Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
MÜNZEVİ

Şükür, Nimeti Değil, Nimeti Vereni Görmektir.

Recommended Posts

Şükür nimeti değil nimeti vereni görmektir. Şibli

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şükür; gönlünün nimeti veren 'u Teala'ya tam bağlı olmasıdır. Tirmizi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nimetleri Allah'a şükrederek elde tutunuz. Abdülhakim Arvasi k.s

Share this post


Link to post
Share on other sites

وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ

 

Meali: (Düşünün) hatırlayın ki Rabbiniz size: ‘Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım… ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz/muhakkak ki benim azabım çok şiddetlidir!

 

(İbrahim suresi, 7)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir gün bir tanıdığımı misafir ettim.Sabah kahvaltısında kendisine bal ve tereyağı ikram ettim ve:

_Bu kahvaltıda yediklerimiz haşır meydanında bizden sorulur ,bu nimetlerden hesaba çekiliriz .Bunun cevabını nasıl veririz dedim.O misafir dedi ki:

_Allah o kadar azametiyle beraber benim bir kaç lokma bal ve tereyağımla mı uğraşacak ?

Halbuki o bal ve tereyağının bize nimet olarak gelmesi bütün kainat fabrikasının işlemesi neticesinde elde edilir.Güneş,ay yıldızlar,küre-i arz ,gece,gündüz,mevsimler ,unsurlar,nebatat ,hayvanat ,kısaca bütün kainat çalışmazsa o nimet bize nasib olmaz.Dolayısyla bu iki nimet (bal ve tereyagı)kainat kadar külli bir şükür ister.Bu nimetlere şükretmemek ise ;o inam-ı ilahiyeyi tekzib ve bütün kainattaki mevcudatın hukukuna bir tecavüzdür.Elbette o zat-ı zülcelal,bu bu nimetlere karşı şükürle mi yoksa küfranı nimetle mi mukabele ettiğimizi bizden soracaktır.

İnsan mal ve evladı çoğaldıkça Allah'tan gafil olur,hesap ve suali unutur.Halbuki Allah(cc;),her insanı mazhar olduğu bütün nimetlerden suale tabi tutacaktır.Hiçbir nimet küçük değildir.Sultan-ı Kainat'ın bir hediyesi ve bütün kainat fabrikasının bir mahsulu olması sebebiyle büyüktür.bu cihetle hesaba tabi'dir.Cenab-ı hak bu hakikati Tekasür suresinde şöyle beyan etmektedir.:

''Sonra kasem olsun ki ;o gün her türlü nimetin şükründen sual olunacaksınız.''(tekasur-8)

Bu surenin tefsiri adedinde hadis kitaplarında gelecek rivayetler mevcuttur.:

''Kıyamet gününde ,kula sorulacak ilk nimet sorusu şöyledir.''Biz senin bedenine sağlık vermedik mi,sana su içirmedik mi?(tirmizi tefsir b.89,sure 102 ,hadis no:3357)

 

Bir gün Resulallah (sav)evinden çıktı.Hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer'e rastladı''sizi bu saatte evinizden çıkaran nedir ''diye sordu.Açlık ya Resulallah dediler.Nefsimi eelinde bulunduran Zat'a kasem ederim ki sizi evinizden çıkaran şey ,benide çıkardı ,kalkın! dedi.Birlikte Ensardan bir adamın (Ebu'l Heysem Malık Bin Teyyehan (ra)ın evine vardılar.Ebu'l Heysem :Elhamdülillah bugün benden daha şerefli misafirleri olan yoktur dedi.Gidip onlara üzerinde yeni kızarmış yarı ve tam olgunlaşmış hurmalar bulunan bir hurma dalı getirdi.Buyurun bundan yiyin dedi.Daha sonra bir hayvan kesmek için bıçağı eline aldı.Peygamber(sav)ona :''sakın sağılan hayvanı kesme ''buyurdu.Ebu'l Heysem onlara bir koyun ve bir oğlak kesti.Koyundan ve hurmalardan yediler ,su içtiler .Yemekten doyup suya kanınca Resulallah(sav)Ebu Bekir ve Ömer'e ''Nefsimi elinde bulunduran Zat-ı Zülcelale kasem ederim ki kıyamet gününde size bu nimetlerden sorulacaktır.Açlık sizi evlerinizden çıkardı bu nimet size erişmeden dönmediniz''buyurdu.Ardındanda şu ayeti okudu.''O gün muhakkak bütün nimetlerden hesaba çekileceksiniz.

