Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

trradomir

Editor
  • Content Count

    816
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    43

Posts posted by trradomir


  1. arkadaşlar "kompozer" ne demek? (Mozilla composer vardı. HTML düzenleyici)

    Ben yazmiyim, ukalâlık olmasın. Bi bakıver sen ;)

     

    www.seslisozluk.com

     

    ID3 tag muhabbetine göz attıysan bir MP3 dosyasında, görmüşsündür aslında. Tahmin de etmişsindir belki. Hatta biliyorsundur da forumu hareketlendirmek için sormuşsundur, neden olmasın? Neyse... Böyle şeyler işte.


  2. Sözüm meclisten dışarı dostlar... Kendimi yanlış anlaşılmış gibi hissediyorum.

     

    Olur mu hiç? Her ne kadar Akdeniz'i, Marmara'yı, Ege'yi cacık edebilecek kapasitedeki Barış Abi'nin o şarkısını yer yer, zaman zaman hem de zevk ile dinler olsam da ilk aklıma gelen o değildi. Cacığın kendisini hiç sevmem zaten. Ne biçim şey o ya!.. Sütaş'ın "Salatalıklı ayran" yakıştırması hiç de fena değildi.

     

    Bu arada birkaç isim vermeyi unutmuşum. Y. Islam, Erkan Mutlu, Erkin Koray, Ömer Faruk Tekbilek ve çeşitli tasavvuf müziği composer'ları gibi. Yazayım da küsmesinler. İsimlerinin bende saklı kalmasına gerek olmayanlardan onlar çünkü.


  3. Belli bir tarzın saplantılısı değilim. Beynim neyi beğenirse kulaklarım da onu seçiyor. Enstrumantal, Türk sanat müziği (ama Müzeyyen Senar'ın meyhane ağzıyla değil, Ahmet Özhan'ın beyefendi tarzıyla), 90'lı yılların pop şarkıları (Çocukluğumu hatırlatıyor... Yeri apayrı), Türk Halk Müziği, Anadolu Rock, bazen bildik rock, bazı yabancılar...

     

    Özele inelim, isim verelim. Kitaro, Barış Manço (Evet yıllardır Barış Manço...), MFÖ, D. Mode, Metallica (Slow'ları tabi... O da bir dönemler gözağrımdı, kopamıyorum tamamen), Yansımalar, Ayna'nın ilk albümleri (90'lı yıllar...), Dino Merlin, hepsinin yanında adının bende saklı kalmasını istediğim birkaç favorim daha...

     

    Size ne ki şimdi?


  4. Gerçekten nefis.

     

    Hayatın eksiği var / Hayat eksik hayatta...

     

    Yaşananın eksikliği bu, başka bir şey değil. Bir boşluk hali. Bir tatminsizlik, bir yetersizlik. Hala bir sis perdesi var hayatın üzerinde ve arkasından ulaşılacak "mayat"ın en azından hayali canlanıyor kafalarda. Eksikliklerin gittiği, son damlasına kadar bittiği bir yer orası, vuslat belki.

     

    Hayatla beraber içi boşaltılmış tatminkâr olmaktan uzak bir vatan... İnsanı doyurmaktan gerçekten çok ırak. Ehliyetsizlerin ehil damgası aldığı, bir çok derdin kol gezdiği, el attığınız her problemin sizin üstünüze çullandığı, sizde ötelere ulaşma sevdasını kamçılayan değişik bir mekân. Mekânın içinde bir keyfiyet aslında... Hayatın olduğu gibi, Vatan'ın da ötesi var elbet. Kanatlar takıp, Seğirtip bir kuş gibi oralara ulaşma isteği kabarıyor insanda zaman zaman. Orası matan, evet matan.

     

    Gerçek hayatta, gerçek vatanda olabilmektir tüm mesele... İnsan ruhunun tek gayesi. Nefs gölgesinde kalsa da, ruhların tek çırpınma sebebi bu sevda. Bu ayrılığın eritilmesi için tüm gayret, mavera için bütün çaba...


