Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

sevdayolcusu

Editor
  • Content Count

    114
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by sevdayolcusu


  1. Ne Olursan Ol

     

     

     

    Paranı ver, gönlünü ver, canını ver

    Ama SIRRINI VERME! ...

    Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say

    Ama YERİNDE SAYMA! ...

    İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen

    Ama KENDİNİ BEĞENME! ...

    Emek ver, kulak ver, bilgi ver

    Ama SAKIN BOŞ VERME! ...

    Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle

    Ama KİN BESLEME! ...

    Davet et, hayret et, ülfet et, affet

    Ama İHANET ETME! ...

    Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku

    Ama LANET OKUMA! ...

    Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç

    Ama GÜLÜP GEÇME! ...

    Gönül al, dost al, yoldaş al

    Ama BEDDUA ALMA! ...

    Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş

    Ama UŞAKLAŞMA! ...

    Doğrul, sayrıl, evril, devril

    Ama EĞRİLME! ...

    Hislen, tasalan, seslen, uslan

    Ama PASLANMA! ...

    İtil, ütül, atıl, katıl

    Ama SATILMA! ...

     

    Mevlana Celaleddin Rumi


  2. bu yazı aklıma şu sözü getirdi;

     

    İNSANLAR GEÇMİŞİN HASRETÇİSİ

    GELECEĞİN ÜMİTÇİSİ

    İÇİNDE BULUNDUĞU ANIN ŞİKAYETÇİSİDİR.....

     

     

    Allah tüm herkese içinde bulunduğu anı hakiki bir müslümana yakışır biçimde hakkıyla değerlendirebilmeyi ve gerçek anlamda tevekkül edenlerden olmayı nasip etsin....


  3. evet zaman akıp gidiyor... konuyu iç çekerek okudum. çünkü son günlerde üzerine en düşündüğüm konu...

    bazen düşünüyorum da acaba insanlar geçmişte hatalar yapıp bu hataları keşke yapmasaydım dedikleri için mi yoksa ölüm gibi kelimesi dahi çoğumuzu ürperten gerçekle karşı karşıya kalmaktan korktuğu için mi zamanın akıp gitmesini istemiyorlar?... herkesin cevabı farklıdır tabiki ama ben geçen zamanı iyi değerlendirememiş olmaktan korktuğuım için zamanın akıp gitmesinden ara ara şikayet ederim... ama herşeye rağmen yine de zaman akıp gidiyor.. :lol:

     

    bu güzel paylaşımınız için teşekkürler...


  4. ÖLÜM

    Ölümle ceberrüt sahiplerinin boynunu koparan, kisraların belini kıran, kayserlerin emelini kısaltan Allah’a hamdolsun! Onların kalpleri, hak olan va’d (ölüm) gelip çatıncaya ve onları çukura atıncaya kadar ölümün anılmasından ürker. Bu bakımdan onlar saraylardan kabirlere, fenerlerin ışığından lahidlerin karanlığına, cariye ve gılmanların cilvesinden haşerat ve böceklerin hücumuna, leziz yemekler ve içkilerden toprakta sürünmeye mahkum olurlar. İşretin ünsiyetinden tenhalığın vahşetine, yumuşak yataktan korkunç düşüş yerine nakledilirler. Acaba onlar ölümden koruyucu kale ve sığınak buldular mı? Ölümün önüne bir perde ve koruyucu bir set çekebildiler mi? Dikkat et! Onların herhangi birinden bir kıpırtı veya gizli bir ses duyuyor musun? Öyleyse tek başına kahır ve istila sahibi olan Allah, eksiklikten münezzehtir. Baki kalma özelliği olan ve mahlukatı hükmüyle ezen sonra ölümü muttakiler için kurtuluş ve onlar hakkında mülakat yapan, kabri günahkarlar için kıyamet gününe kadar daracık bir tutuk evi yapan Allah, ortaktan münezzehtir. Aralıksız nimetlerle nimet etmek, kahredici azaplarla intikam almak O’na mahsustur. Göklerde ve yerde şükür, geçmişte ve gelecekte hamd O’na mahsustur.

