Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Ü.Y.

Editor
  • Content Count

    416
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    5

Posts posted by Ü.Y.


  1. Kulisteyim. Bu akşam çok heyecanlıyım. Neden? Bilmiyorum.. Kalbim yerinden fırlayacak gibi. Bakıyorum arkadaşlarım da benden farksız.. Herkes kendi aleminde, eksiklerini tamamlamak için çabalıyor.. Ben ise bir koltuğa çökmüş onları izliyorum.. Ne kadar sevimli ve de komik görünüyorlar.. Tebessümlerim bir süre sonra kahkahaya dönüşüveriyor.

    "heyy o benim kolyem.."

    "Ya ümran flower'a Cm'den girsek olmaz mı?"

    "Bu akşam salon yıkılacak he :) "

    "10 dk kaldııııııı"...

    ....

    ilk konserim geldi aklıma. tıka basa yemiştim ve sahneye çıkmadan 5 dk. önce kusmuştum. tam zamanıydı sanki. arkadaşlarım "bir çuval inciri berbat ettin" der gibi acı acı yüzüme bakıyordu.. O bakışları gördükten sonra, konser anında ve sonunda yüzlerine bakmamıştım. bakamamıştım. Cesaretim nasıl da kırılmıştı..Coft tek destekçimdi. omuz silkerek "boşver kuzum" demiş olmasaydı bu utancı içimden atamazdım..

    ve şuan herkes, ilk defa beş dakikayı bekleyerek geçiriyor. ilginç.. ben ise hazır mıyım hala bilmiyorum.. sanki biraz acıktım..

    arkadaşlarım dua ediyor.. bir tanesi çalacağım müziği mırıldanıyor.. bir tanesi de yanındakini aman orda biraz bekle yetişemiyorum diye ikaz ediyor. Coft bizimle çıkmayacak. O varken sanki sahnede uçuyordum.. öyle biri ki varlığı büyük bir güven katıyor..şimdi onsuz yarımım..Endişeliyim.

    omzumda bir el hissettim. "Sahne senin :)"

    Adımlarım çırpınırcasına sahneye doğru koşuyor.. gülücüklerim tedirgin.. gözlerim yarı açık.. saçlarım hiç bu kadar ıslanmamıştı..tenime yapışan saçlarımı kendimden zor ayırıyordum..

    ...

    Tıklım tıklım... alkış tufanı.. çığlıkla yıkılan bir salon..

    ve her yer kapkaranlık...

     

    Spanish Guitar/Esteban

     

    gerçek gibi..


  2. Severek ayrılanlara gelsin.. :)

     

    Hoşcakal İstanbul

     

    İstanbul, senden ayrılmak zor geliyor bana,

    inan İstanbul, aşığım sana, ayrılmak matemimdir,

    eğer övülecek güzellik varsa, bunlar hep senindir,

    hasretinden sarardım soldum,

    kavuştum sevdam, ayrıldım matemim oldun,

    gülüyorlar zerafetleriyle; eminönü, kadıköy, üsküdar,

    seni hep anacağım istanbul ölene kadar,

    yukardan kükrüyor topkapı çamlıca bütün ihtişamıyla,

    bir başka güzellik katıyor ışıklar, boğazdan akışıyla,

    bayezıttan, eyuptan, sana selam var,

    bir çift göz seni izliyor çamlıcadan, muhteşem bakışıyla,

    eğer varsa insanda zerre kadar hissiyat,

    çamlıca ne yürekler yakıyor,

    o büyük ihtişamıyla, istanbula bir tepeden bakıyor

    hoşcakal istanbul ayrılıyorum,

    ama üzülme yine seninleyim, sen benim içimdesin,

    yüreğimde bir ateş, kor gibi yanıyorum,

    hoşcakal istanbul ayrılıyorum...

    gece rüyamda gündüz düşümdesin,

    seninle yatıp seninle kalkıyorum,

    hoşcakal istanbul ayrılıyorum...

     

    Tacettin Aksu

    07.04.2000 İstanbul


  3. Yap-boz yapmayı çok severim . Bir gün D&R dan 1000 parçalık yap-boz almaya niyetlenmiştim ki, baktım Osmanlıdan da kareler var. Elime aşağıda görmüş olduğunuz resimin yap bozunu aldım. İncelerken biraz kızardım, Fatih Sultanın (Rahmetullahi Aleyh)

    atının ayağının altındaki bayanı ve diğerlerinin altındaki insanları görünce... Siz de bir yanlışlığın olduğunu hissediyor musunuz?

