Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

EŞREF

Üye
  • Content Count

    153
  • Joined

  • Last visited

Posts posted by EŞREF


  1. "Suyunu özümseyen tohumun çatlama ve filizlenme zamanı mutlaka gelecektir. Ruhunuzdaki bu tohum bir gün dallarından da tohumlar düşen ve göz alabildiğince ağacın yeşermesine vesile olacak olan o kemal noktasına bir gün erecektir inşallah kardeşim. Bu da içime sinmedi, dediğiniz için bunu söylüyorum. Bu davada zirve noktasına ulaşma fikri çok ulvi. Ancak bu yazının manasının kalitesi açısından yarım bırakılırsa beni hüzün denizlerinde boğacağını da söylemeliyim. Hayırlısı olur inşallah.."

  2. ARKADAŞLAR TESETTÜRÜN İSLAMDAKİ YERİ BELLİ AMA BİZ BUNU İMAN DERECESİ OLARAK GÖRMÜYORUZ. TESETTÜRDEN KASTIM TAŞIDIĞI MANADIR. ARTIK BU TESETTÜR MODASI O HALE GELDİ Kİ TAŞIDIĞI MANAYA KÜFREDİYOR. NORMAL ESTETİK GİYİME DE BİŞEY DEDİĞİM YOK. BEN HEM TESETTÜRLÜ GİYİNİP HEM DE ABARTILI MAKYAJ YAPANLARA, BAŞÖRTÜSÜNÜN ALTINA DAR BADİ VE DAR PANTOLON GİYENLERE.. VS. YANİ TESETTÜRÜ FARKINDA OLARAK YADA OLMAYARAK NEFSİ DOĞRULTUSUNDA KULLANANLARA DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİM. BELKİ AÇIK OLSA ÇOĞU ERKEĞİN DİKKATİNİ ÇEKMEYECEK! BAKIN BUGÜN ELİME BİR TESETTÜR FİRMASININ ÜRÜN TANITIM KİTAPÇIĞI GEÇTİ. KAPAKTA TESETTÜRLÜ BİR BAYAN. TESETTÜRÜN ONA KATTIĞI TEK ŞEY YAPAY GÜZELLİK KOMPOZİSYONUNU TAMAMLAMAK. HANİ BİR KESİM SOSYETE BAZEN KIYAFETLERİNE UYGUN OLARAK BAŞLARINA SÜS OLSUN DİYE BEZ TAKARLARYA BU İŞ DE ONA BENZEMEYE BAŞLADI. BİR SAPKINLIKTIR GİDİYOR. HAM YOBAZ KABA SOFTA TARİFİNDE ÜSTAT; İŞİN HİKMETİNDEN ANLAMAYANLAR, ŞERİATI NEFSİNE UYDURANLAR DİYOR YA, BURADA DA GEÇERLİ DEĞİL Mİ? TESETTÜRLÜ OLMASA ONDAN İYİ. BU İŞ ŞAHSİ BOYUTUN DIŞINDA; İSLAM VE MÜSLÜMANLIK ADINA YAPILIYOR. BU YÜZDEN BU KADAR SERT TEPKİ VERİYORUM. "BEN TAKVAYIM!" BANDROLÜYLE HARAM İŞLİYORLAR. KORKUM BU TEHLİKENİN KEMİKLEŞMESİDİR. AKLIMA İRANDAKİ GECELİK EVLİLİKLER! GELİYOR.

    SELAMETLE....


  3. Her fırsatta "kadın hakları, insan hakları" cazgırlığı yapanlar mesele türbana gelince ya kuduz köpek gibi dişlerini gösterirler ya da alttan alttan sevinirler. "bu dönem meclise bilmem ne kadar bayan vekil girdi" diyenler madem kadınların meclise girmelerini istiyordunuzda kapalı olanları niye kovdunuz. Mesele çok uzun ama temeli HAK - BATIL savaşı. gerisi bahane. selametle


  4. TÜRK MİLLETİNE BEYANNAME

    "MHP'nin lideri Alparslan Türkeş, 1977 seçimi eşiğinde nefsinin ve partisinin hesabını şöylece vermek mevkiindedir:

    1 - Alparaslan Türkeş, yatalak bir idareye karşı, fikirsiz bir hareket saydığı 1960 ihtilâline, başta, sırf bir fikir yönü vermek ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ihtilâli sömürmesine mâni olmak için katılmış fakat bu gidiş önlenemeyince uzak kalmış, Türk Milleti ve tarihinin ihtilâl kadrosuna biçtiği suçluluk dairesinin dışında kalmayı ve ibrasına nail olmayı şart bilmiştir.

