Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

A.Rahman

Editor
  • Content Count

    203
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    2

Posts posted by A.Rahman


  1. 576834_540654902657798_2015179061_n.jpg

     

    KİTAP ÇALIŞMAMIZA DÂVET!

    23 Mayıs'da gerçekleştirdiğimiz "GENÇLER ÜSTAD'I ANLATIYOR" Konferansı'nın ardından yine bir ilk olarak "GENÇLERİN ÜSTAD'I ANLATACAĞI KİTAB"a dâir çalışmalara başlıyoruz. Kitabın hususiyeti şu ki; katılmak isteyen gönüldaşlarımız birer mesele başlığı üzerinden yazılar kaleme alacaklardır. Mesele, mevzu sahibi herkes katılabilir. Yaş, vs. hiçbir kısıtlama yoktur: bedenen ve rûhen genç olan herkes!


    | Yazıların Muhtevâsı Nasıl Olmalı-Olacak? |

    * Bu bir ilk olacağı için fazla derini ve mükemmeli aramayacağız. Fakat gâyenin sadece yazmak/çizmek değil "dâvâya hizmet" olacağı da asla gözden çıkarılmayacaktır.


    | Şartlar? |

    * Mevzular aşağıdaki başlıklardan seçilebileceği gibi bizzat kendi seçtikleriniz de kabulümüz olacaktır. Fakat şartlarımız, yazıların keyfiyet ve kemiyetine dair olacaktır:

    - Yazılar, A4 boyutunda en az 4 sahife olacaktır. Uzunluk ise 15 sahifeyi aşmamalıdır. (Mevzulara göre değiştirilebilir)

    - Kurbağa lisanı yani uydurmaca Türkçe ile gelen yazılar, düzeltilebilecek gibi değilse kabul edilmeyecek.


    | Çalışmanın devamı? |

    * Gençlerin müşterek eseri önümüzdeki birkaç ay içinde yayınlandıktan sonra, belirli aralıklarla kitap faaliyetini devam ettireceğiz. Yani tek cild ile sınırlı kalmayacak.


    | Başvuru ve Yazı Teslim Tarihleri? |

    * Katılmak isteyen gönüldaşlarımızın vakit kaybetmeden başvurmaları gerekmektedir. Son başvuru tarihi 15 TEMMUZ olup, yazıların son teslim tarihi 15 AĞUSTOS olacaktır. Başvurular ve sorular için İRTİBAT adresleri: facebook.com/ifadedergisi ...


    * SEÇİLEBİLİR MEVZU BAŞLIKLARI

    - Üstad ve Siyâsîler, Partiler
    - Üstad'ın Tarih Muhâsebeleri (Osmanlı, Tanzimat, Ulu Hakan, Batı Tarihi, İkinci Cihan Harbi vs.)
    - Üstad'ın Özlediği Nesil
    - Üstad'ın Hikâye, Şiir ve Piyeslerinin Değerlendirmeleri
    - Üstad ve Tasavvuf ve Seyyid Abdülhakim Arvasi
    - Üstad ve İstanbul
    - Üstad ve Dernekler, Teşkilatlar
    - Hâtıralarda Üstad / Dava Hayatından Parçalar
    - Üstad'ın Eserlerine Fihrist Çalışmaları
    - Üstad Kronolocyaları (Dergiye dair, biyografisine, mahkemelerine, eserlerine dair olabilirler)
    - Üstad'ın Kıymet Hükümlerinden Derlemeler(yazarlar, sanatçılar, siyasiler, vs.)
    - Üstad'ın Kavram Örgülerinden Derlemeler - Kavramlara Şerhler (Hesaplaşma, Doğu-Batı, Ferdiyetçilik, Ham Yobaz, Asyacılık vs.)
    - Üstad'ın Sözleri/Mısraları ile Karikatür, Hat Sanatı Çalışmaları
    - ...Vs...

    BÜYÜK DOĞU GENÇLİK HAREKETİ - İFÂDE DERGİSİ

     

    İletişim şu adresten sağlanmakta: facebook.com/ifadedergisi

     


  2. Sayı-11-A3-Tanıtım-s.jpg

     

     

     

    Yüce Devlet Dergisi 11. Sayı Basın Bülteni

     

    1 Haziran 2012 / 11 Receb 1433 Tarihli

    Yüce Devlet Dergisi’nin

    11. Sayısında bulunan

    yazılar, türleri ve yazarları

    aşağıdaki gibidir:

     

    BAYRAĞIMIZI NEDEN SEVERİZ?

    (başyazı)

    Öte Dünyaya İnanmak

    (eylem yazısı)

    YENİ ANAYASA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİMİZ (2)

    Senin Nefsin de Bir Ejderhadır

    (tefsir) Sabahaddin KURTAY

    “O, SENİ MUHAKKAK GÖRÜR”

    (hadis şerhi) Dr. Muhammed AYHAN

    Mu’cize-i Ahlâk-ı İslam

    (sadeleştirme) EB-ÜŞ-ŞEFÎK HAMDÎ

    ANADOLU’DA NAKŞİBENDÎLİK

    (araştırma) Murad SIRRIOĞLU

    Kimdir “Rakîb” ?

    (öğüt yazısı) Mehmed YÖRÜK

    DERİN ÖLÜM

    (şiir) Bünyamin DOĞRUER

    Yetim Necip Fazıl

    (büyüklerimiz/üstadlarımız) E. Mahmud MANİSALI

    YÜKSELENE ÖVGÜ (MİRÂCİYE)

    (şiir) haydar murad

    Dua Edin Ona ve Âline

    (şiir tercümesi) Şeyh Sa’dî-i Şirazi’den

    ÜÇ AYLAR TEBRİĞİ

    Şeytansı Tertip

    (hikâye) M. Umut ONAY

    EN GÜZEL KISSA (mesnevi)

    Dahhak-ı Zalim

    (şerh-roman) H. HEPSEV

    SAMİMİ OLGUN FEDAKÂR İNSANLAR

    (şiir) haydar murad

    Paslı Çivi / Yalnızlık Senfonisi

    (şiir) Süleyman Dervişoğlu

    AŞMA / İNSAN SAATİ / BEYAZ / ŞAFAK HAREKÂTI /

    MUTLULUK PLANI / DEMİR ATMA

    (şiir) Rasim DEMİRTAŞ

    Çin’deki Müslümanlar

    (kitap tanıtımı) Haz.: Hayreddin Meral

    Okuyucularla Söyleşi


  3. Osman Batur Han'ın Şehâdetinin 61. Yılı

    Abdurrahman Hacımelek

    Tarihimizde OSMAN'lar pek mühim yer kaplamaktadırlar, destanlık çaptaki gayretleri ile...Osman Gazi, Gazi Osman Paşa ve son zamanımızın OSMAN BATUR HAN'I...

     

    OSMAN BATUR HAN 1890'da doğdu ve 29 Nisan 1951'de Urumçi'de şehîd edildi. Engin hürriyet ruhuna sahib Kazak Türkleri'ndendi. Ufak yaşlardan itibaren ileride ne kadar büyük bir kahraman olacağının alâmetlerini gösterirdi. Ve 1940'larda "YA

    ALLAH" diyerek meydan yerine çıktı.

     

    155420_305435152865393_159626870779556_773765_308098300_n.jpg

     

    Düşmanları dâhi hayrandı

     

    Türkler'in hususiyetlerindendir: zor zamanda bir KAHRAMAN çıkarmak... TÜRKİSTAN'da bolcadır: fikir, aksiyon ve mana kahramanları... OSMAN BATUR HAN ümmî(okuma-yazması yokdu) olmasına rağmen elini attığı her meselede ne kadar mahâretli olduğunu gösteriyordu. O hem mana hem aksiyon hem de fikir kahramanı idi. Kendisi ile görüşmeye gelen kâfirler(amerikan, rus, moğol, çinli, ing..) dâhi dehâsı karşısında şaşıyorlar ve hürmetlerin en büyüğünü göstermeyi bir borç biliyorlardı. Misâl; Milliyetçi-(Irkçı) Çin lideri Çan Kay-Şek OSMAN BATUR HAN'ın Kızıl Sovyet ve Çinliler'e karşı mücadelesinden ötürü -kendi ırkçı sapkınlığını da işin içine katarak- "ÇİN'İN MİLLİ KAHRAMANI" diyordu.

    Basiret ve feraseti genişti: geleceğin en büyük tehlikesinin komünistlerden olacağını mücâdelesinin başından beri biliyor ve o istikamette mücâdele güdüyordu.

