Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
mehmet

Abdullah Gül'ün Üstad'a Telgrafı

Recommended Posts

Necip Fazıl Kısakürek'e...

 

İslam davasının zerre tavizsiz müdafii Üstadımıza İslam davasının agora meydanlarında sağırların kulağını patlatacak gür seslilikte aksiyoneri Büyük Doğu Gençliğinin ruh gıdası mecmuanızı tekrar çıkarışınızdan dolayı size minnettarlıklarımızı arzeder, hangi şartlar altında olursa olsun hal neyi icap ettirirse ettirsin yüzde yüz emrinizde olduğumuzu bildirir hürmetlerimizi sunarız. Yarın elbet bizim elbet bizimdir. Gün doğmuş gün batmış ebet bizimdir.

 

Mehmet Tekelioğlu

Abdullah Gül

Ahmet Taşcı

3-7-1969

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konuyu ben yeni okudum. Ancak eleştirileri pek begendiğimi söyleyemeyeceğim. Yanlış anlamayın Abdullah Gül ü savundugum için değil,eleştirilerin dayanaksız oldugunu gördügüm için, hatta eleştiri olma özelliğinden yoksun yazılar oldugu için...Yoksa o zaman öyleymişler şimdi yaptıklarına bakınız tarzından, somut örnekler vermeksizin yapılan eleştiriler nazarımda pek bir anlam taşımıyor. Sizlerden istirhamım eleştirilerinizi örneklerle desteklemeniz ( şöyle bir hamle yaptıklarından dolayı böyle düşünüyoruz şeklinde ve nasıl olması gerektiğinide belirterek) ve trradomir kardeşiminde de dile getirdiği gibi "ah bu siyaset" diyerek bazı olayları değerlendirmeniz, mevzulara daha geniş bir perspektiften bakmanız yönündedir. Yok avrupanın kölesi amerikanın iti yok bilmem kimin bilmem neyi...vs. Bu tarz söylemler gereksiz ve seviyesiz.He dogrudur veya yanlıştır orasını tartışmıyorum. Ancak olayların batıni yönlerinide araştırmaya davet ediyorum sizi zira bunda fayda vardır …Tekrar söyliyeyim derdim polemiğe sebebiyet vermek yada birilerini savunmak değil.

 

 

Türkiye yönetilmesi dünyada en güç olan üçbeş ülkeden birisidir. Coğrafi, askeri, toplumsal, ahlaki , tarihi, siyasi ve daha birçok özelliği itibariyle bu tezimiz desteklenmektedir.Yani türkiyede biryerlere gelebilmek ve birtakım faaliyetleri yerinde ve zamanında yapabilmek pek te kolay bir iş olmasa gerek. Zira ülkenin önemli yerlerinde kimler olduğunu, bu önemli yerlerin nereleri oldugunu da göz ardı etmemek gerekli diye düşünüyorum. Nacizane fikirim. Surç-i lisan ettiysek affola ve düzeltile.Eksiz bişeyler varsa eklenile. Acele oldu biraz :rolleyes: zaten çok sık giremiyorum siteye

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest TaneR

Evet gülüyorum Sadece Gülüyorum...Üstadımızın Konağını Hangi Diller Yıktırdı Acaba? hangi şartlar altında olursa olsun hal neyi icap ettirirse ettirsin yüzde yüz emrinizde olduğumuzu bildirir hürmetlerimizi sunarız.

 

 

 

 

Yarın elbet bizim elbet bizimdir. Gün doğmuş gün batmış ebet bizimdir.

 

Bu Muhtemeşem Şiirin Misralarini Abdullah beyin telgrafından ayırıyorum.

 

İşte siyaset

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Şahsen fikir beyan etmem uygun düşmeyebilir, eleştirilere genel manada katılmadığımı yazmam yeterli olur sanırım, detaya girmiyorum. Yalnız bir düzeltme yapmak istiyorum: Yıkım ruhsatı CHP'li Selami'nin Kadıköy Belediyesi'nden çıkmıştır. Olay da sessiz sedasız gerçekleşmiştir. Hatta malesef medyada dahi gereken yankıyı uyandırmamıştır.

