Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Salihbey

Osman Yüksel Serdengeçti

Recommended Posts

Bir Kahraman Bekliyoruz

 

 

Kal'a gibi dik başın bulutlarla yarışsın,

Dalga dalga saçların rüzgarlarla karışsın!

 

Adını nakşedelim,eski-kadim surlara

Sesini haykıralım asırdan asırlara...

 

Savletinle titresin yeniden doğu-batı,

Ve kurulsun Allah'ın ebedi saltanatı...

 

Ufukları kaplasın bayraklarımız al,al,

Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal! ..

 

Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,

Eğilsin öpsün gökler,canım nazlı hilali...

 

Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!

Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin!

 

Selam dursun karşısında bütün şerefler,şanlar!

Namını tebcil etsin,yıldızlar kehkeşanlar...

 

İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var.

Yavuz gibi diyorum:Bu dünya insana dar!

 

Bir sada duymak için sahralara düşeyim.

Helal olsun bu yolda,varım yoğum herşeyim! ..

 

Volkan gibi lav atmış,ne susmuş ne sönmüşüm.

Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm.

 

Bir deha bekliyoruz,gençliğe mihrap olsun,

Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.

 

Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,

Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!

 

Çık,nerdesin,zuhur et! Biz seni bekliyoruz.

Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz..

 

Musa ol! Hakka yüksel! tecelli et de Tura.

Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nura!

 

İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,

Ne hayal,ne kuruntu hakikat istiyorum.

 

Hakikat,hakikat,hakikat istiyorum! ..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

evet bir kahraman bekliyoruz üstadın dedigi gibi

 

AYASOFYA

 

Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!

Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,

Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...

Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?

 

Hani minarelerinden göklere yükselen,

Ta maveradan gelen ezanlar?...

Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...

 

Ayasofya ses vermiyor,

Ayasofya bir hoş,

Ayasofya bomboş!...

 

Hani nerede?

Şu muhteşem minberde,

Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,

Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...

 

Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?

Seni çırılçıplak soyan kim?!...

 

Hani nerede?

Gönüllerden kubbelere,

Kubbelerden gönüllere

Gürül gürül akan Kur'an sesleri?...

Kur'an sesleri dindirilmiş,

Müslümanlar sindirilmiş!...

Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin

İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...

 

Fethin, Fatih'in mabedinden kitab-ı mübini,

Bu ulu dini kaldıran kim?

Dinimize, imanımıza saldıran kim?

Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,

Kimin elidir?!...

Söyle Ayasofya, söyle.

Seni puthane yapan hangi delidir?!...

 

Elleri kurusun, dilleri kurusun!

Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?

Seni çırılçıplak soyan kim?!...

 

Ayasofya,

Ey muhteşem mabet;

Gel etme,

Bizi terketme!...

Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,

Yine seni camiye çevireceğiz...

 

Dindaşlarımızla,

Kanlı göz yaşlarımızla,

Abdest alarak secdelere kapanacağız,

Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak

İkinci bnir fetih olacak,

Ezanlar bu fethin ilanını,

Ozanlar destanını yazacaklar...

 

Putperest Roma'ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek! Şerefelerin yine Allah'ın ve O'nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed'in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...

 

Bu olacak Ayasofya,

Bu muhakkak olacak...

İkinci bir fetih, yine bir ba'sü ba'delmevt...

Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,

Ayasofya, belki yarından da yakın!...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Kopyaladığınız Ayasofya manzumesi, Osman Yüksel hakkında dava açılmasına sebep olan çok sayıdaki yazıdan sadece birisi... Bu yazı sebebiyle 7 ay hapiste kalıyor merhum. Gerçekten cesurca kaleme alınmış bir nesir-nazım karışımı, Osman Yüksel'e yakışır tarzda...

 

Ayasofya'nın, fetih ruhuna uygun halini bulacağı günleri görmeyi nasip etsin bize Cenab-ı Hak...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
Selamlar,

 

 

Ayasofya'nın, fetih ruhuna uygun halini bulacağı günleri görmeyi nasip etsin bize Cenab-ı Hak...

amin. :(

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

 

Volkan gibi lav atmış,ne susmuş ne sönmüşüm.

Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm.

 

 

herhalde insanları vecde getirecek bir beyit olsa gerek. Sanki mevcudiyetin aksiyon çilesini bunu yazan ve okuyan yaşıyor. Bizzat da bize yaşatıyor. Ki bu ifadeleri bize söyleten Serdengeçti, şair olmasa bile şair ruhlu biri olarak gözümde dava taşlarının miheng derecesini temsil ediyor. Ve şimdi Hakkını bize teslim etmiş. Kendisi ufukta kaybolmuş bir kahramandı. Ve yeni kahramanı bekliyor... Allah nasip eylesin bize bir kahraman hatta bir değil birler dolusu kahraman...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yüce Allah hiç bir devri boş bırakmadı hamd olsun.Her devirde rahmetini fikir ve mana liderleri üzerinde tecelli ve tecessüm ettirip,devirlerin istibdat ve cehalet yıldırımana karşı paratoner vazifesi gördüler.Ve çoğu zaman vatan sathına ve fertlerine şamil bu zulüm yıldırımına karşı kendi zaif ve naif sıhhi bünyelerini feda ettiler.Ve çoğu zaman da bu küfür yıldırımlarını dürüp büküp bir ateş topu halinde esbapların suratına çarptılar. Üstadımız başka bir müellefin eserinde muhatabına karşı "bomboş bir devirdeyiz bomboş!..Hiç bir devir bu derece boş olmamıştı.Bir kahraman bekleniyor,bizden bekleniyor." diyor.Ben de derim ki "Ey Aziz Üstadım!..Siz,değil sadece muhatap olduğunuz (bulunduğunuz) zamanın ve mekanın kahramını ve önderi;hem de bu zamanın kahramanısınız.Siz hem remz şahsiyet,hem de hep yanımızda bir kala gibi lidersiniz.Sizden sonra gelen KAHRAMAN olacaktır ve olması da iktiza eder inşallah!..Lakin sizden sonra gelen kahraman sizin talebiniz mesabesindedir Aziz Üstadım!..Geliyoruz!..Yapanı yaptırandan bilerek,keyfiyetin sırrına ererek bir değil,on değil yüz kahraman olarak geliyoruz!..Sizin talebeniz olarak geliyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

GAYRİ MEŞRU YAZILMIŞ SENELERDİR REÇETEN,

MAHREM YERLERİN AÇIK, HANGİ MODA ELBİSEN,

SANKİ ÜRYAN GEZERSİN YOKMUDUR GİYECEĞİN,

HAYKIRMAK ZAMANIDIR YOKMUDUR DİYECEĞİN.

 

serdengeçti abi, ALLAH sana rehmet etsin

Share this post


Link to post
Share on other sites

yanmıs yagız cehreler,yurekler nur ıcınde; ınanan seven ınsan,sonsuz huzur ıcınde.....

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ayasofya'nın, fetih ruhuna uygun halini bulacağı günleri görmeyi nasip etsin bize Cenab-ı Hak...

Böyle bir duayı es geçmek ne'mümkün. AMİN AMİN AMİN....yüzlerce kez............

 

