Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Muvazene

Kemalizm Terakkiye Mânidir

Recommended Posts

Hakan Albayrak tarafından kaleme alınan Kemalizm Terakkiye Mânidir kitabından aşağıya yapılan iktibaslar üyelerimizin istifadesine sunulmuştur.

 

 

Bu kitap nereden çıktı?

 

Bu kitap nereden çıktı? Yaklaşık dört yıl önce şöyle bir yazı yazmıştım:

 

Dinozor namıyla maruf eski tüfek komünistlerden Mina Urgan ebediyete intikal etti. Toprağı bol olsun, sevenlerinin başları sağ olsun.

Mina hanım için cenaze namazı kılınması bazı dava arkadaşlarını üzmüş. Dinsizliği seçen ve bunu çok önemseyen bir insanın dini usullerle uğurlanması doğru değildi onlara göre. Ben de o kanaatteyim. Fakat Flash TV'deki bir açık oturumda "Dinsizlere yönelik baskının bir tezahürüyle karşı karşıyayız. Türkiye'de dindarlara baskı yapıldığı doğru değil.  Tam tersine, dinsizlere baskı var" diyen zâta katılmıyorum. Bu zât, Demokratik Mars Cumhuriyeti 'nde yaşıyor galiba! Hadi geçmişten haberi yok diyelim... Tek parti diktatörlüğünü yaşamadı; "Allah " lafzını yazmanın yasak olduğu günleri görmedi diyelim... Peki şimdi, burada, burnunun dibinde yaşanan trajedilerden de mi haberi yok? Başörtüsü meselesi diye bir şey duymamış mı hiç? Yüzlerce insanın sırf "Selam Gazetesi abonesi" diye işkencelerden geçirildiğini duymamış mı? Bir insanın basireti bağlanmışsa, o insana geçmiş olsun. Ne desek boş. Unutmadan:

Mina Urgan için cenaze namazı kılınması ne devletin, ne toplumun fikriydi. Kendi kızından böyle bir talep gelmeseydi, namaz kılınmazdı.

"Türkiye'de hiç kimse cenaze namazı kılınmadan defnedilemez, buna izin vermezler" demekte ısrar edenler varsa,  onlara Mustafa Kemal Paşa'nın cenazesini hatırlatırım. Bilindiği gibi Mustafa Kemal Paşa cenaze namazı kılınmadan defnedildi. Ve bundan ne devlet rahatsız oldu, ne toplum. (Bir Cenaze Namazı, Milli Gazete, 20.6.2000)

 

Bu yazıyı yazdıktan hemen sonra seçimleri izlemek için Bosna'ya gittim. Ben oradayken burada bazı gazeteler aleyhimde yayın yapmışlar. "Küstah dinci yazar Ata'ya dil uzattı, Atataürk için cenaze namazı kılınmadığını iddia etti, halbuki kılındı; işte belgeler..." filan demişler. Derin devlet memuru bir yazar da konuya el atmış, beni bir güzel hedef göstermiş. Neyse. Oturdum, belgeleri inceledim ve kendi kendimi tekzip mahiyetinde bir yazı yazdım:

 

5 Günlük Bosna-Hersek seyahatim boyunca Türkiye gündeminden tamamen uzak kaldım. "Bir Cenaze Namazı" başlıklı yazımla ilgili tepkiler bana çok geç ulaştı. Şimdiye kadar sağır sultan bile duymuştur, ama ben 'olay'ı bir kere daha hatırlatayım:

Mina Urgan'la ilgili mezkûr yazının son bölümünde, "Bilindiği gibi Mustafa Kemal Paşa cenaze namazı kılınmadan defnedildi" demiştim... Birçok gazete ve televizyon kanalı, bu 'bilgi'nin yanlış olduğunu belgelerle ortaya koydu. Akit yazarı Asım Yenihaber, 24 Haziran 2000 tarihli makalesinde, Ali Osman Eğilmez'in "Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş" adlı eserinden şu satırları nakletti:

 

"10 Kasım günü 15 senelik cumhuriyet yönetiminin hiç karşılaşmak istemediği bir mesele zorunlu olarak gündeme geldi... Kaçınılmaz son, kaçınılmaz şekilde bir dini hatırlatma ile sonuçlanabilirdi. 'Yenilmez kumandan', 'ebedi' Atatürk de bütün bu sıfatlarına rağmen ölmüştü. O'nun da sonlu olduğu anlaşılmıştı. Kendisi ebedi olmadığı gibi, kurduğu sistem de ebedi olmayabilirdi. Din dışı (laik) bir sistem kurmuş olmasına rağmen, ölüsü din dışı bir alanda nasıl tutulacaktı? Bu sebeple Atatürk'ün cenazesi, itirafı mümkün olmayan bir sıkıntı doğurdu. O güne kadar dışlanan, itilen bir sistemin kabul ve avdeti söz konusu olabilirdi. Hele cenazenin İstanbul'da selatin camilerden birinin önüne gelmesi ve burada cenaze namazı kılınması, dini bir galeyanın ortaya çıkışına yol açabilirdi. Yöneticiler, böyle bir sonucun din karşıtlığı esasına göre kurulmuş sistemi etkileyeceği sıkıntısına kapıldılar." (TC Tarihine Giriş, 211vd.)

 

Asım Yenihaber'in yazısının finali şöyle:

"O zamanki hükümet erkânına kalsa idi, başta Başbakan Celal Bayar olmak üzere Atatürk'ün cesedinin gusledilmesine ve cenaze namazının kılınmasına gerek yoktu. Laik tören yeterdi. Şimdi Emin 'i bülbül gibi konuşturan, zamanın 1. Ordu Komutanı Fahrettin Altay Paşa'dır. Cenaze merasiminin sorumluluğu üzerine verilen bu Paşa, ancak istifa tehdidi ile cenaze namazının kılınmasını sağlayabildi. Namazın büyük bir camide, halkın katılımı ile değil, sarayın avlusunda kılınmasına ve halkın katılmamasına karar verildi. (...) Hakan'ın haklı olduğu taraf şu olabilir: Atatürk cenaze namazı kapalı devre kılınan ilk 'Türk büyüğü 'dür! Normali, cenazenin Sultanahmet veya Süleymaniye Camii önüne getirilmesi ve halkın katılması idi."

