Atahan 3 Report post Posted October 19, 2012 Zümer / 10: De ki: “Ey iman etmiş olan kullarım/kölelerim! Rabbinize takvalı davranın. Bu dünyada iyilik-güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Şüphesiz Allah’ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenler, mükâfatlarını hesapsız tastamam alacaklardır.” Zümer / 53: De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Bu ayetlerde dikkat edilirse “de ki” sözcüğüne gerek yoktur ama kullanılmıştır. Ayetlerde “de ki” sözcüğü olduğunda Muhammedin Müslümanlara “kullarım” diye seslendiği anlaşılmaktadır. Birinci görüş: http://www.tebyinulk...0-ve-53-ayetler Bizim iddiamız şudur: Zümer/53’deki “ يا عبادى Yâ ıbâdiye” sözcüğünün sonundaki “ ى ye” harfi, kopya çıkaran [müstensih] kâtip tarafından sehven yazılmıştır. Orada da 10. ayetteki gibi “ ى ye” harfi olmamalıdır. Bu durumda her iki ayetteki “ عباد ıbad” sözcüğü dilbilgisi kurallarına uygun olarak “ عبادَ ıbâde” diye kıraat edilmelidir. Buna göre cümlenin anlamı “Ey … kullar!” şekline dönecektir. Böylece de ortadaki sorun ortadan kalkacaktır. Arşivlerde korunan ve II. Halife Osman’a nispet edilen mushafların aslında ona ait olmadığı, Halife Osman’dan 60-80 yıl sonraki döneme ait istinsahlar olduğu bilim adamlarınca tespit edilmiştir. İlk mushaflar karşılaştırıldığında, bazı kelimelerin hem aynı mushaf içerisinde, hem de birine göre diğerinde farklı imlalarla yazıldığı görülmektedir. Ayetlerin teknik ve semantik yapılarına bakıldığında, gerek ilk metindeki kâtip sehivleri, gerekse sonraki kâtiplerin sehivleri olmak üzere bu yazımların birçoğunun istinsah edenler [kopya çıkaranlar] tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. (Hakkı Yılmaz, Tebyinü’ül Kur’an; cilt. 6. s.158-151) İkinci görüş: http://www.sorularla...ilmaktadir.html a. Yukarıda verilen ayetin mealinde parantez içine alınan bir ifade mukadder olabilir. Bu da hikâye üslubunun kullanılmasıdır: “(Benden naklen)de ki: Ey iman eden kullarım! “ b. “Ey kullarım” şeklinde meal verilen nida/çağrı üslubunun zımnen içine aldığı “tahsis lamı”nın ifade ettiği mana söz konusudur. Bu takdirde, “De ki: Ey iman eden kullarım!” cümlesinin manası “De ki: mümin olan kullarıma...” şeklinde olur(bk. Kurtubî, Şevkanî, ilgili ayetin tefsiri) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Atahan 3 Report post Posted October 19, 2012 "Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr,9) ayet-i kerimesine göre, kâtipler mushafı kopyalarken hata yapmış olamaz mı veya farzımuhal kâtipler bir hata yaptıysa bizim onu düzeltmeye çalışmamız Hicr/9'u kötü zan altında mı bırakır? Hakkı Yılmaz'ın görüşü mü size daha yakın geliyor yoksa Kurtubî'ninki mi? Quote Share this post Link to post Share on other sites
idrak 9 Report post Posted October 19, 2012 Öncelikle klavye başında ilmi meselelerin öğrenilmeye çalışılması sağlam bir girişim değildir. Efendimiz ile Cibril Emin her ramazan ayında hatim ederlerdi. Mukabele geleneği de oradan gelmekte. Yani bir işi karşılıklı yapmak. Bir hata (haşa) olmuş olsaydı kesinlikle düzeltilirdi. Ayrıca Efendimiz kendisine inen vahyi yazdırırken azami derecede dikkat ile yapıyordu bu işi, telaffuz ettiği ayeti doğru şekilde yazılmasını kontrol ediyordu. Yazılmasında kesinlikle bir hata vuku bulmamıştır. Aynı şekilde yine Rabbimiz kendisini vekil kılmış ve koruyacağını vaad etmiştir, gerisi laf. Sehven yazılmıştır gibi bir görüş var ki akli olmaktan fersahlar uzaktır, ne bir harf ne de kelime asla beşeri hattında dahili mümkünler dahilinde olamaz, değildir. İndirilişi ilahi olan, sıralanması ilahi olan, her şeyiyle ilahi muhafaza altında olan kutsal kitaba ne vav ne de hariç harf asla takviye edilmemiştir. Genel de "kul" de ki fiili Efendimiz'e hitap olup muhatabının farklı mecralar olduğu olur. Misal Firavun'un Menrud'un söylemlerinin nakledildiği ayetler hakkında ne düşüneceğiz o halde? Haşa orada kafiri konuştururken de Allah Nemrud mu yahud Nemrud Allah mı olmuş oluyor? Karun'un konuştuğu ayetler hakeza ele alınacak olursa.. Burada Kurtubi'nin görüşü sahihtir, rivayet ihtilafı olup zahire göre karardan kazçınılmalıdır. Kul de ki kısımlarını lüzumsuz görme fikri Kaddafi tarafından ortaya atılmıştı. Buna taraf isimler demek varmış. Bu meseleleri alimler tezgahında işlemek lazım.Bilgim yok ama ilk görüş bana bile çok absürt geldi. Quote Share this post Link to post Share on other sites
