Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
cerrah

Emekli Subaylar İçin Zor Seçim: Vatan Yahut Lüks Hayat

Recommended Posts

Emekli Subaylar İçin Zor Seçim:

Vatan Yahut Lüks Hayat

Ali Haydar Can

 

news_a.jpg

 

 

 

Bu ülkede kaç kişi Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız, Rus, Çin, Hint, Yunan, Bulgar, Gürcü, İran, Suriye Ordularının GKB, KKK, HKK veya DKK’larının (1) isimlerini cisimlerini, resimlerini bilir veya hatırlayabilir?

 

Bu “iletişim çağı”nda Bu dünyanın en büyük ordularının ve komşumuz olan devletlerin ordularının GKB veya Kuvvet Komutanlarının isimlerini, resimlerini, cisimlerini bilmemek veya hatırlalamak, hafızalarımızla ilgili bir zafiyet veya problemden değil, bu komutanlarla ilgili hafızamıza depolanacak bilgi bulunmamasından kaynaklanmaktadır.

 

Zira bütün normal devletlerin komutanları ya hiç konuşmayıp kendi işleriyle meşgul olmakta veya çok gerekli olduğunda bağlı olduğu Savunma Bakanının izni veya emriyle sadece askerî konularda bilgi vermek için konuşmaktadır. Hal böyle olunca da güncel medyada ya hiç görünmemekte veya çok nadir olarak küçük bir haber olarak görünmekte olduklarından kendi ülkelerinde bile halk tarafından fazlaca tanınmamaktadır.

 

Dünyada vaziyet özet olarak bu iken TC’de vaziyet tam tersidir...

 

GKB ve bazı Kuvvet Komutanları olur olmaz her mevzuda ve kendilerine mikrofon uzatılan her mekânda, kendilerine mikrofon uzatılmazsa bunu bizzat sağlayarak akıllarına ne eserse söylemekte, bu yüzden de sık sık ana haber bültenleri, ile manşetlerde görünmekte, popülerlikte politikacılar, sinema ve sahne starları ve futbol yıldızlarıyla yarışmaktadırlar.

 

Bu gerçekten izahı zor bir durumdur...

 

TSK’nın bazı komutanları niçin askerlik dahil her konuda ve özellekle de siyasî konularda olur olmaz, ileri geri, yalan yanlış ayırd etmeden konuşmayı meslekî görev veya kariyerlerinin ayrılmaz bir parçası olarak görmektedir?

 

Burada 80 yıldır çözülmemiş, çözülememiş bir problem olduğu açıktır.

 

Bu problemin görünen sebeplerinden biri askerî okullardaki eğitimin şekli ve muhtevasıdır: Askerî okullardaki eğitimin niteliğini ve muhtevasını tayin ve tesbit hak ve yetkisi MEB’in elinden alınarak GKB’nin tasarrufuna bırakılmış ve ülkede Tevhid-i Tedrisat Kanu’na aykırı olarak çift başlı, çift gayeli, çift hedefli, çift muhtevalı bir “askerî ve sivil” eğitim düzeni çıkmıştır.

 

Bu komutanlar işte bu eğitim düzeninin ürünüdür ve bu düzen kesin olarak ve topyekün değiştirilip “Öğretim Birliği” sağlamadıkça, kendine mikrofon uzatılan her yerde ve bildiği, bilmediği her konuda, aklına ne eserse konuşmayı marifet zanneden bu geveze komutan tipinden kurtuluş yoktur.

 

Onların dilinden düşürmediği kelimelerle ifade edersek “aklın, bilimin ve çağdaş normların” öngördüğü; sadece mesleği ve görevi olan askerliğe odaklanan ve temel görevlerinden birinin meslekî sınırları aşmamaya özen göstermek olduğunu bilen, işini kusursuz yapmaya çalışarak, halkın kendilerine ödediği maaş ve artı imkânların karşılığını işini iyi yaparak ödemek isteyen, kendine mikrofon uzatmak densizliğini gösterebilen bir gazeteciyle karşılaştığında da, ona kibarca politikacı, artist veya futbolcu olmadığını hatırlatarak susmasını becerebilen bir komutan modelinin bu askerî eğitim düzeni içinden çıkmasını beklemek olmayacak duaya amin demek gibi bir şeydir.