    2 - Alparslan Türkeş ve Parti'sinin dünya görüşü, ruhî muhtevaya bağlı milliyetçilik olarak metbûluğu (bağlı olunan) ruha ve tabiiliği milliyete veren bir anlayış içinde tek kelimeyle İslâm imanıdır.

    3 - Alparaslan Türkeş ve Partisi, milliyetçiliği, içi kevserle dolu bir kâse şeklinde görür, ana kıymeti kâsede değil, kevserde bulur ve o kevserin nûrunu ışıldattığı nispette kâseye değer verir.

    4 - Alparslan Türkeş ve Partisi, bugün en keskin bunalımını yaşayan insanlığa yol gösterici istikamet oklarını, Kâinatın Efendisi'nce getirilmiş ruh ve ahlâk ölçüleri olarak ilân eder ve tasarılarını, hasretlerini, her şeyini bu inanç mihrakında toplar.

    5 - Dostluk ve düşmanlık kutuplarımızı tâyinde kıstaslarımız şudur ki: Ferd, zümre, sınıf ve makam olarak her kim ve her ne olursa olsun, Hakk'ın düşmanları düşmanımız, Hakk'ın dostları dostumuzdur.

    Türk Milletinin maruz bulunduğu derin bunalımın tarihî gelişmesi bakımından yöneticilerin Türk Milletinin dert ve ızdıraplarının sebeplerini teşhis edemediklerini, tedbir ve çarelerde revizyona tabi tutamadıklarını ve taklitçi kaldıklarını görüyoruz.

    Türk'ün ruh köküne inmeyen ve bağlanmayan her tedbirin temelsiz kalacağı inancındayız.

    1977 seçimlerinin eşiğinde, başta milliyetçi, mukaddesatçı Türk gençliği bulunmak üzere, Alparslan Türkeş ve Partisinin hüviyeti bu satırların ifade ettiği derin mânalardan ibarettir."

     

    ALPARSLAN TÜRKEŞ

    MHP GENEL BAŞKANI

     

     

    Onu da benim beyannamem takip etti:

     

    BEYANNAME

    M.H.P. Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in "Türk Milletine Beyannamesi"ni okudum.

    Pılı-pırtı odalarının raflarında dizili, kapağı arkasına devrik ve içi boş, hattâ süprüntü dolu teneke konserve kutuları halindeki partiler arasında, bugünden itibaren MHP, nazarımda bambaşka bir mâna ve hüviyet sahibidir. Onu, müslümanlık ve Türklüğün gerçek hakkını vermeye namzet bir topluluk olarak anıyor ve canımın içinden selâmlıyorum.

    Bu beyanname, tâ Cava'daki mü'minle Amerika'daki zenci müslümana kadar bütün İslâm âlemini ihtizaza getirecek ve oluş dâvasını temellendirecek kıymette tarihî bir hâdisedir. İdeal yumağımızın her lifini içinde saklayan bir tohum... İslâm âleminin Türkiye'den beklediği zuhur ve tecellinin tohumu...

    Türkeş beyannamesinde dört ana esası, bir binanın dört direği halinde vazetmektedir:

    1 - 1960 gece baskınının sorumluları arasında değildir.

    2 - Posa ve kabuk milliyetçiliğinden uzak ve ruhî muhtevâya tâbi mânada milliyetçidir.

    3 - Başını dayadığı tek ruhî muhtevâ, yine tek kelimeyle ve bütün ölçüleriyle İSLÂM'dır.