     

     

    Nakşibendî nefesi

     

    OSMAN BATUR HAN, mütevâzi idi, sâkin, az konuşan; iri vücutlu, kısık gözlü ve kırışık kaş arası... Kendisi hakkında yazılan çizilenlerde pek belirtilmese de kendisine bir NAKŞİBENDÎ nefesi değdiği bilenlerce mâlum... Hocası ve yine büyük mücâhidlerden Zuvka Batur'dan ve ULULAR'dan manevî destek aldığı biliniyor. Mücâdelesinin büyüklüğünün maddî sahadaki keşfi malum bir vak'a... Fakat bu mana planı da büyük ve temel bir araştırma konusu.

     

     

    İngiliz harb okullarının dersi; OSMAN BATUR HAN

     

    Mücâdelesi Türkler'in fıtrî tabiatına uygunluğun getirdiği doğallık ve Çinlilerin akıl almaz işkence ve siyasetlerinin öfkesi ile birleşince bir OSMAN BATUR HAN DESTANI ortaya çıktı. Maddî sahadaki mükemmelliğine örnek olarak şunu ifâde etmek yeterlidir: OSMAN BATUR HAN'ın akıncı harbi ile yaptığı savaş İNGİLİZ HARB OKULLARI'nda ders olarak okutuldu. Ve acıdır ki BATUR'u dünyaya tanıtan İngiliz asker-tarihçisi GODFREY LİAS'dır. GÖÇ isimli kitabı ile meşhurdur.

     

     

    Emsâlsiz gayret ve istikâmet

     

    OSMAN BATUR HAN ne şartta ve ne şekilde olursa olsun yılmamanın, direnmenin sembol şahsiyetlerindendir. Kızıl Sovyet ve Çin güçleri ülkeyi işgâl ettiğinde kendisi isteseydi çokbüyük makamlar alabilirdi yâhud göç edebilirdi ama hiçbirini yapmadı. "Milletim için sonuna kadar savaşacağım", diyordu. Aç, susuz, silahsız... Direnecekti! İstikametinden zerre kadar sapmadı.

     

     

    "Bütün Türkistan'ı hürriyete kavuşturacaktı"

     

    Yüzbinlerce Çinli ve Rus, yüzlerce tank ve uçak hepsi üzerine geliyordu. O'nda korku yoktu, sadece îman.... İngiliz Godfrey Lias şöyle diyor -ki bizde aynı hakikate inanıyoruz- "Eğer uçaklar ve tanklar olmasaydı, OSMAN BATUR HAN bir 50 yıl önce zuhur etmiş olsaydı bütün TÜRKİSTAN'ı hürriyete kavuşturabilirdi."

    OSMAN BATUR HAN'ın ilk kumandanlarından IRIS HAN yendiği Çinliler'e silah adına çivili sopaları, iptidai tüfekleri gösterirken şöyle demişti: "Sizi bunlarla yendik eğer sözünüzden dönerseniz yine yeneriz." OSMAN BATUR HAN işte böyle başlamıştı mücâdelesine... Şimdi de TÜRKİSTAN'daki mücahidlerin vaziyeti budur. Sİlahlarını kendileri yaparlar... Kılıçlar ile savaşırlar. Ama "ALLAH inananlarla beraberdir." Tıpkı OSMAN BATUR HAN'ın mücadelesinde olduğu gibi.

     

     

    Ve şehâdeti...

     

    Çinliler, sinsi yaratıklar... Basında OSMAN BATUR HAN üzerine dikkat kesilmesin ve halkda infial meydana gelmesin diye birkaç Çinli'yi de asacaklardı. Ve idamları da güya bir Türk olacak olan Enver Cakulin isimli biri...

     

    Bir kurşun...

     

    OSMAN BATUR HAN önce dizleri üstüne düşer ve sonra alnı yere gider... Sanki namaz kılıyor gibi, huşu içinde ruhunu teslim eder...

     

    Ve oğulları ŞERDİMAN, NİMETULLAH savaşı sürdürürler... Çin Komünist Partisi tarihinde bir ilki yaparak 1953'de OSMAN BATUR HAN'ın oğulları ile anlaşma yapmak zorunda kalır. OSMAN BATUR HAN, ALTAY KARTALI yuvasına ALTAYLAR'a defnedilir...

     

    Oradan aydınlatır yolumuzu... Ve göstermiştir TÜRKİSTAN için tek hürriyet yolunu...


  4. Üstad Necip Fazıl'ın Esir Türkler ile ilgili bir konferansı vardır.Evet şimdiye kadar kitaplarında yer almadığı için bilinmiyor.Fakat yeni baskısında "Hitabeler"in, yer alacaktır.Esir Türkler isimli konferans metni.

     

    Ben araştırdım.Ve Suat Ak Bey'den bu konferans metnini edindim.Türk dünyası ile ilgilenen biri olarak şunu diyebilirim ki, Türk dünyası ile ilgili onlarca karalama yapandan daha mükemmel bir konferans, Esir Türklerin esaretten kurtuluşuna - hala yok o kurtuluş- ilaç...

     

    Şöyle diyor Üstad Esir Türkler konferansında:

     

    "...yakında Kafkasyalılar, Tacikler, Özbekler ve Türkmenlerle Allah Resulü'nün mukaddes ismine salat-u selam getirerek öpüşeceğimiz günün şafak aydınlıkları parıldamaktadır."

     

    Büyük Doğu Yayınları'ndan izin alabilirsem, 3 sayfa tutarındaki konferansın tamamını yazabilirim.


  5. Üstadın fikirleri elbette paha biçilemez ama ortalığa bir bakınız Garaudy'nin kitabları 4 lira, S. Kutub'un 2 lira, Şeriati hakeza.Bir sürü eser ehl-i sünnet'e muhalif; heryeri sarmışlar, heryerde bulunabiliyorlar.Oysa çoğu eser var ki ruh kökümüze-ehli sünnete ters, bu bedihî.

     

    BD faaliyette bulunsa, o zaman bu fiyatlara tamam denilebilir ama ortada iş-oluş-eser yokken bu fiyata pahalı dememek elde değil.

     

    Fiyat BD bağlılarına normal gelebilir.Dışarıdan bakıldığında öyle değil.

    • Like 2

  6. Bugün Üstad'ın Asyacılık fikriyatına eş olmasa da paralel açıklamalar her kesimden yapılmaktadır.Asya'nın ehemmiyeti hususen Türkistan'ın ehemmiyeti artık malumdur.Fakat, maalesef Türkiye külliyeleri (üniler) daha uyanmadılar.Üstad haberini verdiği halde Büyük Doğucular dahi hiçbir harekette bulunmuş değiller.Oysa bizim şimdi kendisini Büyük Doğucu olarak tanımlayan Asya Uzmanları'mızın olması lazımdı.

     

    İğnelediğiniz şahsın ASYACILIK namına yaptığını söylemese dahi yaptığı nice iş vardır ki gelmiş grçmiş tüm hükümetlerin yaptıkları bilmem kaça bağlamıştır.Ali Bey.


  7. DOĞU TÜRKİSTAN'DA KARAKOL BASKINI

    18 Temmuz 2011

     

    281808_10150233361381199_148902841198_7648241_2511191_n.jpg

     

    Doğu Türkistan'ın Hoten şehrinde, bir hafta önce, Türkistanlı mücahidlerin 6 işgalci Çinli'yi kaçırmasının ardından birçok Türk'ü tutuklayan Çinli polislere karşı halk galeyana geldi ve karakolu bastı.Baskının nasıl ve ne biçimde gerçekleştiği tam olarak bilinmezken baskın yapan halkın karakolda bazı Çinlileri rehin aldığı belirtildi.

     

    Halk ve Çinli polisler arasında çatışma çıktı.İşgalci polisler halka ateş açtı.Çinli işgalci makamlarının verdiği sayılara göre 2 polis, 2 rehine öldü.

     

    Şehid edilen Türkler hakkında tam sayı bilinmiyor.İşgalciler, açıklamalarında birçoğunun öldürüldüğü haberi veriliyor.

     

    İşgalci makamlar tüm iletişim araçlarını sıkı kontrole aldı.

     

    Çin kaynakları yapılan baskının halk tarafından değil eşkiyalar tarafından yapıldığını belirtirken bir yandan da El Kaide ve ayrılıkçıların adını zikretti.

     

    Kaynak: Türkistan Avazı


  8. 270791_225856290780480_100000683334205_745543_8280356_n.jpg

     

    Yüce Devlet Dergisi’nin

    15 Temmuz 2011 tarihli 9. sayısındaki yazılar,

    yazıların türleri ve yazarları aşağıdaki gibidir:

     

     

    TEK ÇÖZÜM: BİRLEŞMEK

    (başyazı) H. Murad HEPSEV

     

    OY VERMEK

    (eylem yazısı)

     

    Para bizim için ne ifade ediyor?

