Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Salihbey

Kafkas Cihadı

Recommended Posts

KUMANDAN EBU HAFS

 

1973 yılında Ürdün’de doğan Ebu Hafz üniversite eğtiminin ardından 1995 yılında Ruslara karşı savaşmak için Çeçenistan’a geldi. Uluslararası gönüllü mücahidlerin lideri olan komutan Hattab’ın grubuna katılan Ebu Hafz, üstün zekası ve birikimi nedeniyle bu grubun eğitmeni olarak görevlendirildi. Komutan Hattab’ın şehadetinden sonra onun yerine geçen komutan Ebu Velid’in yardımcısı olan Ebu Hafz, Ebu Velid’in de şehadeti üzerine, Çeçenistan’daki yabancı direnişçilerin komutanı oldu. Grubuyla birlikte cephede gösterdiği başarılar nedeniyle Çeçen halkı arasında büyük bir üne kavuşan Ebu Hafz, Kafkas Mücahidleri Şura Konseyi’nde, komutan Şamil Basayev’in birinci yardımcılığına getirildi. Şu an ise Çeçen direnişçilerin yeni lideri Dokko Umarov’un yardımcılığı görevini yapıyor. Ayrıca Çeçenistan’daki yabancı direnişçilerin kumandanlık görevini de sürdürüyor.

20061105-foto-c2.JPG

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah(c.c.) hepsinin yar ve yardımcısı olsun..günün birinde bizede şehadet şerbetini içmeyi nasip etsin..AMİN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Türkiyeli Şehid Bilal (Ebu Muslim)

 

komutanbilal7wc7hivb5.jpg

 

Bilal, onu kardeşleri böyle adlandırmıştı.O da ismini aldığı o mazlum sahabi gibi esaretten hürriyete, kölelikten ebedi mutluluklar diyarına yol almayı başardı.

 

Doğup büyüdüğü coğrafyanın zayıf bırakılmış, mazlum insanlarının yanından ayrılarak İstanbul'a göç etti.İstanbul'da girdiği üniversite imtihanında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı.Ama hiç bir zaman bu okulda okumayı içine sindiremedi.O kendine rabbinin rızasını gaye edinmişti.Onun işi salih ameller peşinde koşmaktı.Bilal tüm yaşamını cennet için azık peşinde koşmaya adamıştı.

 

İlk önce 1995 yılında 21 yaşındayken, müslümanların batı cephesi olan bosnalı kardeşlerinin yardımına koştu.Orada 5 ay kadar kaldı.1995 yılının sonunda savaşın barış antlaşmasıyla son buluşundan sonra Türkiye'ye geri döndü.Kısa bir süre sonra kafir hinduların esareti altındaki Keşmirli kardeşlerinin yanına gitti.Orada da bir müddet Allah yolunda çalıştı.Bir çatışma sırasında cihada beraber gittikleri Osman Öztürk isimli kardeşi şehid oldu, kendisi de yaralandı ve Türkiye'ye tekrar geri döndü.Fakat Kafkasya'da Şeyh Şamil'in torunlarından bir avuç yiğidin, dünyanın en güçlü ordularına karşı verdikleri destansı mücadeleye icabet etmek için tekrar yollara düştü.

 

Allah resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:"İnsanların en hayırlısı atının dizginine sıkıca tutunup nerede bir feryad, bir tehlike sesi duysa atını oraya süren kişidir."

 

pdvd2529ex.png

 

Çeçen kardeşlerinin yanına daha önce gittiği yerlerden farklı olarak epey tecrübe kazanarak gelmişti.Yüzyılımızın Halid bin Velid'i, seyfül islam (islamın kılıcı) Emir Hattap'ın grubunda, bölgelerden birinin komutanı olmuştu.Birinci Çeçen cihadı 1996 yılında bitti.Ama o bu bereketli cihad topraklarını terketmek istemedi.

 

1999'un başında birinci çeçen cihadında tanışmış olduğu bir şehid arkadaşının kız kardeşi ile evlendi.Bir sene sonra ismini Musab koyduğu bir oğlu oldu.Musab için; "O benim reyhanım" derdi.Ona karşı çok düşkündü.Eşine bıraktığı son vasiyetinde; "Sizleri çok seviyorum.Siz benim dünya ahiret sevdiklerimdensiniz.Ama ben cihadı, Allah yolundaki mücadeleyi, rabbimin firdevs cennetlerini daha çok seviyorum.Şimdi ben sizleri allah için terkediyorum.Ama şunu bilin ki, firdevs cennetinde sizi bekleyeceğim." demişti.

 

 

 

6 Ağustos 1999'da başlayan ikinci çeçen cihadında da Bilal, bir mücahid bir komutan olarak görülmemiş kahramanlıklara imza attı.Allah onun eliyle bir çok düşmanına azap etti ve cehennemlere sürdü.Bu savaşlar sırasında defalarce yaralandı. 1. Dağıstan operasyonları sırasında, karnına isabet eden bir kurşunla midasinden ağır yaralandı.bundan 4 ay sonra sağ yanağına isabet eden bir mermiyle de çene kemiği ve dişleri dağıldı.En son ise, bir mayına basarak sol ayağını kendinden önce cennete gönderdi.

 

 

Allah resulü buyuruyor ki; "Allah kıyamet günü şehidi vurulduğu ilk günkü yarasıyla, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu olduğu halde diriltecektir."

 

Bu ağır yaradan sonra Bilal, tedavisi için tekrar Türkiye'ye döndü.3-4 ay Türkiye'de kaldı ve bu süre içinde kopan sol ayağı yerine protez takıldı. Oğlunu, gönlünün reyhanını, Musab'ını kokladı, öptü.Ona doyamadan cennet kokan o şehitler diyarına tekrar geri döndü.Bu dönüşünde yanında yeni tanıştığı, ahlakından ve imanından etkilendiği Konyalı Mücahid Şener'i de götürdü.O öyle bir gençti ki yaşı henüz 19'du ama o kendisini Allah yolunda cihada adamıştı.Yüzü ayın 14 gibi nurluydu, ama o gençliğini rabbine adanmış izzetli bir yaşam için harcamıştı.

 

 

 

Bilal'in ve Mücahid'in şehadetlerine tanık olan bir arkadaşları anlatıyor:

 

Gün kadir gecesinin sabahı (2003'ün Ramazan ayının), saat 8:30 sıralarıydı.Sığınak içinde kimimiz Kur'an okuyor, ibadetle meşgul oluyor. Kimimiz de günlük işleriyle uğraşıyordu.Emirimiz Bilal ayağını çıkarmış, istirahat ediyordu.Aniden kapıdaki nöbetçi içeri girip, rusların etrafımızı sardığını ve saldırıya geçmek üzere olduklarını söyledi.Başta emirimiz Bilal olmak üzere hemen hazırlandık.Emirimiz en önde yavaş yavaş dışarıya çıkmaya başladık.Fakat ruslar saldırıya başlamışlardı.Bilal sığınaktan çıkar çıkmaz, vurularak şehit düştü... O ve diğer kardeşler kadir gecesi sabahı şehit düştüler.

 

 

Allah subhanehu ve teala Şehadetini kabul buyursun.İsteyen kullarınada nasip etsin inşALlah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

raduyev1.jpgraduyev1.cap.gif

 

SALMAN RADUYEV ( YALNIZKURT )

 

Çeçen komutan Salman Raduyev nam-ı diğer Yalnız Kurt esir tutulduğu Rusya'nın Perm bölgesindeki cezaevinde şehid oldu.

O, büyük bir savaşçı gerçek bir kahramandı. İnançları doğrultusunda vatanı için savaştı ve bu uğurda şehid oldu. O'nu bir savaş esiri olarak kabul etmeyip sıradan bir terör suçlusuymuş gibi görenler, ölümünden birinci derecede sorumludurlar.