(Fetih sahibi büyük kumandanın bedduasından sana sığınırız Yarabbim!)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Merhum'un, vefat ettiği 1983 senesinde, artık tahakkümünden çıkan vücudunu idare edemeyecek hale gelişinin bir ispatı olacak şekilde düşüp kalçasını kırmasının ardından kaleme aldığı ve bu coşkun seciyenin, bu aksiyon sevdalısının bedenî kudretini yitirişini ve bundan dolayı taşımakta olduğu üzüntüsünü anlatan 'İş Kalmadı' adlı şiiri aşağıya alıyorum. Bu mağlubiyet şiiri, Osman Yüksel'in sıradışı hayatıyla beraber düşünülünce insanı hakikaten çok duygulandıran, göz pınarlarını nemlendiren acı bir 'elveda' hüviyetinde canlanıveriyor muhayyilelerde. Fikir öfkesinin, nüktedanlığın, hep üst perdeyi, hem de hakkıyla muhafaza etmenin müşahhas planda temsilciliğini yapan bu aksiyon insanının bunları yazdığını düşünmek, insanı derin derin tefekkür etmeye mecbur bırakıyor, yürekleri hüzünle dolduruyor. Türk işkence dehasının (!) en göze çarpan örneklerinden olan 'tabutluk'larda kalmış ve bu işkencelere 'gık' demeden dayanabilmiş, savcıları mahkeme salonlarında rezil etmiş, gerektiğinde hakaretten geri durmamış, 3 mayıs olaylarının ardından sorguya alındığında polislerle dalga geçmiş, kokuşmuş meclise kürsüden meydan okumuş bir insanın, hayatının final sahnesinde içerisinde bulunduğu ruh hali malesef bu olmuştur. Dünya, kocaman bir yalan...

 

 

 

İŞ KALMADI...

 

Artık iş kalmadı yarenler bizde

Tökezliyor olduk yazıda, düzde

Şairdik, hatiptik, yazardık sözde.

 

Ekmeği yemeğe ağızda diş yok

Dedik ya efendim bizlerde iş yok.

 

Sağ yanım titriyor, sol yanım tutmaz

Nabzım tekler durur muntazam atmaz

Ayağım bir türlü ileri gitmez.

 

Ağzım her an kuru gözümde yaş yok

Artık bundan böyle bizlerde iş yok.

 

Bir secdeye varsam başım dolanır

Ne yesem ne içsem midem bulanır

Bütün dertler birbirine ulanır.

 

Yuvamız bomboş uçacak kuş yok

Hayra yorulacak hayal yok düş yok.

 

Yakını uzağı seçemez oldum

Bir ufak hendeği geçemez oldum

Bir bardak soğuk su içemez oldum.

 

Tatlılarda bile lezzet yok tad yok

Benim bu halime takacak ad yok.

 

İki adım atsam durmaz düşerim

Eski hallerime şimdi şaşarım

Allah'ım ben böyle nasıl yaşarım.

 

Kendimi kollayacak gövdede baş yok.

Bağrıma basacak evlat yok eş yok.

 

Yaşıtlarım birer birer ölüyor

Yeşil yaprak kara toprak oluyor

Azrail başımda soluyor.

 

Üstüme dikmeye ağaç yok taş yok

Arkamdan vermeye yemek yok aş yok...

Share this post


Link to post
Share on other sites

KANLI BAHAR

 

İnsanlık nâr içinde,

Kanlı bahar içinde…

Başka âlem isteriz,

Biz bu diyar içinde...

 

Âkif’ in gür sesinden,

Yunus’ un nefesinden,

Gökalp’ in hevesinden,

Bir şeyler var içimde...

 

Ben dağların oğluyum,

Tarihim Niğbolu’ yum,

Fetih, zafer doluyum,

Deli rüzgâr içimde…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gelsen De Bir Gelmesen De

Artık olan oldu bize

Gelsen de bir gelmesen de

Gelemeyiz biz yüz yüze

Gelsen de bir gelmesen de

 

Hep kendini çektin naza

Yok bahara yahut yaza

Bıktım gayrı yaza yaza

Gelsen de bir gelmesen de

 

Bir candır bu bir andır bu

Giden gelmez bir handır bu

Dağ taş değil insandır bu

Gelsen de bir gelmesen de

 

Göreceğim bir boş kafes

Ceset kalmış çıkmış nefes

Nerde o can nerde o ses

Gelsen de bir gelmesen de

 

Osman Yüksel Serdengeçti

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

 

 

Yıllardır yıllardır hayaller kurdum,

Seni anam gibi aradım durdum... .

Ey benim sevgilim, Ey Anayurdum!...

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Gövden bir yerde, başın bir yerde

Senin halin attı beni bu derde...

Söyle Turan sen nerdesin ben nerde?

 

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Turan ellerinden haber gelmiyor!

