Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

A.Rahman

Editor
  • Content Count

    203
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    2

Posts posted by A.Rahman


  1. YA Rahman Ya Rahıym, O Okulların Doğu Türkistanda açılmasına mani ol!Afganyadaki gibi kaya parçaları duvarı olan, ama her zerresi ihlâsla hakiki doğru Ehli Sünnet itikadıyla dolu ellerce, senin dîninden ta'viz vermemek, kâfirlerle dost olmayın emrine karşı gelmemek için orman içlerinde, dağ tepelerinde kurulmuş medreseler ihsân eyle!

    Halka Hakiki İslâm bilinci Ehli Sünnet bilinci Cihâd bilinci ver! Biz bilirizki İslâmda normal zamanda Cihâd farz-ı kifâye İşgaldeyse farz-ı ayndır, biz bilirizki bir taş dahi atmıyan fasık ölümştür, bu farzı yerine getirenlere rahmet eyle, onları bize şefaatçi eyle!40 yıldır yardımlarını Uygur kardeşlerinden zerre eksik etmeyen Afgan kardeşlerinede güçler ver, Biz bilirizki Doğu Türkistana hiçbir devlet-millet grup yardı metmezken seneler önce Molla Muhammed Ömer oraya silâh gönderdi, tebliğci gönderdi,Şu Mücâhidlerin eliyle Doğu Türkistanı Kurtar!

    Amin Ya Afüvvü Ya Kerim!

     

     

    İyi güzel diyorsun da Afganistanın ovalarında okuyan çocuk büyüdüğünde Ak47den mermi atar.

    Belki fen okuyan bir çocuk bomba yapıp cihadda bomba atar.

     

    Bir zamanlar İngilizlerin Müslümanlara yaptıgına benzer senin dediğin; tamamen dünyadan soyutlamak!

    Cihadda fen de din dersleri kadar önemlidir, diyorum.


  2. Bir resim ancak bukadar anlatabilir! Fikir harika

     

    Tesettürlü diğer hanım kardeşlerimize gelirsek ben şöyle görüyorum emin olunki gerçek manada Tesettürü kavrayan bacılarımız asla taviz vermiyor lakin örf adet anne baba baskısı için kapanan hanım kardeşlerimiz ise biraz işin cılkını çıkarıyor. bence tam anlamıyla tesettürü uyguluyan hanım kardeşlerimiz bu kardeşlerimize yardımcı olmalı ..

     

    Hidayet nasip etsin tüm Bacılarımıza ve Ümmeti Muhammed'e ..

     

    46828.jpg

     

    Bu kitapta da asla başörtüsünden taviz vermeyen bir bacımızın hikayesi anlatılıyor.


  3. a.rahman kardesım hangı okuldasın bılmıyorum ama soyledıklerın konusunda butun ulkuculerı genelleme,ben de ülkücüyüm. sen ulkuculerı sevdıgını soyluyorsun ama kendını de ayırmayı ıhmal etmıyorsun senın ulkuculuk tanımın nedır bılmıyorum ama yazdıklarından sunu anlıyorum ,sen de ulkuculugu bılmıyorsun ulkuculuk bır hayat nızamıdır ıslam ahlak ve edebıyle edeplenmektır ulkucu İSLAMla bırlıkte yasabılen ınsandır. yanlıs anlama ben slogan edebiyatı yapmıyorum ben dusunerek ,anlayarak , ınanarak konusuyorum... yanı fatıh sultan mehmet han da ulkucuydu,abdulhamıd han da,seyyıd abdulhakım arvası hz. lerıde ustad necip fazıl da... sunu anlamamız gerek her musluman ulkucu olmak zorundadır... olmazsa işte bu hale gelırız...nızamı alem ilayı kelımetullah bu ulkuyu bılıyorsundur bu ulku her muslumanın uzerıne dusen bır gorevdır.akıllarımız hep iğdiş edilmiş biraz düşünüp bu gorevimizi gecmısten bu yana yerıne getırebılseydık su an dogu turkıstan boyle olamzdı ALLAH BİZE HİDAYET VERSİN VE BİZİ MERHAMETİNDEN YOKSUN BIRAKMASIN...kalbını kırdıysanm sımdıden hakkını helal et...

     

    Yahu ne genellemesi; tüm ülkücü genellemesi yapmıyorum.Daha önceki mesajlarıma baksaydınız anlardınız.Ben diyorum ki;

    -Yeni ülkücü gençlik berbat.YENİ.YENİ.

     

    13-14-15-16 yaşında İslamla, Türklükle alakası olmayan şopar, hırsız, katil, bira alemi yapan giriyor ocağa.TEMİZLESİNLER, diyorum.

     

    Nasıl li ogün samastın, yasin hayalin bir b.ku tüm alperenlere yansıdı.

     

    Aynı pislik medya önünde olmasada bazılarınız tarafından size bulaştı şu son dönemlerde.

     

    Bakın genelleme yok!(13-17 yaş arasında olan bunlar)

     

    mostarında dediği gibi Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Öztunç hepsini severiz-sayarız-anarız.


