Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

trradomir

Editor
  • Content Count

    816
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    43

Posts posted by trradomir


  1. Oral Çalışlar ve Tolga Çelik'in, Erbakan-Fethullah Kavgası adlı kitabında nakledildiğine göre, Üstad'ın Son Devrin Din Mazlumları yazılarında S. Nursi hakkındaki hafif tenkitleri bazı Nurcuları zıvanadan çıkarmış. Bize bugüne dek hep makul bir adam olarak anlatılan Zübeyir Gündüzalp dabancıyı alıp Cağaloğlu'na doğru yürürken Mehmet Fırıncı ve Mehmet Emin Birinci kendisini zor zaptetmişler. Beyefendi gidip Üstadı vuracak veya en azından tehdit edecek.
    Ben gerçekten de bir cemaate müntesip olamayacağım. Doğruysa ki kanaatim bu doğrultuda, şu rezilliğe bak. Hasta mıdır nedir?


  2. Arkadaşlar 2 gün evvel ikinci sayıyı da 4 yazıyla saldık. Yorum ve desteklerinizi bekliyoruz.
    Özellikle de yazı yazabilecek arkadaşların katkısı çok çok önemli. Yazı çıkmayan dergi dergi değildir. Bu dergide yayınlatabileceği yazıları olan varsa bize ulaşsın lütfen.
    Tasarımı yeniliyoruz, yeniledikten sonra tanıtımlara ağırlık vereceğiz. Bu arada siz de ilk mesajda bahsettiğim twitter ve facebook hesaplarına yüklenir, arkadaşlarınızı da getirirseniz pek makbule geçer pek seviniriz.

    • Like 1

  3. Abi ben sizi umreye götürecektim. Dalmışsınız dünya telaşesine. Aklınız fikriniz para iş güç olmuş. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışıp mal mülk peşinde yapmadık kötülük komuyosunuz. Dedim şunları mukaddes beldenin ikliminde arındırayım biraz da az bi insan olsunlar, bu ne yahu dedim. Ondan düğün müğün ayağına sizi kandırdım. Nasılsa pasaportlar, vizeler hazır. Bu saatten sonra 'düğün yoksa gelmem' demezsiniz herhalde?
    (Ahahaha Arap şeyhine damat mı yolluyosun abi beni napıyosun ya?)

    • Like 1

  4. :) malüm olmuş size.... bu akşam toplanıyoduk bizde kınagecesi için

    Abi niye fâşediyosun. 'Niye bize haber vermediniz' diyecek millet şimdi. Yakamızı nasıl kurtarırız.

    Arkadaşlar siz hafakan abiye inanmayın. Biz üç-dört kişi oturup bi çay içicez sadece. Di mi hafakan abi. Hem perşembe akşamı ne kınasıymış canım köyden mi geldik biz aaa. Akıl var mantık var. Hem gelini ben bile tanımıyorum. Efendim hangi gelini mi? Şey, şey işte canım. Gelini gelini Türkmen gelini miydi o türkü neydi?

    • Like 1

  5. Efendim malum başlıktan da anlaşılacağı gibi rüyamda kadim üyemiz trradomir'i evlendiriyormuşuz. (Bu arada evli de olabilir ,öyleyse rüya için özür dileriz efem :) ) Site ahalisi olarak takı bile takıyorduk :) Bilmem içimizde rüya tabiri yapabilen var mıdır? Hayır olsun inşallah ...

    Bizim ufaklık bunu görürse annesine şikayet eder, sonra uğraş dur. Yönetime şikayet edip sildirmeyi denesem konuyu açan yönetici. En iyisi mi ben bizim oğlana okulu bahane edip interneti yasaklayayım.

     

    Ablacığım siz kabus görmüşsünüz yahu. Evlendirip başımı mı yakacaksınız. (Kuyruğu dik tutmak yiğitliğin şanındandır.) De şey... Eee... Gelini tanıyorsanız beni de bi tanıştırsanıza, bişey deniycem.