Müslim ,eşribe 140.hadis no:2038 ,muvatta ,sıfatun -nebi 28,hadis no:2932,tirmizi zuhd 39 hadis no:2370

10.SÖZ.HAŞIR RİSALESİ ŞERHİNDEN.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şükredenlerden Olabilmek Şükrü Gerektirir

İnsan bir damla sudan teşekkül etmiş, zayıf, âciz ve küçük bir varlıktır. İlk önce Allâh'ın dilemesi ve lûtfu ile var olmuş, rahmetiyle ebeveynin bakım ve korumasına bırakılmış, âile/eş sıcaklığıyla yuva kurup serpilmiş, yaşlılığında ise yakınlarının şefkat ve yardımlarıyla ayakta kalabilmiştir.

İnsanoğlu, dünya hayatına başladığı andan itibaren sayısız zorluklardan, tehlikelerden ilâhî bir muhafaza ve büyük bir ihtimamla korunur. Hem sağlıklı yaşaması, hem de emniyet içerisinde hayatını devam ettirebilmesi, başlı başına büyük ikramlar ve lûtuflar neticesinde gerçekleşmektedir. Yalnızca aldığımız nefesi geri verebilmek için bile birçok organ ve kasın muntazam çalışması, alınan havayı vücud içinde devir dâim etmeleri gerekmektedir. İç organlarımız ise, biz dinlenmeye geçtiğimiz zamanlarda bile durmadan dinlenmeden çalışmaktadır. Bunların yanında Allah Teâlâ'nın her insana husûsî olarak vermiş bulunduğu bilgi, beceri, kapasite, kabiliyet ve nimetler saymakla bitmez. Îmân ve kulluk nimetinin şükrüne ise, paha biçilemez.

Allah Teâlâ, bütün bunların karşılığında insanlardan, kendisinin büyüklük ve azametini takdir etmelerini ve nimetlerine şükür ve minnet içinde olmalarını istemektedir.

Maalesef bu kadar büyük nimetler için istenen, bu kadar küçük bir bedele rağmen insanlar, "şükredenler" ve "nankörler" (küfredenler) olmak üzere iki kısma ayrılmışlardır. İnsanların bu farklı tavrına karşı, Cenâb-ı Hak, kendisinin müstağnî olduğunu ifade buyurmuş ve şükredenin de, nankörlük edenin de aslında sadece kendisine fayda veya zarar verdiğini bildirmiştir. Bütün insanlar birleşip Allâh'a şükretseler, Allâh'ın azamet ve kudreti artmaz; aynı şekilde bütün insanlar küfrân-ı nîmet içinde nankörlük etseler, bu da Allâh'ın kadr u kıymetinden bir şey eksiltmez. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulmaktadır:

"Gerçek şu ki, Biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının suyundan) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık. Şüphesiz Biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör." (el-İnsan, 2-3)

Yine Neml Sûresi 40. âyet-i kerîmede Süleyman -aleyhisselâm-'ın dilinden şöyle denilmektedir:

"...(Süleyman), «Bu, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek üzere vermiş olduğu Rabbimin fazlındandır (lûtfundandır). Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.» dedi."