    Salat apaçık mucizeler ve görünür buhranlar sahibi hz. Peygamberin alinin ve ashabının üzerine olsun! Onlara çokça selam et (yarab!)

    O kimse ki ölüm onun mesra’ı, toprak onun yatağı, böcek onun enisi, münker ve nekir onun celisi, kabir onun karar yeri, kıyamet onun va’dedilen yurdu, cennet veya cehennem onun varacağı yeri olursa ona en uygun olan ı ölüm için hazırlanmaktır. Sadece ölüm için tedbir almalıdır. Sadece ölüme bakıp ölüm üzerinde durup düşünmelidir. Ölüme ihtimam gösterip onun etrafında dönmelidir. Onu beklemelidir. İnsan için en uygun olan, nefsini ölürden sayması, kendisini kabir sahiplerinden görmesidir; çünkü her gelecek olan yakındır.uzak olan gelmeyecek olandır. Nitekim hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

    Akıllı odur ki nefsini hesaba çekmiş ve ölümden sonrası için çalışmıştır.

    Herhangi bir şey için hazırlanmak, ancak onun kalpte zaman zaman anılmasıyla mümkün olur. O şeyin zikri ancak onu hatırlatan hükümlere kulak vermek ve ona dikkat çekenlere bakmak suretiyle yenilenir. O halde biz ölümün mukaddime ve lahikalarından, ahiret, kıyamet, cennet ve cehennem hallerinden kul için zaman zaman hatırlanması, düşünmek suretiyle ayrılmaması gereken şeyleri zikredeceğiz ki hazırlık hususunda teşvik edici olsun! Ölümden sonraki aleme göç etmek yaklaşmış ve ömürden az bir şey kalmıştır. Oysa halk bu hususta gafildir:

    insanların hesap vakti (kıyamet günü) yaklaştı.fakat onlar hala gaflet içinde yüz çevirmektedirler…

    (ENBİYA/1)


  5. Çıkardığı dergileri kapatıp, kendisini hapishane hapishane dolaştıran bir iktidarın en üst makamındaki bir şahıs için Necip Fazıl merhumun;

    ''Bundan üç çeyrek asır önce Tophane'de talebeyken zabitleri görsün de iyi not versinler diye seccadesini koridora atıp namaz kılan; çeyrek asır önce de başbakanına, gazetelere tamim edilmek üzere:

    'Allah ve ahlaktan bahsetmek yasaktır'

    emrini dikte ettiren seksendörtlük bedbaht'' dediğini biliyor muydunuz...


  6. Yol üstünde biten çalı

    Bu dünya kimin dünyası?

    Ak çiçekli ayva dalı

    Bu dünya kimin dünyası?

     

    Gediklerde esen poyraz,

    Yaprakları dalda koymaz

    Gözler doysa gönül doymaz

    Bu dünya kimin dünyası?

     

    Her gün eski her gün yeni

    Tükenmez gidip geleni

    Canevimden vurdu beni

    Bu dünya kimin dünyası?

     

    Kar yağar kaybolur izler

    Her nakış binbir sır gizler

    Ufuklara dalan gözler

    Bu dünya kimin dünyası?

     

    Toprak basar kucağına

    Güneş çeker sıcağına

    Atar derdin ocağına...

    Bu dünya kimin dünyası?

     

     

    Abdurrahim Karakoç


  7. BAŞÖRTÜSÜ(TÜRBAN)

     

     

    Müslümanlık, eşittir türban mıdır?

     

    Bugün ülkede, insanların hiç bir konusu kalmamış gibi, “müslümanlık” denilince ortaya hep aynı konu atılıyor... Başörtüsü!.

     

    Kimi, başını örtmeyen hanımı müslüman saymıyor!. Kimi yobazlar da başörtülü olanı insandan saymayıp, insanlık haklarını elinden almaya kalkışıyorlar!.

     

    Kimilerine göre baş örtmemek sanki en büyük insanlık suçu; kimilerine göre de başını örtmüş olmak!.

