Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

The Spirit of Islam

Üye
  • Content Count

    428
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    4

Posts posted by The Spirit of Islam


  1. AFGANİSTAN ÇAĞILTISI

     

     

    Bütün azalarını harbe çağır

     

    Sofran açılsın elin şehit ballarından alsın

     

     

    Saraylar damlar yeniden kurulsun

     

    Ağaçlar içinden akan nehre

     

    Dalçık günde bin kere ve gecelerde

     

    Omuzbaşlarını denetleyen defterlerden yalnız sağdaki kalsın

     

     

    Kalem yazsın yazsın

     

    Küheylan bir aşık ol

     

    Öyle yalvar ki ellerim zahmet balyalasın

     

    Kaslar şehit dalgaları ve haykıran kan

     

    Başlasın vuslat gününü toprağa

     

    Başlasın hatırlatmaya denize kumsalını

     

     

    Şimdi üzgünüz arkadaş

     

    Yolumuza çıkmayın üzgünüz...

     

     

    Hava çok hoş denizin tuttuğu yerler derin

     

    -Konuş şimdi zaman hiç geriledi mi

     

    Hava çok hoş kuşların tuttuğu yerler berrak

     

    -Konuş şimdi daveti duydun mu

     

    Bir gece uyandın ki ellerin başaklarda

     

    -Konuş şimdi açık ağzına o gül yaprağı konan şehidi gördün mü

     

    Çoktan hayretle dondu kaldı bağlar ovalar

     

    -Konuş şimdi bekliyor mu yalınayak çocukları ağacında buğday

     

     

    Hava çok hoş insanın tuttuğu yerler azar azar

     

    Kalbin zengin davetleriyle oynar

     

    Çocuklar o anda çok yakında bakarsın bir aşk sayhasında

     

     

    Yaslanırlar güzel anaların kollarına

     

    Hava çok hoş başın tuttuğu idrak yanımızda

     

     

    Adamlarımız yiğit

     

    Kadınlarımız hamarat

     

    Çocuklarımız dolu bilinç harmanı

     

    Köpeklerse sayılı

     

     

    Elimizde cahiliye dönemi sonrası bir pala

     

    (Kavmiyetçilik etme dedik ucu kırılır)

     

     

    Kırıldı da

     

    Şimdi severiz türkmeni peştunu

     

    Onarılmış gerilmiş bileylenmiş ve doğramakta

     

     

    Isın gökyüzü ısın

     

    Çocukları kavrulmuş kadınlar yeniden hamarat yeniden gebe

     

     

    Bunlar gübre insan değil

     

    Gömlekler çelik zırh

     

    Öyle bir çalgı çaldılar ki

     

    Seslerin çağırıp koyunlara bile

     

    Koyduğu zehirli gaz rüyaları

     

     

    Analara şaşkın çocukların

     

    Üç beş yaştakilerin

     

    Yüzleri harp yarası

     

    Harp yanığı

     

    Ama öpülmekte okşanmakta yanakları

     

     

    Hangisi hangisine mübadil

     

    (Dünya bu olamazdı)

     

    Hangisi özne hangisi edilmiş gelinmiş bilinmemiş

     

    Yağmur peyderpey kar tane

     

    Gamzem oyuyor düşüncemi

     

    Kime eşitim nasıl nerdeyim

     

    Gamlanmaktayım

     

     

    Hayır bir tereddüttü geçti

     

    Füsun bu karadağmağdeni

     

    İsyan muannit

     

    Mösyö sevinçli mister memnun ağa yarı tok köylü sarı yaprak

     

    Millet üzgün

     

     

    Hani dengeler kuracaktık

     

    batının kızıl ulusları bindokuzyüz seksen kölelik yapmak istemiyorum

     

     

    bu kahveniz

     

    yıldızlarınız şapkanız

     

    buyrun unutmuş olmalısınız dehanız şerefiniz

     

    buyrun cep feneriniz

     

    Buyrun boynumuzdaki halkayı tutunun

     

    Ve semirin

     

     

    Hani dengeler kuracaktık

     

    Hani çağdaş uygarlıklardan tutunacaktık

     

    Hayır batının ulusları kızıllarla karışık

     

    Bin dokuz yüz seksen bay batıya buna şuna

     

    Cennetlik yapmak istemiyorum

     

    Çevir tarihi çevir

     

    BindörtyüzBİR

     

     

    Bu kafa ne zaman köreldi

     

    Çalınanlar siren besteleri

     

    İmdatlarla düşün

     

    Bu anne asla merhamet dışında

     

    Gözleri nemli olmamıştı

     

     

    Hayır batının ulusları yıl bindokuzyüz seksen değil

     

    Bindörtyüz bir

     

    Fakat beşyüz yetmiş dokuz yıl geçmiş değil

     

    Ne bir karışıklık var

     

    Ne bir dev rüya görmüş

     

    Değil

     

     

    Kıraç bir yamacı bir ekspres kıymıklıyor gibi

     

    Tünellere ses basılmış değil

     

    Elbette bunlar değil

     

    Yazmaktan çektiğim yalnızlık da değil

     

    Bahsi kapatalım ve yatalım için de değil

     

    Hiçbir şey değil hiç biri değil

     

     

    Anlatabildik mi arkadaş. Acaba

     

    Körebe bitti duvarı kaldır at

     

     

    Haydi zemini düzledik alt yapısını kurduk savaşın

     

    Dikil yanıma

     

    Ellerimizde birer çakıl taşı

     

    Onlarla dikilelim karşı karşıya

     

    Yüzlerimizin kefen örtülerini yırtalım baştan başa

     

    Görürsün berrak içi

     

    Derisi yüzülmüş kan gibi yüzlerimizin

     

    Bu harp başka

     

     

    Kim diyorsa ki batılılarla başımız bir taşta

     

    Cellatlarla aynı kaptan yiyoruz

     

    Aynı kirli hava

     

    Aynı kafa ayağımızın bodrumunda

     

    Hayır arkadaş bu hesap bambaşka

     

    Ne son aylardayız ne bu son gün

     

    Sanki dünya bir tek kaldırıp vuracağım gürze gebe

     

     

    Gözleri yumuşak yüzü yorgun bileği sert toprak

     

    Sanma ki harp derdinden geçtim

     

    Düşünme ki dökeceğin kanlar hunhar

     

    Derimin altında ne belalar baygın

     

    Bir devlet taşıyorum başımda

     

    Bu ev bana dayanmaz

     

    Çöker kızıllar kuduran inleri dünyanın

     

     

    Arkadaş

     

    Şimdi yalnız savaş

     

    Abdurrahman Cahit ZARİFOĞLU

     

     

    • Like 1

  2. Acz

     

    Seçkin Bir kimse değilim

    İsmimin baş harfleri acz tutuyor

    Bağışlamanı dilerim

     

    Sana zorsa bırak yanayım

    Kolaysa esirgeme

    Hayat boş bir rüyaymış

     

    Geçen ibadetler özürlü

    Eski günahlar dipdiri

    Seçkin bir kimse değilim

    İsmimin baş harflerinde kimliğim

     

    Sana zorsa yanmaya razıyım

    Kolaysa affı esirgeme

     

    Hayat boş geçti

    Geri kalan korkulu

    Her adamım dolu olsa

    İşe yaramaz katında

    Biliyorum

    Bağışlanmamı diliyorum

     

    Abdurrahman Cahit ZARİFOĞLU

     

    Çok güzel bir şiir...

     

     

    • Like 1

  3. Allah'tan kork

     

    Ey oğul!

     

    Allah'tan nasıl korkulması gerekiyorsa öyle kork. Ona kulluk görevini gereği gibi yap. Haram kıldığı şeylerden mümkün olduğu nisbette kaçın. Allah'ın saadete uzanan yolundan ayrılma. Hayatını düzene sokan emirlerini sakın ihmal etme ki, yaşayışın sıhhat bulsun, gözlerin aydın olsun.

     

    Çünkü gizli ve kapalı hiçbir şey Allah'tan gizli ve kapalı değildir.

     

     

     

    Babana itaat et

     

    Ey oğul!

     

    Senin hayatını renk katmak için güzel belgeler koydum. Onları korur ve dediklerime kulak verir, günlük yaşayışını ona uydurursan hükümdarların gözleri ve gönülleri sana karşı ilgiyle dolup taşacaktır.

     

    O halde şu anda da, bundan sonra da babana itaat et.

     

     

     

    Boş sözden uzak dur

     

    Ey oğul!

     

    Aklının hemen kabul etmeyeceği şeyi söyleme. Lüzumsuz lâftan, çok gülmekten, şaka ve alaya almaktan, din kardeşinle tartışmaktan sakın.

     

    Böyle yapmak saygıdeğerliği götürür, kin ve düşmanlık kapılan açar.

     

     

     

    Ağırbaşlı ol

     

    Ey oğul!