    • Like 1

  6. 28 şubat propagandaları başarılı olmuş, buradan bu anlaşılıyor. Cehalet toplumun bütün kesimlerine mükemmelen sirayet etmiş. Şeriat nedir sorusunun cevabı toplum nezdinde İran, Arabistan, Işid ve açık giyinenlere baskı şeklinde olmuş. Bunun adı cehalettir. Röportajı gerçekçi buluyorum, fakat bir tek 'elhamdürüllah biz de müslümanız ama Atatürk devrimleri çağdaş toplumlar eee bizi çağdaş toplumlar seviyesine çıkardı. Gericiliğe haaayır, kafese haaayır!' deyip onuncu yıl marşını söyleyerek eteğini yukarı çekiştiren buruşuk bir laik teyze eksik kalmış.
    Yalnız soruyu pat diye cevaplamak da zor, ben de 'evet!' diye üstüne atlayamam bu sorunun. 'hemen bugün mü, idealde mi', 'hangi uygulama yaklaşımıyla' falan der gevelerdim az, sonra 'şöyleyse böyleyse tabii evet' derdim. Adamı fişleyip Selam-Tevhidci diye içeri alır gavur dostu Fetocular şerefsizim. :)
    Fakat şüphesiz röportajın en ağır nefret uyandıran tipi de açık genç hatun görmeden çalışamadığını söyleyen kıro abaza... Yanından yakınından geçmemek, bacıyı gardaşı hışmından kollamak lazım. İtoğlu ite bak.

    • Like 1

  7. Maşallah abiciğim Allah rasulünün sevgisiyle yanıp tutuşan çok mübarek bi insanmışsınız. Fakat bu telefonunuzu niye her şiirinizin altına yazdığınızı bir türlü anlamıyorum. Şiiriniz üzerinden real hayata uzanan arkadaşlıklar mı tesis etmeye çalışıyorsunuz?
    Bi de kendi isminizle açılmış bi başlık var, orayı kullansanız daha hoş olur.

    • Like 1

  8. Arkadaşlar sakin olun, bir troll ile karşı karşıyayız, ibrikçi akhiyi dikkate almaktan ziyade kendisiyle eğlenmek çok daha makul bir tercih gibi görünüyor. Rahat olun, keyfinize bakın. Tarzı da şu yazımda, yani 31 numaralı mesajda anlattığım arkadaşa çok benziyor. Hatta yine bu başlıktaki atışmaya benzer bir konu görmek isteyenler, http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/7854-simdi-secim-zamani-allah adresindeki konuda ehli kalender nickli ruh hastasının diğer üyelerle atışmasını inceleyebilir.


  9. Estağfurullah, teveccühünüz için teşekkür ederim. Yazdığımın hülasası, malesef paralel demek devlete değil de abisine/cemaatine çalışan demek olduğu için pek çok iyi niyetli ve sevdiğimiz insan da bu tehdide meze oluyor, bu yapıyı tasfiye etmek varsayıldığı kadar kolay olmuyor. Mesela tabanın öğretmenlik veya doktorluk yaptığı okullarda veya hastanelerde değil; fakat yargı, emniyet, akademi, yüksek bürokrasi gibi stratejik yerlerde yapıyı işleyemez hale gelinceye dek zayıflatıp geriletmek ve bu çarkı besleyen dersane, yurt vb yerlere karşı önlem almak bugünün mecburiyeti.
    Ev hali şenlikli demek :)