     

    23 yılda tamamlanmış olan Kur`ân tebliğinin, 17.yılında müslüman kadınlara yapılan bir teklif, baş örtmek!.

     

    Kurân‘da, müslüman kadınların baş örtmelerinin yararlı olacağı konusunda birkaç âyet var.

     

    Dinî bir gereklilik baş örtmek, müslüman hanımlar için!. Bu teklifi yerine getirebilmek, o kişi için elbette ki çok kazançlı bir davranış. Ayrıca, Dinî inancı dolayısıyla başını örten bir hanıma, medenî bir insan isek, saygı duymamız gerekir!. İnancı gereği, oldukça sıkıntı veren bu duruma katlanan bir hanım kardeşimize saygı duymamak mümkün değildir.

     

    Ancak inancı dolayısıyla bu kıyafeti giyen insanları kınayan, onlara hor bakan, insanlık ve yaşama haklarını elinden alan çağdaş yobazlar da var aramızda ne yazık ki!.

     

    Bu inanan kişilerin üniversitelerde okuma haklarına karşı çıkan, hemşirelik, doktorluk, avukatlık, öğretmenlik gibi serbest meslek erbabı olarak görev yapmalarına olanak tanımayan insanlık ve medeniyet özürlüsü insanlar da aramızda bir hayli fazla!. Bu davranışlar, onların haklarını koruma amacıyla siyasilere, dinsel inancı savunma hakkı sağlıyor; ve böylece de Din ile siyasetin birleşmesine yol açılıyor.

     

    Başörtüsüne karşı çıkmak, insan haklarına ve medeniliğe karşı çıkmaktır! İnsanların inançları doğrultusunda kimseye zarar vermeden yaşama hakkına karşı çıkmaktır!. Ki bu da ancak, aklı kıt mâzurlar için mümkün olan bir davranış türüdür!.

     

    AHMET HULUSİ'DEN.....


  8. EVET DEDİĞİNİZ GİBİ BAŞIMIZA NE GELİRSE SUSMAKTAN GELDİ... ARTIK KONUŞMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ....?

     

    SUSMAKLA YARALARIMIZIN ÜZERİ KÜLLENİYOR. BENCE KONUŞALIM HİÇBİŞEY YAPAMASAK DA BU YASAKLARA ALIŞMAMIŞ OLURUZ...

     

    FARKINDAYSANIZ BU YASAKLAR BİZE ZAMANLA SANKİ NORMALMİŞ GİBİ GÖSTERİLMEYE BAŞLADI.. BELKİ BİZLER GİBİ DUYARLI İNSANLAR BU YASAĞIN SAÇMA OLDUĞUNUN FARKINDA OLACAĞIZ HER ZAMAN (İNŞAALLAH)... FAKAT NE YAZIK Kİ GELECEK NESİLLER BU DURUMU NORMALMİŞ GİBİ GÖRMEYE BAŞLIYORLAR... BU DA BAZI LAİKLİK PROGANDASI İLE FARKLI AMAÇLARINI HAYATA GEÇİRMEK İSTEYEN (SÖZDE!?!) AYDINLARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK OLUYOR BENCE... BU KONUDAKİ YORUM VE DÜŞÜNCELERİNİZİ PAYLAŞMANIZI BEKLİYORUM....


  9. "Hic bilenle bilmeyen bir olurmu?"

    (Kuran-i Kerim)

     

    Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan!

    Oyleyse <<cehalet>> denilen yuz karasindan

     

    Kurtulmaya azmatmeli bastan basa millet.

    Kafi degilmi, yoksa bu son ders-i felaket?

     

    Son ders-i felaket neye mal oldu? Dusunsen:

    Beynin eriyip yas gibi damlardi gozunden!

     

    "Son-ders-i felaket" ne demektir? Su demektir:

    Gelmezse eger kendine millet, gidecektir!

     

    Zira, yeni bir sadmeye(carpma) artik dayanilmaz;

    Zira, bu sefer uyku olumdur, uyanilmaz!

