Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
ARIYORUM

Levh-i Mahfuz Değişir mi?

Recommended Posts

Bir şahsın dervişi kendisinin Levh-i Mahfuz'da cehennemliklerin arasında isminin yazıldığını görmüş. Demiş ki:

"--Üstâdım zât-ı âlinizin ismini Levh-i Mahfuz'da cehennemliklerin arasında yazılmış görüyorum. Siz ibadet ediyorsunuz, namaz kılıyorsunuz ama, cehennemliklerin arasındasınız."

"--Ben ibadeti Allah emrettiği için yapıyorum. Cennetlik de olsam, cehennemlik de olsam, vazifem; onu yapmağa devam edeceğim! Ben onu senden önce kaç senedir görüyorum." demiş.

Yâni, vazifesine, kulluğuna hiç aksatma vermeden devam ediyor. Ertesi gün derviş yine gelmiş:

"--Efendim, baktım levha değişmiş. İsminizi cennetlikler arasında gördüm bu sefer..." demiş.

 

 

NOT : Bu yazı Prof. Mahmud Esad Coşan(Rh.a)'ın bir soruya karşı verdiği cevaptan alınmıştır.

 

Levh-i Mahfuz :Olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekândaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir 'levha'dır bu âlem. İlâhî ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programıdır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

LEVHİ MAHFUZ’UN DEĞİŞMESİ

 

 

Levhi mahfûzun hükümleri değişebilir; A’yân-ı sâbîte değişmez!

 

Niçin değişmez?

 

Çünkü, beyinde meydana getirdiği tesirler sâbitleşmiştir!..

 

Sabitleşmiş, tesbit olunmuş artık değişmez hale gelmiştir.

 

Senin Levhi Mahfûzun değişir.

 

Levhi mahfûz’unun değişmesi iki mânâda olabilir;

 

Birinci mânâdaki levhi mahfûzun değişmesi, yıldız tesirlerinin değişmesidir.

 

İkinci mânâdaki, levhi mahfûzun değişmesi, beyindeki belli değişikliklerin; yeni devrelerin faaliyete girmesiyle, o kişinin aldığı tesirlerin değişmesidir

 

İki yönlü, levhi mahfûzun değişmesi söz konusudur;

 

 

 

1-Levhi mahfûzun birinci yönünden değişmesi, vazifeli veliler dediğimiz, tasarruf sahibi kişiler tarafındandır. Belli tesirler güçlendirilir veya zayıflatılır veya yönlendirilir, böylece olaylar etkilenir!..

 

 

 

2-İkinci yönünden levhi mahfûzun değişmesi ise, kişinin tabiatını terk yolunda yaptığı fiîllerle, terkîbinin değişmesi; bu da beyindeki belli değişik devrelerin faaliyete geçmesi veya faaliyet hızının durdurulması yoluyla oluşur ve böylece de levhi mahfûzu değişmiş olur.

 

Âyette;

 

SİZE YERYÜZÜNDE VEYA NEFİSLERİNİZDE HER HANGİ BİR MUSİBET GELMEZ Kİ ANCAK BİZ ONU YARATMAZDAN EVVEL, BİR KİTAPTA YAZILMIŞ OLMASIN.’ (Hadîd-22)

 

 

 

Buradaki “size”den kasıt, terkib hükmüyle varolan, “insan” ismiyle anılan izafî varlıktır!..

 

“İnsan”, ismiyle anılan izâfî varlığın karşılaşacağı olaylar, başına gelecek şeyler; onun tabiatı dolayısıyla “müsibet” diye adlandırdığı nesneler, “levhi mahfûz” adıyla anılan, “İlâhî kitap’da” ; yani bizim bu günkü deyişimizle, burçlar, yıldızlar âleminde meydana getirilmiştir.