     

    Benjamin-Constant-The_Entry_of_Mahomet_II_into_Constantinople-1876.jpg


  4. Bilirim.. Severken nefret etmeyi.. Bırakmak isterken biraz daha yaklaşmayı.. Ağlamak isterken kahkahaya boğulmayı.. :)

    Ama dengeyi özledim dengeyi... ve istiyorum ki çizgilerim olsun, sizinki gibi..ve işin içinden çıkabilmeliyim bazen, başkasının yardımı olmadan.. Çelişkileri yaşarken ben, hep başkasına muhtacım.. Kendimle bu çelişkilerle başbaşa, gökyüzünde uçarken, sinir ilaçları almaya devam edeceğim :)

    • Like 1

  5. Bu gel gitler,uçlar beni bir kaç senedir yordu..

    Sınırları fazla zorlamam biraz yıprattı..

     

    Bu yüzden:

     

    Düşünerek sevmek,

    Susarak dinlemek,

    Bakmadan izleyebilmek seni..

     

    Şayet sınırları bir kere daha zorlayacaksam , bu yazdığınız 3 şey için deneyeceğim.

    Biraz daha sakin, biraz daha rahat, biraz daha sancısız olmak istiyorum.. "başağrıları" benden biraz uzaklaşmalı.. En azından bir süre.. bir iki dakikalığına..

     

    dua ile-> muhtacım

     

    iyi akşmlar.

    • Like 1

  6. Düşünerek sevmek,

    Susarak dinlemek,

    Bakmadan izleyebilmek seni.

    (Eylül 23)

     

    Eylüle verebiliceğim güzel bir cevap olabilirdi bu..

    Ama bu üçünü yapamadım hayatım boyunca, yapmayı istediğim, denediğim lakin beceremediğim.. Becerebilseydim ne ala.. "Yapamadıysan gerçekten istemiyordun" denilebilir. Fakat istem dışı daha kuvvetli bir istek peyda ediyorsa orda durulur. "bu yüzden başaramadım" ın cevabı da budur. ikisi de yiğitçe karşında durmuş tez tercih edilmelerini bekliyor, düşünmene bile fırsat tanımadan birini seçiyorsun. Düşün..Gözün kapalı.. Sonra onları ellerimde kavuşturuyor ve onlara iki çelişkiyi içinde barındıran sevinçle bir o kadar da hüzünle bakıyorum..

    Ve..

     

    Konuşarak dinlemek

    Çığlık çığlığa dinlemek

    Gözünü kırpmadan izleyebilmek seni...

     

    diyorum..

     

    Halbuki ben düşünmeye acıkan, sükut etmeye susayan, bakmadan izleyebilmeyi de umut eden biriyim. Biri..

    Sustuğum günün, öldüğüm gün olmasını istemiyorum.. umut ediyorum..

    Paylaşımınız için teşekkürler.

     

    dua ile...

     

    :)

    • Like 1

  7. Kürtçenin yasak oluşunun da bazı gerekçeleri vardı elbette resmi ideolojinin kara defterinde. Bölücülük, dilde birlik, birbirine benzemeyenleri aynileştirme kaygısı, zaten sistemce ötekileştirilmiş olanları konuşmalarını dahi engelleyerek kekemeleştirme azmi v.s. v.s. v.s. Sonra ne oldu peki. Kürtçe yasak olmaktan çıktı. Ne oldu? Bölündük mü? Birbirimize mi girdik? Mahalle baskısı mı kurdular üzerimizde? Türkçe konuşan bizler kendimizi Kürtçe konuşmadığımız için ezik mi hissettik? Birden bire Kürtçe konuşmaya mı başladık? El cevap: Hayır! O günün yasakçıları, o günlerdeki yasağın ne kadar anlamsız olduğunu, şimdi yapayalnız kaldıkları ihtiyar odalarında, buruşmuş elleriyle kavradıkları çay bardaklarını güç bela ağızlarına götürmekteyken kendilerine itiraf ediyorlardır herhalde.

     

    Sadece gülüyorum.. ve alkışlıyorum bu aykırı insanları.. (!) öyle bir ülkedeyiz ki, -demokratik, çağdaş, sosyal, ileri dönük-çıkarlara ters düşen her bir düşüncenle, her bir kelimenle, herr bir hissedişinle onun da tabiriyle öz yurdunda paryasın..

    Bütünleştirici olmayı savunan ama daima aykırı davranan ve kendi düşüncelerinden başka hiçbir düşünceyi dinlemeden geri tepen saçma sapan insanlarla muhatap olmak gerçekten ne acı !