  4. ''konu başlığı Doğu Türkistanda Soykırım! (urumçi Ayaklanması) Temmuz 2009'' ama birileri içinde kalmış olan ,ülkücüye kinini kusuyor her zaman ki gibi. ne kutlu davaymış bizimkisi İlayı kelimetullah için nizam-ı alem davası,büyük türk islam birliği ülküsü.bu bizim ucuz edebiyatımızmış :) ya sizin ki ?

     

    herkesi bu ucuz edebiyata davet ediyorum !!! tıpkı necip fazılın mukaddesatçılar birleşin dediği gibi....

    onlar(küfr) zulm etme altında birleşti, biz birbirimizi yemeye devam edelim daha çok doğu türkistan gibi nicesi soykırıma uğrar neticesinde...

     

     

    Benim amacım ülkücülerin halini anlatmaktı.Bugün den bir örnek vereyim.

    Yer; Fatih Camii

    Cuma Namazı sonrası gyabi cenaze namazı kılınacak!

    Allah razı olsun bir sürü teşkilat vardı.

     

    El açılmış dua ediliyor, ülkücü tayfa tabire slogan; Doğu Türkistan dernek başkanı konuşuyor habire slogan!

    Sürekli ikaz "susalım konuşmalar bitene kadar". Yok! Habire slogan!

     

    Bitti dağılın denildi.Bir baktım ülkücüler ile bir grup kavga ediyor(sanırım agd)

    Kavga kimle bilmiyorum ama haksız kesin ülkücü taraftı.

    Bağırıyor yaşlı ağabeyler "Yapmayın, Çinlileri sevindirmeyin". Takan kim!

    Bu imaj değişmeli!!

    Birlik olma vakti ayrı düşmeyelim!Tüm bunları söylerken de Halil Esendağ gibi şehitleri, Mustaf Yıldızdoğan gibi türkücüleri, Yusuf Ziya Arpacık'ı unutmamak gerek!


  5. Benim okul ülkücü istilası altında.İyi çocuklar ama çoğunluğu öyle değil(yenileri-üniversitelileri bilmem)bakın yaptıklarını yazayım;

    -Okul girişi toplaşırlar, herbirinin manitası var (kızlar çok sever kendisi için kavga edeni), önlerinden geçerim tip tip bakar, çelme takar..

    -Futbol maçımı, küfür maçımı belli değil.

    -Gücü yeterse döver, yetmezse silah sıkar.

    -Sebepsiz yere çocuk döver, kibirlidir.

    -(ÇOK GÜZEL tertipler) Azerbaycan vs mitinglere giderken okuldan kaytardığına sevinir.

    -Tayyibe küfreder, hiç araştırma, okuma yok.Yaftacı.

    -Ülkücülük nedir diye sorarım ezberletmişler söyler ama ne uyar, ne uydurur.Necip Fazıl kim, Osman Batur kim.Abdullah Çatlı kim bilmez.Ben öğrettim hepsine Necip Fazıl'ından, Çatlı'sına (bildiğim kadarıyla)

     

    Tüm bunlar YENİ ülkücü gençlikte gördüklerim..Tüm bunlara rağmen feci bir şekilde sever, savarım.Alperenleri daha çok severim.İmana daha çok değer veriyorlar.

     

    Ve ülkücüler ülkemizin zamanında neredeyse askeri gibiydi.(Komünizmle savaş)Tüm şehitlere ALLAH rahmet eylesin..

     

    Böyle giderse diyorum ki;

    5-10 seneye ülkücülük batar.!!!

    ISLAH edilsin istiyorum.Her önüne gelen ocağa alınmasın.Kavga çıkaran kovulsun.

    Bahçeli oldukça zor diyorum.

     

    ALLAH ülkücüleri de alperenleri de doğru yoldan ayırmasın.


  6. 2-3 Temmuz günü Sivas'ı tahrik için giden gruptaydım, şimdi tövbe ettim” diyen Bülent Kaya; “Sivas'ta yaşadıklarımızı düşünce tiksindim. Çünkü koca Sivas oyuna getirilmişti. O otelden BBP'liler sayesinde kurtulmuştum” diyor

     

     

    Ergenekon iddianamesinde derin devlet tezgahı olduğu gözler önüne serilen Sivas olaylarının yıldönümünde anma töreni bahanesiyle gerçekleştirilen etkinlikte açılan bir pankart, tüm ülkede ve özellikle de BBP camiasında büyük tepkiye sebep olmuştu. “Gülerek yaktın, donarak öldün” pankartıyla sergilenen alçaklığa milyonlar tepki gösterdi. İğrenç pankarta tepki gösterenlerden biri de, Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesine bağlı Tatlar Beldesi'nde yaşayan Bülent Kaya oldu. Bülent Kaya, Sivas olaylarının ardından hayatı yepyeni bir istikamete giren bir vatandaş. Onun ilginç hayat hikayesinin Sivas olaylarıyla ilgili kısmı, “2 Temmuz tahrikçileri” arasında yer alışıyla başlıyor. O günlerde koyu bir CHP taraftarı olan ve hatta yönetim kadrosunda yer alan Bülent Kaya, “tahrikçiler” arasında gittiği Sivas'ta, gösterilere sahne olan Madımak Oteli'nin içindeki topluluktaydı.

