Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sevdayolcusu

Abdurrahim Karakoç

Recommended Posts

Cân benimkide bir tavsiyeydi ben mürşidlik postuna oturmamış mü'mini bırak öyle günaha batmış fasık o kadar çok kişiyi sevdimki neyse.Haddini bikmek diyorsun o bir mürşit değilki dini konularda hata yapabilir.Ben sadece hatasını söyledim.Evet bağlanabilirsin Abdurrahim Abiye bu kadar fakat bu normal değil onu belirtmek istemiştim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gökan Öztürk! neyi ima etmeye çalıiıyorsunuz siz bağıra bağıra üstad üstad demeler?? üstada dua edelim felan!?

madem okadar seviyorsunuz o şahsı adına site kurun veya paşka yollar deneyin. ama vurgu yapa yapa üstad ta üstad... biraz ayıp kaçıyor ÜSTAD NECİP FAZIL ın sitesinde!

Share this post


Link to post
Share on other sites

hafakan kardeşim şimdi senin derdin nedir?

 

ben babalarkulu ile ufak bir münakaşa içerisine girdik o düşüncelerini söyledi bende söyledim hepsi budur...

 

 

BEN KİME NE DİYECEĞİMİ VE KİME NASIL DAVRANILACAĞINI ALLAHA ŞÜKÜR ÇOK İYİ BİLİRİM...

 

 

Ben Üstadıma '' Abdurrahim Karakoç '' olarak hitap etmiyorum, '' ÜSTAD ABDURRAHİM KARAKOÇ '' diyorum beni bilenler bilir...

 

 

edep ve ahlakım görüşüm bunu gösteriyor, ki ben ÜSTADIMIN EVİNE GİTTİM

 

 

 

Bağıra bağıra üstad üstad diyorsunuz demişsin... Yok ben bağırmıyorum o ÜSTAD olduğu için ÜSTAD diyorum hepsi bu...

 

 

Üstada dua edelim felan demişsin, Ben ediyorum kardeşim sende etsen neyin eksilir...

 

madem onu o kadar çok seviyorsunuz o şahsı adına site kurun başka yollar deneyin demişsiniz , ÇOK AYIP KARDEŞİM

 

 

 

biraz ayıp kaçıyor ÜSTAD NECİP FAZIL ın sitesinde! demişsiniz

 

AYIP OLAN NEDİR KARDEŞİM, ABDURRAHİM KARAKOÇ a benim ÜSTAD demem ÜSTADIM demem ayıpsa tez vakit toplantı yapalım o zaman...

 

 

BEN ÜSTAD NECİP FAZILI DA SEVİYORUM BEN ÜSTAD ABDURRAHİM KARAKOÇ u da seviyorum

 

sorun nedir gardaşım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sakin olun arkadaşlar :)

 

Buranın Necip Fazıl'a atfen hazırlanmış bir site olması, kullanıcıların fikriyatını veyahut muhtelif bir cihetini takdir ettiği bir şair veya yazara itidal hudutları dahilinde istediği şekilde hitap etmesine mani değildir. Abdurrahim Karakoç tastamam bizden (B.D) olmasa dahi tamamiyle bizden olmayanlardan da değildir. Mukaddesata olan sadakat ve temayülünden ötürü kendisine (üstad) denmesinde ne bir beis ne de bir abes vardır. Mesele, herhangi bir müspet nihayete ermesinin muhal görünmesinden ötürü noktalanmıştır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ya bu kişisel bir tercih bende Abdurrahim Abiye Abi diyorum, bir halk şairi çünkü o samimiyeti buluyorum, buda benim kişisel tercihim.ÜStad demende bir beis yok fakat Üstad kelimesi Osmanlı zamanında mürşid,babaeren,pir,dede, vb. manalarda kullanılıdığından böyle kullanmaman daha iyi olur dedim arkadaşa.Ama asla kişisel tercihine kızmadım....

Share this post


Link to post
Share on other sites
Evet asıl manası o ama Osmanlıda Mürşid manasında kullanılmıştır.

