Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Achar

PİyalepaŞa'dakİ Yikima Sert Tepkİler

Recommended Posts

Ermeniye şirin görünmek için Akdamar’da şov yapan iktidar, Piyalepaşa Camii’nin bahçesine dozerle girdi

 

 

AB miğferimiz, kepçeler süngümüz...

 

Başbakan Tayyip Erdoğan’a ateş püsküren mahalle halkı, “Hapis yatmasına neden olan şiiri unutmuşa benziyor. Artık AB miğferi, kepçeler de süngüsü olmuş...” dediler.

 

Kilisenin tepesine haç dikecekler

 

İstanbul’da Kur’an kursu yıkan AKP iktidarı, Van’da onardığı kiliseyi önce müze olarak hizmete açtı. Ardından haç dikip, Ermenilerin ayin yapmalarına izin verecek...

 

Savaşa gelir gibi...

 

İstanbul Kasımpaşa’daki Piyalepaşa Camii bahçesinde bulunan Büyük Piyale Kuran Kursu ve Okul Talebelerine Yardım Derneği’ne sabah saatlerinde dozer ve kepçelerle gelen Beyoğlu Belediyesi ekipleri, 3 katlı binayı yıkmaya başladı.

 

Mahalleli isyan etti

 

Buna isyan eden mahalle sakinleri ve dernek görevlileri, yıkım ekiplerine karşı direnişe geçerek polisle çatıştı. Dernek Avukatı Suat Kaya, mahkemeden aldığı yürütmeyi durdurma kararını gösterererek yıkım çalışmalarını engellemeyi başardı.

 

Devletin temeli sarsılıyor

 

Diyarbakır’da AB fonlarıyla kurulan ve eyaletleşmenin ilk adımı olarak görülen

 

Bölge İstinaf Mahkemesi hukukçuları ayağa kaldırdı

 

Avrupa Birliği tarafından dayatılan ve ilkinin temeli Diyarbakır’da yine AB fonlarıyla atılan Bölge İstinaf Mahkemeleri hukukçular tarafından tepkiyle karşılanırken, Ankara ve Erzurm başta olmak üzere 9 ilde daha İstinaf Mahkemesi kurulacağı öğrenildi. Konuyu değerlendiren Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, gelişmeyi kaygı verici bulduğunu dile getirdi. Yaklaşık 6-7 aydır katıldığı konfe-ranslarda tehlikeye dikkat çekmeye çalıştığını söyleyen Kanadoğlu, Bölge İstinaf Mahkemelerinin görüntü itibariyle üniter yapıyı tehdit ettiğine ve eyaletler rejimine gönderme yaptığına dikkat çekti. Kanadoğlu, şöyle konuştu: “Böyle bir mahkeme kuruyorsunuz, Yargıtay’ın işlevini devrediyorsunuz. Ayrıca denetim altında bir denetim organı yaratılıyor. Yani o mahkeme-lerde görev yapan hakim ve savcıları Adalet Bakanının denetleyebileceği bir mekanizma getiriliyor. Bu mahkemelerden çıkan kararlar çok tartışılacak.”

 

Kanadoğlu, İstinaf Mahkemelerinden çıkan kararların, yerel etkilere daha açık olacağı uyarısı da yaptı.

 

Yargı birliği tehlikede

 

İstinaf Mahkemeleri’ne yönelik, Türkiye Barolar Birliği (TBB) de eleştiri getiriyor. TBB Başkanı Özdemir Özok, bu mahkemelerin, yargıda içtihat birliği olarak adlandırılan bütünlüğe zarar verme ihtimalinin yüksek olduğunun altını çiziyor. Özok, “Bölge İstinaf Mahkemeleri’nde, bil olayla ilgili bir mahkemede farklı, bir başka mahkemede farklı karar verilme olasılığı yüksek. Bu da yargıda içtihat birliği dediğimiz bütünlüğe zarar verir” dedi. Özok, ayrıca bu sistemin, yargıyı rahatlatmayacağı, tam tersine yargıyı tıkayacağı uyarısında bulundu.