     

     

    MADIMAK VE O GÜN

     

    Otel perdelerinin alev alması sonucu otelin giriş kısmı ve sonrasında koridorları dumana boğulmuştu. Aralarında Bülent Kaya'nın da olduğu grup, duman baskısından dolayı otelin uzak köşelerine yöneldiler. İşte bu arayış, Bülent Kaya ve diğerlerinin BBP İl Başkanlığı mensupları tarafından kurtarılmalarına vesile olmuştu.

    İşte Bülent Kaya, tahrikçi grubun içinde Sivas'a gelen, otelin içindeki hengameyi yaşayan ve BBP'liler tarafından duman zehirlenmesinden kurtarılan bir eski CHP'li. Rahmetli Yazıcıoğlu'nun bu olaylar sırasında arkadaşlarına olayları yatıştırmak ve mümkün olduğunca fazla insanı kurtarmak için talimat vermesi, o güne kadar haklarında olumsuz düşünceler içinde olduğu BBP'lilerin son derece müşfik tavırlarına muhatap olması, onun duygu ve düşünce dünyasında büyük değişimlere vesile olmuş. Öyle ki, o bugün bir BBP yöneticisi.

     

    Biz, bu ilginç hikayenin sahibi Bülent Kaya ile yüz yüze görüşebilmek için Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesine bağlı Tatlar beldesine gittik. Ve bu ilginç hikayeyi sahibinden dinledik. İsterseniz, bu genel toparlamanın ardından, sözü, “Gülerek yaktın donarak öldün” pankartının ruhunda yol açtığı sarsıntıyı ve üzüntüyü dile getirerek konuşmasına başlayan Bülent Kaya'ya bırakalım...

     

    O, Sivas'ı yakmak için giden CHP'liler arasındaydı. Koyu bir CHP'liydi. 2-3 Temmuz Pir Sultan şenliklerine katılmayı bir görev bilmişti. O güne kadar dindarlara hep yan gözle bakmıştı. O anlarda... Madımak Oteli'nin koridorlarını dumanların sardığı anlarda, kurtuluş yolu olarak, BBP İl Başkanlığı'nın arka tarafındaki küçük pencereyi gören grup içinde o da vardı.

     

     

    O günlerin “laikçi aydın”ı, günümüzün samimi tövbekarı Bülent Kaya, Sivas olaylarının öncesini, olayların meydana geldiği saatleri ve sonrasını bütün ayrıntılarıyla kendisini Kahramanmaraş'ta ziyaret eden Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Serdar Arseven'e anlattı. Sözlerine; “Öncelikle ‘Gülerek yaktın, donarak öldün' pankartını açan soysuzları protesto ettiğimi belirtiyorum” diyerek başlayan Kaya anlatıyor:

     

    “CHP ekibi olarak, Kültür merkezindeki toplantıya katıldık. Aziz Nesin konuştu. O dine ve dindarlara hakaret ediyor, biz o bilinçsiz halimizde alkışlıyorduk. Ali Balkız filan hepsi hakaret etti, biz alkışladık. Ertesi gün, Kale Camii'nde gerginlik yaşandı. O zamanki bizimkiler, ezan okunurken ezanı bastırmak için davul zurna çalıyorlardı. Şeytan Ayetleri'ni yayınlamasından dolayı Aziz Nesin'e zaten tepki vardı. Bir de bunlar olunca, tansiyon iyice yükselmişti.”

     

     

    MADIMAK OTELİ'NDEYDİM

     

    “Madımak Oteli'nin önü ana baba günüydü. Ben sosyal tesislerde oturuyordum. Allah-u ekber sesleri geldi. Camlara taşlar atılıyordu. Bir ara dumanlar gelmeye başlayınca, sağa sola kaçıştık. Ben, bir grupla birlikteydim, bir pencere mi ne bulduk. Baktık, pencereyle karşıdaki pencere arasında bir tahta var. Önce bazı arkadaşlar geçti, ben de hemen arkalarından geçtim. Bir baktım, orası BBP İl Başkanlığı imiş. Yanımda Arif Sağ vardı. Telaş içinde, kurtardıkları için Büyük Birlik Partililerin ellerine sarılıyordu. Ankara'ya gider gitmez ilk yapacağı işin Yazıcıoğlu'na teşekkür için gitmek olacağını söylüyordu. O arada Sivas İl Başkanı Gaziantep'te bulunan merhum Yazıcıoğlu'nu aradı. Yazıcıoğlu'nun direktiflerini alıyordu İl Başkanı. Yazıcıoğlu'na ‘Otuz otuz beş kişiyi otelden buraya aldık' bilgisini veriyorlardı. Başkan da onlara, ‘Gelenleri kapıya çıkartmayın, olaya siz de karışırsınız. Gelenlerin yemeğini, çayını, bütün ihtiyaçlarını karşılayın. Hepsine çok iyi davranın. Dışarıya çıkmalarına da izin vermeyin, başlarına bir şey gelmesin' talimatını veriyordu. Başkan, ‘Tamam başkanım, izin vermeyiz' diyordu.”