    • Like 2

  10. İyi çalışan hiyerarşik yapılardaki en büyük sıkıntı, suçlu-suçsuz ayrımı yapmanın "teknik bakımdan mümkün olmaması"dır. Stratejik kurumlarda çalışan ve cemaati terk etmeyen herkes, abisine raporladığı bilgilerle ve onun uyguladığı emirleriyle aslında paralel yapılanmaya hizmet ediyor. Paralel yapı tabiri, kelime manası yönüyle çok mühim. Kendi içinde emniyetiyle, eğitim sistemiyle, adaletiyle, finans kaynaklarıyla, bürokrasisiyle ayrı bir devlet yapılanması bu. Birkaç hainden ibaret basit bir tehlike sözkonusu değil, sistematik yapısıyla tehdit oluşturan bir oluşumdan bahsediyoruz. Gayrimeşru, denetime tabi olmayan, üst kademedekilerin alttakileri yönlendirdiği hiyerarşik bir yapılanma. Devlet bu muntazam yapıyı kırmak zorunda. Aksi takdirde suça bulaştığı ispatlanmış bir paralel yapı mensubunu içeri almaya niyetlenirsin, öbürü gider operasyonu önceden haber verir. Şu dinleme soruşturmasındaki 3 dalgadan önce de gözaltı listelerine kadar herşey sızdı, Fuatavni operasyon başlamadan kaç kişinin alınacağına kadar önceden yazdı. Bu dehşet verici bir mekanizma. Bu paralel yapılanma, mevcut hiyerarşi işleyemeyecek ölçüde parçalanamadığı takdirde çalışmaya devam edecek. En azından mühim kurumlarda güç sahibi olamayacakları şekilde bu yapıyı kırmak zorundasınız, kırmazsanız sabote ederler, MİT tırları durdurulur, suç delilleri temizlenir, gözaltına alınacak adamlar firar eder, açıkça suç işlemiş cemaatçilerin kılına bile dokunamazsınız, hakimler arkalarını sağlama almak için cemaate el sürmek istemez, siyasetçiler yaranma duygusuyla bunlara bağlanır, iş adamları şantajlarla sömürülür, kısacası sistem baştan aşağı mahvolur. İşte başbakanın hizmet gayesine sahip olan insanların cemaati terk etmesini istemesinin altında yatan mantık da bu. Bir operasyon gelecekse, tekrarlıyorum bu yapıyı işlemez hale getirecek ağırlıkta gelmek zorunda. Mevcutları temizlemek kadar, bu çarklara girmek üzere olan taze kanın önünü kesmek de, evet biraz rahatsız edici görünüyor, fakat mecburiyet.

    Haa işin bir de men dakka dukka boyutu var, cemaat çok kişinin hakkını yedi bu ülkede. Soruların çalındığını, iptal edilen KPSS'nin detaylarını hepimiz biliyoruz öyle değil mi? Kripto telefonları ve gizli istihbari toplantıları bile dinleyen bu adamların, iptal edilmeyen KPSS sorularını bile çaldığını biliyoruz değil mi (mesela benim çalıntı sorularla KPSS kazandığını itiraf eden cemaatçi bir arkadaşım var)? Günahım kadar sevmediğim kemalist askerlere bile özellikle askeri casusluk ve Balyoz gibi soruşturmalarda iftiralar atıldığını biliyoruz değil mi (mesela balyozda Word 2003'te hazırlandığı iddia edilen belgelerin 2007'de kullanıma giren Calibri fontuyla yazılmasına ne buyurursunuz)? Hanefi Avcı'nın kaybolan yıllarının hesabını kim verecek. Bireyler adına tek tek üzülmek mümkün, ama mevzuyu tabaka seviyesinde bir bakışla süzerseniz, bu cemaatin başına gelenler Allah'ın sopası olarak nitelenebilecek bir beladır. Grup olarak alınan ahların, belki tek tek bakıldığında halis niyet sahibi mensuplardan çıkmasıdır.

