-
Content Count
176 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
1
Posts posted by yusuf ziya karataş
-
-
E-T-T-U-A-B-M-K
yeni kelimemiz....
-
PEDAGOG mu yoksa :rolleyes::)
-
tebrikler tiryaki olduğunuz çıktı meydana :rolleyes::)
-
Y-İ-R-A-K-T-İ
-
FİZİBİLİTE
buldum :rolleyes:
-
-
İSTANBUL ÜSTÜME DÜŞER
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz
Üsküdar'da yangın çıkar
Hey kanar yüreği güvercinlerin
Minübüsler bağırmaz olur
Aşk üstüne yenim etmez martıları boğazın
Ulan poyrazı küser, olan lodosu esmez
Yağmuru yağmaz nisanın
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme gelir
İçim yanar içim
Bir aşk için bir içim
Kendini varur sokaklarına Cihangir'in
Eyüpsultan sabahlarına
Ve ekmek kavgasına yemin olsun
Bir de umuduna
Kavgaya düşmüş yeni gencin
Beyoğlu
Arsız bir gece beyim
Hayat üryan edilmiştir
Ve sevilmiştir, ve sevmiştir
Gül pavyonda sevim
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim
Yolda yürürsün
Canın çeker
Kestane satarım Taksim'in köşesinde
Beyoğlu'da sinemaların kapısında dururum
Her filimde Türkan Şoray oynar
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Minibüslerin kapısında bağırırım
Sen binersen ön kolduğu ayırırım
Bir de teyibe attım mı şarkımızı
Bir tek dileğim var
Mutlu ol yeter
Ben sana küsmem
İstanbul üstüme düşer
Yangın çıkar üsküdarın içinde
Aslan arkadaşla belalardan geçerim
Her bi şeyi taşır yüreğim
Her bi şeyi taşır
Bir senin yokluğunu çekemez
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz
Üsküdar'da yangın çıkar
Ey kanar yüreği güvercinlerin
Minübüsler bağırmaz olur
Aşk üstüne yenim etmez martıları boğazın
Ulan poyrazı küser
Olan lodosu esmez
Yağmuru yağmaz nisanın
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme gelir
İstanbul üstüme düşer
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim
İbrahim SADRİ
-
Yar
Yara beni, yara beni
Aşkın oku, yara beni
Bıraksınlar, yara beni
Atsın yardan, yara beni
Yaram yarimdir
Yarim yaramdır
Azığım zehir
Bineğim gamdır
Yaram yarimdir
Yarim yaramdır
Yaraydın gönül yaraydın
Her yer karanlık, yar aydın
Hem ilaçtın hem yaraydın
Sırrımı deşip yaraydın
Yaraydın gönül yaraydın
Azığım zehir
Bineğim gamdır
Yaram yarimdir
Yarim yaramdır
2002
-
Üç Ayak Bir Şafak
Kahpe kayışında bileniyor bıçak
Üç ayak
Bir şafak
Celep örfü ahkâm olmuş
Babam kasap vezir
Eloğluna bayram olmuş
Kuzular sağ enir
Üç ayak
Bir şafak
Ahdetmiş babam babam beni boğazlayacak
Topal tahteravalli hak
Fidyeler takas olmuş
Binilen dala iner nacak
İntihar kısas olmuş
Usûl bitirim
Esas bitirim
Kabul bitirim
Kıyas bitirim
Sarışın değilmişim
Kara kaş, kara göz yasak
Has anadan gelmişim
Öz ocağında öz yasak
Üç ayak
Bir şafak
Birkaç sefil
Gözde nesil
Yırtılan nazlı sancak
Gözüme bağlı mendil
Ben kırk kere İsmail
Babam İbrahim değil
Babam ortada mutlak
Babam adil
Babam katil
1982
-
Beklemek sabır işidir…İnsanda inanç olunca ümit olunca gelmeyeceğini bile bile tüm mantıkları devre dışı bırakıp bekleyebiliyor insan.. öyle zor bir şeydir ki gelmeyeceğini bildiğin halde beklemek..birgün olurda gelirse yaşanacak korkuları hesaba katmadan beklemek….gözyaşlarını yanına yoldaş ederek beklemek.. ta ki bir gün vuslat anı olana kadar yada kara toprak bedeni sarana kadar beklemek…..ama bütün sabır gerektiren şeyler gibi güzeldir beklemek...
mantık işlemez evet yürek işidir beklemek...korkusuz,anlamsız,sınırsız...
gözyaşları yoldaştır,gözyaşlarının yoldaşı da gözlerdir: hep umutludur gözler...
vuslattır gözlerin gülmesi ya da kapanması...
-
-
MujdeÖlecegiz; müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Necip Fazil, 1982
Cile
"Ölümü de öldüren" bu ne güzel ifadedir...
Eski Rafta
Oyuncak kırılır, haydi, ya insan,
Nasıl parçalanır, nasıl bölünür?
Söylerler, mezara kulak dayasan;
Bir daha ölmemek için ölünür.
"Bir daha ölmemek için ölünür." ölümü anlatan bi büyük ifade daha.......