En Son Osmanlı 44 Report post Posted October 20, 2012 Kur'anın tek bir harfi bile değişmemiştir, bizzat Allah'ın vaadidir bu! Geçen sene bir enstitü harf harf karşılaştırma yaptı, tek harf bile değişmemiştir... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted October 20, 2012 Atahan arkadaşa bir sormak istiyorum... Fil Süresi hakkında ne buyurursun? Quote Share this post Link to post Share on other sites
Atahan 3 Report post Posted October 20, 2012 Atahan arkadaşa bir sormak istiyorum... Fil Süresi hakkında ne buyurursun? @Hâcegân arkadaşım, benden ne istediğinizi anlayamadım. Fil suresinin mealini soruyorsanız, malumunuz: 1- Görmedin mi Rabb'in, fil sahiplerine ne yaptı? 2- Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? 3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. 4- Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. 5- Ve onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı. (Elmalılı Hamdi Yazır Meali) Quote Share this post Link to post Share on other sites
BÜNYAMİN BAŞTAN 1 Report post Posted October 20, 2012 Zümer / 10: De ki: “Ey iman etmiş olan kullarım/kölelerim! Rabbinize takvalı davranın. Bu dünyada iyilik-güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Şüphesiz Allah’ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenler, mükâfatlarını hesapsız tastamam alacaklardır.” Zümer / 53: De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Bu ayetlerde dikkat edilirse “de ki” sözcüğüne gerek yoktur ama kullanılmıştır. Ayetlerde “de ki” sözcüğü olduğunda Muhammedin Müslümanlara “kullarım” diye seslendiği anlaşılmaktadır. Birinci görüş: http://www.tebyinulk...0-ve-53-ayetler Bizim iddiamız şudur: Zümer/53’deki “ يا عبادى Yâ ıbâdiye” sözcüğünün sonundaki “ ى ye” harfi, kopya çıkaran [müstensih] kâtip tarafından sehven yazılmıştır. Orada da 10. ayetteki gibi “ ى ye” harfi olmamalıdır. Bu durumda her iki ayetteki “ عباد ıbad” sözcüğü dilbilgisi kurallarına uygun olarak “ عبادَ ıbâde” diye kıraat edilmelidir. Buna göre cümlenin anlamı “Ey … kullar!” şekline dönecektir. Böylece de ortadaki sorun ortadan kalkacaktır. Arşivlerde korunan ve II. Halife Osman’a nispet edilen mushafların aslında ona ait olmadığı, Halife Osman’dan 60-80 yıl sonraki döneme ait istinsahlar olduğu bilim adamlarınca tespit edilmiştir. İlk mushaflar karşılaştırıldığında, bazı kelimelerin hem aynı mushaf içerisinde, hem de birine göre diğerinde farklı imlalarla yazıldığı görülmektedir. Ayetlerin teknik ve semantik yapılarına bakıldığında, gerek ilk metindeki kâtip sehivleri, gerekse sonraki kâtiplerin sehivleri olmak üzere bu yazımların birçoğunun istinsah edenler [kopya çıkaranlar] tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. (Hakkı Yılmaz, Tebyinü’ül Kur’an; cilt. 6. s.158-151) İkinci görüş: http://www.sorularla...ilmaktadir.html a. Yukarıda verilen ayetin mealinde parantez içine alınan bir ifade mukadder olabilir. Bu da hikâye üslubunun kullanılmasıdır: “(Benden naklen)de ki: Ey iman eden kullarım! “ b. “Ey kullarım” şeklinde meal verilen nida/çağrı üslubunun zımnen içine aldığı “tahsis lamı”nın ifade ettiği mana söz konusudur. Bu takdirde, “De ki: Ey iman eden kullarım!” cümlesinin manası “De ki: mümin olan kullarıma...” şeklinde olur(bk. Kurtubî, Şevkanî, ilgili ayetin tefsiri) Pegamberimiz (sav) döneminde Kur'anı Kerim ayet ayet ezberletildiği yazıldığı dönemde de ezberleyenler hayatta olduğu için ve bugüne kadar hep ezberlenegeldiği için bi yanlışlık yada eksiklik olacağını düşünmüyorum. Quote Share this post Link to post Share on other sites