     

    Ağırbaşlı, terbiyeli, saygılı ve nezaketli olmaya çok dikkat et ve itina göster. Ancak böyle yaparken gurura kapılma. Sonra senden bu sıfatla söz edilir.

     

    Halka tepeden bakma. Sonra senden bu sıfatla bahsedilir.

     

     

     

    Herkese hoşnut davran

     

    Ey oğul!

     

    Dostuna da düşmanına da hoşnutluk göster.

     

    Başkasına eza ve cefa etmekten kendini alıkoy ve bunu onlardan korkup ürktüğün için de yapma. Sadece iyi bir huy olduğunu düşünerek öyle davran.

     

     

     

    Ortayolu tut

     

    Ey oğul!

     

    Bütün işlerinde ortayolu tut. Çünkü işlerin en hayırlısı orta yoldur. Az konuş. Karşılaştığın her Müslümana selâm ver.

     

     

     

    Yürüyüşüne dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    Ölçülü adımlarla yürü, ayaklarını yerde sürükleyerek yürüme. Sağa sola baka baka yürüme.

     

    Etrafı rahatsız ederek, başını şunun bunun kapısına doğru döndürme.

     

     

     

    Toplantılarda şunlara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Uğradığın bir toplantıda yer alanların üzerine dikilip durma.

     

    2. Sokak ve caddeleri meclis gibi kullanma.

     

    3. Dükkânları sohbet yeri olarak seçme.

     

    4. Fikrî tartışmada kendini haklı çıkarmak için inat gösterme.

     

    5. Edep ve terbiyesini yitirmiş patavatsız kimselerle tartışma. Bir hüküm verirken "şahsî görüşümdür" de.

     

    6. Birşeyi veya bir adamı överken aşırıya gitme.

     

    7. Bir mecliste oturmak istediğin zaman bağdaş kurup otur.

     

    8. Sakın parmak çatlatma

     

    9. Sakalınla oynama

     

    10. Yüzüğünle meşgul olma.

     

    11. Oturduğun bir yerde, bulunduğun bir toplulukta dişlerini kürdan ve benzeri şeylerle temizlemeye kalkışma.

     

    12. Burnunla oynama

     

    13. Parmağını burnuna sokma.

     

    14. Yüzüne sinek konarsa yavaşça onu kovmayı ihmal etme.

     

    15. Esnememeye dikkat et.

     

    16. Halkın seni hafife alacağı söz ve davranıştan sakın.

     

    17. Bulunduğun topluluk yol gösterici olsun.

     

    18. Sözlerin çok kıymetli bir nesne gibi paylaşılsın.

     

    19. Güzel sözlere kulak ver.

     

    20. Konuşulan bir sözün tekrar edilmesini isteme. Bu, onu dinlemediğini gösterir.

     

     

     

    Şu kadından uzak dur

     

    Ey oğul!

     

    Huysuz ve karaktersiz kadından sakın. Çünkü böylesinin dili kocası üzerinde çirkin ve ağırdır. Dünyaya çocuk getirmesi, yüzündeki haya perdesini açmıştır. Artık ne ev halkından utanır, ne de konu komşusundan.

     

    Böyle kadınlar ne dünyaya yararlar, ne de âhirete. Bunlar ülfet ve sohbet edilmeye lâyık değildirler.

     

    Böylelerinin gizli hali olmaz. Aile sırrını sokağa dökerler. İyilik ve hayrı çoktan yere gömmüşlerdir.

     

    Asık suratlı olarak sabahlar, akşam nerede olduğu bilinmez.

     

    Onun sunduğu bir yudum su şerdir, zehirdir. Yemeği öfke, konuşması maskedir. Evi perişan, elbisesi kir ve pastır. Yılan gibi sokar, akrep gibi ısırır.

     

    Kocası evet dese, o hayır der. Böylesi kadınlardan uzak dur.

     

    Kadınların bir kısmı da geri zekâlı ve hantaldır. Ağır canlı ve kıt anlayışlıdır. Kocasını sever, kazancına razı olur; fakat güneş doğup yükseldiği halde hâlâ sesi duyulmaz. Yemekleri bayat, kapları kirli ve paslıdır.

     

     

     

    Şu kadınla da hayatını kur

     

    Ey oğul

     

    Kadınların bir kısmı da sevimli ve merhametlidir. Bereketli ve feyizlidir. Soylu çocuk doğurur.

     

    Kendisine her zaman güvenilir. Komşuları arasında itibarlıdır.

     

    Aile sırlarım korur, kimsenin yanında açmaz.

     

    Cömerttir, eli açıktır. Bağırıp çağırmaz, alçak sesle konuşur.

     

    Evi ter temizdir. Çocukları çiçek gibi, gönül alıcıdır. Hayrı süreklidir. Kocası da o nisbette yumuşak huyludur.

     

    Namus onun şiarı, terbiye değişmez vasfıdır.

     

     

     

    Fırsatları kaçırma

     

    Ey oğul!

     

    Fayda sağlayacak fırsatları kaçırma. Muhtaç olduğun şeylere iyice sahip çık. Görülmesini acele ettiğin işlerinde dikkatini başka taraflara dağıtma.

     

    İçinde bulunduğun toplumun âdet ve geleneklerine saygılı ol.

     

    Âhirette seni rüsvay edecek çirkin âdet ve geleneklerden sakın.

     

    Birşeyin neticesini iyice düşünüp hesaba katmadan yapmakta acele etme.

     

     

     

    Soysuz adamlarla tartışma

     

    Ey oğul!

     

    Soysuz adamlarla tartışma. Sonra onun kötü arzularını kendine çekmiş olursun.

     

    Namus ve şerefini koruyan insanlara herkes izzet ve ikramda bulunur. Böyle kimseler halk tarafından itibar görür. Hakkı bilmek, doğruluktan gelen bir fazilettir.

     

    Kendini zavallı ve fakir göstermeye çalışan kimse hakarete uğrar.

     

     

     

    Az kelime ile çok şey anlat

     

    Ey oğul!

     

    Bir meseleyi yazarken gereksiz kelime kullanma. Az kelimeyle çok şey anlatmaya çalış.

     

    Sonu gelmeyecek arzular peşinde koşmak, sapıklıktır.

     

    Başkasını kınayan ve hep kusur söyleyen adamın dostu olmaz.

     

    Din süslerin en güzelidir.

     

    Kuru gürültü, boş yere vakit harcamaktır.

     

    Sarhoşluk insanlıktan uzaklaşıp şeytanlaşmaktır.

     

    Yapılan bir akdi bozan kimse sırtına bir kin yüklenmiş olur.

     

    Yumuşak söz büyüklerin ahlâkındandır.

     

     

     

    Evlenmek istediğin kızı iyi seç

     

    Ey oğul!

     

    İnsanın hanımı huzur ve sükûnet kaynağıdır. Bir kızla evlenmek istediğinde ailesini iyice araştır ve öğren. Çünkü temiz ve asil bir aile tatlı meyveler yetiştirir.

     

    Bilmiş ol ki kadınlar parmaklarımız kadar birbirinden farklıdırlar.

     

    Şirret ve karaktersiz kadından sakın. Onların dış görünüşlerine aldanma, böyleleri kocasına karşı kaba ve hırçındır.

     

    Kocası kendisine saygılı olduğu zaman bunu bir üstünlük sanar. Hiçbir iyiliğe karşı teşekkür etmesini bilmez. Az şeye de hiç kanaat etmez.

     

     

     

    Dostunu iyi seç

     

    Ey oğul!

     

    İki çeşit dost ve kardeş vardır. Birisi, başına bir bela geldiği zaman seni korur; diğeri de mutluluk ve ikbal günlerinde senin dostundur.

     

    Belâ gelip ikbalden düştüğünde dostluk yüzünü gösteren kardeşi hakiki kardeş ve dost bil ve dostluğunu korumaya çalış.

     

    Saadet günlerindeki dosta pek güvenme. Sıkıntılı günlerinde dostluk bağını uzatmıyorsa, onu düşmanların düşmanı bil.

     

     

     

    İnsanları iyi tanı

     

    Ey oğul!

     

    Heveslerine ve nefsine uyan aşağılık çukuruna yuvarlanır. Zarif görünümlü insanlar fazla ilgini çekmesin, dış görünüşe pek aldanma. Çünkü insan, kalbiyle, düşüncesiyle ve diliyle adamdır, kıyafetiyle değil.

     

    Benzi sarı, zayıf kimseleri hor görme. Çünkü insan iki küçük et parçasıyla ölçülür: Kalbi ve dili. Öyleyse insanların bu iki değerinden faydalanmaya çalış; gerisi et, kan ve kemiktir.

     

     

     

    Fitneden sakın

     

    Ey oğul!

     

    Düşman ülkesinde de olsan fitne ve fesat çıkarmaktan sakın.

     

    Kendinden aşağı kimselere karşı çoluk çocuğunu, şeref ve itibarını yaygı yapma.

     

    Malını kendinden fazla kıymetli ve üstün tutma.