    Evet yine kulağa nahoş gelecek ama çok verimli bir fişleme mekanizması kurmak gerekiyor. Fatih üniversitesinde okuduğu halde mutedil tipler olabilir, Ak partili, hatta CHP'li tipler olabilir. Bunları diğer paralel mezunlardan ayırmak lazım. Ha, kısa vadede bu fişleme mekanizmasını kurmak mümkün olmayabilir ama insanları mümkün olduğunca dikkatli elemek şart. Ben de Fatih mezunu olabilirdim ama cemaatten ölesiye tiksiniyorum şu an mesela.

    Apolitik arkadaşlar mevzunun ciddiyetinin farkında değil galiba ama cemaatin devlet yapısına yaptığı saldırı eşi menendi görülmemiş bir tehdit oluşturuyor ve hükümet bunu acilen bertaraf etmek zorunda. Devletin kurumsal işleyişi hiçbir zaman bu denli tehdit altında olmadı, hiçbir zaman devlet bu kadar rezil kepaze edilmedi. Bazılarına iş "aman eşim dostum var, evladım akrabam var, ne güzel insanlar tanıdım ben" ölçüsünde basit geliyor. Ama hem devletin, hem de milletin karşı karşıya bulunduğu tehdit düşünüldüğünde bu sözler gerçekten çok minimal kalıyor. Mesela millet çerçevesinden bakarsak ben yarın yüksek bir makama gelecek olsam ve bu cemaatçiler benim telefonlarımı dinlemiş olsa, ben de arkadaşımla konuşurken boş bulunup birine küfür etmiş bulunsam, bunu aleyhimde şantaj malzemesi olarak bile kullanabilecek bir mekanizmadan bahsediyoruz arkadaşlar farkında mıyız? Mesela ben evli olsam ve eşimle yaptığım konuşmaları bir başkası dinliyor olsa, gerçek hayatta bir defa bile kavgaya girmemiş biri olarak kendimi kaybedip o adama öldürme arzusuyla saldırabilirim ben. Yani karşılaşılan tehdidin boyutları düşünüldüğünnde akademi, emniyet, adalet, askeriye, yüksek bürokrasi gibi alanlarda bu hiyerarşiye dahil olan, abilerinin kontrolünde çalışacak olan, abilerine bilgi verecek olan adamların reddedilmesi haklıdır, makuldür. Ha çok stratejik olmayan pozisyonlarda memur olabilmeliler, basit memurluklarda çalışanlar yerinde kalmalı, sadece yükselmelerine engel olunmalı falan. Bunlar zaten böyle olacaktır, zira yolu cemaatin kapısından geçmiş bütün herkesin görevden uzaklaştırılması veya cezalandırılması gibi bir durum teknik olarak da mümkün değil. Bugün cemaatin belki yüz binlerce kadrosu vardır devlette. Ama benim ailemde de gerçekten sevdiğim birkaç paralelci var, ve şu mevzuda devlet yapısına tehdit oluşturacak konumları olduğu için işlerini kaybetseler zırnık miktarı üzülmem. Belki şahısları adına üzülürüm ama aklımla bunu sonuna kadar savunurum, desteklerim.

    Burada çok tehlikeli olan bir başka durum da müfterilerin sahaya çıkma ihtimali. Paralelci olmayan adamları bu yapıya dahilmiş gibi göstermeye çalışan çok adam oldu, mesela twitterda gizli arşiv nickiyle yazan denyo da bunlardan biri. Bu bilgi kirliliği oluşturan tipleri cemaatten de önce bertaraf etmek lazım. Paralelci olmayanlara paralelci iftirası atmanın yanı sıra, paralelcilere atılması mümkün iftiralar da var, bu da çok tehlikeli bir durum. Zulmü önleyeceğiz derken iftira ile zulmetmemek lazım. Misal abisine bilgi sızdırdığı bilinen birini sırf içeri tıkmak için, atıyorum, hırsızlıkla itham etmek asla doğru değil.