  5. Yazıdan önce yorumları okudum. Zaten yeterince gergin olduğumdan okumayacaktım.. Ama şeytan mı dürttü, bilmiyorum.

     

    Netice: Ben de sinirliyim şu an.

     

    İfade edemediğim, ifade etmeye çalışmayı gereksiz gördüğüm şeyler var kafamda. Bu yazıyı okuyan herkesin kafasında canlananlarla aynı şeyler...

     

    Artık aynı şeyleri defalarca söylediğim, aynı düşünceleri defalarca beynimden geçirdiğim, aynı fikirleri defalarca yazdığım, aynı duaları defalarca ettiğim için, her bu doğrultuda bir şey okuyuşumda canım acayip sıkılıyor, kendi kendimi tekrar ediyormuşum gibi geliyor bana. Ama aslında kendi kendini tekrar eden bu pislikler... Ve önü alınamıyor bunların.

     

    Defaatle ettiğim bir dua... ALLAH SONUMUZU HAYREYLEYE!..


  6. Dostlar yanlış anlamayın ama şu mesajları Türkçe yazsak diyorum.

     

    Anlayana kadar...

    ARIYORUM kimse keyfi yapmıyor bunu. Panturk şu an Türkiye'de değil. NFK-Fan'ın da bi türlü halledemediği İngilizce klavyeye tekamül eden Türkçe keyboard sorunu var. Mesele böyle yani.

     

    Şiirlerin ikisi de güzel ;)


  7. Şimdi cile54, kastetmek istediğini anlamakla beraber, farklı bir nokta daha var, ona dokunayım.

     

    Şimdi bazı arkadaşlarımız da romantik bir tarih anlayışının esiri oluyorlar. Ne yani, 5. Murat mason değil miydi? M. Reşad kifayetsiz değil miydi? Abdülmecid tertemiz, yunmuş yıkanmış bir adam mıydı? II. Bayezid'in, hatta Kanuni'nin ciddi yanlışları olmadı mı? Eğer onların hepsi veya yarısı birer Abdülhamid, birer Yavuz olabilselerdi(imkansız olduğunu bile bile yazıyorum), bizim bu anki konumumuzda bazı yanlışlıklar var, Farklı bir dünyada yaşıyoruz biz demektir.

     

    Fakat dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta da bazılarının bunun tam simetriği olan hatayı yapması. "Padişahlar keşti", "eşcinseldiler", "çoğu hamamda/haremde karı kovalardı", "Fatih'i Müslüman sanıyosunuz ama siz bilmiyosunuz cahiller, o aslında bir Hristiyandı" tarzı iftiralar da atılıyor.

     

    Bize düşen en doğru tarihe ulaşmaya çalışmak, ulaştığımızla kalmayıp geçmişimizi sadece bir genel kültür veya masal zevki olarak görmeyerek onu önümüzü aydınlatan bir birikim olarak telakki edebilmektir. Yani, "geçmişten ders ve örnek almalıyız" diyerek ilkokul talebesi üslubuyla noktayı koyuyorum...


  8. A. Songar: Nâzım Hikmet ne diyor: “Trum tikitak makinalaşmak...” Biz makinalaştık efendim! (Gülüşmeler)

     

    Kısakürek: Ama hâfızlığın kıymetini ifâde için, yine İslâm’dan çalıyor meseleyi, “Hâfız-ı Kapital olmak istiyorum” diyor. ... Zavallı “yanık kafa”, bir şiir nefesi olan adam...

     

    A. Kabaklı: Efendim, zâtıâlinizin onun beğendiniz tarafları var mı?

     

    Kısakürek: Nâzım, şiir kumaşı olan adam... Muhtevâsı, nakışı, estetiği olan adam değil... Ama bomboş teneke adamlar var ya, onlardan da değil...