 

Asım Yenihaber'e desteğinden ötürü teşekkür ederim. Allah (c.c.) razı olsun. Yine de, bu 'hafifletici sebepler'e sığınarak okurlarıma ve bütün kardeşlerime olan özür borcumu yerine getirmekten imtina edecek değilim. Bir meseleyi doğru dürüst araştırmadan kulaktan dolma bilgilerle yazdım ve faka bastım. Okurlarımı yanılttığım ve kötülerin eline koz verdiğim için özür dilerim. Hakkınızı helâl edin. (Faka Bastım, Milli Gazete, 28.6.2000)

 

Benim için mesele kapanmıştı. Ne var ki, birkaç hafta sonra Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne çağrıldım. Basın Savcısı, Adalet Bakanlığı'nın emriyle hakkımda soruşturma açacaklarını, "Mustafa Kemal Paşa cenaze namazı kılınmadan defnedildi" dediğim için "Atatürk'ün manevi şahsına neşren hakaret'ten yargılanabileceğimi söyledi.

 

Gerçekten de, "Atatürk'e karşı işlenen suçlar'la ilgili 5816 sayılı kanuna muhalefetten dava açtılar. Hem bana, hem Milli Gazete'nin o günlerdeki yazıişleri müdürü Mehmet Terzi'ye. İlk duruşmada şöyle bir konuşma yaptım:

 

"Ben, Mustafa Kemal Paşa için cenaze namazı kılınmadığı iddiasında değilim. Bir yazımda böyle bir ifade yer almışsa da, o ifadeyi, hakkımda hiçbir soruşturma açılmadan, ikinci bir yazıyla düzelttim. Buna rağmen hakkımda dava açıldı. Aslında, cenaze namazı kılınmadığı iddiasında ısrar etseydim bile dava açılmamalıydı. Laik devlet, 'Cenaze namazının kılınması esastır. Kılınmaması yanlıştır, kötüdür, ayıptır' diyemez; ama diyor işte. Hakkımda açılan dava böyle bir anlama geliyor. Bu bir yana; cenaze namazının kılınıp kılınmaması ölünün tasarrufunda değildir ki 'cenaze namazı kılınmadı' demek ölüye hakaret olsun..."

 

Yanlış hatırlamıyorsam üç duruşma yapıldı. Üçüncü duruşmada savcı, suç unsurunun oluşmadığını belirtti ve "toplumu ve bireyleri istediğimiz gibi biçimlendiririz tarzındaki 'toplumu kontrol felsefesinin' taraftarlığını kabul edersek, açmazlarla boğuşacağımız önceden bilinmelidir" diyerek beraatimizi istedi. Hakimin cevabı: 15 ay hapis!

Yaklaşık üç yıldır temyizde olan dava bir-iki ay önce sonuçlandı; Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Mehmet Terzi'ye verilen hapis cezasının para cezasına çevrilmesini isterken, bana verilen hapis cezasını onadı. Önümüzdeki günlerde Medrese-i Yusufiye'de eğitime başlayacağım inşallah.

***

5816 sayılı kanun, Mustafa Kemal'le ilgili 'menfi gibi duran' her türlü ifadenin suç sayılabilmesine yarıyor. Bu sayede Kemalizm aleyhtarları en ufak bir 'açık' verdiklerinde derdest edilebiliyorlar.

Ortada hakaret filan yok, ama "Atatürkçü" veya "Kemalist" olmadığımı, hiçbir zaman olmayacağımı, takiye icabı bile olmayacağımı, buna ant içtiğimi, dolayısıyla Kemalist sistemin hışmına uğramayı baştan göze aldığımı ve hakkımda verilen mahkumiyet kararını kesinlikle yadırgamadığımı söylemeliyim.

'Atatürkçü olmamanın bedelini ödeyeceksin' diyorlar anladığım kadarıyla. Ben de 'olur' diyorum, 'bedeli neyse öderim.' Fakat ödemeye geçmeden evvel, Kemalizm ve Kemalistlerle ilgili meramımı bir kere daha anlatmam lazım.

***

Medrese-i Yusufiye'ye kaydımın arefesinde giderayak hazırladığım bu kitap(çık), geçen yıl ve bu yıl Gerçek Hayat dergisinde neşredilmiş olan birkaç yazımla Yeni Harman dergisine verdiğim bir beyanattan oluşuyor (Üzerlerinde biraz oynadım). Altını çizerek belirtmek isterim ki, konu, Mustafa Kemal'in şahsı değil, mevcut Kemalist zihniyet.

Hayra vesile olmayı diliyorum...

Gayret bizden, tevfik Allah'tan.

(Hakan Albayrak - Kemaliz Terakkiye Mânidir - Vadi Yayınları, s.9-16)

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Teokratik mentaliteli laiklerle karşı karşıyayız. Mustafa Kemal'i ilah gibi, ilke ve inkılaplarını da din gibi görüyorlar. "Atatürkçü olmayanlar insan değildir" diyorlar. Herkesi "Atatürkçü" yapmak için ana okulundan başlayarak mütemadiyen tebliğ(!)de bulunuyorlar. Tebliğ(!) faaliyetleri o kadar etkili oluyor ki, bazı çocuklar haşa "Bizi Atatürk yarattı" diyebiliyor (Mesela benim kızımın gittiği ana okulunda öyle bir çocukcağız var).

Memleketin yoldan çıkmasını (!) önlemek için kanuni tedbirler almayı da ihmal etmiyorlar tabii. "Atatürk'e karşı işlenen suçlarla ilgili bir kanun maddesi Mustafa Kemal'e yönelik en basit eleştirileri veya onunla ilgili 'menfi gibi duran' yorumları bile suç kapsamında değerlendirebilmeye ve anti-Kemalistleri gelişigüzel 'cezalandırabilmeye' yarıyor. Siyasi Partiler Kanunu, bütün siyasi partilerin "Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı" olmasını öngörüyor. Bu ilke ve inkılaplara bağlılık yemini etmeden milletvekili olunamıyor. Zaten TC Anayasası'nın "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahî edilemez" maddeleri -bilimsel(!) ve aydınlanmacı(!) dogmalar- "Atatürkçülük" dışındaki bütün yolları baştan kapatıyor. Neticede ne oluyor? Teoride herkes "Atatürkçü" oluyor. Herkes her şeyi "Atatürk" referansıyla yapıyor. Liberaller "Atatürk liberaldi", milliyetçiler "Atatürk milliyetçiydi", sosyalistler "Atatürk sosyalistti", Batıcılar "Atatürk Batıcıydı", Batı düşmanları "Atatürk Batı düşmanıydı", dindarlar "Atatürk dindardı", dinsizler "Atatürk dinsizdi" diyorlar. Bu beni iğrendiriyor. İnsanların "Atatürk"ü referans göstermeden konuşamaz hale getirilmelerini insan haysiyetine bir kasıt olarak görüyor ve kesinlikle iğrenç buluyorum.