    Açık konuşayım, ben tercih yapma yetkisine sahip bir hoca olsam, bana iki tane öğrenci gelse, bu öğrencilerden birinin hiyerarşik cemaat yapısına mensup hardcor cemaatçi olduğundan emin olsam, vallahi de billahi de yetkimi kullanır ve onu sepetlerim. Elimdeki yurda iki kişi başvursa cemaatçi olmayana veririm, cemaatçi olana da tekmeyi basarım. Bundan beş yıl sonra gelse ve cemaat tehdit olmaktan çıkmış olsa kabul ederim ama bugün gelse kabul etmem, çünkü bertaraf edilmesi gereken korkunç bir tehditle karşı karşıyayız. Öyle bir tehdit ki sevdiğim cemaatçiler de var diyerek gevşemek ölüm olur. Başbakan samimi gayretiyle bunlara karşı halkı uyandırıyor, ağzına sağlık Allah razı olsun.

    • Like 3

  11. Cümleten teşekkür ederim, çok sağolun arkadaşlar. Destek sözü bile almışız, bahtımıza bereket gelmiş.

    My email address will not be published Ankara'nın doğusuna bir medeniyet götürüyor, tabi hoşuna gider Dervish. İşini biliyosun :) Derginin açılması geciktiği için aslında dizayn biraz aceleye geldi diyebilirim. Yani planlanan tarih sarkınca bir an önce yayına girmeye odaklandık. Varsa daha tatlı bir tema önerisi olan, varsa yazıları süslemede yardımı dokunacak birisi hodri meydan diyorum kapıları açıyorum. Ne zaman bir eleştiri alsam artık 'sen daha iyisini yap da görelim' demeye başladım. Müthiş bir zihinsel konfor veriyor. Hehehehe.

    Yalnız şu var ki karikatür yayınlamayacağız. Derginin ayırt edici özelliği yazılardan oluşuyor olması. Dergiyi alanında benzersiz yapan şey de bu. Yoksa muhafazakar insanların mizah yaptığı bir takım mecralar var fakat buralarda görsel olanın hakimiyeti sözkonusu. Ha insanlar da genelde bundan hoşlanıyor biliyorum, bu tercih bizim çalışmamız için hedef kitle kısıtlaması olacak ama olsun. Bizim hedefimiz mizahı, geyik muhabbetini, hafifmeşrep edebiyatı kelimeyle, yazıyla yapmak. Yazıların resimlerle dekore edilmesi fikrine açığız.

    • Like 3

  12. Trradomir, üslup testi mi yapıyorsunuz yoksam... Artık ünlem kullanmıyorum da...

    Abi sen çok Hasan Karakaya gibi yazıyosun. Yani öyle böyle değil. Hasan Karakaya Yeni Akit Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmenliği odasına girmiş, siteye bağlanmış ve NFK forumda yazı yazıyor gibi oluyor. Üç noktaların, kendi kendine cevabı belli soru sormaların, hiddetin, seçtiğin kelimeler, cümle uzunluğun, enter'larının zamanlaması filan; hani bi insan Hasan Karakaya'ya ne kadar çok benzeyebilir sorusuna cevapsın sanki. Gezen köşeyazısı gibi adamsın vesselam.

     

    Ya 'hafakan birader', ben bu tabloyu köpürte köpürte boşuna mı anlattım? Abi gözünü seveyim sen normalde ne yiyorsun da şu anlattığım yemeğe aşerdin ya? :) Stüdyo daireme misafir olursan etli pilav yaparım, kafi gelir, hayır ille de maklube yemek istiyorsan biraz peçeteye koyup yanına da iki tulumba tatlısı atar sararım, sen evde onu domatese yoğurda bular bular yersin yani. Gözünü seviyim beni bu işlere karıştırma. Ben içinde cemaat geçen hatıraların köküne paydos diyeli yıllar oluyor.