    (tefsir) Sabahaddin KURTAY

     

    SEYİRCİ KALMAMAK

    (hadis şerhi) Dr. Muhammed Ayhan

     

    ŞEYTANIN MANYETİK ALANINA GİRMEMEK

    (öğüt yazısı) Mehmed YÖRÜK

     

    GECENİN KIYISINDA

    (şiir) Bünyamin DOĞRUER

     

    Risâle-i Ubeydiyye-i Nakşibendiyye

    (tasavvufi metin-sadeleştirme, şerh) Ali Behçet Efendi

     

    YENİLE(N)ME ÇAĞI

    (İslam iktisadı) Dato Dr. Nik Ramlah Mahmood / Terc: Hakkı Erçetin

     

    İTTİHAD-I İSLAM KAHRAMANI: ABDÜRREŞİD İBRAHİM

    (biyografi) Abdurrahman Hacımelek

     

    OSMANLI ARŞİVİ BELGELERİNDE ABDÜRREŞİD İBRAHİM

    (belge-yorum) Hayreddin MERAL

     

    DEVLET NEDİR?

    (araştırma) Haz.: Kürşad Yusuf Coşkun

     

    VEFA

    (hikâye) M. Umut ONAY

     

    DAHHAK-I ZALİM

    (şerh-roman) H. HEPSEV

     

    HEM OKUDUM HEM YAZDIM

    (hüsn-i hatt yazısı) Murad SIRRIOĞLU

     

    KÂ'BE'YE DOĞRU, ÇIKIŞ, İSTANBUL GÜZELLEMESİ, ÜSKÜDAR SALACAK'TA

    (şiir) Rasim DEMİRTAŞ

     

    EY ŞEHİR

    (şiir) Şeyhettin YALÇINKAYA

     

    En Güzel Kıssa (mesnevi)

     

    ANADOLU AHALİSİ(araştırma) ŞEMSEDDİN SAMİ / Haz.: Köksal YILMAZ

     

    ÇİN’DEKİ MÜSLÜMANLAR

    (kitap tanıtımı / İslam âleminden) Haz.: H. Beydilli

     

    Bâb-ı Âlem’den KAMERUN’A, KAMERUN’dan dünyaya

    (haber-tanıtım / İslam âleminden) Ali ARIKMERT

    Okuyucularla Söyleşi


  9. Türkistan Diktatörlerinin Ortak Politikası; İslâm Düşmanlığı (1)

     

    Abdurrahman Hacımelek

     

    217555_10150152618176199_148902841198_6952159_5562130_n.jpg

    "Hiç kimse şüphe etmesin ki İSLAM'ın güneşi, ASYA ufuklarında göz kamaştırıcı bir parlaklıkla yeniden yükselecektir.O GÜNEŞ sönmemiştir..."

    Sezai Karakoç

     

    Arab ülkelerindeki halk ihtilalleri ve kıyamları birbiri ardı sıra devam ediyor.Benzer yapılara sahib, ülkelerde de hareketlenmeler, gelecek öngörülerinde bulunmalar başladı.İslam ülkeleri içinde Arab yönetimleri ile eş, yani; dikta ile yönetilen, hazinesi yabancılara peşkeş çekilen, halkı hak ve özgürlüklerinden mahrum tutup, işkence yapan, korku imparatorluğu kuran, İslâm düşmanlığını ana politika olarak yürüten rejimler; Türkistan diktatörlükleri...

     

    Madde planında hürriyete ermiş, mana planında Stalin zamanını aratmayacak bir hapis hayatı yaşıyor Türkistanlılar.Batı Türkistan'da Moskof'a karşı yürütülen hanlıklar dönemi mücahedesi, Türkistan çapında gerçekleşen 1916 isyanı, 1934'e kadar süren Korbaşılar Harekâtı, 1989 Almaata, 2005 Andican ayaklanmaları ...Doğu Türkistan'da; 1933 ve 1945'te iki İslam Cumhuriyeti, 1955 Hoten-Akçüy, 1990 Barın, 1997 Gulca intifadaları...Tarihe geçmemiş yüzlercesi ile bozkırda kendi kanından müteşekkil bir kan denizi yapmış ve üstünde, derme çatma salları ile kâfir zırhlılara karşı cihad kılmış, TÜRKİSTANLILAR...

     

    Son iki sene içinde zuhur eden Kırgızistan'daki halk ihtilali ve Doğu Türkistan'daki kıyamlar; yalnız, desteksiz olmalarına rağmen -Üstad'ın tâbiriyle- özkaynak Türklerinin, Müslüman ve Türk hüviyetlerinin müdafaasında yılmayacaklarının, hak ve hürriyet mücadelelerine devam edeceklerinin, delilidir.

     

    Mısır, Tunus, Libya numûnelerinde olduğu gibi Türkistan cumhuriyetlerinde de içtimaî ve siyasî farklılıklar mevcuttur.Halk içinde Rus tesirinin yüksek olduğu Kazakistan'a karşı, nüfusun çoğunluğunu dindar Özbek Türklerinin oluşturduğu Özbekistan...30 milyonluk Özbekistan'a karşı 6 milyonluk Kırgızistan...Atlar için hususi "At Bakanlığı"nın bulunduğu, benzinin bedava olduğu Türkmenistan'a karşı; yoksulluk içinde, nüfusunun yüksek miktarı mülteci olan Tacikistan...

     

    Sovyetler'den bağımsız olmalarına rağmen hala çeşitli politikalar ile Rus ve Çin yörüngesi etrafında tutulan Türkistan cumhuriyetlerin başındaki diktatörler, Na-Mübarekleri, Bin Alileri, Kaddafileri aratmayacak ölçüdedirler.Hatta bir tanesi "dünyanın en tehlikeli diktatörü" vasfının da sahibidir.

     

    "...Bundan sonra ihtilaller kıt'alar çapında olacaktır!" Üstad Necip Fazıl'ın bu tesbiti ve tarihi olaylar gözönüne alındığında, Mağrib diktatörlerin yıkıldığını gördüğümüz gibi Türkistan diktatörlerinin de yıkılacağının tesbitini yapmak zor olmayacaktır.Bu yazımızda Türkistan'da yakın zamanda yaşanacak inkılâbların sebebleri arasında en başta bulunacak İslâm düşmanlığı politikalarını, numûneleri ile inceleyeceğiz.

     

     

    Yahudi Diktatör İshak Kerimov "Dünyanın en tehlikeli diktatörü"

     

    2005 yılında Andican'da gerçekleşen ayaklanmada 7000 Müslümanı şehid eden ve "dünyanın en tehlikeli diktatörü" vasfının sahibi olan İsac Kerimov ana vazifesini şu sözleri ile açıklıyor; "Ben cumhurbaşkanı olduğum sürece Özbekistan'da İslâm düzeninin gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz."

     

    Yahudi olduğu bilinen ve asıl ismi İslam değil İsac olan Kerimov, kendisine yakıştırılan vasfı hakeder nisbette Müslümanlara karşı şedid bir şekilde İslâm düşmanlığı politikasını -Türkistan'da en yoğun gerçekleştiren münâfık olarak- yürütüyor.En son Türkiye gündeminde de yeralan Nurcu baskınları bu düşmanlığın açık ve güncel delili.Risâle-i Nur kitablarını ve namaz kılmayı dahi terörist faaliyetler arasında sayıyor Kerimov rejimi.Tamamen İslami olan ülke muhalefetini susturmak için iftiralar ile katliamlar ve işkenceler gerçekleştirmeye devam ediyor.Kerimov rejimi, bir Özbekistanlı ajanın Avrupa basınına verdiği açıklamada belirttiği üzere, kendi adamlarına yaptırdığı bombalama ve suikast denemeleri gibi ameliyeler üzerinden hedefe aldığı kişileri hapsetmiş yahud katlettirmiştir.