     

     

     

    Fazla konuşma

     

    Ey oğul!

     

    Fazla konuşma. Sonra bulunduğun toplulukta taşınması güç bir yük olursun.

     

    Seninle beraber oturana karşı alicenap davran. Yanına oturmak isteyene güzel, nazik, hareket et.

     

    Başkasının gözüne dikkatle bakıp durma.

     

    Fazla lügat parçalayıp yaldızlı söz söyleme. Çünkü bu sözlerin dış görünüşü belki güzel sayılabilir, fakat gerçekte güzel değildir.

     

     

     

    Kendinden fazla söz etme

     

    Ey oğul!

     

    Çocuğunu çok beğendiğini başkalarına anlatma.

     

    Hizmetçinin çok hünerli olduğundan başkalarına söz etme.

     

    Atından ve kılıcından bahsetme.

     

    Gördüğün rüyaları her yerde anlatmaya kalkışma. Çünkü gördüğün rüyadan sevinç duyduğunu belirttiğin zaman beyinsiz ve seviyesiz insanlar bu konuda seni rahatsız etmeye başlarlar.

     

     

     

    Kişiliğini korumak için şunlara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Saçını sakalını tarayıp öyle sokağa çık.

     

    2. Beyaz kılları koparmaya kalkma.

     

    3. Lüzumundan fazla güzel kokulu şeyler sürünme.

     

    4. Bir ihtiyacını dile getirirken üzerinde ısrarla durma.

     

    5. Birtakım arzularının yerine gelmesi için küçülme.

     

    6. Servetinin tam listesini, mevcut paranın tam rakamım çoluk çocuğuna verme. Çünkü bunlar onu az görecek olurlarsa kendilerini zayıf sanarlar. Çok görecek olurlarsa yaşayışlarında değişiklik yapmak isterler. Onları hırpalamadan belli ölçüde idare etmeye çalış.

     

     

     

    Tartışmada şunlara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Birisiyle tartışırken vakar ve efendiliğini elden bırakma.

     

    2. Bilgisizliğini ortaya koyma. Bu konuda aceleci olma.

     

    3. Delillerini getirirken çok iyi düşün.

     

    4. Tartıştığın kimseyle aranda hakem olarak yumuşak huyunu gör.

     

    5. Elinle ve parmağınla fazla işarette bulunma.

     

    6. Fazla heyecanlanıp yüzün turp gibi olmasın.

     

    7. Şakakların terlemesin.

     

    8. Karşındaki adam sana ölçüsüz davranır, küstahlıkta bulunursa sen de nezih ve ağırbaşlı davran.

     

    9. Seni kızdıracak olursa, yine ölçülü konuşmaya çalış, kendi şerefini düşün.

     

     

     

    Hükümdarla görüşmede şunlara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Devrin hükümdarı sana yakınlık gösterirse, onunla mızrak ucunda bulunduğunu hesapla.

     

    2. Hiçbir zaman onu bu yakınlığından cesaret alıp haddini aşma ve kendini güven içinde hissetme.

     

    3. Son derece efendi ve yumuşak davran.

     

    4. İlâhî hükümlerden biri zedelenmedikçe hükümdarın hoşuna gidecek şekilde konuş.

     

    5. Onun sana lütufları seni ölçüsüzlüğe sürüklemesin.

     

    6. Sakın hükümdarla yakını arasına girme. Ancak iyilik ve hayırlı işlerde gir. Çünkü hükümdarla yakınları arasına giren kişinin düşüşü çok ani ve sür'atli olur.

     

     

     

    Konuşurken şu noktalara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Söz verdiğinde onu mümkün olduğu ölçüde yerine getir.

     

    2. Konuştuğunda ancak doğruyu söyle.

     

    3. Sağırlara seslenir gibi konuşma.

     

    4. Dilsizlere hitap eder gibi sesini kısma.

     

    5. Makbul söz söyle, güzel konuşmaya çalış.

     

    6. Seni dinleyenin olduğu takdirde konuş.

     

    7. İlgi duyulmayan yerde konuşma.

     

    8. Halkın kabul etmeyeceği ve garip karşılayacağı olaylardan söz etme.

     

    9. Bazı sözleri devamlı olarak tekarlayıp durma: "Yani, ondan sonra, evet evet evet, hayır hayır hayır," ve benzeri gibi...

     

     

     

    Büyüklerin sofrasında dikkatli ol

     

    Ey oğul!

     

    Büyüklerle bir sofraya oturduğun zaman fazla su isteme. Etin kemiği ile fazla meşgul olma. Hiçbir yemeği ayıplama ve sofradaki hiçbir yiyeceği küçümseme. Sonra sofra sahibini üzmüş olursun.

     

     

     

    Gözü aç ve savurgan olma

     

    Ey oğul!

     

    Kendini iyice sıkıntıya sokmuş bir miskin gibi gözü aç; mal kıymeti bilmeyen, ilerisini görmeyen bir sefih gibi savurgan olma. Sana ait hakları belirle. Dostuna saygılı, düşmanına insaflı ol.

     

     

     

    Nimetlere şükret

     

    Ey oğul!

     

    Allah'ın verdiği nimete dâima şükret.

     

    Musa Aleyhisselâm, münacatında, "Yâ Rabbi! Âdemoğullarına el, ayak, göz, kulak ve sair birçok nimetler verdin. Âdemoğulları bu nimetlerin şükrünü nasıl îfa edebilir?" diye sordu.

     

    Cenab-ı Hak ona şöyle buyurdu:

     

    "Yâ Musa! Verdiğim nimeti Benden bilip, kendi işinden ve çalışmasından bilmeyen kulum, ona verdiğim nimetin şükrünü eda etmiş olur. Verdiğim nimetleri kendinden ve çalışmalarından bilip, Benden bilmeyen kulum da nimetin şükrünü eda etmemiş olur. Kula lâyık olan gece ve gündüz Bana teşbih ve hamd etmektir."

     

     

     

    Fakirlere ihsan et

     

    Ey oğul!

     

    Cenab-ı Hakkın ihsan buyurduğu nimetten fakirleri ve muhtaçları hissedar etmek şükürdür. Eğer kapına bir fakir gelirse, onun kalbini hoş et, öyle gönder.

     

     

     

    Sadakayı gizli ver

     

    Ey oğul!

     

    Sadaka verirken gizli vermek, kendine bir musibet geldiğinde bağırıp çağırmayarak, yaygara yapmayarak gizlemek gerekir.

     

    Bir günah işlediğinde ceza gelmeden hemen tevbe et. Sadaka vermek sıddıklar nişanıdır. Onlar sıddıklar zümresindendir.

     

     

     

    Tamahkâr olma

     

    Ey oğul!

     

    Tamahkâr olma. Kalbin katı ve kara olur. Çok mal arttırmak için hasislik etme.

     

     

     

    Salih insanların sohbetinde bulun

     

    Ey oğul!

     

    Âlimlerin ve sâlih insanların sohbet ve meclisinde bulunmayı elden bırakma. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:

     

    "Bir kimse ulema ve sâlihlerin meclis ve sohbetine giderse. Cenab-ı Hak o kimsenin herbir adımına karşılık kabul olunmuş bir hac sevabı ihsan eder."

     

    Âlim ve sâlih zatlar Allah'ın dostlarıdır. Onları ziyaret edenin sevabı Allah'ın evini ziyaret edenin sevabı gibidir.

     

     

     

    Dargınları barıştır

     

    Ey oğul!

     

    Dargın ve küsülü olanları barıştır ki, sen de yarın Kıyamet gününde mesrur ve şad olasın.

     

    Musa Aleyhisselâm münacatında, "Yâ Rabbi! Küsülü iki kişiyi barıştırana ne ecir verirsin? Senin rızanı kazanmak için halka zulmetmeyenlere nasıl bir mükâfat verirsin?" diye sordu.

     

    Hak Teâlâ şöyle buyurdu:

     

    "Ben de yarın Kıyamet gününde ona selâmet verip korktuğundan emin ederim."

     

     

     

    Merhametli ol

     

    Ey oğul!

     

    Cenab-ı Hak şefkati ve merhameti sebebiyle Musa Aleyhisselâma peygamberlik verdi. Ey oğul! Sen de şefkat ve merhameti elden bırakma ki merteben yüce olsun.

     

    Yeryüzünde olan mahlukata merhamet eyle. Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

     

    "Yâ Ebâ Hüreyre! Yeryüzünde olan mahlukata merhar met eylersen, Allah da sana merhamet eder."

     

     

     

    Anne-babanın rızasını al

     

    Ey oğul!

     

    Anne-baban yaşlanınca elinden geldiği kadar onlara yardım et. Çünkü ebeveynin, sen küçükken türlü türlü zahmetini çektiler. Devamlı onların hayır duasını al. Beddua ederlerse dünyan da, âhiretin de yıkılır. Anne-babanın rızası Allah'ın rızasıdır. Onların öfkelenmesi Allah'ın gazabıdır.