     

    Coskun, koca bir sel gibi, daim beseriyyet,

    Mustakbele kosmakta verip seyrine siddet.

     

    Daglar, ucurumlar, ona yol vermemek ister...

    Lakin o, ne yuksek, ne de alcak demez orter!

     

    Akvam(kavimler, milletler) o buyuk nehre katilmis birer irmak...

    Elbet katilir... Hangisi ister geri kalmak?

     

    Bizler ki bu muthis, bu muazzam cereyanla

    Ugrasmaktayiz... Bak, ne kadar cilginiz anla!

     

    Ugras bakalim, yoksa isin, hey saskin!

    Kursun gibi sur'atli, denizler gibi taskin

     

    Bir caglayanin menba-i dehhasina(gayet dehsetli) dogru

    Tirmanmaya benzer, yuzerek, baska degil bu!

     

    Ey katre-i avare(zavalli damla), bu cusun, bu hurusun

    Ahengine uymazsan, emin ol, bogulursun!

     

    Yillarca, asirlarca suren uykudan artik,

    Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yik!

     

    Bir baksana : gokler uyanik, yer uyaniktir;

    Dunya uyanikken uyumak maskaraliktir!

     

    Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet...

    Ey derd-i cehalet, sana dusmekte bu millet,

     

    Bir hale getirdin ki, ne din kaldi, ne namus!

    Ey sine-i islam'a coken kapkara kabus,

     

    Ey hasm-i hakiki, seni oldurmeli evvel:

    Sensin bize dusmanlari ustun cikartan el!

     

    Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!

    islam'i da <<batsin!>> diye tutmus yediyorsun!

     

    Allahtan utan! bari birak dini elinden...

    Gir les gibi topraklara kendin, gireceksen!

     

    Lakin, ne demek bizleri Allah ile iskat(susturmak)?

    Allahtan utanmak da olur, ilim ile... Heyhat!

    • Like 1

  10. BAŞÖRTÜSÜ

     

    Ne demekmiş

    “Yasak! ”

    İşiniz mi kalmadı

    Yapacak?

     

     

    Ne diye karışırsınız

    Saçımıza-başımıza,

    Bizi oyuncağınız mı sandınız

    Bakıp yaşımıza?

     

     

    Sebebini anlatamayacağınız

    Çocukça bir devrin hevesinden

    Karşınızdaki en güzel portreleri

    Mahrum ettiniz çerçevesinden!

     

     

    Kim demiş, ki:

    “Başörtüsüydü o! ”

    Başımızın -renk renk-

    Süsüydü o!

     

     

    Altında saçlarımız,

    Arkadan, ne hoş sarkardı;

    Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...

    Kimimizde, su olup akardı!

     

     

    Şu, bu nâmına “Yasak! ” demiş

    Bulundunuz, tezelden;

    Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,

    Güzellikten, güzelden!

     

     

    Siz, bizden değilsiniz,

    Tanımıyoruz hiç birinizi,

    Çekin başımızdan

    Ellerinizi!

     

     

    Bir gericilik tutturmuşsunuz;

    Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...

    Üstelik, ninemizin başımızda

    Taşıdığımız hatırasıdır bu!

     

     

    Dediniz: “Çıkacak başınızdan

    Başörtünüz! ”

    Alın -öyleyse- onunla

    YÜZÜNÜZÜ ÖRTÜNÜZ...


  11. aslında bende düşündüm binamaz değilmiydi diye ..sonra olmadığını anladım...çünkü kelime arapça düşünüldüğü zaman manası doğru yani burda kelimenin arapça manası kullanılmış... ayrıca ben alıntı yaptığım yerde de böyleydi....