 

Birinci Rus-Çeçen savaşının Çeçenlere kazandırdığı komutanların önde gelenlerinden biri Salman Raduyev'di. Raduyev, Kızılyar baskını ve Pervomayskoye mücadelesiyle tanındı. Raduyev, Çeçenistan Gudermes Belediye Başkanlığı görevinde de bulundu.

 

Salman Raduyev, Çeçenlerin bağımsızlıgını ilan eden ve 1994-1996 daki savaşta şehid olan liderleri Cahar Dudayev'in de damadıydı.

 

Ruslar’ın kalbine korku salan komutanlardan Salman Raduyev’in esir düştükten sonra Rus mahkemesi tarafından ömür boyu hapse mahkum edilmesine rağmen, yaptığı şu konuşma unutulmadı :

 

“Kendi vatanımı savundum. Biz Ruslar’ı çağırmadık. Onlar gelip bizim vatanımızı işgal ettiler. Biz savaşı istemedik, onlar gelip bizimle savaşmak istedi. Ruslar, askerlerimizle savaşmak yerine çocuk, kadın ve yaşlı insanları öldürdü. Sizin, benim hakkımdaki hükmünüz ceza değil, mükafattır. Allah’ın bana verdiği ömrü, O’nun yolunda ve kendi vatanıma harcadım. Her şey, Allah’ın elinde. O istediği zaman ben buradan çıkarım. Ben, önce Allah’ın, sonra komutanım Cahar Dudayev’in askeriyim. Savaştığım için asla pişman değilim.”

 

13 Şubat 1967 doğumlu olan Ünlü komutan ve 'Yalnız kurt' lakabıyla tanınan Salman Raduyev esir düştüğü Ruslar tarafında Perm bölgesindeki cezaevinde işkenceyle katledildi 14 Aralık 2002 de (saadet oldu insh'Allah) Allah rahmet eylesin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

HATTAB

 

 

 

adsz2yq7.png

 

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

 

Salih,kutsal bir mücadele olan çeçenistan ’dan,benim sana vasiyetim budur.İslam tarihi sayfalarında,sadece ALLAH yolunda verdikleri sözleri tutanlar şerefle kaydedilmiştir. Onlar ise sözlerinde durarak söyledikleri gibi,savaşın olduğu yere gidenlerdir.

İnan bana oğlum para inananları inançlarından alıkoydu. inananlar maaşlara tapıyorlar. ancak ALLAH ’ ın verdiği daha hayırlıdır. Ve bu yanlış davranıştan dolayı insanlar sanki hayvanlaşmışlar. Yani onlar sabah kahvaltıya kalkarlar,sonra işe giderler,sonra öğle yemeğine giderler,sonra eve giderler ve sonrada yatarlar. ve onların hayatlarında başka bir amaç ve hedef yoktur.

 

PROBLEMLER ASLA BİTMEZ

İnan bana Salih ,onların amaçları kendilerini zenginleştirmek ve yolda ilerlerken problemlerden kendilerini sigorta etmek. ancak problemler hiçbir zaman bitmez. evde; karısıyla ,çocuklarıyla problemin birini çözerler,arkadan diğeri başlar. ve böylece onları çözerken hayatları sona erer,problemleri kalır. Bugün islam ümmeti içerisinde her türlü insanlar mevcuttur. alimler,talebeler,iş adamları ,mühendisler hata hırsızlar ve haydutlar.. ancak ,tevhid ehli ve cihad ehli askeri azdır. İnan Salih,bugün cihad zamanıdır. Küfür ümmeti çok dikkatli çalışmaktadır. islam ümmeti ise keskin bir kılıca muhtaçtır.ALLAH bu zamanda da islam ümmetine merhamet ederdi .Peygamber efendimiz (s.a.v)’in ve ashabın ve onların yolunda devam edenlerin zamanından bahsediyorum.

 

SOVYETLER’İ NASIL YENDİĞİMİZİ DÜŞÜN

 

Biz gördük;dünyanın en fakir milletinin Sovyetleri nasıl yok ettiğini ve Rusya ’nın kalbini kırdığını.ben bunlarla yaşamasaydım,belki ben de inanmazdım. İnan Salih ’ im,ölümünü kendin seçe bilirsin,şahadetini isteyerek cihad yolunda.ama ALLAH daha iyi bilir. ALLAH ’a tevekkül et ölümüne dimdik karşı koy hayat da o zaman sana gelir.ALLAH ‘ a olan ümidini yitirme ve ona tüm kalbinle inan. biz insanlar ALLAH ‘a inanırız ve yine de ‘zafer gelir mi acaba?’ye şüpheleniriz . insanlar her zaman şüpheli davranırlar. körfez savaşından beri,kafir uçakları / tankların çoğu insanların kalplerinde korku bırakmışlardır. Körfez savaşı ,Afganistan da Rusya ya karşı kazanılan savaştan sonra Müslümanların kalplerine inen inanç ve cesaretini yok etmeye yetti. düşmanların silahlı kuvvetleri ,ALLAH ‘a inanan küçük bir kesime karşı yenilgiye uğradıktan sonra .orta doğu’ya tüm yerlere yerleşip Muhammed ümmetini korkutmaya başlamışlardır.saddam ’a ve askerlerine bir şey olmuyordu.ama batı gittikçe vahşileşerek,Müslümanları korkutarak onların tüm sahip olduklarına el koydu ve biz buna karşı koymayı borç bildik.

 

ALLAH’A YÖNEL VE CİHAD ET

 

Salih;bir zaman sende ölümle karşı karşıya kalırsın,o halde ALLAH ’a yönel ve o’nun yolunda cihad et.O bu dünyada ve öbür dünyada şereftir.Canım benim!sen hala çok küçüksün. ama biz sana ve senin yaştakilere bir yol gösterdik ki bunu bize bizim nineler gösteremezdi.biz önce ALLAH ’a ve sonrada size inanıyoruz.siz,bu ümmetin umudusunuz. Maalesef,bugün gençler televizyonun,futbolun,arabaların ve benzeri şeylerin kölesi olmuşlar. Boşu boşuna ölmekten kork ve ALLAH ’tan sonunun hayırlı olması için dua et.ALLAH yolunda parçalanarak ölmek, mahşerde seni Peygamber Efendimiz (s.a.v)’le beraber kılar.

 

 

 

LÜKS BİR HAYATI ASLA DÜŞÜNME

Benim için en büyük hediye ,elhamdülillah , senin bu cihad topraklarında dünyaya gelmendir.senin anne tarafından akrabaların bir kısmı şehid edildi,bir kısmı hala benimle savaşmakta,bir kısmı da Ruslar ’a esir düştü. onlar Dağıstan’da ilk şeriatı ilan edenlerdir. ben hatırlıyorum ,o zamanlar onların bulundukları köyler,Ruslar tarafından çembere altına alınmıştı ve biz onlara yardıma koştuk ve beraberce orada kafirleri dize getirdik. Çeçenistan ‘ da o zaman senin annen hala karnında taşıyordu. Ve uçaklar bizim toprağımızı her yerde bombalıyor ve yakıyordu. Ve onun için ,ALLAH ’a şükür et ki sen annenin karnındayken cihadın seslerini duymaya başladın. Senin annen ise bir yerden öbür yere koşardı. Canım benim;lüks bir hayatı hiç düşünme ,çünkü seni her yerde küfür ümmeti takip edecektir ve sana rahat vermeyeceklerdir. Sen ise babanın yolunda devam et ve şerefli bir yolu seç. Senin babanın çoğu arkadaşları da bunu seçtiler ve şehid oldular veya esir düştüler. Sen ise onlardan daha iyi değilsin. Hayatında ciddi bir karar al ve ALLAH ‘a inanarak ve zafere inanarak devam et. Boş konuşmalara kulak verme , çok soruda sorma. İlmi ara,onu uygula ve ALLAH’ ın kitabını öğren. Küçükken bunları yap,sonra ALLAH’ ın yolunda cihad hazırlığını yap.

