Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

pembegül

Üye
  • Content Count

    136
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by pembegül


  1. Rica ederim. Herkesin bilmesi gereken konular.

    Evet, zaten ben de bu sistemi değiştirmenin tek yolunun anayasayı değiştirmek olduğunu söyledim. Bilmiyorum daha kaç sefer söylemem gerekiyor. Yasama ve yürütmeyi işlevsel hale getirmenin ve yargı diktasını kırmanın tek yolu budur. 8 yıldır tek başına iktidarda olan partinin hala başladığı noktada olduğunu söylemek biraz insafsızca da olsa sahip olduğu yetkileri tam manası ile kullanamadığı muhakkak. Bir anayasa maddesi değişikliği yüzünden kapanmanın eşiğine gelen bir partinin ve iktidarının başlarında bilmem kaç kere darbe girişimine maruz kalan bir hükümetin o dönemlerde bu denli köklü bir reformu gündeme getirebileceğini söylemek herhalde safdillik olur. Ben mevcut sistem içerisinde hükümetin yapabildiği kadar icraat yaptığını ve hududa geldiğini düşünüyorum. Artık daha ileri gitmek çok zor. Tek çıkar yol var... Her şeyi değiştirmek iddiası ile oy aldığını söylemek de hata olur. Mesela rejimi değiştirmek iddiası ile oy aldığını veya anayasayı yenilemenin de 2006 öncesi gündemde olduğunu söyleyemeyiz. Partinin başladığı noktada yer aldığına eğer siz inanıyorsanız ben size hiç birşey diyemem. Anayasayı iyi zannınız yok olmasın diye, sırf sizin için 1 yıl içerisinde değiştireceklerini düşünmüyorum. :) O ne der, bu ne düşünür demeden en uygun zamanı kollamaları gerekiyor. Dışarıdan bakıp da ahkam kesmek tabi ki kolay. Bana göre de keşke bugün değiştirseler anayasayı. Çok da memnun olurum doğrusu. Ama işte genel tabloyu görmek gerekiyor. Bakınız şu an Türkiye güç mücadelesinin çok çetin geçtiği bir ülke. Bir yanda maziden kalan köklü bir bürokratik oligarşi yer alırken diğer tarafta halkın çoğunluğunun teveccüh ettiği güçlü bir parti ve dik duran bir hükümet var. Bir yanda ülkenin bir adım ilerlemesine tahammül edemeyen vatan düşmanı atanmış hainler varken diğer yanda halkın huzur ve refahını temin etme gayesini güden samimi seçilmişler var. Geçenlerde bir Avrupalının Türkiye?de olan bitenler hakkında söylediği söz hakikaten mevzunun ciddiyetini gözler önüne serer nitelikte. Diyor ki bu zevat bahsettiğim 2 tarafı kastedederek ?savcısı çok olan kazanacak.? :D Hakikaten de öyle olacak gibi duruyor. Savcısı çok olan değil de savcıları cesur ve güçlü olan kazanacak gibi. Yani ya halk ya halka rağmen halk içinciler, ya sivil ve askeri darbeciler ya da biz?

     

    Tabiî ki 8 sene az bir vakit değil ama bu 8 sene içinde elle tutulur gözle görülür o kadar köklü değişiklikler oldu ki bunları saymaya kalksak herhalde sayfalar sürer. He tabi anayasada olursa nur?un ala nur olur ve düğümlü lifleri çözülen bir atlet gibi süratle koşmaya başlar güzelim ülkemiz.

     

    Şurası yanlıştır halk onlara bir şeyleri değiştirsin diye oy vermişken onların hali hazırdaki potansiyel halk gücünü 8 yıllık yerinde sayma şeklinde harcamasının bana savunmasını yapacağına bizi engelliyorlar! bizi engelliyorlar! şeklinde ezik modda sanki tek başına iktidar değillermiş gibi davranmalarına gıcık olmaktayım. Nedir yani partiyi mi kapatırlar. Kapatsınlar. Tekrar parti açılır tekrar daha fazla oy alınır. Bence korkuları tamamen dünyalık. ama ona da hak veririm kolay değil. yeter ki bana 8 senede elle tutulur bir şey göstersinler. mağduru oynadık zaten islam alemi olarak kaç sene artık başı dik adamlar bekliyoruz. O yüzden o kadar oy alıyor zaten. Onlar bunu hissettirsin istenen bu onlardan. Taviz verilecek zamanda değiliz ki.