    4 - Son 150 yıllık taklit devremizin bütün sahtekârlıklarını tezgâhlayacak ve gerçek oluşu billûrlaştıracak bir tarih (revizyon)una taliptir.

    Ne Mebus, ne Senatör, ne Bakan, ne şu, ne bu !.. Allah'ın bana biçtiği manevî makam ve memuriyeti bunlardan hiçbiri tercüme edemez. Bu bakımdan en canhıraş ihlâs ve hasbîlik kürsüsünden haykırıyorum: 40 yıllık mücadele ve yepyeni bir gençlik inşası hayatımda, bugün, bu beyannameden, bu beyannamenin sahibine ve partisine taktığı şeref ve mesuliyet bâzubendinden sonra, artık, emin olmaya yakın bir ümid nefesi alabilirim.

    150 yıldır hergün biraz daha artıcı bir hasretle kurtarıcısını bekleyen Türk Milletine "beklediğin geliyor!" müjdesini vermenin ilk ümid günü bu tarihî ândır.

    "Emin olmaya yakın ümid" ışığının çaktığını gördüğüme ve bu ışığı nice defa hayâl edip de karanlıklara düştüğüme göre, bundan böyle yeni inkisarlara tahammülü kalmıyan yanık yüreğimi, dâva yolunda en küçük istikamet hatasına razı olmaz bir hassasiyetle bu beyannamenin halkaladığı sıcak avuçlara bırakıyor ve 40 yıllık emeğimin semeresini bu çevrenin aksiyoncu ruhundan bekliyor ve istiyorum!

    İçi alev alev müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım.

    Allah'ın inayeti ve Resûlünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun!..

     

    NECİP FAZIL


  5. ACABA PROBLEM FİKİRDE Mİ YOKSA ONUN AĞIRLIĞINI TAŞIYAMIYAN VE ONU HAKSIZCA ÜZERLERİNDE TAŞIYANLARDA MI?

    YOKSA FİKRİN ADINDAN MI? HEM HER FIRSATTA BEN IRKÇI DEĞİLİM, BENİ RUH KÖKÜMDE ARAYIN DİYE FEZAYI İNLETİRCESİNE HAYKIRAN BİR FİKRE, NİÇİN ZORLA IRKÇILIK, AYRIMCILIK YAFTALARI İLİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR? EĞER KISTAS BÜYÜK DOĞUYSA "RAPORLAR 4/6" HER CÜMLESİ DAMLA DAMLA HAZMEDİLEREK OKUNMALIDIR.

    AYRICA:

     

    TÜRK MİLLETİNE BEYANNAME

    "MHP'nin lideri Alparslan Türkeş, 1977 seçimi eşiğinde nefsinin ve partisinin hesabını şöylece vermek mevkiindedir:

    1 - Alparaslan Türkeş, yatalak bir idareye karşı, fikirsiz bir hareket saydığı 1960 ihtilâline, başta, sırf bir fikir yönü vermek ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ihtilâli sömürmesine mâni olmak için katılmış fakat bu gidiş önlenemeyince uzak kalmış, Türk Milleti ve tarihinin ihtilâl kadrosuna biçtiği suçluluk dairesinin dışında kalmayı ve ibrasına nail olmayı şart bilmiştir.

    2 - Alparslan Türkeş ve Parti'sinin dünya görüşü, ruhî muhtevaya bağlı milliyetçilik olarak metbûluğu (bağlı olunan) ruha ve tabiiliği milliyete veren bir anlayış içinde tek kelimeyle İslâm imanıdır.

    3 - Alparaslan Türkeş ve Partisi, milliyetçiliği, içi kevserle dolu bir kâse şeklinde görür, ana kıymeti kâsede değil, kevserde bulur ve o kevserin nûrunu ışıldattığı nispette kâseye değer verir.

    4 - Alparslan Türkeş ve Partisi, bugün en keskin bunalımını yaşayan insanlığa yol gösterici istikamet oklarını, Kâinatın Efendisi'nce getirilmiş ruh ve ahlâk ölçüleri olarak ilân eder ve tasarılarını, hasretlerini, her şeyini bu inanç mihrakında toplar.