Verilen nîmetlere teşekkür etmek, bu nimeti lûtfedene hürmet ve tazim göstermek insan-ı kâmillerin, sâlihlerin, fazilet ehlinin özelliklerindendir. Hak dostlarından Ebû Osman şöyle söylemiştir:

"-Avam, yediği, içtiği ve giydiği nimetlere şükreder; havas ise kalplerine gelen feyiz ve ilhamlara şükreder."

Allâh'ın düşmanı iblis, makamların en büyüğü ve en yücesi olan şükür makamının kadrini ve kıymetini bilince insanları onun yolundan men etme hususunda var gücüyle çalışacağını haber vererek şöyle demiştir:

"Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından sollarından sokulacağım. Sen de onların çoğunu şükredici bulamayacaksın." (el-A'raf, 17)

Yezid bin Hârun da şöyle anlatır:

"Nuh -aleyhisselâm- helâdan çıktığı vakit, «Bana nimetin lezzetini tattıran, faydalı olan kısmını vücudumda bırakan, ezâ veren kısmını benden gideren Allâh'a hamdolsun.» derdi. Bundan dolayı kendisine "şâkir: çok şükreden bir kul" ismi verilmiştir.

"Şükür" lügatlerde; teşekkür etmek, iyilik bilmek demektir. Başka bir ifadeyle şükür, "İyilik yapanı, yapmış olduğu iyilikten dolayı övmektir."

Şükrü, Allâh'ın verdiği bütün nimetler karşısında acziyet ve zayıflığımızı idrak ederek; lisânımızla, hayat tarzımızla ifade etmeliyiz. O'nun nimetlerini, O'nun istediği ve râzı olacağı şekilde kullanmakla teşekkür etmeliyiz.

Göz nimetinin şükrünü, onunla ilim öğrenerek, hıfz yaparak, Allâh'ın kitabını okuyarak ödemeli; dil nimetinin şükrünü, onunla hakkı ve sabrı anlatarak, hayrı tebliğ ederek îfâ etmeliyiz. Mal nimetinin şükrünü, bol bol infak ederek, zayıfa, mazluma yardım ederek, sağlık nimetinin şükrünü ise, bedenen ibâdet, hayr u hasenât, hizmete sa'y u gayret ederek îfâ etmeliyiz.

İbn-i Cevzî -rahmetullâhi aleyh-'in bildirdiğine göre, bir kulun şükrünün üç rüknü ve esası vardır:

Birincisi; kulun üzerinde bulunan Allâh'ın nîmetlerini itiraf etmesidir. İkincisi; kulun üzerinde bulunan bu nîmetten dolayı Allah Teâlâ'ya hamd etmesidir. Üçüncüsü ise, kulun kendisine verilmiş olan nîmetleri, Allâh'ın rızasını kazanma yolunda sarf etmesidir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- her sabah ve akşam "seyyidü'l-istiğfar" duâsını okuyarak Allâh'ın nimetlerini îtiraf eder ve bağışlanma dilerdi. Yine bir gün Muâz bin Cebel -radıyallâhu anh-'ın elinden tutarak:

"-Ey Muâz! Vallahî ben seni seviyorum. Sen de her namazın sonunda; «Allâh'ım! Sen'i zikretmeme, Sana şükretmeme ve Sana güzel ibâdet etmeme yardım et.» diye duâ etmeyi unutma!.." buyurmuştur. (Ebû Dâvud,1522)

Allah Teâlâ'nın her ihsânı, muhakkak bir hikmete mebnîdir. "O en güzeldir, o hâlde yaptığı her iş de güzeldir!" hükmünce, verilmiş olan her şeye ve hâle şükretmek gerekmektedir.

Şükrü kolaylaştıran bir esas da, dünyevî nîmetler bakımından kendimizden üsttekilere değil, daha çok, zor durumda olanlara bakarak hâlimize şükretmektir. Allah, mecbur olmadığı hâlde pek çok insana vermediği nimetleri bize ihsan etmiştir.