 

BENİM İÇİN SALİH BİR OĞUL VE RAHMET OL

 

Oğlum benim! Bilmem cihad da beraber olur muyuz ? Belki sen tek başına olursun,ben ise mezarda. Ama bu bir komutanın askere olan vasiyetidir,benim için bir rahmet ol,bana dua et ve Salih bir evlat ol ki,ölenler ancak Salih evladın duasını alır. Peygamberimiz böyle söylemiştir. İsterim ki , ALLAH’ ım koru onu! Ve Sen’in rahmetinden rahmet eyle ona!ALLAH’ ım düşmanlarından koru onu! Ve fakir babasına ve annesine şefaatçi kıl onu! ALLAH ,inanmayanlara karşı senin şerefini ve gücünü yükseltsin !

 

ALLAHU EKBER

SENİN BABAN , HATTAB’’

 

hattab07re6.jpg

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah-u Teala yardımcıları olsun...

 

Çok güzel paylaşımlar... Teşekkürler Salihbey

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun kardeş paylaşımlarından ötürü..bunları gördükçe içim dahada kötü oldu; yarın mahşer meydanında bu mücahidler:"biz Allah yolunda cihad ederken ümmetin diğer müminleri olan sizler nerdeydiniz?" diye sorduğunda ne cevap vereceğiz bilmiyorum :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yeni Komutan: Mühennet

 

Geçtiğimiz günlerde işgalci ruslarla girdiği bir çatışmada şehid olan Ebu Hafs'ın yerine, Komutan Mühenned'in mücahidlerin yeni emiri olarak atandığı açıklandı.

 

11122006221317muhennetvy6.jpg

 

 

Ruslarla girdiği bir çatışmada şehid olduğu iddia edilen ve ilk etapta şehadeti hakkında çelişkili haberler gelen Ebu Hafs'ın şehid olup olmadığı tartışmaları sürerken, bu gün Çeçenistan'dan gelen bir haber Ebu Hafs'ın şehadeti hakkındaki soru işaretlerini tamamen ortadan kaldırdı.

 

Çeçen mücahidler adına bir açıklama yapan ve Ebu Hafs'ın yerine geçtiği bildirilen mücahidlerin yeni emiri Mühenned, ilk mesajında "işgal bitene kadar direnişe devam" dedi.

 

Komutan Mühenned, Ebu Hafs'ın şehadeti üzerine İslam ümmetine taziyelerini bildirerek komutan Ebu Hafs'ın şehadetiyle ilgili ayrı bir mesaj yayınladı.

 

Komutan Mühenned: "Her şehid gibi, büyük komutanın şehadetide mücahidleri güçlendirmiştir. Çeçenistan'daki tüm mücahidlerin Rabb'imizden tek istekleri ya şehadet ya zaferdir" dedi.

 

Tüm mücahidler adına İslam Ümmeti' ne seslenen Mühenned "Çeçenistan cihadının işgalci rusları tamamen yok edinceye kadar ve "Lailehe illah Muhammedun Rasullalah" ilahi kelimetullahı bu topraklarda en yüce yere eriştirene kadar devam edeceğini bildiriyoruz. Rabbimizden isteğimiz şudurki, bize ilahi kelimetullah için işgalci ruslara karşı zafer nasip etsin." açıklamasını yaptı.

 

Mühenned ayrıca Ebu Hafs'ın ailesinide tebrik ederek "Kıyamet günü Allah'ı izniyle büyük bir şefaatçiniz olacaktır" dedi.

 

Mücahidler arasında ilmi konularda ki birikimiyle ve takvasıyla bilinen komutan Mühenned uzun yıllardır Çeçenistan'da bulunuyor. Mücahidlerin ve Çeçen halkının ilmi otorite olarak gördüğü böylesine mümtaz bir şahsiyetin Mücahidlerin başına getirilmesi bütün müslümanları sevindirirken, işgalcileri ise bir hayli korkutacağa benziyor.

Kaynak: Alqoqaz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Emir Mühenned: ''Dualarınız Bizimle Olsun!''

 

Çeçenistan ve Kafkasya'daki Müslüman halklar bu kurban bayramınada işgal ve zulmün altında giriyor. Yıllardır süren özgürlük mücadelemizde çok sayıda halkımızdan ve mücahidlerimizden şehidler verdik. Her evimizde mücadelemiz için verilmiş kurbanlar var. Bayramları, bayram olarak karşılamayalı uzun yıllar oldu. Herkes şunu bilsin ki, Bizler için bayram; Zaferin, Allah ın yardımının geldiği gün veyahut Rabbimize şehit olarak kavuşacağımız gün olacaktır.

 

Halkımız ve mücahitlerimiz direnişimizin onurunu şerefini taşımaktadır. Bizlerin çocuklarımıza vereceğimiz en büyük bayram hediyesi de bu direniş ruhumuz olacaktır.

 

Allah'a şükürler olsun ki mücahidlerimiz komutanlarının şehadetleri sonrasında cihad sancağını onlardan devralmıştır. Şehidlerimizin kanlarıyla, eskiden olduğu gibi mücadelemiz hız kesmeden artarak devam edecektir. Soğuk kış aylarına girdiğimiz şu günlerde Kafkasya toprakları, Rusya ve uşaklarına ateş olacaktır. Direnişimiz Çeçenistanda filizlenmiş inşallah Kafkasya'da yeşerecektir.

 

Allah'ın izni ve sizlerin dualarıyla yakın bir zamanda dünya Müslümanlarının yüzünü güldürüp, ferahlatacak, Kafkasya ve Çeçenistan'daki kardeşlerimizin acılarını ve gözyaşlarını dindirecek güzel haberlerimizi alacaksınız.

 

Bizler mücadelemiz için kardeşlerimizin yanındayız. Diğer kardeşlerimiz gibi canlarımızı vermeye hazırız. Sizlerinde her zaman yanımızda olduğunuzu bilmek bizleri sevindiriyor. Direnişimize güç katıyor.

 

Bu kurbanda bizleri unutmayarak halkımız ve mücahitlerimiz için göndermiş olduğunuz kurbanlar bizlere ulaşmıştır. Bizler inşallah Çeçenistan ve Kafkasya cephelerinde bu kurbanları keseceğiz. Rabbimiz hayırlarınızı ve kurbanlarınızı kabul etsin.

 

Bu vesile ile dünyanın çeşitli yerlerindeki, kanları dökülen mazlum halklarında acılarının dineceği bayramların yakın olmasını Allah'tan dilerim. Çeçen ve Kafkas cephesi gibi diğer cephelerdeki kardeşlerimiz içinde, Rabbimizden en kısa zamanda zaferler isteriz.

 

Dualarınızda bizleri unutmayınız. Allah'a emanet olunuz

 

Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti (ÇİC) Askeri Şura Emir Yardımcısı:

Çeçenistan Yabancı Mücahitler Komutanı: Komutan EBU ENES ( Mühenned )

 

 

 

Kaynak: Alqoqaz

Share this post


Link to post
Share on other sites

makabdullah8.gif

 

GAZİ ŞAMİL BASAYEV; TEKRAR EDEN BİR ÇAĞRI !

 

 

Abdullah Kuloğlu

 

 

Bir ara bir haber geliyor gönüldaş Şamil’den. Eğer Çeçenistan’da muzaffer olunursa, Başyücelik Devleti esasına dayalı bir devlet kurmak niyetini belirtmiş Dudayev. Veya şöyle Şamil niyetini belirtince Dudayev kabul etmiş vs. Sevincimden adeta havada uçuyorum. Bizden devletin kuruluşu aşamasında bulunmamız isteniyor veya danışmanlık etmemiz. Bahsini ettiğim olay Bağımsızlık Savaşı’nın henüz tamamlanmadığı yıllara rastlar. Çok verimli bir gurup vardı o zaman.

 

Devletin kuruluş aşaması ile ilgili bir talep gelince bize, yetersizliğimiz yüzünden büyüklere havale ettik işi. Zira Sayın Mirz. tutuklu değildi o zaman. Çelik çomak oynadığımızı, fikrin ne olduğunu ve ne olması gerektiğini o zaman anladım. Malum Çeçenistan hadisesi bambaşka hadiselerle yoğruldu ve cihad devam ediyor. Konumuz bu değil zaten.