     

    Mütereddid bey, ev hanımları için verdiğiniz tarifnameyi kaydettim. İleride hanıma veririm. Fakat burada kamuoyunu yanıltıyorsunuz. Eksik bilgi veriyorsunuz. Sizin anlattığınız yemeği yemeden evvel, ikindi namazının eda edilmesi ve o namazın ardından da yirmisekiz dakika kırkdört saniye boyunca pakedi açılmamış, atmosfere salınmamış tesbihatların yapılması da gerekiyor. Öyle bir tesbihat ki adamı sevapla doldura doldura ağırlaştırır, tesbihat devam ettikçe yeri dele dele bir alt kata geçersiniz. Bu seanslarda "Lan böyle de mi tesbihat varmış?" diye kendi kendime sorduğum çok oldu. Tesbihat devam ederken Allah affetsin asabiyetten, ayaklarımın karıncalanmasından kendimi kaybedip 100 defa "Allah kahretsin" çektiğim olmuştur.

    • Like 1

  13. Öncelikle iyi bir kızmış. Yani Mütereddid öyle diyor. Mütereddid tanıyormuş ben tanımıyorum. Mütereddid, tanışalım mı?

    Sonra sonra, şöyle bir yemek süreci tahayyül edelim hafakan bey, acıkmaya hazırsanız anlatıyorum. Tencerenin kenar nahiyelerini ve tabanını tamamıyla etle kapatalım, tencereyi çevreleyen etin ortasında da pirinç pilavımız olsun. Bu ocakta pişsin. Sonra alalım kocaman bir siniyi, sininin altına elbette ki Zaman gazetesi serelim. Sininin kenar bölgesine çember şeklinde yoğurt, salata, bulursak patlıcan filan dizelim. Sininin ortasındaki çember boş mu? boş. Sininin kenarlarında salata ve yoğurt var mı? Var. Sonra küçük boy plastik bardaklara sıcak kola koyalım. Badem tesmiye buyurulan bıyık tarzına sahip bir grup insanı bu sininin etrafına çökertelim. Dizleri gazete boyasıyla buluşsun. Gazeteyi kucağına alanları "bardakları devireceksin mübarek" diye uyaralım. Uyardık mı? Uyardık. "Abi üstümüze dökülmesin ama, pantol kirlenir sonra" diye bizi ikna ettiler mi? Ettiler. Sonra mutfaktan tencere gelsin. Bu tencereyi tek harekette sininin ortasına ters çevirmek gibi psikopatik bir eylem denensin ve asla becerilemesin. Yani ne olsun? Etler pilavın üstünü, sağını solunu çevrelesin, pirinç et perdesinin arkasında kalsın ve tencere ters çevirilip kaldırıldığında bu bina devrilmesin. Bu bina devrilir kardeşim, her zaman devrildi. Hah sonra herkes kaşıklarıyla bu ortadaki yemeğe dalsın. Pirinçler yıkıldıkça yoğurt bulamaç olsun. Bulamaç salatayı soslasın. Domates ete bulaşsın. Siniye dökülen yarım bardak sıcak kola cosss efekti eşliğinde domates suyuyla buluşsun, ketçap havası yakalasın. Kaşığımızla pirinçleri bu ketçaba taşıyalım, sütlaç havası yakalayalım. Birkaç çakal üstteki etleri bitirince "abi elhamdülillah", desin, tercihen ağzını kapatarak geğirsin, yani hayvanlık yapmasın ve sonra kalksın. Sininin dibine yaklaşıldıkça aklını kullanan kaçsın. Geriye iki tane ne bulsa yiyecek aç vatandaş kalsın. Sonra bu iki aç vatandaş tamamıyla bulamaç olmuş et lifi, pirinç tanesi, kaşıklardan gelen tükrükle ayran kıvamını bulmuş yoğurt, bir miktar kola ve biberli miberli salatadan oluşan besinleri iyice birbirine kata kata bir güzel yesin. İşte maklube budur. Bulaşığı azdır, tabak kirletmez.

    • Like 2
×
×
  • Create New...