 

Bu tesirler, her bir birimin kendi terkibiyeti istikâmetinde onda belli olayları meydana getirecek; bunlar belli kazançlar, hâsılalar veya belli müsîbetler şeklinde ortaya çıkacaktır!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamün aleyküm kardeşim

Güzel bir yazı ama anlamadığım yerler var.

yıldız tesirlerinin
derken burçları kastediyorsun galiba.

 

Burçların yıldızların gerçekten tesiri var mı?

Yani burçlara inanılır mı? Yoksa yanlış mı anladım?

 

Burçlar biraz fala girmiyor mu?

Gelecek hakkında bilgi veriyor (hesapta).

Gaibi Peygamber Efendimiz bile bilmiyordu. Ancak ALLAH(c.c.) bilir.

 

Bunları açıklayabilecek bir babayiğit var mı?

Lütfen sağlam kaynaklarla açıklayınız.

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamakla beraber ben Levh-i Mahfuzun, olacakların bilgisini tutan kaynak olarak değişebileceğini sanmıyorum. Her ne olacaksa, o ezelde Allah katında takdir edilmiştir. Hadiselere edilen duaların veya diğer unsurların etkisinin bilgisi de Allah katında, yani levh-i mahfuzda mevcuttur. Aksi, sanki Allah'ın ilim sıfatıyla ve kader inancıyla çelişiyor gibi duruyor. Dediğim gibi bu konuda yeterli bilgiye sahip değilim.

 

Burçlar meselesinde de sadece doğulan ayın kişilikteki bazı özellikleri etkileyebileceğine dair bir hadis duymuştum. Lâkin bu bilgime de güvenmiyorum. Burçlara bakılarak tahminde bulunmak veya buna benzer düşüncelere kapılmak falcılığa götürür insanı ki bu Kur'an'da lânetlenmiştir.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konu aslında kaza-kader meselesine gidiyor.Bu konularda fazla durulmaması hadislerde tavsiye edilmiş bizlere.Dua insanın kesin olan kaderini bile değiştirirmiş.Ama bu da Allah'ın bilgisine dahil elbette ,hatta sadaka ömrü uzatır hadisinden yola çıkılıp ,çeşitli yorumlar yapılmıştır.Bir kısım alimler ömrün belli olduğunu ,uzayamıyacağını burdaki uzamadan maksadın bereketlenmesi olduğunu söylemişlerdi.Bir kısım da bunu gerçekten uzama olduğunu söylemişlerdir.Nasıl olur,orasını bilemem, mesele beni aşıyor.Ama konu derin bir konu ve fazla kurcalanmasa iyi olur diyorum.Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet , gardenya'nın dediği gibi bu konuya fazla girmemek gerekiyor, zira bizden istenen buna iman etmemiz..! bunu araştırın, bunu inceleyin vb. şekilde bir emir verilmemiş. Ve bu tip konulara mantık, akıl,fikir ermez.

 

Bu konu ile ilgili sizinle paylaşmak istediklerim var buyrun,

 

(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekanı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda] dır.) [Hud 6]

 

Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, Ondan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, apaçık kitaptadır.) [sebe 3]

 

Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da mutlaka bir kitaptadır.) [Fatır 11]

 

(Ahir zamanda şerli kimseler kader hakkında konuşur.) [Hakim]

(Kaderden bahsedilince dilinizi tutunuz!) [Taberani]

(Kaderi inkâr edene, bütün peygamberler lanet eder.) [Taberani]

 

Peygamber Efendimiz (S.a.v)Ya Resulallah, yaptığımız ve yapacağımız işler önceden takdir edilip yazıldığına göre, iş yapmanın ne önemi var) diye soranlara, (Herkes, kendi işine hazırlanır) ve (Herkes önceden takdir edilmiş olan işlere hazırlanır) buyurdu. (Müslim,Tirmizi)

 

Selametle..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Bu tip konular hakkında düşünmemek gerekiyor, doğru, fakat bu gerekiyor sözü genelde pratik alanda pek fazla bir şey ifade edemiyor. Nefs muhasebesi sırasında insan düşünülmemesi gereken en mühim konularda bile kafa yormak durumunda kalabiliyor. Kader mevzuu da benim nefs muhasebelerimde önemli bir yere sahiptir.