    5 - Dostluk ve düşmanlık kutuplarımızı tâyinde kıstaslarımız şudur ki: Ferd, zümre, sınıf ve makam olarak her kim ve her ne olursa olsun, Hakk'ın düşmanları düşmanımız, Hakk'ın dostları dostumuzdur.

    Türk Milletinin maruz bulunduğu derin bunalımın tarihî gelişmesi bakımından yöneticilerin Türk Milletinin dert ve ızdıraplarının sebeplerini teşhis edemediklerini, tedbir ve çarelerde revizyona tabi tutamadıklarını ve taklitçi kaldıklarını görüyoruz.

    Türk'ün ruh köküne inmeyen ve bağlanmayan her tedbirin temelsiz kalacağı inancındayız.

    1977 seçimlerinin eşiğinde, başta milliyetçi, mukaddesatçı Türk gençliği bulunmak üzere, Alparslan Türkeş ve Partisinin hüviyeti bu satırların ifade ettiği derin mânalardan ibarettir."

     

    ALPARSLAN TÜRKEŞ

    MHP GENEL BAŞKANI

     

     

    Onu da benim beyannamem takip etti:

     

    BEYANNAME

    M.H.P. Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in "Türk Milletine Beyannamesi"ni okudum.

    Pılı-pırtı odalarının raflarında dizili, kapağı arkasına devrik ve içi boş, hattâ süprüntü dolu teneke konserve kutuları halindeki partiler arasında, bugünden itibaren MHP, nazarımda bambaşka bir mâna ve hüviyet sahibidir. Onu, müslümanlık ve Türklüğün gerçek hakkını vermeye namzet bir topluluk olarak anıyor ve canımın içinden selâmlıyorum.

    Bu beyanname, tâ Cava'daki mü'minle Amerika'daki zenci müslümana kadar bütün İslâm âlemini ihtizaza getirecek ve oluş dâvasını temellendirecek kıymette tarihî bir hâdisedir. İdeal yumağımızın her lifini içinde saklayan bir tohum... İslâm âleminin Türkiye'den beklediği zuhur ve tecellinin tohumu...

    Türkeş beyannamesinde dört ana esası, bir binanın dört direği halinde vazetmektedir:

    1 - 1960 gece baskınının sorumluları arasında değildir.

    2 - Posa ve kabuk milliyetçiliğinden uzak ve ruhî muhtevâya tâbi mânada milliyetçidir.

    3 - Başını dayadığı tek ruhî muhtevâ, yine tek kelimeyle ve bütün ölçüleriyle İSLÂM'dır.

    4 - Son 150 yıllık taklit devremizin bütün sahtekârlıklarını tezgâhlayacak ve gerçek oluşu billûrlaştıracak bir tarih (revizyon)una taliptir.

    Ne Mebus, ne Senatör, ne Bakan, ne şu, ne bu !.. Allah'ın bana biçtiği manevî makam ve memuriyeti bunlardan hiçbiri tercüme edemez. Bu bakımdan en canhıraş ihlâs ve hasbîlik kürsüsünden haykırıyorum: 40 yıllık mücadele ve yepyeni bir gençlik inşası hayatımda, bugün, bu beyannameden, bu beyannamenin sahibine ve partisine taktığı şeref ve mesuliyet bâzubendinden sonra, artık, emin olmaya yakın bir ümid nefesi alabilirim.

    150 yıldır hergün biraz daha artıcı bir hasretle kurtarıcısını bekleyen Türk Milletine "beklediğin geliyor!" müjdesini vermenin ilk ümid günü bu tarihî ândır.

    "Emin olmaya yakın ümid" ışığının çaktığını gördüğüme ve bu ışığı nice defa hayâl edip de karanlıklara düştüğüme göre, bundan böyle yeni inkisarlara tahammülü kalmıyan yanık yüreğimi, dâva yolunda en küçük istikamet hatasına razı olmaz bir hassasiyetle bu beyannamenin halkaladığı sıcak avuçlara bırakıyor ve 40 yıllık emeğimin semeresini bu çevrenin aksiyoncu ruhundan bekliyor ve istiyorum!