 

Risk teşkil ediyor

 

Ankara Barosu eski Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz de, İstinaf Mahkemeleri sisteminin 1950’ye kadar uygulandığını ancak yeterli olmadığının görüldüğü için bu uygulamadan vazgeçildiğini kaydederek şu bilgileri verdi: “Adalet Bakanlığı, Yargıtay’ın yükünü hafifletme gerekçesini öne sürüyor. Bu noktada delillerin incelenmesini İstinaf Mahkemeleri yapacak, alınan kararın hukuka uygunluk denetimini ise Yargıtay yapacak. Ancak delillerin incelenmesi konusu, ceza davaları için son derece önemli bir konu. Bu noktada İstinaf Mahkemelerinin yerel etkiye açık olması, hukuken son derece önemli bir risk teşkil edecektir.”

 

Düzeni değiştirecekler!

 

Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Mustafa Erkal ise kurulmak istenen İstinaf Mahkemeleri’nin “Dünyaya yeniden şekil verme gayretleri var” sözleriyle değerlendirirken Anayasa’nın öngördüğü sisteminin devre dışı bırakılmak istendiğini söyledi. Erkal, “Yapay dini hareketler ve birtakım cemaatlerle inanç dünyamız üzerinde oynandığı gibi, üniter yapımız üzerinde de oyunlar oynanıyor” dedi.

 

31 Mart 2007 tarihli sayımızda, Diyarbakır’da Avrupa Birliği fonlarıyla Bölge İstinaf Mahkemesi binasının temelinin atıldığını duyurmuş ve bunun eyaletleşmeye giden ilk adım olduğunu belirtmiştik.

 

Yeni Çağ

 

Büyük Kulüp ve Acaristanbul yerlerinde kale gibi duruyor

 

Kur’an Kursu’na güçleri yetti

 

AKP iktidarı, milletin alın terini katarak yaptırdığı Kur’ân Kurslarını yıktırmakta bir an bile tereddüt etmediğini dün bir kez daha gösterdi.

 

Mahkeme kararına rağmen

 

Büyük Kulüp’ü ‘araç yok’ gerekçesiyle yıktırmayan, Acaristanbul’a yıkım kararı olmasına rağmen dokunamayan AKP iktidarı, açıldığı 1959 yılından bugüne talebe yetiştiren Kasımpaşa Büyük Piyale Kur’an Kursu’nu yürütmeyi durdurma kararına rağmen yerle bir etti.

 

Yıkım emri Başbakan’dan

 

Vatandaşların direnişine rağmen yıkılan Kurs için yıkım emrinin Başbakan Erdoğan’dan geldiği öğrenildi. Bir dönem Erdoğan’ın da kapısında nöbet tuttuğu kursun polis eşliğinde zor kullanılarak yıkılması, Başbakan’ın geçirdiği dönüşümün geldiği noktayı gözler önüne serdi.

 

Gaz bombalı yıkım

 

Polis ekipleri yıkımı engellemek isteyen vatandaşlara biber gazıyla müdahale etti. Gazdan etkilenen vatandaşlardan bazılarının kendilerini yere attığı gözlendi. Bu arada binanın pencerelerinden sarkan görevliler, yıkımın hukuksuz olduğunu yetkilere anlatmaya çalıştı.

 

Açıldığı 1959 yılından bugüne kadar aralıksız talebe yetiştiren Kasımpaşa Büyük Piyale Kur’an Kursu, İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen yıkıldı. Büyük Kulüp Derneği’nin Kadıköy Fenerbahçe Körfezi’nde denize yaptırdığı kaçak inşaatına dokunmaya korkan AKP hükümeti ve belediyeleri, halkın kendi parasıyla yaptırdığı kurumları yıkma kararında bir an bile tereddüt etmiyor.

 

‘Gerekli araçlar’ Kur’an Kursu için

 

Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı dün yıkımı gerçekleştirebilmek için İstanbul’daki tüm yıkım faaliyetlerini durdurarak bu yıkıma odaklandı. Büyük Kulüp’ün kaçak inşaatı için ‘Gerekli araç’ yok bahanesine sığınan Büyükşehir Belediyesi, Kur’an Kursu’nun yıkımı için Genel Sekreter Yardımcısı Muammer Erol imzasıyla yapılan iç yazışmada birden fazla itfaiye aracı ambulans, kamyon, kaynak makinası, kepçe hazır edilmesi istedi.