     

    Resul-i Kibriya Efendimiz (a.s.m.), "Cennet onların ayağı altındadır" buyurmuştur.

     

    Bir hadiste şöyle buyurmuştur: "Anne-babasına iyilik edenin, onların gönlünü alanın ömrü bereketli ve uzun olur. Yarın kıyamette azap görmez."

     

     

     

    Yakın akrabalarına iyilikte bulun

     

    Ey oğul!

     

    Amcan ve halan baban hükmündedir, teyzen ve dayın da ana hükmündedir. Onlara anne-babana ettiğin hürmet gibi hürmet et. Hayır dualarını almaya çalış, sakın ihmal etme.

     

     

     

    Âmâ akrabana iyilik et

     

    Ey oğul!

     

    Senin evindeki bereket direği, rahmetin vesilesi, sana gelecek musibetlerin gidericisi evindeki yaşlı âmâ akra-bandır. "İdare edemiyorum, geçimim dardır" deme. Onların vesilesiyle gelen bereket olmasaydı, geçimin daha da darlaşacaktı.

     

     

     

    Hocana hürmet et

     

    Ey oğul!

     

    Hocana tazim ve hürmet et. Çünkü hoca hakkı ana-baba hakkından fazladır. Ana-baban dünyanı mamur ederken, hocan âhiretini mamur eder. Onun içindir ki, hocaya hürmet, ana-babaya hürmetten efdaldir.

     

    Hocanı gördüğün zaman elini öp, hürmet et, diz çöküp edeple otur. Senden bir isteği olursa, kendi işini bırak, önce onun işini gör.

     

    Eğer fakir ise elinden geldiği kadar yardım ederek hayır duasını al. Çünkü hocanın talebesine duası, ana-babanın evladına duası gibidir.

     

     

     

    Kardeşinin ayıbını gizle

     

    Ey oğul!

     

    Mü'min kardeşinin bir ayıp ve kusurunu görürsen onu gizle, ifşa edip yayma.

     

    Resul-i Ekrem (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

     

    "Kim bir mü'min kardeşinin kusurunu görür de, halkın yânında onu rüsvay etmezse, Allahü Taâla Kıyamet gününde onun ayıplarını örter, mahşerde halkın huzurunda rüsvay etmez."

     

     

     

    Hayırlı işlerde devamlı ol

     

    Ey oğul!

     

    Hayırlı amellerinde sebat et ve işlemede devamlı ol. Birgün yapıp birgün terk etme.

     

    Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Allah katında en sevgili amel, daimi yapılan ameldir. Daimî yapılan amel kişiyi maksuduna ulaştırır."

     

     

     

    Anne babana karşı gelme

     

    Ey oğul!

     

    Anne-babana karşı gelme. Gönüllerini kırma. Kalblerini incitme.

     

    Bir kimseden anne-babası razı olmazsa o kimse için Cehennemden iki kapı açılır.

     

    Bir kimsenin anne-babası zâlim olsa bile onlara karşı âsi olmamalıdır.

     

    Cenab-ı Hak, Musa Aleyhisselâma şöyle buyurmuştur: "Ya Musa bil ki, günahların içinde bir günah vardır ki, mizanda en ağır o gelir. O da anne-babası çağırdığı zaman, çocuğun onlara 'efendim' deyip cevap vermemesidir.

     

     

     

    Anne babanı darıltma

     

    Ey oğul!

     

    Anne-baban sana darılırsa, sen onlara karşı gelme. Bir köle efendisine nasıl hürmet ve itaat ederse, sen de ana-baban bir iş buyururlarsa o işi çabucak yap ki, sana beddua etmesinler. Eğer sana darılırlarsa onlara karşı kafa tutma. Ellerini öpüp hiddetlerini teskin et

     

     

     

    İzzet-i nefsini koru

     

    Ey oğul!

     

    Fakirlere karşı mütevazi ol. Zenginlere karşı zillet gösterme. İzzet-i nefsini koru.

     

     

     

    Kimseyi incitme

     

    Ey oğul!

     

    Âhirette selâmet istersen kimseyi incitme. Bir çocuk görünce, "Bu günâh işlememiş masumdur. Ben günahkârım, bu benden üstündür" de. Kendinden yaşlı birisini gördüğün zaman da, "Bu benden çok ibadet etmiştir. Benden efdaldir" de.

     

     

     

    Kendini herkesten aşağı gör

     

    Ey oğul!

     

    Cahil birisini görürsen, "Bu bilmeyerek günah işler, ben ise bile bile günah işlerim, bu benden efdaldir" de.

     

    Bir fakiri görürsen "Bu imân ve saadetle gider. Ben ise nasıl gideceğimi bilmiyorum. Bu benden efdaldir" diye düşün.

     

    Eğer bu şekilde kendini herkesten aşağı görmezsen Allah katında yüce olamazsın.

     

     

     

    Mü'min kardeşini sevindir

     

    Ey oğul!

     

    Mü'min kardeşini sevindir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

     

    "Bir kimse dünyada bir mü'min kardeşim sevindirirse, Cenab-ı Hak kıyamet gününde onun kalbini ferahlatır."

     

    Başka bir hadiste de şöyle buyurmuştur:

     

    "Bir kimse bir çocuğu sevindirirse, Allah onu şirkten başka bütün geçmiş günahlarını bağışlar."

     

     

     

    Mü'min kardeşinin ihtiyacını gör

     

    Ey oğul!

     

    Elinden geldiği kadar mü'min kardeşinin ihtiyacını gör.

     

    Peygamber Efendimiz (a.s.m) şöyle buyurmuştur:

     

    "Kim dünyada bir mü'min kardeşinin ihtiyacını giderirse, Cenab-ı Hak, on'u dünyada, altmışı da âhirette olmak üzere yetmiş ihtiyacını giderir."

     

     

     

    Küçük ve büyük kardeşine güzelce davran

     

    Ey oğul!

     

    Eğer kardeşin senden küçük ise, ona edep ve terbiyeyi öğret. Okut ve tahsil yapmasını temin et. Tatlı sözlerle öğüt ver, fena hallere düşmesine mâni ol.

     

    Şayet kardeşin senden büyükse, ona saygı ve hürmet göster, sözünü dinle, anlattıklarına kulak ver. Âhiret kardeşine ise tazimde kusur etme. Senden bir haceti varsa, çabuk yerine getir. Çünkü, ana-baba bir kardeşten âhiret kardeşin daha hayırlıdır.

     

    Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

     

    "Birbirleriyle Allah için âhiret kardeşi olanlara, Cenab-ı Hak âhirette bir derece ihsan eder ki, hiçbir amelle o manevî dereceye erişilemez."

     

    Eğer âhiret kardeşin uzakta ise ara sıra ziyaret et, ihmal etme.

     

     

     

    Oğlunu ve kızını iyi yetiştir

     

    Ey oğul!

     

    . Oğluna ve kızına küçükken edep ve terbiye öğret. Onları iyi yetiştir. Büyüdükleri zaman öğretmen güç olur. Hanımının ve çocuklarının bir suçu olursa bağışla.

     

    Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

     

    "Çocuklarınızın, hanımınızın ve hizmetçinizin suçunu bağışlayınız."

     

    Küçüklerin kabahatim affetmek, büyüklerin şanıdır.

     

    En efdal sadaka ehline, evladına ve hizmetçisine verdiğin sadakadır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

     

    "Bir kimse hanımına, çocuklarına ve hizmetçisine gönlünün istediği yemeği yedirirse, Allah Taalâ ona bin derece ihsan eder."

     

    Oğlunu yabancı kadınlarla ülfet ettirme. Yedi yaşında namazı, dokuz yaşında orucu öğret. Günah ve haram olan şeyleri bellet.

     

     

     

    Misafire ikram et

     

    Ey oğul!

     

    Evine misafir gelirse kapıda karşıla, selâmını al. İzzet ve ikram ile "Hoş geldiniz, safa geldiniz" diyerek önlerine düş.

     

    Odada üst başa oturt. Sen de aşağıya otur. Yemek vaktinden önce gelmişse yemek çıkar. Yemek vaktinden sonra gelmişlerse tatlı birşey ikram et.

     

    Kalkıp giderken "Rahatsız oldunuz, özür dilerim" diyerek kapıya kadar uğurla.

     

    Gece kalmak için akşam üstü gelen misafire de bu şekilde ikram et, yemek yedirdikten sonra gece fazla oturma. Belki misafir yorgundur. Münasip bir yere yatağını yap, yanına su koy, tuvaleti de göster. "Allah rahatlık versin" diyerek kendi odana çekil. Sabah olunca kahvaltı çıkar. Eğer kalıcı misafir ise, kalıncaya kadar gönlünü hoş tut. Gideceği vakit yemek yedirmeden bırakma. Belli bir yere kadar yolcu et, "Allah selamet versin" diye dua et.