     

    Türkistan sınırları içinde İslâmî keyfiyeti yüksek bölge olan Fergana Vadisi, Kerimov rejimi ve diğer diktatörler için büyük tehlike arzetmekte.Zira İslâmî muhalefetlerin doğuş ve taraftar muhiti burasıdır.Cuma Namanganî ve Tâhir Yoldaş'ın şehîd düşmesinden sonra Osman Adil'in reisliğini yaptığı Özbekistan İslâmî Hareketi, Fergana kökenlidir.Özbekistanlıların en güçlü ve silahlı muhalefeti olan bu hareketin amacını şehîd lider Tâhir Yoldaş "...İslâmî uyanış, bilinçlenme ve kardeşliği sağlayarak ümmetin önemli bir parçası olarak Büyük Türkistan İslâm Devleti'ni, toplumunu gerçekleştirebilmektir" diye açıklıyordu.Çoğunluğu Doğu Türkistanlılardan müteşekkil olan Türkistan İslam Partisi (TİP) de amacını Uluğ Türkistan'ın ittihadını sağlamak olarak belirtiyor.İşte bu iki güçlü mücahid cemaat Türkistan'da -hususen Özbekistan'da- gerçekleşecek inkılâb girişimlerinin yolbaşçısı durumunda olmaya en yakın görünen hareketlerdir.

     

    Tüm bunları bilen Yahudi Kerimov, boş durmamaktadır.Kendisine karşı gerçekleşecek hareketlenmelere vereceği karşılık hakkında Rusya merkezli insan hakları kuruluşu Memorial şu tesbiti yapıyor; "Özbekistan için, zorlu Libya tarzı bir güç mücadelesinin senaryosu, Mısır’da olduğu gibi protestocuların baskısı altında devlet başkanının istifasından daha muhtemel gibi görünüyor".Yani Kerimov, halkını Kaddafi gibi katledecek.

     

    Özbekistan muhalefetinin sürgündeki liderlerinden şair Muhammed Salih, Andican katliamı için şu açıklamada bulunuyor; "Hiç şüphe yok ki Andican, rejimin sonunun başlangıcıdır" Erk Partisi lideri Muhammed Salih'in de dediği gibi Kerimov'un sonu yakındır.

     

     

     

    Taza Din Hareketi; "Türkistan ve Arab Alemi Birleşeceğiz"

     

    Kırgızistanlılar 2009 yılında Kurmanbek Baki'yi devirmişti.Şu anda yönetimde bulunanlarsa halkın yine 2005'te indirdiği kukla takımlarından oluşmaktadır.Bu yönetim ABD, Rusya, Çin gibi devletlerden, destek ve mali yardım almak için göreve gelmelerinden itibaren "dini terör" söylemini sürdürmektedir.Oynadığı çeşitli oyunlar ile halkı katletmekte olan yeni yönetim, halk ihtilali sonucu değil Rusya'nın arzusu sonucu oluşturulmuştur.Dolayısı ile istikrar adına bu artıklara katlanan Kırgızistanlılar, İslâmî uyanışın da etkisiyle kanlı yahud kansız tekrar iktidarı düşürme girişimlerinde bulunacaklardır.Kırgızistanlı subaylar tarafından oluşturulan Taza Din hareketi hedeflerini açıklıyor; "Türkistan ve Arab alemi BİRLEŞECEĞİZ"

     

     

     

    Bozkırlar 'Osman Batur'unu Arıyor

     

    Rus nüfusunun ve tesirinin en yüksek olduğu Türkistan cumhuriyeti Kazakistan'dır. Avrasya Yahudi Konseyi'nin ilk evsahibliğini de yapmıştır.Bu konseyin kurucusu ve Nazarbey'in sıkı dostu Aleksandr Maşkeviç şöyle diyor; "Dünya Yahudi cemaati Nazarbeyev'e güveniyor".

     

    Nisan ayında gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için Kazakistan'ın Türkistan şehrinde çalışmalarda bulunan Yahudi dostu Nursultan Nazarbey şu sözleri ile İslâm düşmanlığını birkez daha gösterdi; "Ben başörtüye kesinlikle karşıyım. Özellikle öğrencilerin başörtü giymesi kabul edilemez. Bizim tarihimizde ve adetlerimizde böyle bir şey yok".

     

    Kazakistan'da başörtüsü yasağının yanında uzun etek giymek dahi yasaklanmış durumda.Müslüman hanımlar giyimlerinden ötürü, vehhabi, mezhepçi gibi suçlamalarla karşılaşıyorlar.

     

    Diğer cumhuriyetlere oranla daha hür görünen bu rejim, hürriyet ortamını sadece Hristiyanlar ve Yahudiler için sağlamıştır.İHH'nın verdiği sayıya göre 500 bin Kazak Türk'ünün Hristiyanlaştırılmasına müsaade eden Nazarbey rejimi bir dönem, Kur'an-ı Kerim'i, terörist çağrışımlar taşıdığı gerekçesi ile yasaklamıştır.

     

    Mart ayında Rus basınına yansıyan haberlere göre, Nazarbey'in siyasi polis teşkilatı "KNB" ile Rus Federal Güvenlik Servisi "FSB" önümüzdeki aylarda "İslamcı direnişçilere" karşı özel silahlı birlikler kuracak ve direnişçi grupları imha etmeye başlayacak.Haberin gerçeklik payı mevcuttur.Zira Afganistan ve Kafkasya'da cihad eden Türkistanlı mücahidler ülkelerine döndükleri vakit cihad faaliyetlerinde bulunmaktadırlar.Bu gibi hareketlere halk da destek vermektedir.Son açıklamasında Rus esareti ve tesiri altındaki Müslümanlara; "Sizi her nerde olursanız olun Allah düşmanlarını yok etmeye çağırıyorum.

    Ellerinizin onlara yetiştiği her yerde Cihad cephesi açmaya ve düşmanı yok etmeye çağırıyorum" diyerek çağrıda bulunan Kafkasya Emiri Dokku Umar'ın cihad cephelerinin artmasında etkisinin olacağı kesindir ki İdil-Ural topraklarında (Nogay, Başkurdistan, Tataristan) mücahidler bombalama gibi eylemlere başlamış bulunmaktadırlar.

     

    ...

    (Devamı gelecek)


  10. İdil-Ural Topraklarında Diriliş

     

    Abdurrahman Hacımelek

     

     

    İdil-Ural toprakları, bugün hala Rus işgalinde kalan Müslüman Türk topraklarından.Çeşitli Türk boylarının yaşadığı bu topraklarda Türkler çoğunluğu oluştursada işgalci Rus nüfusu yine fazladır.Türk boyları arasında da çoğunluğu muhtar cumhuriyetlere isimlerini veren Başkurt, Tatar ve Çuvaş Türkleri oluşturur.Çuvaş Türkleri ekseriya Hristiyanlaştırılmıştır ve yine Hristiyanlaştırılmış Tatarlar az da olsa mevcuttur.

     

    www.manzara.be_-_Tataristan_Kul_Serif_Camii.jpg

    Kazan - Kul Şerif Camii

     

    Sovyetler çökerken bağımsızlığını ilan eden Türkistan cumhuriyetleri ile beraber İdil-Ural Türkleri'de bağımsızlık kararı almışlardı.Fakat Çeçenistan örneği ve Rus nüfuzunun ve nüfusunun fazlalığı, ekonomik bağlılık maalesef ki hürriyet önünde engel teşkil etmiş; Türkler muhtariyet ile yetinmek zorunda kalmışlardı.O zamanlarda başgösteren cihadî hareketler irili ufaklı eylemlerle bugüne kadar devam etmiştir.Bugün şiddetin dozu Kafkasya cihadına paralel olarak artmaktadır.

     

    Kuzey Kafkasya meselesi Rusya için içinden çıkılmaz bir hal aldı.Hem askeri hem de siyasi sınıflar, bu savaşın Rusların değil Kafkasya mücahidlerinin istediği şekilde sonuçlanacağını kabul ettiler ve alenen bunu açıklamaktadırlar.Bundan öte güçlenen Kuzey Kafkasya cihadının da büyük desteği ile İdil-Ural topraklarının yeni bir Kuzey Kafkasya olması, Rusların yeni korkusu oldu.

     

    Yakın zamanda Tataristan'ın başkenti Kazan'da yapılan bir konferansta; "Tataristan'daki gelişmeler İnguşetya ve Dağıstan'da daha önce yaşananları hatırlatıyor.Orada Müslümanlar din adamlarının etkisiyle ellerine silah alarak yeraltına çekilmiş ve saldırılar düzenlemeye başlamıştı." deniyor ve konferansta çıkan sonuç; "Vehhabizm'e (yani tavizsiz İslâm) karşı konulmazsa silahlı çatışmalar Tataristan'da da görülecektir."