 

Yazıda Anadolu ve Avrupa yakasındaki zabıta görevlilerine Anadolu yakası birimlerinden de takviye güç gönderilmesi talep edildi. Çevik kuvvet ve zabıta ekipleri eşliğinde Kasımpaşa’ya gelen yıkım ekipleri, önce Kur’an Kursu’nun içindeki eşyaları boşalttı. Buldozerler yıkıma başlamak üzereyken Avukat Suat Kaya, İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi’nden aldıkları yürütmeyi durdurma kararını yıkım ekiplerine ulaştırdı. Ancak ekipler, ‘Biz karar marar anlamayız. Hesabınızı mahkemede sorarsınız’ diyerek tarihi kursu yerle bir etti.

 

Yıkım emri Erdoğan’dan

 

Bu arada, vatandaşların büyük direnişine ve Mahkeme kararına rağmen yıkılan tarihi Kur’an Kursu için yıkım emrinin Başbakan Recep Tayip Erdoğan’dan geldiği öğrenildi. Çocukluğunun geçtiği Kaptan Paşa Mahallesi’nde bulunan Kasımpaşa Büyük Piyale Paşa Kur’an Kursu’nun siyasete tarafsız kalması yüzünden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cephe aldığı ve yaşanan soğukluğun bugüne kadar giderilemediği öne sürüldü.

 

Kasımpaşa Büyük Piyale Kur’an Kursu dernek üyeleri ile yıkıma karşı çıkan yüzlerce vatandaş yıkımı engellemek için 24 saat kurs çevresinde nöbet tutarken 1959 yılından beri aralıksız faaliyette bulunan Kur’an Kur’sunun yerine gasılhane ve park yapılacağı gibi basit gerekçeyle yıkılmasına büyük tepki gösteriyor.

 

Öte yandan mahalle halkı Başbakan’ın yıktırdığı bu Kur’an Kursu’nda bir süre eğitim aldığını ifade ediyor.

 

Milli Gazete

 

Herşeyi 2010 için yapıyorlar

 

Hedef İslâmsız İstanbul

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, icraatlarını yerinde göstermek için gazetecilerle birlikte İstanbul’u gezdi.

 

Kasımpaşa’daki Büyük Piyale Kur’ân Kursu’nun yıkılacağını söyleyen Başkan Kadir Topbaş, şehre “Dinler Bahçesi” yapacaklarını belirtti.

 

Başkan bu sözleri söylerken, ekipleri Kur’ân Kursu’nu yıktı. 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacak İstanbul’daki İslâmî kimlik, bu tarihe kadar yok edilmeye çalışılıyor.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 3 yıllık icraatlarını yerinde göstermek için gazetecileri üstü açık bir otobüs ile İstanbul turuna çıkardı. Sahilleri doldurarak oluşturulan yeşil alanları belediyenin icraatı olarak takdim edenTopbaş, Miniatürk’ün yanındaki alana Şanlıurfa ve Hatay’daki gibi “DinlerBahçesi” yapılacağını söyledi.

 

7 Tepe 7 Tünel projesinden sözederken bir gazetecinin “Şu sıralarda, Başbakan Erdoğan’ın babasının da yapımında hizmetleri bulunanBüyükpiyale Kur’ânKursu yıkılıyor. Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Topbaş şu cevabı verdi: “Bu konuda Anıtlar Kurulu’nun yıkım kararı var. Cami etrafındaki müştemilat çevreyi çirkin gösteriyordu. Temizlemeye çalışıyoruz.”Öte yandan, İstanbul’da son dönemde artan İslâm eserleri tahribatı, 2010 yılında İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olmasına yönelik bir girişim olarak değerlendiriliyor. Bu tarihe kadar, İslâmî kimliğin silinmesine çalışılıyor.

