizmet eden Selmâ adında bir kadın anlatıyor: "Resûlullah'a (aleyhissalatu vesselam) bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana emrederdi, onun üzerine kına koyardım."

    Sadece sahabe hanımlarından örnekleyerek daha da çoğaltabilirim bu yazdıklarımı. Ama benim amacım bu konuda tartışmaya girmek değil. İlk başta da demek istediğim tam olarak bu değildi zaten. Tazir yöneticimiz merakımı celbeden konuya da cevap vermedi maalesef. Günümüzde kız çocuklarını okutmayan ve haram olarak bakan zihniyetin neden bu hassasiyetin aynısını oğullarına göstermedikleri üzerineydi sorum. Aman efendim erkek evinin rızkını sağlamakla mükellef o yüzden şey ediyoruz. Neden illa okul o halde? Eğer sorun buysa tam da mevsimindeyiz gidin hale 30 kilo narenciye alın hele ki İstanbul gibi bir şehirdeyseniz iki saate kalmaz üç dört katına kapatırsınız. Âlâ. Neden onca ateist dinsiz imansız hocanın ağız kokusunu çekesiniz. İlahiyyet mi sapık profesörle dolu. Maazallah zaten bir ucu uçurum her an kayılabilir. Nefs, şeytan, üstüne, binbir cazibeyle donatılmış kadınlar kızlar. Değer mi yani sizin şeri bakış açınıza göre. Bana bir zaruret söyleyin. Ben burada bir kadının okula gitmesiyle bir erkeğin gitmesi arasında zerre fark göremiyorum. Haramsa evet ikisine de haram. Niyete göre cihatsa ikisi için de geçerli. Üstad ne doğru söylemiş gerçekten. Tesettürüne hakkıyla riayet eden bir kadın, hangi ortama girerse girsin her zaman vakarlı, saygın, ve çekinilen bir birey oluyor. İlk bakışta bir erkeğin sakalı cüppesi yoksa rengi kolayca anlaşılamaz belki ama hakkıyla örtünmüş ve bunu davranışlarına aksettirmiş bir kadın kolaylıkla İslam sancaktırlığını yapabilir.

    Kadının yeri evidir. Eyvallah aksini belirttim mi? Özellikle anne olan bir kadının yeri evidir. Ve bilinçli donanımlı dini idraki tam olan bir kadın, gerek evinin gerekse eğer istiyorsa- çalışma hayatında İslam temsilciliğini ve hizmetkarlığını en ulvi şekilde yerine getirebilir. Ki dinimiz de buna cevaz vermiştir. Kadınların kızların mümkünse burunların bile evinin dışına çıkmamasını bekleyen zihniyetle karısı için fellik fellik en basitinden kulak burun boğaz doktoru arayan aynı zihniyettir. Yine bu insanlar çocuğu okula başlayacağı zaman aman karım erkek öğretmenle muhatap olmasın diye döne dolaşa bayan öğretmen ararlar. Haklılar da. Çocuğunun öğretmenine aşık olup evi ocağı bırakan kadın kısmı az değil hani. Yine karısının sinirleri bozulduğu zaman gidip saatlerce karşılıklı sohbet edeceği psikolog seçimi elbet kadın olacaktır. Ama fasık kadınlar zaten okuyor. Evet onlar zaten okuyor. Öğretmen oluyor doktor oluyor hemşire oluyor. 7 yaşındaki çocuğunun beynine noel baba portresini nakşeden, inkılap tarihini Peygamberimizin hayatından önce ezberleten bir öğretmen, dinden imandan bi haber en basitinden bir kulak ağrını başörtüsüne bağlayan bir doktor ya da bu ve benzeri meslek erbabı kadınlar olarak dikiliyorlar karşımıza. Bilmem hangi örneklerini sayayım sizlere.Ya da ne sayarsam, anlatırsam anlatayım umurunda olmayacak bir bakış açısına neden uğraşayım?