--------------------------------------------------------------------da---------------

 

Aha o araya '' da '' ekini eklersek eklersek tam olacak :) (manasında ''da'')

Share this post


Link to post
Share on other sites

OY BU SEVDAYI / ÜLKÜ TÜRKÜSÜ

 

 

Bir beyaz rahmettir bir yeşil murat

 

Görmeyen ne bilir oy bu sevdayı

 

Tüter buram buram yücelir kat kat

 

Artırır gün hafta ay bu sevdayı

 

 

 

Değişir bu mevsim bu poyraz keser

 

Yurdumda davamın rüzgarı eser

 

Gün gelir anlayıp bağrına basar

 

Şehir bu sevdayı köy bu sevdayı

 

 

 

Yeminim var oğlum kızım üstüne

 

Yazdım nakış nakış özüm üstüne

 

Çilesi belası gözüm üstüne

 

Derdimin dermanı say bu sevdayı

 

 

 

Mukaddes hareket mübarek mana

 

Hak ile bu dava büyür yan yana

 

Alır bir kaynaktan döker ummana

 

Irmak bu sevdayı çay bu sevdayı

 

 

 

Batılın çokluğu uzaktır bizden

 

Severim turnağım hak olan azdan

 

En soylu türküden en doğru sazdan

 

Dinle bu sevdayı duy bu sevdayı

 

 

 

Bedenime korkak yürek yüklemem

 

Tatlı diye öz canımı saklamam

 

Öldüğümde çalgı çelenk beklemem

 

AL GÖTÜR KABRİME KOY BU SEVDAYI...

 

 

 

ÜSTAD ABDURRAHİM KARAKOÇ

Share this post


Link to post
Share on other sites

AZINLIK

 

Satıcı simsarlar verdi el ele

“Bölünmez” ülkeye girdi azınlık..

Her yana dal-budak saldı mesele

Postunu divana serdi azınlık..

 

Kaboğlu fitneyi doldurdu kaba

Gösterdi olağan dışı bir çaba

Oran baskın çıktı, dedik merhaba

Ortamı sinsice gerdi azınlık..

 

Yazmadı tarihler böyle hinliği

Şaşırttı şeytanı kurul cinliği

Bu kasap mantığı, bu pişkinliği

“Al kurtul” ödülü, gördü azınlık..

 

Düşündüm, kimlerle yarıştı aklım

Nihayet öfkemle barıştı aklım

Okudum raporu, karıştı aklım

Saydım beş kişinin dördü azınlık..

 

Avrupa yurdumu bölmek istiyor

En az beş parçada görmek istiyor

Tez günde mezara gömmek istiyor

Amacı, gayesi, derdi azınlık..

 

Doymadılar yiyip içtikleriyle

Onulmaz yaralar açtıklarıyla

Devşirme güruhtan seçtikleriyle

Jokerleri öne sürdü azınlık..

 

Haçlı Avrupa’sı düğmeye bastı

Yerli uşakları fikrini kustu

Gözcüler uyudu, sözcüler sustu

Yuların ipini kırdı azınlık..

 

Papaz kilisede tezgâhı kurmuş

Anahtar satarak milyarlar vurmuş

Diyalog esnafı selâma durmuş

Muradı maksada erdi azınlık..

 

Kayboldu hamamın tarağı, tası

Bitmedi irtica paranoyası

“Ekümenlik Patrik” oyunun as’ı

Hatayı, Mardin’i sardı azınlık..

 

AB yollarına düşer gideriz

Gelme deseler de koşar gideriz

Bir garip âlemde yaşar gideriz

Bekliyor kapıda ferdî azınlık..

 

Kimliğin Türk, dinin İslâm, orda kal

Yazılan raporu oku, ibret al

Ey sahibi devlet, söyle, bu ne hâl? !

Diyorlar ki “Türk’ü-Kürdü azınlık”…

Share this post


Link to post
Share on other sites

AÇIK DİLEKÇE

 

 

 

Görmediğim bir bambaşka durum var

 

Sizin şehrin kızlarında savcı bey.

 

Yaklaşanı tâ yürekten vururlar

 

Kan kokuyor gözlerinde savcı bey.

 

 

 

Gayeleri gönül kırmak dal gibi

 

Bakışları çifte faul bal gibi

 

Ülkeler fethetmiş bir kral gibi

 

Gurur dolu pozlarında savcı bey.