    İçi alev alev müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım.

    Allah'ın inayeti ve Resûlünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun!..

     

    Necip FAZIL


  6. Zaten türk milliyetçiliği Almanyadaki ırkçılığın aksine kafatasçı değildir. Bir dönem hatırlarsan hitlerin "kavgam" adlı kitabının her yerde reklamı yapılmaktaydı. Bu kitapla, Türk Milliyetçiliği ile Alman ırkçılığı aynıymış gibi gösterilmek isteniyordu. sonrasını hatırlayalım: "birinci tehdit yükselen milliyetçilik." denildi daha sonra malum olaylar yaşandı. Türkiye'de alt kimlik üst kimlik saçmalığı ortaya çıktı. Sonrasında Osmanlının son döneminde ki gibi millet "TÜRK" kelimesinden korkar oldu. Daha neler neler.. Demek bunlar ülkemizde oynanan oyunlardı. TÜRK MİLLİYETÇİLERİ hiçbir zaman ırkçılık yapmamışlardır. Bu noktada milliyetçi otoritelerin hiçbiri ırkçılık üzerine konuşmamışlardır bilakis kucaklayıcı olmuşlardır. Bahsettiğiniz gruplar kendilerini ATATÜRK MİLLİYETÇİSİ OLARAK tanımlamışlardır. Ve çok tuhafdır bir dönem! meydanları kasıp kavuran bu kitle sonrasında yok olmuştur. Demek bunlar da birtakım oyunların kahramanlarıydı. TÜRK MİLLİYETÇİLERİ; islamın izin verdiği son noktaya kadar milliyetçi, vatanına, milletine, bayrağına yürekten bağlı, aksiyoner insanlardır. Necip Fazılın ülkücülerle ilgili tespitlerine dikkat!!!

    selametle..


  7. EYVALLAH KARDEŞİM. ZATEN BENİ ANCAK BÜYÜK DOĞU DİYALEKTİĞİNE SAHİP KARDEŞLERİM ANLIYOR. NE HİKMETSE DIŞARDA ÇOĞU ZAMAN CÜZZAMLILAR MİSALİ FİKİR KARANTİNASINDA KALIYORUM. HOŞ ÇOK DA DERT ETMİYOM BAZEN KENDİ TOYLUĞUMA VERİYOM BAZEN DE BUNUN NORMAL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOM.


  8. Arkadaşlar bir zaman Vakit gazetesi çok hoşuma gidiyordu. Bazen günde iki, üç tane bile aldığım oluyordu. Etrafımdaki herkese de aldırmaya çalışıyordum. Dik duruşu, uslubu, sayfa yapısı, çok yerindeydi. Güya bu gazetenin traj derdi yoktu ve yerinde sertliğiyle hep doğruyu söylüyordu. Ama (ben belki geç fark ettim) bir müddet sonra baktım ki bir siyasi partinin uşaklığını yapıyor ve bunu güya islam cephesi namına küfre karşı yapıyor! O partinin bütün yanlışlarını yine islam namına meşrulaştırıyor.(Beni bu konuda en iyi anlayacak olanlar siz B.D. diyalektiğine sahip kardeşlerimsiniz. İçerden ham yobazlar yahut hainler yada küçük bir ihtimal küfür oyuncağı aptallar. İşte benim bu gün, güya islamcı! diye lansa edilen her türlü cephenin büyük bölümü hakkındaki düşüncelerim) Gazetenin genel duruşundan bahsediyorum yazarlarından fert fert değil. Zaman gazetesi de bu konuda vakit gazetesini çok gerilerde bırakmış zaten. Bunları çok noktada eleştirebiliriz. Hatta avamca zararsız yada önemsiz algılanan bazı hamle yada söylevleri bence çok ama çok tehlikeli! Son bir aydır zaman gazetesinin pkk(dehap) ve ermeniler hakkındaki haberlerine büyük dikkat! Hakkınızı helal edin çok tefarruatlı konuşulması gereken mevzular. Dediğim gibi öyle inanıyorum ki beni çok iyi anlayacaksınız.