Bu durum, mânevî hâller için ise tersindendir. Âbid, zâhid ve şâkir kulları örnek almalı, günaha düşenlerden de ibret almalıyız. Günaha ve günahkâra bakarak kendimize icâzet çıkarmak yerine, sâlih kullara bakarak kendimize gayret devşirmeliyiz.

İbn-i Abbas -radıyallâhu anhümâ-'nın rivayet ettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Dört şey vardır ki, onlar kime verilirse, dünya ve âhiret hayrı verilmiş olur. Bunlar: Şükreden bir kalp, zikreden bir dil, belâya sabreden beden, nefsinde ve malında kendisine ihânet etmeyen kadın..."

Hasan-ı Basrî -rahmetullâhi aleyh- ise şöyle demektedir:

"Allah Teâlâ bir kuluna nimet verdiğinde, o kul «Elhamdülillah» derse, mutlaka o kul, aldığından daha çok şeyi Allâh'a iâde etmiş olur."

En büyük müjde ise, Âlemlerin Rabbinden gelmektedir:

"...Eğer şükrederseniz, Allah sizden râzı olur..." (ez-Zümer, 7)

Seher Aydın

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALLÂHÜ TE‘ÂLÂ’YA HÂMD

 

Hâmd, övmek ve güzellikle vasfetmektir ki, kemâl sıfatlarla sıfatlanmış Allâhü Te‘âlâ’dan başkasına yapılmaz.

Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde: “Elhamdülillâh, şükrün başıdır.” ve “Cenâb-ı Hakk’ın ni’metlerine hamd ü senâ, insanı ni’metin zevâlinden (azalmasından, elden çıkmasından) emîn kılar (korur).” buyurarak hâmdetmenin önemini vurgulamıştır. Çünkü şükür; lisân, kalp ve dış azalarla olunca, lisân da bunu daha çok ortaya çıkarır ve daha delâlet edici olur.

Hâmd’in her derece ve mertebesi, Allâhü Te‘âlâ içindir. Çünkü O (c.c.), her güzelin aslıdır. Zirâ yaratma ve kudret verme bakımından hepsi ondandır ve O (c.c.)’ya aittir. Her şey O (c.c.)’nun yaratmasıyla ortaya çıkar. Her bir cemâl ve kemâl, Allâhü Te‘âlâ’nın yanında erir, yok olur. Yani mahvolup gidicidir. Allâh (c.c.)’ya dönücüdür.

Allâhü Te‘âlâ İsrâ Sûresi 44. Âyet-i Kerîme’sinde: “Allâh’ı; hâmd ile tesbîh etmeyen, hiçbir şey yoktur.” buyurmuştur. Âyet, Taberî tefsirinde şöyle açıklanmıştır: Yedi gök, yer ve onlarda bulunan varlıklar Allâh (c.c.)’yu tesbîh ve tenzîh ederler. Aslında hiçbir şey yoktur ki hâmd ile Allâh (c.c.)’ı tesbîh etmesin. Ne var ki siz onların tesbîh etmesini anlamazsınız. Şüphesiz ki Allâh (c.c.), çok yumuşak davranan ve çok afvedendir.

Bütün mevcudâtın kendi lisânlarıyla ve kendi hâlleriyle Allâh (c.c.)’yu tesbîh ettikleri gibi, hayvanlar da kendi lisânlarıyla Allâh (c.c.)’yu tesbîh ederler.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurdukları rivâyet edilmiştir: “Allâh’a hamd olsun, cümlesi ile başlanmayan her önemli iş bereketten kesiktir.”

Hz. Enes (r.a.)’ın rivâyet ettiği bir Hadîs-i şerîf’te ise Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Şüphesiz Allâh, bir yiyecek yiyip de kendisine hamd eden kulundan mutlaka râzı olur.”

 

(Muhammed Hâdimî (k.s.), Berîka, 1.c., 32-41.s.)

 

2 Ocak 2012 mevlana takvimi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...