 

 

 

Kaş yaparken, göz çıkarır elleri

 

Çok silâhtan tesirlidir dilleri

 

Hayret ettim, bir tuhaf ki hâlleri,

 

Poyraz eser yüzlerinde savcı bey! .

 

 

 

Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz

 

İlk görüşte avladılar habersiz

 

Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz

 

Kebap oldum közlerinde savcı bey! .

 

 

 

Bölüştüler gönlüm ile aklımı

 

Davacıyım, ara benim hakkımı...

 

Bir yol göster, haksız mıyım, haklı mı?

 

Yorulmayım izlerinde savcı bey.

Share this post


Link to post
Share on other sites

AŞK HİKAYESİ

 

 

 

Başımdan bir kova sevda döküldü

 

Islanmadım, üşümedim, yandım oy!

 

İplik iplik damarlarım söküldü

 

Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!

 

 

 

Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana

 

Anladım ki kendi gönlüm dar bana

 

Alev dolu bardakları yâr bana

 

Sunuverdi içtim içtim kandım oy!

 

 

 

Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım

 

Ne zamana, ne kendime alıştım

 

Kırk senede yedi hasret bölüştüm

 

Yedi dünya bana düştü sandım oy!

 

 

 

Gönül şahinimi yordum gerçeğe

 

Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe

 

Teselliden kanat kırdım gerçeğe

 

Tecellinin sinesine kondum oy!

_____________________________________________________________________-

 

 

 

 

BAMBAŞKA

 

 

 

Doktor, benim derdim bambaşka bir dert

 

Ağrıyan yerimi sorma boşuna.

 

Yazdığın reçete değer mi zahmet?

 

Kağıtla kalemi yorma boşuna.

 

 

 

Kerem eyle, fayda vermez yardımın

 

Tıp ilminde çaresi yok derdimin

 

Her tarafı gurbet olmuş yurdumu

 

Düşünceme tuzak kurma boşuna.

 

 

 

Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdü

 

İçimde tarifsiz keder saklıdır

 

Sökemezsin yaralarım köklüdür

 

Merhem sürüp, sargı sarma boşuna.

 

 

 

Dost yolları nakışlandı kanımdan

 

Sevdiklerim vergi keser canımdan

 

Sükûta muhtacım, ayrıl yanımdan

 

İncitip günaha girme boşuna.

 

 

 

Aşk koymuşlar ıstırabın adını

 

Alamadım yaşamanın tadını

 

Yapacaksan eğer bana yardımı

 

Öldür kurtar, ilâç verme boşuna.

Share this post


Link to post
Share on other sites

HIYARNAME

 

Belli vazifesini yapmış Bostancıbaşı

Sabahleyin baktım ki hıyarla dolmuş çarşı

 

Dizilmiş tablalara uzunu ve kısası

Kurmuşlar hal içinde maruf hıyar masası

 

Hıyar deyip geçmeyin, şifadır çok maraza

Koklatırsınız kurda, yedirirsiniz kaza

 

Hıyarın pörsümüşü çobana azık olur

Tazesi, endamlısı çadıra kazık olur

 

Hıyarın çaparı var, beyazı, langası var

Pazarlarda bölüğü, bakkalda mangası var

 

Al küçüğü turşu kur, büyüğü salata yap

Kırk dört santimliğini kamyona balata yap

 

Memleket baştan başa hıyar tarlası gardaş

Bu toprakta yetişir hıyarın hası gardaş

 

Seyreyle hıyarları sabahın seherinde

Altmış okka vitamin dans eder beherinde

 

Seracı hıyarları cılız ve kısa olur

Medya suyu verince topala asa olur

 

Hıyarın kıymetini bilmemek nankörlüktür

Halka hıyar dağıtmak en büyük bonkörlüktür

 

Çiçeği burnundası makbulmüş bir zamanlar

Hıyardaki hassayı bostancıbaşı anlar

 

Derler ki, hıyar taze, hıyar ucuz olmalı

Hıyar seven adamda beş çuval tuz olmalı

 

Nerde konuşan hıyar, nerde yürüyen hıyar

Peşinden milyonlarca dâhi sürüyen hıyar

 

Gün gelecek hepsini göreceksiniz elbet

Her hıyara statü vereceksiniz elbet

 

Belâgatı yükselir hıyar yiyen adamın

Ruhuna revnak gelir hıyar yiyen madamın

 

