-
Content Count
176 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
1
Posts posted by yusuf ziya karataş
-
-
Yetim Çocuk
Dün bir yetim gördüm ensesinde yük
Yer gibi ağırdı gök kadar büyük
Bunca yükü nasıl taşır bir çocuk
Eğerek boynunu zor der gibiydi
Dilinde kuraklık gözünde Fırat
Sel gibi ağladı damlaya inat
Ben hemen derdini sorardım fakat
Sanki bakışları dur der gibiydi
Dedim ne işin var şimdi burada
Hani senin annen baban nerede
Öyle ah çekti ki tam o sırada
Ayır da kalbimi gör der gibiydi
Gezdiği sokaklar eviydi bence
Kuytular yatağı yastığı gece
Çocukların uyku vakti gelince
Rüzgarı üstüne örter gibiydi
Dünyanın bin türlü hali var denir
Zalimler her yerde garibi tanır
Düşündüm o zaman kime sığınır
Mazlumun Allah'ı var der gibiydi
İkimizde açtık çok üşüyorduk
O gün aynı derdi paylaşıyorduk
Sanki senelerdir tanışıyorduk
Bana bir sigara ver der gibiydi
Üzülme yavrucak bu bozuk düzen
İlk insandan beri böyledir zaten
Kimisi ardından küfrediyorken
Melekler ismine nur der gibiydi
27 01 2004 / Ankara
Fatih Yorulmaz
-
Rüzgarlar Tersine Eserse Hadi
Korkuyorum sana varamamaktan
Gölgeler önümü keserse hadi
Yollar sehpa olur mesafe urgan
Hasretin cellatça asarsa hadi
Göğe attığın ok şaşarsa bir gün
Es kaza üstüme düşerse bir gün
Olur ya göğsümü deşerse bir gün
Bulmaz da kalbimi küserse hadi
Yalnızlık sıyrılır yalnızlığımdan
Yine sensizliktir ardında kalan
Elin ellerimi tuttuğu zaman
Bir başka yalnızlık kusarsa hadi
Hani sırat gibi hani ipince
Zülfün tellerine mızrap değince
Fırtına öncesi sessizliğince
Şairler ansızın susarsa hadi
Düşlerim gerçeği buluncaya dek
Kurduğum hayalden hayalini çek
Zaten sigaram da bitti bitecek
Bir de kor efkarın basarsa hadi
Ey bakışlarıyla tuzak kuran yar
Kurbanını yerden yere vuran yar
Ey her gün zulmüyle avutturan yar
Rüzgarlar tersine eserse hadi
4 haziran 2006 / Ankara
Fatih Yorulmaz
-
Şimdi sizi hiç tanımadığınız tanışmadığınız bir şairler tanıştıracağım.2005'te çıkardığı ''ADIM ADIM AŞK" kitabıyla bizim gönlümüzde yer eden FATİH YORULMAZ...
Çok şey öğrendim Ankara'da ondan.Kendisinden,şiirlerinden,yazılarından ve sesinden...Kopuk sevdaların Kopuk sesi o.Şu anda yazdığı hikayeleri bir kitapta toplamak üzere.Allah(c.c) kaleminden ayırmasın onu.
İşte benim Üstadımın bir kaç şiiri.
İşte Gidiyorum
İşte gidiyorum
Belki de son defa dönmemek üzere
Belki de son defa geziyorum sokakları
Son defa izliyorum gün batımını bu şehirde
Ve en son defa gizleniyorum
Gözlerin gözlerimden habersiz
Gözlerim bir kuytuda
Geçeceğin kaldırımlara bakarak.
