Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Gençlik Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslamiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve edebi bir gençlik kazanmasına vesile olacak. Dünyada gençliğe muhabbet, yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi: dar-ı saadette edebi bir gençliktir. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Yalnızca Allah'a dayanıp güvenmek Ey insan! Eğer yalnız Ona abd olsan, bütün mahlukat üstünde bir mevki kazanırsın. Eğer ubudiyetten istinkaf etsen, aciz mahlukata zelil bir abd olursun. Her kim kendisini Allah'a malederse, bütün eşya onun lehinde olur. Ve kim Allah'a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur. Allah'a mal olmak ise, bütün eşyayı terk ve her şeyin Ondan olduğunu ve Ona rücu edeceğini bilmekle olur. Allah'a hakiki abd olan, başkalarına abd olamaz. Madem her yer misafirhanedir. Eğer misafirhane sahibinin rahmeti yar ise, herkes yardır, her yer yarar. Eğer yar değilse, her yer kalbe bardır ve herkes düşmandır. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 İmanın kazandırdıkları Ey insan! Senin nokta-i istinadır ancak ve ancak Allah'a olan imandır. Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdad ise ancak ahirete olan imandır. Binaenaleyh bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu tavahhuş eder; vicdanı daima muazzeb olur. İmana gel ki, elemden emin olasın. Kadere teslim ol ki selamette kalasın. İnsan eğer kesrete dalıp kainat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fanilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette nihayetsiz bir hasarete düşer. Hem fena, hem fani, hem ademe düşer. Hem manen kendini idam eder. Eğer insan-ı Kuran'dan kalb kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubudiyetin miraciyle arş-ı kemalata çıkabilir. Baki bir insan olur. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Ölüm Ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşeri, fakr-ı insani değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sürat peyda ediyor." Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 İhlas Ey biçareler! Mezaristana göçtüğünüz zaman, "Eyvah! Malımız harab olup, sa'yimiz heba oldu; şu güzel ve geniş dünyadan gidip, dar bir toprağa girdik." demeyiniz, feryad edip me'yus olmayınız... Çünki sizin herşey'iniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükafatını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zat-ı Zülcelal, sizi celb edip, yer altında muvakkaten durdurur. Sonra huzuruna aldırır. Ne mutlu sizlere ki; hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti, rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret almağa gidiyorsunuz. Evet geçen baharın defter-i a'malinin sahifeleri ve hidematının sandukçaları olan tohumları, çekirdekleri muhafaza eden ve ikinci baharda gayet şaşaalı, belki yüz derece aslından daha bereketli bir tarzda muhafaza eden, neşreden Kadir-i Zülcelal, elbette sizin de netaic-i hayatınızı öyle muhafaza ediyor ve hizmetinize pek kesretli bir surette mükafat verecektir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Tevhid tevhid, en ehemmiyetli ve en halavetli ve en yüksel bir vazife-i kudsiye ve bir fariza-i fıtriye ve bir ibadet-i imaniyedir. İnsan bir yolcudur. Sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği birşeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fani dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Dünya hayatı Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz hayatınızı imanla hayatlandırınız ve feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Samimiyet Bu zamanda avam-ı mü'mininin tam itimad etmesi ve iman hakikatlarını tereddüdsüz ders alması için, öyle muallimler lazım ki; değil dünya menfaatlarını, belki ahiret menfaatlarını dahi ehl-i imanın menfaat-i uhreviyesine feda ederek o ders-i imanide her cihetle şahsi faidelerini düşünmeyip yalnız ve yalnız hakikatlara, rıza-i İlahi ve aşk-ı hakikat ve hizmet-i imaniyedeki şevk-i hak ve hakkaniyet için çalışsın. Ta her muhtaç, delilsiz kanaat edebilsin, bizi kandırıyor demesin ve hakikat pek çok kuvvetli olduğunu ve hiçbir cihetle sarsılmadığını ve hiçbir şeye alet olmadığını bilsin, ta imanı kuvvetlensin ve o ders ayn-ı hakikattır desin, vesvese ve şüpheleri zail olsun. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Deveran 8 Report post Posted November 6, 2010 Göz öyle bir hassedir ki, Ruh bu alemi o pencereden seyreder. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
vasifsiz 28 Report post Posted November 7, 2010 Dünyanın akibeti ne olursa olsun lezâizi terk etmek evladır. Çünkü akibetin ya saadettir; saadet ise şu fani lezâizin terkiyle olur. Veya şekavettir; ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam sehpanın tezyin ve süslenmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Quote Share this post Link to post Share on other sites