Hep "teokratik" rejimlerin "despotluğundan bahseder, her fırsatta Osmanlı'ya söver ve cumhuriyetin "fikri hür, vicdanı hür nesiller" yetiştirdiğini ileri sürerler. Gelin görün ki, "teokratik" Osmanlı'da kimse Müslüman olmaya zorlanmazken, laik Kemalist sistemde "Ulu Önder"e inanmamak suç sayılıyor.

 

(s.48-49)

 

 

Koca bir millet niye "Tek Adam"la iktifa etsin?

 

15 ay hapis "ceza"sı almama sebep olan "Bir Cenaze Namazı" başlıklı yazım "Atatürk'e karşı işlenen suçlar"la ilgili 5816 sayılı kanuna muhalefet kapsamında değerlendirilebilir mi, değerlendirilemez mi? Bazıları bunu tartışıyor, halbuki esas mesele bu değil. Attığım taşın mahiyeti ve ürküttüğüm kurbağaya değip değmediği de esas mesele değil. Esas mesele, Mustafa Kemal'in putlaştırılmasına hizmet eden 5816 sayılı kanunun kendisi.

Ne demek "Atatürk'e karşı işlenen suç"? Olur mu öyle şey? Olursa, "Osmangazi'ye karşı işlenen suç", "Fatih Sultan Mehmet'e karşı işlenen suç", "Abdülhamit Han'a karşı işlenen suç" da olur, olmalı.

"Biz sadece cumhuriyetin kurucusunu tanırız, cumhuriyetten öncesini de bilmeyiz" deyip geçemez kimse!

 

Kara Kuvvetlerinin 2000 küsur yaşında olduğu kabul ediliyor... Jandarma ve Polis Teşkilatı'nın Osmanlı'dan miras kaldığı ifade ediliyor... Osmanlı devletinin kuruluşu ve istanbul'un fethi Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından kutlanıyor... Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş spor kulüpleri Osmanlı İmparatorluğundan yadigar... Cumhuriyetle Osmanlı arasındaki bağları inkâr etmek ne mümkün? Osmanlı kurumlarına sahip çıkarken Osmanlı'yı yok saymak ne mümkün?

insaf ehli, Mustafa Kemal'in silah arkadaşlarını da yok sayamaz. Mustafa Kemal'i Şevket Süreyya Aydemir'in tabiriyle "Tek Adam" kabul etmek; Fevzi Çakmak'ı, Kazım Karabekir'i, Rauf Orbay'ı görmezden gelmek; zafer yıldönümlerinde sadece ve sadece Mustafa Kemal'i yâd etmek insafla bağdaşmaz.

Koca bir millet niye "Tek Adam"la iktifa etsin? Yoksa teokratik mentaliteli laik zevat, Mustafa Kemal'in yanına başka birilerini de koymayı 'şirk' mi kabul ediyor?

 

 

Mustafa Kemal, Mustafa Kemal'e karşı!

 

Mustafa Kemal Batıcı mıydı Batı düşmanı mı? Liberal miydi devletçi mi? islam dünyası ile yakınlaşmaya sıcak mı bakıyordu, soğuk mu? Yaradılış hakikaüne mi inanıyordu Darwin teorisine mi?...

Herkes kendine göre deliller bularak Mustafa Kemal'in öyle ya da böyle olduğunu ileri sürebilir. Söylediklerine, yazdıklarına ve yaptıklarına baktığımızda görüyoruz ki, Mustafa Kemal 'parça parça' herkese hitap ediyor, ama 'bütün' olarak hiç kimseye hitap etmiyor.

Farklı durumlarda -hatta bazen aynı durumda- birbiriyle yüzde yüz çelişen tavırlar almış bir siyasetçiyi ideolog kabul edemeyiz. Pragmatizm başlı başına bir ideoloji ise, tamam. Değilse, Kemalizm de ideoloji değildir. Mustafa Kemal'in filanca tavrını, icraatını, inkılabını benimsediğinizi söyleyebilirsiniz, ama kendi kendinizle çelişmeyi göze almadan "Ben Kemalist'im" diyemezsiniz.

 

Nedir Kemalizm? Zincire vunılan Halife-i Rûy-ı Zemin Hazretlerinin imdadına koşmak mı, halifeliği kaldırmak mı? " "Yönümüzü çağdaş Batı'ya çevirmek" mi, Sadabat Paktı gibi teşebbüslerle Doğu'ya açılmak mı? Din ve devletin ayrılığını öngören laiklik mi, din işlerinin devlet eliyle yürütülmesi mi? Kemalizm'i laik bir ideoloji olarak görüyorsanız, Reis-i Cumhur Mustafa Kemal'in Elmalılı Hamdi Efendi'ye Kur'an tefsiri yazdırmasını ve devlete bağlı bir diyanet işleri başkanlığı kurdurmasını nasıl izah ediyorsunuz?

 

Mustafa Kemal'in her hal ve hareketini örnek almaya kalkarsanız, hiçbir işin içinden çıkamazsınız. Mustafa Kemal harf inkılabı yapıp Arap alfabesinin yerine Latin alfabesini koymuş, fakat kendisi bu inkılaba uymayıp Arap alfabesini kullanmakta ısrar etmişti. Mustafa Kemal radyolarda Türk müziğinin çalınmasını yasaklamış ve millete mütemadiyen Batı müziği dinletmiş, fakat kendisi Türk müziğinden hiç şaşmamıştı. Mustafa Kemal millete Frenkler gibi davranmayı telkin etmiş, fakat kendisi Polonyalı bir dostunu "Bırak şu Frenk hafifliğini" diye azarlamıştı. Ne yapacağız şimdi? ''Mustafa Kemal'in yolu"nu tesbit etmek için 'teoriye' mi bakacağız, "pratiğe' mi?

"Kemalizm, teoridir. Mustafa Kemal'in dediklerini yapalım, yaptıklarını yapmayalım" diyorsanız, şunu da açıklayın lütfen: Mustafa Kemal'in kendisi bile "Kemalist" olamamış, biz niye olalım?

***

Yaygın bir kanaate göre Mustafa Kemal ne yaptıysa Anadolu topraklarını kaybetmeyelim diye yaptı; yeri geldi Batı'ya meydan okudu, yeri geldi Batı'ya taviz verdi; tavırları çelişkili de olsa aynı amaca matuftu, dolayısıyla bir tutarlılıktan söz etmek mümkün. ..

Meseleye bu zaviyeden bakıldığında, Kemalizm'in pragmatizmden başka bir şey ifade etmediği, bir ideoloji veya doktrin olmadığı, Anadolu topraklarını korumaya matuf konjonktürel manevralardan meydana geldiği, hatta konjonktüre göre manevra yapmayı 'ilkeleştirdiği' görülecektir.