Günümüz hıyar kesme, hıyar soyma günüdür

Vatan-millet aşkıyla hıyar oyma günüdür

 

Kral sofralarına lâyık olmalı hıyar

Siyaset denizinde kayık olmalı hıyar

 

Kalkınacak bir ülke hıyar ihraç etmeli

Yetişmiş hıyarları başına taç etmeli

 

Hıyar seminerleri yapmalıyız durmadan

Kuru hıyar evlâdır baldan ve kavurmadan

 

Bırakın çağdaşlığı, bırakın sağı-solu

Toprağımız mümbittir, her taraf hıyar dolu

 

Çıktık açık alınla hıyarlar bostanından

Alınmasın kelekler bu hıyar destanından

 

Selâm olsun tablada, dalda yatan hıyara

Selâm olsun alkışa göbek atan hıyara

 

Selâm olsun toprağa ve suya ve gübreye

Helâl olsun besteye, helâl olsun güfteye

 

Tazelendi bilcümle hıyarların şerefi

Ne mutluluk bizlere, tutturduysak hedefi.

 

Üstad Karakoç'un anlayana 'herşey' ifade eden şiirlerinden birisinide ben ekleyeyim, eksik kalmasın. Bu arada çalışmalar nasıl gidiyor Gökhan kardeşim, Mevlam muvaffak eylesin. Emeklerin boşa gitmez inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor;

Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

Her adımda bir engel var, salmıyor,

Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

 

Mümkün mü bu yolda maksuda ermek?

Mümkün mü sılada dost yüzü görmek?

Âşıka ar gelir geriye dönmek;

Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

 

Abdurrahim Karakoç

Share this post


Link to post
Share on other sites

ACABA

 

 

 

Uyuyan göllere ay ışığında

 

Sevginin resmini çizsem kim anlar?

 

Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında

 

Yağmurun saçını çözsem kim anlar?

 

 

 

Bir mekan kaplamış ne varsa nerde

 

Kendi ötesini saklar her perde

 

Sonsuzluğun sona erdiği yerde

 

Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?

 

 

 

Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası

 

Eklenir yarama her dost yarası

 

Et oldum bıçakla kemik arası

 

Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?

 

 

 

Doğumda yalan var, ölümde gerçek

 

Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek

 

Kırık gönülleri toplayıp tek tek

 

Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?

 

 

 

Gün geldi zamanı gömdüm kabire

 

Dağ oldu aklımın verdiği fire

 

Bağlasam telaşı çelik zincire

 

Sabrın derisini yüzsem kim anlar?

 

 

 

İçte deprem olur dışın düğümü

 

İhlâssız çözülmez işin düğümü

 

Aklımdan geçeni, düşündüğümü

 

Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?

Share this post


Link to post
Share on other sites

abi çok güzel şiir paylaştığın için teşekkür ederim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

YOLLARIN SONU

 

Bilir misin hancı,bu güne kadar

Hanından kaç yolcu çıktı bu yola?

Sıladan gurbete giden yolcular

Kaç damla göz yaşı döktü bu yola?

 

Getirmeden bu yolların sonunu,

Kaç yolcu son durak yaptı hanını?

Kaç yolcu bu yolda verdi canını,

Ecel kaç yolcuyu çekti bu yola?

 

Akar bir oluktan beş dağın karı,

demişler adına 'hasret pınarı'

Şu mezarı gölgeleyen çınarı

Kimin için kimler dikti bu yola?

 

Kaç aşık bu yolda zaman eritti,

Kaç yorgun hanında terin kuruttu.

Bu taşlı yol kaç çarığı çürüttü

Kaç topuğun kanı aktı bu yola?

 

Yollar kıvrım kıvrım,dağlar sıralı,

Düşünürüm,yollar beni yoralı.

Kaç ceylan iniyor böğrü yaralı

Her gecenin seher vakti bu yola?

 

Ben bilmedim gitti n'olur sen söyle,

Bu yollar kararsız uzar mı böyle?

Yar için iç çekip,karşıki köyde

Hangi göz kaç sene baktı bu yola?..