     

    Ben de sizin beyninize giden damarlarınız tıkanıkmış gibi davranmanıza gıcık oldum az biraz. :( Sadece eğitim ve sağlık sektörlerini, 8 yıl önceki durumları ile karşılaştırsanız bu, hükümete duacı olmaya yeter. Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür demiş atalarımız. Hakikaten de öyle ne yazık ki. Bu millet bir rüzgarda tepetaklak olan ekonomiyi, bir gecede çulsuz pulsuz kalışını unutamaz, unutmamalı. Hastaneye düşen hükümetlerin içler acısı halini; sefillikten, ümitsizlikten yarınını göremeyen insanımızı, içleri tam takır hale getirilen bankalarımızı ne kadar da çabuk unutuyoruz. Hastane kapılarında günlerce beklediğimizi, ilaçsız dermansız kaldığımızı ne çabuk unuttuk. Gramla bakkaldan peynir alıp onu da uçları kırışmış bakkal defterine yazdırdığımı ben unutmadım. Bugün hamd olsun teneke teneke gidiyor peynirler, millet fitresini zekatını verecek fakir bulmakta zorluk çekiyor. :) Hakikatleri söylemek bu kadar zor mu ya.

     

    Yeni anayasa yapmak için ne şart ? Yeni anayasa yapılması gerektiğini halka anlatmak ve bunu meşrulaştırmak şart. Damdan düşer gibi paldır, küldür yeni anayasa mı yapılır! Tabi ki mevcut durum içinde engellendiğini, yetkisinin elinden alındığını, dandik bir yasayı bile çıkaramadığını, her taraftan kuşatma altında olduğunu, insan haklarının yetersiz kaldığını, hukukun, demokrasinin, özgürlüklerin kırpıldığını söyleyecek tabi ki ne olsun, halk gerçekleri görsün ve yeni anayasanın gerekli olduğu inancına varsın. Halkın desteği olmadan yeni anayasa çıkmayacağına göre bu şart gibi görünüyor. Hala tek başına iktidar diyorsunuz ya ölmek istiyorum. :@

     

    Kapatsınlar tabi nasılsa size birşey olmayacak. Partinin kapatılıp yeniden açılması, sonraaa siyasi yasak alan parti önderlerinin durumu, duran icraatler, ülkeye hakim olacak olan karamsar havanın her alandaki negatif yansımaları ve sairenin hiçbir maliyeti olmayacakmış gibi konuşuyorsunuz. Onca şeyi başarmışken ve kim ne derse desin sağlam ilerliyorken bu ilerleyişin durdurulmasına kim razı olabilir? Sanki çok vaktimiz varmış gibi, sanki kaybedecek hiçbirşeyimiz yokmuş gibi konuşuyorsunuz. Mesela siz evlenseniz ve Allah bağışlasın 8 senede 3 tane çocuğunuz olsa, mutlu bir evliliği mutlu bir evde sürdürüyor olsanız, hayata dair beklentileriniz ve amaçlarınız olsa ve bir gece ansızın birisi kalkıp size deseki: bırakın canım 3 çocukla ve mesud evliliğinizle alakadar olmayı, her şeyi olduğu gibi bırakın, beklentilerinizi erteleyin 5 sene Afrika?da tatil yapın gelin size çok para vericem dese siz kabul eder misiniz? Şayet cevabınız evet değilse siz hükümetin böyle cahilce bir tutum sergilemesini bekleyemezsiniz. Elde edilen bunca kazanımı sağduyu sahibi hiç kimse göz ardı edemez, bu riski alamaz. Bu riski almamak dünyalık korku demekse varsın dünyalık korkuları olsun. Umurumda da değil açıkçası?

     

    Taviz verilecek zaman mı değil. :D İlahi the lord of the baron. Naspınlar assın, kessinler mi? Zat-ı şahaneleri neyi takdir buyururlar?

     

    Duanıza tüm kalbimle iştirak ettiğimi beyan etmek istiyorum. Size okumamış demedim efendim, yanlış anlaşılmaktan Allah?a sığınırım. Genel bir yaraya parmak basmak, kimseyi ve kimsenin babasını incitmemek amacıyla yazmış idik o cümleyi.

     

    Yararlı bir tartışma olduğu kanaatindeyim, yer yer sinirlerimi zıplatıp biraz istihzalı konuşmama sebep olsanız da tuttum sizi. :D Tekrar saygı ve selamlarımı sunar, esenlikler dilerim. :) Sağlıcakla kalın...


