Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
cihat

Seçkin Beyitler

Recommended Posts

Ey insan ! Yalnızlıktan şikâyet etme sakın;

Öyle bir dostun var ki; şah damarından yakın.

 

Cengiz Numanoğlu

 

* * *

 

Vesveseler kalbinde, imânı söndürmesin;

Sen ölümü öldür ki; o seni öldürmesin.

 

Cengiz Numanoğlu

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cemi'i enbiyadan üstün oldun sen ey Taha

 

TEsbih olsun seni mi'raca götüren Sübhan'a

 

(İmam-ı Azam Ebu Hanife_rahmetullahu aleyh_ Dürr-ü Meknün Kasidesi)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Canıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr

Şöyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim.

 

Şair Ahmet Paşa vesilesi ile ikinci kez tüm site sakinlerine merhaba demiş olalım. Sizlerle yeniden birlikte olmak güzel şey vesselam.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam

Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su

 

(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.)

 

Fuzuli'nin Peygamber Efendimiz(sav) için yazdığı Su Kasidesi'nin(KASÎDE DER NA'TI HAZRET-İ NEBEVÎ) son beyitidir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ne kahrı dest-i a'dâdan ne lutfı âşinâdan bil

umûrın hakk'a tefvîz et cenâb-ı kibriyâdan bil

 

ne kötülüğü düşmandan ne de iyiliği tanıdıklardan bil

işlerini Allah'a bırak herşeyi o yüceler yücesinden bil

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne mümkün vasf olunmak ol Habibi

 

ona vassaf heman Allah Karibi

 

(İsmet Garibullah rahmetullahu aleyh)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bülbül şetâreti gül-i handânı güldürür

Taklîd-i zâğ gebk-i hırâmânı güldürür

Yahyâyı ağladırsa eğer yâr gam değil

Müşkil budur ki düşmen-i nâdânı güldürür

(Şeyhülislam Yahya)

Şetâret : Şenlik, gülme, eğlenme

Gül-i handân : Gülen gül

Zâğ : Karga

Gebk : Keklik

Hırâmân : -burada- salına salına yürüyen

Nâdân : Câhil

 

[bülbülün neşelenip gülmesi gülü güldürür. (Nasıl olsa benim dikenlerim göğsünü parçalayacak; bana mahkûmsun; gül bakalım, görürsün sen makamında güldürür yani.) Karganın, kekliğin alımlı yürüyüşünü taklide yeltenmesi de kekliği güldürür. Sevgilinin bizi ağlatması bir şey değil ona zaten razıyız da- alçak düşmanı güldürmesi dayanılır şey değil doğrusu.]

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yine ol mah benim aldı kararım bu gece

Çıkacaktır feleğe nale-i zarım bu gece

 

Var idi subh visaline Fuzuli ümmid

Çıkmasa hasret ile can-ı figanım bu gece

 

Fuzuli

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus
ne kahrı dest-i a'dâdan ne lutfı âşinâdan bil

umûrın hakk'a tefvîz et cenâb-ı kibriyâdan bil

 

ne kötülüğü düşmandan ne de iyiliği tanıdıklardan bil

işlerini Allah'a bırak herşeyi o yüceler yücesinden bil

 

Yukarıdaki beyit kime aittir?

 

Kad enâre'l ışku li'l uşşâki minhâce'l hüdâ

Sâlik-i râh-ı hakîkat ışka eyler iktidâ

 

Fuzuli

 

"Aşk, âşıklara hidâyet yolunu aydınlatınca, hakîkat yolunun yolcusu aşka uyar."

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus
Selamlar,

 

O halde Google Çelebi'ye her halukarda itimad etmememiz gerektiğinin yeni bir ispatıyla yüzyüzeyiz demektir.

 

İslam Tarihi dalında doktora yapan bir büyüğüm ile daha birkaç gün evvel bu rubai hakkında konuşmuştuk. Ayrıca, bu Rubai'yi çevirenlerden Prof. Dr. Şahin Uçar da durumun bahsettiğimiz şekilde olduğuna başlı başına bir delildir.

 

Muhtemelen bu rubai, rubai denilince akla ilk gelen şahsa ait gibi gösterilmiş ve zamanla da geniş çevrelerce böyle kabul edilmiştir. Ömer Hayyam'a isnad edilen rubailerin sıhhati ayrı bir tartışma mevzuu olmakla beraber, manasına baktığımızda da, daha ziyade bir tasavvuf büyüğüne yakışır mahiyet gösteren bu rubainin Ömer Hayyam tarafından yazılma ihtimalinin düştüğünü görürüz.