     

     

     

    Yiyip içerken şunlara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Sofraya oturmadan önce ellerini yıka.

     

    2. Sağ dizini dikip sol dizinin üzerine otur.

     

    3. Tabağın ortasından değil, kendi önünden ye.

     

    4. Sofrada sağa sola eğilerek yanındakileri rahatsız etme.

     

    5. Ağzında lokma varken konuşma.

     

    6. Ağzındaki lokmayı kimseye gösterme.

     

    7. Etrafına çok bakma.

     

    8. Ekmeği ısırıp yemeğe batırma.

     

    9. Vücudunun rahatını istersen az ye ve az iç.

     

    10. Sofradan kalkınca da az su iç.

     

    11. Cemaat içinde sümkürüp tükürme.

     

    12. Su içerken acele ile bardağı dikerek, hort hort içme. Vücuda zarardır. Yavaş yavaş arada nefes alarak iç.

     

    13. Ayakta su içme. Sıhhate zarardır.

     

    14. Bir kimse su isterken sen de isteme.

     

    15. Terli iken su içme.

     

    16. Gece uyanıp su içmek doğru değildir.

     

    17. Eğer çok susamışsan önce ağzını çalkala, sonra az iç.

     

    Çarşı pazarda şunlara dikkat et

     

    Ey oğul!

     

    1. Çarşı pazarda yürürken kimseye omuz vurma, incitme.

     

    2. Kimse ile alay etme.

     

    3. Meydanda yere sümkürme ve tükürme.

     

    4. Elle çekişip kavga etme.

     

    5. Sattığı şeyi geri getirirlerse al.

     

    6. Yalan söyleme

     

    7. Kimseyi aldatma.

     

    8. Dükkânını erken aç, geç kapa ve kaparken Besmele çek ve "La havle velâ kuvvete illâ billahi"l-aliyyilazîm"i oku.

     

    9. Halkla tatlı konuş.

     

    10. Yenecek birşey alırken sahibinin izni olmadan alıp tatma.

     

    11. Aldığın yiyeceği evine açıktan götürme. "O nedir?" diyene tattır.

     

     

     

    Arkadaşlık hukukuna riayet et

     

    Ey oğul!

     

    Bir kimseyle yol arkadaşlığı yaparsan onun ayağınca yürü, hızlı yürüme.

     

    Öteye beriye sapma.

     

    Yol arkadaşını bırakıp da bir tarafa savuşma. Bir işle meşgul olup da bekletme.

     

    Arkadaşlık hakkını ve onun alışkanlıklarını gözet ki, senden hoşnut olsun.

     

    Ondan ayrılacağın vakit helâlleşip veda et ve elini sık.

     

     

     

    Hasta ziyaretine git

     

    Ey oğul!

     

    Hastanın halini hatırını sormak görgü kuralıdır.

     

    Hastayı ziyaret ettiğin zaman odasına habersiz girme.

     

    İçeri girerken selâm ver, hastanın sağ yanına oturup elini okşa. "Neren ağrıyor, hastalığın nedir, şimdi nasılsın?" diye sor. "İnşâallah geçer" diye teselli et ve ümitlendir.

     

    Hastanın yanında çok oturma.

     

    İhtiyacı varsa elinden geldiği kadar yardım et.

     

    Eğer hasta ağır ve kendini bilmiyor veya doktor, kimse ile görüşmesini yasaklamışsa odasına girme, ev halkından haber al veya bir adam gönderip sordur:

     

    Hasta ziyareti insanî bir vazife olduğu gibi, sünnettir ve sevabı çoktur.

     

     

     

    Cenazeye katıl

     

    Ey oğul!

     

    Akrabandan, dostlarından veya memleketin ileri gelenlerinden biri vefat ederse cenazesine katıl.

     

    Cenaze sahibine, evlat ve akrabasına orada hazır bulunanlara selâm ver.

     

    Vefat eden fakir ise cenaze masraflarına yardım et. Cenazeyi yaya olarak takip, etmek sünnettir. Mazeretin yoksa mezara kadar yaya git.

     

    Cenazeye katılamıyorsan ailesine mektup yazarak başsağlığı bildir.

     

    Cenazede bulunmak ve cenaze namazını kılmak çok büyük sevaptır.

     

    Allah Razı Olsun Kardeş..

     

    Şu kadından uzak dur

     

    Ey oğul!

     

    Huysuz ve karaktersiz kadından sakın. Çünkü böylesinin dili kocası üzerinde çirkin ve ağırdır. Dünyaya çocuk getirmesi, yüzündeki haya perdesini açmıştır. Artık ne ev halkından utanır, ne de konu komşusundan.

     

    Böyle kadınlar ne dünyaya yararlar, ne de âhirete. Bunlar ülfet ve sohbet edilmeye lâyık değildirler.

     

    Böylelerinin gizli hali olmaz. Aile sırrını sokağa dökerler. İyilik ve hayrı çoktan yere gömmüşlerdir.

     

    Asık suratlı olarak sabahlar, akşam nerede olduğu bilinmez.

     

    Onun sunduğu bir yudum su şerdir, zehirdir. Yemeği öfke, konuşması maskedir. Evi perişan, elbisesi kir ve pastır. Yılan gibi sokar, akrep gibi ısırır.

     

    Kocası evet dese, o hayır der. Böylesi kadınlardan uzak dur.

     

    Kadınların bir kısmı da geri zekâlı ve hantaldır. Ağır canlı ve kıt anlayışlıdır. Kocasını sever, kazancına razı olur; fakat güneş doğup yükseldiği halde hâlâ sesi duyulmaz. Yemekleri bayat, kapları kirli ve paslıdır.

     

    paylasım ıcın saolasın!!!!

     

    Edep ve terbiyesini yitirmiş patavatsız kimselerle tartışma. Bir hüküm verirken "şahsî görüşümdür" de.

     

    Allah Razi olsun, ellerine saglik. Yukardaki besinci madde bu bolume cok uygun ve herkesin uymasini dilerim.

     

    süpersiniz!!!çok saolun arkadaşlar..

    Allah'a emanet olun!!!

     

    Oğlum! Şu üç ibadetinde mutlak surette kalbini teyakkuz halinde bulundur, aklın ve kalbin başka yerde olmasın! Bunlar, Kur'ân-ı Kerîm okurken, Rabbini zikrederken ve namaz kılarken. Bu üç halde bir an bile aklını ve gönlünü başka yere verme. Allah'ın huzurunda olduğunu unutma! Yoksa yönünü kıbleye çevirip de, aklın başka şeyler peşinde olursa, bunun değeri zaafa uğrar. Yönünü İslâm'ın doğduğu ilk mâbed olan Kâbe'ye, kalbini de Hazreti Allah'a bağla! Ayrıca âriflerden olmak istersen; sükûtun fikir, bakışın ibret ve dileğin tâat olsun. Zira bu üç haslet, âriflerin alâmetidir.

    Oğlum! Kul borcundan son derece sakın! Bir kuruş borç yüzünden, kabul olmuş pek çok ibadetin sevabı gider. Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem, borçlu olarak ölenlerin namazını kılmazdı. Bundan maksadı, zengini merhamete getirip alacağını bağışlatmaktı. Mümin, borç yaparken fuzuli yere borca girmez. Lâkin zarureten borçlanırsa ve ödemek niyetiyle alırsa, Allah Teâlâ ona yardımcı olur. Hattâ ödemenin gayreti içinde olup da borcunu ödeyemeden ölürse, kıyamette de Allah yardımcısı olur.

    Belaya da şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka belâ yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini, senden daha iyi bilir. Şer zannettiğin çok şey vardır ki senin için hayırdır. Hayır zannettiğin çok şey vardır ki senin için şerdir. En selamet yol, ilâhi takdire razı olman, her hale şükür diyebilmendir.

    Oğlum! Son derece dikkat edeceğin bir cihet varsa, o da kimler ile düşüp kalktığındır. Şunu iyi bil ki bir sepet sağlam elma, içindeki bir çürük elmayı sağlama çıkartamaz. Fakat bir çürük elma, hepsini çürütür. Bunun için daima salihlerle düşüp kalk!

    İyi arkadaş da, gül yağı satana benzer, ya satın alırsın, ya o sana biraz sürer veya hiç olmazsa yanında bulunduğun müddetçe güzel koku taşırsın. Kişi sevdikleri ile beraberdir. Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolunursun. O halde ilmi ile amel eden alimlerin ve salihlerin sohbetine devam et!

