Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

yunuscoskun

Sivil
  • Content Count

    508
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    1

Posts posted by yunuscoskun


  1. İsrail Polisi ile Filistinli göstericiler arasında El Aksa Camii ve etrafında meydana gelen olaylarda caminin Hutta kapısı önünde toplanan Filistinliler Türkiye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili sloganlar attı.

    Haremüşşerif avlusu ve etrafındaki girişlerde sabah saat 08.30 civarında başlayan gerginlik ve çatışmalar, İsrail askerlerinin öğle namazı öncesinde, camiyi 50 yaş sınırlaması ile açarak girişlere izin vermesiyle yatıştı.

     

    Görgü tanıklarından biri, sabah saatlerinde turistlerin cami avlusunu ziyaretleri esnasında, birkaç Yahudi yerleşimcinin "turist gibi" aralarına karıştığını, camide geceden beri bekleyen gençlerin yerleşimcilerin ve turistlerin üzerine taş attıklarını söyledi.

     

    İsrail'in Purim Bayramı sırasında Yahudi yerleşimcilerin camiye girmeye teşebbüs edeceği yolundaki söylentiler nedeniyle, yaklaşık 20 kadar gencin geceyi El Aksa Camii içinde geçirdikleri bildirilmişti. Ancak, görgü tanıkları, cami avlusuna girenlerin camiye girme gibi bir teşebbüsleri bulunmadığını anlattılar.

     

    Cami içerisinde bekleyen gençlerin, çoğunluğu turist olan ziyaretçilere taşlarla saldırması üzerine, İsrail polisleri müdahale etmiş, caminin bütün girişleri kapatılmıştı.

     

    Caminin minarelerinden birkaç dakika süreyle, "yerleşimcilerin camiye girdiği" anonslarıyla herkesin camiye toplanması yolunda çağrılar yapılmış, daha sonra caminin elektriği kesilmişti.

     

    Bu anonslardan sonra camiye açılan bütün ara sokakların girişlerine İsrail polisi barikatlar kurmuş ve geçişlere izin vermemişti. Eski Kent'in kapılarından da sadece 50 yaşın üzerindekilerin girişine izin verilmişti.

     

    Hutta ve Silsile kapısı önlerinde biriken Filistinliler ile, İsrail polisi arasında arbedeler yaşanırken, bazı Arap gençleri, polislere taşlı saldırılarda bulunmuştu.

     

    Polis, bu olaylar sırasında toplam 7 kişiyi gözaltına alırken, olaylarda taşlardan ve gözyaşartıcı bombalardan 4'ü İsrail polisi 18 kişinin yaralandığı bildirildi.

     

    FİLİSTİNLİLER TÜRKİYE VE BAŞBAKAN ERDOĞAN LEHİNE SLOGAN ATTI

     

    Caminin Hutta kapısı civarında bekleyen öfkeli kalabalık ise, bir süre Türkiye ve Başbakan Erdoğan lehine sloganlar attı.

     

    Kalabalık, Filistin Devlet Başkanı Mahmd Abbas'ı protesto ederken "Yaşasın Türkiye", "Güçlü Türkiye", "Büyük Tayyip", "Kurtar Bizi Türkiye" diye bağırdılar.

     

    Olaylar öğleye doğru başlayan şiddetli yağmur ve polisin cami girişlerini yine 50 yaşın üzerindekilerle kadınlara açması üzerine yatışarak normale döndü.

     

    Cami ve çevresindeki olaylar sırasında, Doğu Kudüs'ün Ras El Amud mahallesinde toplanan gençler de, İsrail polislerine taşlı saldırılarda bulundu.

     

    Bu arada, Kudüs Müftüsü polisin El Aksa'ya girdiğini öne sürerek, bunun aşırı dinci Yahudilerin buraya girmelerini sağlamayı amaçladığını savundu.

     

    İsrail polis sözcüsü ise polislerin camiye girdiği iddialarını yalanladı.

     

    Haremüşşerif'te Ekim ayında da aşırı sağcı Yahudilerin cami avlusuna girmelerinden sonra çatışmalar çıkmış, gerginlik günlerce sürmüştü.