 

Bu hadisede kabahat hepimizin. Avukatın da belirttiği gibi o binanın mülkiyetini alıp gereken ihtimamı göstermeliydik. Hükümet de göstermeliydi elbet.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Abdullah Gül nihayet Cumhurbaşkanı adayı ve muhtemelen seçilecek..

Ben üstadın kitaplarını okuyan ve onu seven insanların, üstadın kalitesinden mutlaka paylarına düşeni almış olacaklarını düşünüyorum; Bu anlamda Sayın Gül'ün rezil siyaset agorasında bir kalite ve keyfiyet sahibi olduğu kanaatindeyim. Tabi dışardan kabaca bir değerlendirme, iç dünyasını bilemeyiz...Bir arkadaşın belirttiği gibi Türkiyede siyaset kolay iş değildir;eğer bir dünya görüşüne sahipseniz tabi..Yoksa siyaseti köşeyi dönme aracı olarak görürseniz, (ki sözde muhafazakar kimlikli siyasilerimizin çok büyük ekseriyetle böyle olduklarını düşünüyorum) o zaman dünyanın en verimli memleketi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bugün Üstad yaşasaydı geçmişte onlar için söylediği sözü tekrar söylerdi heralde. "İMAN BANKNOTUMUZUN SAHTESİ"

 

Bu kadar güzel tarif edilemezler...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bugün Üstad yaşasaydı geçmişte onlar için söylediği sözü tekrar söylerdi heralde. "İMAN BANKNOTUMUZUN SAHTESİ"

 

Bu kadar güzel tarif edilemezler...

 

Keşke bunu dememiş olsaydınız demiyeceğim...

Bu sizin yazdıklarınızda ne kadar samimi olduğunuzu açıkça göstermiş.

Yukarıda yazmış bulunduğunuz "onlar" zamiri içinde Abdullah Gül'ün de bulunduğunu hiç bir şeye dayanmayarak, yalnızca siyasete milli görüş çizgisinde başlamış oldugunu göz önünde bulundurarak ve üstadın da o dönemdeki bir kısım milli görüşçülere haklı gerekçelerle söylemiş olduğu sözleri bir şekilde duyarak tamamen varsayımlar veyahut tahminlerle, yılları gözönünde bulundurmaksızın ifade etmişsiniz yazık...

 

 

Halbuki üstadımızın Erbakan'a ve yanındaki balmumlarına "İman banknotumuzun sahtesi" diye hitap ettiği yıllarda sayın Abdullah Gül'ün henüz siyasete adım atmamış oldugunu ve üniversite yıllarında oldugunu bilseydiniz yukarıdaki üzücü metni yazmayacaktınız.Şimdi Abdullah Gül'ün hayatına ve o yıllara gidelim;

 

"Abdullah Gül 29 Ekim 1950’de Kayseri’de doğdu. Orta öğrenimini Kayseri Lisesinde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdi. Mezuniyet sonrası aynı fakültede doktoraya başladı. Lisan öğrenmek ve doktora çalışmalarını yürütmek için burslu olarak gittiği Londra ve Exeter’de iki yıl kaldı. Türkiye’ye döndükten sonra Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nün kuruluşunda çalıştı ve bu bölümde İktisat dersleri verdi. 1983 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden Doktora aldı.

 

1983-1991 yılları arasında merkezi Cidde’de olan İslam Kalkınma Bankası’nda ekonomist olarak çalıştı.

 

1991’de Uluslararası Ekonomi dalında Doçent oldu.

 

1991’de Refah Partisi Kayseri Milletvekili olarak Parlamento’ya girdi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi oldu. " http://www.abdullahgul.gen.tr/TR/

 

"Abdullah Gül, (d. 29 Ekim 1950, Kayseri). Türkiye Cumhuriyeti dışişleri bakanı.

 

Babası Gülükimamı ailesinden Ahmet Hamdi Gül, annesi Satoğlu ailesinden Adviye hanımdır. Abdullah Gül'ün büyük dedesi, 1915'lerde Siirt'ten Develi'ye gelip yerleşmiş bir araptır. Orta öğretimini Kayseri Lisesi'nde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne girdi. Aynı fakülteden doktorasını ve doçentliğini aldı. Daha sonra, Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde iktisat dersleri verdi. Öğrencilik yıllarında Büyük Doğu'cu Gençlik Örgütü MTTB bünyesinde yer aldı. Memleketi Kayseri'de Büyük Doğu'cu olarak tanınan Ali Biraderoğlu ekibiyle çalıştı.