     

     

    ARİF SAĞ BENİM YANIMDAN İNÖNÜ'YÜ ARADI

     

    Biz BBP'liler tarafından kurtarılanlar olarak 35 kişiydik. Heyetin lideri pozisyonunda olan Arif Sağ, o zamanki Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'yü aradı. İnönü kendisine, ‘Güvenliktesiniz, orada kalın, papuç bırakmayın' filan demiş. Ben kendisine, ‘Oyuna geliyoruz, Sayın Sağ. İnönü'nün dediğine inanmayın, büyük bir tezgaha düştük, bizi yine BBP'liler kurtardı' dediğimi hatırlıyorum.

    “Arif Sağ, o gün BBP'lilerin neredeyse ayağına kapanıyordu. Teşekkürler yağdırıyordu. Sonraları, ‘BBP'liler bize tekme vurdular' filan dediğini duyunca, ‘vay be, dünyaya bak' diye düşündüm. İsteselerdi, hepimizi öldürtürlerdi. Bizi dışarı bırakmaları yeterdi. Orada bize yaptıkları insanlığın karşılığı olarak, böylesine doğru olmayan ifadelerin kullanılmasını aklım almıyor.”

     

    ETKİLENDİM, BBP'Lİ OLDUM

     

     

    “Ankara'ya dönüş yolunda düşünüyordum. Biz buraya niçin gelmiştik. Müslümanların değerlerine hakaret etmek için mi?.. Bu kışkırtıcılığın sebebi neydi?.. Kimi kime vurdurmak istiyorduk? İslam'ı niçin tehdit olarak görüyorduk? Bunlar iyi insanlardı. Biz mi kötüydük? Biz mi birilerinin oyununa geliyorduk? Bunların muhasebesini yapa yapa geldim, Ankara'ya. Cenaze törenleri yapılıyordu. Cami avlularından yuh sesleri yükseliyordu. Bunlardan, bu sözde laiklerden soğumuştum. Koca Sivas'ın oyuna getirildiğini, Sivas'ın yakıldığını düşünmeye başladım. Vicdanım da rahatsız olmuştu. Her yıl Banaz'da yapılan şenliklerin Sivas'a alınmasının arkasında laiklik değil bölücülükle ilgili hesapların olduğunu düşünmeye başladım. Hemen CHP'den istifa ettim. O günlerde Kahramanmaraş Nurhak ilçesinde yöneticilik yapıyordum. Hemen bıraktım. BBP'ye geçtim. 1994 seçimlerinde, BBP'den Tatvan Belediye Meclis üyesi adayı oldum ve seçildim. 1995'te Nurhak BBP Teşkilatı'nı kurdum ve başkanı oldum. 1999 ve 2002 genel seçimlerinde BBP Kahramanmaraş adayı oldum. 2002 Kurultayı'nda Merkez Disiplin Kurulu üyesi, 2004'te Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim. Halen, bu partide görev yapıyorum. CHP'den tövbe ettim.”

     

    Vakit


  7. Maalesef çeşitli platformlarda Filistinde, Çeçenistan'da konuşanlar nerde şimdi şeklinde... asabiyet kokan yorumlar yapıldığı için bir şeyin altını çizmek zorunda kalıyorum.

     

    Bu yazıda Çeçenistanla ilgili yaptığım yorumda anlatmak istediğim dünyanın tavrıdır. Yine Bosna savaşında ya da daha önce Afgan direnişinde Amerika'nın barış çabalarının insani duygulardan kaynaklanmadığını nasıl biliyorsak, Çeçen direnişinin Dudayev zamanında dünyadaki olumlu intibanın da belirli hesaplara dayandığını kastediyordum.

    Afganistanda bize karışma, Çeçenleri terörist ilan edelim dayanışmasından.

     

    Yoksa Çeçen direnişi gururumuzdur, Allah yardımcıları olsun...

     

    Bir eleştiri getirilmesi gerekiyorsa eğer şu soru sorulmadır : Arap birliği gerekli ve İslami oluyorken, niçin Turan'dan bahsetmek ırkçılık diye algılanıp buğzediliyor ? Müslümanlar, Afrikada ve Latin Amerikada bile tağuti düzenlere karşı kurulması muhtemel birliklere heyecanla ve umutla bakıyorken; Türk Birliği nasıl faşizm oluyor ?

     

    Turan konusunda doğru söylüyorsun.Ağzına sağlık.

     

    Maalesef ülkücü ve alperen gencler saf bir şekilde gelişiyor.Turan diyor ama Türki bölgeleri, devletleri sayamacak haldeler.Ülkücü ve alperen kurumlar ıslah edilmeli.

     

    Bu birliğin gerekliliği bir kez daha ortaya çıktı. Allah sonumuzu hayr etsin.


  8. Urümçi'nin Ergungda bölgesinde yer alan Yishöyen (Medicine Üniversity) 4000 Çinli tarafından basıldı. Ellerinde her türlü kesici ve delici alet olan Çinliler, üniversite öğrencilerine saldırdı. Pek çok üniversite öğrenci katledildi.