Öyle ise, "Mustafa Kemal'in yolu"nu takip edenler, yeri ve zamanı geldiğinde -ki çoktan gelmiştir-, "Ülkemizin selameti için Mustafa Kemal'i aşmamız lazım" diyebilmelidirler.

 

(s.51-55)

 

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus

Yazıyı bir çırpıda okudum. Teşekkür ederim, aydınlatıyorsunuz bizi. Bu yazılanların üzerine bir kitap yazardım ben ama yazmayacağım. Bazen susmak gerekiyor. Hoşgörülü olmak gerekiyor. Özgürlüklerin kısıtlanması, gerçekten kötü bir şey. Muhabbetle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Türkün Yeni Amentüsü şöyledir:

 

"Kahramanlığın örneği olan ve vatanın istiklâlini yoktan var eden Mustafa Kemal'e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahit analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığına iman ederim.

 

İyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, büyük milletimin medenî cihanda en büyük mevkii kazanacağına, hamaset dasitanlarıyla tarihi dolduran kudretli Türk ordusunun birliğine ve Gazi'nin Allahın en sevgili kulu olduğuna, kalbimin bütün hulûsiyle şehadet eylerim." (4)

 

İslamın temel ifadesi olan "âmentü"nün aynen alınarak, onun esaslarını başka unsurlarla değiştiren ve fâni bir şahsın isminin tanrılaştırıldığı bu amentü, çeyrek asırdır nasıl gelindiği gösterir.

 

Din'i kendi hakikati içinde kabul etmiyen ve "gericilik sebebi" gören talakkinin, Milli Şef döneminde, "din"i "inanılıp çok bağlanılan fikir veya ülkü" olarak izah etmesi ve yayınladıkları Türkçe Sözlük'te "Din" kelimesi karşısında "Kemalizm Türkün dinidir" ibaresine yer verecek kadar ileri gitmesi sınır tanımazlığın bir başka ifadesi olarak kayıtlara geçer. (5)

 

(4) "Türkün Yeni Amentüsü" isimli Broşür'ün kapak ve içeriğinin fotokopisi için Bkz. Büyük Doğo Dergisi, 6 Ocak 1950, Sayı 13, sh. 3

(5) Bkz. TDK Sözlüğü, Cumhuriyet Basımevi, İst,-1945,sh. 153

 

Kaynak: NECİP FAZIL KISAKÜREK VE BÜYÜK DOĞU, SİSTEM KARŞISINDA GERÇEK MUHALEFET - RASYO / SUAT AK, SH. 22

 

Herşey ortada...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus

Yok böyle bir amentu gençler! Okumuşsunuz ama boşuna! İslam dinini insanlara öcü gibi göstertiyorsunuz. İnsan kazanacağınıza, insan kaybediyorsunuz. Ayıp değil mi bu yaptığınız? Hiç mi tarih okumadınız siz ha, hiç mi? Nasıl müslüman olduğumuzu ve nasıl köklü bir millet olduğumuzu nasıl unuttunuz? Atatürk ün yemeyip içmeyip bu ülke için ne hizmetler yaptığının unutan adama nankör derler nankör! Ve ben böyle adamın ancak suratına tükürürüm!

 

Siz burada; insanların Türklükten utanmasına sebebiyet veriyorsunuz böyle yaparak. Bizim köklü tarihimizi resmen yabana atmışsınız. Atatürk'e tapan cahildir. Kim tapıyor Atatürk'e? Ve onun inkılaplarına? Tapan varsa önce ben küfür edeceğim ona! Bunlar sizin vehim ve kuruntularınızdır. Bakın, ben müslüman bir insanım. Hem de Türk'üm. Bu bir meziyet midir? Bence meziyettir! Peygamber Efendimizi (sav) seviyor muyum? Evet! Mustafa Kemal ATATÜRK ve bu ülke, bu bayrak, bu vatan için çaba sarfetmiş insanları (tarihte türklük ve müslümanlık adına hizmet etmiş; gelmiş geçmiş kimler varsa) hepsine inanıyor muyum? İnanıyorum. Yani onları takdir ediyorum. Bu bir meziyet midir? Evet!

 

Bence siz Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve şehit/gazilerimizin ruhaniyetleriyle uğraşacağınıza, vatan hainleriyle uğraşın da görsünler sizleri...

 

Beni Necip Fazıldan da soğuttunuz şurada ki helal olsun size! Necip Fazıl'ı şair olarak çok severim ama bu kadarına da pes doğrusu. Rahmetli oldukça fazla abartmış bu konuyu. Hatta, çoook abartmış, ve kendinden beklemeyeceğim bir harekete imza atmış. Ama ben hoşgörülü bir insanım ve Necip Fazıl'ın şiirlerini yine seviyorum.

 

Yani biz hem Allah'a, hem de -haşa- Ataya tapıyoruz öyle mi? Vay beee. Demek ben bu gencecik yaşımda bunları da görecek adamdım. Demek ki atalarımız bize bu vatanı biz bu ülkeye hizmet eden insanları yaftalayalım diye emnaet etmişler. Adamların kemiklerini sızlattınız be! Harbiden okumakla da olmuyormuş. Bunu da öğrendim. Teşekkür ederim. Beni yine üzdünüz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

...Atatürk ün yemeyip içmeyip bu ülke için ne hizmetler yaptığının unutan adama nankör derler nankör !...

 

...

Konuşmanın ilgili kısmı şöyledir: "Bizim devlet idaresindeki ana programımız, CHP programıdır.Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır.Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”

 

 

Asıl, Allahü Teala'yı ve Peygamberleri reddedene nankör denir.

 

' Bir mikdar ' görme özürlü olduğunuz anlaşılıyor.

 

Sizden Aziz Mahmud Hüdai Hadretleri için bir Fatiha istiyorum ki

 

son nefesinizi iman ile verebilesiniz. :

 

http://farm2.static.flickr.com/1375/884405386_26e5bc4445.jpg

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yok böyle bir amentu gençler! Okumuşsunuz ama boşuna! İslam dinini insanlara öcü gibi göstertiyorsunuz. İnsan kazanacağınıza, insan kaybediyorsunuz. Ayıp değil mi bu yaptığınız? Hiç mi tarih okumadınız siz ha, hiç mi? Nasıl müslüman olduğumuzu ve nasıl köklü bir millet olduğumuzu nasıl unuttunuz? Atatürk ün yemeyip içmeyip bu ülke için ne hizmetler yaptığının unutan adama nankör derler nankör! Ve ben böyle adamın ancak suratına tükürürüm!