  2. Her ne kadar parti ve partici zihniyetleri sevmesem de AKP'nin kendini bir halt zannetmesinden ötürü onlara ayrı bir gıcığım. Zaten kendi müridleri baştaki adamı peygamber görürken, bu lafı dinleyen peynir kafalı gerzekler de alkışlayarak desteklerini gösteriyorlar. Tuh sizin kalıbınıza. Dinin çirkef yobazı, kuş beyinli, at kafalılar. Ordaki tartışma ve kavgada ise başbakanın iki milletvekili eşliğinden ortalığı terk etmesi ise bir lidere TBMM çatısı altında asla yakışmadı. Koskoca başbakan zoru görünce arkasına bile bakmadan kaçıyorsa yuh ona da. Zaten MHP'liler de fırsat kolluyorken AKP'nin böyle tosba zihniyetiyle hareketi tam gülmelik. Allah'tan feraset sahibi olduğunu sandığımız ama ne feraset, ne basiret ne de ahlaki hal sahibi olamayan halk bunların arkasında. Yoksa ikinci gün tepetaklak olmuşlardı. Neyse Allah'tan çok kalmadı bunların zamanı. Kısa bir süre sonra defolup gidecekler. Sonra AKP'li bazı gerilerin tabir ettiği(haşa) peygamberlik anlayışından kurtulacağız ve kul sistemi olan cumhuriyete geçeceğiz.

     

    Terbiyesizlik etmiş, haddinizi zorlamışsınız efendim. Gerekli cevabı trradomir nickli arkadaş vermiş zaten. Tepki olsun diye birşeyler yazayım dedim. Siz bu saman dolu faşist kafayla orta asyanın bozkırlarında kımız içer, çiğ et yer kopuz çalarsınız. Tüh asıl senin kalıbına ki bizim insan sandığımız ama özünde insanlıktan nasipsiz ırka tapmış, mel'un, üç kağıtçı, iki yüzlü, ahmak, inançsız, davasız, ruhsuz, temelsiz, çürümüş, gözü dönmüş insanların izinden körükörüne gidiyorsun. Tek keyfi güneşin doğuşu ile viskisini yudumlamak olan gargamel sıfatlı aciz yaratıkta kim ne bulur doğrusu merak ediyorum.

     

    Özür dilemeli, tövbe istiğfar etmelisin. :)


  3. Sazan avı başladı beyler, haberiniz olsun. Aaaa, baksanıza bir tane düşmüş. Ne de çabuk.. Hayret!.. Yani Pempe kardeş bu alanda da rekor sende.. Yani sondan başlıyorum. Mahlukat-ı dım dım nedir diye sorarken aslında sual etmiyorum dikkat ederseniz, ayrı bir espiri mevzubahis, belki farkına varmadınız. Varsaydınız zaten az evvel üstlendiğiniz sazanlık payesi üstünüzden sakıt olurdu. Hihihi. Saçmakonikleşmeyelim lütfen.

     

    Efkar-ı umumiye neylesin sizin ricanızı.. Malum, bazı insanlar belli hususiyetlerinden mütevellit 'mazur' görülür. Siz de bu dairenin içinde olduğunuzdan rica minnet mevzuuna girmenize gerek yoktu. He he! der geçerdi millet.

    Eğrelti kelimesinin cümleye kattığı edebi tadı anlatamam doğrusu. Bu ne muazzam bir şey. Patenti sizin olamaz, inanmam, inanamam.. Ahaha. Ha bide çöp odanızdan sonra, mutfağınızın hali pür melali de meydana çıktı, ve anlaşılan en acilinden sizin evi karantina altına almalı hükümet. Yoksa sadece ülkenin değil dünyanın istikbalini de karartabilirsiniz. Ben de diyorum ozon tabakası niye deliniyor.. Şimdi anlaşıldı.

     

    Bir mutfağa bir bulaşık bulaşığı kafi.. Ben almayayım. Neme lazım eğrelti filan dururum. Ahahaha.

     

    Sazan avına çıkarken sinek avlayan ajan... Denize dalayım derken betona çakılan ajan... Derdime yanayım derken eteğini tutuşturan ajan... Ah ajan vah ajan, halin perişan ajan... Ben de orada zaten sual ettiniz diye cevap yazmadım ki. Sanki bunca atışmayı sadece sualler üzerinden yapıyoruz. Ne yani ben sana şimdi armut desem sırf sual değil diye cevap yazmayacak mısın merak ettim doğrusu. Şayet öyleyse bir denemek isterim doğrusu. :)

     

    Efkar-ı umumiye kimin muteber olduğunu çok iyi bilir ajanım, siz rahat olun. :D C4 e kafa atan, şüpheli paketlerden fotoğraf albümü yapan birisini efkar-ı umumiye muteber değil de dolmalık biber kabul edebilir ancak.