Ya Rabbi derdimi kimse bilmiyor!

Dört asırdır Türk'ün yüzü gülmüyor!. .

 

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

 

Kimlere söylesem bilmem derdimi?

Acap dünya böyle zulüm gördü mü?

Bozkurt gitmiş, Ayı basmış yurdumu.

 

Bozkurdum der, öz yurdum der ağlarım,

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?

 

Koskoca bir âlem göçmüş yıkılmış

Türbelerin, camilerin yıkılmış

Meydanlara kara putlar dikilmiş!. .

 

Buhara der, Semerkant der, ağlarım,

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

 

Sen ey Hazar, Engin Hazar, Türk Hazar.

Söyle bana sularında kim gezer?

Kâfir Moskof yine mezar mı kazar?

 

Seyhun gibi, Ceyhun gibi çağlarım,

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım.

 

Moskof bayrağını çekmiş gemiler,

Yol alırken dalgaların iniler,

Her gelen haberde derdim yeniler!

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Vatanlar, vatanlar esir vatanlar

Ey yüreği vatan için atanlar!

Toplanın elleri silah tutanlar!

 

Kıyam etsin ölülerim, sağlarım!

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?

 

Esen yellere bak, sevda yelidir,

Açan güllere bak, bayrak alıdır,

Senden ayrı düşen gönül delidir!

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Duman olup dağlarına ağsam mı?

Yağmur olup bağlarına yağsam mı?

Yıldız olup göklerinde doğsam mı?

 

Ah çeker de yaşın yaşın ağlarım!

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

 

Doğmuyor, doğmuyor aylar, yıldızlar!

Çalmıyor kırılmış kopuzlar sâzlar!

Karalar bağlamış gelinler kızlar!

 

Akşam olur sabah olur ağlarım,

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım!

 

Allah Allah diyen ezanlar nerde?

Efeler, yiğitler, kızanlar nerde?

Taşkentler, Kırımlar, Kazanlar nerde?

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Artık Dede Korkut öğüt vermiyor,

Gültekin'in bildirgeleri gelmiyor!

Ne söylesem olmuyor, ah olmuyor!. .

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Sürüler dağılmış yaylamaz olmuş,

Irmaklar kurumuş çağlamaz olmuş,

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Mağripten meşrıkı soranlar hani?

Çin'i Viyana'yı saranlar hani?

Üç kıt'ada dimdik duranlar hani?

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Geçmiş günler birer hayal oldular,

Bedr-i tam idiler hilâl oldular,

Dün cevapken bugün sual oldular!

 

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım.

 

Kınaman dostlarım gözümde yaş var!

Şu kara bağrımda bir kara taş var!

Tam elliiki milyon esir kardaş var!

 

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?

Akşam olur, sabah olur ağlarım!..

 

 

Osman Yüksel Serdengeçti

Share this post


Link to post
Share on other sites

ASRÎ AİLE

Nâzik, komilfo; kibar; elegan; janti, ince

Hatıra bu gelmez mi asrîlik denilince?

Dil, din farkı gözetmez; genç, ihtiyar her yaşta

Asrîlik şartı gelir bunlar içinde en başta

 

Hepsi koket, hepsi şık, düzgün kıyafet kılık

Kadınları çaçaron, erkekleri kılıbık

Haftada dört beş gece gelirler bir araya

Kimi şebeğe dönmüş, kimi de maskaraya

 

Viski, kokteyl; likör, mezeler bol sandöviç

A dö tabl bakara, frap; poker; bezik; briç

Şen müzik divertisman kontuvarı eğlenceler

Sabah olurken biter olan sonsuz geceler

 

Her gece birkaç yüz papeli sökülüşler

Ayrılırken el sıkıp kırılıp dökülüşler

Hakikati bilmeyen her hâlde gıpta eder

Ah ne yüksek yaşayış; ne mes’ut insanlar der

 

Asrîlik ne demektir anlaması biraz zor

İç yüzünü öğrenmek istersen gel bana sor

Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iş

Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiş

 