müznib 84 Report post Posted November 20, 2010 "Evet ümitvar olunuz, şu istikbal inkilabatı içinde en yüksek gür sada İslam'ın sadası olacaktır." "Kâinat sönmezse, İman-ı İslam da sönmez!" "Zaman gösterdiki cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil." R.Aleyh. Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 10, 2011 Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz hayatınızı imanla hayatlandırınız ve feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz Bediüzzaman Said Nursi Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 10, 2011 Cisminin küçüklüğüne bakıp da günahlarını küçük zannetme. Çünkü, kalbin kasâveti...nden bir zerre, senin şahsî âleminin bütün yıldızlarını küsufa tutturur. mesnevi-i nuriye Quote Share this post Link to post Share on other sites
La_edri 44 Report post Posted December 10, 2011 Zaman imanı kurtarmak zamanıdır. Bediüzzaman R.Aleyh 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 13, 2011 Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
En Son Osmanlı 44 Report post Posted December 13, 2011 "AHİRETTE SENİ KURTARACAK BİR ESERİN OLMADIĞI TAKDİRDE FANİ DÜNYADA BIRAKTIĞIN ESERLERE DE KIYMET VERME!'' "GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR, GÜZEL DÜŞÜNEN HAYATINDAN LEZZET ALIR!'' Quote Share this post Link to post Share on other sites
Abdulhamid 6 Report post Posted December 14, 2011 Ey ahmaku'l-humakàdan tahammuk etmiş sarhoş ahmak! Başını tabiat bataklığından çıkar,arkana bak! Zerrâttan seyyârâta kadar bütün mevcudat, ayrı ayrı lisanlarla şehâdet ettikleri ve parmaklarıyla işaret ettikleri bir sâni-i zülcelâl'i gör. Ve o sarayı yapan ve o defterde sarayın programını yazan Nakkàş-ı Ezelî'nin cilvesini müşahede et, fermânına bak, Kur'ânını dinle, o hezeyanlardan kurtul!..(üçüncü hüccet-i imaniye) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Abdulhamid 6 Report post Posted December 14, 2011 Herbir şey,hareketiyle bütün eşyayı vahdet namına zapteder.demek yıldızları elinde tutamayan,birtek zerreye rab olamaz.(32.söz 1.mevkıf) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Abdulhamid 6 Report post Posted December 14, 2011 Elhasıl:nasılki iman,ölüm vaktinde insanı idam-ı ebediden kurtarıyor;öyle de,herkesin hususi dünyasını dahi idamdan ve hiçlik karanlıklarından kurtarıyor.ve küfür ise,hususan küfr-ü mutlak olsa;hem o insanı,hem hususi dünyasını ölümle idam edip mânevî cehennem zulmetlerine atar,hayatın lezzetlerini acı zehirlere çevirir.hayat-ı dünyeviyeyi âhiretine tercih edenlerin kulakları çınlasın.gelsinler,buna ya bir çare bulsunlar veya imana girsinler,bu dehşetli hasârattan kurtulsunlar!.. (Asâ-yı Mûsa) Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 14, 2011 insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar. İşaratü’l-İ’caz Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 14, 2011 Nasihat istersen ölüm yeter. evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve ahiretine ciddi çalışır.” (Mektubat) Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 14, 2011 On Yedinci Söz'ün İkinci Makamı Bırak biçare feryadı, belâdan gel, tevekkül kıl! Zira feryat belâ-ender, hatâ-ender belâdır, bil! Ey bela ve musibetlerden dolayı feryat edip bağıran çağıran çaresiz adam; ’a tevekkül et, zira bağırıp çağırmak bir isyan, bir itiraz olmasından dolayı, beladan daha büyük bir bela ve musibettir bil. Belâ vereni buldunsa, atâ-ender, safâ-ender belâdır, bil! Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül. İnsan bela vereni tahkiki bir iman ve marifet ile bulsa, o zaman o bela ve musibetler, manevi sevap ve hayır kaynağına dönüşür, neticeleri bakımından sefa ve saadet olur. Feryat ve bağırmaları bırakıp şükür ve senalara başlar. O zaman hayatı acı ve azaptan kurtulup, her şey yüzüne gülen dost kıvamına gelir. Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ-ender, fenâ ender hebâdır, bil! Cihan dolusu belâ başında varken, ne bağırırsın küçük bir belâdan, gel, tevekkül kıl. Yok şayet bulamazsan belayı ve musibeti vereni, o zaman bütün dünyan cefa ve fenaya gider, hem de günah ve isyanlarını boynuna takarak. Musibetten şikayet eden asinin hali; kırık eli ile dövüşen adamın hali gibidir, elini vurdukça canı acır, asi adam da şikayet ettikçe cehenneme ve azaba yuvarlanır. Asıl bela olan isyan musibetten daha büyük bir beladır. Zira insanı sonsuz ateşe yuvarlıyor. Tevekkülle belâ yüzünde gül, ta o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül. Şayet tevekkül ve teslimiyet ile belanın yüzüne gülsen, yani sabretsen, o zaman o belanın şiddeti azalır, çok cüzi bir seviyeye iner. Bir çeşit yok olur. Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 17, 2011 ehli kalp için bazen sukût dahi bir konuşmadır... Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 20, 2011 İman her ferdin nur-u hayatıdır, hem girdiği âlemin ziyasıdır. لاَاِلهَ اِلاَّاللّهُ ise, o nuru açar bir anahtardır. Mektubat Quote Share this post Link to post Share on other sites
MÜNZEVİ 202 Report post Posted December 20, 2011 Bu muvakkat memleket bir tarla hükmündedir, bir tâlimgâhtır, bir pazardır. Elbette arkasında bir mahkeme-i kübrâ bir saadet-i uzmâ gelecektir. Sözler Quote Share this post Link to post Share on other sites