     

    Kelimelerime laf söyletmem. Kimden devşirdiğimi de söylemem. Hazineye giren her sözcüğü yeri ve zamanı geldiğinde, sizde hiçbirinin kırıntısı bulunmayan zeka, incelik, hassasiyet ve ihtimam ile kullanır, yerli yerine oturturuz biiznillah. İşte siz çöp oda ile çöp oda olma yolunda ilerleyen şirin bir oda arasındaki farkı da anlayamayacak kadar dil yoksulu bir talihsizsiniz. İçimdeki duyguya acımak deniyorsa, acıyorum o halde. :) Hızlı giden bir araba ile kaza yapmış bir arabayı aynı kefeye koymak bilemem nasıl bir gözüdönmüşlüğün vesikasıdır. Sakin olun ajanım, sinir stres yapmayın, düşüne taşına yazın. Laf atıcam diye çürük dallara atlamayın. :(

     

    Ayrıca en son alıntıladığınız yazımda da mutfaktaki kirli tabaklardan bahsettim. Yani herhangi bir mutfak ve herhangi bir kirli tabak. İyelik eki kullanmadığımı ayküsu 60'ın üzerinde olanlar anlayabilirler. Ama diyorum ya var bu ajanda bir anormallik diye. Bütün evlerde bir mutfak, bütün mutfaklarda da zaman zaman kirli tabak olur di mi ajanım, bundan daha tabii de birşey olmaz. En gıcır mutfaklar dahi kirlenir, bulaşıklarla dolar ama sonra pırıl pırıl olurlar. Siz eğer yalınızı tabakta değil de leğenin içinde yiyor ve dolayısı ile kirli tabak çıkarmıyorsanız, evinizin mutfak diye bir bölmesi yok ve yaşadığınız yer aynı zaman da birazcık da kötü kokuyorsa üzülerek söylemek istiyorum ki siz evde yaşamıyorsunuz. :) Bu durumda kafe niyetine yalaklara takıldığınız da kuvvetle muhtemeldir. Bence devletimiz seni bir çiftçiye teşvik niyeti ile vermeli. Vatana millete de faydan dokunur böylece. :D Hem belki birgün ünlü olur sütaş reklamına bile çıkarsın kim bilir.


  4. Sizden bulunmadım efendim ne münasebet, ben kamu oyundan böyle bir ricada bulundum. Fünye ile mısır patlatacak kadar kafa ekşimesi yaşayan birinden böyle bir ricada bulunmak sıhhatli insanlara yapılmış en büyük terbiyesizlik olur kanaatindeyim. Ben mi sataşıyorum, kimin kime sataştığı ortada kuzularım. Mutfaktaki kirli tabakların arasına sizi koysak onların arasında eğrelti durmazsınız ajanım. Bulaşık bulaşığı mutfakta..... :D

     

    Bilmiyosan konuşma o zaman. Uydurup uydurup yazıyorsun sonra da bilen varsa çıksın diosun. Olacak iş değil doğrusu.. Senin saçmasonik kelimelerini kim nerden bilsin? :)


  5. Korkma ey Aybüke, deli deliyi görünce değneğini gizlermiş. Ahaha. Aynı frenkanstayız, sıkıntı olmaz. Bana bulaşanlara verdiğim cevapların dehşet ve haşyetinin senin halet-i ruhiyen üzerindeki tesiri anladığım kadarıyla bayağı fazla olmuş. Ama meşum ve mahut başlıktaki şahsiyetsiz şahsiyetin yüzünden celallendim. Üslup da ona göre tezahür etti.

     

    Veli veliyi Mekke'de deli deliyi dakkada bulurmuş ey ajan. Haklısın yani... Eee baş edememek siniri de beraberinde getiriyor tabiki. Suçu bana atmada da amma mahirsiniz. :)


  6. Komik tabi. Ama bu mevzuda kendim kaşındığımdan, ajansal ahlakımın da verdiği içe dönük eleştiri geleneğiyle, cv si dünyanın en gözde kurumlarında mahfuz bulunan, cv sine her bakan insan kaynakları uzmanının ağzının beşe on açık kaldığı bi ajana, dolambaçlı da değil, direkt, hatta dimdirekt maymunluk payesi biçen maymun iştahınızı fazla yerden yere vurmuyor, kafama sıkıp gidiyorum. Tabii doktora.. Kan kaybından ölmek gibi bir niyetim yok.