    Arkalarında Cumhuriyet, dillerinde uygar dünya, ellerinde de belge diye gösterdikleri bir takım karalama kağıtları...

    Bir avuç insan.. Fazla değil.. Oynamayı seven, safsata düşkünleri..[

    ama onlar hala çağdaş, hala uygar ve hala ... :)

     

    dua ile.


  8. Bülent Ersoy için Batman'da referandum sandığı kurulacak

     

    Ünlü Sanatçı Bülent Ersoy şimdi de referanduma konu olacak. DTP'li Batman Belediyesi, katıldığı bir TV programında söylediği sözlerden dolayı isminin şehrin en işlek caddesine verilmesi gündeme gelen Sanatçı Bülent Ersoy için referanduma gitmeye hazırlanıyor.

     

    Ersoy: Çocuğum Olsa Askere Göndermem Demişti

     

    Bir TV programında jüri üyesi olan Bülent Ersoy, Kara Harekatı'nın devam ettiği sırada yaptığı açıklama ile dikkatleri üzerine çekmişti. Ersoy, programda şunları söylemişti: "Eğer doğurganlık özelliğim olsaydı, çocuk doğurmuş olsaydım; birileri masa başında 'Sen bunu yapacaksın, o da bunu yapacak' diyecek, ben de doğurduğum çocuğu toprağa vereceğim. Var mı böyle bir şey ya? Bu normal şartlar altında bir savaş değil. Orası yazıyor, herkes de onu oynamak mecburiyetinde kalıyor. Entrika var bunun ucunda, entrikalarla başa çıkamaz." diye" demişti.

     

    Ersoy'a en büyük destek DTP'lilerden geldi

     

    DTP'li Türk: Ersoy, Siyasilerden Daha Cesur: Bu sözleri toplumun her kesimi tarafından mercek altına alınan Bülent Ersoy'a en büyük destek DTP'lilerden geldi. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Ersoy için, "Siyasetçiler Bülent Ersoy'un gösterdiği cesareti gösteremiyor" demişti.Bu sözlerden sonra Ersoy'un kasetlerinin Doğu ve Güneydoğu'da satışının büyük artış gösterdiği de belirlenmişti.

     

     

    CADDELERE İSİM NASIL VERİLİYOR?

     

    Şehirlerdeki cadde ve sokaklara verilecek isimlere Belediye Meclis'leri karar veriyor. Bunun için belediyelerdeki beş kişilik "isimlendirme komisyonu" bulunuyor.İsim değişikliği için ise belediye başkanı ve ya komisyonun önerge vermesi gerekiyor. Önerge, komisyon tarafından kabul edilirse karara bağlanarak Belediye Meclisi'ne gönderiliyor. Her ayın ilk haftası toplanan Belediye Meclisleri isimleri karara bağlıyor.

     

    Popstar Alaturka programında Irak'ın kuzeyine düzenlenen operasyona ilişkin sözleriyle gündeme gelen Bülent Ersoy hakkında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) şikayet yağdı. 4 gün içinde RTÜK'e yapılan 2 bin 814 şikayetin bin 240'ı Popstar Alaturka ve Bülent Ersoy'a ilişkin oldu. 24-25-26-27 Şubat tarihlerinde RTÜK'e gelen 2 bin 814 bildirimin bin 240'ını Bülent Ersoy'un sözlerine yönelik tepkiler oluştururken, Popstar Alaturka Programı'na gelen izleyici şikayetleri "kişiye yönelik şikayetler", "milli ve manevi değerlere aykırılık" ve "programın yayından kaldırılması"na yönelik olarak üç kategoride toplandı.

     

     

    ŞEHİT YAKININDAN ERSOY'A TEPKİ-

     

    RTÜK'e gelen şikayetlerin ortak noktasını Bülent Ersoy'a ekran yasağı konulması oluşturdu. Popstar Alaturka ve Bülent Ersoy'a ilişkin şikayetlerden dikkati çekenler şunlar oldu: "-Ben bir Türk annesiyim ve harekatta yeğenim şehit düştü. Bülent Ersoy gibi cinsiyeti belli olmayan bu insanın nasıl oluyor da bu şekilde konuşmasına izin veriyorsunuz. RTÜK uyuyor mu? Bu insanı ekranlardan uzaklaştırsınlar. TC kimliğinden çıkarsınlar. Bu insanı görmek istemiyoruz. RTÜK'ün gereğini yapmasını istiyorum. -Bülent Ersoy'u kullandığı cümlelerden dolayı protesto ediyorum. Kötü örnek olduğunu düşünüyor, ekranlara çıkarılmasını istemiyorum.