    Alınan haberlere göre iki kız öğrencinin başları kesilerek ağaç direklere asıldı. Baskın sonucunda kaç kişinin öldüğü ve olayların ne durumda olduğu konusunda ayrıntılı bilgi edinilmeye çalışılıyor.


  9. SONSUZDA YÜZMEK

     

    İçerde kanlı bıçaklı bir kavga,

    Dışardan bakarsan günlük güneşlik.

    Boyunu aşan o buzda, o karda,

    Ateş eder, donan uzvuna eşlik.

     

    Ruhunu kemiren keskin karanlık,

    Yüklenir, kamçılar, boynunu eğer.

    Kafasındaki varlık üstü varlık,

    Parçalar kalbini, ruhuna değer.

     

    Ardından ışıkla kamaşan ruhu,

    O nur hüzmesinin aşığı olur.

    Bırakır, içini oyan güruhu,

    Sonsuzda yüzmenin aşığı olur.

     

     

    Gerçekten güzel olmuş.Yüreğine sağlık..


  10. Ayasofya için bizim birşey yapmamız lazım.Yoksa eminim başbakanda açılmasını istiyordur.

     

    Bu olaya gelince; Yunanlar harbi kancık ruhlular.

    Bu olaydan bize gelince; Yok piskopos kirilmiş, bilmem ne zıkkımsa haberini canlı-saatlerce veren medyada bu haberin görülmemesi.Bir zamanlar Serdengeçti üstadın da değindiği gibi TÜRK MATBUATI'nın daha tam oluşmadıgının belirtisi. Yazık.Yazık ki nurcuların, milli görüşçülerin elinde olan medya Büyük Doğuda yok.. Ocak yok, dergi, gazete yok :D


  11. 5851_101797736497063_100000005104039_48443_6504758_n.jpg

     

    5851_101797746497062_100000005104039_48446_5436562_n.jpg

     

    Eski adıyla Doğu Türkistan olarak bilinen Çin'in kuzey batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesinin merkezi Urumçi'de, dün akşam saatlerinde meydana gelen olaylarda 140 kişi hayatını kaybetti. Olaylarda 828 kişi yaralandı. Urumçi kentinde dün gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

     

    5851_101797776497059_100000005104039_48455_3910406_n.jpg

     

    ÖLÜ SAYISI 140'A YÜKSELDİ

     

    Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de dün akşam meydana gelen olaylarda ölenlerin sayısı 140'a yükseldi.

     

    Resmi Şinhua haber ajansı, Sincan Üniversitesi ile şehrin banliyölerinin yakınlarındaki bazı yolların halen ulaşıma kapalı olduğunu bildirdi. Haberde bazı yollarda enkaz kaldırma çalışmalarının sürdüğü ve çok sayıda dükkanın kapalı olduğu kaydedildi. Vatandaşların, düzenin sağlandığının açıklanmasına rağmen halen kendilerini güvende hissetmedikleri de gelen haberler arasında.

     

    Hayatını kaybedenlerin kimlikleri ve nasıl öldükleri şeklinde henüz ayrıntılı açıklama yapılmadı.

     

    ÖLÜ SAYISININ ARTMASINDAN ENDİŞE EDİLİYOR

     

    Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde dün akşam çıkan olaylarda ölenlerin sayısının artmasından endişe ediliyor.

     

    Özerk bölge polisi ölü sayısının 140'a, yaralı sayısının 828'e çıktığını açıkladı. Özerk bölge polis müdürü Liu Yaohua, sokaklardan 57 ceset toplandığını, diğerlerinin de hastanede öldüğünü belirtti.

     

    Çinli yetkili düzenlenen basın toplantısında, olaylarda 190'ı otobüs, en az 10 taksi ve iki polis aracı olmak üzere 261 motorlu taşıtın yakıldığını söyledi.

     

    Olaylarda ilk belirlemelere göre 203 dükkan ve 14 ev hasar gördü. Liu, olaylarla ilgili "yüzlerce kişinin gözaltına alındığını, olayların çıkmasında rolü bulunduğundan şüphelenilen 90 kişinin arandığını" ifade etti.

     

    BÖLGEDE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ARTIRILDI

     

    Şehirde ana caddelerin yanı sıra elektrik ve doğal gaz şirketleri ile televizyon istasyonu gibi önemli yerlerde güvenlik önlemleri artırıldı, komşu şehirlere giriş çıkışta kontrol noktaları oluşturuldu. Bu arada şüphelilerin sorgulanması için komşu bölgelerden etnik gruplara mensup 100'den fazla yetkili Urumçi'ye getirildi.

     

     

     

    Çin hükümeti, ülke dışındaki ayrılıkçı Uygurların, bölgede çoğunlukta olan Han Çinlilerine yönelik saldırıları planladıklarını savundu.

     

    Sürgünde yaşayan Uygurlarsa, polisin, barışçı şekilde gösteri yapanların üzerine, hedef gözetmeksizin ateş açtığını belirtiyorlar.

     

    Görgü tanıklarının anlattığına göre, olaylar dün birkaç yüz kişiyle başladı, daha sonra 1000 kişiyi aşan gösterilere dönüştü.