 

Siz burada; insanların Türklükten utanmasına sebebiyet veriyorsunuz böyle yaparak. Bizim köklü tarihimizi resmen yabana atmışsınız. Atatürk'e tapan cahildir. Kim tapıyor Atatürk'e? Ve onun inkılaplarına? Tapan varsa önce ben küfür edeceğim ona! Bunlar sizin vehim ve kuruntularınızdır. Bakın, ben müslüman bir insanım. Hem de Türk'üm. Bu bir meziyet midir? Bence meziyettir! Peygamber Efendimizi (sav) seviyor muyum? Evet! Mustafa Kemal ATATÜRK ve bu ülke, bu bayrak, bu vatan için çaba sarfetmiş insanları (tarihte türklük ve müslümanlık adına hizmet etmiş; gelmiş geçmiş kimler varsa) hepsine inanıyor muyum? İnanıyorum. Yani onları takdir ediyorum. Bu bir meziyet midir? Evet!

 

Bence siz Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve şehit/gazilerimizin ruhaniyetleriyle uğraşacağınıza, vatan hainleriyle uğraşın da görsünler sizleri...

 

Beni Necip Fazıldan da soğuttunuz şurada ki helal olsun size! Necip Fazıl'ı şair olarak çok severim ama bu kadarına da pes doğrusu. Rahmetli oldukça fazla abartmış bu konuyu. Hatta, çoook abartmış, ve kendinden beklemeyeceğim bir harekete imza atmış. Ama ben hoşgörülü bir insanım ve Necip Fazıl'ın şiirlerini yine seviyorum.

 

Yani biz hem Allah'a, hem de -haşa- Ataya tapıyoruz öyle mi? Vay beee. Demek ben bu gencecik yaşımda bunları da görecek adamdım. Demek ki atalarımız bize bu vatanı biz bu ülkeye hizmet eden insanları yaftalayalım diye emnaet etmişler. Adamların kemiklerini sızlattınız be! Harbiden okumakla da olmuyormuş. Bunu da öğrendim. Teşekkür ederim. Beni yine üzdünüz...

 

Yahu siz hep böyle mi olursunuz?

Okuduğun kitapların listesini sayar mısın? Hadi say, hadi say...

Say da görelim bakalım, bizi kitap okumamakla itham eden şahsiyetiniz nerelerden besleniyor.

Necip Fazıl'ın Destan'ını ne yapacaksın, seviyorsan o şiirleri?.. 'Aman' şiiri var mesela...

Yokmuş böyle bir amentü, diyesiymiş kendileri... Ah canım, bir sabah kalktın, çil horoz sana başka bir dünya hediye etti... Hadi amentü yok da, tamam bunu olsun kabul edelim, yahu o halde 10.yıl albümü de mi yok? Hadi yok de, hadi de? O albümde acaba kimin kaleminde çıkma yazı var? Dünyaca bilinen bir faşistin olamaz mı? Hani sen çok kitap okuyorsun ya, ha işte o yüzden açık yazmıyorum... Sen anlarsın diye... Şimdi sen kalkıp, bu albümü googlede aramaya kalkarsın... Arama ha sakın, bulamazsın... O albüm bizim iftihar tablomuz ya, o yüzden saklıyorlar... Ne ilginç... Oooo neler var albümde, neler... Hadi bul o albümü de buarada inceleyelim seninle, hadi bakalım... Ama o albüm var mı yok mu? İlk önce onu bir belirt bakalım. Hadi yok de, hadi de... Ah canım... O albüme bir bak bakalım, İslam yüçeltiliyor mu, batırılıyor mu?

İslamı öcü gibi göstermek... Yahu nasıl müslüman olduğumuzu kim unutmuş, söylesene... Ama kim unuttuğunu sana kanıtları ile gösterebilirim. 1932 tarihinde basılan tarih kitaplarını al da oku canım... Gör bakalım kim unutmuş İslamı... 32'den 41'e kadar okutulmuş bu kitaplar. malum amentunun kapağını da gösteririm sana, hani yok diyorsun ya, zavallıca... Çok kitap okuyor bu arkadaşlar yahu... Ulan çıkar okuduğun kitapların listesini, bende çıkaracağım... Hadi tezi yok çıkar... Ama lise kitapları falan çıkarma ha... Yahu sen Daha Necip Fazıl'ın kitaplarından habersizsin...

Ne biliyorsan yığ şuraya, kendine güveniyorsan, hadisene... Öyle fikirden kaçarak minder dışından nanik yapmak yetersizliğin tam bir resmidir... Nasıl geçmişe sahip olduğumuzu bilmediğimizi söyleyerek sorgulayan sen, Kızıl sultan, bilmem ne faresi sultan, eğlence düşkünü sultan ifadelerini açıklasana... Bu ifadelerin kaynağı nerelerden geliyor, okuduğun kitaplardan aktarsana bize... Yahu Yunus'un divanını asli dilinden okusana, Mesneviyi oku yada... onu geçtim ve madem konu tarih, Osmanlı belgelerini asli dilinden oku... Ulan aradaki bu bağları kim kesti, ben mi? Yahu işin hazin tarafı, nutuku asli dilinde okusa, nutuku... Kaldıki dil devrimi kime emanet edildi...

Sana bir sor o halde... Kamal ne, Kemal ne? Kamal'ın sözcük anlamı ne? Kemal'inki ne?

Ulan, cumhuriyete filan de karşıdeğilim... Onu da belirteyim... Saltanatın da geri gelmesini istemiyorum...

Şimdi söyler misin bana ulan güzel kardeşim, yazdıklarımda Atatürk'e bir hakaretim var mı? Varsa göster açık açık...

Atatürk'ün yaptığı hizmetleri hep beraber sayalım... Mesela Atatürk'ün meçlisi açma şekline bayıldım... Onun tesettür ile sözlerine bayıldım... Erzurum kongresin sonunda Peygamber övgüsü ile biten konuşmasına da bayıldım... Onun padişahla, sarayda diz dize oturuşlarına da bayıldım... Bunlar hayran olduğum sahneler... ama kuş tek kanatlı olmuyor...

Not: Ulan ifademe takılmayın... Şaka, şaka...

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

iyi dedin amca...

 

Böyle bir amentü yok ama biz nerden de bulup yumurtladık?.. :)

Allah aşkına şimdi bunları dökmeye kalksak ne yazmaya sayfa büyüklüğü yeter nede okumaya göz feri.