 

Cile54'ün yaptığı ayet alıntılarına bakarsak "hayatta meydana gelecek değişiklikler de levh-i mahfuza kayıtlıdır" diyebiliriz. Yani insan yaşamını etkileyecek değişiklikler Allah tarafından zaten bilinmektedir. Allah da tüm bunların levh-i mahfuz'da kayıtlı olduğunu söylüyor.

 

"Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da mutlaka bir kitaptadır." [Fatır 11]

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşlar ben bu mesajı hikaye hoşuma gittiği için koydum.

"--Ben ibadeti Allah emrettiği için yapıyorum. Cennetlik de olsam, cehennemlik de olsam, vazifem; onu yapmağa devam edeceğim! Ben onu senden önce kaç senedir görüyorum."

 

Levh-i Mahfuz konusunu da bu yazıdan sonra öğrendim. Ben de bilmiyordum. Kader konusunda fazla düşünmemek en iyisi. Akılla halledilemeyecek konular vardır.

 

Üstad diyor ya

"Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl"

 

Hikayedeki teslimiyeti kulluk bilinci çok mükemmel. İbadet etmek bizim görevimiz cehennemlik olsak da. Bu söz hoşuma gitti ondan koydum.

 

 

Ama burçlar konusunda hala tereddütlerim var. Erzurumlu İbrahim Hakkı nın Marifetnamesinde burçlarla ilgili yazılar vardı. :)

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

S.a

 

Sevgili Malcolmx61

İbrahim Hakkı Hazretleri büyük bir velidir, marifetnamesi de değerli bir kitaptır. Fakat , o kitapta burçlar ne şekilde geçiyor bilemiyorum.

Bu konuda biraz daha bilgi verirseniz belki araştırabiliriz..

 

saygılar

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nickim değişti bu arada eskisi MalcolmX61 di

ARIYORUM yaptı sağolsun admin bey :)

 

Çile54 sizin sorunuza gelelim

Bir link veriyim orda marifetname var hepsi değil ama. Bir kısmı var.

Gerekirse bende kitabı var yazarım gerekli yerleri.

Marifetname burada

 

Kısa geçilmiş ama. Bendeki kitapta da bunun biraz daha uzunu yazıyor. Tam okumadım hepsini, biraz okudum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tekrar s.a, bu arada yeni ismini hayırlı olsun.. :)

 

Sizin verdiğiniz linkten önce şunları yazmak istiyorum;

Halk arasında, zodyak (burçlar kuşağı) üzerinde yer alan 12 takım yıldıza "burçlar" adı verilir. Zodyak, gökyüzünde güneş ve başlıca gezegenlerin yolu üzerinde bulunduğu tasarlanan hayali bir kuşaktır. Burçlar kuşağı olarak da söylenir. Güneşin burçlara karşı olan durumunun değişmesi yüzünden, bugün burçlardan hiçbiri kendi adıyla anılan bölgede bulunmamaktadır. Bu yüzden 20. yüzyılda Güneş, 1 Ocak’ta Oğlak burcunda olmayıp Yay burcundadır. Bu yüzden de burçlarda doğanların belli bir karakter sahibi olduğu söylenemez. Her burçta doğan aynı karaktere sahip olsa, bütün dünyadaki insanlar 12 karakterli olurlar. Aynı burçta doğan iki kişiden biri âlim, diğeri zalim, biri sert, öteki yumuşak olabilir. İnsanların karakterlerini burçlar tayin etmez.