     

    Çin Haber Ajansı, protestocuların bıçak, tuğla ve sopalarla saldırıya geçtiklerini, otomobil ve dükkanları tahrip ettiklerini, güvenlik güçleriyle çatıştıklarını bildirdi.

     

    Uygur gruplarıysa, barışçı bir protesto eyleminin, devletin yürüttüğü bir şiddet eylemine dönüştüğünü kaydediyorlar.

     

    Sincan yönetimi, son olayların arkasında, ABD'de sürgünde yaşayan Uygur lideri Rebiya Kadir'in bulunduğunu savunuyor.

     

    Sincan yönetiminin açıklamasında, "Yapılan ilk soruşturma, şiddet olaylarının Rebiya Kadir'in önderliğindeki, ayrılıkçı Dünya Uygur Kongresi tarafından düzenlendiğini ortaya koymaktadır." denildi.

     

    Sincan, uzun yıllardır gerginliklerin yaşandığı bir bölge.

     

    Sincan'da 8 milyonluk Uygur topluluğunun bir kısmı, Çin'den ve Han Çinlilerinden bağımsızlık elde etmek istiyor.

     

    Geçen ay da, Çin'in güneyinde, Uygurların, Han Çinlilerinin saldırısına uğradığı haberleri gelmişti.

     

    Sincan yetkilileri, polisin bölgede güvenliği sağladığını ve asayişi bozan herkesin gözaltınma alınarak cezalandırılacağını bildirdi. HABER7

     

    feysbuk videoları;

    http://www.facebook.com/home.php#/video/vi...6299&ref=mf

    http://www.facebook.com/home.php#/video/vi...5710&ref=mf

    Sokaklar; http://www.facebook.com/home.php#/video/vi...6159&ref=mf

     

    Foto Galerisi; http://www.facebook.com/home.php#/album.ph...4039&ref=mf


  12. 2 Temmuz Sivas katliamının, 5 Temmuz Başbağlar'ın sene-i devriyesi... Bazı soruların cevapları bulunabilirse, Türkiye'nin aydınlık geleceği biraz daha parlayacak. İşte kritik birkaç soru...

     

    Çok kritik bir soru ile yazı başlığındaki ince noktayı izah edeceğim, fakat öncesinde birkaç noktanın altını çizmek gerekiyor.

    Bir yer ateşe verilse yangın mahalllinden gençler mi daha rahat kaçabilir, yoksa yürürken başkasının yardımına ihtiyaç duyacak kadar yaşlı olanlar mı?

    ‘Elbette gençler’ dediğinizi duyar gibiyim ama, bunun tersinin gerçekleştiği bir olay oldu ülkemizde. 78 yaşındaki dede hem de kaldığı otelin üst katlarında bulunduğu halde yangından kurtuldu ama otuzlu yaşlardaki 35 kişi yangında can verdi.

    On altı yıl önce 2 Temmuz 1993 yılında, Pir Sultan Abdal Şenlikleri nedeniyle Sivas’ta bulunan 35 aydın ve sanatçının Madımak Oteli’nde yakılarak katledilmesi olayından söz ediyorum.

    Dün o menfur katliamın sene-i devriyesi idi.

    Bu tarihten 3 gün sonrası ise, yani 5 Temmuz 2009, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde gerçekleştirilen bir başka katliamın yıldönümü.

    O günlerde, Başbağlar’da 33 masum vatandaşın şehit edildiği saldırının 2 Temmuz'da Sivas'ta gerçekleştirilen Madımak Oteli'nin yakılmasına misilleme olduğu iddia edilmişti.

    Bunu elbette bilmek mümkün değil... En azından şimdilik bilgimiz yok.

    Fakat, Ergenekon davasından medyaya yansıyan ve gözlerimizdeki sis perdesini kaldıran son çeyrek asra ilişkin karanlık olaylar yumağına baktığımızda, Sivas’ın ateşe verilmesi talimatını verenlerin de, Başbağlar Köyü’nü ortadan kaldırılmasını isteyenlerin de aynı eller olması gerçeğinin ola ki birgün ortaya çıkması durumu kamuoyunu asla şaşırtmayacak.

    Her iki olayda da işin taşeronluğunu hangi örgütün ve kimlerin üstlendiğinin zerrece kıymeti yoktur. Her zaman bu tür taşeron hainler bulabilirsiniz. Önemli olan bu saldırılarla kimin neyi amaçladığıdır. Çünkü bu tür hain plan ve emeller varsa, eylem arzusu ardından muhakkak gelecektir.

    Neden kamuoyu “AKP ve Gülen’i bitirme planı” başlıklı eylem planından bu kadar rahatsız oldu. Bu tür niyetlerin varlığını zaten hissettiğinden ve belli çevrelerin bu tür nefret yansımasını her fırsatta zaten açık bir şekilde dile getirmesinden dolayı. Bahse konu belgenin sahte olup olmaması değildir önemli olan... Niyetlerdeki fecaattir...