     

    Bu arada Sputnik II'nin ilanını gördüm. Bi bak istersen. Şartlar tutarsa gidersin. Şaka tabi.

     

    Bütün enerjimi bir ajana cevap vermek için harcayacağımı düşünseydim dünyaya gelmemeyi belki de tercih ederdim. Ezdirmemek için bana kendini kafana sık git tabi. Çaresizseniz çare siz değilsiniz çare kafaya sıkıp gitmek. :) Sıkmadan evvel haber et de sana bir jarjör domdom kurşunu yolliyayım ajanım. Başkası hayr etmez. Acı çekmenize gönlüm razı olmuyor.

     

    Skinner da mezarından hortlamış yeni bir deney için doğası gereği delikleri seven bir mus musculus arıyormuş haberin olsun. İnsanlık öldü mü ya hu. :D Şaka tabi.


  7. Ciddi ciddi tartışmıyorum, sitemizin şirin ajanı bize takıldığından ben de ona takılmak istedim biraz. Yoksa kötü bir niyetim yok inan olsun. Hele ki kıymetli abimin güzide şiirlerinin olduğu bir başlığı baltalamayı hiç istemem. Yunus abi yazmaya devam et sen, biz de okumaya devam edelim o halde. He bir de özür diliyorum tabiki yunus abimden. :)


  8. Laboratuvar ortamında incelenmesine ne gerek var kardeşim.Burada ayan beyan meydanda zaten mütavaziliğinin büyüklüğü.Neden prototip olduğunu da anlamadım.

    Evet doğru aslında.

     

    bir bayan kahramanımız yok mu sizin hayatınıza yön veren?Mesela ben büyüdükten sonra kendime Hürrem sultanı örnek almaya başlamıştım.Şimdi de Türkiye Cumhuriyetin de kadınlar dönemini başlatacağım inşallah onun izinden giderek

    :D Üzgünüm ama bir bayan tarih kahramanı yok gibi bişey herhalde. Hürrem Sultan... Eee yok, kalsın. Tansu Çiller belki olabilir. :)


  9. Bence de hayal gücü müthiş bazı kimselerin. Bir ajanla tartışma gafletine düşebiliyor düşünsene. Sen canını sıkma Yunus kardeş bana kimse kıyamaz, kıyacak adamı en yağsızından kıyma yapar, piyasaya el altında sürerim. Ahahaha. Görev icabı belki kendime kıymam gerekirse de yanımda taşıdığım Potasyum Siyanür kapsülünü tek hamleyle ısırmam kâfi. Ondan sonra buyrun cenaze namazına.

     

    İntihar edenlerin cenazesi mundar oluyor diye biliyorum. Hoş mundarın mundarı nasıl olur hayal edemiyorum ama olur işte bir şekilde. :) Ajan majan dinlemem gerekirse tartışırım canlarım. Ajana kıydık kıyacağımız kadar ve süt tozundan sonra piyasaya yeni bir ürün çıkarttık. Et tozu... :D Ajan tozu da denebilir. El altından filan sürmeye gerek yok. İşimizi gayet meşru ve hukuki bir şekilde yerine getirdik hamd olsun. Yunus Coşkun şahit. :( Di mi ama?

     

    Aybüke de şahit tabiki :)


  10. Olur da bu kadar olur! Pes doğrusu. Hedef saptırma, hır çıkarma ve insanları birbirine düşürme mevzularında kimse elinize su dökemez. Yani benim yorumlarımdan nasıl bir üstün idrakla çekememezlik ve anti-realist gibi asla ve kat'a mizac-ı şahanemle bağdaşmayan mefhumlar çıkardınız? Anlayan beri gelsin. biggrin.gif Yunus kardeşin şiirlerini kritize eden yazılarımı onun moralini bozan kritikler olarak göstermeniz asıl cahillik üstü kendi bilmezliğin karesinin sonsuz kere sonsuz çarpılması olur ki akıllara zarar. O da küsuratla.. Eğer o gün Yunus kardeş muhteşem smokiniyle etrafa gülücükler dağıtırken 'poh pohçu zihniyetin yorumları'nı hatırlarsa ve bunu dillendirirse kafasına ayakkabı fırlatır kafasını yararım. Hemi de spor ayakkabı görünümü olmayan ama özünde spor ayakkabı olan ( Basmacı'ya selam) 4 senedir giydiğim ayakkabımı fırlatırım. Hiç acımam.