İŞTE ÖLÜM...
HER SANİYE DE YAKLAŞIYORUZ BİR ADIM DAHA...
.....BİR DAHA ÖLMEMEK İÇİN ÖLÜNÜR.....
-
gururluyuz güçlüyüz
hem ORDUSPORLU hemde ANKARAGÜÇLÜYÜZ....
-
Ahmet Hakan'ın adını gazete sütunlarına ilk yazan kişidedir bütün vebal.
Onun gibi aciz bir insanın eline kalem verendedir vebal..
Onun adının yazılacağı yeri çok iyi biliyoruz aslında kalsın...
Allah(c.c)a emanet olun...
-
YUSUF İMAMOĞLU
Bursa’nın İnegöl ilçesinde doğan Yusuf İmamoğlu, Bulgaristan’dan komünist zulmünden kaçarak Türkiye’ye gelen binlerce ailenin çocuğundan biriydi.Yoksul bir aile mensubu idi. Su satarak okumaya çalışıyordu. Sürekli tehdit almasına rağmen kızıl eşkiyadan korkmuyor ve davasından asla dönmüyordu. Olayın olduğu gün ellerinde Türk ordusunda bile bulunmayan komünist ülke patentli silahlarla İ.Ü. Edebiyat Fakültesini basan komünist katiller, ilk olarak asistanlardan bazıları ile doçent ve profesörleri dövmüşlerdir. Bu esnada bütün sınıflar boşaltılmıştı. Bu koşuşturma içinde komünist katiller hedeflerine yaptıkları atış sonrası amacına ulaşmış ve asistanların odasının önünde Yusuf İmamoğlu’nu başından vurmuşlardı.
Başından aldığı yara ile olduğu yere yığılan Yusuf İmamoğlu’nu kurtarmak isteyen arkadaşları hemen polis ve cankurtarana haber vermişlerdir.Yaralı İmamoğlu tam 23 dakika koridorda kan kaybetmiştir. Cankurtaran vaktinde geldiği halde komünist katillerce içeri alınmamış, Yusuf İmamoğlu’nun ölmesi beklenmiştir. Cankurtaranın vaktinde gelmesine rağmen polis nedendir bilinmez tam 1,5 saat sonra olay yerine gelebilmiştir.
Yapılan otopsi sonucu Yusuf İmamoğlu’nun son 24 saattir yemek yemediği ortaya çıkıyordu. Cebinden ise 35 kuruş.. Yani bir simit alıp yiyecek parası dahi yoktu..
Cenazesi, Bursa Emirsultan Mezarlığına defnedildi.
8 Haziran 1970
-
HAYDİ YİĞİT
Unutturacaklarmış benliğimizi,
Kundaklayacaklarmış kimliğimizi,
Yeniden göstermek için varlığımızı,
Haydi yiğit! Haydi yeni akına!
Ülkümüzün cihan varsın farkına!
Kur'an'a rehber diye sarıldık,
Eğilmedik, düştük öldük, kırıldık,
Ne yazık düşmanı dışta bilirdik,
Haydi yiğit! Haydi yeni akına!
Ülkümüzün cihan varsın farkına!
Elimizi Hak'tan yana açarak,
Zafer ışığını coşup saçarak,
Maziden atiye bir yol açarak,
Haydi yiğit! Haydi yeni akına!
Ülkümüzün cihan varsın farkına!
İmamoğlu getir bu aşkı dile,
Atıver kendini şu coşkun sele,
Kimbilir kaç yürek çarpar seninle,
Haydi yiğit! Haydi yeni akına!
Ülkümüzün cihan varsın farkına!
Yusuf İmamoğlu 1969
-
"Şu İstanbul ne garip belde! İnsan mümin olmak için de, kâfir olmak için de burada her vâsıtayı, her imkânı bulabilir."
İŞTE TEK SÖZLE ANLATILAN BİR İSTANBUL...
ALLAH(c.c) RAZI OLSUN PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN...
-
Ülkücü'nün Çilesi"
--------------------------------------------------------------------------------
Gün olur, ülküsüz insanlara gıpta ile bakasınız gelir. Rahat yaşarlar. Tıpkı Şairin söylediği gibi: "Akl-ı şuur" ları vardır, güzel severler. "Bade" içerler ve nihayet göçüp giderler.
Ülkücülerin hayatı bambaşkadır. Sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. Daimi bir mücadele içinde ömür tüketirler. Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. Arkadaşları ile, aileleri ile, hatta sevdikleri ile.. Belli bir ülkünün esaslarından ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri ile de sık sık ihtilafa düşerler. Çok defa, başları belaya girer; gene de sinmezler. Bu halleri " kalabalık" a göre,uslanmamaktır; kendilerine göre de, yılmamak.
Ülkücü dünya nimetlerinden yana nasipsizdir. Gözü yoktur ki, nasibi olsun. Bir lokma, bir hırka ona yeter. Paraya karşı o kadar müstağnidir ki, halkın hayretine sebep olur. Herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz. Kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde "zevksiz" bir adamdır! Küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın hakkını vermemekle itham ederler. Böyle davranışlara hiç önem vermez.