 

Saygı ve selamlarımla

 

Hayyam'ın Farsça rubaileri elimde var, doğru mu değil mi hepsini okumam lazım ama siz burada resmen Hayyam'ı basit bir insan olarak görmüşsünüz. Halbuki o da ehl-i tasavvuf bir beşerdi... İlim adamıydı.

 

Yekçend be kûdekî be ostâd şodîm;

Yekçend zi ostâdî-yi hod şâd şodîm;

Pâyân-i sohen şinov ki mâ râ çi resîd:

Çon âb ber âmedîm u çon bâd şodîm!

 

Bir zaman çocukken hocaya gittik.

Bir zaman kendi hocalığımızla sevindik.

Dinle lafın sonunu, ne geldi başımıza bak:

Su gibi coşup geldik; rüzgâr gibi geçtik.

 

(Hayyâm)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kur'an ile hadise, inanmazsa bir kişi,

Ona hiç cevap verme, konuşma bitir işi!

 

İmam-ı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi (k.s)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabîb

Kılma dermân kim helâkim zehri dermândadır

 

Fuzûli

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönül Mecnûn gibi dil-beste olma zülf-i Leylâ’ya

Seni sâhra-neverd-i aşk eden zîrâ Hudâ’dır hep

 

(A gönül! Mecnun misali, Leyla’nın zülfüne hemen gönül bağlama.

Çünkü seni aşk çöllerinde gezdirip duran Leyla değil, Mevlâ’dır hep…)

 

Haşmet

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne beyân-ı hâle cür’et, ne figâna tâkatım var,

Ne recâyı vasla gayret, ne firâka kudretim var.

 

"Ne hâlimi arz etmeye cür'et edebiliyorum, ne de feryat etmeye takatım var. Ne vuslat umudu için gayrete geliyorum, ne de ayrılığa güç yetirebiliyorum"

 

Enderunlu Vasıf

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kalbinden aşina ol dıştan yabancı görün,

Böyle güzel yürüyüş cihanda az bulunur.

Şah-ı Nakşibend Muhammed Bahaüddin Buhari Hazretleri

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mansıb ile iftihâr etmek öğünmek câh ile Ehl-i fazl’a ârdır gerçi şerefdir câhile.

(Bir vazifeye sahip olmakla gururlanmak, makamla övünmek faziletli insanlara ardır, fakat cahillere şereftir.)

Ahî

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus

NÂBÎ’NİN GÖRMÜŞÜZ GAZELİ VE İNCELEMESİ

 

1 –

 

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz

Biz neşâtın da gâmın da rûzigârın görmüşüz

 

Bu dünya bahçesinin hem sonbaharını hem de ilkbaharını görmüşüz.Biz hem sevinç hem üzüntü zamanlarını yaşamışız.

 

Hazan, bahar sözcüklerinde tezat vardır. Sevinç ve üzüntü (neşat, gam) sözcüklerinde de yine aynı şekilde tezat sanatı görülmektedir. "hazan(sonbahar)=> gam (dert) ile bahar=> neşat(sevinç) sözcüklerinde leff ü neşir sanatı görülmektedir. Dünya bahçesi söz grubunda dünyanın bahçeye benzetildiğini görürüz. Bu teşbih-i beliğdir. Rüzgar sözcüğünde ise hem geçen zaman (günler) anlamı vardır hem de sevinç rüzgarı üzüntü rüzgarı söz gruplarında çokluk, furya anlamı var. Bu iki anlamlılığa tevriye diyoruz.

 

2 –

 

Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde

Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz

 

Talih meyhanesinde çok da gururlanma çünkü biz gururdan sarhoş olanların binlercesini daha sonra sersemlemiş halde görmüşüz.

 

Dünya kelimesi yerine dolaylama yapılarak meyhane-i ikbal denilmiş. Açık istiare var, çünkü benzeyen varlık yani dünya söylenmemiş. mağrur sözcüklerinin tekrarıyla tekrir sanatı; mest, meyhane ve humar (ayılma sersemliği) kelimeleriyle de tenasüp sanatı oluşturulmuş. "ikbal ile mağrurların sonu" söz grupları arasında tezat vardır. Zaten didaktik ve hikemi şiirleriyle tanınan Nabi, okuyucularına ahlak ve erdemi gösterecektir.