 

***

 

Bütün bunları bana yeniden hatırlatan şey ise aşağıdaki şu haber oldu:

 

 

Emekli Subaylara Konuşma Yasağı

17 Kasım 2007 10:43

MSB, TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nde değişiklik yaparak emekli subay ve generallarin demeç vermesini yasakladı.Konuşanlara verilebilecek cezalar belirlendi.

 

MSB, TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nde İç Hizmet Yönetmeliği'nde 3 maddelik bir değişiklik yaptı. Resmi Gazete de yayınlanan yönetmelik değişikliğine göre, emekli subaylar ve generaller görev yaptıkları döneme ilişkin açıklamalarda bulunup, yazı yazarlarsa askeri sosyal tesislere geçici veya sürekli olarak girmeleri yasaklanabilecek.

 

Emekli subay ve paşalara "sus" genelgesi olarak değerlendirilen yönetmelikte, "Kendisine özel bir görev verilmediği halde görevi ve sıfatı icabı muvazzaflık yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları çeşitli komutanlık ve resmî kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilenlerin orduevleri, askerî gazinolar ve diğer askerî sosyal tesislere girişleri, Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabilir" denildi.

İnsan bu haberi üstünkörü okuduğunda “oh be hiç olmazsa emeklilerin geveziliğinden kurtuluyoruz, darısı muvazzafların başına” diye düşünüp sevinebilir... Şüphesiz AKP medyası bizi buna inandırmak için özel bir gayret de sarfedecektir.

 

Ama haber dikkatli okunursa kazın ayağının öyle olmadığı anlaşılıacaktır...

 

İlk bakışta bize müjde gibi gelen bu haber aslında ülkenin içinde bulunduğu “durum”un giderek daha vahimleştiğini, bu vehametin gizlenebilmesi için siviller üzerindeki hak ve hürriyet kısıtlamalarının kapsama alanı içine emekli askerlerinde alındığını gösteriyor.

 

Demek ki“durum” o kadar vahim ki, muvazzaflıkları döneminde bütün “hak ve özgürlük” taleplerini “milletin biriği ve vatanın bölünmez bütünlüğü” için en büyük tehlike sayarak bu taleplerle ortaya çıkan halk kesimlerini “iç düşman” olarak ilan edilmesine bir şekilde katkıda bulunmuş olan emekli askerlerin “hak ve özgürlüklerini” savunmak da bize kalıyor...

 

Ne diyor haberde: “MSB, TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nde 3 maddelik bir değişiklik yaptı. Resmi Gazete de yayınlanan yönetmelik değişikliğine göre, emekli subaylar ve generaller görev yaptıkları döneme ilişkin açıklamalarda bulunup, yazı yazarlarsa askeri sosyal tesislere geçici veya sürekli olarak girmeleri yasaklanabilecek.”

 

Dikkat edin sadece “emekli generaller değil”, bütün emekli subaylar bu yasak kapsamına alınıyor...

 

Adamlar TSK işe ilişiklerini emekli olarak kesmişler...

 

Artık onlar da sivil...

 

Sen hangi hakla bir sivilin inanç, düşünce ve kanaatlerinilerini serbestçe ifade etme temel hak ve hürriyetine askerî bir yönetrmelikle kısıtlama getirebiliyorsun?

 

Bunun hem hukuka, hem taraf olduğun uluslarası sözleşmelere, hem de kendi anayasana açıkça aykırı olduğunu görmüyor musun?

 

Görüyor ama “durum” demek ki bizim sandığımızdan da vahim ki emekli askerleri bile baskı ile (“lojmanından atarız, orduevlerine ve sosyal tesislere sokmayız” diyerek) susturmaya çalışmaktan başka çare bulamıyorlar...

 

Bu yönetmelik değişikliğinde yanlış olan bir durum da şu: Yönetmelik değişikliğini MSB yapıyor ama yasaklara aykırı davranan emekli subaylar için cezayı mahkeme veya MSB değil de GKB veriyor. TSK ile ilişiğini kesmiş, artık sivil statüye geçmiş emekli personel hakkında GKB hangi sıfat, yetki ve hakla ceza verecek?