     

    Vay be. Asıl şok son mesajda arkadaşlar. Üstadla Seyyid Kutbun aynı kefeye koyulup örneklendirilme yapıldığında da gördüm ya. Oldum ben sanırım. Seyyid Kutbun Üstadla arasındaki farklara ve sapıklılıklarına değinmiyorum şimdilik. Ama ben Üstada kalkıp İslam Alimi, müctehid, din alimi mi dedim de siz hemen sazanlayarak bu örneği verdiniz? Üstelik bunu söyleyen üç dört cümlede bir yazısına Üstadın sözlerini iliştiren siz zat-ı muhterem mi? Pes!.. Sadece tüm hatlarıyla desteklediğim bir fikrini alıntıladım. Ne var kuzum bunda bu kadar rahatsız olacak? Herkes ayağa kalktı bir anda. Oklar üzerimde falan. Hayır gerçekten ne var? Ben olsam o kadar güzel anlatamazdım. Üstad anlatmış düşündüğümü. Ve alıntıladım. Pişman da değilim. Ayrıca şu da var; Üstad üstad olarak kabul etmiyorsanız- Necip Fazıl evet bir İslam alimi değildi. Kendisi de defalarca belirtmiştir bunu. Ama yazdığı her kelimeyi hatta harfi ileride oluşturabileceği vebali düşünerek yazdığından eminim. Kah benim işime gelmez kah onun, kah bunun, ama her işime gelmeyen mevzuda da kalkıp Üstad zaten İslam Alimi değildiye bağlarsam işi, büyük ayıp etmiş olurum. Üstad demem o zaman. Necip Fazıl derim, iyi bir şairdi derim, fikir adamlığı da vardı derim. Koyarım noktayı. He tıpkı Seyyid Kutb gibi. He.


  3. hafif bozuk aksanisa

    yasi geckin doksanisa

    akildan az noksanisa

    cekilmez askin cilesi

     

    :)) :):)nisa-nisa...) :)

    çok güzel gerçekten  maşlallah diyelim ve ssimeranya(bey mi hanım mı bilemedim

                                                         o yüzden üslupta karar veremedim

                                                         dim dime dim dim(bu arada zorlasam benden de

                                                         bişeyler olur galiba)neyse konumuza dönelim

    'nın yorumuna katılıyorum daha sık bekliyoruz) :))

     

     

    **bu arada ssimeranya nfk'nın hitap şekli olan gönüldaşım diyim yazdıklarımda herhangi bir art niyet yok biline:) :))**

     

    Çok pis alındım ben de ama şimdi. Gel de bu kelimelerin altında art niyet arama.:P Gönüldaş diyebilirsin gönüldaş. Eyvallah. :)


  4. İkinci fotoğrafta evet yeşil bir papağan varmış. Siz söyleyince açtım baktım tekrar. Ve bingo.

    Rüzgardan hızlı koşar tırmanır yokuşları

                  Gözleri ab-ı hayat etkiler bakışları

                  Kagıdın icadından önce hep derisine

                  Yazı olup düşermiş mürekkep akışları

                          Bilin bakalım bu hangi hayvan??? :)))

     

    Timsah mı? :)


  5. "Karma sınıf olmasın" Ü.Y'nin de dediği gibi biraz fazla ütopik duruyor şimdilik. Şu anda sayılı da olsa özel kız liseleri mevcut. Çok yakınımızda bir tane var hatta. Aileler zorlansalar da bu konuda hassasiyetleri varsa bir şekilde orayı tercih ediyorlar. Ama aynı şekilde maddi durumu oldukça iyi olmasına rağmen daha başarılı ve sosyal olduğu gerekçesiyle kızlarını o okulun hemen yanındaki karma liseye gönderen aileleri de azımsayamam. Şimdi tutup nedenlerini de eleştirmem. Tercih. Bu da bir zorunluluk değil tercih olabilir ancak. Günümüz Türkiyesi o kadarını yapabilir. Fazlasını beklemek lükse girer. Eğitim sistemimiz ciddi bir reform istiyor evet. Başta tevhid-i tedrisat olmak üzere birçok konuda yeni düzenlemeler şart. Bir şeyler yapmaya da çalışıyorlar. Fakat bir yönden verilen özgürlük ve bence hak başka yönlerden farklı özgürlükleri getiriyor. Getirmek zorunda. Karma yurt açılmış. Allah aşkına neresi büyük bu olayın yahu? Adını hatırlamadığım bilmem hangi lise kazananlarına burs+yurt hizmeti veriyordu. Yurt dedikleri küçük bir villa site. Ve bu dediğim nerden baksak 7-8 yıl öncesi. Evler kız erkek karma. Birçok üniversite kentinde yine öğrenci evleri kız erkek karma. Ahahah Anadolunun masum çocukları mı? Zorunda mı? Faruk Çakırı en basitinden mazbutluğuyla ünlü küçük sevimli beldemiz Ispartaya davet etmek isterim. Masum Anadolu çocuklarını tekrar bir düşünür sanırım.