 

Şimdi gelelim verdiğiniz linke;

5. Maddenin sonlarına doğru yazılan şu kısım ve sonrasını okursanız sanırım konuya hakim olabilirsiniz;

 

Bir kimsenin durumu değişikliğe uğrasa, üzüntü ve gam istilasıyla şaşırıp kalsa ve dünyadan yüz çevirip, el çekmek zamanı gelse; onu hakkına tabib der ki: Buna sevda hastalığı üstün gelmiştir, malihülya illetini bulmuştur.

Bunu etimon şerbeti ile ilaçlamak lazımdır. Tabiatçı dahi der ki: Bunun

hastalığı, tabiatına kuruluk üstün geldiğindendir ki dimağı üzere istila

etmiştir. Tabiatının kuruluğuna sebeb kış havasıdır. Bahar gelip, rutubet

havası üstün olmadıkça buna ilaç olmaz. Müneccim de der ki: Buna, sevda ârız olmuştur. Sevda ise utarid ile merih arasında kötü bezerlik

oluşmasından meydana gelir. Utaride iki kutlunun yaklaşmasıyle üçlenme erişmedikçe bunun hali iyiye gitmez. Halbuki bunların hepsi sözlerinde doğrudur. Zira ki, her biri aklı erdiği kadar söylemiştir. Neylesinler ki, cüzî akılla aslına ermemişlerdir.

 

Bu noktaya dikkat ;) (Neylesinler ki, cüzî akılla aslına ermemişlerdir.

) Bu kısımın devamını da o sayfadan okursanız sanırım herşeyi anlarsınız. Selametle. (Diğer bölümleri ve manzumları okumaya çalıştım, lakin çok ağır bir dili var.)

Selametle..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun.

 

Sonuna kadar okumamıştım.

Çok sağol benim hatam. Az dah küfre düşüyorduk yaaa.

Demek imanım bu kadar sağlam. :)

 

Allah kolaylık versin hepimize...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm

Biz kullara düşen, iman etmek ve koşulsuz teslimiyet'dir.

Çile 54'ünde de yazmış olduğu Ayet-i Kerime de belirttiği gibi insanın Levhi Mahfûzun'da meydana gelebilecek her türlü değişim zaten Allah (C.C.) tarafından bilinmekte ve Kader'e imanda bu zaten. NFK-Fan'ın da dediği (Bu tip konular hakkında düşünmemek gerekiyor, doğru, fakat bu gerekiyor sözü genelde pratik alanda pek fazla bir şey ifade edemiyor. Nefs muhasebesi sırasında insan düşünülmemesi gereken en mühim konularda bile kafa yormak durumunda kalabiliyor.Kader mevzuu da benim nefs muhasebelerimde önemli bir yere sahiptir). Bu nefs konusu ise tamamen Nefs terbiyesiyle ilgili. Nefs önce düşünmemen gerekenleri düşündürecek, bir adım sonrası;kafan da soru işaretleri oluşacak...... Nacizane ben de diyorum ki; düşünmemen gereken bu tip konuları düşünmeyerek nefsine karşı her zaman 1-0 galip ve üstün ol. Selametle Vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Haklısınız, fakat o düşünceyi kafanızda halletmediğiniz sürece sizi rahatsız etmeye, dürtüklemeye, hayatı zehir etmeye devam ediyor. Meseleyi kafanızda hallettiğinizde bir süre rahat ediyorsunuz; fakat çok geçmeden, farklı bir mesele veya aynı konu sizi rahatsız etmeye devam ediyor. Çok zor bir durum.