 

Milli Gazete

 

 

 

http://www.haber10.com/haber/66711/

Share this post


Link to post
Share on other sites

NEDİNİRKİ BİLEMİYORUM KÖTÜNÜN İYİSİ ZİHNİYETİYLE BİÇOĞUMUZ KENDİLERİNE OY VERDİK ALLAH SONUMUZU HAYR ETSİN İNSAN BİR MESUD ZALİM İNSAN BİR MAĞRURU CAHİL TEKNE KIRIK SU AZGIN VE KAYIPLARDA SAHİL ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

olayların abartıldıgını ve kamuoyuna farklı lanse edildiğini düşünüyorum. Saadet Partisi başta olmak üzere diğer milli görüş organlarının, hasetlik siyaseti uyguladıgını, hükümeti her fırsatta eleştirebilmek için adeta çırpındığını ve arayış içinde olduğunu, acı içerisinde takip etmekteyim eski bir refah partili olarak. Bu yansıtış şeklinin de onlardan birisi olduğunu düşünüyorum ve kaale almıyorum.

Kuran kursunun yıkılması gibi bir olaya hiçbirimizin gönlü razı olmaz. Ama nedense Kur'an kursunun bulundugu arazinin kaçak olduğundan hiç bahsedilmemiş. Ne yapsalardı yani kaçak Kuran Kursunu kaçak oldugunu bilerek yıkmasalarmıydı.Bu büyük bir çelişki olurdu. O zaman acaristanbulu yıkma hakkını nereden bulabilirlerdi... Olayın bütününü anlatmadan insanlar pekala yanlış yönlendirilebilir.

 

Ayrıca ULU HAKAN 2. ABDÜLHAMİT HAN'IN katolik kilisesinin karşısına ortodoks kilisesi yaptırdığı unutulmamalıdır. Akdamar Kilisesi Müze olarak açıldı diye (ben ibadethane olarak kullanılacağı kanısında değilim) yaygarayı basmanın, toplumu bir kriz ortamına sürklemenin hiç alemi yok.(Kilisenin tepesine ay, yanlarınada iki minare de fena yakışmazdı aslında :) :))

 

Sevgilerimle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eğer bu Kuran kursu geniş bir kitleye hizmet veriyorsa, alternatifi yoksa ve bu yıkım telafi edilmeyecekse yapılanı kabul etmemizin imkanı yok. Çünkü burada hizmet alan bir kesim, hem de Kur'an eğitimi gibi mukaddes bir hizmet alan bir grup düpedüz mağdur edilmiş olur. Eğer bu yıkım, çevredeki insanları mağdur etmeyecek şekilde telafi edilecekse veya yine çevredeki insanları mağdur etmeyecek bir alternatif kurs zaten mevcutsa o zaman yıkımı desteklemek durumunda kalırız. Zira bu bir kaçak inşaattır ve ayrıca caminin tarihi dokusunu da menfi yönde etkilemektedir. Kültür mirasımıza sahip çıkmak derken, hakşinaslık derken, devlet malının çalınmasına, kaçak yapılara karşı duralım derken bu yıkımı eleştirmek, eğer paragrafın başında değinilen şartlar geçerli değilse, kabul edilemez. Meseleyi tüm detayıyla, tarafsız bir kaynaktan okumadan net bir beyanda bulunmak sakıncalı olur diye düşünüyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Meseleyi tüm detayıyla, tarafsız bir kaynaktan okumadan net bir beyanda bulunmak sakıncalı olur diye düşünüyorum.

 

"Camii'yi yık adaleti yıkma"

 

Dedikleriniz doğru. Tarafsız bir yazı bulursanız, bizide haberdar edersiniz artık :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Madem tırnaklık sözlerle gidiyoruz "Arayan mevlasını da bulur, belasını da" diyelim :)

 

Şaka bir yana tarafsız kaynak bulunamıyorsa -ki bulunur- taraflı kaynaklardan tarafsız bir senteze varılabilir. Bunu da ben mi söyleyeyim artık? Aaa. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başta kaçak inşaata izin verilmemeli. Ama devletimize, yapım sırasındaki denetim zor geliyor olmalı ki, sonradan kaçak yapıyı yıkmak daha kolay geliyor herhalde.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararının, yıkım yapılan 1467 ada, 1 parseli kapsamadığı belirtildi.