  9. Ne aradığını bilmeden, yalnız içinde bulunduğu karanlığı bir perde gibi yırtmak isterken her hamlesinde karanlığın katmer katmer arttığı ve nihayet son haddine geldiği bu zamanda; artık Türkün ruh kökünün hiçbir fiyaskoya tahammülü kalmamıştır. Ne yaptığı ve ne yapabileceği laboratuar teşhisi kat’iyyetiyle tespit olmuş herkesi, liyakat eleğinde eledikten sonra, mukaddes davanın ağırlığını kaldırabilecek yeni bir kadro oluşturulmalıdır.

     

    Bu kadro:

     

    Son dört asırdır yokluğunun Türk Milletini kılcal damarlarına kadar harap ettiği ama ne hikmetse büyük milletin bu yokluğu yokluk derecesinde göremediği bir nesil!!!

     

    Son çıkış noktasını bulacak, mukaddes bildiği ne varsa sancağı ile beraber tek nefeste kaldıracak, hakkı yerine koyacak, ben varsam milletim de var diyecek, ustaların en ustası ince siyaset dehasına sahip, itikatta milyonda bir dahi şaşmayan ilmiyle amel edecek, fikir işportacılığını hiçbir kıymet vermeden yok edecek, şimdiye kadar ruhunu esir eden, gaflete düşüren ne varsa bir çırpıda üzerinden atacak bir nesil!!!

     

    Dünyaya hiçbir şubesiyle kulluk etmeyen, günde kırk defa söylediği "İyyake na'budu veiyyake nestein" ayet-i kerimesiyle nefsini en hayati can damarından yakalayıp olanca kuvvetiyle üstüne abanan, ya hep ya hiç düsturuna tam bağlılık icabı hakiki nefs terbiyesine devam eden bir nesil!!!

     

    “İlim müslümanın kaybolmuş malıdır. Nerde görse alır.” (S.A.V) hadisini Yavuzun küpesi misali kulağında taşıyacak ve garbın sahip olduğu madde üstünlüğünü kendi malı bilecek bir nesil!!!

     

    Ümitsizliği küfre yol verici diye gösteren mukaddes dinine sımsıkı sarılıp onu, bütün sapıklardan, ucuzculardan, yobazlardan, sahte softalardan, eskimeyen yeniyi yenileyeceklerden! , ruhsuz âlimlerden, zalim hacılardan, ehliyetsiz hocalardan, daha ne mana ucubeliği yapacak varsa hepsini büyük bir titizlikle temizleyecek, hâşâ islamı cüzzamlı hasta gibi değil iki kaşının ortasında “varlığımın şerefi” diye taşıyacak izzeti nefis sahibi bir nesil!!!

     

    “Her koyun kendi bacağından asılır.” Yaftasına asırlardır birikmiş nefreti ve olanca öfkesiyle karşı çıkıp, cemiyet meydanını en mahremlerinden sayıp var gücüyle onu koruyan, bu noktada “bir ben ile ne olur ki? “ bahanesine sığınmaya bile tenezzül etmeyen, kadını, çocuğu, aileyi, sokağı, okulu, daireyi muhtaç olduğu nizama kavuşturacak, derinlemesine ve genişlemesine fikir sahibi ihlâslı bir nesil!!!

     

    Üniversitesinden sokağına, camisinden fabrikasına, mahkemesinden meclisine, şimdi herkese düşen, yemeden, içmeden, uyumadan çile namına hissesine düşen ne varsa çekmek ve bu elmas nesli yetiştirmek için nikotin krizindeki adamın rüzgârlı ve soğuk havada son dal sigarasını son kibrit çöpüyle yakmaya çalışırkenki hassasiyetini taşıyarak külün içindeki son kıvılcımı nefesiyle üfleye üfleye Anadolu’yu baştanbaşa yakacak ateşi tutuşturmaktır.