 

Tavsiyenize uymaya çalışacağım. :) Başka çıkar yol yok gibi...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sorular sorular sorular...Arkadaşlar kafanızda oluşturacağınız soruların sonu yok ,ardı arkası kesilmiyor ,hatta düşünmekten öyle bir hale gelirsiniz ki yeni sorular biter aynı soruları cevaplarını verseniz dahi tekrar tekrar kendinize izah etmek zorunda kalırsınız.Biz de aynı dertten fazlasıyla muzdarib idik ama buna vesvese denirmiş.Benim için beni yiyip bitiren bir hastalık idi ,elhamdülillah artık kurtulduk (nükseder mi onu bilmem) ve tek çözümü tekrar tekrar kendinize soruları izah etmeniz ,Allah yardım edip sizi bu dertten kurtarana kadar.Ama kaynakları sağlam tutmak lazım her zaman izahat sırasında.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamü Aleyküm

Değerli Arkadaşlar; Vesvese'yi ve Nesf'imizin bizlere yönelttiği sorulardan (ki aslında ikisi de aynıdır) bertaraf etmemizin en iyi yolu; Nefs terbiyesi (Tasavvuf)dur. Bunun için ise en iyi yol Zikir’dir. Zikir’iniz ne kadar içten, samimi ve bol olursa nefsinizi bir o kadar daha rahat kontrol altına alabilirsiniz. Unutmamak lazımdır ki; Adına site kurduğunuz ve sohbet edip, fikirlerimizi paylaştığımız Rahmetullah ÜSTAD bile 33’ünde tanıştığı Hoca Efendi’nin yardımıyla öğrendiği Tasavvuf sayesinde yol almıştır (Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi Üstad’ın ‘O ve Ben’ isimli eserinde mevcuttur). Ne kadar güzeldir ki: Hz. Ebu Bekir Sıdık Efendimiz, Peygamber Efendimiz’den (SAV) aldığı tek kelimelik cevapla (evet) Şahadet edip, Koşulsuz teslimiyet örneğini göstermiştir. (Bu konu ile ilgili detayları Üstad’ın ‘ÇÖLE İNEN NUR’ isimli eserinde bulabilirsiniz.

Değerli Arkadaşlar; Nesf’inizle ve Şeytan’ın yegane silahı olan Vesvese ile yapacağınız cenkte Sizlerin muvaffakatiyet sağlamanızı diler. Hayırlı günler dilerim. Allah’u Teala’nın İhsanı, İkramı, Rahmeti üzerinize olsun. Vesselam……

Share this post


Link to post
Share on other sites

Râbitasiz zikir erdirici degildir. Fakat zikirsiz râbita erdiricidir. O kadar kuvvetlidir râbita... insani alir, götürür, yerine..

NFK (Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu)

 

Rabıta da çok önemli.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eselamüm Aleyküm

Arkadaşlarım sonuç olarak zikir, rabıta bunların hepsi= Tasavvuf ilimidir. Allah'u Teala hepimize Tasavvuf ile iştigal olmayı nasib eder inşaallah

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ama aklın da önemi unutulmamalı,asıl iş aklı nereye kadar götüreceğimiz ve nerede devre dışı bırakacağımızdır.Aklı idrak için bir ön şart ve bir yere kadar yön verici ve yol gösterici şeyleri kullanmamızı sağlayan olarak görüyorum ama asıl idrak kalbin derinliklerinde mümkün olduğu için derin ve ince bir ruhi alem gerekiyor,yani akla ihtiyaç kalmadığında sizi tekrar ona muhtaç bırakmıyacak sağlam bir seziş.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Aslında konuyla pek alakası yoktu fakat tartışmanın gelişiminden dolayı linki vermemde fayda var sanırım:

 

Hatarat Mevzuu

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

gerçektende güzel dersler çıkarılacak bi hikaye

ALLAH sizden razı olsun

Share this post


Link to post
Share on other sites

Levh-i Mahfuz un değişebildiğine güzel bir örnek :

 

Hz.Musa Dönemi

 

Allah(c.c) Hz.Musa Ya:"Ya Musa Mısır daki Sarayın Önüne Git SAbah İlk Çıkacak Olan Kişiler Cehennemliktir.Akşam Saray Girecek Olanlar İse Cennetliktir."Buyurdu.