İslam'da insan kazanma girişe kadar olur. Sözlerinle anlatırsın, hareketlerinle gösterirsin, muhatabın beğenir ve nasibi varsa kabul eder. Ama ondan sonrası için iş o kadar tozpembe değildir kusura bakmayın. Yıllardır birlikte yaşadığım, Allah'a, O'nun dinine salyalarıyla saldırmaktan vazgeçmeyen, (malesef) aynı vatanı paylaştığım bir cenah mevcut. Kimse benden onları ikna edebilmekle, hakaretlerini sindirmemi, onlara islamı anlatmak(!)la, yaptıklarını unutmamı karıştırmasın. M.Kemal'in bu ülke insanı için neler yaptığını çook iyi biliriz. Lakin bunları sen gibi okul kitaplarından öğrenmedik.

 

Lozan'a dair de böyle bir çıkışın vardı...

Efendi!.. Benim okuduğum kitaplarıda oku demiyorum. Git lozan zabıtlarını oku, o dönemin meclis zabıtlarını oku, oku ondan sonra gel tarih okuyup okumayan olarak birbirimizi itham edelim. Mesela unutulan, unutultuğu için yunana bırakılan(!) Limni adasının hikayesini, bu yüzden bizim(!)kilerle dalga geçen ingilizlerin ağzına gücü yetmeyen sefirini oku sonra milliyetçilik yap.

 

Türklüğüm grurum, Müslümanlğım özellikle O(s.a.v.)'nun ümmeti olmam, milyarlaca yıl yapsam şükrünü yetiremeyeceğim sevincim. Grurum ondan gelir ki benim kanımdan olan-benim ceddimin bu ümmete herkesten daha fazla hizmet etmiş olması...

Onları gönlümde yücelten bu dini Rabbimin onların eliyle yüceltmiş olması. Yoksa haşa bizim grururmuzun sebebi kuru bir kafatasçılık değil.

 

M.Kemal'in silah arkadaşlarınada biz birşey demedik. Mesela K.karabekir, mesela Meraşal Fevzi Çakmak kendi hatıralarında sana gereken cevabı kendileri verirler. Kim silah arkadaşlarına karşı neler etmiş. Kim sürgüne göndertmiş, kim sahte suikastler tertipletip kelleler kestirmiş vesaire vesaire...

 

Sonuç olarak N.Fazıl'dan (biz Üstad deriz) bu şartlardan ötürü soğuman hamamdan zemheri ayazına çıkan sevahil memleket insanını andırır ki; şimdi olmasa (okumaya devam edersen)başka bir gün mutlaka karşına çıkacaktı...

Zaten Üstad şairliğini "Benim en zayıf yönüm" diye tasfir eder ki buda sizin ondan yeterince istifade edemememiş olmanız demektir. Ben sizin adınıza üzülüyorum, üstadın şiirlerinde ki edebi yönü bu bu seviyede sentezleyebilip fikrinden bukadar mahrumolmak...

 

Siz yinede buyrun şu konuya göz gezdirin. Bunlarada yok öylr şey falan demeyin ama. Bunlardan bir kısmının kendisine takdim edildiğini bazılarını takdir ettiğinide aklınızda bulundurun...

  • Like 4

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Böyle bir amentü yok ama biz nerden de bulup yumurtladık?.. ''

 

Kardeşim laf aramızda çaktırmadan da ne kadar demokrat bir kimliğe sahip olduğunu gösterdin bize... Çünkü demokrasilerde kürsü konuşmacının konuşmasını yumurta ile ortadan ikiye bölmek bir demokrasi faziletidir. O yüzden biri karşınızda muhalif kaldığında alın yumurtaları fırlatın adamın üzerine. Bu sizin demokratik hakkınız. konuşturmayın vuruncular bunlar ama, şimdi demokrasi zeminide kendilerini kamufle ediyorlar.:)

 

Birde bu arkadaşa fazla takılmayalım arkadaşlar. Hani bir reklam varya, telefon hattı reklamı; adamdan halısaha üçreti almıyorlar, kız gülün parasını adama ödettirmiyor, adamdan pizzanın parasını bile almıyorlar ve hatta bir halı saha maçında yürüyerek gol atıyor... Hatırladınız değil mi o reklamı... Kullandığı hattan fazla yük binği için üzerine, kimse daha fazla yük yüklemiyor üzerine. İşte, arkadşta resmi tarih altında çok ezildiği için fazla yüklenmeyelim arkadaşa. Bir Kereye Mahsus adlı arkadaşı daha fazla üzmeylim. Ona yüklediler çünkü. Bir de biz eziyet etmeyelim kendisine. Hatta arkadaşı hiç üzmeyelim, mümkünse yazdıklarını beğenelim, ne olacak hem, bir beğenmeyle eliniz mi kırılır ya? Sevelim onu... Yapacak bir şey yok çünkü. Uğraşsak bizim hatta gelir mi ki? Hattını bil hattını... Uyardım...

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kim ne kadar çok kitap okursa okusun mühim olan okunan kitabın adedi değil, bu kitapların doğruyu yansıtıp yansıtmadığıdır. Zaten beyan ettiğiniz fikirler okuduğunuz eserlerin bir nevi süzgeçten geçirilmiş halidir .Dolayısıyla yanlış eser, yanlış fikirlere kapı aralayacaktır. Savlarınızda, iddialarınızda hep bu minval üzerinden olacaktır. Kaynakların tekrar gözden geçirilmesi halinde, frekanslarımızın uyuşacağını düşünüyorum, tabir-i diğerle aynı ( hatta ) aynı istikamette olacağımız kesindir. Aksi halde ne hakaretle nede birbirimizi töhmet altında bırakarak mutabakatın sağlanması mümkün olmayacaktır.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus

Edit: Üslubu sebebiyle daha evvel 1 hafta süreyle uzaklaştırılan üye aşağıdaki mesajındaki tavrı sebebiyle de 15 gün uzaklaştırılmıştır, tekrarı halinde forumdan ihraç edilecektir/NFK-Fan

 

Bana "ulan" diyenlere sesleniyorum. Öncelikle özür dileyin. Terbiyesizlik yapıyorsunuz. Ama doğru ya! Terbiye, irfan ve insanlık okumakla olmuyordu. Siz terbiyesizseniz, bu kitapları EDIT? Ben beynimle üç kitap okudum belki, ama EDIT beş yüz kitap okudunuz öyle mi aslanlarım benim? Bakın, hakaret etmek güzelmiş değil mi?