Share this post


Link to post
Share on other sites

BİTMEYEN GECE

 

 

Bir gece başladı yıldızsız aysız

Ne horozlar öttü ne sabah oldu

Kibritler ıslaktır çakmağım yağsız

Dar odam ebedi ışıksız kaldı

 

Bırakmaz yakamı dört yanım duvar

Ne kapı ne baca ne pencere var

Ne mektup gönderir sevdiğim dostlar

Ne de bir tanıdık kapımı çaldı

 

Bir zaman karnımı doyuran toprak

Üstüme gölgelik altıma yatak

Hiç ümit etmezken olacağa bak

Nihayet ağzıma gözüme doldu

 

Ve işte dünyada en son arkadaş

Başımın ucunda dikili bir taş

Bitti doğduğum gün başlayan savaş

Kainat benimle beraber öldü

 

 

ABDURRAHİM KARAKOÇ

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

BEN..

 

Ben: Karlı dağların deli rüzgârı..

Ben: Tozlu yolların demirbaşıyım.

Ben: suyu kurumuş sevgi pınarı...

Ben: Toprak bekçisi, mezar taşıyım.

 

Ben: Hep yıllar yılı kanayan çıban...

Ben: Fikir sürüsün yitiren çoban.

Ben: Hayâl peşinde çarıksız taban...

Ben: gurbet ağzında bulgur aşıyım.

 

Ben: çürük bir gemi aşk denizinde..

Ben: Yağmur damlası dostun izinde.

Ben: Yanıp kül oldum aşkın közünde...

Ben: Kara sevdanın dert yoldaşıyım.

 

Ben: Koyu düşmanım yersiz gülüşe

Ben: Düşüvermişim bitmez bir düşe

Ben: Bıldır ağlarım bu yıl ölmüşe...

Ben: Bensiz duygunun ilk savaşıyım.

 

Ben: Gönlü aklına uymayan deli..

Ben: Az düşünceden doymayan deli.

Ben: Beni ben diye saymayan deli...

Bırakın, ben benden uzaklaşayım.

 

ABDURRAHİM KARAKOÇ

Share this post


Link to post
Share on other sites

en sevdiğim şiirlerindendir

Reçete....

 

 

 

Ey yüksek sosyeteye mensup modacı hanım,

Eğlence zümresinin başının tacı hanım,

Bu metod ki, sizlerin müsbet ilâcı hanım:

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Yerindedir tahsilin, güzelliğin şahane.

Varsa Türk’ten tâlibin, bul çeşitli bahane.

Bir ecnebî hovarda yakalarsan daha ne? …

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Flörtünün sayısı; en az on beş olmalı…

Kimisi hâlis züppe, kimisi keş olmalı…

Altın kolyen, kürk manton, taksin beleş olmalı.

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

İç votkayı, şarabı; sokaklarda nâra at.

Medeniyet sizlerle yükselmektedir kat kat(!)

Çeşni ruha gıdadır, her gün bir yatakta yat…

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Hiç durma twist öğren, her gün bir baloya git;

Tırnağını, yüzünü, dudağını boya git.

Sun’î peyke vâris ol, conilerle aya git.

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Bazen düz pantalon giy, traş ettir enseni.

Bin dolaş bisiklete, göster şöyle sen seni.

Kabahat ailende.. anlıyorum ben seni.

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Artist ol, filim çevir; ismine yıldız derler…

Bin kez kürtaj yaptırsan gene sana kız derler!

Çıplak resim çektirsen, ne şahane poz derler.

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Mayoyla endam göster, git jürinin önünde..

Mahremini teşhir et her birinin önünde..

Seçil bir kıraliçe imtihanın sonunda.

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Açıl kızım utanma, bu devrin modasıdır.

 

 

Hayır, inanma kızım! Bunlar hep istihzadır.

Namus, insanlar için en mukaddes meyvadır.

Gençlikte hissiyatın belki seni aldatır.

Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Haddinden çok açılmak soysuzun modasıdır.

 

 

Türk oğluna anne ol, iftihar et onunla;

Elin soysuz züppesi bağdaşamaz seninle;

Bu yurdun kızı isen şu sözü iyi dinle:

‘Dışının görünüşü içinin aynasıdır;

Yapacağın düşüklük bize yüz karasıdır.’