  12. Edit // Arkadaşlar forumun düzenli kullanılması açısından yeni konu açılması fuzuli olan şiirleri bu başlık altında toplayalım. Daha önce açılmış bu vasıftaki konular bu başlık altında birleştirilmiş, daha sonra açılacak olanlar da birleştirilecektir, bilginize.../Cihat

     

     

     

     

    YETERKI SEN SEV BENI

     

    Rahman,Rahim,Gaffar olan Sen

    Kapında bıkmadan,ümitle bekleyen Ben

    Tüm dertlere,acılara dermansın Sen

    Dertliyim,derman dilenenim Ben

    En âli ,en aziz,canansın Sen

    Varlığı sana muhtaç canım Ben

    Ezelin ,ebedin sultanısın Sen

    Kulun ,kölen olmaya talibim Ben

    Nur kaynağı;nur üstüne nursun Sen

    Nurunda yanmaya koşan pervaneyim Ben

     

    Karşılıksız bin bir nimet verensin Sen

    Şükürde aciz,mahcup,af dilenen Ben

    Affı,mağfireti sonsuz olan Sen

    Secdeye kapanınca huzur bulan Ben

    Settarsın,günahları, örtersin Sen

    Günahını, gözyaşıyla yıkayanım Ben

    Herşeyi yoktan,muhabbetle var edensin Sen

    Aşkıma kıblesin,tek sevdamsın diyenim Ben

    Dostların en yücesi,tek velisin Sen

    Dostluğuna muhtaç,isteklisi Ben

    Her şeyi bilen,gören,bâsirsin Sen

    Huzurundayım ,ne olur gör beni,

     

    Boynu bükük kulunum Ben

    Var olan, tek gerçek,haksın Sen

    Zindanım olan yalan dünyada,

    Garibim,sana hasret,mahpusum Ben

    Varlığı apaçık delillerle zahir olansın Sen

    Ruhu varlığını,yüreği sevgini haykıranım Ben

    İlim ve kudretiyle,her şeye şahitsin Sen

    Aşkıma şahit ol,yolunda şehit olsam Ben

    Her şeye hükmeden, hakimsin Sen

    Ne olur hükmet kalbime;

    Yüreğimdeki aşkının düşmanı olan

    Şeytan ve onun yoldaşlarından

    Sana sığınırım, acizim Ben

    Zengin olan, zengin edensin Sen

    Sevginin,aşkının zengini olayım Ben

    Vedûdsün, çok seven,en sevgili Sen

    Sevginden beslenip,nefes alan,meftununum Ben

    Ne çıkar?

    Hiç kimse sevmesin Beni

    Yeter ki Sen sev Beni,

    YETER Kİ SEN SEV BENİ....

     

    __________________________________________________


  13. GERÇEK AŞK

    Yanıklığıyla ve ceylanlarıyla kendisini aşka çağıran çöldedir Mecnun…. Dolaşır bir baştan bir başa… Yüreğinden aşka ırmaklar akar çöl kumlarında, gönlünü avutur…Dolaştığı günlerden birgün fark edemez namaz kılan dervişin önünden geçtiğini… Leyla’dan başkasını görmeye yasaklı gözleriyle göremez namaz kılan dervişi…. Namaz biter… Kırk yıllık bekleyiş yükünü bilen derviş kızar Mecnun’a… Özür kuşanmış kelimelerin ardından, paslı vicdanlara hançer gibi saplanan şu sözler dökülür Leyla kitabı okuyan dudaklardan: ‘’Kusura bakma derviş baba! Ben Leyla’nın aşkından seni göremedim.. Ya sen , huzurunda bulunduğun Mevla’nın aşkından beni nasıl gördün…?!!!

     

    Çok ibret alınacak bir kıssa bence . düşünüyorum da bizim namazlarımız ne halde…Acaba namazlarımızı hiçbir dünyalığı düşünmeden tam bir huşu içinde kılabiliyor muyuz….belki bu dervişten beklenen kadar yapamayız yada namazdayken kendisine yapılan hiçbir eza cefanın acısını duymayan sahabe-i kiram kadar olamayız ama hiç olmazsa namazdayken şuan rabbimin huzurundayım bilinci ile kalbimiz huzur bulup rahatlayabiliyor muyuz… yoksa hemen namazımı kılayım da şu işimi halledeyim diye mi düşünüyoruz…Allah hepimize namazlarımızı kalben hiçbir dünyalıkla meşgul olmadan huşu içinde kılabilmemizi nasip etsin (AMİN)

    Allah’a emanet olun….