     

    A. Kabaklı: Efendim, dostluk münasebetiniz oldu mu Nâzım’la... Meselâ Peyâmi ile olduğu kadar.

     

    Kısakürek: ... Hayır (Bahriyede) benden iki, üç sınıf kadar ilerdeydi. O zaman sınıflar arasında münasebetler de yasaktı... Mecmua çıkarırdık... O da bize karşı çıkarırdı. Zıt kutuplardık. Düşman olduk.

     

    A. Kabaklı: Mücadele ideolojik miydi?

     

    Kısakürek: Evet, ... şöyle derdi: “Sen eskinin yenisisin ve en iyisisin. Ama eskisin.” Ama o yeni olmayı, yeninin en gerisi olmayı, eskinin en iyisi olmaya, tercih ederdi.

     

    A. Kabaklı: Ama bu daha sonraki düşüncesi değil mi... Bahriye’de iken...

     

    Kısakürek: Bahriye’de çocuk şiirleri gibi şeyler yazardı. “Ben de Müridinim İşte Mevlanâ...” diye şiirleri var. Nâzım bir satıhtır., bir profondör değildir, bir derinlik değildir ama nakışları olan satıhtır, sanatkâr denebilir. Mayakovski’nin mukallididir denebilir. Mayakovski büyük ıstırap çekti... Sonunda, “Ben bu Lenin’e inanmıyorum” dedi ve intihar edip gitti. "Niçin oraya kadar takip etmedin?" dedim.

     

    A. Kabaklı: Nâzım intihar edecek kadar cesur değildi ama buna benzer şekilde öldü o da... Mayakovski şövalye adammış... Değil mi efendim? Bir yiğitlik var.

     

    Kısakürek: Doktor n’oluyor yahu?... Her şeyimiz kaybolacak, bir takım gölgeler kalacak, sesler... hece taşları... Yunus’un dediği gibi...

    ...

     

     

    İşte bu güzel söyleşi de gösteriyor ki, "Efendim üstad aslında Nazım'la kankaydı, beraber Beyoğlu'nda kız tavlarlardı, yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi canım, bırakın şu ideolojik saplantıları, bütün dünya buna inansa - hayat bayram olsa..." diyenler ya cahil, ya müfteridir ki bunların her ikisi de pek hoş değil.


  9. :) :D :)

     

    Eleştiri yaparken maymunlaşmamak isteyen bu adamdan ibret alsın. Google vasıtasıyla siteyi buldum. Okudum. Benim de bazı yönleriyle haz etmediğim kişilere, gruplara saldırmış. Ama o kadar aptalca bir tavır takınmış ki, ben bu adamın, saldırıyormuş gibi göründüğü kesimce tutulmuş olabileceğini düşünmeye başladım. "Bakın, bize böyleleri saldırıyor" anlamında hoş bir mesaj verilebilir böylelikle. Olmaz böyle bir rezalet çünkü...

     

    Demek üstad Allah'ın mahluku rüzgara küfrederek müslümanları aldatmaya çalışıyor haa.. hahahahahaha


  10. Bu kitap üstadın en sevdiğim eserlerindendir. Başucu kitaplarımdandır.

     

    Canım sıkıldığında, ruhum acıktığında okumaktan çekinmediğim ve her seferinde içimi bir huzurla, bir heyecanla dolduran harika bir eser. NFK-Fan kardeşimin dediği gibi, herkesin bu cisimde ufak, manada büyük eseri okumasını tavsiye ediyorum.


  11. Hala bu vasiyetin üzerime düşen hükümlerini yerine getirmek nasip olmadı bana. Benim sayemde üstadı tanıyan bir arkadaşım bile bu vasiyetteki hükümlere uymaya çalışırken ve bazı maddelerde isteneni uygularken (1 günlük kaza namazı gibi), benim bunu ihmal etmem gerçekten nahoş oldu. En kısa zamanda üstadıma karşı taşıdığım borcumu ödeyeceğim inşallah. Bu vasiyeti okuyan herkesin de bu borcu ödemesini rica ediyorum. O bizim yolumuzu aydınlatan bir fenerse, vasiyetini yerine getirmek biz gençlere, biz onun gençlerine bir boyun borcudur.