 

Bir de beni kaale alsanız nolur, almasanız nolur. Ama siz zavallıları ben kale alıyorum ki cevap veriyorum. Ama bundan sonra vermeyeceğim, bu sondu. Çünkü okumuş cahiller insanın arkasına sırça batırmaktan da ötesi yapıyorlar! Yapın yavrularım, kuzularım benim. Sizi nefretle, nifak tohumlarıyla yetiştiren öğretmenlerin kemiklerini niye sızlatırsınız ha? Bir de Üstad dediğiniz, ki ben sizden daha çok severim Necip Fazılı, kitaplarını okumadığım onu sevmediğimi göstermez. Sizin gibi tuzum kuru değil ki NFKnın kitaplarına sahip olayım. Ben bir çile kitabını ikinci el almak sizin hayatınızın tubalette geçen süresi kadar gezdim be! Siz ne gazel okuyorsunuz ki? Ama işsizlik, insana bir kitap bile aldıramıyor. 22 TL size ucuz, bana pahalının da pahalısı. Ben burada duygu sömürüsü de yapmıyorum; zaten şu saatten sonra ben bekleyeceğim. O kitap benim nasibimse okuyacağım. Yoksa, yok! Her neyse, uzatmayacaktım. Size iki satır dahi yeterdi aslında

 

Siz gidin de, dünyada her altı saniyede açlıktan ölen insanlar için çaba sarfedin, ondan sonra müslümanım demeye yüzünüz olsun!

 

İki gün içinde sizin ne olduğunuzu anladım zaten merak etmeyin gençler. Benim ilkokuldan tarih okuduğumu düşünen ve EDIT ulan a başvuran okumuş cahil güruhçuklarım benim. Rahmetli Cem Karaca der ya (gerçi siz onu da tanımazsınız, sonradan imana geldiydi hani) bir de kitap okuyor, bakın şu çatlağa. Rap rap! Diyor. Siz kitap okudunuz da adam mı oldunuz hemen? Ben hepinizi iki günlük şu süreç içerisinde kitap diye okudum. Bir gün siz de kendinizi okursunuz, merak etmeyin

 

Mustafa Kemal Atatürkü şu saatten sonra sevseniz nolur, sevmeseniz n'olur. Ha, bir de beni burada iki dakikada kafir yaptınız. Vay anasını vayyy! Ne güzel illüzyonistmişsiniz yahu! Meğer başkalarının kafir olup olmadığı söylemek; beşeriyatın üç beş tane okumuş EDIT düşmüş.

 

Benim Müslümanlığım ve Atatürk sevgim benimle kalsın. Siz istediğiniz kitapları adam oluncaya kadar okumakla meşgul olabilirsiniz.

 

Abdurrahim Karakoç gerçekten haklıymış; sizin gibi nankörlere karşı, ben de ulan ı seviyorum artık, ulanı! Ama bu şaka değil. Gerçek!

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tartışmaktan, fikir teatisinde bulunmaktan, bu platform altında fikirlerimizi beyan etmekten maksadımız nedir ? Birbirimizi alt etmek mi yahut hiç duyulmamış argo ifadeleri kullanarak, kelam cambazlığı yaparak alabildiğine rencide etmek midir, bu mudur okumuşluk bu mudur marifet . En çirkin, en kerih, en amiyene tabirleri kullanarak fikirlerinizi empoze ettiğinizi düşünün bu erdemli bir davranış olur mu sizce ? Kişi dilinin altında gizlidir. Altının kalitesi ateşte ortaya çıktığı gibi insanında öfke ateşi karşısında özkarakteri ortaya çıkar. Yani birini öfkelendirdiğiniz zaman eteğindeki bütün taşları döker bu sayede karakter analizi yapmamız kolaylaşır sonra kendini aklama çabası nafile bir çabadır. Kişi kendisini bilmek gibi irfan olamaz.

 

Derkenar; adama alemi nasıl bilirsin diye sormuşlar, o da kendim gibi demiş.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Siz gidin de, dünyada her altı saniyede açlıktan ölen insanlar için çaba sarfedin, ondan sonra müslümanım demeye yüzünüz olsun!

 

tabi canım bu konudada onu örnek alalım.

 

mesela millimücade döneminde pakistanın yolladığı 80000 altını askeri silahlandırmak , milleti açlıtan kurtarmak gibi önemsiz işlerde harcayacağına iş bankasını kurdu.ne iyi etti(!). ondan sonra memleket açlıktan kırılırken uygar bir devlet olmamız için astronomik fiyatlara kendi putunu yaptırıp herşehre bir tane dikti.ne iyi etti.

 

türkçe kuran okumayız diye valiliğe başvuran bursalıları katletti.üstüne onları linç etmedikleriiçin türk gençliğini azarladı.

 

sırfkaradenizde maşallahalibey ve 3000 vatandaşışapka takmadılar diye idam ettine iyi etti(!).

 

arkadaşlar gerçekten biz nankörmüşüz.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Anlaşılan arkadaş özür beklerken bile ne hale düştüğünün farkında geğil ki ağzından boşalanların mahiyetini idrak edemeden sallayıveriyor.

Senin sokratvari adabın olmasaydı hiç kimse "Yav buralarda bir birkereyemahsus vardı ona bi hakaret-küfür edelimde rahatlayalım" demezdi. Hatta mesajınızdan öğrendik ki biz küfür ve hakaret yolunda çok gerideymişiz(aslında bir tek onu öğrendik).

Eğer umuma açık bir yerlere birşeyler yazarsanız, yazdıklarınıza lehtar yada alehtar kişiler, menfi yada müsbet cevaplar alma riskini almışsınız demektir. "Hamama giren terler" misali. Yani (senin tabirinle) eğer fikirlerini savunmayacak kadar zavallı isen onları kendine saklayacaksın...

Yok öyle; ben yazayım sokrat gibi önüme geleni uyarayım herkeste benim dediğimi yapsın sorulan sorulara açıklama yerine edepsizce mukabele edeyim, sonra sıkışınca forum yöneticisi gelsin beni bulunduğum durumdan hooop kurtarıversin... Yok öyle muhabbet! Onu öbür eline alda dökülmesin amcaaa...

Burada söylediklerin için yazılanlara ya edebinle cevap vereceksin yada -oda bir erdemdir- etrafa necaset(?) saçan çeneni kapatacaksın.