Elverir ki, inandığına dokunulmasın!
Kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayalperesttir. Olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumaya teşvik etmekte...
Bir gün fikirlerinin gerçekleştiği görülse bile, O?na hiç kimse "aferin" demez. Üstelik, "böyle olacağı zaten belli idi" buyurulur.
Ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakiki bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzer. Hep verir, hiç almaz. Sevgili nazlıdır, sitemi eksik etmez, incinmeğe de hiç gelemez. Diğer sahalarda umumiyetle dikkatsiz hareket eden Ülkücü, sevgili bahis konusu oldu mu baştan başa haysiyet kesilir. Şahsına fenalık yapanlara pek aldırmaz ama, ülküsüne yan gözle bakanlara tahammülü yoktur. Sadakati için karşılık beklemez, mükafat istemez, bir garip kişidir... Ülküsüne hizmet edenlere son derece hürmetkardır. Gerçek aşıklar gibidir; kıskanmaz. Sevgilisinin sevildikçe güzelleşeceğini bilir. Sevmenin gururu yegane süsüdür.
Ülkücünün en çok dinlediği "nasihat" tır. "Yapma " derler, " hayatını heba etme" derler, "gününü gün et " derler. O kadar çok şey söylerler ki, hiç bitmez. O hepsini dinler, ama hiçbirini tutmaz, gene bildiği gibi yaşar.
Ülkücülerin en amansız düşmanları "eyyamperest" lerdir. Menfaatlerine tapan bu adamlar, daha çok kazanmalarına, daha rahat yaşamalarına mani olacak sanırlar da, ülkücüleri ezmeğe çalışırlar! Ne garip tecellidir ki, ülkücünün gayretlerinden en çok faydalananlar da "eyyamperest" lerdir.
Gün gelir, ecel hükmünü icra eder, ülkücü dünyasını değiştirir.
"Kalabalık" o'na acır, daha iyi yaşamış olmasını temenni eder.
Halbuki o, inançları uğrunda yaşamanın hazzını tadamadıkları için ömrü boyunca "kalabalık"a acımıştır.
Galip ERDEM - 1961
-
ismim yusuf ziya karataş....
sen cevap yazma demişsin ya cevap yazmamın bile gereği yok...
sinir anında susmak en hayırlısı.....
hadi Allah(c.c)a emanet ol...
-
-
"Allah’ınıza, milletinize, tarihinize hesap verebildikten sonra ötesine hiç aldırmayın" GALİP ERDEM
Allah(c.c) razı olsun...
-
UYUYANLARA AĞIT
Derin bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz ! Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz. Saadetinizin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim. Fakat maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız. Yazık ki o zaman, "Artık çok geç olacak !" Bir daha uyumak şöyle dursun yatak bile bulamayacaksınız. Ve o vakit, sizin hesabınıza üzülmek yine bize düşecek.
Biliyorum: Düşünmeyi sevmiyorsunuz. Düşünürseniz rahatınızın kaçmasından korkuyorsunuz. "Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar." diyoruz, aldırmıyorsunuz. Sözümüze kulak verirseniz, tedbir almak gerekeceğini anlıyor, zahmete girmek istemiyorsunuz. Bir tek endişeniz var: Gününüzü gün etmek, dilediğiniz gibi yaşamak.
Mücadeleden ürküyorsunuz. Öylesine ürküyorsunuz ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilginiz olmadığını göstermek ihtiyacını duyuyorsunuz.
Memleketimizin bin bir davası var. Nizâmımızı yıkmak isteyen düşman kuvvetler sayılamayacak kadar çok. Diken üzerindesiniz. Fakat dikenli bir yolda ayağınızı yaralamadan yürümenin mümkün olmayacağını unutuyorsunuz.
Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görmüşcesine, sırtınızı dönüyor, yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyorsunuz.
Canınıza kastedenler, her geçen gün yatağınıza daha fazla yaklaşıyor, korunma imkanlarınızı gittikçe azaltıyorlar.
Hiçbir feryat sizi uyandırmıyor, tehlikeyi anlamanızı temin etmiyor. Yaklaşan düşmanın ara sıra yumruğunu yiyor, hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor, şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da sayın başınızı yastığa gömüyorsunuz.
Kurtuluş ümitlerine vedâ etmeden uyunmanızı istiyoruz.
İyi niyetimize akıl erdiremiyor, gayretlerimize yabancı kalıyorsunuz. Hatta biz olmasak daha rahat uyuyacağınızı sandığınız, bu yüzden bize düşman kesildiğiniz bile oluyor. Yine de baş ucunuzda davul calmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Gözünüzün açılması için ne mümkünse yapacağız.
Gafletten sıyrılmaya, biraz da sizin çalışmanızı bekliyorsak, acaba haksızlık mı ediyoruz ?
Galip Erdem
-
-
Allah(c.c) razı olsun.Memleket Karadeniz kokuyorsa bizim de memleketimizdir.:rolleyes:
Kelimeyi Bul...
in Serbest Kürsü
Posted · Report reply
tebrikler hocam :rolleyes: buyur sıra sende...