Otuz yıldır gezerim muhiti adım adım

Her inkılâp devrinde bir terakki aradım

Yazık ki rastlamadım çok gayret ettimse de

Bizdeki asrîliği görmedim hiç kimsede

 

Bir hasbihâl edelim ben sana anlatayım

Bu çok mühim yarayı deşeyim kanatayım

Biraz daha geçerse can evine girecek

Asrîlik denen âfet bünyeni kemirecek

 

O tertemiz varlığın çürüyüp kanayacak

Kangren olup çıban her yerini saracak

Asrîlerde bulunmaz dostluk, vefa, müveddet

Yalandır, hep riyâdır; samimiyet, muhabbet

 

İşit, fakat inanma o yaldızlı sözünü

Elinden gelse oyar birbirinin gözünü

Sahtedir, gösteriştir o cicili şeyler hep

Candan dosttur sandığın kalkar seni zemmeyler

 

Ne ahbaplık hissi var ne hak ve hukuk tanır

Ne kimseden sıkılır ne Allah’tan utanır

Erkek adı Donkişot, kadında yok ar hayâ

Nâmus; dinden bahseden kalır burada yaya

 

Lükstür tuvalettir onlardaki her imân

Mübalâğa değildir bu saydıklarım inan

Saç, kaş, kirpik, göz, dudak, yanak, hepsi denk

Altın rengi toz pembe beyaz kıl kara renk

................................................................

 

İsraf günâhtır dersen katılır güle güle

Binlerce lira verir birkaç metrelik tüle

Saçlar kuaför ister, pamuk eller manikür

Vücuda masaj lâzım, ayaklara pedikür

................................................................

 

Aklın varsa sokulma, kaç onlardan uzağa

Görünüşe aldırma tutulursun tuzağa

Asrîliğe imrenip bakarken sağa sola

Hâli vakti yerinde kimseler düşer ağa

 

Üşüşürler başına içki kumar boğarlar

Metelik kalmayınca art kapıdan kovarlar

Asrî denen kibarın dolabı böyle döner

Lâkin öbür tarafta birçok ocaklar söner

................................................................

 

Asrîler işte böyle yarı Türk yarı Frenk

Kadınları çaçaron, kozmopolittir erkek

Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı

Müslümanlık kaygusu Türklük duygusu var mı?

.................................................................

 

Asrîliğin manası edep irfan demektir

Bizimkine gelince düpedüz b... yemektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir Şehidin Ardından

 

Ey kurşunlarla yerlere serilen

Al bayraklara sarılan yiğit!

Ey şehitoğlu şehit!

 

Ömrünün baharında,

Şehitler diyarında

Bir bahar sabahı

Zikrederken Allah 'ı

Namertler sana,

Pusu kurdular...

Seni kahpece arkadan

Vurdular

Bir bahar sabahı...

 

Açmamıştı henüz yurt çiçekleri

Vatan gülleri.

Vurdular seni, vurdular

Moskof dölleri...

 

Namert kurşunlarla yerlere serilen

Ey al bayraklara sarılan yiğit!

Ey şehit oğlu şehit!

 

Her gün sosyal - itler

Ürüyorlar.

Rüyalarında Barzani'yi görüyorlar.

Kan döküyorlar

Vatan çocuklarının

Tırnaklarını söküyorlar.

 

Sıkılmış yumruk ar.

Sıkılmış dişler.

Evet bütün bu işler

Türkiye 'de oluyor.

Türkiye'de Türkler

Öldürülüyor, ölüyor..

 

Nerde hükümet,

Nerde kanun,

Nerde adalet,

Rezalet, rezalet, rezalet.'..

Amma bu millet düşmanı tanırsa,

Bir şahlanırsa,

Bu sosyal - itleri,

Para ile satılmış parazitleri

Bir anda boğar...

Bu işler böyle gitmez kardaşım

Yarın ufuklardan, güneşler doğar! ..

Ey cepleri rubleli,

Moskova kıbleli kızıl, rezil.

Nasıl olsa bu millet sizleri haklar

Alçaklar, haklar...