    Oğlum! Hayatta her şey Allah'ın taksimi iledir. Allah; kimini zengin, kimini yoksul, kimini sağlam, kimini sakat, kimini alim ve kimini cahil kılmıştır. Dünyanın düzeni ancak böyle sağlanır. Kendinden düşük kimseleri gördüğün vakit, böbürlenip onları hakir görme! Sen onların yerinde, onlar da senin yerinde olabilirdi. İşte bunu düşünerek yoksullar ile arkadaş ol! Onlara karşı daima alçak gönüllü olmaya çalış! İnsanlık ve İslâmlık vakarını koru! Saadet ancak böyle elde edilir. Dünya ve ahirette huzur istersen, kimseyi incitme! Senden gencini gördüğün vakit; "Bunun günahı benden az", senden yaşlısını gördüğün vakit; "Bunun sevabı benden çok, bilmediğim tarafları ile benden daha faziletlidir" düşüncesi ile onlara bak! Bir alim gördüğünde; "Bunun ilmi var, kendisini kurtarır", senden cahilini gördüğünde; "Bu bilmez, Allah onu bağışlar", diye düşün! Hattâ bir kâfir gördüğün vakit, son nefes belli olmadığından; "Allah Teâlâ buna hidâyet nasip ederse, bütün günahları bağışlanmış ve tertemiz olarak ilâhi huzura çıkabilir. Acaba benim son nefesim ne olur?" diye akıbetini düşün! Kendini ne kadar tanır ve ne kadar düşük görürsen, Allah katında o nisbette mevki kazanırsın.

    Oğlum! Elinden geldiği kadar din kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşıla! Zira Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

    "Kim mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah Teâlâ da onun bir ihtiyacını giderir." (Buhârî, Mezâlim, 3)

    Diğer bir hadîs-i şerîfte Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

    "Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah Teâlâ da dünya ve âhirette onun ayıbını örter." (Müslim, Birr, 72)

    Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: "Benim sermâyem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermâye, o kadar kıymetlidir ki, verilen her nefes, artık hiçbir şekilde ele geçmez. Nefesler sayılıdır ve azalmaktadır." O halde, nefeslerini iyi değerlendir ve bu fânî dünyaya yarın ölecekmiş gibi nazar et. Bütün azâlarını haramdan koru ve takvâya sarıl.

    Allah'ım! Ömrümüzü saadetle sona erdir. Rıza-yı ilâhiyyene ve Cemâlullâha nâiliyet nasib eyle! Sabah-akşam bizi afiyetten ayırma! Takvâyı bize azık kıl, tevekkül ve güvenimizi sana yönelt! Bizi hak yolda sabit kıl! İbâdete lâyık ancak Sen'sin. Sen'i noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Sana lâyıkıyla kulluk edemediğim için zalimlerden oldum.

    Hamd, alemlerin Rabbi Allahu Teâlâ'ya; salât ü selâm, Fahr-i Cihan Efendimiz Muhammed Mustafa'ya olsun!

     

    Allah razı olsun...

     

    ALINTIDIR.


  4. Ey kıymetli oğlum! Bugün, her istediğini kolayca yapabilecek bir hâldesin Gençliğin, sıhhatin, gücün, kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada bulunduğu bir zamandasın Se'âdet-i Ebediyyeye kavuşturacak sebeplere yapışmağı, yarar işleri yapmağı, niçin yarına bırakıyorsun?

    İmam-i Rabbani Hazretlerinden Gençlere Ögütler İnsan ömrünün en iyi zamanı olan, gençlik günlerinde, işlerin en iyisi ve faydalısı olan, sahibin, yaratanın emirlerini yapmaya, Ona ibâdet etmeye çalışmalı, islâmiyetin yasak ettiği haramlardan, şüphelilerden sakınmalıdır Beş vakit namazı cemaat ile kılmağı elden kaçırmamalıdır Nisap miktârı ticâret malı olan müslümanların, bir sene sonra zekât vermeleri emrolunmuştur Bunların, zekât vermesi, muhakkak lâzımdır O hâlde, zekâtı seve seve ve hattâ fakirlere yalvara yalvara vermelidir

     

    ALLAHü teâlâ, çok merhametli olduğu, kullarına çok acıdığı için, yirmidört saat içinde ibâdete, yalnız beş vakit ayırmış, ticâret eşyasından ve çayırda otlayan dört ayaklı hayvanlardan, tâm veya yaklaşık olarak ancak, kırkta birini fakirlere vermeyi emir buyurmuştur Birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubâh etmiş, izin vermiştir.

     

    O hâlde, yirmidört saatte bir saat tutmayan bir zamanı, ALLAHü teâlânın emrini yapmak için ayırmamak ve zengin olup da, malın kırkta birini müslümanların fakirlerine vermemek ve sayılamıyacak kadar çok olan, mubâhları bırakıp da, haram ve şüpheli olana uzanmak, ne büyük inat, ne derece insâfsızlık olur

     

    Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır Böyle bir çağda yapılan az bir amele pekçok sevap verilir İhtiyârlıkta dünya zevkleri azalıp, güç kuvvet gidip, arzulara kavuşmak imkânı ve Ümitleri kalmadığı zamanda, pişmanlıktan, âh etmekten başka birşey olmaz Çok kimselere bu pişmanlık zamanı da, nasip olmaz Bu pişmanlık da, tevbe demektir ve yine büyük bir nîmettir Çokları bu günlere kavuşamaz

     

    Peygamberimizin haber verdiği sonsuz azâblar, çeşidli acılar, elbette olacak, herkes cezâsını bulacaktır İnsan ve cin şeytanları, bugün, ALLAHü teâlânın affını, merhametini ileri sürerek aldatmakta, ibâdetleri yaptırmayıp, günahlara sürüklemektedir Hâlbuki, iyi bilmeli ki, bu dünya, imtihan yeridir Bunun için, burada dostlarla düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir

     

    Nitekim A'râf sûresi, yüzellibeşinci âyetinde meâlen, (Merhametim herşeyi içine almıştır) buyuruldu Hâlbuki, kıyâmette, düşmanları, dostlardan ayıracaklardır Nitekim, Yasîn sûresinde, (Ey kâfirler, bugün, dostlarımdan ayrılınız!) meâlindeki âyet-i kerime, bunu haber vermektedir O gün, yalnız dostlara merhamet olunacak, düşmanlara hiç acınmıyacak, onlar muhakkak mel'ûn olacaktır Nitekim, A'râf sûresinde, (O gün, merhametim, yalnız benden korkarak kâfir olmaktan ve günah işlemekten kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur'an-ı kerime ve Peygamberime inananlara mahsûstur) meâlindeki âyet-i kerime, böyle olduğunu göstermektedir

     

    O hâlde, o gün, ALLAHü teâlânın rahmeti, (Ebrâr)a, yâni müslümanlardan iyi huylu ve yarar işli olanlara mahsûstur Evet, müslümanların zerre kadar îmanı olanların hepsi sonunda hattâ, çok zaman Cehennemde kaldıktan sonra bile, merhamete kavuşacaktır Fakat rahmete kavuşabilmek için, ölürken îman ile gitmek şarttır Hâlbuki, günahları işlemekle kalb kararınca ve ALLAHü teâlânın emirlerine ve haramlarına önem verilmeyince, son nefeste îman nûru, sönmeden nasıl geçebilir?

     

    Din büyükleri buyuruyor ki, (Küçük günaha devam, büyük günaha sebep olur Büyük günaha devam da insanı kâfir olmaya sürükler) Böyle olmaktan ALLAHü teâlâya sığınırız! Fârisî beyt tercümesi:

     

    Az söyledim, dikkat ettim kalbini kırmamaya,bilirim üzülürsün; yoksa sözüm çoktur sana

     

     

    ALINTIDIR.


  5. Buyurdu ki: Görülen ve bilinen herşey, mukayyeddir. [başka şeylere bağlılığı vardır.] Maksûd ve matlûb [olmağa lâyık] değildirler. Matlûb [olmağa lâyık] olan, bütün kaydlardan, bağlardan münezzeh ve müberrâ olandır. O hâlde, Onu, görmenin ve bilmenin ötesinde aramak lâzımdır.

     

    bu fakirin şerhi=Allah ismi celalin anlamına işaret ediyor.....

     

     

    Buyurdu ki: Seyr ve Sülûk, ilmde hareketden ibâretdir.(

     

     

     

    Buyurdu: Evliyâ-ullahı “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” başkalarının tanımasından örten perde, insanlık sıfatlarıdır. Diğer insanların muhtâc olduklarına bunlar da muhtâcdır. Evliyâlık, bu ihtiyâcı bunlardan kaldırmaz.

     

     

    Buyurdu: Allahü teâlâ, Evliyâ kullarını öyle saklamışdır ki, kendi zâhirleri bile kalblerindeki kemâlâtdan habersizdir. Nerde kaldı ki, başkaları onların hâlini bilsin.

    Buyurdu: Yâ Rabbî! Bu nasıl işdir ki, kendin için Evliyâ yapdın. Onların bâtınları, (ya’nî kalbleri) âb-ı hayâtdır. Bir katre tadan, ebedî hayâtı bulmuş, se’âdet-i ebediyyeye kavuşmuş olur. Zâhirleri, ya’nî dış görünüşleri ise, öldürücü zehrdir. Yalnız zâhirlerine bakan, ebedî ölüme duçâr olmuşdur.