İşte gidiyorum
Elimde birkaç çanta
Yüreğimde otogar yalnızlığı
Bir de yalnızlığın kulak delici çığlığı
Kızıyorum kendime
Neden nişanlısıyım yalnızlığın
Ve neden sessizliğin çığlığını bir ben duyuyorum diye
Neden ağlıyorum
Neden iç çekiyorum ve neden her dem pişmanlık var içimde
Haykırıştır belki de bu neden deyişler isyandır
Öyleyse bile tek kendime
Ama tek kendime ama tek bana
Benliğimin bir yarısında acı
Diğer yarısında isyanla
Gidiyorum
İşte gidiyorum
Sana bir yüreğimi
Birde yüreğine atfedilen birkaç hece bırakıyorum
Zaten değersiz bir iki saçma kıta
Ve paramparça bir kalpten başka
Hiçbir varım yok ki! ! !
Bunlarla tatmin olmayacaksın belli ki
Varsın olma
Varsın gözlerin kurşun
Kirpiklerin ok olsun
Vur vurabildiğin kadar öldür.
Ben zaten alıştım tatmaya can vermenin zevkini
Hem de her gün hem de her gece ve her saat
Hem de her an
Hadi
Hadi çabuk yak yüreğimi
Çabuk sök kalbimi yerinden
Gitmem gerek acele et
Yedi otobüsü beni bekliyor
Hasret beni gurbet beni
Beni bekliyor gözyaşı
Sen bilmezsin belki amma
Gece ve karanlık beklemeyi sevmez
Bekletilmeye hiç gelmez
Keşke bilseydin
Şimdi gözlerim kalabalık bir otogar yalnızlığında
Seni arıyor
Bir nevi sensizliği bir nevi kaybolan beni
Belkide hiç kimseyi kimsesizliği ve hiçbir şeyi
Bakışlarım
Umutsuzca boşluklarına dalar yolların
Sanki kimsesizlikten başka hiç kimse gelecekmiş gibi
Biliyorum
Bir kendim olacağım bana eşlik eden
Bir de kendim kalacak geride
Uğurladıktan sonra beni...
Sırf bu nedenle
Ama sırf bu nedenledir ki
Gidiyorum
Bak sonunda gidiyorum
İşte işte gidiyorum
İşte gidiyorum...
3 kasım 2001 / Konya
Fatih Yorulmaz
-
ŞEHİDİMİZ SEDAT DAMBURACI'NIN "ELİF GÜLSE" ADINI VERDİKLERİ KIZI DÜNYAYA GELMİŞTİR.ALLAH(c.c) ONA GÜZEL VE UZUN BİR ÖMÜR NASİP ETSİN.BABASI GİBİ KAHRAMAN BİR KIZ OLMAYI NASİP ETSİN.
-
DALINDAN KOPAN YAPRAĞIN AKIBETİNİ RÜZGAR TAYİN EDER.
Alparslan Türkeş
-
Gençler...
Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin
ALPARSLAN TÜRKEŞ
-
«Güzellik esrardır. Ve onun içindir ki, güzel, peçe altındadır.»
SÖZ OLA KESE SAVAŞI,SÖZ OLA KESTİRE BAŞI. -
SELÇUK KARDEŞİM YÜREĞİNE VE KALEMİNE SAĞLIK...ALLAH(c.c) KALEMİNİ DAİM ETSİN...
-
KULAKLARI ÇINLASIN LİSEDE BİR HOCAMIZ VARDI VE "İSRAİLAMERİKA" İÇİN "dünyanın %1'inin refahı için %99'unu yakıp yıkan tilki uygarlığı" DERDİ. HER GEÇEN GÜN BİRAZ DAHA ANLIYORUM BU SÖZÜN DOĞRULUĞUNU.FİLİSTİN'DE,IRAK'TA DEMOKRASİ UĞRUNA ŞEHİT ETTİKLERİ MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİN KANLARI BOĞACAKTIR ONLARI.
-
İHTİLAL
Sen bir kalesin kuşatmayı bekleyen,
Ben ise bir yeniçeri, surlarını oklayan.
Ben senin yüreğindeki dolanan kan,
Sen yürekli aşkını bana verensin.
Ben senin uğruna adanmış bir can,
Sen düşlerini düşlerime serensin.