     

    Ama en çok canımı sıkan da meslektaşlarıma, mesleği hüngür hüngür ağlayarak bırakma zorunda kalan ihtiyar delikanlılara 'çürümüş ajanlar' demeniz. Yazık. Asıl bu ifade sizin çürüdüğüne inandığım ve kafatasınızın içinde bulunması iktiza eden organınızdan sadır oluyor. Haliyle ortaya konan benzetme de çürük..

     

    Kız İsmet olayına artık girmiyorum. Galiba ünlem..

     

    Bırakınız canım laf kalabalığı yapmayı. Tescilli haksızsınız işte. Kamuoyu vicdanındaki esaretiniz ilelebet payidar kalacaktır ve benim naçiz vücudum elbet birgün böceklerle, yılanlarla, çiyanlarla ve hatta solucanlarla akraba olacaktır. :) (Şimdi aklıma bir fıkra geldi ama anlatmıyorum, geçiyorum.) Herşey gün gibi ortadayken laf ajanlığı yaparak kendini haklı çıkarma noktasında fare deliklerinde gezinen, çatılarda, teraslarda ve bilmem nerelerde ajanlık onuru adı altında ajanlık onurunu yerle bir ederek iz süren birinin gayretleri netice vermeyecektir. :D Hakikatleri söyleyen dilimize hiç kimsecikler bıcak vuramaz. Hatta bu süpersonik ajan dahi olsa buna müsade etmeyiz. Gün ışığına her daim güneş gözlüğüyle bakan birinin hakikatleri söyleyen birine poh pohçu demesinde hiçbir tuhaflık görmüyorum. Ajanım dikkat edin de tünele girerken gözlüğü gözünüzde unutmayın. :D Allah muhafaza sonra...

     

    Hüngür hüngür ağlayan meslektaşlarmış...Ağladıkları doğru ama bunun nedeni hala tek parça halinde yaşamlarına normal bir insan gibi devam edecek olmanın verdiği sonsuz şükür ile birlikte gelen sevinçtir. Armut yaşlandıkça çürümeye başlar. Şimdi siz bu armuta feleğin çemberinden geçmiş bir armut, kurt armut ya da tecrube timsali bir armut mu dersiniz, yoksa çürük armut mu? Ajan da yaşlandıkça çürümeye başlar. :( Ne derseniz deyin. Bu doğanın bir gereği sevgili ajanım, yapacak birşey yok. Hepinizin sonu böyle olacak. Bizim beynimiz dakkada beşyüz mermi atan bir taramalı gibi işliyor efendim, siz dert edinmeyiniz. :) Bence siz kötü bişeyler yazarak dalga geçtiğinizi sanma iştahınızı boş vererek, boş yere yukarda bahsettiğiniz ve sizdeki kuşunkine denk olan organı yormayın ve az ile yetinmeye bakın ki çoğu bulasınız. Hee bir de tavsiye ceviz yeyin iyi gelir.. :)


  11. İstanbulun fethine katılan bir lağımcı...

     

    Yunus Coşkun'un cevabı hakikaten çok düşündürücü ve güzel. Laboratuvar ortamında incelense kesinlikle sahibine altın mütevazilik prototipi ödülü getirecek kadar içten bir cevap olmuş. Taktir ediyorum. :)

    Sizin bu cevabınızdan sonra benim içimden borucu rutbesine yükselmiş bir tulumbacı veya 17. yy da yaşamış bir humbaracı demek geliyor ama ben diyemiyorum. :D Fatih Sultan Mehmet , Yavuz Sultan Selim veya Sultan 2. Abdülhamid Han diyorum. Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.


  12. Shakespeare'in o kadar eseri var, okuya okuya bunu mu okudun? Ahahaha.

     

    Sanane arkadaşım, bu seni neden alakadar ediyor ben de bunu anlamadım. Söyleyecek bir milyar tane cümle varken sen de birleştire birleştire bu salaksonik kelimeleri mi birleştirdin. :) Shakespeare'i seven biri olarak ölene kadar othello, hamlet ya da jul sezar'ı okumak zorundamıyım anlamadım. Sen git devamlı ölüm sessiz geldi'yi oku başka da bişey okuma o zaman. Ahahahah. :D

×
×
  • Create New...