Sen rahat uyu yiğidim

Arslan şehidim.

Rahat uyu...'

 

Osman Yüksel Serdengeçti

 

 

NOT= ''Yıkıldılar'' isimli şiirini bana özel mesajla atarsanız sevinirim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

UMMAK NE GÜZEL ŞEY

 

Beklerken hayırlı bir haber nur topu yardan,

Rüzgar esiyordu yine bir başka diyardan.

Yıllar artık bana veremez oldu teselli,

Zira onu bulmak bir hayal oldu belli.

Duydum ve üzüldüm onu almıştı melekler;

Gönlüm ona hala gelecekmiş gibi bekler.

............................................

Eyvah... Şu geçen kim, şu gelen sevgili kimdi?

Ummak ne güzel şey hele şimdi, hele şimdi.

 

Hadımköy, 24 Eylül 1949

Share this post


Link to post
Share on other sites

BÖYLE GEÇER GÜNLERİMİZ

 

Evim-barkım, malım-mülküm,

Hem müslüman, hem de Türk'üm

İşte budur benim ülküm

Diye geçer günlerimiz...

 

Yapamadım edemedim,

Falan yere gidemedim,

''Dedi'' dedin, ''Dedi'' dedim

Diye geçer günlerimiz...

 

Yazacaktım, çizecektim,

Her tarafı gezecektim,

Düşmanları ezecektim

Diye geçer günlerimiz...

 

Alamadım, veremedim,

Postu yere seremedim,

Muradına eremedim

Diye geçer günlerimiz...

 

Biz geçmeden bu dünyadan,

Bu hayalden, bu rüyadan,

Senden-benden,şundan-bundan

Derken geçer günlerimiz

 

Serdengeçti, durma söyle,

Biraz da sen gönlün eyle,

İşte şöyle, işte böyle

Geçti gitti günlerimiz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

TÜRKLÜĞÜN İLAHİSİ

 

 

Şol Asya'nın ırmakları,

Akar Türklük deyu deyu!

Ol mübarek toprakları,

Kokar Türklük deyu deyu!..

 

Burçlarında al sancaklar,

Hür göklerini kucaklar,

Daima tüter ocaklar,

Tüter Türklük deyu deyu!..

 

Şahin yuvası belleri,

Şehit kanından gülleri,

Cuşa gelmiş bülbülleri,

Öter Türklük deyu deyu!..

 

Kırılsın artık halkalar,

Vurulsun leşte kargalar,

Bahr-ı Hazar'da dalgalar,

Atar Türklük deyu deyu...

 

Yabancılarda yurdumuz,

Devasız kaldı derdimiz,

Altaylarda bozkurdumuz,

Gezer Türklük deyu deyu!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

ASLAN MEHMETÇİK

 

 

Sen benim başyazım, alın yazım, baş tacımsın...

Bu nefer seni daha yakından tanıdım!..

Seninle yattım, seninle kalktım...

Mektuplarını okudum,

Gözlerinin içine baktım...

...

Senin tasan, benim tasam,

Senin kaderin, benim kaderim oldu.

Ne çare sana doymadan ayrıldım.

Sana hiç doyum olur mu?

Benim sessiz sedasız sabırlı Mehmedim...

 

Varlığımızın esasıs sensin...

Dirliğimiz birliğimiz sensin...

Sen olmasaydın biz olur muyduk?!..

Sen ölmeseydin biz kalır mıydık?!..

 

Şu alev alev yanan ocaklar,

Şu dalga dalga sancaklar,

Şu köyler, şu bentler, şu bucaklar,

Seni tanır, seni arar, seni söylerler...

Fakat sen hep susarsın!..

Ölürsün, gülmezsin!..

Gidersin, gelmezsin!..

 

''Bura Yemen'dir,

Yolu çimendir,

Giden gelmiyor

Acep nedendir?!..''

 

Nedendir bilinmez!..

Gidilir gelinmez!..

Verilir alınmaz!..

 

Bu hal böyledir Mehmedim!..