 

3 –

 

Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine

Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz

 

Biz mevki ve ikbal ülkesinin nice taş kalelerini görmüşüz ki aldıkları beddua toplarıyla yıkılıp gitmişlerdir.

 

Sert taştan yapılan hisar ile o hisarın yıkılması tezat oluşturuyor. Garibanların bedduası topa benzetiliyor. Sadece benzeyen ve benzetilenle yapılan bu sanata teşbih-i beliğ denir.

 

4 –

 

Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest

Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz

 

Biz dertlilerin sel gibi akan öfke gözyaşlarıyla binlerce talih evini yerle bir ettiğini görmüşüz.

 

inkisar : bolluk, bereket, fazla demektir.

 

Yahut;

 

Dert ehli olanların (çok dertlilerin) gözyaşları çoğalıp coştuğunda, binlerce hanedan sarayını yıktığını gördüm."

 

ikbal : büyük mutluluk anlamına da gelir, hanedan soyuna sahip olacak kadına verilen sıfat olarak da kullanılır.

 

Dertlilerin gözyaşları sele benzetilmiş: teşbih sanatı... Gözyaşlarının binlerce sarayı yıkması mübalağa sanatıdır.

 

5 –

 

Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhdır sermâyesi

Biz bu meydânın nice çâbük-süvârın görmüşüz

 

Biz bu meydanda nice binici görmüşüz ki can alıcı ah oklarıyla yere serilmişlerdir.

 

Bu dünyadaki iyi biniciler diyerek dünya nimetlerinden yararlananlar kastediliyor. Benzetilen(binici, süvari) var; benzeyen (insanlar, zenginler) yok. O halde açık istiare vardır. Beddua, can alıcı oka benzetilmiş.(can alıcı beddua oku): kısaltılmış teşbih, çünkü benzetme edatı yok. Bu meydan diye kastedilen ise dünyadır. Benzeyen yok, açık istiaredir.

 

6 –

 

Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh

Bî-aded mağrûrun sadr-ı i’tibârın görmüşüz

 

Biz başköşede itibarla oturup caka satanların nicesini gördük ki bir gün pabuçlukta el bağlayıp durmuşlardır. Uşak durumuna düşmüşlerdir.

 

7 –

 

Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd

Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâde-hârın görmüşüz

 

Nâbî

 

İsteklerin kadehi dilenci çanağına döner

Ey Nabi biz bu meclisin içki içenlerini çok görmüşüz.

 

Ey Nabi derken nida sanatı yapılıyor. Şair kendine sanki başka biriymiş gibi seslenmekle tecrid sanatını uyguluyor. Cam-ı muradın yani makul isteklerin dilenci çanağına dönmesi ile aşırı hırs ve hepbanacılık kastediliyor ve eleştiriliyor.Açgözlüler kastediliyor. Dilenci çanağı (açgözlülerin doymak bilmeyen hırsları): açık istiaredir. İstek kasesi: normal ihtiyaçlar için Allah'tan dua ve çalışmak suretiyle rızkın istenmesidir, yani ideal insan davranışıdır: O halde istek kasesi açık istiaredir. İstek kasesi ile dilenci çanağı: tezat sanatıdır. Bade-har (içiciler): açgözlüler anlamında açık istiaredir.

 

Şair Nabi'nin "görmüşüz" ifadelerini redif olarak her beytin sonunda tekrar etmesi şiire hikemi tarz kazandırıyor ve dünya malı peşinde koşmanın anlamsızlığını gözler önün seriyor. Aynı zamanda akurlara şiirin bilge bir kişinin ağzından çıktığı izlenimini kuvvetli olarak veriyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı

 

Fuzuli

 

(Bana gönlümdeki ateşten başka hiç kimse yanmaz; bahar rüzgârından başka kimse kapımız açmaz.)

 

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir kerre dokunsan teline saz-ı derûnun,

Bin türlü nevâzişle düzelmez bozulunca.

 

(Gönül sazının teline hata ile bir kerre dokunmaya gör; eğer bozulursa artık bin defa tamire kalkışsan yine düzelmez..)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir asil at gibi şahlan, vurulan gemleri kır!

Nerede hakkım diye, bir kerecik olsun haykır!

Niyazi-i Mısri

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...