     

    -"ROJ TV'DE SLOGAN"-

     

    -Bülent Ersoy oğlum olsa askere göndermezdim dedi. Kimse çocuğunu göndermezse ülkeyi kim savunacak? Vatan haini ROJ TV gibi kanallarda slogan olarak kullanıyorlar. -Bülent Ersoy doğurganlık özelliğim olsa oğlumu askere göndermem cümlesinden dolayı Demokrat Toplum Partisi'nin gözdesi olmuştur. Bu nedenle defalarca ROJ TV'de yayınlanıyor. Son derece şikayetçiyim.

     

    -"BAŞKA ÜLKEYE GİTSİN"-

     

    -Başkalarının savaşı için doğurduğum çocuğu toprağa veremem diyen Bülent Ersoy şayet böyle düşünüyorsa başka bir ülkede yaşamalı ve asla doğuramayacağı çocuğunu hangi ülkede istiyorsa orada askere göndermelidir. RTÜK'den talebim Bülent Ersoy'un derhal ekranlarda yasaklanmasıdır. -Bülent Ersoy ve onun gibi insanları ekranlarda görmek istemiyorum. Programın yayından kaldırılmasını istiyorum. -Askerlerimizin mücadele ettiği bu dönemde Bülent Ersoy'un televizyon kanallarına çıkartılmasından rahatsızım. Bu kişinin askerlerimize dil uzatmasına neden izin veriliyor. RTÜK neden müdahale etmiyor?"


  9. Ben de geçen hafta izlemiştim. Türk sinemasını adım adım daha yükseğe taşıyan bu filmlerin değeri çok büyük.. Teknik açıdan biraz eksik vardı katılıyorum. Fakat,

     

    "Lakin her şeyde olduğu gibi sinemada da asıl olan netice ve verilen mesajdır."

     

    Yalnız bir noktaya takıldım. Sarıkamış'ın anlatıldığı söylenmişti bana.. Zannediyorum Sarıkamışla bir bağlantısı yok.. bilgilendirirseniz sevinirim.


  10. 12:30.. Kurs :) 3? 4 :) clup.. heyoo..zil.. otur.. izle.. söyle.. yine zil.. koş.. otur..ve dinle.. yaz! okul?? telefon.. kapalı..haftaya..

    banka.. para.. cafe.. NFK.. Onlar.. evet.. var.. yazı.. ilginç.. çıkar.. saat? :) istemiyorum.. bağlantı.. haydaa.. ezan.. nıckk.. devam..


  11. Sağol kardeşim, biz de arkandayız. Ben de dün şikayetinizi gazetedeki bir temsilciye verdim. yine görüşmelerde bu tip şikayetleri bildiriyorum. Gazeteye bir çok şikayet için, şikayetleri bildirmek için gitmiştim..şöyle bir tepki de gelmişti, zaman gazetesi son zamanlarda reklamlardan geçilmiyor diye.. vs..Bu bir örnek. Fakat cevaplar karşısında sadece usulca gözlerimizi kapadık, Allah yardımcımız olsun diyerek işimizin zor olduğunu gördük, bir kere daha..

     

    Umarım eksiklikler giderilir ve her şey daha iyi olur. Temennimiz bu.

     

    Hoşçakalın.


  12. KÖR VE MUSİKİ

     

    Boğaziçindeki köyümün iskelesine bitişik gazinoda oturuyordum. Modern - moderen gazino bu... Tabii radyolu, pikaplı ve ayrıca hoparlörlü... Hem de ne hoparlör! İki iskele yukardan iki iskele aşağıya kadar koca sahayı, araba beygiri gibi kamçılamakta...

     

    O akşam lodosun tesiriyle midir nedir, gazino sahibinin zevki biraz incelmişti. Niyetli karamela edebiyatı Türkçe tangolar yerine Mesud Cemilin koroları çalıyordu. Eyubi Bekir Ağa, Tanburi Mustafa ÇAvuş ve Itrinin harikulade ses örgülerinden bir tente altında yazımı hazırlarken gözlerime birden müthiş bir manzara çarptı: Bir kör! Evet 15 16 yaşlarında, kafasında mektep kasketi, fotoğrafını çektirecek gibi iskembesinde dimdik; gözleri alçıyla dondurulmuş birer delik halinde, kör bir çocuk...

     

    Bu çocuğun musiki dinleyişini, bu gözsüz çehredeki tahassüs edasını asla unutamam. Denebilirdi ki çocuk, maddesinde kapanan gözlere mukabil ruhunda açılan gözlerle, dinlediğini lif lif görüyor. İdrak nazarı bu körde; Acem şalı dokuyan bir sanatkardaki kadar kuvvetliydi.