    .


  14. ya işte böyle üstad kısacık cümlelerle dahi neleri anlatabiliyor... bu şiiri okurken aklıma birden şöyle geldi farkındaysanız günümüzde iki satır saçma mısralar yazanlar karşımıza şairim diye çıkıyorlar.. bence bunlar öncelikle böyle üstad gibi şairleri biraz örnek alsalar.. acaba o zaman kendilerinde yine de ben şairim diyecek yüzü bulabilirler mi ... yoksa olması gereken olgunluğu gösterip şairliğe henüz ben layık değilim diyebilirler mi? zaten dedikleri an gerçek şair olmuş olmazlar mı? ne dersiniz?


  15. Birgün binamazla şeytan arkadaş olur... şeytan binamazın Allah'a secde etmediğini görünce der ki;

    '' yahu ben hz. Adem'e bir kere secde etmekle emrolunduğum halde etmediğim için ilahi huzurdan kovuldum. Sen ise her gün beş vakit namazda bu kadar secde etmekle emredilmişken hiçbirini etmiyorsun... Acaba senin halin nasıl olacak....


  16. Bir gün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'e sahilde rastlayan bir hayranı;

    ''Üstad, senin bütün mücadelelerin güzel, hizmetlerin eşsiz ama şu ....... tarafın olmasa diye tenkit eder.. Bunun üzerine Necip Fazıl tebessüm ederek:

    ''şu boğaz'dan geçen lüks ve güzel gemiyi görüyor musun? Bak ne kadar lüks ve konforlu değil mi? İşte böylesine lüks geminin tuvaleti de vardır.'' der...

    • Like 1

  17. Ebedi saadet saraylarının kapısı ölümle açılır:

     

    Ölümün alnından öperiz biz: “Sen ne mübârek arkadaş ve refakatçisin”

    deriz ölüme. Varsın, başkaları sana dikenli nazarıyla baksın, sen

    gülün ta kendisisin. Bırak, bazıları sana “kara yüz” yakıştırmasında

    bulunsun, sen, bizim için bizi aydınlık ülkelere uçuran ötelerden

    iki ışık kanatsın.

     

    Bakma sana “soğuk yüz” dediklerine; sen bizim için, müjde

    çiçekleriyle kar gibi beyaz ve berraksın. Onlar sana “çukur” derler,

    “dehliz” derler; fakat biz, “ebedî saadet saraylarına açılan

    koridorsun” deriz. “Ayıran” da derler sana; fakat sen, haddizatında,

    ebedî âlemlere intikal etmiş binlerce ahbaba, dost ve yârâna

    kavuşturansın. Başta, sîmalarına meleklerin hayran olduğu nebîlere,

    sonra Sahâbeye, salihlere, hısım ve akrabaya bizi ulaştıransın.

    Cemalullah’a yaklaştıransın!...

     

    Ölüm düşüncesi, hem caydırıcı, hem de teşvik edici yönleriyle bir

    yandan günahlarımız, sorumluluklarımız ve Rabbimiz’e karşı

    yaptıklarımızdan hesap verme endişesiyle bizi iki büklüm ederken,

    bir yandan da cennet düşüncesi ve öteler iştiyakıyla kalbimizi

    hoplatıp bizi canlandırmakta, şahlandırmakta ve kalbimizle beraber

    duygularımız ve düşüncelerimizle beraber davranışlarımız üzerinde

    müspet tesir icra etmektedir.

     

    Ölümü sıkça hatırlamakla, kabirleri ve hastaneleri ziyaret etmekle,

    iç gerilimimizi ve canlılığımızı muhafaza etmiş, şeytanın ve

    günahların zararından korunmuş olacağız. (İnşaallah)

     

    (bu sevdiğim bir arkadaşımın bana gönderdiği bir yazı..çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim)

×
×
  • Create New...