Dert insanı söyletir Mehmedim!..

 

Sen göklerin direği,

Sen gönlümüzün cümle dileği,

Sen Türk'ün bükülmez bileğisin...

Dün Yemen'de idin, bugün Kore'de!..

Söyle bana asıl yerin nerede!..

 

Sen tarihi meydanlarda yazan,

Sen talihini meydanlarda deneyen,

Sen gönüllerde, sen göklerde gezen ersin!..

Allah - millet - vatan için

Her zaman, her yerde seferbersin!..

 

Sen teplerinden ahiret ve mahşerlerin göründüğü

Allahuekber dağlarından kendi mukkadderini gördün.

Peygamberlerin Tanrılarından nida bekledikleri,

Uçsuz bucaksız çöllerde,

Sina çöllerinde

Nice savaşlar verdin!..

 

Tarih sana hayran,

Cümlemiz sana hayran...

Sen cengi düğün, ölümü bayram bilirsin!

 

- Nereye düğün mü var, bayram mı var?

Yoksa vatan mı dar?

Nereye gidiyorsun nereye?!..

Kore'ye!..

Bir bahar günü, hayatın baharında...

Çok, çok uzaklara

Gidiyorsun!..

 

Sarı yüzlü, çekik gözlü

İnsanlar diyarına...

Doymadan baharına

Gidiyorsun!..

Benim garip, benim dertli, benim mahzun Mehmedim

Gittin:

Kore'yi de bizim için bir vatan ettin...

Anavatan gibi, Anadolu gibi...

Çünkü orada sen varsın...

 

Çünkü ''Kore'' topraklarında senin kanın var...

Senin bastığın her yer bize vatandır Mehmedim.

Düşmanı sen getirdin dize Mehmedim.

 

Bu bahar Kore dağlarında esen yellerde,

Bu bahar Kore ovalarında akan sellerde

Dalga dalga sen varsın!..

Açan çiçeklerinde al al,

Yeşil yapraklarında yol yol

Sen varsın Mehmedim

Sen varsın!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Serdengeçti, sonradan bu mısraları;

 

Şol Asya'nın ırmakları,

Akar Türklük deyu deyu!

 

Şu şekilde değiştirmiştir:

 

Şol Asya'nın ırmakları,

Akar Allah deyu deyu!

 

Kitapta Türklük yazıyor ama sonradan değiştirmiştir.

 

İlk okuduğumda afallamıştım. Serdengeçtşi'nin, MHP ile olan ilişkisini, Türklükle ilgili görüşlerini biliyordum ama yine de öyle oldu.Serdengeçti'yi tanımayan birisi, Yunus'un ''Şol Cennetin Irmakları'' şiirine inat Türklüğü savunuyor zannedebilir. Bence Yunus'un şiirinden esinlenerek yazmıştır, Yunus'a tezatlık olsun diye değil. Hem ırmak nasıl Türklük diye akabilir. Her nefes alıp verdiğimizde Allah'ı zikretmiyormuyuz. Her nefes alışımızda Türk'üm demiyoruz. Bir de Serdengeçti gibi büyük bir insanın ''Allah'' lafzı dururken, ''Tanrı'' kelimesini kullanmasını bana yanlış geldi. Çocukluğumdan beri bu sözden nefret ederim. Üstad, İman ve İslam Atlası kitabında ''İsim'' adlı bölümde şöyle diyor:

 

Kaydettiğimiz gibi Arapça da dahil, her dildeki sıfat ve delalet dairesi isimler, başta müslümanların kullandıkları İlah, Rab, Mevla, Hüda, Yaradan, Tanrı gibi adlar bulunmak üzere birer zahidi tasdik ve tevhid işareti olmaktan ileriye geçemez ve Allah adının yerini tutamaz. Hele <<Tanrı>> kelimesi İslam'dan önceki Türkçe'de <<Tanyeri>> kökünden geldiği ve güneşe tapmayı ifade ettiği için, mücerret İlah manasında olsa bile put kokusu vermekten uzak tutulamaz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

SEVGİLİYE

Gözlerim yaşlı da dudağım kuru,

Sen attın içime ateşi, koru,

Yarabbi, Yarabbi sen beni koru,

Yoksa yanıp yanıp kül olacağım.