 

Bu resmi ilk gördüğümde, gurur, hüzün, sevinç karmaşık duygular yaşadım. Sonra duygularım duruldu ve olayları bir daha düşündüm. Bir fikirci olarak, sistem mimarı olarak bugün hazır mıyım, hazır mıyız? Aydınlar Aristokrarisi ne demektir Allah aşkına? Er meydanlarında şehitlik şerbetini içen, göğsünü kalleş işgalcilerin kurşunlarına açan Şamil gibi nice komutan fazlasıyla hakkını verdi zaten savaşmanın dünyanın dört bir yanında!... Bu hakla deseler ki: Gel ben temizledim İslam’ın yurdunu küfrün hakimiyetinden, kur Dünya-Ahiret saadeti Şeriat-i Garra rejiminin mimarisini. Ne diyeceksin?

 

Şaka gibi geliyor, o gün gelmez zan ediliyor. Ama o gün belki yarından da yakın be hey nefsim, nefsimiz!..

 

Şimdi, Akademyaya Doğru Platformu’nun ne manaya gelebileceğini anlamak isteyenler için, şu KARDEŞ, GÖNÜLDAŞ, KAHRAMAN GAZİNİN, GAZİMİZİN GÖZLERİNE BAKIN!.. Herşey kelimelerle anlatılmaz ki kardeşlerim, öyle değil mi?

 

Hani hukuk taşkilatı, eğitim teşkilatı, ordu teşkilatı, iktisat teşkilatı...vs nerede bu alanların güdücüleri? Her teferruatı Sayın Mirz.’nun çözmesini mi bekleyeceğiz?... Yoksa hatalı da olsak, henüz hazır olmasak da bir dalından-cephesinden girişip işe verimlerimizi, eserlerimizi mi vereceğiz? Alıntı eserler değil, ibda eden eserler vermeye mecburuz!... Şimdi şu duruştaki edaya, gözlerdeki manaya bakıp, davete icabet etmemek ne mümkün kardeşlerim! Şehitlerle, gazilerle, yokluklarla kurtarılmış bir vatan ellerinize teslim edildiği gün, niye bilmediğinizi-bilemediğinizi anlatamazsınız ne kendinize, ne de Başyücelik Ahalisine! Vesselam!

 

Not: Utanıyorum, üzülüyorum, sefil bir hayat yaşamaktan bıktım, gırtlağımıza kadar pislik içinde, haysiyetsizce, kancıkça...Ya Onlar !..Gazi'miz şehidimiz oldu.'Yolu yolumuzdur' derken bile ne kadar samimiyiz,'kahrolası hanede evladı ıyal var' değil mi kör şeytan!..

 

Allah cc şefaatine nail kılsın !..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Emir Abdullah: İnşallah bizlerin güzel günleri de yakındır!

 

Yeryüzü tarihinde her zaman için inanan insanlar ve onlara karşı çıkan zalimler yer almıştır. İnsanlık tarihinde, iktidar sahiplerince zulme maruz kalmış sayısız örnekler bulunmaktadır. Bu örnekleri peygamberler tarihinde gördüğümüz gibi pek çok halkın özgürlük mücadelesinde de görebiliriz.

 

Yaşadığımız yakın tarih içerisinde Rus zulmüne maruz kalmış Çeçen halkının mücadelesi göze çarpmaktadır. Sovyetlerin dağılmasının arkasından pek çok halkın özgürlüğü bağımsızlığı kabul görmüşken Çeçen halkına özgürlük çok görülmüştür. Bağımsızlık kararından vazgeçmeyen Çeçen halkına yıllardır baskı kurularak adeta kan kusturulmaktadır.

 

Eşi benzeri görülmemiş baskılarla zulümler işlenmiş insanlar katledilmiştir. Bütün bu yaşanan zulme direnen yiğitler topluluğu Dudayevler, Hattablar, Maşadovlar, Abdulhalimler, Şamiller, Ebu Hafslar direnişin sembolleri olmuş tarihe altın harflerle direnişin adını yazmışlardır. Ancak bunlara rağmen maalesef dünya Müslümanları bu kahramanları yalnızlığa itmiş onları düşmanlarıyla baş başa bırakmıştır. İhlal edilen insan hakları, katledilen sivil halklar, öldürülen sakat bırakılan binlerce insan manzaralarına rağmen tüm dünya sessizliğe gömülmüş hiç kimsenin sesi çıkmamıştır. Halen daha bugün Çeçenistan'da genç kızlar kaçırılmakta, namuslar kirletilmekte, bebekler öldürülmekte, yasaklanmış kimyasal silahlar ve zehirler Çeçen halkı üzerinde denenmektedir.

 

Hiçbir televizyon ve basın kuruluşu Çeçenistan hakkında konuşmaya cesaret edememektedir. Her kim Çeçenistan'daki işkenceleri zulümleri yazacak ve konuşacak olsa gizli güçler tarafından tehdit edilmekte, tecrit görmekte ve hatta öldürülmektedir. Bunlara yine hepinizin bildiği gibi yeni bir gazeteci ve diplomat eklenmiştir. Bütün bunlardan açıkça anlaşılmaktadırki Rusya yaptığı bu zulme hiç kimsenin sesini çıkarmasını istememektedir.

 

Peki değerli Müslümanlar, size sormak isterim, 'zulme susan dilsiz şeytandır' düsturunu bize peygamberimiz öğretmedi mi? Çeçenya'daki bu zulüm yıllardır sürerken dünyanın sessizliğini anlamak mümkün mü?

 

Bizler burada zulme karşı her gün kardeşlerimizi şehid verirken canlarımızı pazara sermişken sizler bu zulümlerden bahsetme cesaretini göstermiyecek misiniz? Dualarınızda da mı bizleri unutacaksınız! Peygamberimiz 'Müslüman müslümanın kardeşidir. Onu düşmanın eline terk etmez, kardeşinin ihtiyacını giderir' demiyor mu?

 

Sizce masum çocukların ve kadınların binlerce insanın ölmesinden sakat kalmasından sorumlu olanlara karşı çıkmak mı suçtur? Yoksa sesimizi çıkartmadan gözlerimizi kapatıp sessiz kalmak mı? Şüphesiz ki Allah güçlülerin en güçlüsüdür. Yapılan zulümlerin Onun katında cezası büyüktür. Allah'ın gücü her şeye kadirdir.

 

Rabbimiz biz sana güvendik sana dayandık kâfirlere karşı bizler yardım et! Bizleri düşmanın eline terk edenleride sana havale ediyoruz.. Sen bizim yardımcımızsın.

 

İnşallah bizlerin güzel günleri de yakındır, zor zamanlarımızda yanımızda olanları bizler unutacak değiliz. Savaştan önce bizlerinde dostumuz ve düşmanlarımız vardı. Şimdi düşmanlarımız buradalar peki dostlarımız nerede?

 

Şüphesizki Allah'ın vaadi gerçektir. Allah'ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir. İbrahim suresi ayet-42

 

Şikâyetimiz, adeta bize, 'gidin siz Rabbinizle beraber savaşın' der gibi bizi yalnızlığa iten, bir başımıza bırakanlaradır. Her gün kardeşlerimizin şehadet haberlerini almaktasınız . Belkide yakın bir zamanda bizlerin şehadet haberleri sizlere ulaşacak.. Bizler bu yolda sonuna kadar yürümeye kararlıyız. Sizlerinde bizlerle olduğunuzu bilmek bize güç veriyor. Bizim bir canımız var onu da bu zulmün sona ermesi için vermeye hazırız. Fakat bizimle beraber olan siz kardeşlerimizin bizler için yaptıklarından fazlasını yapma imkânı var. Örneğin kardeşlerimiz bizler için gece namazlarında kalkıp dua etsinler. Maddi desteği olan kardeşlerimiz ise bizleri yardımlarında unutmasınlar. Burada yaşananları tarih sayfasına zulmün büyüğü olarak kaydetmektedir. Zorlu mücadelemizde bizimle olan kardeşlerimize de Rabbimiz inşallah ecirlerin büyüğünü derecelerin en yükseğini verecektir.