     

    He şu sözlerimden karma yurt olayını falan desteklediğim zannedilmesin. Ama bazı gerçekler de Ankaranın müdahalesiyle bitemeyecek kadar vahim. Devlette değil insanlarda bitecek olay bunlar. Başbakanın Muhteşem Yüzyıl eleştirisi kadar olur getirisi. Hürrem dizide namaza başladı ya. O kadar. :)

     

    Dikkatimi çeken bir nokta da Tazir yöneticimizin kullandığı 'Kız çocuğum olursa neden okula göndermeyeyim?" cümlesi oldu. Maalesef karma eğitimdeki de genel çekince bu. Bir erkeğe de aynı zararı dokunmasına rağmen, kızım olursa karma eğitimde okutmam! E oğlun olursa hacı baba? Farketmez o zaman. Diyorum ya şu anda özel liselerde sadece kızlara eğitim veren kurumlar var. Aranınca bulunuyor. Ama erkekler için aynısı geçerli değil maalesef. Arz-talep meselesi diyelim mi? Ya da şu zihniyet. İleride de eğitim sistemimiz değişmezse ben de oğlumu göndermem abiler okula. Ne işi var. Otursun oturduğu yerde. Di mi ama?

    • Like 1

  6. nazım hikmet ran(1902-1963) neden kötülük prensi anlayamıyorumm neden kimse şiirlerinin gerçek anlamını bilip ona göre yorum yapmıyor onu hiç anlamıyorummmmmm

     

    Keşke şiirlerini gerçek anlamlarıyla beraber burada analiz etseniz de hepimiz faidelensek. He? :)


  7. 5 yaşında bir kız. Namazlı abdestli en önemlisi de bilinçli bir aileden gelme. O gün bana neden onların evine de noel babanın gelmediğini sordu. Çam ağacı olsaymış keşke, altında hediyeleri de olsaymış. 5 yaşında yahu. Aileye anlattım. İnanamadılar. Neyin sebep olduğunu düşünüyorlar. Belli değil mi dedim. O kadar seçiciyiz ki dediler izlediği çizgi filmler konusunda. Okulda öğrenmiş meğer. Öyle bir neslin öğretmenlik yaptığı böyle bir nesil işte. Ne zor.

     

    Elin gavurunun bayramlarını böyle pazarladığı, bizimse en muhafazakar gazetelerimizin bile kurbanda paso kaçan öküz boğa haberleri yapmaktan bir adım ileriye gidemediği sürece, daha aysbergin en küçük kısmındayız.

     

    Mutlu noeller site ahalisi.


  8. Günlerdir öyle uzağım ki haberlere. Gazete okumuyorum tv seyretmiyorum falan. Tek enformasyon kaynağım twitter oldu. Oradaki vatan kahramanları çok şükür her meseleyi hallediyorlar. Göktürk 2 denilince o kadar konuşmaya haliyle aklıma direk gelen Odtü oluyor. Biber gazı, sopa, şişe, öğrenci, rektörlük. Her kafadan ayrı ses. Ve arada söndürülmüş gurur duyulması gereken bir başarı. Tüm olayların arasında yok olan ama.

     

    Valla bravo. Helal.


  9. @Ssimeranya Bir şeyler çağrıştırması güzel, Ssimeranya. Yalnız emin olmak için sormak mecburiyetindeyim. Kastınız "Que Será Será" mı? Eğer öyleyse ilginçtir ki severek takip ettiğim bir dizi var; House Md. Orada dinlemiştim ilk defa. Lakin bu çağrışım bende neden olmadı tereddüt ettim bir an. :)

     

    Vivaldi, -bana kalırsa- insan ruhunu zirveye taşıma iddiasında. Bunu hissedebiliyorum. Ama Vivaldi dinlerken zirveye tırmanıp oradan aşağıya atlayan insan evladını da gördüm :) Kontrolü bırakmamak lazım.