Ben gözlerinde ağlıyan vakti tan,
Sen şu yollarıma çiçekler serensin.
Ben seni fethe gelen yorgun törehan,
Senki uzaklardan göz kırpan cerensin.
Bir ceren hayali ile gönlüme dolmalısın,
Törehan tahtına kurulup kalmalısın.
Çalamaz ozanlar bu sevda türküsünü,
Saz titrer tel kopar dil tutulur laal olur.
Aşkı göğe yazıpta kuşansalar mızrabı,
Bu aşkın karşısında tutuklu bir haal olur.
Senin adın geçince zehir bile bal olur,
Gözün gözüme gelse sanki ihtilal olur.
Ceren adın geçince zehir bile bal olur,
Gözün gözüme gelse sanki ihtilal olur.
-
"""""""Diyarbakırlı bir çocuk"""""""""""""
memleket isterim gök mavi, dal yeşil..
tarla sarı olsun
kuşların, çiçeklerin diyarı olsun
memleket isterim
ne başta dert...
ne gönülde hasret olsun
kardeş kavgasına nihayet olsun
*
Cahit Sıtkı Tarancı.
Diyarbakırlı.
*
Dile kolay... Neredeyse 60 yıldır sağcı-solcu, ocu-bucu, dinci-laik, Türk-Kürt diye birbirini kıran memleketimin Meclis'inden kimsenin aklına gelmemişti o güne kadar...
Türkiye'yi ziyaret eden İsrail Cumhurbaşkanı, TBMM kürsüsünden okudu bu şiiri, ilk kez, geçen kasımda...
*
Bakıyorum Diyarbakırıma...
Bomba, kan, gözyaşı.
Ortadoğu manzarası.
Ve anlıyorum, bizimkiler hálá farkında bile değilken, İsraillinin Cahit Sıtkı'yı neden bu kadar iyi, bu kadar yürekten anladığını.
*
Ve, çocuklar öldü orada.
Kimi öğrenci.
Kimi mendilci.
Ve, Diyarbakırlı şair çocuk...
"Çocukluk"ta demişti ki...
*
artık ne yaşım var, ne adım
bilmiyorum kim olduğumu
hiçbir şey sorulmasın benden
haberim yok olan bitenden...
*
Peki, nereye kadar...
Daha ne kadar sürecek bu acı?
Diyarbakırlı usta...
Vermiş cevabını "şaşkın dünya"da...
*
değil...
işlerimiz yolunda değil
kaybettik eski düzen havasını
dağda çoban...
denizde kaptan;
şaşıran şaşırana pusulasını
daha sürer mi bu şaşkınlık?
yarını ne olacak dünyamızın?
biz yaşımızı, başımızı aldık...
Allah çocuklarımıza acısın.
-
""""""""" Memleketim..."""""""""
İran gaz verirse...
Kesinti olmayacak.
ABD istihbarat verirse...
Teröristi vuracağız.
Yağmur yağarsa...
Sular akacak.
Yabancı para gelirse...
Büyüyeceğiz.
*
Durum kontrol altında yani.
*
Bu "gönül rahatlığı"yla oturdum ekran karşısına, televizyon seyrediyorum... Kredi kartından batan biri, delirmiş; kayınpeder kaynana baldız komşu, 4 kişiyi öldürüp 5 kişiyi yaralamış, sonra da intihar etmiş... Daha önce akrabasını öldürüp "iyi hal"den 13 ayda serbest bırakılan biri de, bu sefer, eşini ve 6 çocuğunu katletmiş... Huzurevine emanet edilen dedeyi çırılçıplak soymuşlar, cep telefonuna kaydedip, kahkahalarla gülüyorlar; ninemin biri yerde yatıyor, birini tokatlıyorlar, biri "doktoor, doktooor" diye yalvarıyor. Yeteri kadar "ilginç" olmamış ki, Mahsun Kırmızıgül'ün son filminden "ihtiyarlara dayak" sahneleri ilave ediliyor. "Sağlıkta devrim" şahane gidiyormuş bu arada, ilaç olmadığı için beyin ameliyatları yapılamıyormuş; profesörler, "mümkünse, bu sorun halledilene kadar kalçanızı malçanızı kırmayın, protez de yok" diyor.