     

    Korolar üstüste devam etti, kör kıpırdamadı, tavrını bozmadı, yüzünde en korkunç çığluklardan daha tesirli bir ağlayış ifadesiyle dinledi, dinledi, dinledi. Nihayet sıra, hoparlörde bayağılık şamatalarına gelince evvela yüzünü buruşturdu, sonra etrafındakileri görmek ister gibi sağa sola bakındı, daha sonra ayağa kalktı, bastonunu kavradı, ucunu iki tarafa sallayarak yolunu buldu ve çekip gitti.

     

    Gözleri açık körler arasından geçip giden bu çocuk bana öğretti ki , bir çoğumuzda göz, görmenin değil, görmemenin aleti... Hakkı verilmeyen alet, görmeye memur olduğu işin aksini yapar.


  13. Bir kötülük gördüğünde elinle düzelt

    Elinle düzeltemezsen dilinle düzelt

     

    evet madem bu kadar küçümsenecek bir durum değil, havada asılı kalmasın değil mi efendim..

    gazete aranabilir, ileti atılabilir, konuşulabilir.. Skandal deyip ülkemizdeki bu ciddi, elzem . . .gazeteyi de gözden çıkaramayız. çıkarılmasına da göz yumamam.

     

    dua ile.


  14. Tekirdağ'da cemaatin namazda olmasını fırsat bilen hırsız ya da hırsızlar, şadırvandaki muslukları sökerek kayıplara karıştı.

     

    Edinilen bilgiye göre, 100. Yıl Mahallesi'ndeki Ebubekir Sıddık Camii'nin muslukları yatsı namazı sırasında çalındı. Cemaatin namazda olmasından yararlanan hırsızlar, şadırvandaki 5 musluğu söktü. Namazın ardından cemaatin uyarısı ile muslukların çalındığını fark ettiğini belirten Ebubekir Sıddık Camii İmamı Ali Osman Saraç, şadırvan etrafında suları görünce vatandaşların cami bahçesini yıkadığını düşündüğünü kaydetti. Muslukların çalındığını görünce çok şaşırdığını anlatan imam Saraç, "Yatsı namazının çıkışında muslukların söküldüğünün farkına vardık. Durumu polise haber verdik. Bunlar herhalde bir ekiptir, diğer camileri de soymasınlar diye düşündük. Hepsini sökmüşler, bir tanesini de artık düşürdüler herhalde, yerde bulduk." dedi. Muslukların çalındığına herkesin şaşırdığını belirten Saraç, "Ne kadar gözleri dönmüş bunların. Caminin çeşmelerini çalacak kadar küçülmüşler." diye yakındı.

     

     

    pes:)


  15. PİJAMA

     

    Boğaziçine uğrayın; yalısının rıhtımda kendisini elaleme teşhir eden pijamalı insanlar göreceksiniz. Bir sandala binip sahil boyunca ilerleyin, sağınızdan solunuzdan geçenlerin çoğu pijamalıdır.

     

    Suadiye taraflarına buyrun; küstah kübik mimarilerin küstah balkonlarında pijamalılar... Ayağında bir çift Mahmutpaşa terliği, sırtında alacalı bulacalı bir pijama, asfaltın üzerinden gazete okuyarak geçenleri bile gördüm.

     

    Bir zamanlar, patiska entari devrinde, sırtına paltosunu çekip ve kurt başlı bastonunu kavrayıp gecelik entarisiyle mahalle kahvesine çıkan kellifelli insanlar hatırlarız. Acaba pijamayı, bala üniforması ayarında resmi ve muhteşem bir giyim vasıtası sanan bu kenar dilberleri, sabık entari zariflerinin çocukları mı?

     

    Pijama ancak yatak odamızdaki aynanın görebileceği mahrem bir istirahat kılığıdır ve afedersiniz ama pijamayla elaleme görünmek, anadan doğma çırılçıplak görünmekten daha çirkin ve ayıp... Orta halli bir İngiliz, kendisini pijamayla oda hizmetçisine bile göstermekten haya eder.

     

    Hey gidi Avrupalılaşma gayreti hey! Ruha nüfuz edemeden üstünkörü madde kopyalığıyle bir medeniyetin aydınlanamayacağına, bir çoğumuzda şu zaman ve mekanın şaşrımış olan pijama ne güzel misal!

     

    15 Temmuz 1939

×
×
  • Create New...