 

Bizleri dualarınızda unutmamanız dileğiyle Allah'a emanet olunuz..

 

Sizleri Allah için seven kardeşiniz Abdullah

 

(Kafkasya Cephesi - ÇİC Türkiyeli Mücahidlerin Emiri Komutan Abdullah)

Share this post


Link to post
Share on other sites

..........................ferhat114dk.jpg........................

 

Rusları perişan eden büyük mücahid : ŞEYH ŞAMİL

 

Şeyh Şamil ömrünü milletinin hürriyetine ve İslam beldelerinin bağımsızlığına adamış şanlı bir mücâhittir. O, yirmibeş yıl aralıksız devam eden muharebelerde koskoca Rus ordularını yenilgiden yenilgiye uğratmış, kan içici Moskof canavarına unutamayacakları şamarlar indirmiştir. İmam Şamil insanlığın düşmanı bir devlete karşı verdiği mücadelelerle sadece Kafkasya ve Türkiye'nin değil bütün hür dünyanın gönlünde yer tutmuş bir kahramandır.

 

İmam Şamil, 1797'de Dağistan'ın Buylank kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası, gönüllü olarak Osmanlı ordusunda hizmet etmiş bir subay olan Denghan Mehmet, annesi, Türkmen uruğlarından Pîr Budak Bey'in kızı Gülçiçek Hatun'dur.

 

Küçük yaşından itibaren sıkı bir eğitim görmüştür. Medrese tahsili yaparak dinî ilimlerde büyük ilerleme kaydetmiş ve zamanın âlimleri arasına girmiştir. İslam için seve seve canını ortaya koyan yiğit insanlar diyarı Kafkasya'nın namlı bahadırlarından silah kullanmasını, ata binmesini öğrendi. Delikanlılık çağına girdiğinde bileği bükülmez bir yiğit olduğu anlaşılmıştı.

 

Kalplerindeki iman ateşini küffar hücumlarına kalkan eden yiğit insanlar, şeyhlerine bağlı olarak tek yürek, tek bilek halinde Moskofa karşı mücadele ediyorlardı.

 

Zengin arazisiyle, mükemmel havası ve manzarasıyla cennet diyar Kafkasya'yı ele geçirmek Rusya'nın en büyük gayesi olmuştu. 1927'den sonra Rusyamn hücumları sıklaşmıştı.

 

Müslüman Kuzey Kafkasya ahalisi, devrin en modern silahlarıyla ve sürüler halinde saldıran Moskoflara karşı kahramanca karşı koyuyorlardı.

 

1832 senesinden itibaren Kuzey Kafkasya'da istiklal meş'alesi asırlara nam salacak bir kahramanın eline geçecek ve yiğit insanlar İmam Şamil'in kumandasında zaferden zafere koşacaklardır.

 

Gimri Muharebesi ve Şamil'in yaralanması

 

17 Ekim 1832'de Ruslar Şamil'in büyüyüp yetiştiği Gimri kasabasını basar. Kasabada göğüs göğüse müthiş bir muharebe olur. Düşman çok kalabalıktır ve topu tüfeği vardır. Gimri'liler bir avuçtur, yeterli

 

silahlan yoktur. Fakat şehidliği en yüce makam kabul etmiş bu mü'min insanlara göre düşmanın maddî üstünlüğünün hiç bir kıymeti yoktur. Başlarında Şeyleri Gazi Muhammed ve bileği bükülmez yiğit Şamil vardır. İkisi de ön saflarda savaşıyor ellerinde şimşek çakan kılıçlan müthiş bir hızla işliyordu. Bu durumu gören Gimrililer taze bir güçle Moskofa kılıç sallıyorlardı. Fakat ne yazık ki, düşman ateşi ve kılıçları önünde devamlı şehit veriyorlar, sayılan gittikçe azalıyordu. Muharebenin en kızgın anlannda İmam Gazi Muhammed de Şamil'in yanı başında şehit düşmüştü.

 

Düşman baskınından önce gazi Muhammed'in Şamil'e söyledikleri gibi olmuştu herşey. Gazi Muhammed Şamil'e şöyle demişti:

 

"Ey Şamil, artık bana yolculuk göründü. Benden sonra Hamzat imamlığı eline alacaktır. Fakat o da ancak, pek az muammer olacak, Kafkasya'nın mukadderatına senelerce sen hükmedeceksin, yıldızın uzun seneler bu dağlarda güneş gibi parlayacak, namın dünyaları tutacak, çarlara boyun eğmeyecek, çar ordularına kan kusturacaksın. Gimri'yi bugün bırakıp gitsen bile yine kurtarır, benim mezarımı düşman ayakları altında bırakmazsın inşaallah."

 

Şeyhinin şehit düştüğünü gören Şamil, daha bir bilenmiş olarak düşmanın ortasına top güllesi gibi atılmıştı. Büyük bir maharetie işleyen kılıcı her inip kalkışında bir Moskof askerini yere seriyordu. Sağ elindeki hançeri de sol elindeki kılıç gibi ustalıkla kullanıyor, iki kolu şimşek gibi işliyordu. Fakat pusuda bekleyen ve fırsat kollayan bir düşman askeri süngüsünü hırsla Şamil'e saplamıştı. Süngü yiğit Şamil'in göğsünden girip sırtından çıkmıştı. O vaziyetteyken bile süngüyü saplayan askeri gebertmiş, ardından süngüyü çekip çıkardıktan sonra vuruşmaya devam etmişti. Gittikçe güçten düştüğünü farkedince vuruşa vuruşa savaş meydanından çekilmiş ve kayıplara karışmıştı. Durumu gören Gimri müezzini onu baygın halde bulmuş ve sırtına alarak o bölgenin meşhur hekimi Cerrah Abdülaziz Efendiye götürmüştü.

 

Yirmi beş gün baygın halde yatan Şamil uyandığına başucunda duran annesine ilk olarak; "Anam, namaz vakti geçti mi?" diye sormuştur. Kâinatın Yaratıcısına karşı duyduğu bu mesuliyet hissi onu pişirecek ve kendisini yakından tanıyan Kuzey Kafkasyalılar Rabbine son derece bağlı bu yiğit Şeyhi başlarına imam yapacaklardır.

 

Gazi Muhammet'ten sonra imam olan Hamzat Bey'in 19 Eylül 1835'te camide şehit edilmesinden sonra Dağistan ve Çeçenistan ileri gelenleri imamlığa en layık olarak Şeyh Şamil'i görerek bunu kendisine teklif etmişlerdi. Fakat son derece mütevazi bir zat olan Şeyh Şamil bu teklifi kabul etmemiş ve yiğit askerlerden birini seçmelerini istemiştir. O seçilecek imamın emrinde bir nefer olarak dini için, vatanı için, milleti için mücadele etmeyi tercih etmekteydi. Fakat istiklâl mücadelesinin zafere ulaşması için kendisinin başa geçmesi uygun görülüyordu. Devamlı ısrarlar neticesinde Şeyh Şamil imamlığı kabul etmiştir.

 

İmam olan Şeyh Şamil düzenli bir ordu ve idari teşkilat kurmak üzere vakit kaybetmeden kollan sıvamış, kısa zamanda nasıl bir mahir teşkilatçı olduğun ortaya koymuştur.

 

İmam Şamil'in liderliğinde Kuzey Kafkasyalılar Çarın ordularına kan kusturmaya başlarlar. Kafkas dağları Rus ordulanna mezar olmaktadır. Ahulgol ve Surhay kuşatmasında İmam Şamil'in kumandası altında yapılan mükemmel müdafaa düşmana çok ağır kayıp verdirmiştir.