Şükür, bitti haberler...
Show'u seyrediyorum, Acun kutu açtırıyor, yarışmacı ağlıyor; acil paraya ihtiyacı var, yaş 48, borç gırtlakta, 2 çocuk, ev kira... Yüreğim kaldırmıyor, D'ye zaplıyorum... Lösemili çocuğu için patronla yatan Şehrazat'ı kaçırmışlar. Şak... En heyecanlı yerinde, araya tanıtım giriyor; pansiyonu basmışlar, polis Necla'yı fuhuştan götürüyor, yapraklar dökülüyor. Atv'ye zaplıyorum... Orada da "sosyal içerikli" bir dizinin tanıtımı var; kadınlar hapiste... Necla'yı da buraya getirirler mi acaba? Şaka şaka... Zaplıyorum; Fox'ta Ahmet Çakar... "Spor programı galiba" diyorum, meğer yarışma programı... İşten atılmış, 2 senedir boşta geziyor, elde avuçta olan suyunu çekmiş, banka hacizi gelmiş, cebindeki para arkadaşından aldığı 50 lira, 2 kız evladı var; üstelik, "Ankara'nın eski adı Ancyra'nın ne anlama geldiğini" bilmiyor! Ahmet Çakar, bilsin diye dudaklarını ısırıyor, yarışmacı ağlıyor, ben ağlıyorum, benim hanım ağlıyor... Allahım biraz "huşu", Kanal 7'ye zaplıyorum, film var, Talih "Kuşu..." Yabancı dizi seyredeyim, kendime geleyim diye "bir umut" zaplıyorum cnbc-e'ye, çıka çıka, karşıma çıkan, "umutsuz ev kadınları" iyi mi... Eurosport'a zaplıyorum, aha, milli maç var, unutmuşum... Keşke hatırlamasaydım aslında, Finlandiya'ya yenilen voleybol milli takımımız Almanya'ya da yeniliyor... Zaplıyorum Star'a... Eh be nihayet! Şarkı yarışması var, eğleneceğiz azıcık. O da ne? Jüri ağlıyor... Seda Sayan'ın rimelleri akmış, İbo'nun gözleri şişmiş... Bir yarışmacının kız kardeşi böbrek hastası, ameliyat masrafını çıkarmak için gelmiş. Birini, işsiz ve kumarbaz babası bıçaklamış. Biri, kimsesizler yurdunda büyümüş, bitlenmiş, dayak yemiş, yıllar sonra anneciğini bulmuş, kavuşmuşlar ama, anne kanser, kısa süre sonra ölmüş, 2 küçük kardeşi var, başlarını sokacak ev istiyor. Biri trafik kazası geçirmiş, eşinin kolu kopmuş. Birinin bacağı sakat. Biri, 3 çocuklu dul, baba alkolik, ölmüş zaten, anne merdiven temizliğine gidiyor. Birinin ablası ölmüş, eniştesi intihar etmiş, ana-baba boşanmış. Biri bayıldı. Pozisyonu ağır çekim tekrar gösterdiler. Sunucunun tansiyonu düştü.
*
Keyifli, rutin bir günün akşamı, vakit hayli ilerledi...
Artık zaplamıyorum, saat 23.30 gibi, kendimi jiletliyorum.
-
Döndü Dönmedi
Yaylaya gitmişti yayla zamanı,
Gülizar döndü de Döndü dönmedi.
Demek ki unutmuş ahti-amanı,
Yaylacılar geri döndü, dönmedi.
Ben baktıkça o yılıştı yüz verdi,
Aşkımıza ümit verdi hız verdi.
Yemin etti sapasağlam söz verdi,
Demek ki sözünden döndü dönmedi.