    Buyurdu: İnsanın yaratılmasından maksad, kulluk vazîfelerini yerine getirmekdir. Vilâyet makâmlarının sonu, abdiyyet (kulluk) makâmıdır. Bunun üstünde makâm yokdur.

     

     

    Buyurdu: Binlerce kimseden bir dânesini ihlâs devleti ve rızâ makâmı ile şereflendirirler. Maksad olan ihlâs ve rızâ, bu fakîre, bu yolda tâm on sene sonra verildi. Bunların özü, hakîkati, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sadakası olarak, temâmen açıklandı. Bunun için, Allahü teâlâya hamdü senâlar olsun!

     

     

     

    Buyurdu: Bu büyüklerin -nakşibendi-“rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yolu çok kıymetli, pek azîzdir. Sünnete uymak esâsı üzerine kurulmuşdur. Şimdi Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetlerinden bir sünneti ihyâ etmekden (diriltmekden) başka bir arzûm yokdur. Hâller, mevâcid ve zevkler, isteyenlerin olsun. Kalbi, büyüklerin nisbeti [tarikatlerine girmek] ile ma’mûr etmeli, zâhiri temâmen ahkâm-ı islâmiyye ile süslemelidir. [Ahkâm-ı islâmiyye, emrler ve yasaklar demekdir.]

     

    Buyurdu: Hindistâna Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” gönderilmişdir. Onların mezârlarının üzerinde parlak nûrlar görüyorum. İstesem hepsinin mezârını gösteririm! Fekat insanlar, böyle sözlere pek inanmazlar.

     

     

     

    Buyurdu: İnsanlar, riyâzet çekmek deyince, açlık çekmeği ve oruc tutmağı anladılar. Hâlbuki, dînimizin emr etdiği kadar yimek için dikkat etmek, binlerce sene nâfile oruc tutmakdan dahâ güç ve dahâ fâidelidir.

     

     

    Bir kimsenin önüne lezzetli, tatlı yemekler konsa, iştihâsı olduğu hâlde ve hepsini yimek istediği hâlde, dînimizin emr etdiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyâzetdir ve diğer riyâzetlerden çok üstündür.

     

     

     

    Buyurdu: Server-i kâinâtı “sallallahü aleyhi ve sellem” gördüm. Benim için bir icâzet yazdı ve buyurdu ki, (Eshâbımdan sonra “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, bu güne kadar, hiç kimseye böyle bir icâzet yazmadım.) Bana müjde verdi ki, yarın kıyâmet günü, binlerce insan, senin şefâ’atinle Cennete girer. Beni ilm-i kelâmda müctehid eylediler.

     

     

     

    Allah şefaatlerine nail eylesin.kendilerinin ve silsileyi saadati kiramın Ruhlarına el fatiha

     

    ALINTIDIR...


  6. Evet şimdi gördüm altlara koymuş.Hmm demek siz haklıymışsınız olabilir ama bir şeyi kesin bilirim Mehdi(a.s) gelecektir sizde lütfen benim verdiğim delillere bakınız ve Harun Yahya'yı geçiniz.Yani ondan bana ne bize ne.Dediğim gibi o kim,Mehdi kim? Mehdi inancının o adamla alakası yok.O adamı ben hakiki sanardım demek aldanmışım ama etkilenme söz konusu değil.Fakat videoları siz tam izlediniz mi? Ben izleyip ona göre tekrar yorum yapacağım.

     

    Evet,gördüm kardeş videoları izledim.Allah razı olsun kardeş senden.İnanmıorum artık ona.Etraf İsrail ve Amerikan ajanı dolmuş.Ben inanmıyorum Adnan Oktar'a artık önceden inanıyordum ama etkilenme söz konusu değildi.Şimdi hiç inanmıyorum.İsrail'i öve öve bitirememiş.İnşallah Mehdi(a.s) gelsin de ona da haddini bildirsin.

     

    Sayın adminler ben birkaç SAHTE ADAM(Adnan Oktar) linki yüklemiştim.Silebilir misiniz ? Ben silemiyorum.Düzenleme yetkisi yok eski mesajı.

     

    Selametle kalın

     

    Saygılarımla


  7. nasıl vidyo koymamış

    o konunun içinde bi sürü vidyo var

     

    Evet şimdi gördüm altlara koymuş.Hmm demek siz haklıymışsınız olabilir ama bir şeyi kesin bilirim Mehdi(a.s) gelecektir sizde lütfen benim verdiğim delillere bakınız ve Harun Yahya'yı geçiniz.Yani ondan bana ne bize ne.Dediğim gibi o kim,Mehdi kim? Mehdi inancının o adamla alakası yok.O adamı ben hakiki sanardım demek aldanmışım ama etkilenme söz konusu değil.Fakat videoları siz tam izlediniz mi? Ben izleyip ona göre tekrar yorum yapacağım.


  8. işte delil

     

    harun yahyadan etkilendiğiniz düşündüm çünkü bu kopnuda verdiğiniz linkler harun yahyanın sitelerinin linkleriydi.

     

    dikkat ederseniz altlarında harun yahyanın eserlerinden faydalanılmıştır yazısını görürsünüz.

     

    bu arada size kafir demedim.harun yahya ya dedim.ondan sakınıp kendiniz korumanız için

     

    Evet,sağolun okudum bana kafir demediğinizi biliyorum.Siz Harun Yahya'ya kafir diyorsunuz yani yahudi diyorsunuz.Dediğiniz gibi kanıtı okudum.Fakat onu yazan kişi de kanıt yazmamış ki video koymamış eğer videoyu arıyorum bulursam ben koyacağım şimdi.Demek istediğim bir insana yahudi demeden önce çok düşünülmeli yani onu diyorum fakat siz Mehdi'nin bir gün geleceğine inanmıyor musunuz ? Harun Yahya'yı da geç.Adnan Oktar'ı da geç.Zaten Harun Yahya da Adnan Oktar'ın diğer kullandığı bir admış ikiside aynı insan.Onlara bakan yok.Ben Allah'a ve Resulüne bakarım.Mehdi'nin geleceğini söyleyen Harun Yahya yada Adnan Oktar değildir,Hz.Muhammed(S.A.V)'dir.Verdiğiniz delil de sadece Adnan Oktar'ın yaptığı İslam'a yakışmayan davranışlar var fakat yahudi olduğuna dair kanıt vermemişsiniz.Ve Harun Yahya'dan bahsediyordunuz yahudi diye.Ee ona da kanıt vermemişsiniz.O konuda sadece Adnan Oktar'ın yaptığı İslam'a yakışmayan davranışlardan bahsetmiş açan arkadaşımız.Sağlam,sapasağlam deliller bulmalıyız ki emin olalım şimdi ben de araştırıyorum siz de araştırın fakat dediğim gibi Mehdi'nin geleceğini söyleyen kimse değil bilhassa Peygamber Efendimiz(S.A.V)'dir.İmam-ı Rabbani ve Bediüzzaman Said Nürsi gibi alimler de Mehdi'yi onaylıyor,gelecektir diyor.Lütfen araştırınız.Hem verdiğim her site Harun Yahya'nın değil.


  9. Evet,çok haklısınız.Bu devirde gerçek Müslüman diyebileceğimiz,Kur'an-ı Kerim'de de bahsedilen tamamiyle Hakk yolunda olan Müslüman pek nadir.Söz olarak,düşünce olarak tam olan Müslüman çok fakat Amel,ahlak,iman,ibadet yönleriyle tamamiyle Müslüman olan,Müm'in olan insan çok nadir.Ben kendimi gerçek Müslüman olarak görmüyorum,göremiyorum.Dediğiniz gibi çok eksiğiz,çok aciziz.Allah yardım etsin ve bizi korusun İnşallah.Allah bize gerçek Müslüman,Müm'in ve tamamen Hakk yoluna girmeyi ve böyle iken Hakk tarafına gitmeyi nasip eyler İnşallah.Rabb'im neylerse güzel eyler.

     

    Saygılarımla...


  10. Özür dilerim kardeş,bilmiyordum.Haklısınız çok saçma bağlantılar kuruyorum.Özür dilerim.

     

    Ama yanlışınız şudur ki propaganda diye bir niyetim yok.Bu konularda samimiyim.Eğer yanlışsam affola.Kim doğru olabilmiş ki ? Doğruları bilen Allah'tır.Mutlak doğru Ondadır.Onun yolundadır.Mutlak doğruya ancak onun yolunda ulaşılabilir diye düşünüyorum.

     

    Selametle kalın.

     

    Saygılarımla...

     

    bence harun yahya isimli yahudinin iddialarına değer vermeyin.

     

    bi de sanki sırf birşeylerin propogandası için üye olmuş gibi hangi konuya girseniz alakalı alakasız linkler veriyorsunuz.

     

    bunu terketmeniz gerek.

     

    son olarak abdulhakim arvasi hazretleri ile menzilin bir bağlantısı yok.