     

    AA


  2. Selamlar,

     

    Bu kitabın bir takdim yazısı var ki, girişi bitirir beni. Gerçekten harikulade... Buyurun:

     

     

    "Muhal farz... Dünyada mevcut ne kadar insan varsa inkâra sapsa... Hayvanlar, nebatlar, cematlar da dile gelse ve bunlar da aynı inkâr sesini bestelese... Fezanın dibi ölçülse ve dibinin dibindeki dipten ilerisinin de tasavvuru kabil olmayan hesabı verilse... Her madde ve her hâdise, vücut hikmetini, “niçin”ini, “nasıl”ını ve “neden”ini mutlak bir anlatışla anlatsa ve bütün bunlar inkârı gerçekleştirmek için olsa... Muhal farz dedim ya; aslında onun emriyle var olan yokluk, var olan varlık gibi dile ve harekete gelse de kendisiyle beraber varlık adına tek şey, tek ümit, tek vücud bırakmasa... Ölüme çare bulsalar, yıldızları bozuk para diye harcasalar, güneşi idare lâmbası gibi kullansalar, mesafeleri dondurup yekpâre bir elmas halinde hâkimiyet tacına oturtsalar ve bu tacı benim başıma geçirseler... Dilim, hafızam, akrabam, vatanım, hatıram, hiçbir şeyim kalmasa... Benim, evet bizzat benim ayaklarımdan saçlarıma kadar her zerrem kendi aleyhime dönse ve beni yalanlasa...

     

    Ben bende kalacak olan tek ve son bir nokta halinde, sana Allahın ve senin Sevgiline iman eden ve O’nun senden getirdiği her ölçüyü hak bilen biricik insan, vücut, kısım, parça, nokta, zerre olur ve böylece kalırım.

     

    Dedim ya, muhal farz, yokluğu bulup da söyletseler ve ona “benden başkası yok!” dedirtseler ben yine O’nun bildirdiği “var” dan ve O’ndan yana kalırım."

     

     

     

    Gerçekten müthiş, gerçekten tüyleri diken diken edici ifadeler. Allah bu satırların yazarından razı olsun ve bize satırlar arasında tarif edilen bu imanı nasip eylesin.

     

    Kıyamete kadar gelecek mukaddesatçı Türk gençliğine ithaf edelen bu esere yazılan Takdim yazısının devamı şu şekilde geliyor:

     

    "O’nu böylece anlattıktan sonra ilk mesele: Bu eser bir «Mevlid» mi?... Hayır! Sadece O’na olan eritici aşkımın ve gevşemez bağlılığımın vecd destanı... Vecd, imanın iç şarttı...

     

    Mevlid resmî ibadet şekilleri arasına sokuşturulması bakımından bir «bid’at»tir ve bu yüzden, korkulu bir iş... Hattâ Süleyman Çelebi’nin Müslüman-Türk ruhuna derinden derine sinmiş meşhur «Mevlid»i için, Molla Fenârî Hazretlerinden menfî bir hüküm çıktığı rivayeti vardır.

     

    Menfî hüküm, ancak «Mevlid»in resmî ibadet çerçevesi içinde yer almaya doğru gitmesiyle düşünülebilir ve o mutlak ve mukaddes çerçeve dışında tefekkürî ve tahassüsî ibadete bağlı kaldıkça ve hududunu gözettikçe makbulün makbulü olur.

     

    Benim yapmak istediğim de bu..

     

     

     

     

    Sevgilinin, sevgiliden alıp getirdiği ve her halis sevgi sahibince canını fedaya kadar baş eğilmesi şart, ulvî aşk disiplini şeriatten başka, benim bağlı olabileceğim hiçbir ölçü hayal edilemez. Bu eserin de hem muhteva ve hem tatbikatında aynı ölçüyle ele ve nazara alınması gerekir.

     

    Bu manzumelerden herhangi birini, resmî ibadet şekillerini örselercesine kullanmaya kalkışacak, dinî vecd simsarı «Mevlid» hânendelerinin zift kuyusu dillerine düşürecek teşebbüs sahiplerini şimdiden Allaha havale ederim. Bugün ve yarın, ben sağken veya öldükten sonra böyle bir kapı açmak isteyeceklere «Allahın lâneti üzerilerine olsun!» derim. Yarın, toprak altında, dış dünya dediğimiz kabuk üstü savunmaktan âciz sanılacağım zaman da, bu tenbihimin şiddet ve asabiyetle korumasını, yetiştirilmesinde pay sahibi olduğum, derin ve gerçek mümin, mukaddesatçı yeni Türk gençliğinden beklerim.

