Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
furkan-NFK

Atatürk:"gökten Indiği Sanılan Kitaplar"

Recommended Posts

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1 kasım 1937'de TBMM'nin açılışı sırasında yaptığı konuşmada geçen tanımlama. "Mustafa" filminde Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi sesinden verilmesi, "Atatürk'e dinsiz deniyor" suçlamalarına yol açmıştır.

 

Konuşmanın ilgili kısmı şöyledir: "Bizim devlet idaresindeki ana programımız, CHP programıdır.Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır.Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konu dikkatimi çekti ve CHP gençlik kolları siteleri alevi paylaşım sitelerinde çok yaygın bi şekilde Atatürk'ün bu sözü destekleniyor,öğütleniyor.Hatta ve hatta biçoğumuzun bildiği gibi paylaşım sitesi youtube bu başlıkta Atatürk'e edilen hakaretlerden dolayı kapatılmış bulunmakta.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Herkes kendi kafa yapısına, inanışına, hayat telakkisine müsavi olan fikirleri destekleyecek pek tabii olarak. Onlar için bir varsayım olanbilir din, iman, Allah ve mukaddesat. Ki zaten bu yolu tercih edenler de icraatlerini, yaşam tarzlarını buna göre şekillendiriyorlar. Çukurlarda debelenip duruyorlar. Bazıları gibi devletin başına geçenler de bir nesli mahvedip gidiyorlar..

Share this post


Link to post
Share on other sites

mustafa adlı filmde bunu duyunca delirmiştim.... rezilliğin dik alası ebu cehillerimiz bol tabiii ondan sonra gelende pek farketmedi... cehil cehil leheb leheb

Share this post


Link to post
Share on other sites

yavuzlenk gönüldaş youtube açık olsa bende koycaktım ama indirme diilde izlenecek yer biliyosan onu paylaş...

Share this post


Link to post
Share on other sites

elimde videosu vardı,ekledim,nereden izlenir bilemem...2 mb birşey indirin ne çıkar yahu...

Selam ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu hiç mesele değil... Yeter ki böyle ifade edilsin, bu şekilde davranılsın. Sizin pozitivizminiz size bizim dinimiz bize deriz, gül gibi geçinir gideriz.

 

Gelgelelim denizin dibini boylatmak isteğiyle harekete geçip kutsal hükümleri ele alır kafanıza göre reforme edebileceğinizi sanırsanız, Arap saçmalıkları der hakaret ederseniz, dini hükümleri kanun zoruyla kolluk kuvvetiyle engellerseniz, üstelik bunu güya dinin aslını reforme ettiğinizi söyleyerek yaparsanız orda durum değişir işte.

 

Allah'ın hükmüyle hükmetmeyenler... sınıfına adınızı kaydediveririz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Paşama katılıyorum! :S :)

 

Ah küçük hokkbazlık, sefil aynalı dolap,

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkilap!

Share this post


Link to post
Share on other sites

En hakiki mürşid...

neyse...

Ulu Önder'imizin bedeni, öldükten sonra kaç gün toprak üzerinde kaldı? Hani derler ya, toprak da kabul etmiyor. Tabiki yok böyle bir şey de, milletimiz her şeye enfes bir benzetme bulduğundan olacak ki, bu mevzuuyu da böyle okudu... Aceba niye böyle okudu?

Ah dostlar ah!..

Hocanın biri hutbeye çıkacak ve hutbesini aldığı emir üzerine Türkçe okuyacak. Hoca emir aldığı kişiye, okuyacağı hutbeyi önceden gösterir. E hocamızın okuyacağı hutbeyi önderimiz beğenir. Dur şimdi, hocanın aklına bir şey takılır. Dur bakalım nedir o takılan şey?

Hoca:

Hutbeye çıkarken sarık saracak mıyım?

Cevap gelir:

Hayır, sarığı bırak. Benim gibi, başın açık ve fıraklı. Ne diyeyim, devrim yapılıyor.

Hoca:

Peki, dedim.

Bu hocamız Kur'an'nı Türkçe okuyan ilk hocamız. Camii de Süleymaniye Camii'si... İsmi de hocamızın, Hafız Sadeddin Kaynak...

Yahu Erzurum Kongresinin bitiş nutkunun sonunda, hem de enfes bir yazıyla ne yazıldı aceba?

Ha birde meclisin açılışı Cuma'ya alınıyor. Yoksa Perşembe açılacaktı. Dualarla açılıyor. Yahu Hacı Bayram Veli'ye uğruyorlar daha önceden.

1930'lu yıllardaki lise tarih kitapları da ortada duruyor.

Satılan, yıkılan, ahır yapılan camiler.

 

Rasih hoca Hilal-i Ahmer hey'etine katılıp Hindistan'a gidiyor.Hind Müslümanları müthiş bir ihtiramla heyeti karşılıyor. Rasih Efendi Delhi'de bir Cuma Namazı kıldırmak için hazırlandı. Hutbeye başladığı anda İngilizler büyük afişlerle müslüman mühitine bir şeyler yaymaya başladı. Hilafetin kaldırılması ve Halife'nin de ülke dışına sürüldüğü haberiydi afiştekiler. Afişler cami ve sokaklara bu esnada asılıyor ve camiye sonradan gelenlerin bu afişleri okumaları üzerine camidekiler de haberdar edilmiş oldu ve böylece kıyamet koptu. Rasih Hoca hayatını güç bela kurtardığını söylüyordu, türkiye'ye geldiğinde... Rasih Hoca Meclisi temsilen heyete katıldı yani, kendisi bir mebustur.

Bu vaziyet Mustafa Kemal Paşa'ya bildirilince, cevabı şöyle olmuş:

''Hocam, ne kazandık zaten, evvelce Saltanat'la Hilafet'i yekdiğerinden ayırmıştık. Halife'nin bir imam mahiyetinde kalmasında ne mahsur vardı. Yalnız, şu oldu ki, büyük İslam tebalarına malik olan hükümetler bu manevi mebutiyetin kesilmesinden fevkalade istifa ettiler. Onların asırlarca uğraşıp muvaffak olamadıkları bir işi biz kendi elimizzle baltaladık, işte bu oldu. İngilizler de bizim buradaki hatamızdan fırsat fevt etmeyerek büyük istifade temin etti.''

 

Ben Kadirbeyoğlu'nun yalancısıyım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...