 

 

Bir başka çelişki de şu: Muvazzaf subayların alt rütbelileri bayram, seyran törenlerde, Komuta kademesinden bazıları ise (özellikle GKB ve KKK) her vesile ile askerlkle ilgisi olmayan siyasi ve sosyal konularda bile cayır cayır konuşurlar ve haklarında herhangi bir yasal işlem yapılıp ceza verilmezkeni, artık sivil statüye geçmiş emekli subayları baskı ile susturmaya çalışmak nasıl bir hukuk ve adalet anlayışının ürünüdür?

 

Ceza yetkisi’nin GKB’nda olması ,emekli olduğu halde “psikolojik savaş” departmanıyla ilişiğini kesmemiş ve medyada dezenformatör ajan olarak göreve devam eden emekli subaylar dışındaki bütün emekli subaylara bir gözdağıdır. Ya GKB’nın hoprlörlüğünü yapacaklar veya cezalanndırılacaklardır.

 

Bunun halk için (yönetmelik değişikliği yapılırken düşünülmemiş olan) iyi yanları da vardır: Birinci iyilik; bu yönetmeliğe rağmen medyatikliğini sürdürdüğü halde cezlandırılmayan emekli subayların“emekli” sıfatlarının bir kamuflaj olduğu kabak gibi ortaya çıkacaktır... İkincisi ise bu yönetmelik çıkmadan önce “psikolojik savaş” departmanıyla ilgileri olmadığı halde, durumdan vazife çıkararak löm löm atanların, “gaye vatansa gerisi teferruattır” diye hava basanların samimi olup olmadıkları da ortaya çıkacaktır: Vatan mı yoksa sudan ucuza oturdukları askerî lojmanlar mı, Vatan mı yoksa sudan ucuza yiyip içtikleri Orduevleri mi, Vatan mı yoksa sudan ucuza tatil yaptıkları TSK Sosyal tesisleri mi?

 

Hadi bakalım top sizde...

 

***

 

İlgilisine (doğru anlaşılacağına dair hiç bir ümidim olmayan) lüzumsuz bir kaç not:

 

Hiç bir kişi ve kurum kendini her türlü denetim ve eleştirinin üstünde ve dışında tutarak hayatiyetini sürdüremez.

 

Eleştirinin ve denetimin iyi niyetlisi ve kötünü niyetlisi de olabilir.

 

Kendini idame ettirmek isteyen, değişen şartlarda ayakta kalabilmek için gerekli değişim ve dönüşümleri yapmak basiret ve iradesine sahip kişi ve kurumlar kötü niyetli denetim ve eleştirilerden bile gerekli dersleri çıkardıkları için denetim ve eleştirinin her türlüsünü kendileri için şans sayarlar..

 

Çünkü her denetim ve eleştiri o kişi veya kurumun kendi yanlışlıklarından kurtulması için yeni imkânlar sunar.

 

Kendini her türlü denetim ve eleştiriye kapatarak, durmadan kendine övgüler düzerek varılacak yer Dağlıca fiyaskosudur...

 

Böyle bir fiyaskoyu örtbas etmek için iade edilen esir askerleri tutuklatırsın bu ayrı bir fiyasko olur...

 

Bunun yetmediğini görünce tutuklanan esir askerlerle ilgili her türlü habere mahkeme eliyle sansür koydurursun bu bir başka fiyasko olur...

 

Bütün bunları örtbas edebilmek için bütün emekli subayların düşünce, inanç ve kanaatlerini açıklama hürriyetlerini bir yönetmelik değişikliği ile yok etmeye kalkarsın bu daha da büyük fiyasko olur...

 

Ve hiç bir kişi veya kurum bu kadar fiyaskoyu sırtında taşıyamaz: Çöker...

 

Bunu da (kendini her türlü denetim ve eleştirin dışında ve üstünde tuttuğun için) iş işten geçip kaçınılmaz son ortaya çıkmadan anlayamazsın...