     

    Evlerde, meydanlarda, toplantı yerlerinde, sırf dinî tefekkür, tahassüs ve heyecan gayesiyle okunmasına, kalabalıkları sürüklemesine ve ruhları fıkırdatmasına, evet!...

     

    Câmilerde ve ibadet şekilleri arasında yer almasına katiyetle hayır!

     

    Levhaların 63 parça oluşu, mukaddes hayatın yıl sayısından alınan ilhamla... Bu 63 parça içinde (kronolojik-zaman sırasına bağlı) bir tertip bulunsa bile vakaları düpedüz resmetmek yerine onların ruhlarını göstermek gayesi güdülmüş ve herkesin önceden bilmesi veya kolayca öğrenmesi gereken tafsillerden kaçınılmıştır. Dış çizgilerin içine girme ve iç mânalara sokulma hedef ve gayreti...

     

    Bu eser, hararet derecesini termometrelere ifade ettirmekten âciz olduğum bir ruh çilesi içinde 1960-1961 hapsimde yazılmaya başlandı; ve ondan sonra, haşîn hayatın zalim çarkları arasında tekrar gaflet tüneline giren ruhumun kasvet ikliminde 11 yıl uyuyup 1972 Ramazan ayında ve ötesinde, belki daha yakıcı bir çile dürtüşüyle tamamlandı.

     

    Umulur ki; bir gün Türk edebiyatı, bu eseri, yeni zamanların islâmî tahassüste ilk temel kitabı saysın... Ve destanlık çapta cehd sarfetmenin ne demek olduğu bu vesileyle görülsün...

     

    Binyediyüz küsur mısralık, kemmiyette küçük bir destan... Fakat keyfiyette, her kelimesi bir beyin törpülemesine mal olduğuna göre bilmem ne?...

     

    Dâva o Nura yaklaşmak... O Nur ise insanı ve idraki bir ân içinde yakıp kül edici kuvvette...

     

    O halde eser hakkında verilecek hüküm, bu yanış ve kavruluş borcunda hangi derecenin tutulabilip tutulamadığında... Keyfiyet hükmü, ancak böyle bir ölçüyle verilebilir.

     

    Allah’ın «teslim olunuz!» emrini verdiği Gaye-İnsan ve Ufuk-Peygambere, bildiğiniz veya bilmediğiniz, haberini aldığınız veya almadığınız, anlayabildiğiniz veya anlayamadığınız her tarafıyla ve her zerrenizle teslim olmaktan başka gayeniz olmasın!...

     

    Tek başına «doğru» diye bir şey yok; O’nun getirdiği «doğru» diye bir şey var... Bu eser, o gayenin vecd pırıltılarından bir çakıntı ve aşk haykırışlarından bir ses... O kadar...

     

    Ben «hakikat»ten O’na giden değil, O’nu topyekûn kabullendikten sonra O’ndan hakikate gelen müminim.

     

    Hakikat mi? Hakikat sadece Allah’ın dilediği ve O’na bildirdiğidir. Ötesi, yine Allah’ın yaratığı olarak ve müstakil vücudu olmayarak yokluk... Var olmaya bakalım!... O ki, varlık o yüzden...

     

    N.F.K."

     

    Saygı ve selamlarımla

     

     

    Dün okumak nasip oldu ama ben böyle bir şey görmedim bu ne vecd , bu ne aşk...hayran kaldım bir daha


  3. Yahu böyle bir yetenek vardı da şimdiyi kadar nerelerdeydin?..

    Mahrum bırakma Yunus kardeşim... Yolculuk vardı ufukta... Hayırdır inşallah... Hani Kuzeye doğru...

    ''Evlad , ben kuzeyliyim.

    Bu ülkenin kuzeyinden.''

     

    Ha bu arada mitajan'ının kıymetinini bilmek gerek yahu...

    Pempegül'ün kıymetini de bilelim tabiki...

     

    Renk bunlar, renk...

    Bak ajanım zalim abim trabzondan son noktayı vurmuş... sizin bu atışmanız renk bizim için.