 

Çar I.Nikola maddî kuvvetle yenemediği Şamil'i hile ile yenmeyi dener ve bol bol mevki, makam, rahat bir dünyevî hayat vaadinde bulunduğu mektubu vasıtasıyla General Klug von Klugenav ve Miralay Yevdokimof vasıtasıyla Şamil'e gönderir. Çar'ın alçakça teklifine müthiş hiddetlenen Şamil Çar'ın elçilerine dönerek gürler:

 

"General: Senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana bizzat yapmak cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı, şu kırbacım verirdi.

 

"Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanlar topluluğunun kalblerinde kökleşen bu eşsiz zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kollan kalıncaya kadar bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir kuvvet alıkoymayacaktır.

 

"Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar yine dövüşeceğim. Son cevabım budur General!.. Ben Nikola'yı tanımıyorum!..."

 

Şamil'in bu cevabı Nikola'ya ulaştırıldığında, Çar, Kafkasyanın bu yiğit kartalını hile ile ele geçireceğine dair ümidimi kaybetmemiş, Kafkas ordulan başkumandanı General Feze vasıtasıyla ve onun ağzından Şamil'e teklifini tekrarlamıştır.

 

İmam Şamil'in General Feze'ye cevabı şöyle olmuştur:

 

"Ben, Kafkasya'nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah'ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahteden, özü, sözü doğru bir müslümanım.

 

Çar Birinci nikola'yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmiyeceğini General Klug'a anlıyabileceği bir dilden tekrar tekrar söylemiştim. Sanki bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hâlâ Tiflis'e davet edip duruyorsunuz. Bu davete asla icabet etmiyeceğimi şu mektubumla son defa olarak size bildiriyorum. Bu yüzden fâni vücudumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem bu kat'î kararımı asla değiştirmeyeceğim. Cevabım işte bundan ibarettir. Nikola'ya ve kölelerine böylece malum ola."

 

Şamil'in 28 Eylül 1837 tarihini taşıyan bu mektubundan sonra müthiş muharebeler başlamıştır.

 

Ahulgoh müdafaası

 

İmanın hem nur hem kuvvet olduğu ve hakikî imanı elde eden bir adamın kâinata meydan okuyabileceği sırrından gafil olan Çar, Şamil'in bu cevaplan karşısında şaşırmıştı.

 

Çar Kafkasya'ya modern silah ve bol cephane ile donatılmış üç ordu gönderir. 1838 ve 1839 yıllarında Şamil'in liderliğindeki Kafkasyalılarla Ruslar arasında müthiş muharebeler cereyan eder.

 

Şamil bütün Kuzey Kafkasya'yı dolaşarak, camilerde, meydanlarda halkı cihada davet eder. Yiğit insanlar bu davete büyük bir iştiyakla koşarlar.

 

1839 senesinde Şamil'in kumandasında on bin muharip bulunmaktaydı. Bunlar hiç umulmadık anlarda Çar ordularının tepesine yıldırım gibi iniyorlardı.

 

30 Mayıs 1839'da General Grabe kumandasındaki Ruslarla Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar arasında müthiş muharebe olur. Şamil'in kuvveti beş bin kişi, buna mukabil Ruslar otuz bin kişidir. Silah ve teçhizat durumu ise kıyas kabul edilmeyecek derecede Rusların lehinedir.

 

Şamil kuvvetleriyle birlikte ustalıkla çekilmiş ve Ahulgoh kalesine girmiştir.

 

Yetişen Rus ordulan kaleyi muhasara etmiştir. Muhasara aylarca devam eder. Kalede yiyecek ve içecek kalmamıştır. Cephane bitmek üzeredir. Şamil Rusların teklifi üzerine, ahalinin canlarına dokunulmayarak kaleden serbestçe çıkıp gitmelerine karşılık oğlu Cemaleddin'i rehin verir. Fakat Cemaleddin'i alan Ruslar kaleyi daha sıkı bir ateş altına alırlar.

 

Müthiş top ateşi altında kale bedenleri tahrip olmuştur. Şamil'in zevcesi ile iki yaşındaki yavrusu Mehmed Said şehit düşmüştür.

 

28 Ağustos 1839'da kaleye hücum eden Rus askerleriyle boğaz boğaza mücadele olur. Şamil ve askerleri son bir gayretle vuruşmaya devam etmektedirler. Kalede bulunan kadınlar düşmanın eline geçmektense ölmeyi tercih ederek kendilerini uçuruma atmaktadırlar.

 

Kalede taş üstünde taş kalmamıştır. Ayakta kalan sayıları yüze varmayan yiğitler son güçlerim ortaya k****ktadırlar. Dayanmanın mümkün olmadığını gören Şamil adamlarına çekilmelerini söyler. Kendisi de yaralı vaziyette, yine kendisi gibi yaralanmış sekiz yaşındaki oğlu Gazi Muhammed'i sırtına bağlayıp dik kayalara tırmanarak düşmanın arasından kaçmaya muvaffak olur.

 

Düşman şehitler arasında Şamil'i ararlarken o bir çoban vasıtasıyla Rus kumandanına şu mektubu gönderir:

 

"General! Çarına haber ver ki, Kafkasya'nın bağrında daha binlerce Ahulgoh var ve on binlerce surlar ve kuleler başlarını Rablerine kaldırıp ecelini susayanları bekliyor.

 

Silahlarınızın vücudumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilaçlarla şimdiden iyi ettim ve harbe hazırlandım. Kalbimde açtığınız evlât, ayal ve hemşireme ait dört yaranın hiç hükmü yoktur. Geri kalan evlât ve ayalimi de şimdiden vatan ve Cenâb-ı Allah'a kurban adadım.

 

Size ve Çarınıza her şeyi bol bol vereceğiz. Fakat vatanın hürriyet ve şerefini asla!..

 

Ahulgoh'ta aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin çarınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek tekrar geliniz. Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımızı kundaklayınız, ekinlerimizi yakınız, meyve ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz. Bütün bunlar Kafkas'ın ezelî hürriyet ve istiklâl aşkını körüklemekten başka hiç bir şeye yaramıyacaktır.

 

Çarlar ölecektir, Petro'larınız ve Katerina'larmız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak hür ve mesut olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun."

 

Ahulgoh'un düşmesinden sonra Şamil dağ bayır dolaşarak yeniden ordu kurmaya gider ve 1840'tan itibaren teşkilatlı bir ordu kurmaya muvaffak olur. Altı bin kişilik ordunun 2500'ü piyade, 3000'i süvari, 500'ü de muhafız kıtası idi. Bu orduda sadece 12 top bulunmaktaydı.

 

Karargâhını Dargo'ya kuran Şamil orduyu, Ahverdil Muhammed, Şuayip Molla, Hacı Murat ve Tilit'li Murtaza Ali kumandalarında dörde taksim eder.

 

Şamil'in ordusu, sayıları 50 binden fazla ve topçu kuvveti bakımından da yirmi misli fazla olan Rus ordusuna karşı yıldırım muharebeleri yapmaya başlar.

 

Zaferden zafere...

 

Müthiş harp taktikleri uygulayan Şamil Rusları perişan etmeye başlar. Şamil merkezdeki kuvvetlerin idaresini eline alarak dört bir tarafa yetişiyor, düşmanı şaşırtıyordu.

 

1843'teki Birinci Dargo muharebesinde Rus ordusu perişan edilerek büyük miktarda esir ve cephane alınır.

 

Çar Nikola'nın hazırlattığı 4 ordu da peşpeşe bozguna uğratılır.

 

Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar destanlar yazmaktadırlar. 30 Ağustos 1843 günü yapılan hücumla Unsokul kalesi 3 Eylül 1843'te de Satanah kalesi ele geçirilir.

 

Bundan sonra zaferler birbirini takip eder. Hossat zaptedilir. 9 Kasım 1843'te Gergebil Ruslardan geri alınır. Şamil şeyhinin mezarını Rus askerlerine çiğnetmemiştir.