     

    İdil-Ural'da büyük bir hızla inkişaf eden bir İslamî diriliş mevcut.Sovyetlerin yıkılması ile beraber içtimâi ortamda meydana gelen İslâm'a susamışlık, hürriyet sevdası ve ideolojik boşluk gibi sebepler Müslüman halkı İslâm'a daha sıkı sarılmaya, arayış içindeki Rusları da İslam'ı kabule yöneltti.Bu konuda Kabardey-Balkar'ın kukla başkanı Arsen Kanok(ov) şu açıklamayı yapıyor; "Sovyetler yıkılırken ideolojik bir boşluk oluştu.Radikal İslamcılar ortaya çıktı.Bizim gençleri çekip alacak cazip bir ideolojimiz yok.Onlar(mücahidler) inanç veriyor, ikna ediyor.Biz yapamıyoruz.Onlar planlı ve bilinçli çalışıyor.Bizimse din idaresinde uzmanımız yok." diyor ve gençlerin direnişe katılmasının sebepleri arasında işgalci askerlerin hukuk tanımazlığını da ekliyor.

     

    Rus istihbaratı ve medyasının ortaya koyduğu verilere göre İslâmî dirilişin en yoğun olduğu bölgeler sırasıyla; Tataristan, Başkurdistan ve Kuzey Kafkasya.Bu bölgelerde İslâmiyet hem Müslümanlar tarafından daha iyi yaşanmak gayesiyle önplana çıkması hem de Rusların İslâm'ı kabulü şeklinde hızla etkisini artırmaktadır.Bu etkiye nisbetle Ruslar korkuya kapılmakta ve karşı atağa geçmektedir.

     

    Rusların Kafkasya'da uyguladığı zulüm, artarak İdil-Ural'da da uygulanmaya başladı.Rus yazılı ve görsel medyasında neredeyse her gün İslâm aleyhine yazılar yayınlanmakta, camileri terörist faaliyet merkezleri olarak gösterip hedef haline getirerek kin ve baskıları artıran durumlar meydana getirilmekte.Dini eserler terörizmi çağrıştırdığı gerekçesiyle yasaklanmakta.(Risale-i Nurların yasaklandığı Türkiye basınına da yansıdı.) Serbest olan başörtüsü okullarda yasaklanmaya çalışılmakta.Rus yönetimi her gün biraz daha özerk yönetimleri merkezileştiriyor.Önceden seçimle belirlenen yöneticiler, 2005'ten beri Moskova tarafından atanıyor, "devlet başkanı" sıfatını taşıyan liderler artık sadece 'başkan' sıfatını kullanabiliyor.Müftülük seçimleri konusunda da Rus yönetimi ve FSB oyunlar kuruyor.Hacc'a giden Türkler arasına ajanlar sokuluyor.Hac sırasında Suudi Vehhabilere(Terör ideolojisi olarak gösterdikleri akımın imamlarına) İdil-Ural Türklerine Rusya ile savaşmamalarını tembihletiliyor.

     

    Tepkilerini cesur imamlar önderliğinde gerçekleştirilen protestolar ile gösteren Müslüman halk maalesef ne Türk dünyasından ne de İslâm aleminden destek görmüyor.

     

    İdil-Ural mücahidlerinin eylemleri dünya basınına pek yansımamakta.Kafkasya Emirliği açıklamalarından ve Rus basınından takib edildiği üzere mücahidler faaliyetlerini güçlenerek artırmakta.Kafkasya Emirliği, Afganistan, Pakistan gibi cihad bölgelerinden gelip Ruslara ve kukla yönetimlere karşı cihad ilan eden mücahidlerin sayıları hızla artmakta.Bir insan hakları kuruluşuna röportaj veren Kafkasya Emirliği Enformasyon Servisi Başkanı Movladi Udug(ov); "Başkurdistan, Tataristan, Buryatya'dan birçok Müslüman Dokku Umar'a bağlılık yemini ediyorlar" diyor.Emir Dokku ise kendisi ile irtibat kurmak isteyen İdi-Ural Türklerine şöyle sesleniyor; "Biz sizin desteğinizi hissediyoruz.Sizinle bir bağ hissediyoruz.Bugün bizi desteklediğinizi biliyoruz.Ve biliyoruz ki sizler, bugün ALLAH yolunda cihad ediyorsunuz".

     

    İdil-Ural bölgesinden basına yansıyan haberlerden görülüyor ki Rusya büyük bir korku içinde; 3 mücahidin kaldığı Tataristan'ın Nurlat bölgesindeki bir köye 500 asker ve polisle saldırılmasına rağmen mücahidler yarma hareketi ile başka bir köye kadar kaçabiliyor ve 4 saat süren operasyon sonucu 3'ü de şehîd oluyor. Rusya'ya korku veren bir başka olay Başkurdistan'da gerçekleşiyor ki bu Türkiye basınına da yansıdı;

     

    İşgalci Rus güçleri ile çatışan ve şehîd edilen 6 Başkurt Türk'ü mücahidin 1'i şehir yönetimi yetkilisi, 2'si ise polis mesleğinde çalışmaktaydı.Şehir yönetiminde yer almış olan şehidin, Türk okullarında okuduğu annesi tarafından açıklanmıştı.

     

    Türk mücahidlerin yanında sonradan Müslüman olan Rus mücahidler, Rusya için büyük tehlike arz etmekte.Rus gizli servisi FSB yaptığı bir açıklamada; "Bizim için tehlike arz eden 4 milyon Tatar değil, 12 bin Rus Müslüman." diyor.(Sayılar sahih değil)Son zamanlarda gerçekleştirilen ameli istişhad ve çatışmalarda çokça Rus Müslüman'a rastlandı.

     

    Bugün İdil-Ural'da bulunan mücahid sayısını işgalci ve mürted basın 50 civarında gösteriyor.Aynı kaynaklar Kafkasya Emirliği mücahidlerinin sayısına da 70 diyordu.Tamamı ile yalan olan bu verilerin yanında şu olay mücahidlerin herbirinin iman gücünü ve intikam almak hırslarını, keyfiyetini gösteriyor; 18 yaşında bir mücahid 6 arkadaşının şehid edilmesi üzerine intikam almak için 18 Kasım 2010 tarihinde elinde bir bıçak ile tek başına bir karakola giriyor ve bıçaklı saldırıda bulunduktan sonra kaçıyor.Ve yakalanıyor.Bu bahadır dindaşımız-kavim gardaşımız Başkurt Türk'üdür. Başkurt Türkleri, tarihi şanlı kıyamlarla, savaşlarla dolu cihangir bir Türk boyudur.Ruslara karşı en çok savaşan boydur.Oğuznâme'de Başkurt Türkleri; "kudretli, hiçbir cihangire baş eğmeyen bir kavim" olarak geçer.Hala öyle olduklarını gösteriyorlar, yakında tüm cihan görecek inşâAllah.

     

    Türk topraklarının kafirler tarafından işgalinin en büyük sebebleri hanlıkların birbirlerine düşmesi-birlikten yoksun olmaları ve cihan Müslümanlarının Türkillerindeki hürriyet mücahedesine madden destek olmamasıdır.16. yy'dan itibaren süren Rus işgalinin ana hedefi Türkler arasındaki birliği bozmak ve düşmanlıklar ortaya çıkarmak, Müslümanlar arasındaki dayanışmaya engel olmaktı.Afganistanlıların Türkistan mücahidlerini desteklediği dönemlerde Korbaşı Harekâtı'nın Ruslara kök söktürdüğü bilinen vakıa.İşte bugün en büyük ihtiyacımız İttihad! Bugün Allah'tan dileğimiz o dur ki; tüm İdil-Ural mücahidleri birleşsin, tüm Türkistan mücahileri birleşsin ve hakiki hürriyete, yüce devlete kavuşsun.O gün yakındır!Salavat Yulay'ların, Osman Batur'ların, Şeyh Şamil'lerin yeniden zuhur edeceği günler yakındır!


  11. İnsan Hakları Örgütleri, Özbekistan üzerindeki baskıların arttığını ve bölgede felaketle sonuçlanan Libya'nın Muammer Kaddafi’si gibi, kıdemli lider İslam Kerimov’un da sonunda halkına açıkça savaş açabileceğini söyledi.

     

    Rusya merkezli, tanınmış bir İnsan Hakları Örgütü olan Memorial, Batı’ya verdiği demeçte, Stratejik öneme sahip Orta Asyalı bir oyuncu ile faydacı ilişkiler kurmaya çalışırken, eski Sovyet cumhuriyeti insan hakları kayıtlarının göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

     

    Tunus ve Mısır'daki isyanlardan esinlenerek protestolara değinen Memorial, "Özbekistan’a ilişkin, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği tarafından yürütülen mevcut realpolitiğin, özellikle Orta Asya'da tekrar edilmesi muhtemel Ortadoğu'daki son olaylar kapsamında revize edilmesi gerekiyor" dedi.