    Zalim abim ki sadece ismen zalim kendisiyle görüştüm kendisi tam bir pamuk zulümle ilgisi yoktur. kuzeyliyimden kasıt trabzonluyuz ya kuzey yıldızıyız ya... uzaktayız unutulmuş bir köşede geçende volkan konağı izlerken içimden geldi yazdım işte....

     

    Bu arada ajanım benim arka bahçem köpeğin olsun yaz dilediğin gibi... siz yeter ki birbirinizin kalbini kırmayın... Burası benim ailem ailem içinde böyle atışmaların olması normal.... Hem ne demiş Büyük resul ''Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır'' Ölçü açık net... Bundan ötesi veryansın...


  4. Sevgili kardeşlerim üstadı tanıyan onu takip eden insanların ondan neler aldığını ve nasıl bu yola girdiklerini öğrenmek için bir kaç soruluk anket - röportaj karışımı birşey hazırlamaya karar verdim. Bu sayede yeni arkadaşlara nasıl nüfuz edebiliriz bunun cevabını bulmaya çalışacağım... Bir kaç soru hazırladım ama sizdende düzeltme ve ekleme bekliyorum... saygılarımla

     

    1) Bize öncelikle kendinizden bahseder misiniz ? (ısındırmak maksatlı adam kimdir necidir bilelim )

    2) Üstad ile ilk ne zaman , ne şekilde tanıştınız ?

    3) Üstad hayatınızda ne ifade ediyor ?

    4)Üstadın size ve hayatınıza kattığı şeyler nelerdir ?

    5)Üstadın hangi eseri sizi daha çok etkiledi ? Neden ?

    6)Üstadın hayatındaki hangi olay ve hangi kişi sizi etkiledi ?

    7)Üstadı hayatınızda bir kişinin yerine koymak isteseniz kimin yerine koyardınız ?

    8)Üstad sizin için hangi sanat dalıyla ön plana çıkıyor ? Neden ?

    9)Üstad'ın fikri mücadelesinin hangi safhası size göre en önemli devredir ? Neden?

    10)Üstadın şiirlerinden en beğendiğiniz hangisidir ve size ne ifade eder ?

    11)Üstad şu an hayatta olsa onunla ne yapmak isterdiniz ?

    12)Üstad size hangi konularda rehberlik etmektedir ? Nasıl ?

    13)Üstad'ı birkaç cümle ile özetleyecek olsanız nasıl anlatırdınız ?

     

    Arkadaşlar benim yarım idrakimle bu kadarı çıktı düzeltilmesi gereken ve eklenmesi gereken sorular varsa lütfen iletiniz...Vesselam


  5. efendimmm şimdi hayy ibni yakzan kardeşimize 4-5-6-7. cüzleri ihale ettik....

     

    şu an 3. hatimden dağıtılanlar

     

    1-2-3-4-5-6-7- 20-21-22-23-24-25-26-27-28-29-30

     

    geriye kalanlar

     

    8-9-10-11-12-13-14-15-16-17-18-19

     

    ayrıca bir öğretmen abimiz 1 hatimi aldı bu durumda 3 tam hatim sahiplerine ihale edilmiş oldu....

     

    Bu millet ölmüyor.... o zaman bu fatih dirilecek... Beklemedeyiz...


  6. efendim 3. hatimde son dağıtım durumu şu ana kadar

    1. ve 30. cüzü verdim. sitemizden samyeli kardeşimizde 23. - 24. ve 25. cüzleri aldı.

     

    şu an 3. hatimden gidenler

     

    1 - 23 - 24 - 25 - 30

     

    yeni talipleri bekliyoruz...

     

    Cüzlerin böyle hızlı dağılmasının tek bir sebebi var. Çanakkale deyince bazı insanlar için akan sular duruyor. Bazıları için ise sular çoktan durmuz çanakkale bile kar etmiyor...


  7. YARGILARIN EFENDİSİ - SERİNİN YENİ FİLMİ 2 YARGI İLE İZLEYİCİ İLE BULUŞTU. BAŞROLLERİNİ YARGITAY VE DANIŞTAYIN PAYLAŞTIĞI FİLMDE ASKERİ YARGININDA OYUNCULUĞU GÖZ DOLDURDU.