 

l Ağustos 1845'te Dargo'yu saran Rus orduları perişan edilir. Mağrur General Vorontsof Dargo'da müthiş bozguna uğrar ve büyük miktarda cephane bırakarak kaçar.

 

Şamille baş edemiyeceğini anlayan Rus kumandanlarından Prens Vorontsof tüyler ürpertici bir icraata girişir ve Ağustos 1845'te Çeçenistan ormanlarını yakar.

 

Düşmanla anlaşmanın cezası ölümdür

 

Rus ordularının üzerlerine geldiğini gören Çeçen'ler kadın ve çocukları kurtarmak için Ruslarla anlaşma yapmak isterler. Fakat bunun için İmam Şamil'in reyini almaları gerekmektedir. Ne var ki, bu hususta İmam Şamil'in zerre kadar taviz vermediğini ve düşmandan yüz çevirmeyi idamla cezalandırdığını bilmektedirler. Neticede kura ile iki kişi tesbit edip Şamil'e gönderirler. Bu elçiler önce İmam Şamil'in anasını ziyaret ederek, Şamil'in muvafakati için aracı olmasını rica edip yalvarırlar. Şamil'in anası yalvarmalara dayanamayıp oğluna tavassutta bulunur.

 

Bu durumu gören Şamil, derin üzüntü duyar. Canevinden vurulur. Çünkü düşmanla anlaşmanın cezası ölüm, anlaşmak için aracı olmanın cezası ise yüz sopadır. Yirmi beş senelik şanlı mücadele esnasında bu hükümlerden zerre kadar taviz vermemiştir.

 

Uzun tefekkürden sonra hükmü verir. Anasına yüz sopa vurulacaktır. Bu hükmü işiten ananın cevabı şudur:

 

"Oğul, Allah'ın adaletini yerine getirmeden bir lahza geri durursan sana verdiğim sütü helâl etmem."

 

Şamil anasının cezasını çekmeyi üzerine alır ve kendisine yüz sopa vurulmasını ister. Emir kesindir. Müritleri kendisinin yerine cezayı yüklenmek isterlerse de şiddetle reddedilirler. Neticede ceza en ağır şekilde uygulanır ve İmam Şamil'e yüz kamçı vurulur.

 

"Mukaddes dâva uğruna, bin ana ve bin Şamil feda olsun!" diyen İmam Şamil, anasına ait küçük bir vatanî ihmal ve gafletin cezasını bizzat kendisi tekeffül etmiş ve ödemiştir.

 

Osmanlı Devletinden yardım isteniyor

 

Mahdut imkânlarıyla Ruslarla mücadele eden ve onları perişan eden İmam Şamil kesin netice alınması için Halife-i Müsliminden yardım ister. Bu maksatla 1853'te Muhammed Emin isimli kumandanını Sultan Abdülmecid'e gönderir. O yıllarda osmanlı Devleti İngiltere ve Fransa ile ittifak ederek Rusya'ya sefer yapma hazırlığı içerisindedir. Şamil'e göre, Rusya'ya öldürücü darbe Kırım'dan değil, Kafkasya'dan vurulabilirdi.

 

Kafkasya çok zengin bir ülkeydi ve Rusya ile Osmanlı Devleti arasında aşılmaz bir set olabilirdi.

 

Kafkasya'da çeyrek asırdır İmam Şamil'in liderliğinde verilen mücadelede, sayısı gittikçe artarak ikiyüz bine ulaşan muazzam Rus ordusu bozguna uğratılmıştır. Osmanlı ordusunun yardım ve desteğiyle Ruslara öldürücü darbe vurulabilecekti.

 

Sultan Abdülmecid, İmam Şamil'in kumandanını büyük bir alaka ile karşılamış ve derhal İmam Şamil'e yardım gönderilmesini emretmiştir. Bu maksatla büyük bir donanma Kafkasya'yı kurtarmak üzere ağzına kadar silah ve cephane dolu olarak yola çıkarılmıştır. Ne var ki, zengin belde Kafkasya'ya Osmanlı nüfuzunun girmesini istemeyen müttefik ülkeler, Kafkasya'ya giden yardım gemilerini çevirerek, malzemeleri Sivastopol'a yığmışlardır. Böylece Kafkasya'nın istiklal ümidi kaybolmuştur.

 

Şeyh Şamil'in Müdafaa Muharebeleri ve Esir Düşmesi

 

Çar II.Aleksandr, bir avuç insanın koskoca bir imparatorluğu çaresizlik içerisinde bırakmasını gururuna yediremiyordu. Meseleyi halletmek için büyük askerî birlikler hazırlatmıştı. Bu birliklerin sayısı bütün Dağıstan nüfusundan fazlaydı.

 

İmam Şamil bir avuç kahramanla, gözü dönmüş Rus sürülerine karşı kahramanca karşı duruyordu. Ne var ki, düşman kırmakla tükenmiyordu. Yüzlerce topu vardı. Büyük cephaneleri vardı ve silahlar devamlı ölüm kusuyordu. Son çarpışmada Şamil'in askerleri eriye eriye yüz kişi kalmıştı. Kadın ve çocuklar vardı. Durumu ören Şamil, kadın ve çocuklara ve yerli ahaliye dokunulmamak kaydiyle teslim olmuştur.

 

Kafkas Kartalı 6 Eylül 1859'da esir alınmıştır. Kırk kişilik maiyyetiyle birlikte Başşehir Petersburg'a götürülmüştür. On sene Rusya'da esir kalan Şamil, Çar'dan İstanbul'a gönderilmesini ister. Bu isteğin kabul edilmesinden sonra İmam Şamil 1870'te İstanbul'a gelir. Büyük bir kalabalık bu şanlı mücahidi büyük bir coşkunlukla karşılar. İstanbul bir bayram günü yaşamaktadır. Aziz misafirleri şehirlerine teşrif etmiştir...

 

Şamil'i getiren gemi Dolmabahçe sarayı önüne demirlemiştir. Büyük kahramanı bizzat Sultan Abdülaziz karşılamış ve onu büyük bir muhabbetle bağrına basmıştır. Sultan Abdülaziz sevincini şöyle ifade etmektedir: "Babam sultan Mahmut mezarından çıksa idi ancak bu kadar sevinç ve heyecan duyabilirdim!"

 

Sultan Abdülaziz Han aziz misafirine nasıl ikram edeceğini, onu nasıl ağırlayacağını bilemez âdeta. Günlerce başbaşa sohbet ederler.

 

İmam Şamil son günlerini mübarek beldelerde, yüce Nebi'nin (a.s.m.) makberinin bulunduğu Medine'de geçirmek istemektedir.

 

Rusya'dan ayrılırken geri dönmesi şart koşulmuş ve bunun için oğlu Muhammed Şefiî rehin alınmıştır.

 

Sultan Abdülaziz İmam Şamil'in son günlerini mübarek beldelerde geçirmesine müsaade edilmesi için Rus Çarına aracılıkta bulunur ve bu talep kabul edilir. Bundan sonra İmam Şamil mübarek beldelere gider ve haccını ifa eder. Hac esnasında dünyanın dört bir yanından gelen hacılar nâmını işittikleri bu şanlı mücahidi görmek, elini öpüp, duasını almak isterler, lâkin ister istemez izdiham meydana gelir. Bu duruma çare olmak üzere idareciler Şeyh Şamil'i Kabe'nin damına çıkarırlar. Bir müddet orada duran İmam Şamil'i hacılar doyasıya seyrederler.

 

Büyük bir izzet ve ikram'la ağırlanan İmam Şamil 17 Şubat 1871'de Medine-i Münevvere'de ruhunu Rahman'a teslim eder.

 

İmam Şamil'in cenazesi Cennetü'1-Baki denilen ve Peygaber Efendimizin (a.s.m.) zevcelerinin ve pek çok sahabenin de medfun bulundukları kabristana defnedilir.

 

17 şubat vefat yıldönümüydü...Ruhuna el fatiha...Amin

 

YOLUN YOLUMUZDUR !..