 

Dipnotlar: 1- Dikkat ettiyseniz JGK’ından hiç söz etmedim zira bütün normal devletlerde jandarma ordunun değil, iç güvenlik teşkilatının bir parçasıdır ve GKB’ye değil her yönüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Statüsü Emniyet Genel Müdürü veya Emniyet Genel Müdür Yardımclığıı gibidir.

 

Baran Dergisi'nden

 

Kaynak: http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopi...um=entellektuel

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hahaha harbiden yav. Motor takılmış gibi, on kaynana çenesi kuvvetinde takır takır çalışan çene kemikleri var hazretlerin. Adamlar ölür be konuşmasa. Yazık yahu. :rolleyes:

 

İşin esprisi bir tarafa, aslında bu yasağın, emekli askerlerin siyasi demeçler vermesinin önüne geçeceğini düşünen bazı muhafazakar arkadaşlar olabilir, 'Eski generallere konuşma yasağı!' tarzındaki başlıkları görünce ben de 'Aha! Ulan? Yoksa?' demiş, sevinir gibi olmuştum. Lakin cümleyi kuruş tarzımdan da anlaşılabileceği gibi kazın ayağının aslında böyle olmadığı, mevzunun detaylarına bakınca aşikar oldu.

 

Emekli subayların çenesinden bahsetmiştik, evet maşallahları var, özellikle dinle, diyanetle ve muhafazakar hükümetlerle ilgili mevzular sözkonusu oldu mu otomatiğe bağlayıp vıdı vıdı vıdı, gak gak gak ötüyorlar, susturana aşkolsun. Bizim için asıl tehlike de, bir kısmı ne dediğini bilmeyecek yaşa gelen din paranoyağı veteranların sözlerine bir kısım medya ve halk arasında itibar ediliyor olması... Bu adamların sözlerine istinaden kendilerine cumhuriyeti kurtarmayı vazife belleyen tuhaf dinozorcuklarımız var. Yani bu arkadaşların söyledikleri, söylendiğiyle kalmıyor.

 

Yasak, askerlerin yalnızca görevde bulundukları dönemle ilgili konuşmaları üzerine getirilmiş. Sebebi gayet basit: Emekli askerlerin bir kısmı emekli olduktan sonra, artık daha özgür bir ortama çıktıklarından mıdır, gündemde kalmak istediklerinden midir, yoksa aklî melekelerini yitirmeye başladıklarından mıdır, kendi dönemleriyle ilgili pek çok gizli bilgiyi ifşa ediyor. Bu bilgilerin arasında Doğuya gönderilen askerlerin aslında arkalarındaki büyük maddi desteğe rağmen ne gibi zor şartlara ve maddi imkansızlıklara maruz bırakıldığı, komuta kademesinde ne gibi gafletlere düşüldüğü, bölgede askerin ne gibi yolsuzluklar, hatta bazen zulümler yaptığı(kendi leyhlerinde karar vermeleri için yargı mensuplarının lojmanlarını bombalamak gibi!) ve daha pek çok mühim bilgi de ağızlarından kaçıveriyor ki, bu bilgiler askerin son birkaç yıldır kelimenin tam manasıyla yerin dibine batan itibarını dünya çekirdeğinden de ötelere gönderme temayülü gösteriyor. Asker kendi itibarını ve hikmetinden sual olunmaz diktasını sürdürebilmek için imajının veteranlarca da batırılmasına izin vermek niyetinde değil. Bizim askerimiz ne yapsa doğrudur, bizim askerimizin her yaptığı doğru kabul edilmek zorundadır. Bu değişmez hakikatin sarsılmasına yüce Türk ordusu izin vermeyecektir. Emekli askerler, -kendi tespitleriyle- Peygamber ocağı filan olmayan kutsal askeriyemizin itibarını batıracak şeyler söyleyemez ama, ülke siyasetini katletmeye, mukaddesatçıların tepesinde höykürmeye ilelebed devam edeceklerdir.

 

Ben buradan bu arkadaşlara 'geçti borun pazarı, sür eşeği Niğde'ye' demek istiyorum. Artık bitti o günler... Rezilsiniz abiciğim!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...