 

Kaynak: http://www.ihlas.net.tr/detay.asp?id=696717&type=sd

 

 

 

Acarkent villaları hala duruyor, kilise inşaasına devam edelim biz.

 

Bu hükümete eskisi kadar güvenmiyorum, sadece bu olaydan dolayı değil bir çok şeyi yapıp kılıf uydurmasını beceriyorlar..

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Onun kanunsuz binası yıkılmadı da benim kanunsuz binam niçin yıkıldı" gibi bir mantık mı var burada? Aman, olmasın!.. Hatta adaletsizliğe bizden yana sebep olunmaması belki de sevindirici. Sokrates'in suçsuz yere ölüme gönderilmesi üzerine söylediği sözü hatırlayalım. "Herkes suç işliyor, ben işleyince yakalanıyorum" serzenişi kabul edilemez. Bir adalet zaafıdır bu. Bir terbiyesizliktir ama sizin binanızın yıkılmamasını meşru kılmaz. Acarkent de yıkılır inşallah. Atatürk Kültür Merkezi ile beraber...

 

Bu yıkımı gözümde tek şey meşruiyetten çıkarır: Hizmet alan kesimin mağduriyeti... Böyle bir şey varsa beddualarımız yapanların üzerinde. Adaletsizlik vukubulursa, bu zaten başlı başına bir lanet vesilesi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hayır öylr bir düşünce tabiki olamaz.

 

Bunun bir sıralamas olmalı ama KUR'AN kursundan başlanması ilginç değilmi ?

 

Başka bir internet sitesindede yıkım sebebi görüntü kirliliği diye geçiyordu böyle bir sebeple KUR'AN kursu yıktırılabilirmi ?

 

Hele hele yarım asra yakındır faaliyet te aolan bir KUR'AN kursu. İnönü nün, şu şöyleydi de böyleydi diye eleştirdiğimiz İnönünün devrinde bile yıktırılmamış. Hatta yıktırılacak ken İnönü'nün engel olduğu "Milletin KUR'AN kursu yıktırılırmıymış?" dediği söylenmekte.

 

Kıyası size bırakırım.

 

Ayrıca yukarıda kaçak olmadığını da yazmıştım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kaçak olmadığını nerede ve neye dayanarak yazmışsınız? Devlet arazisi üzerine yapılan binalar kaçak olmuyor mu?

 

Sıralama mevzusu malesef pek de mümkün olan bir durum değil, o kadar basit olamıyor malesef. Bu baştakilerin art niyetinden değil iktidarın muktedirliğinden ileri gelen bir problem. İktidarın muktedirliği derken sadece bu iktidarı kastettiğim anlaşılmasın. Ayrıca sıralama olayı da yıkımı gayrimeşru kılmıyor.

 

Binanın tarihi dokuya zarar verdiği ve restorasyon amacıyla yıktırıldığı iddialardan bir tanesi. Doğru olabilir. Sinan'ın eserinin kıymetini bilmeyenler bizler olursak kime ne diyebiliriz ki? Eğer mağduriyet sözkonusuysa, yıkılmamalıydı; fakat aksi takdirde kültür mirasımıza sahip çıkışımızın bir göstergesidir bu yıkım. Sinanlarla övünürken onların günümüze bıraktığı eserleri korumazsak bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demeye vesile bir olayın ortaya çıkmasına sebep oluruz. İlber Ortaylı'nın bu mevzuda çok güzel bir yazısı var.

 

İnönü yıktırmadıysa iyi olmuş yıktırılması, vardır onun bi bildiği de yıktırmamıştır :) Şaka bi tarafa, İnönü'nün yıktırmaması da meşruiyeti etkilemez veya İnönü'nün bu iktidardan daha insaflı, daha dindar, dine daha saygılı olduğunu ispatlamaz. Kıyası bize bırakmayın bu yüzden. Böyle bir kıyasa lüzum yok zira.