    5 Temmuz 1993'te yaklaşık 100 kişiden oluşan teröristler Erzincan'ın Yukarı Barasor Vadisi'nin en son köyü olan Başbağlar köyünde eşi görülmemiş bir katliam gerçekleştirdiler. Kadın, erkek, çocuk demeden herkesi bir meydana toplayan teröristler, köyün erkeklerini 100 metre ötedeki kavaklıkta kurşuna dizdikten sonra köyü ateşe verdiler. Katliamda 29 vatandaş kurşuna dizilerek, biri çocuk 4 bayan da yakılan evlerde diri diri yanarak can verdi.

    Gelelim yazı başlığındaki asıl meseleye...

    Sivas gibi muhafazkarlığı ile bilinen bir yere, İran’ın hakkında ölüm fetvası verdiği Salman Rüşdi’nin ‘Şeytan Ayetleri’ kitabını Türkiye’de yayınlayan Aziz Nesin’in neden davet edilmiş olabileceği gibi ajite edici olduğu kadar cevabının da oldukça basit olduğu soruya burada girmeyeceğim.

    ‘Şeytan Ayetleri’ kitabını Türkiye’de yayınlayan Aziz Nesin’in Sivas’a davet edilmesini protesto etmek amacıyla 2 Temmuz 1993’te ellerinde sopa, taş, zincir bulunan yüzlerce kişi, Paşa Camii’nde cuma namazını kıldıktan sonra etkinliklere katılanların kaldığı Madımak Oteli önünde toplandı. Öfkeli kalabalık, Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi. Yangın otele sıçradı. Madımak Oteli’nde 37 aydın yanarak öldü, 26 kişi yaralandı. Kurbanların arasında araştırmacı-yazar, 66 yaşındaki Asım Bezirci, halk ozanı 45 yaşındaki Muhlis Akarsu da bulunurken, aralarında Arif Sağ’ın da bulunduğu 40 kişi otelden yara almadan kurtuldu. Aziz Nesin, otelden itfaiye aracıyla indirilerek kurtarıldı.

    Gelelim sorulara...

    Dikkatimi çeken iki ayrıntı, bugün konuyu buraya taşımama neden oldu. Biri güncel, diğeri eskiye dayalı iki bilgi...

    İlki, bu menfur olayın sene-i devriyesi nedeniyle dün gazetelere ve internet sitelerine yansıyan kimi haberlerde, Madımak’ta o gün bir yandan yangın sürerken öbür yandan kurşun seslerinin geldiği bilgisi yer alıyordu. İşte bu ayrıntı hafızamda bazı çağrışımlara neden oldu.

    Bu vesile ile temas edeceğimiz ikincisi nokta ise, Alevi kimliğini kameralar önünde rahatlıkla ifade etme özgüvenini ilk gösteren siyasetçilerden olan ve menfur olayın senei devriyesinde 1994 yılı yazında yayına konuk ettiğim o günlerin popüler bakanlarından biri, yayın sonrası sohbetimiz sırasında, Madımak’ta hayatını kaybedenlerin sadece yangın ve dumandan ölmediğini, bazılarının tek kurşunla öldüğünü, ölenlerden bazılarının da o sırada otelde bile olmadığını söyledi. Hafızam beni yanıltmıyor ise hatırımda kalanlar bunlar...

    78 yaşındaki Aziz Nesin yanan otelden çıkabiliyor da, çoğu 40 yaşın altında olan diğer kişiler nasıl oluyor da yangının etkisi ile yanarak ve dumandan boğularak ölüyorlar? Bunlar uykuda yakalanmıyorlar ki yangına, kaçamasınlar... Olay gündüz oluyor.

    Benim sorum şu: 40 yaşın altındaki bir kişi bir yangın anında 4-5 katlı binada yanarak ölmeyi mi göze alır, son anda atlayarak kurtulma şansını mı?

    Eğer o gün bakanın bana ifade ettiği durum söz konusu ise, yani Madımak’ta hayatını kaybedenlerden bazıları yangının etkisi ile değil de kurşunla öldürüldü ise, cenazelere esaslı bir otopsi yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise raporun ne olduğudur. Tabi bir şartla... Üzeyir Garih’e yapıldığı iddia edilen ve medyaya bazı soru işaretleri ile yansıyan türden bir rapor olmamak şartıyla...

    Ergenekon iddianamelerinde yer alan bilgiler ve Türkiye’de kaos çıkarmaya yönelik planlar birçok olaya (kuşku ile değil) temkin ile yaklaşmamızı ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmayabileceğini gösterdi.

    O günlerdeki kaos planlarının öncelikli hedefi Alevi – Sünni çatışması çıkarmaktı ama Allah fırsat vermedi, millet oyuna gelmedi.

    Dün oyuna gelmemiş olmak elbette önemli idi ama bugün daha da uyanık olmamız gerektiği gerçeğini de ortadan kaldırmıyor. Çünkü şer cephesi pek bir hain görünüyor.

    Şu aşamadaki sorunlardan biri de, pisliği, şebekeyi ve çeteleri temizlesin diye umut ettiklerimizin içinde de gırtlağına kadar kire bulaşmış olanlar olmasıdır. İyi koruyup kolluyorlar birbirini... Ama millet olan bitenin farkında.