 

Başka bir başlıktada kitap niyetine okumaktan falan bahsetmiştin o gün gülmüş geçmiştik şimdi o da kalmadı nedense belki bir tebessüm... (enazından yazdığın şiirlerinden falan bahsetmedin [yavaş yavaş oluyormu ne :sticky: ...]) Kendini gördüğün yerin seni, günübirlik bi mutluluğa sevkettiği kesin. İnş. ebedi mutluluk sanada nasibolur(sen sahip oluyordun dimi... pardonss)

 

Kimse sana kafir demedi onu ima bile etmedi, sıkışında tek yapabildiğin hakaret ve küfrün ötesiymiş demek, aynı anda iftirada atabiliyormuşsun. Hakkaten kendi sınırlarınızı zorlamışsınız üstad(!!!)ım. Değin gibi Karakoç demiş ise doğrudur birde kimin için dediğine bakmak lazım tabii. ( Şimdi sen bunda şaşırırsın :wave::) )

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazılanların tümünü okumadım o nedenle içerikten biraz farklı olabilir yazacaklarım ama başlıkla cuk diye oturur şimdiden söylüyorum.

 

Kutsal topraklardan hac farizasını tamamlayıp daha bir kaç gün evvel yurda dönen hem annem babam hem bir kaç tanıdık bakın o mübarek yerlerde ne düşünmüşler. İki husus var söyleyeceğim. İfrat ve tefrit gibi. farklı farklı kutuplarda. Önce güzel olandan başlayalım. Türkler ve Endonezyalılar muazzam temiz insanlar, heryerde belli ediyorlar kendilerini. Hele Türklerin hastaneleri, doktorları, ambulansları suud devletinde bile yok diyor sonra ekliyorlar mahcup bir ifadeyle, maalesef dünyanın en cahil milleti bizleriz. Asansörde, yolda, beytullahta, medinede, otobüste, lokantada her yerde yabancılar var. Hepsi bizim din kardeşimiz. Konuşup, kaynaşmak istiyoruz, simalarından belli samimiyetleri vs. Ne zaman ki başlıyorlar; english? german? franch? spanish? fars?... bizden çıt yok. O vakit anlıyorum bizi bu hale getiren kafir tohumlarını. O vakit Abdulhamide bin kez daha üzülüyorum. 4oo küsür yıl bizim egemenliğimiz de ki topraklarda, aynı dini paylaştığımız insanlar var ve biz bu insanlarla anlaşamıyoruz. Allah bu düzeni getirenin ne bu dünya da ne öteki tarafta belasını eksik etmesin. AMİN.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tabi ben o edit ile kesilmiş yerleri göremedim... Bunu da göz önünde bulundurarak arkadaşın siteden uzaklaştırılmasına üzüldüm doğrusu. Çünkü artık onu üzmeyecektim. Yazdıklarını da beğenecektim. Çünkü ona çok yüklendiler. (Bizim hatta da gelmez, inat eder...)Hem arkadaş daha yazmayacakmış ya, ben zaten üzmeyecektim ki seni...

 

Neyse oldu bir kere... Şimdi 1 haftanın hemen geçmesini bekleyeceğiz artık... Belki o zaman zarfında iyi hazırlanır, arkadaş... Minderin dışına çıkmadan, fikirleri ile saldırırsa üzerimize, seviniriz... Hep sorular eşliğinde yazdım yazımı ama, cevap gelmedi...

 

Arkadaş daha evvel bir hafta süreyle uzaklaştırılmış mı ne?

 

O zaman bizde Başbakan edasıyla seslenelim:

 

-Gene çaktın... Gene çaktın...

-Eeeey devamlı yaptığınız iş bu... (Daha düşük ses tonu ile söylediği söz...)

 

Not: Azizim Hüdayim = Hacegan

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yok böyle bir amentu gençler! Okumuşsunuz ama boşuna! İslam dinini insanlara öcü gibi göstertiyorsunuz. İnsan kazanacağınıza, insan kaybediyorsunuz. Ayıp değil mi bu yaptığınız? Hiç mi tarih okumadınız siz ha, hiç mi? Nasıl müslüman olduğumuzu ve nasıl köklü bir millet olduğumuzu nasıl unuttunuz? Atatürk ün yemeyip içmeyip bu ülke için ne hizmetler yaptığının unutan adama nankör derler nankör! Ve ben böyle adamın ancak suratına tükürürüm!

 

Siz burada; insanların Türklükten utanmasına sebebiyet veriyorsunuz böyle yaparak. Bizim köklü tarihimizi resmen yabana atmışsınız. Atatürk'e tapan cahildir. Kim tapıyor Atatürk'e? Ve onun inkılaplarına? Tapan varsa önce ben küfür edeceğim ona! Bunlar sizin vehim ve kuruntularınızdır. Bakın, ben müslüman bir insanım. Hem de Türk'üm. Bu bir meziyet midir? Bence meziyettir! Peygamber Efendimizi (sav) seviyor muyum? Evet! Mustafa Kemal ATATÜRK ve bu ülke, bu bayrak, bu vatan için çaba sarfetmiş insanları (tarihte türklük ve müslümanlık adına hizmet etmiş; gelmiş geçmiş kimler varsa) hepsine inanıyor muyum? İnanıyorum. Yani onları takdir ediyorum. Bu bir meziyet midir? Evet!

 

Bence siz Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve şehit/gazilerimizin ruhaniyetleriyle uğraşacağınıza, vatan hainleriyle uğraşın da görsünler sizleri...

 

Beni Necip Fazıldan da soğuttunuz şurada ki helal olsun size! Necip Fazıl'ı şair olarak çok severim ama bu kadarına da pes doğrusu. Rahmetli oldukça fazla abartmış bu konuyu. Hatta, çoook abartmış, ve kendinden beklemeyeceğim bir harekete imza atmış. Ama ben hoşgörülü bir insanım ve Necip Fazıl'ın şiirlerini yine seviyorum.

 

Yani biz hem Allah'a, hem de -haşa- Ataya tapıyoruz öyle mi? Vay beee. Demek ben bu gencecik yaşımda bunları da görecek adamdım. Demek ki atalarımız bize bu vatanı biz bu ülkeye hizmet eden insanları yaftalayalım diye emnaet etmişler. Adamların kemiklerini sızlattınız be! Harbiden okumakla da olmuyormuş. Bunu da öğrendim. Teşekkür ederim. Beni yine üzdünüz...

 

Yorumunuzu okurken şunu fark ettim. beni o an bulsanız sanırım suratıma tükürmekle kalmaz birde linç ederdiniz. haklısınız etmelisinizde ama o kişi ben değilim! bu amentüyü yazanları, tdk 'ya geçirenleri etmelisiniz...

 

Bakın Üstad ne demiş.

 

İnanmıyorum bana öğretilen tarihe.

Sebeb ne, mezardansa bu hayatı tercihe!

Burada aslında çok şey yazmak isterim lakin gerek yok arkadaşlar beklediğiniz cevapları en iyi şekilde vermişler!

 

başka bi arzunuz?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...