 

Adaletsizlik, ayrı bir lanet vesilesidir, bir önceki mesajda söylediğim gibi..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Pek ala, o zaman şöyle diyelim:

 

"Beyoğlu-Büyük Piyalepaşa Camii Restorasyon Projesi Kapsamında, 1467 ada, 1 parsel sayılı kamu arazisi üzerindeki kaçak yapının yıkımı tamamlandı."

 

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Haberler/Basin...l?BultenId=1650

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hahahahaha yukarıda da yazmıştım ya kılıf meselesi yine..

 

Mahkemeden yıkımı durdurma kararı gelir,yıkıma bir süre ara verilir, dediklerini yaptırmak için gidilir mahkemeden yeni karar çıkarttırılır ve yıktırılır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hahahhahah

 

Ooo. Siz senarist olacak insanmışsınız meğer. :)

 

Yazdığınız bu mesajı tartışmanın, istişarenin bittiği nokta olarak kabul ediyorum :) Zira niyetiniz hasıl oldu...

 

Ha bi de unutmadan, günün sorusu: Kapsamamak ne demektir?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çoook ayıp iyiki yanlış yeri c/p yaptık buldunuz ya fakiri vurun bakalım.

 

Mousem ve klavyem editleedi :)

 

 

 

Bu günün sorusu :

 

O yıkımı destekliyormusunuz ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Önceden verdiğimiz cevabı süzüp yazalım:

 

Eğer kursun hizmet verdiği kesim mağdur olacaksa, yani yıkım telafi edilmeyecekse veya herhangi bir alternatif sözkonusu değilse hayır; aksi takdirde evet.

 

Eğer bu kurs yıkılırken diğer kaçak binalar yıkılmazsa kursun yıkılmasını yine desteklerken adaletsizlik yapan her kesime binlerce defa lanet okurum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

O KUR'AN kursunun öğrencileri mağdur edilmeyecek diye açıklama yapmış İstanbul Müftülüğü. Tahmin edeceğimiz gibi yıkılan kursun yeni öğrenci alması imkansız. Öğrenci sayısında düşüş olacaktır muhakkak.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnşallah dedikleri doğrudur. Yoksa bu kursun yıkılmasından dolayı birkaç çocuk mesafenin uzaması veya imkan bulamama gibi sebeplerle din eğitimlerine nokta koymak veya başlayamamak durumunda kalırsa bunun vebali binayı gerekli alternatifler temin edilmeden yıkan herkesin boynuna olur. İnşallah böyle bir problem meydana gelmez, inşallah mağduriyetler doğmaz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Burada önemli olan husus trradomir in dikkatleri çektiği mağduriyet meselesidir. Öğrencileri mağdur edilmediği sürece kursun kaçak olduğundan, yıkılmasında bir beis yoktur. Yine öğrencilerin ve diğer çalışanların mağduriyetini engellemenin, en iyi yoluda yeni ve eskisinden daha üstün bir kurs inşa etmektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

AK Parti Kuran kursu yıktı mı?

 

Piyalepaşa Kuran Kursu’nun yıkılması ile ilgili tartışmalar seçim propagandalarına da yansıdı. AK Parti gerçekten Kuran kursu yıktı mı? İşte suçlamanın perde arkasındaki gerçekler:

 

 

Piyalepaşa Kuran Kursu’nun yıkılması hep farklı yönlere çekilmeye çalışıldı. Topluma yıkımın nedenlerinden çok yıkım anında olanlar gösterilmeye çalışıldı. Bu kurs Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin sevenleri tarafından kullanıldığı için bir anda büyük bir şayia oluştu.

 

"Ak Parti Kuran Kursu yıktı." Benim zavallı amcam teyzem de işin aslını nereden bilsin koca koca hoca dediğimiz adamlar yalan söyleyecek değil ya deyip içlerinden Ak Parti’ye buğz ediyorlar. Peki bu yıkım neden yaşandı?