     

    Kerimov, 73, Sovyetler Birliği döneminden bu yana Özbekistan’ı yönetiyor ve çoğunluğu Müslüman olan 28 milyon nüfuslu halk içinde hiçbir muhalefete göz açtırmıyor. İnsan hakları grupları, işkencelerin yaygın olduğu yerel hapishanelerde binlerce siyasi tutuklunun hayatını kaybettiğini söylüyor.

     

    Önemli bir pamuk ve altın üreticisi olan Afganistan’la komşu olan ülkede Kerimov, 2005 yılında Andican’ın doğu kentinde çıkan bir ayaklanmayı sert bir şekilde bastırdı ve dünyanın tepkisini çekince de bundan kurtulmak için son yıllarda Batı ile ilişkilerini geliştirmek için çalışıyor.

     

     

    Andican olaylarında binlerce kişi Kerimov tarafından öldürülmüştü...

     

    Memorial, dünya güçlerinin ve uluslar arası kurumların, Özbek siyasi tutuklularının sorununu yeniden incelemesi gerektiğini söyledi. Grup, "2009-2010 arasındaki baskı ölçeğinin önemli ölçüde büyüdüğünü ve muhtemelen 2004-2006’nın yüksek seviyesini aştığını" kaydetti. Kendi eksik verilerine göre; 2009 ve 2010 yıllarında, sözde "kara listedeki" on binlerce Özbek vatandaş zulme maruz kalırken, 868 kişinin siyasi suçlardan dolayı hüküm giydiğini bildirdi.

     

    Grup, www.memo.ru adresindeki kendi web sitesindeki bir raporda, "Özbekistan için, zorlu Libya tarzı bir güç mücadelesinin senaryosu, Mısır’da olduğu gibi protestocuların baskısı altında devlet başkanının istifasından daha muhtemel gibi görünüyor" dedi.

     

    Karimov, sözde Taliban tarzı İslam'ın gelişini önlemek istediğini ve böylece ülkede istikrarı korumayı amaçladığını söyleyerek, 'feci sonuçlanan' birçok dindar Müslüman’a uyguladığı sıkı önlemi (disiplin cezalarını) haklı çıkarmaya çalışıyor. Hüsnü Mübarek, Zeynelabidin Bin Ali ve Muammer Kaddafi de aynı yöntemlerle halkına baskı uyguluyordu.

     

    Memorial bunun tam tersi etkiye sahip olduğunu belirterek, "1990'larda olduğu gibi, İslam Kerimov tarafından serbest bırakılan terörizme karşı bir mücadele olarak devam eden üstü kapalı bir 'İslam ile Savaşı'nın Orta Asya için felaket sonuçlar doğurabileceğini" söyledi

     

    Memorial, "Kitle baskılarının uygulanması sadece insan hakları alanında Özbekistan'ın uluslararası taahhütlerinin aşikâr bir ihlali değil, aynı zamanda terörist gruplar tarafından oluşturulan mücadeleye yetersiz bir yanıt olarak, kamu güvenliğini ve bölgenin istikrarını tehdit etmektir” dedi.

     

    Analistler, Kerimov elinde büyük bir güç tutuyor olsa da, yaşlanan – oğlu olmayan - liderin; Özbekistan sınırlarına kadar taşabilecek yerel aşiretler arasında, potansiyel hararetli bir iktidar mücadelesine yol açabilecek belli bir halef eksikliği olduğunu söylüyorlar.

     

    Kerimov, son yıllarda vidaları daha da sıkmaya başladı. Özbek yetkililer; sivil toplum kuruluşlarına, insan hakları örgütlerine, Birleşmiş Milletler raportörlerine ve büyük yabancı medya kuruluşlarına akreditasyon ve vize vermeyi son senelerde reddediyor.

     

    New York merkezli İnsan Hakları Gözlemcileri bu hafta, Özbekistan’ın kendi yerel ofislerini kapatmaya zorladığını bildirdi.


  12. (Türkistan hakkındaki makaleleri maalesef Türkistan demekten korkan, Türkî, orta asya diyenlerden alıyoruz.Ali Bulaç'ı büyük bir şahsiyet olarak biliyoruz.Lakin bu tavır, öneri ve yaklaşımlarının BİZden, Anadolu'dan olmadığı, İslam'a muhatap anlayışın çilesinin olmadığını gösteriyor.Makalesinde Türkiye'ye Rus sistemini öneriyor!

     

    Kendini İslamcı addedip hakkaniyetten dem vuranların çoğu kendini aldatmaktadır.Zira kullandığı mefhumlar, ideolojilere yaklaşımları hiç de İslami anlayışa ve hakkaniyet içeren yaklaşımlara sahip olmadıklarının delili.İşe gelince Türkiyeli diyenler; kürdistan demek için can atanlar, örneğin hiç Güney Türkistan demez, hep "Afganistanın kuzeyi" der; Doğu Türkistan demez Sincan der. Hiç Türk demez, Özbek, Azeri, Uygur, Afgan der.İran'ın her zaman yanındadırlar, Chavez'inden, Che'sine neredeyse taparlar. Burada hakkaniyet yahud İslama muhatap anlayışın zerresi yoktur.Bunun adı emperyalizmdir.İşte bugün İslam davasını, kurum ve kuruluşları ile bu kesimler yürütmekte!Büyük Doğu Mimarı Üstad Necip Fazıl; "Biz hohlaya hohlaya dağları erittik, şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor" demişti zamanının marka İslamcıları için.Vaziyet değişmemiş maalesef. )

     

     

    Ali Bulaç - Türki cumhuriyetlerden Ortadoğu'ya

     

    Berlin duvarının yıkılmasından sonra Türki cumhuriyetler zincirleme bağımsızlıklarını ilan ettiler.

     

    O zaman rahmetli Özal, Türki cumhuriyetlere dönük bir politika geliştirdi. Fikir olarak elbette iyi ve gerekliydi, ancak yeterince üzerinde imal-i fikr edilmediği için bir süre sonra tutmadığı anlaşıldı, hatta ters tepti, bizi bugünkü düş kırıklığı noktasına getirdi.

     

    Ortadoğu'ya yöneldiğimiz bugünlerde benzer hatalara düşmemek için Türki cumhuriyetler politikasının nerede işlevsiz kaldığını anlamakta zaruret var:

     

    1) Türkiye Orta Asya'ya kendi başına ve bağımsız bir inisiyatif kullandığına ilişkin tam bir güven vermedi. Bazen bariz bir biçimde "ABD'nin Truva atı"ymış veya tam üyeliğe kabul edilme karşılığında AB'yi sırtında bölgeye taşıyacağı intibaını uyandırdı. Oysa bu hem Rusya ve Çin'i huylandırdı hem Türki cumhuriyetlerdeki siyasileri ve yöneticilerini. Çünkü bu ekipler uzun yıllar Ruslarla beraber çalışmışlar ve Soğuk Savaş döneminden kalma politik kültürün etkisinde ABD ve Batı'ya kuşkulu bakmaya alışmışlardı.

     

    2) Türkiye, Orta Asya'ya "bir Kanadalı edası"yla gitti, Türki cumhuriyetlere "abilik" yapacağını söyledi. Bu onların hiç hoşuna gitmedi. Zira hem Türkiye çözemediği bir dizi sorunla boğuşuyor, çözemiyordu, hem "ulus devlet kültürü" içinde gözünü açmış hiç kimse bir başka ulus devletin abiliğini kabul etmezdi. Kaldı ki bu cumhuriyetlerde zamanında bizden çok daha ileri altyapı yatırımları yapılmış, bazı sorunlarını çözmüşlerdi. Özellikle Kazakistan'ın etnik grupların kamuda temsili konusundaki deneyiminden Türkiye çok şeyler öğrenebilir.

     

    3) Türki cumhuriyetlere ilk giden sivil gruplar (Türkçüler ve dindar muhafazakârlar) "Sovyet, Moskof, komünist düşmanı" bir kültürle yetişmiş, çoğunun geçmişte "Komünizmle Mücadele Dernekleri"yle ilişkileri olmuş, komünizme ve sosyalizme öylesine hınçla yetişmişlerdi ki, 1974 affına karşı çıkarlarken "Biz 163'ten yıllarca zindanlarda yatmaya razıyız, yeter ki komünistler ve anarşistler affedilmesin" demiş, af çıktığında da bu yüzden CHP-MSP koalisyonunu bozma cihetine gitmişlerdi. Oysa Türki cumhuriyetlerin sadece yöneticileri değil, aydınları ve iktidar seçkinlerinin tümü komünist eğitimden geçmiş kimselerdi, bu sert anti-komünist çekirdeği hazmedemediler.