 

 

 

Vur Emri(sh.292)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus

Necip Fazıl'ı ilkokul çağımda Sakarya Türküsüyle tanımıştım. Kulakları çınlasın eğer yaşıyorsa, Din Kültürü öğretmenimin sayesindedir bu. Yıllar geçti, yaşım oldu yirmibeş, Sakarya Türküsü hâlâ hayatımın şiiridir. Karakoç'un başlığına niçin böyle bir giriş yaptığımı birazdan anlatacağım.

 

Sevgili dostlar, ben, ne Büyük Doğu'yu bilirim, ne de rahmetli Necip Fazıl'ın ait olduğu ideolojiyi. Okumadım. Şu an da okumak bile istemiyorum. Hatta ne yalan söyleyeyim, üstadın ilgilendiğim tek alanı olan şiir kitabı, ÇİLE yi bile edinmek nasip olmadı. Konu şu; ben sadece şiire ve onun güzelliğine bakarım. Benim için önemli olan şiirdir. Kafir de olsa, aşırı softa da olsa, insanlara insan gibi, aynı nazaral bakmak gerekir. Eğer bunu yapamıyorsak, müslümanım demeyelim zaten. Zira tasavvufla ilgilenen kardeşlerimiz bunu çok iyi bilirler...

 

Necip Fazıl hakkında nice kötü şeyler duydum, ama bunlara inanmıyorum, inandıramıyorum kendimi. Kendisi, benim için Üstad bir şairdir. Onun ışığıyla şiiri sevdim...

 

Ve sonra Karakoç... Hece şiirini bana sevdiren üstaddır. Neyzen Tevfik de severim, Cahit Sıtkı yı da, Faruk Nafiz Çamlıbel i de, Cemal Safi yi de, yani şiirlerini sevdiğim, okuduğum herkes benim için ustadır.

 

Günümüzün en usta şairi, Karakoç'tur. Doğrudur bu. Ama eminim ki, Karakoç tan daha iyileri de vardır. Yani tek şair, ulaşılamaz şair değildir hiçbiri. Herkes kendi türünde, stilinde ve tarzında ustadır.

 

Ben şu an ne Karakoç un yazdığı Vakit gazetesini, ne de bir başka gazeteyi okurum. Yok böyle bir alışkanlığım. Ama Karakoç Vakit gazetesinde yazıyor diye ona kötü gözle bakamam. Sadece derim ki, bir şair bence köşe yazarı olmamalıdır. Fikrim budur. Sonuçta o, neredeyse tüm Türkiye'nin severek dinlediği Mihriban'ın şairidir.

 

Şahsım adına son olarak diyorum ki; şiire geç de başlasam, bir gün gelecek, örnek aldığım tüm üstadları utandırmayacak, hatta onların ruhlarını rahatlatacak, benzersiz, güzel şiirler yazacağıma inanıyorum Allah'ın izniyle. Üstad Abdurrahim Karakoç'un bu başlıkta yazılmamış bir şiiriyle sözlerime son vermek istiyorum. Sürçi lisan ettimse affola.

 

FETVA

 

Türküler var başı belden aşağı

Çalmayan radyonun pili cennetlik.

Kâfir meyve inmez daldan aşağı

Yoksulun yaktığı çalı cennetlik.

 

Boşunadır dünyamıza geldiği

Aha yaşadığı, aha öldüğü...

Korkak müslümanın namaz kıldığı

Camiyi taşlayan deli cennetlik.

 

Kara günde çözülmesin kuşağın

Kara toprak olsun uyku döşeğin

Cihadda yük çeken uyuz eşeğin

Semeri cennetlik, çulu cennetlik.

 

Tez vururlar harpte önde gideni

Kaçanlar kurtarır canı, bedeni.

Şimdilik kördüğüm kalsın nedeni

Diri b... yedi, ölü cennetlik.

 

'Bana ne'yi akıllılık sananın

Başı var da, beyni yoktur; İnanın!

Beş-on sene cehennemde yananın

Dumanı cennetlik, külü cennetlik.

 

'Karışma boşver'i eylemiş sanat

'Dava gereksiz' der, 'herşey menfaat'

Böyle bir babayı vurursa evlat,

Tüfeği cennetlik, eli cennetlik.

 

Sevabı, günahı ayırmış Rabb'im

Ölçüdür gözlerim, tartıdır aklım

Yalana riyaya, dayanmaz sabrım

Haksıza sövenin dili cennetlik.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...