 

İŞTE YIKIMIN PERDE ARKASINDAKİ GERÇEKLER

 

Şimdi konuyla ilgili Nusret Bayraktar’ın (eski Beyoğlu Belediye Başkanı, İstanbul Milletvekili) 5 Mayıs 2007 günü TBMM’de yaptığı konuşmayı meclis tutanaklarından aynen veriyoruz.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Genel Kurul Tutanağı

22. Dönem 5. Yasama Yılı

100. Birleşim 05/Mayıs /2007 Cumartesi

 

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Nusret Bayraktar, İstanbul milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

 

Buyurun Sayın Bayraktar.

 

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 1394 sıra sayılı, Yunus Emre Vakfı Kanunu Tasarısı’yla ilgili, 2′nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

 

Millî birlik ve beraberliğimizin çimentosu olan ve her yerde, her zaman iftiharla yâd etmiş olduğumuz ve en önemli zamanlarda âdeta hep beraber sarıldığımız yüce değerlerimizden biri olan Mehmed Âkif Ersoy’la ilgili kanun tasarısı dün, Yunus Emre’yle ilgili kanun tasarısı bugün, inşallah, gelecekte de Mevlânâ gibi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi bizim gerçek değerlerimizi, kültürümüzü, insanımıza, günümüze ve geleceğimize köprü olacak değerlere ulaşacak şekilde sahip çıkabilme çalışmalarını birlikte yürüteceğiz.

 

Böyle güzel bir kanun tasarısı dolayısıyla emeği geçenleri kutlarken, böyle güzel bir olayı, millî bir duyguyu, dinî ve kültürel anlayışlarımızın da ortaya konduğu bir ortamda, Anavatan Partisi sözcüsü Sayın İbrahim Özdoğan -ayrıldılar… Lütfen, ayrılmazsanız sevinirim- böyle bir günde, doğru bilmediği bir gerçeği, kamuoyuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisi sayesinde bu çatıda, bir kere daha akıllara koymak için, yanlış bir ifadeyi kullandı. Düzeltme gereği duydum, onun için özellikle söz aldım.

 

Nedir bu? Böyle bir, millî değerlere, kültüre, inanca saygıda bulunan Hükûmetimizin temsilcileri ve Parlamentomuzun üyeleri ve özellikle Kültür Bakanımıza atfen, Akdamar Kilisesi’nin açılışıyla ilgili övgüyü söylerken “anlayışınız ve zihniyetinizde, İstanbul Kasımpaşa’da Kur’an Kursu’nu yıkan bir anlayış…” dedi.

 

Olayın aslını, bu vesileyle Türk milletine ve yüce Meclisimize aktarmak istiyorum. Çünkü, Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Kur’an Kursu ve Camisi ile ilgili, 1994 yılında, benim o bölgede belediye başkanı bulunduğum andan bu yana neler olup bittiğini nokta nokta bilenlerden biriyim. Bir sorumluluk hissi içerisinde açıklıyorum.

 