     

    4) Türkiye devletinin desteklediği dinî faaliyetler "Diyanet merkezli"ydi ve bunlar da orada dinî hayatı kendi hatırına canlandırmaktan çok "İran Şiiliği" ve "Suud Vehhabiliği"yle rekabet havası içinde yürüyordu ki, bu "sivil ve bağımsız din"den çok, enstrüman olarak kullanılan "resmî din" görüntüsünü veriyordu.

     

     

    5) Özellikle ilk gidenler Türki kardeşlerimizi büyük bir düş kırıklığına uğrattılar, evliliklerinde samimi olmadılar, ticaretlerinde dürüst davranmadılar.

     

    Başka sebepler yanında bugün geldiğimiz noktanın parlak olmadığını herkes kabul ediyor.

     

    Türki cumhuriyetlerde yaşadığımız tecrübeden gerekli dersleri çıkarıp bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçebilirsek, Ortadoğu açılımında aynı hatalara düşmeyebiliriz. Bazı hataları tekrar etmekte olduğumuz gözleniyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

     

    a) Yine Batı'yla olan ilişkilerimizi yüksek bir avantajmış gibi empoze ediyoruz. Oysa bölge halkları Filistin sorunu ve yıllardır altında ezildikleri dikta rejimlerinin gerisinde Batı'nın olduğunu biliyor. Bizi "Batı'nın Truva atı" gibi algılayabilirler. Batı medyasının bizi abartılı bir biçimde bölgeye "model ülke" olarak empoze etmesi hiç hayrımıza değildir.

     

    B) Ortadoğu'ya hayırhah bakmaya başlayan iktidar seçkinlerimizin ve aydınlarımızın zihinlerinin gerisinde "kendine yeni sömürge arayan beyaz adam iştahı" yatıyor, bölge halkı bunu sezmekte gecikmiyor. Türki cumhuriyetlerdeki "ağabeylik" rolümüzü "model ülke" ve "başöğretmenlik" misyonuna çevirmiş bulunuyoruz.

     

    c) Pek övündüğümüz 'Türk dizileri' ve kendimizden hiçbir şey katmadığımız 'demokrasi ve insan hakları' -hele laikliğimiz- gibi idealler Batılı merkezlerde tanımlanmış, ambalajlanmış ve bölgeye sevk edilir hale getirilmiştir. Bu paketlerle bölgenin sorunları çözülemez.

     

    14 Mart 2011 - Pazartesi - ZAMAN GAZETESİ

     

     

    DEVAMI...

     

    Ali Bulaç'a bu yazısından ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.Türkistan cumhuriyetlerindeki gelişmeler üzerine maalesef hiçbir bilimsel çalışma yapılmamakta, akademisyenler öngörülerde bulun(a)mamakta.Ali Bulaç bey bu yazısında Türkistan-Türkiye ilişkilerinin tahlillerini yapmış.Biz sadece katılmadığımız görüşleri belirttik;

     

    -"Özellikle Kazakistan'ın etnik grupların kamuda temsili konusundaki deneyiminden Türkiye çok şeyler öğrenebilir."

     

    Kazakistan'ın etnik unsurlarının kamuda temsili ile Türkiye'de ki kardeşlerimizi nasıl bir tutuyor, doğrusu çokça garib.Bir yazısını da bu konuya ayırsa bizleri bilgilendirmiş olur!

     

     

    -Gerek komünist fikri benimseyenler gerekse ağabeylik mevzuuna karşı çıkanlar derken hep elit denen kesimleri göz önüne alarak yazmış.Oysaki kendi kanalları diyebileceğimiz STV da yayınlanan Yeşeren Ümitler belgeselinde (Türk okullarının hikayeleri anlatılıyor)Türkistan, Kırım, Azerbaycan Türklerinin, Türkiye'den giden bir Türk'ü adeta mehdi gibi karşıladıkları; ağabey-kurtarıcı vasfını yine oranın halkı tarafından verildiği canlı şahidleri tarafından dile getiriliyor.İlk duyulan ilgi bu şekildeydi, daha sonraları kul hakkı diye bir derdi olmayan aşağılık insanların yaptıkları ve film-diziler bu tavrın-ilginin değişmesine yol açtı.Fakat ilgi devam ediyor.Batı Türkistan'da çocuklarına Türk(olmayan) dizilerindeki karakterlerin isimleri veriliyor, Doğu Türkistan'da Kurtlar Vadisi dizisinin, İbrahim Tatlıses'in sidileri satılıyor.

     

     

    -Türkistan ile kurulacak ilişkilerde Türkiye; ne Fetulah Gülen(yanlış yazım yok) ne de diğer kesimlerin yaptıkları ile değil, imam hatip okulları açan-gençlere dinine öğreten vakıflarla, en hakiki şekillerde temsil edilir.Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı buna bir örnektir.Dini hassasiyetler Türkistanlılara sağlanmadan ve tarihi bilgilendirme yapılmadan Türkistan ile Türkiye arasındaki bağ sağlamlaştırılamaz, birleştirilemez.


  13. bd Yayınevi ile 3-5 görüşmelik sohbetim olmuştu.Yazmayayım dedim ama muhasebesi elzem-mühim bir konu bu.Üstad'a ve külliyatına ulaşmak...

     

    Üstad'ın kitapları az mı satıyor?Hayır...Koliler ile gidiyor(muş).

     

    Fiyatların pahalı olması ulaşımı kısıtlayan sebeblerin başında.Bir ortalama Anadolu genci 30 lira civarında para verebilir mi bir kitaba?Üstad'ı ve İslam'a muhatap fikri, gönülden seviyorsa elbette verir.(bu sitedeki güzel insanlar gibi)Lakin Üstad'ı daha yeni yeni tanıyan pek çok kişi bu fiyatları görünce uzaklaşıyor.Bir kitabını alır, 2 alır, üçüncüsünü alamaz.

     

    İnternetten ulaşım çoğu kişi için eşsiz bir nimet.O da yasaklanırsa, gider samimiyet.Şimdiye kadar Üstad'ın muhterem evladları hakkında bir YeniŞafak röportajı okudum, bir de gecen Mhp ziyaretini.Onca günler oluyor; gazetelerde bir yazı yazılamaz mı, cemiyet içinde bir yarışma düzenlenemez mi Üstad adına?İşte bu konular hakkında bd'den açıklama gelmeli.

     

    Büyük Doğu mimarı adına faaliyetler bd Yayınevi tarafından düzenlenmediği müddetçe, kitaplardan kazanılan para miktarı fazla.Kısaca şöyle denebilir ya faaliyet, ya indirim...


  14. Son zamanlarda gerek rus basınından gerekse Türkistan basınında açıkça dile getirilen İslamî dirilişten büyük derecede endişe duyan ruslar, Başkurdistan, Tataristan, İdil-Ural bölgelerinden sonra yeni bir cihad cephesi ile karşılaşmamak için Kazakistan'a yöneldi.Kafkasya emiri Dukko Umar en son yaptığı açıklamada rus işgalindeki tüm Müslümanların savaşa kendi bölgelerinde katılmasını istiyordu.Türkistan, İdil-Ural, Kafkasya, Kırım karışıyor.Arab ihtilalleri hakkında yazı yazan Mehmet Şevket Eygi olayların yakın zamanda Türk dünyasında da başlayacağını belirtiyordu.Bu behadetti.Fakat medya, münevverler, stratejistler hala bu konu hakkında doygun açıklamalar, makaleler ortaya koyabilmiş değil.Oysa önümüzde 2009 senesine ait bir halk ihtilali (kırgızistan), bir de halk intifadası-katliamı var(doğu Türkistan).

     

    Üstad'ın dediği gibi; "Bundan sonra ihtilâller kıt'alar çapında olacak."

     

     

    Kazakistan ana akım medyasına göre, yerel diktatör Nazarbayev'in siyasi polisi- sözde "Ulusal Güvenlik Komitesi (KNB)" Rus terörist grubu "Federal Güvenlik Servisi (FSB)" ile Kazakistan'da Müslümanlara karşı ortak bir operasyona hazırlanıyor.

     

     

     

    Moskova ve Astana'dan cezalandırıcı gruplar Kazakistan'ın batısındaki Mücahid üslerini "bulup yok etme niyetinde" olduklarını duyurdular. Bu haber Rusya'da ki KGB ana akım medyasına atıfta bulunarak Nazarbayev'in TV kanalı KTK de 3 Mart günü duyuruldu.

     

     

     

    "Bilgi kaynaklarına" dayanarak TV kanalı KNB ve FSB nin çoktan özel silahlı bir birim oluşturmaya başladıklarını bildirdi.