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Kafirin önünde eğilmektense, hür olarak ayakta şehid olmaya tercih ederim."Emir Tahir Batayev şehid oldu !..

 

img45ca43f52bc01.jpg

 

Emir Tahir BATAYEV Gudermes İlçesinde Rus ve işbirlikçilerle girdiği çatışmada şehit olmuştur Bir operasyon öncesi bölgeye kontrol etmek ve plan yapmak için tek başına gelen Tahir batayav Ruslarla karşılaşmış ve rusların teslim ol çağrısına ateşle karşılık vermiştir.

 

Emir Tahir Batayev 1,5 saat boyunca tek başına ruslarla çatışmış,9 Rus subayını öldürüken 7 kişiyide ağır yaralı olarak bırakmıştır

 

Rabbim şehadetini kabul etsin ey şehit seni unutmayacağız

 

Tahir BATAYEV 1973 te 30 mayısta Çeçenistan Şalkovskoy ilçesinde dünyaya geldi. Tahir kendisi türk asıllı kumuk türklerinden olup Çeçenistan vatandaşıdır. Tahir 1980 da Şalkovskoy ilçesinde okula başladı ve 1991 okulu bitirdi. Tahir okuldan hemen sonra Groznıy Universitesini kazandı ve 5 senelik olan Hukuk fakultesinde okumaya başladı. Tahir çocukluğunda bile islama çok meraklı idi. Ve muhafazakar bir ailede yetişmişti. Kendisi Türkçe, Rusça, Çeçence, İngilizce dillerini biliyor.1994'te Çeçenistanda başlayan Rus-Çeçen savaşından dolayı okula devam edemedi. Rus işgalci güçlerine birinci günden beri karşı çıkan ve sonra mucahid birliklerine katılan Tahir, savaş konusunda kendisini yetenekli göstermeye başardı. Yakın arkadaşları onu kendilerine komutan olarak seçtiler ve 1995'te Genel kurmay başkanı olan Aslan Maskhadovun karargahına giderek 100 kişil grubunu atnıtan Tahir, her türlü görevi almaya hazır olduklarını aşıkladı. Aslan Maskhadov Tahiri kabul ederek Şalkovskoy bölge komutanına yardım etmek üzere bölgeye gönderdi.

 

1996'da Groznıy operasyonda göstermiş olduğu aktif mucadelen dolayı Çeçen İçkeriya Cumhuriyetin Halk Kahramanı madalyasını laik görerek kendisine takdim edildi.Askeri törende madalyayı alırken Tahir şu sözlerle çeçenlerin gönlüne girdi:

 

Kafirin önünde eğilmektense, hür olarak ayakta şehid olmaya tercih ederim.

 

1998 de Tahir Batayev evlendi ve yeni bir yuva kurarak hayata bir renk kattı. 1999 da tekrar patlak veren ikinci Rus-Çeçen savaşında da geride durmayarak aktif olarak mucadelede yer aldı. Tahir Kuzey bölge cephesi komutanı Abdul-Vahhabın komutasında savaşmaya başladı. Tahir Abdul-Vahhabın şehadetinden sonra Komutan olan Kamal- Leçi Eskiyevin yardımcısı olarak göreve getirildi. Bu dönemde yaklaşık 25 başarılı operasyon düzenleyen Tahir bölgede ün kazanmıştır. 30 ocakta 2006 da Kamalin de şehadetle tanıştıktan sonra bölgede Tahir Emir oldu. Bu günlerden beri mucadele eden Emir Tahir çok başarılı operasyonlar düzenlemektedir. Rus gizli servisin ve Rus birliklerin bölgede en biyik düşmanı ilan edilen Emir Tahir sadece 2006 da yaklaşık 350 rus askerini ve 35 zırhlı aracını ve 40 rus yanlısı munafiklerini imha etmiştir. İki sefer büyük operasyon düzenleyerek Şalkovskoy bölgesini tamamen kontrol altına alarak Rusların yapmış oldukları bölgeyi kontrol ediyoruz şeklindeki açıklamalarını yalnış olduğunu göstermiştir. Son operasyon olarak 2006 da ramazan ayından önce bölgedeki en üst düzey Rus yetkilisini öldürmüşlerdir Çeçenistan İçkeriya Cumhurbaşkanı Dokku Umarov tarafından Emir Tahire 20 Eylül 2006 ´da General rutbesi verilmiştir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevgili salihbey ALLAH razı olsun, ne güzel hazırlamışşınız . YÜCE ALLAHIMIZ O MÜBAREK KUTLU ŞEHİDLERİN ŞEFAATLERE BİZLERİDE NAİL EDER İNŞALLAH .....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çeçen mücahidler destansı direnişlerini sürdürmeye devam ediyor. Bas-Ğordali bölgesinde 32 Rus ve İşbirlikçi öldürüldü ve 50 kişi yaralandı...

 

Emir Osmana bağlı Çeçen İçkeriya Cumhuriyeti Askeri Şura Mücahitleri bugün Bas-Ğordali bölgesinde Rus ve işbirlikçi hainlerle şiddetli çatışmalara girdiler.

 

Yaklaşık sabah 8:00 sularında başlayan ve akşam saatlere kadar devam eden çatışmalara rus ve işbirlikçi hainlerden yaklaşık 1000 kişi operasyona katıldı. Mücahitlerden ise ilk belirlemeye göre 120 olduğu açıklandı.

 

Ancak öğle saatlerinde mücahitlerin yardımına bölge sorumlusu ve komutanı Zaurbek Avdarhanov Çeçen İçkeriya Cumhuriyeti ve Kuzey Kafkasya mücahitlerin ve Askeri Şura başkanı Dokka Umarov'un emriyle Emir Osman'ın yardımına 200 mücahit ile birlikte yetişti.

 

Çatiışmalar sırasında Rus ve işbirlikçi hainler askeri helekopter ve Uçaklar kulandıkları gelen haberler arasında. Ve yaklaşık 35 tane zırhlı araç ve 10 tane "URAL" tipi askeri kamyon operasyon bölgesine geldiği açıklandı.

 

Çatışma öğle saatlerinde çok şiddetli oldu ve ruslar ve işbirlikçi hainler önde gelen iki kişiyi kaybettiler." SEVER" adlı birliğin !

 

Komutanı Muslim mücahitler tarafından ilk öldürülenlerin arasında olduğu bildirildi. Mücahitler Emir Hayrullah'ın intikamını da almış oldular.

 

Bu şahıs Emir İsa ve Hayrullah'ın şehit olmasında birinci rol oynayan münafıklardan idi. Emir Zaurbek bölgeye ulaştıktan sonra çatışmanın gidişatı tamamen değişti. Ve rus ve işbirlikçiler tamamen yenildiler ve panik içinde kaçmaya başladılar.

 

En son yerli kadınları rehine alarak kendilerini kurtardılar. Hainler ise Ruslar tarafından ortada bırakıldı.Bölge şuan bile havadan bombalandığı gelen haberler arasında.

 

Mücahitler ise 6 haini yakaladı ve esir aldı ve çok sayıda silah ele geçirdiler. Allah Osmana ve Zaurbek'e bugün büyük bir zafer verdi.

 

habervakti.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

:)

 

Çilekeş gönüldaşımın verdiği videoyu izledim.Şimdi ben bu .içlere iman öfkemi göstersem birileri bana yahu ayıp değil mi müslüman öyle konuşur mu falan diyecek...

 

Savaşın da bir hukuku vardır, savaş da bir sanattır.Esirlerin de hakları vardır, çocukalrın da kadınların da...

 

Şimdi ben bu rus omon larına ne diyeyim ? o.çocuğu mu diyeyim, a.a. sinkaf mı diyeyim...Demiyeyim mi ?

 

Diyorum ulan

 

Bizi "tatlı su balığı" müslümanı haline getiren / getirmeye çalışan karı kılıklı sahtekar mirasyedi naziklerden değilim elhamdülillah !..

 

Bu rus Or...çocuklarından intikam almaya bizi memur et ya Muntakıym !..

 

:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...