 

Bunun Üzerine Hz.Musa Saray aGitti SAbahın İlk Işıkları İle Beraber Bir Baba Ve Oğul Ellerinde Olta İle Saraydan Ayrıldı.Bunu GÖren Hz.Musa"Demek ki Cehennem e Bu Baba Ve Oğul Girecekler"

 

Akşam a Kadar SArayın Önünden Ayrılmadı Hz.Musa.Akşam Olunca Yine Baba ve Oğul Saray Girdiler.Hz.Musa Merak Edip Allah(c.c) SOrdu.

 

"Ey Rabbim Sabah Çıkan ve Akşam Saray Giren Kişiler AYnı Kişiler Nasıl Oluyor da Hem Cehennem lik Hemde Cennetlik Olurlar."

 

Bunun Üzerine Allah(c.c) Şöyle Buyurdu:

 

"Ya Musa Onlar Sabah Çıktıklarında Cehennemlik tiler.Akşam da Cennetlik Oldular.Çünkü Balık Tutmaya Gittiklerinde Adamın Oğlu Babasına Şu Soruyu Sordu "Baba Ne Kadar da Çok Taş Var Burda Bundan Daha FAzla Bİr şey VAr mı Dünya da"Diye Sormuştu Çocuk Babası İse

 

-Var Evladım.

 

-Nedir Babacığım Diye Sorunca Çocuk

 

Babası"Babın Günahları Evladım".

 

-Peki baba Senin Günahlarından Çok Olan Bir Şey VArmı Acaba?

 

-Var Evladım"Allah’IN RAHMETİ"evladım..

 

İşte Bundan Dolayı Onlar Cennetliktir...

 

 

 

Selametle

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar

 

Hikaye güzel ama işte, adamın bunu söyleyeceği Allah katında bilinmiyor muydu -hâşâ-? Asıl nokta bu.

 

Eğer biliniyorsa takdir edilen her şekilde gerçekleşecektir, levh-i mahfuzun da değişeceği takdir edilmiştir, yine Allah'ın belli olan takdiri gerçekleşmiştir, Allah'ın takdirinde bir değişiklik meydana gelmemiştir. "Bilinmiyordu" demek ise Allah'ın ilim sıfatına edilmiş bir hakarettir.

 

Levh-i mahfuzda yazılı olan değişse bile neticede Allah'ın takdir ettiği gerçekleşecektir. Levh-i mahfuzda yazanın değişmesini de Allah önceden takdir buyurmuştur. Yani levh-i mahfuz, ancak Allah'ın önceden takdiriyle değişebilir, değiştirecek olan da Allah'tır, herşey onun bilgisi ve iradesi dahilindedir, bu bakımdan levh-i mahfuzun -değişebiliyorsa- değişmesi pratikte pek bir şey ifade etmez. Yani sonuçta değişikliği yapan da Allah'tır, onun dilediği ve takdir ettiği olacaktır her şekilde.

 

Duanın sırrı da bu noktada gizlidir zaten. Allah bir neticenin edilen duanın ardından gerçekleşmesini isterse, o meydana gelir fakat burada yine Allah'ın bilgisi ve takdiri söz konusudur. Yani Allah, edilen bir duanın ardından isteneni gerçekleştireceğine de önceden karar vermiştir. Çünkü kişinin dua etmesini dahi sağlayan odur. O istemezse hiçbir şey olamaz.

 

Aradaki farka iyi varmalı.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aslında her yol kadere çıkıyor. Levh-i Mahfuz un değişeceği zaten yazılı olacakmış/olmuş.

 

Öyleyse Levh-i Mahfuz un değişmesinde kulların iradesinin hiç bir etkisi yoktur ?

 

Gerçekleşecek olaylar zaten ALLAH cc tarafında n belirlenmiş ve gerçekleşecektirler.

 

E madem öyleyse saldım çayıra mevlam kayıra, ben bir şey yapmayayım direkt cennete gideyim.

Varmı 3 kuruşa 5 köfte :P B)

Ya Levh-i Mahfuz yine değişirse? :D :D ;)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...