     

    Şimdi sözü hakkını verene bırakalım:

     

     

    “ Genç adam; hazmî ve tenasülî cihazlarının üstünde yaşayan ve hakkını bekleyen dimağî cihazına nafakasını ver ve artık seni adamakıllı ürpertmeye başlaması gereken bir şafağın ilk söküntüsünde senden neler beklediğimizi kendi kendine tasarla.”

     

     

    (NFK)

     

    "Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes,

    Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es" !!!

     

    (NFK)


  10. Dünyaya hiçbir şubesiyle kulluk etmeyen, günde kırk defa söylediği "İyyake na'budu veiyyake nestein" ayet-i kerimesiyle nefsini en hayati can damarından yakalayıp olanca kuvvetiyle üstüne abanan, ya hep ya hiç düsturuna tam bağlılık icabı hakiki nefs terbiyesine devam eden ve ayeti kerimeyi ruhunda damla damla eriten ondan gayrı kimden ister? Kul, tövbe ve duası kadar neyiyle sevilmiştir? selametle.... AEO


  11. ALLAH VAR DEMEK NE KADAR ABES. BU FORUMUN İÇİNDEYKEN, "BU FORUM VAR" DEMEK.

    DENİZİN DİBİNDE KÜÇÜK BALIKLAR BÜYÜK BALIĞA SORMUŞLAR; SU DİYE BİŞEY VARMIŞ ONU BİZE GÖSTERSENE!

    BÜYÜK BALIK DEMİŞ; BANA SUYUN OLMADIĞI BİR YER GÖSTERİNKİ BENDE SİZE SUYU GÖSTEREYİM!

     

    AYNEN BÖYLE ALLAH'IN KUSURSUZ SANATININ OLMADIĞI( HİÇ BİR MÜKEMMELLİK, DÜZENLİLİK, ESTETİK,..VS.) BİR YER HAŞA GÖSTERİLEBİLİNİRSE İŞTE O ZAMAN "ALLAH VAR" DEMEK İCAB EDER!

    SELAMETLE.... AEO


  12. Genç adam; hazmî ve tenasülî cihazlarının üstünde yaşayan ve hakkını bekleyen dimağî cihazına nafakasını ver; ve artık seni adamakıllı ürpertmeye başlaması gereken bir şafağın ilk söküntüsünde senden neler beklediğimizi kendi kendine tasarla!

     

     

     

     

    ÖZLENEN GENÇLİĞE....

    • Like 1

  13. BİZ İSLAMIN İZİN VERDİĞİ SON NOKTAYA KADAR MİLLİYETÇİYİZ. DENİLDİĞİ GİBİ MİLLİYETÇİLİK KAFATASI AVCILIĞI ŞEKLİNDE DEĞİL MANA İTİBARIYLA DEĞERLENDİRİLİR AKSİ HALDE MİLLİYETÇİLİK DEĞİL IRKÇILIK OLUR. SONRA TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VATANINI, KAVMİNİ SEVMEKTİR. ÜSTADIN ÜLKÜCÜLERLE ALAKALI TEŞHİSİNE DİKKAT EDİN. ŞAHISLARA GÖRE DEĞİL DAVANIN FİKRİYATINA GÖRE DEĞERLENDİRELİM. ÇÜNKÜ BU GÜN HİÇ BİR İDEOLOJİDE, BİRLİKTE, TEŞKİLATTA, KURUMDA, VS... YÜZDE YÜZ TAM KADRO ÖZ DEĞERLERİNE BAĞLILIK YOKTUR. HATTA SAMİMİ İNSAN ÇOK AZDIR. TÜRKEŞ'İN ÜSTADA YEMEK DAVETİNDE, ÜSTADIN KABUL EDİLMEZSE YEMEK YEMEM DEDİĞİ ŞARTLARI HATIRLAYALIM. TÜRKEŞ BU ŞARTLARI AYNEN KABUL EDİP YAYINLAMIŞTIR. BİR İŞİN İÇİNDE İSLAM VARSA HERŞEY İSLAM CEPHSİNDEN DEĞERLENDİRİLİR. BEN İSLAMIN GÖZÜYLE VE BÜYÜK DOĞU DİYALEKTİĞİYLE ÜLKÜCÜYÜM DEMEKTE BİR SAKINCA GÖRMÜYORUM. BENİM İÇİN EN BÜYÜK ÜLKÜCÜ NFK DIR.... YOK EĞER MİLLİYETÇİLİK DAHA GENİŞ BİR MANADA KULLANILIYORSA;BİR İNSAN YA MİLLİYETÇİ YADA VATAN HAİNİDİR ARASI OLMAZ. HER MÜSLÜMAN MİLLİYETÇİDİR. MİLLİYETÇİLİK DİNDEN GELİR. BU GÜN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İLE HİTLER ALMANYASININ FAŞİSTLİĞİ AYNI İMİŞ GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYOR.