 

1983-1991 yılları arasında İslam Kalkınma Bankası'nda ekonomi uzmanı olarak çalışan Gül, 1991 yılında Refah Partisi'nden 19. Dönem Kayseri Milletvekili olarak parlamentoya girdi. 1993'te Refah Partisi'nde Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Abdullah Gül, 1995'te yapılan genel seçimlerde, ikinci kez Refah Partisi 20. Dönem Kayseri Milletvekili seçildi." http://tr.wikipedia.org/wiki/Abdullah_G%C3%BCl

 

 

 

 

"Abdullah Gül 1968'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne girdi. Bu dönemde, üniversiteler, politik gerilim ve şiddetin odağı haline gelmişti. Sağ-sol kutuplaşması, üniversite işgalleri, boykotlar ve kavgalar üniversitelerden başlayarak tüm topluma yayılmaktaydı. Bugünün siyasi aktörlerinin pek çoğu, o yıllarda öğrenci hareketlerinin içinde yer almıştı. Ancak 68 kuşağının, 12 Mart 1971 Muhtırasıyla daha da dramatik hale gelen hazin öyküsü, pek çok gencin de, “kayıp kuşaklar” olarak yitirilmesine sebep olmuştu.

 

Abdullah Gül, üniversite yıllarında fikri mücadelesini aktif olarak Milli Türk Talebe Birliği çatısı altında sürdürdü. Üniversite yılları boyunca yakından takip ettiği Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç Cemil Meriç ve İdris Küçükömer gibi düşünürlerin temsil ettiği fikir çizgisi, yaşanan olayların etkisiyle siyasi bir kimliğe de bürünmüştü. Öyle ki, Gül ve arkadaşlarının fotoğrafları sol gruplar tarafından duvarlara asılmış ve aylarca üniversiteye girmeleri engellenmişti." http://www.abdullahgul.gen.tr/TR/

 

Abdullah Gül'ün siyasete giriş yılları 90lı yıllardır ki malumunuz o yıllarda üstadımız hakkın rahmetine kavuşmuştur. Gül gençlik yıllarında herhangi bir siyasi partiyle münasebeti olmayan bir şahsiyettir. Üniversite yıllarında M.T.T.B. de çalışmış ve icra komitesi başkanlığına kadar yükselmiştir. Yukarı da da belirtildiği üzere Gül'ün refah partisi ile tanışması 1991 yılında büyük oglunun sünnet düğünü vesilesi ile tevafuken olmuştur.

 

Tüm bunlar göz önüne alındıgında "iman banknotumuzun sahtesi" gibi başkaları kastedilerek söylenen sözün Abdullah Gül ile yalnızca bir dönem milli görüş çizgisinde yol aldıgı için ilişkilendirilmesi gerçeği ne kadar yansıtır siz karar verin. Ben yinede sayın kurt kardeşimin herhangi bir art niyet taşımaksızın, tahminleri dogrultusunda böyle bir fikri ortaya attığı kanaatindeyim. Saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Edep çerçevesi içerisinde belirttiğiniz görüş için teşekkür ediyorum.

 

Fakat adı geçen şahıs "o yıllarda üniversitedeydi" gibi sözler onu kurtarmaya yetmez. Üstad genel olarak o fikri savunanları kastetmiş olsa gerek o sözüyle. Adı geçen kişi sonuçta o çizginin üzerinde yıllarca yürümüş biridir ve bir anda o partiye gökten düşmemiştir.

 

Ayrıca; adı geçen şahıs ve avanesi Milli görüş gömleğini çıkarıp, onun yerine önünde AB, arkasında ABD yazan bir tişört giymişlerdir. Onların şeriatçılıkla suçlanması da yanlıştır, çünkü hahamlarla papazlarla yoldaş olmuşlardır; zaten misyonları da budur. Papalığın "Dinlerarası diyalog" projesinin siyasi ayağını teşkil etmektedirler.