     

     

     

    Müslümanlara karşı askeri cezalandırma hareketinin aktif bir safhası, Rus basınına göre yakında başlayacak: Mart ya da Nisan ayında.

     

     

     

    Rus gazetesi "Versiya (Versiyon)" KGB'ye dayanarak Kafkasyalı Mücahidlerin Kazakistan'ın batısında sadece Müslümanların dayanışması işine katılmakla kalmayıp, Mücahidlerin eğitimleri için Mangistau bölgesinde geniş bir şebeke oluşturduklarını da iddia ediyor.

     

     

     

    Bu arada, yerel haber kaynakları tarafından bildirildiğine göre, Müslümanlara karşı cezalandırıcı askeri operasyon hazırlıkları Kazakistan halkı arasında özellikle yerli Kazaklar arasında İslam'ın yeniden canlanmasıyla bağlantılı olarak Astana'da yönetimdeki diktatör rejimin duyduğu aşırı endişe ve korkunun bir tezahürüdür.

     

     

     

    Kavkaz Center


  15. BASIN BÜLTENİ

    YÜCE DEVLET DERGİSİ

    8. SAYI (MART 2011)

    Sayi-8-Kapak-K1.jpg

     

     

    * KARANLIK ÇAĞ SONA ERMEKTE (başyazı) H. Murad HEPSEV;

    * Mavi Marmara Gemisinin İstanbul'a Dönüşü Üzerine (eylem yazısı);

    * RABBİNİN İSMİNİ ZİKRET VE HER ŞEYDEN ÇEKİLEREK KENDİNİ ONA VER (tefsir) Sabahaddin KURTAY; Harâbât Ehline Hor Bakma (hadis şerhi) Dr. Muhammed Ayhan;

    * SIRADIŞI BİR OSMANLI ASKERİ: TEMAŞVARLIOSMAN AĞA (kitap tanıtımı) Hayri Hocagil;

    * Risâle-i Ubeydiyye-i Nakşibendiyye (tasavvufi metin-sadeleştirme, şerh) Ali Behçet Efendi;

    * TELEKİNEZİ, LEVİTASYON, OTİZM KERAMET MİDİR ya da KERAMET NEDİR? (fikir yazısı) Ayşe Yaşar UMUTLU;

    * Bilim ve Müslüman, Aşırılıklar ve Orta Yol (İnceleme) Ziyaüddin Serdar / Terc.: E. Hüseyin Çağıran;

    * YENİLE(N)ME ÇAĞI (İslam İktisadı) Dato Dr. Nik Ramlah Mahmood / Terc: Hakkı Erçetin;

    * Küfre Karşı Net Tavrımız Var mı? (öğüt yazısı) Mehmed YÖRÜK;

    * SONRA (şiir);

    * Değişimin Belgesi (belge-yorum) H.Meral-M. Sırrıoğlu;

    * MİLLET NEDİR? (araştırma) Haz.: Kürşad Yusuf Coşkun;

    * MİLLET VE BİRLİK İDEALİ SEMİNERİ (haber);

    * Susuz Kuyu (hikâye)Hayreddin MERAL;

    * DAHHAK-I ZALİM (şerh-roman) H. HEPSEV;

    * Ağaçlar (şiir) Hayreddin MERAL;

    * ONDAN SONRA (şiir);

    * En Güzel Kıssa (mesnevi);

    * KABZIMALCIK (hikâye) M. Umut ONAY;

    * Milletimize ve Ak Parti’ye Açık Mektup (uyarı yazısı);

    * KİRAZ KUŞU ZİYAFETİ (Piyes) James Maxwell ANDERSON / Terc. E. Mahmud Manisalı;

    * Şimdi Dünya Vazgeçmelidir Gerilim Dolu Hikâyeleri Anlatmaktan / Abd(i) / Esenlik Yıldızı (şiir) Rasim DEMİRTAŞ;

    * MEDENİYET MİLLET DEVLET BİRLİK KİTABIMIZIN BULUNDUĞU YERLER;

    * Okuyucularla Söyleşi


  16. etöcüler ile görüşmelerin oldugunu kanıtlayan resimler var.Ergenekoncuların anlaşma teklifine karşılık.ibdacılar büyük bir gazetede mirzabeyoğlu röportajı istemişlerdi fakat etöcüler bunu kabul etmemiş.Gölcük donanmasında da baran dergisi çıktı(bu arama videolarında görülüyor)

     

    yanaşmaya çalışılmış olabilir ama desteğin olduğunu sanmam.


  17. MİLLETİMİZE VE AK PARTİ’YE AÇIK MEKTUP

     

    Bu yazı, İslam Kardeşliğinin bir gereği olarak kaleme alındı. Faydalı ve tesirli olmasını, yalnız ve ancak Cenab-ı Hakk’tan bekleriz.

     

     

     

    Her yükseliş belli bir zirveye doğrudur, fakat yükseklerde kalmak zordur ve iniş zorunludur. Lakin yüksekleri, yüceye dönüştürme imkânı vardır ama bu da zorun zorudur. Çünkü bu, çıkış için harcanan enerji ve performansın çok daha ötesinde bir ruh atılımı gerektirir; yeniden doğuş sancıları taşıyabilecek bir kalp ve beden gerektirir; ağır bir hastalıktan kurtulur gibi acı ilaçlar içmek gerektirir.

     

    ***

     

     

     

    12 Eylül 2010 Anayasa (Paketi) Halkoylamasında alınan % 58’lik oy ve kamuoyu yoklamalarında görülen ve bazıları % 50’ye yaklaşan oy oranları, AK Parti’nin benlik değerini olduğundan fazla yükseltti, 2011 yaz seçimlerini de açık arayla kazanacağı yönündeki ümidini iyice arttırdı.

     

     

     

    Ak Parti’nin 2011 seçimlerinde birinci olarak çıkabilmesi oldukça mümkündür ama % 40’ları bulabilmesi kanaatimizce çok zor olacaktır, hatta % 30’u ancak aşan bir oy oranı bugünkü gidişatın tabii bir sonucu olarak düşünülmelidir. Biz burada dış sebepler üzerinde çok durmayacağız, çünkü bünye sağlamsa her türlü mikrop ve virüse karşı dayanabilir, ama değilse en ufak bir tehdit hayati tehlikeye dönüşebilir. Evet, dışta ve içte çok büyük hazırlıklar, koalisyonlar, kuvvetler hazırlanmış ve devreye sokulmuştur. 2011’in bahar ve yaz aylarında büyük çapta planların devreye sokulması, etkin ve derin hareketlerin başlatılması olağan karşılanmalıdır. Bunlar, daha önce de olmuştur, memleketimizde Hakk hâkim olana kadar da yine olacaktır.

     

     

     

    Ak Parti’nin zayıflatılması ve 2011 seçimlerinden olabildiği kadar güçsüz çıkartılması için; eski solcuların ve bir kısım halkın yeniden oy vermesini sağlamak saikıyla yumuşatılmış bir görüntü ve söylem verilerek CHP yeniden dizayn edilmiştir, % 30 oy oranına ulaşması için içte ve dışta herkes seferber olmuştur, bu bir. MHP, DP, SP, HAS Parti ve diğer sağ partilerin manipüle edilmesine başlanmıştır; bu, kuvvetlenerek devam edecektir; bunun mantığı da “AKP’den ne kadar oy koparılırsa kârdır” görüşüdür. Seçime kadar milletvekili transferi yolu da devreye sokulacaktır. Üniversite gençliği harekete geçirilmiştir, bu hareket büyütülecektir. Güneydoğu meselesinin karmakarışık bir hale getirilmesi de planın bir parçasıdır. Nihai plan ise ya Ak Parti’nin % 30–35 arasında oy alıp zayıf bir iktidar haline getirilmesi, ya da % 30’lar civarında oya kadar düşürülüp (mesela CHP-MHP koalisyonu kurularak) hükümetten uzaklaştırılması projesidir.

     

     

     

    Biz bu uyarı yazısında, içteki hata ve yaralara parmak basıp tedavi yollarını göstermeye çalışacağız. En başta dediğimiz gibi, biz onları müslüman kardeşimiz olarak görüyoruz, kardeşliğin gereği de yerinde ve zamanında uyarı yapmaktır. Elimizdeki imkân budur, söz ve yazıdır; bunlar da gereği gibi kullanılır ve muhatapları sem’-i kabul ile dinleme lütfunda bulunursa inşaallah faydalı olacaktır. Şimdi uyarı konularını madde madde ele alalım:

     

    Yazının devamı için TIKLAYINIZ...

×
×
  • Create New...