    Onlara da rağmen bu ülkeye aydınlığa çıkacaktır. Göreceksiniz...

    Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber7

    [email protected]


  13. Facebookta bir video izledim Müslüman nüfus gittikçe artıyor.5-10 sene içinde dünya Müslüman hakimiyeti altına girecek(nüfus) diyordu bir ecnebi.Korkuyordu. :D Ben nüfusi açıdan korkulacak birşey çıkar sanmam.Ama Peygamberimiz (sav) övüneceği bir konu ki; Ne mutlu Müslümanlara.

     

    Beyin tadilatı herşeyden önemlidir. ALLAH'ın seçtiği kurtulmuş millet TÜRKler ipi çekmedikçe pek bilinçli bir hareket çıkacak sanmam.Mesele dünya şeklinde Anadolu'da batmış İSLAMın Üstadında dediği gibi burada (TR) dirilmesi veyahut buradan diriltilmesi lazım(hilafet veya eş bir şekilde müslümanların bir imamının olması)


  14. Tüm milletlerin ortak düşmanı yahudiler.Bugün tüm İslam ülkesinde ki vahşette ortak bulunan İsrail!!

     

    Az önce okuduğum haber de Patani İslam Krallığı'nda Müslümanların katli için Tayland Ordusu askerlerini İsrailde eğittiriyormuş.Bildiğimiz bu bilmediğimiz nice vahşet işinde israil var..

     

    Bugün haberlerinde israil vahşet yaptı diye yırtınıp, reklam arasında en fiyakalı yahudi mallarının reklamı yapan sözde İslami kanallar oldukça ve bazıları hala coca cola içip, head&shoulders le saç yıkadıkça birşey olacağı yok..

     

    Anca sabır ve batıldan uzak durmak.En büyük örnet Doğu Türkistan...Yavuz Bülent üstadımız bir köşe yazısında yazmıştı.Orta Asyadaki Türki devletler ordusu olmadığı için rusların eline düşmüş, kolayca.

     

    Ordu önemli, El Qassam, Türkistan İslam Partisi gibi BAĞIMSIZLIK için savaşan cihad erlerine maddi-manevi destekte bulunmalıyız..Tek çıkar yol; Barış için Savaş.


  15. Başımı bir secdeden kaldıramam

    Birde okudukça külliyatından

     

    Ne Fatihler çıkacak ulvi fikrin

    Sayesinde, o avare ruhlardan

    Batarken biz pis dibine denizin

    Sen kaptanlık aldın her nur ummandan

     

    Nur oluğun piri daim muzaffer

    Birdin, sonranda gelmedi münevver

     

    Tattık bizler sayende özgürlüğü

    Allah'a esir olup; dünü, günü

    Aşkla, ahlakla, Allah'a tapmakla

    Ebed Türk'ün; sen de Türk'te münteha

     

    Necip Fazıl'ı anlatmak için on iki mısra

    Göle, karıncanın taşıdığı bir yük su, anca

     

    Cümleten başarılar..


  16. HaberTÜRK kanalındaki tarih programında tarihçi Erhan Afyoncu;

    "Atinada 2 cami var kapalı, açmıyorlar.İstanbulda 28(1eksik1fazla) ortodoks kilisesi var.Atinadaki camilerde zamanında p.rno film çevirmişler"

     

    Bunları duyunca ağlamaktan kendimi alamadım.Tüm bunlar karşısında o okulu açanın ALLAH belasını versin.


  17. chp önerdi ama insana tabi şaka gibi geliyor.Seçim falan olsa, oy için denir.Belki dış güçler belli de olmaz.Böyle bir önerge verilir belki de yargılanmazlar havada kalır.Birde tabi hemen yorumlar gelir; yaşlılar yargılanmasınlar; Erbakanı yargılamadılar Evreni yargılıyorlar vs laf kalabalığı çıkacaktır.

     

    Ben Evrenin Üstad'a yaptıklarını(doğrusu yapacağını) hiç unutmadım.İdam kararı verilse sehpasına vurmak isteyenlerden de olabilirdim.

     

     

    Darbeciler yargılansa kazanır mıyız, kaybedermiyiz? Bu haberler ETÖ tehlikesini unutturmak veya ona rahat ortam yaratmak için mi?

    ???


  18. Afganistanda, Irakta, Doğu Türkistan'da, Çad'da, Filistin'de...

     

    Çoğunun cihaddan anladığı farklı..Benim gözümde; Doğu Türkistan, Filistin, Çeçenistan, Patani, Keşmir cihadları birer İstiklal Savaşı gibi..Afrika cihadları hakkında pek bilgim yok.Ve Taliban, El Kaide bana diğerlerinden başka geliyor. Mesela Taliban okulları bombalıyormuş kızlar okuyor diye..Bu bana saçma geldi.El Kaide'nin bir Müslüman'a yakışmayacak şekilde masum canı aldığı oluyor.

     

     

    Sizler ne düşünüyorsunuz dünyanın çeşitli noktalarındaki cihad hakkında..

    Daha önemlisi Üstad'ımız harp cihadı hakkında neler söylemiştir??

     

    Cevaplarınızı bekliyorum..

×
×
  • Create New...