 

Adı geçen şahsın siyasi kimliğini karıştırmak istemezdim ama onun Üstadla aynı çizgide gösterilmesini hazmedemem. Bugün milli ve manevi değerlerde verilen tavizlerin baş müsebbibi, milletimizin manevi değerlerini sömürerek koltuk sahibi olan partidir. Bahsi geçen partiyle, o partinin üst kesimlerindeki kişilerle Necip Fazıl'ın adının aynı cümlede geçmesine bile katlanamam. Partinin alt kesimlerinde Üstada samimiyetle bağlı olanlar olabilir, ama diğerleri hakkında aynı şeyi söyleyemem. En azından bunu hareketlerine yansıtmıyorlar.

 

Konu açıldıkça açılıyor, konunun saptığını düşünebilirsiniz. Ama bunları adı geçen şahsın Üstadın fikirleriyle hiç ilgisi olamayacağını göstermek için yazdım.

 

Selam, sevgi, dua ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konu mecrasını yitirmek üzere. Eğer konuya Abdullah gül üstadın yanında diye bakarsak kahraman gibi yok öyle değil de işe türkiyeyi ab insanhakları mahkemesine vermesi açısından bakarsak daha farklı bir yafta koyarız(koyabiliriz)...gibi gibi... bu yüzden konuyu kitliyorum. Yönetimden onay gelmedikçe açmayacağız. saygılarımla...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Şu veya bu benim için önemli değil, zaten admin oluşum refikler arasında şeffaflık sorumluluğunu da beraberinde getiriyor; lakin sayın Gül hakkında yorum yapmadan hakkın teslimi hususunda kısaca bir iki genel (özel değil) noktaya temas etmeden geçemeyeceğim.

 

"- Millî Selâmet Partisi'ni balmumu adamlar ve merkezlerindeki nefsaniyet heykelinden temizleyiniz, neferlerinizin ayağındaki postal olalım!" (N-F-K)

 

"İMAN BANKNOTUMUZUN SAHTESİ" ifadesinin kontekstteki yeri, Abdullah Gül'ün bugünkü siyasi anlayışı (Erbakan çevresinden düşünün), denge politikasının manası ve üstadın "Rusya'ya karşı ABD" düşüncesinin altında yatan genel mana üzerinde sadece yarım dakika düşününüz ve bu kadar radikal konuşurken sözlerinizin varacağı noktaları iyi tartınız, vesselam.

 

Üstad, birkaç siyasi görüşle zaman zaman yakınlaşmış ve uzaklaşmıştır, bunun farklı sebepleri var. Milli görüşçülerle de, milliyetçilerle de, Demokrat Parti ve özellikle başlangıcında, çok kısa bir zaman da olsa Adalet Partisi güruhu ile de, çoğu zaman görülen bir umudu kovalamak ve bu umudu gerçekleşmiş kılmak amacıyla yakın ilişkiler kurmuştur üstad. Turgut Özal için de aynısı geçerli...

 

Fakat bu görüşlerden çoğu etrafında meydana gelen bazı ciddi yanlışlar üstadı bu görüşlerden bir ölçüde ayırmıştır. Umudun gerçekleşmeyeceğinin aşikar olması veya mevzubahis siyasi görüşlerin kendilerine yol olarak belirledikleri çizgiler üzerinde bulunan ciddi ve onarılması o an için gayr-i mümkün görünen yanlışlar manzumesi bu hadisenin sebebi olmuştur genel itibarıyla. Fakat üstadın bu görüşler hakkındaki yorumlarını dikkatle, bir bütün içerisinde incelediğimizde, tezatsız ve gayet intizamlı bir tablo beliriverir kafamızda. Özellikle Milli görüş veya milliyetçi cephe ile ilgili ifadelerine ve kurmuş olduğu İdeolocya Örgüsü binasına, yıllar boyunca mücadelesini verdiği inançlarına baktığımızda da, üstadın ne tamamıyla bu görüşlere intisab ettiğini, ne de tamamıyla bu görüşleri dışladığını görürüz.

 

Kullandığımız ifadelerin entegrist tahayyüllerin ürünü olmamasına ve ehemmiyet ifade eden noktaların gözden kaçırılmamasına dikkat etmeliyiz. Bir mevzuyu bir yönüyle ele alırken diğer yönü çöpe atmamalıyız.

 

Hassasiyetleri epeyce zorlayan bir konu olmuş. Kilitli kalsın...

 

Saygi ve selamlarimla

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...