Aşkıma inansa beni arardı,
Sevda çeke çeke benzim sarardı.
Tansiyonum düştü gözüm karardı,
Sevdasından başım döndü, dönmedi.
İsmini andıkça ah çekerim ah,
Sevende mi sevilende mi günah?
Yep yeni bir ümit başlar her sabah,
Akşam üstü güneş döndü, dönmedi.
Ben gönlümü o huysuza bağladım,
Aşkı ile ciğerimi dağladım.
Gözlerimden kanlı yaşlar çağladım,
Selinden değirmen döndü, dönmedi.
Ah çektikçe gözlerimden yaş geldi,
Ümitlerim dolu gitti boş geldi.
Yaz da gitti, güz de bitti kış geldi,
Zaman geçti devir döndü, dönmedi.
Bu zalim engeller bize nettiler,
İki aşık arasına gittiler.
Kaş göz oynattılar fiskos ettiler,
Arada bir dümen döndü, dönmedi.
Kokusunu arıyorum yellerde,
Boynu bükük bekliyorum yollarda.
Aşkı ile ölüyorum çöllerde,
Üzerimde kuşlar döndü, dönmedi.
Şu halime ne söyliyem, ne diyem,
Bana dönse bir canım var hediyem,
Ham kelama izin vermez terbiyem,
Bedduadan dilim döndü, dönmedi.
Kara sevda çekmek zor gardaşım zor,
Bana inanmazsan bir çekene sor,
Benim sonum tımarhane ve doktor,
KOCAMAN ölümden döndü, dönmedi.
Abdülvahap Kocaman
-
Türklüğün Destanı
Türk çocuğu budur sana hitabım
Seni yoktan yaratandan örnek al
İkra diyor, oku benim kitabım
Oku, öğren,sen Kur’an’dan örnek al
O kahraman ecdadından, atandan
Tarih boyu kan dökülen vatandan
Cephede kefensiz şehit yatandan
Vatana can veren candan örnek al
Sene bin yetmiş bir, mevsim de yazdı
Atı kırdı, elbisesi beyazdı
Gün cumaydı, kıldırdığı namazdı
Malazgirt’te Alpaslan’dan örnek al
Edirne’de büyük toplar döktüren
Öküzlerle İstanbul’a çektiren
Koca Bizans surlarını yıktıran
Fatih Sultan Mehmet Han’dan örnek al
Bizim idi Acemistan, Gürcistan
Bulgaristan, Yunanistan, Türkistan
Türklüğü eyleyen dillere destan
Sen Kanunî Sultan Süleyman’dan örnek al
Kırım, Kafkas, Varna ile Çaldıran
Cephelerden cephelere saldıran
Türk’ün şeref bayrağını kaldıran
Yavuz benim kahramandan örnek al
Altaylar’dan Viyana’yı kuşatan
Dünya nizamını kurup yaşatan
Plevne’den Gazi Osman Paşa’dan
Tarihe bak şu destandan örnek al
Aynı ırksın, aynı kanun, aynı soy
Aynı dilden, aynı dinden, aynı boy
Gel oğlum elini vicdanına koy
Ulubatlı er Hasan’dan örnek al
Yılmadan döğüşen dört bir cephede
İstiklal Harbi’nde Kocatepe’de
Türk çocuğu hiç kalmadan şüphede
Atam gibi kumandandan örnek al
Ben bir Türk’ün benim ecdadım
Ülkümün uğrunda ölmektir muradım
Ben beni vatana kurban adadım
Abdulvahap Kocaman’dan örnek al
Âşık Abdülvahap Kocaman
-
NASIL KURTARDIK
İstiklâl Harbi'nde biz bu vatanı
Başı başa vere vere kurtardık
İnanmazsan git konuştur atanı
Kara günler göre göre kurtardık
Hiç unutma emeğini Ata'nın
Deden yok mu senin şehit yatanın
Bütün çevresine nurlu vatanın
Cesetten ağ öre öre kurtardık