     

    BU GÜN OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILAN MÜSLÜMAN TİPİ: "HAK DİN İSLAMDIR" DİYEMEYEN, KÜFRE YALTAKLANMAYA ÇALIŞAN. GÜYA HOŞ GÖRÜLÜ, KABZASINDA İSLAM YALNIZ İSLAM YAZILI KILICINDAN UTANAN, NEFSİNE GÖRE İSLAMI ŞİRİN! GÖSTERMEYE ÇALIŞAN, "TÜRK" KELİMESİNDEN KORKAN(OSMANLININ SON ZAMANLARI GİBİ), HRİSTİYAN HAYRANI, KORKAK, İSLAMLIĞI; NE OLDUĞU BELLİ OLMAYAN HOCALARIN ARKASINDA MANASI BOŞ MADDESİ SÜSLÜ CAMİLERDE CUMADAN CUMAYA İKİ REKAT NAMAZ!


  14. BENİ NERDEYSE ÜSTADI PUTLAŞTIRMAKLA SUÇLAYACAKLAR. BİLMEZLERKİ BÜYÜKDOĞU YALNIZ ALLAH'A İTAAT ETMEYİ İSTER.

    GEREKÇE ELEŞTİRİLMESİNE İZİN VERMEMEM İMİŞ. YAHU ÜSTADIN SEVİYESİNDE BİRİ Mİ VAR Kİ ONU ELEŞTİREBİLSİN. KURDUĞU CÜMLEDEKİ MUHTEŞEM UYUM, DİYALEKTİK, DERİNLEMESİNE VE GENİŞLEMESİNE MANA İÇERİĞİ, ORJİNALLİK..

    ONA HAYRAN OLMAMAK NE MÜMKÜN... SELAMETLE.....

    AEO


  15. Hiçbir fikir estetği olmayanlar ne diye yobaz softalık yapar. Üstada cevap yetiştirmeye çalışanların hiç biri de tarihçi değil ne hikmetse. Ya bu adamlar üstadın ne demek istediğinden de habersiz. Amaç dikkat çekmek mi acaba. Deryalardan bahsedilirken damlaya takılan fikir hisesi küçük adamlar. Eeee üstat ne etsin herkes kapasitesi kadar anlar yeni yetmelere bak hele sen...

     

    Kitap incelendiği zaman yeniçerinin ilk iki asrının;üstat aşk ve şevk asırları olarak nitelendirir. ilerleyen bölümlerde ise yeni çerinin devletin başına bela olduğunu vurgular. Yeniçeriyi tamamen ortadan kaldırmaktansa, böyle büyük bir kuvveti eski ruh halinedöndürmek gerektiği anlatılmıştır. Sonrasında yeniçeri bir semboldür artık. Yeniçeri ordunun türk siyasal hayatına, sosyo-ekonomik hayata müdahalelerde sembol isim olarak kullanmıştır üstat. bazı askeri müdahalelerde ordu yeni çerilik yapmamışmıdır? dün şariat isteyen yeniçerinin yerine bugün cumhuriyet kazanımlarını korumak bahanesiyle müdahaleler yapmamişmıdır.

    büyük doğu diyalektiğinde yeniçeri=ham yobaz kaba softa...... onu büyükdoğu içinde değerlendirmek yerinde olur! selametle...aeo

×
×
  • Create New...