Girsem bari geceleri düşüne,

Deli oldum ben düşüne düşüne,

Senden gayrı beni kimler düşüne

Allahım... Kuluna kul olacağım.

Hele gözlerine baha biçilmez,

Nasıl anlatayım, yenip içilmez

Sen olmadan gözüm gönlüm açılmaz

Emreyle yoluna yol olacağım.

Etme gel, gitme gel, gel bana acı,

Ruhumun, gönlümün, başımın tacı

Öyle bir ok attın ki kalbimde ucu

Gelmezsen eğer, bir hâl olacağım.

 

(1966)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Gelsen De Bir Gelmesen De

Artık olan oldu bize

Gelsen de bir gelmesen de

Gelemeyiz biz yüz yüze

Gelsen de bir gelmesen de

 

Hep kendini çektin naza

Yok bahara yahut yaza

Bıktım gayrı yaza yaza

Gelsen de bir gelmesen de

 

Bir candır bu bir andır bu

Giden gelmez bir handır bu

Dağ taş değil insandır bu

Gelsen de bir gelmesen de

 

Göreceğim bir boş kafes

Ceset kalmış çıkmış nefes

Nerde o can nerde o ses

Gelsen de bir gelmesen de

 

Osman Yüksel Serdengeçti

 

Rasih Yılmaz’ın Serdengeçti’nin hayatını kaleme aldığı 'Toros Yüzlü Adam: Osman Yüksel' isimli ktabında bu şiir ile ilgili ilginç bir malumat var. İlgili kısmı iktibas ediyorum:

 

1974 yılının başlarında, ölümle sonuçlanacak bir hastalığın pençesine düşer Osman Yüksel. Önce Parkinson teşhisi konur Serdengeçti'ye; üstüne bir de sarılık eklenir. 4 ayda 10 kilo birden vermiştir.

 

İlk başlarda Parkinson'u çok da fazla ciddiye almaz; hatta hastalığını espiri konusu yapar. Rahatsızlığının ilerlemesini durduracak olan ilaçları muntazaman kullanmaz. Çok pahalı olduklarını söyleyerek, bazılarını satın dahi almaz. Aslında Osman Yüksel yalnızca kendisine karşı cimridir. Hayatı bir lokma, bir hırka anlayışı içerisinde geçmiştir. Fakat kendi boğazından artırdıklarıyla, 12 gencin tahsilini bitirmesini sağlamıştır. Hiçbir düzenli geliri olmamasına rağmen, sorumluluklarını üstlendiği gençlere her ay muntazaman okul masraflarını göndermiştir. Ancak bu çocukların birçoğunun Osman Yüksel'e aynı vefayı göstermediği, çevresi tarafından belirtilmektedir. Hatta Serdengeçti'nin en çok bilinen ve sevilen 'Gelsen de Bir Gelmesen de' isimli şiirini, bu vefasız gençlerden birine yazdığı söylenir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir Cihan Görürdüm O Gözde O Kaşta

 

Gözleri yemyeşil bir kız tanırdım

Sevginin sınırı olmaz sanırdım

O altın saçlarda o güzel başta

Bir cihan görürdüm o gözde,kaşta

 

Kader sevgilimi aldı eşinden

Ben bir yetim gibi kaldım peşinden

Aşkı bitmez sandım tükenmez sandım

Sevgiye doymadan acıya kandım

 

Yıllardır ömrüme acılar katık

Ya...rabbim bir son ver çileme artık

Kopda gel dilede büyük Tanrıdan

Komasın kimseyi uzak yarinden

 

Osman Yüksel Serdengeçti

Share this post


Link to post
Share on other sites
İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,

Ne hayal,ne kuruntu hakikat istiyorum.

 

Hakikat,hakikat,hakikat istiyorum! ..

 

:D

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...