     

    anlaşıldığı üzere soyları yukarıda birleşiyor ama abdulhakim arvasi hazretlerinin soyundan değiller.

     

    kafanızdan bağlantı kurmaya çalışmayınız

     

     

     

     

    Bir şeye değinmek isterim lakin siz Mehdi diye bir şey yok mu diyorsunuz yani ? Diyorsanız da siz bilirsiniz.İnanmazsanız Alimlere de sorabilirsiniz.Hepsi mi yahudi ? :) Hem ben Adnan Oktar Mehdi demiyorum.O kim Mehdi kim ? Allah aşkına.Mehdi Arap olcak ve Hz.Muhammed(s.a.v) soyundan olacak.Ama dediğim gibi inanmazsanız da siz bilirsiniz.Geldiğinde görürsünüz siz de :) Çünkü Mehdi'nin geleceğini önceden haber veren Harun Yahya veya Adnan Oktar veya başka birisi değildir.Bilhassa Hz.Muhammed(S.A.V) dir.Konunun yahudilerle ne alakası var ? Eğer Harun Yahya yahudiyse dediğiniz gibi dediklerine inanmam.Zaten benim Mehdi dememin sebebinin Harun Yahya'ya inanıp inanmamakla alakası yok.Ben Allah'a ve daha sonra Resulü'ne güveniyorum.Onlara inanıyorum bir başkasına değil.Ama Harun Yahya'nın yadudi olduğunu nerden biliyorsunuz,merak ettim.Lütfen kaynak ve somut delil belirtiniz.Çünkü kafir olmayan birine kafir demek büyük günahtır.Eğer kafirse de Allah bilir.Biz nasıl bilelim ? Kalpleri bilen Allah'tır.Yahudi olamaz demiyorum.Belkide siz haklısınız,olabilir yani.Bunlar inanç meselesi.Ama ben yahudi filan değilim ki propaganda yapayım.Ben basa basa söylüyorum ki MÜSLÜMANIM.Tek iman,tek yürek İSLAM !!!

     

    Ve ben Abdulhakim Arvasi Menzil'den demedim ki.Sadece öyle düşündüğümü,öyle bildiğimi belirtmek istedim.Ha belkide yanlış biliyorum.Olabilir.İnsanız şaşırabiliriz.Fakat hepsi de Nakşibendidir.Hepsi de aynı kandır.Ben onun soyundan diyorum.Konularımı dikkatlice okursanız da görürsünüz.Abdulhakim Arvasi Menzil'den olmayabilir.Sonuçta aynı soydalar.Hatam var ise de insanız olabilir.Belki ben yanlışım siz doğrusunuz yine olabilir.Ama siz de yanlış olabilme ihtimalinizi düşününüz.Doğruları ve herşeyi hakkıyla bilen Allah'tır.Herkes bildiğini okur.Ama kimse ben kesin doğruyum diyemez,dememelidir.

     

    Ama yanlışınız şudur ki propaganda diye bir niyetim yok.Bu konularda samimiyim.Eğer yanlışsam affola.Kim doğru olabilmiş ki ? Doğruları bilen Allah'tır.Mutlak doğru Ondadır.Onun yolundadır.Mutlak doğruya ancak onun yolunda ulaşılabilir diye düşünüyorum.

     

    Selametle kalın.

     

    Saygılarımla...


  11. bence harun yahya isimli yahudinin iddialarına değer vermeyin.

     

    bi de sanki sırf birşeylerin propogandası için üye olmuş gibi hangi konuya girseniz alakalı alakasız linkler veriyorsunuz.

     

    bunu terketmeniz gerek.

     

    son olarak abdulhakim arvasi hazretleri ile menzilin bir bağlantısı yok.

     

    anlaşıldığı üzere soyları yukarıda birleşiyor ama abdulhakim arvasi hazretlerinin soyundan değiller.

     

    kafanızdan bağlantı kurmaya çalışmayınız

     

    Özür dilerim kardeş,bilmiyordum.Haklısınız çok saçma bağlantılar kuruyorum.Özür dilerim.

     

    Ama yanlışınız şudur ki propaganda diye bir niyetim yok.Bu konularda samimiyim.Eğer yanlışsam affola.Kim doğru olabilmiş ki ? Doğruları bilen Allah'tır.Mutlak doğru Ondadır.Onun yolundadır.Mutlak doğruya ancak onun yolunda ulaşılabilir diye düşünüyorum.

     

    Selametle kalın.

     

    Saygılarımla...


  12. Çok haklısınız dünya imansızlıkla boğuşuyor.İnşallah Hz.Muhammed(S.A.V) Efendimizin daha önceden haber verdiği kutlu şahıs[Hz.Mehdi(a.s)] gelecek ve bu düzeni düzeltecek İnşallah.Tabiki de bizim de emek etmemiz gerek.Şu sitelerden yararlanabilirsiniz Mehdi(a.s) hakkında bilgilere(Ne zaman gelir Allah bilir fakat birgün geleceği kesindir! Alimlerin çoğu bu zamanda yaşadığına hem fikirler Hz.Mehdi(a.s) in-Ahir zamandayız-O da ahir zamanda gelecek kutlu bir şahıstır):

     

    http://www.beklenenmehdi.com/

     

    http://www.mehdininozellikleri.com/index.php

     

    http://www.hazretimehdi.com/index.php

     

    http://www.mehdiresul.net/

     

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Mehdi

     

    Sitelere bakmanızı tavsiye ederim...

     

    Saygılarımla.


  13. Estağfurullah. :) Tabii ki hatalar bize mahsustur. Hatasız kul olmaz. Bir şiir paylaşalım Çamlıbel Üstad'dan da moralimiz yerine gelsin:

     

    BEŞİKTEN MEZARA KADAR

     

    Seni istikbal için önce gelmek cihana,

    Ve başkasından almak sonra geliş müjdeni.

    Bir nefes dinlemeden yıllarca koşmak sana,

    Aramak her tarafta... Bulmamak asla seni.

     

    Suda, rüzgârda, kuşta senin sedanı duyup,

    Seni beyaz çiçekli dallar içinde sanmak.

    Vuslatın rüyasını görmek üzre uyuyup,

    Hasretin azabına ermek için uyanmak.

     

    Başka bir şekle koymak her gün güzel yüzünü,

    Boyamak gözlerini bir siyah, bir maviye.

    Tek seni hayal için süzerek batan günü,

    Gece mahtaba dalmak, sen de dalmışsın diye.

     

    Seni anlatmak üzre yazıp her gün bir gazel,

    Geçirmek ömrü yalnız sana dair eserle.

    Saçlarını çözerek hulya dizinde, tel tel,

    Bugün güllerle örmek, yarın menekşelerle...

     

    Tesadüf ümidinin bittiği müthiş anda,

    Dudağa kanla çizmek yeniden tebessümü:

    Seni istikbal için artık öbür cihanda,

    Dosta el sallar gibi, davet etmek ölümü.

     

    Kaynak: http://www.siraze.net/antoloji/faruknafiz/besikten.htm

     

    Hüzün ve sevgi yansıtan güzel bir şiir aynı zamanda şair dertlenmiş yazarken :)


  14. Başlığı açan kardeşimiz, Çamlıbel'in doğum tarihini yanlış yazmış. :)

     

    "Faruk Nafiz Çamlıbel (18 Mayıs 1898, İstanbul – 8 Kasım 1973, İstanbul), Hecenin Beş Şairi'nden biridir."

     

    The Spirit Of İslam kardeşimiz de galiba yanlış gördü başlığı, yahut bir hata yaptı. Kendisini mütevazi bir üslupla uyarmak isterim:

     

    Faruk Nafiz Çamlıbel yerine Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan bir şiir paylaşmış. :)

     

    Han Duvarları şiiri, Osmanzade Hamdi Bey'e ithaf edilmiştir. Osmanzade Hamdi (Aksoy) Bey, Kurtuluş Savaşı sonrasında İstiklal Madalyası'na layık görülmüş ve Birinci Mecliste de görev almış bir siyasetçimizdir.

     

    :D Çok pardon arkadaş.Hemen düzeltiyorum.Beşer şaşar değil mi ? :)


  15. SERENAT

     

     

     

    Bir nisan akşamı, serin bir günün,

     

    Şark'ın bu sevimli, güzel köyünün

     

    Cenneti andıran bir akşamıydı.

     

     

     

    Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,

     

    Yüzünüz sararmış gibi göründü,

     

    Acaba ruhunuz çok hasta mıydı?

     

     

     

    Sordum ki bu kimdir, gülümsediler,

     

    'Eşinden ayrılan bir kız dediler,

     

    'Gezdiği yer işte bu ücra saray.

     

     

     

    Hicran ne anlamış, sevda ne bilmiş,

     

    Ağlatmış, ağlamış, sevmiş, sevilmiş

     

    Bir güzelmişsiniz, isminizde Ay.

     

    Faruk Nafız ÇAMLIBEL

×
×
  • Create New...