  12. Bu faşolardan nefret ediyorum. İnsanlar bu kadar kör olabilir mi?

     

    Tamam, adamı sevmezsiniz, çünkü o sizin gibi ırkçı değildir. Onun derdi haktır, hakikattir. Türk milletine aşkının sebebi bu milletin Allah'ın dinine yüzyıllarca en büyük hizmeti etmekten geri durmamış olmasıdır. Yahudileşmemiştir, faşistleşmemiştir. Hazmedemedikleri nokta bu. Ama yine de tenkitte de bir ölçü olmalı. Saldırıyorsanız da, adam gibi saldırın kardeşim. Kendinizi küçük düşürmeyin, namussuzlaşmayın.

     

    "... Necip Fazıl’ın zannedildiği ve iddia edildiği gibi çok üst seviyede bir şiir dili kurduğunu da pek zannetmiyorum."

     

     

    Kim kurmuştur o zaman güzel bir şiir dili? Sizin şair bellediğiniz, peşinden koştuğunuz yeteneksiz, beceriksiz, dangıl-dungul yazmayı "halka inmek" diye perdeleyen edebiyat fakiri Gökalp'leriniz mi, Yurdakul'larınız mı, Müftüoğlu'larınız mı? Kaldı ki gerçek ortadadır. Üstadın şiirleri ve ondan etkilenerek yazanların şiirlerini teşhis etmek ne kadar da kolay takipçileri için.

     

    "... Necip Fazıl mutasavvıf bir şair olma iddiasındadır. Ancak onun şiirleriyle tasavvufi şair olduğunu kabul etmek pek de mümkün değildir..."

     

    'Ben mutasavvıf bir şairim' mi demiş üstad? Kimin rüyasında olmuş bu?

     

    Tasavvufla ilgilenen birisidir kendisi ve yazdıklarında tasavvufun izlerini görmek mümkündür de. "Var bir 'var'dır...." diye giden şiirini okumuştur eminim bunu yazan şahsiyet. Bu şiirde tasavvufun izleri yok mudur?

     

    Kaldı ki bazı şiirlerinde direkt tasavvufu da işlemiştir ama, "ben mutasavvıf bir şairim" dememiştir, böyle bir iddiası yoktur. O sanatında Allah'ı aramıştır. Buna delil göstermeyi gereksiz buluyorum. İsteyen şiirleri okuyup yorumlasa üstadın ne yazdığını, neyin peşinde olduğunu görebilir.

     

    Türkçe'yi muhteşem kullanan bir insandır Üstad, Türk Dili dergisinden gördüğü bu karşılık gerçekten vefasızlık olmuş, hatta terbiyesizlik olmuş. "Dinime küfreden Müslüman olsa" darb-ı mesel'ini de hatırlıyorum öte yandan.

     

    "Söz bir taş duvar, mayın tarlası, tuzaktı, gurur harabesi, loş ışık, baştan sona bir cacık salatasıydı."

     

    Büyüksün Tengri!

     

    Onlara kendi kurdukları şiir dillerinde başarılar diliyorum. Ben almayayım...


  13. Zamanında kendime imza yapacak kadar beğendiğim şu harika beyiti Öfke ve Hiciv'de değil de, Çile'de görmek isterdim.

     

    Beyitin üzerine söyleyecek laf yok aslında. Sokaktaki insanı çevirip böyle deseniz kafirliği seçecek o kadar çok kişi bulursunuz ki...

     

    Vecdsiz bir iman... Aşktan uzak, samimiyetsiz, zoraki bir sevgi çoğumuzunki. Yazıklar olsun bize ki O'nu değil, beklentilerimizi seviyoruz...

     

    Allah bizleri affetsin, Üstad'a da rahmet eylesin.

×
×
  • Create New...