Türk kadını koştu kazma kürekle
Mermi çekti kucağında bebekle
Kara barut ile dolma tüfekle
Topa karşı dura dura kurtardık
Devletlerle açılmıştı aramız
Döğüşmekten başka yoktu çaremiz
İlâçsız doktorsuz kendi yaramız
Gömlek yırtıp sara sara kurtardık
Pes etmedik devletlerin birine
Nöbet tuttuk subayından erine
Top, tüfek, mermi ve süngü yerine
Değneğinen vura vura kurtardık
Sırrımızı yad ellere açmadık
Candan geçtik yurdumuzdan geçmedik
Kurşundan, süngüden dönüp kaçmadık
Göğsümüzü gere gere kurtardık
Yedi iklim, dört köşede, her yanda
Kim duymamış Türk'ü ulu cihanda
Kars'ta, Erzurum'da, Bitlis'te, Van'da
Yüz bin şehit vere vere kurtardık
Mehmetçik çarığı çekti sılada
Kaldı düşmanların başı belâda
Sakarya, İnönü, Çanakkale'de
Nice çember yara yara kurtardık
Girmek isteyeni sokmadık yurda
Set olduk döğüştük kıyıda kenarda
Afyon'da, İzmir'de, Dumlupınar'da
Üçer beşer kıra kıra kurtardık
Bu Kocaman Türk'ün aslı nereli
Fatih, Yavuz, Alparslanlar sıralı
Hedefimiz Akdeniz'dir ileri...
Domuzları süre süre kurtardık
Âşık Abdülvahap Kocaman
-
:) güzel bir başlık bir oğlum olursa "Kürşad,Eyüp,Yusuf" kızım olursa da "Almila,Aybüke" koyardım :) Allah(c.c) inşallah o günü nasip eder de görürüz.
-
-
"Hep bir gerçeği arar insanoğlu yıllardır. Üç harf tek heceye sığdırılmış bir ömürdür aslında bu gerçek. Ömürün adı aşktır, aşkın adı bir ömür. Aşkı sorarsan bir ömür."Var olduğumuz sürece tarif etmeye çalıştığımızdır...
Yeniden okumak iyi geldi,tekrar teşekkür ederim..
bende tekrar okuduğunuz için tekrar teşekkür ederim.Allaha emanet olun.
-
tekrar tekrar Allah(c.c) razı olsun... :)
-
FIRTINA
İşte yelkenler fora, işte sessiz fırtına
Üç kurşun işlemişti yiğidimin sırtına
-
AKIL
Gel ey hilal kaşlım hayatımı mutlu kıl
Ne gelişine ne de gidişine ermedi akıl
-
SEYYAH
Bir ömür kendimi aşk için eyledim seyyah
Aşkta beni buldum, bensiz bana eyvah…
-
SAĞ-SOL
Boşa haykırışlar kurtuluş ne sağı ne de solu
Mutluluk O’na varmak, saadet O’nun yolu
-
ÜLKÜ
Yüreklerde hep o ezgi, dillerde yine o türkü
Milyonların gönül verdiği gerçek yar “ülkü”
Fatih Yorulmaz
in Diğer Şairler
Posted · Report reply
Bahane
Çekip de dertleri sarhoş ol gönül
Şaraplar bahane meyler bahane
Ağlasın gözlerim kalsın hep melul
Geceler bahane, vaylar bahane
Gelirmiş baharlar yağarmış yağmur
Islanan topraklar olurmuş çamur
Oyalarmış beni bitermiş ömür
Mevsimler bahane aylar bahane
Ne yapsın dervişler gözü elayı
Diyar-ı Mevlana sevgi sarayı
Arayan sonunda bulur Mevla'yı
Dergahlar bahane ''ney''ler bahane
Kim bilir ne olur gelmeden yarın
Yüceltme kendini uslan hey zalim
Bil ki Yaradan'ın sıfatı ''Kerim''
Dünyalar bahane kullar bahane
kasım 2000
FATİH YORULMAZ