Piyale Paşa Camisi, Mimar Sinan tarafından yapılan, İstanbul’un ve Türkiye’nin en önemli tarihî ve kültürel ibadethanesidir. Haliç’ten İplikçi deresi vasıtasıyla sandallarla dahi ulaşılabilen Fatih Camisi gibi büyük bir cami. Ama, ne yazık ki, uzun yıllardan bu yana, ona gerçek sahiplik yapılamadığı için, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz veyahut Kültür Bakanlığımız veyahut bütçemiz veyahut belediyelerimiz gerçek sahipliğini yapamadığı için, Fatih Camisinin orta avlusuna bir Kur’an kursu kondursaydık ne diyeceklerdi? Kırk beş yıl önce orada bir Kur’an kursu yapılmış, caminin avlusuna ve kırk beş yıl önce olduğu için, zaten, dayanıklılığı açısından da tartışma konusu olduğunu, muhtemel bir deprem olduğu takdirde yıkılabileceğini, Mimar Sinan’ın o kültürel, sanatsal eserinin bahçesine bunun yakışmadığını, buranın mutlaka boşaltılarak başka taraflara taşınması gerektiğini o dönemlerde ben başlatmıştım, ve Kur’an kursu yöneticileriyle bir anlaşma yaptık. Dedik ki: “Size ayrı bir yer gösterelim, oraya sizi taşıyalım, burayı boşaltalım, çevirelim. Büyükşehir Belediye Başkanımız da bize destek verecek. Bu Cami’nin etrafını tamamen boşaltacağız. Vakıflar Genel Müdürlüğüyle birlikte de böyle tarihî eserleri onaracağız.” Onlar, dediler ki: “Nereye taşıyacaksınız? Nereyi istiyorsunuz?” 150 metre hemen aşağısında bir arsaları vardı. Orada imar durumları da müsaitti. “İnşaatları yapın, biz, size, Vakıflar kanalıyla destek vereceğiz…” ve altı katlı binayı yaptılar, oraya taşındılar. Dediler ki: “Bize bu yetmeyecek.” Emir Efendi’de, Kulaksız’da, Emir Efendi Camisi’nin hemen arkasında “Beyoğlu İnsan ve Çevre Vakfı” diye benim kurduğum bir vakfın öncülüğünde, 400 metrekare temelli, altı katlı, asansörlü, kaloriferli, sosyal tesisli, modern bir binayı yaptık. Bunu da bunlara tahsis ettik, meşru olarak. “Tamam, bundan sonra boşaltacağız” dediler ve sürekli istismar ettiler, istismar ettiler. Benim dönemim bitti, benden sonra Kadir Topbaş Bey aynı şeyi devam ettirdi. Dedi ki: “Artık, siz bunu boşaltmalısınız.” “Tamam, ama, bize yine yetmeyecek” dediler. “Yetmeyecekse, Sinan Paşa Camisi’nin yanında da kaba inşaatı bitmiş bir yer vardır; maliyetine, size, bunu da tahsis edelim, gelin, oraya gelin” denmiş olmasına rağmen, “tamam” dediler söz verdiler ve netice itibarıyla, on iki yıl bizi oyalaya oyalaya bu noktaya gelindikten sonra, Kültür Bakanlığımız ve Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın, hassasiyetle, tarihî ve kültürel eserleri korumaya matuf atmış oldukları adımların devamına yönelik Piyale Paşa Camisi’nin aslına uygun bir hüviyete kavuşturulması için, o binanın artık yıkılması gerektiğini, daha fazla istismar etmemeniz gerektiğini söyleyerek… “Tamam” dediler, “boşaltıyoruz” dediler. Ne zaman ki, dozerler oraya geldi, bir istismarcı, provokatörler geldiler “efendim, bunlar Kur’an kursu yıkan…”

 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

 

BAŞKAN - Sayın Bayraktar, isterseniz bu süre içerisinde de konudan bahsedelim.

 

Buyurun.

 

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Tabii, ben başta bu konuyu anlattım, ama çok önemli olduğu için, bir iftiraya matuf kalınmıştır, bunu burada anlatmam gerekiyor.

 

İşte, din istismarcılığının ne olduğunu anlamak açısından, bazı sağ gazetelerde de yazıyorlar “bunlar Kur’an kursu yıkan…”

 

Değil arkadaşlar, biz, daha güzelini, daha iyisini, plana, programa, projeye, zamana, çağdaşlığa, anlayışımıza, kültürümüze uygun olarak yaptık, verdik. Bu eski eserleri de onarmaya yönelik bu işlemleri yapıyoruz. Bunu, kimse istismar etmesin. Türkiye’de de CD’yle dağıtarak “bunlar Kur’an kursu yıkan insanlar” diyerek, böyle, arkadaşlarımızın söylediği gibi, yüce çatının bu önemli kürsüsünden anlatmanın yanlış olduğunu, hele hele Yunus Emre adına -o Yunus ki dizeleriyle, anlatımlarıyla, yaşantısıyla insanlarımıza barışı, sevgiyi, hoşgörüyü, kaynaşmayı, dayanışmayı, geleceği, ümidi ve sevgiyi aşılayan bir anlayışın ortaya konduğu bir ortamda- böyle, gerçek dışı olayları anlatmanın üzücü olduğunu belirtmek zorundayım.

 

Bu vesileyle, kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

 

Aşağıdaki bağlantıdan konuşmanın Meclis sitesindeki kaynağına ulaşabilirsiniz :

 

http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak...38&page2=38

 

 

 

HABER7COM

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...