     

    Çağrışım ve tereddüt demişken, Bir "Tereddüt'ün Romanı" geldi aklıma. Ve dahi "Yalnızız".

     

    Evet evet kastım tam olarak o. Que Sera'yı çok eskiden bilirdim. Ama bana kendisini sevdiren Max and Mary isimli slow motion animasyon oldu. İzleyen sayın Ü.Y siz de beğeneceksiniz. Yalnızız. Peyami Safa'nın ilk okuduğum kitabı. Ve ilgimi çeken dünyası simeranya. Sahi ne güzel bir dünyadır orası öyle. Arada saçmalar yazar belki ama ana hatlarıyla sevmişimdir. İsmi zaten muhteşem. Bu sitede de iki kişi almış daha önce. Mecbur çataldil gibi başına bir 's' atmak zorunda kaldım. Nick bulma özürlüyüm napıyım. :)Vivaldi konusuna dönünce klasik müzik insan ruhunu zirveye çıkarır mı tereddütlüyüm. Ama sanırım oncasının içinde tek çekebildiğim bu insan. Clementi falan nedir öyle? Mazallah...


  10. Nazım Hikmet inanılmaz özelliklere sahip bir adam. Türk edebiyat tarihinde ender rastlanan özelliklere. Benim en çok ilgimi çekense tabir-i caizse tam bir kaypak olması. He bir insan 60 küsur seneye bu derecesini nasıl sığdırır o da ayrı muamma. Vatan, millet, sadakat meselelerini zaten geçtim. Fakat aşk ve evlilik hayatı azıcık incelendiğinde bile şahsında rahat bir kişilik analizi yapılabilir. Ve ifadem bulur yerini. Şiiri de vasattır ayrıca. Malum cenah tarafından bu kadar ikonlaştırılmasını da aynı cenahın daha iyisini çıkaramama zavallılığıyla açıklayabiliriz sanırım.

     

    Şimdi  tamam, onu eminim- kendisinin bile hayal edemeyeceği mertebelere çıkaran kesimi geçtim. Bize ne oluyor? Üstad, Nazım Hikmeti şöyle kapak etmiş ehehehee' nedir? İkisinin arasındaki farkı sadece dava ve inanç olarak açıklamaya kalkmak azıcık edebiyat bilgisi ,kapasitesi olan bir insanın yapacağı iş değilken. Ama olur mu bizimkiler birilerini kapak etme, morartma fırsatını ele geçirmişler. Kaçar mı? Kime karşı kimi rakip gösterdiklerini zerre sallamayarak.

     

    Bu amcanın bir Japon Balıkçısı şiiri vardır. Kendisi de seslendirmiştir. Yanılmıyorsam 'Ezginin Günlüğü' de yorumlamıştı. Aylar önce dinlemiştim kendi sesinden. Ağzımdaki kahveyi ekrana püskürttüğümü hatırlıyorum. Arkada coşkun bir sosyalist marşı, ardından uyuşuk, son hecelere tuhaf bir iyimserlik tınısı eklenmiş gevşek bir ses.  Ne diyordu Muro. Hah. Komprador uşağı şeysinden olasım geldi bir an için. Benim içim mi fesat? Meybi. Ama cenahı falan geçtim bu adam sağcı olsa yine sevmezdim, yine tiksinirdim. Ki isim vermeyeyim yok mu şimdi onun şekil fakat farklı yol izleyenler bizimkilerden. Var. Onları da sevmiyorum günahım kadar. Zorunda mıyım kardeşim?

     

    Coşkun sosyalist marşlı olan şiir şeysini bulamadım. Ama ses aynı. Dinlemeyenler için buyrun bir kez dahahttp://youtu.be/51eoiNLQaBg


  11. Bi de que sera que sera var. Se questa yazmışsınız ya oradan şey ettim. Klasik müzikle dostoyevski ne kadar da benziyor sahi. Önce hafiften bağımlılık, aşırı dozu ise cinnet mertebesi. Vivaldi ise tüm klasik parçaların azıcık daha rahatlatıcı versiyonu. Ve mevsime çok yakışıyor bu müzik. Teşekkürler. :)

×
×
  • Create New...