     

    BALYOZ - 28 ŞUBATLAR BİTMEZ FİLMDE BAŞROLLERDE ISLAK İMZACILAR OYNARKEN BOMBALAMA SAHNELERİ İLE SEYİRCİDEN BEĞENİ TOPLUYOR. ÖZELLİKLE ÖZGÜN SENARYOSU İLE BU SENE ALTIN KELEPÇEYE ADAYLAR.

     

    CHP - MHP : CEHENEMDEN HAYKIRIŞ PARTİSİ - MÜTHİŞ HÜCUM - PUSU - BU İKİ FİLM İSE GİŞELERİ ALT ÜST ETMEKTE ÖZELLİKLE CEHENEMDEN HAYKIRIŞ PARTİSİ BİBER GAZLI SAHNELERLE ÇOK SEYİRCİ TOPLUYOR MÜTHİŞ HÜCUM SERİSİNİN DEVAMI PUSU FİLMİ İSE İP ATLAMA SAHNELERİNDEN SONRA ŞİMDİDE SANDIKLAR PEŞİNDE...

     

    YENİ FİLMLERLE KARŞINIZDA OLACAĞIZ...BİZİ İZLEMEYE DEVAM EDİN


  8. Bu ilk hatmi 3- 15 - 16 yı alarak kapatırken komple 1 hatimide camii hocamız almış cumaya kadar bitirme sözü vermiştir. Bu sayede 2 hatim ve 3. hatimin 30. cüzü dağıtılmıştır... Rabbim yaptığınız emekleri boşuna çıkartmasın inşallah...


  9. Ne oldu ibni.ss? Şiştin mi? Ahaha. Bak, polemiklerimiz değil Yunus kardeşe rahatsızlık vermek ağzının kulaklarına varmasına sebep olmuş.

    İbni.ss kardeşim beni bilir ve üzülmemi istemez iyi niyetinden hasıl olan yazıları beni ziyadesiyle mutlu etmiştir... Hepinizi ayrı ayrı sevmekteyim... Allah muhabbetimizi daim kılsın inşallah


  10. ÜSTAD ile aramızdaki farklar nelerdir ? Bunları naçizane gözlemlerimden sonra size aktarmak istedim...

     

    ÜSTAD imanda hakikati yaşardı. Efendisinin rehberliğinde Ve resuller resulünün maneviyatı karşısında ağzından çıkacak her yanlış kelime yerine onlarca yıl hapsi tercih edecek kadar derin bir iman ve haya sahibiydi.

     

    BİZ ise adımız müslüman olarak cumaları kuru kalabalık olarak imamların hutbe ve vaazlarını sanki rüzgarın sesini dinler gibi dinleyip sonrada müslümanlık elbisesini camiide bırakıyor onun yerine sokağa nefs elbisesiyle çıkıyoruz. Haya , edep unutulan mefhumlar olarak kayda geçmiş...

     

    ÜSTAD kalemini makam , mevkii veya çıkar uğruna hiç kullanmadı. ona teklif edilen yüklü paraları kendine özgü şekilde reddedip hapishane ve yokluğu kendine daha uygun görürdü.

     

    BİZ ise ilk bulacağımız çıkar kapısı için hemen yeni bir hale gireriz. Yeter ki çıkarımız olsun giremiyeceğimiz kılık yoktur.

     

    ÜSTAD fikirlerini aksiyona dökerdi. Hiçbir engel ve korku tanımadan yalnız Allah korkusuyla karşısına çıkan engelleri imanıyla devirme gayretindeydi.Şüpheye , vehime hayatında takılmadan ayağını sağlam basarak ve buz dağlarını nefesiyle eriterek küfürün en azgınlarıyla en zor şarlarda mücadele etti.

     

    BİZ ise fikirlerimizi yeterince koruyamıyoruz ki aksiyon meydanına dökelim. Bir yazıyı bir şiiri bile birisine aktarmaktan acizken kaldı ki diğer büyük aksiyonları gerçekleştirmek.

     

    ÜSTAD fedakarlıkta o noktadaydı ki ayakkabısına kadar müslümanlar için veremiyeceği hiç birşeyi yoktu. O çıplak ayaklarla gezerdi ama küffar saraylarına tenezzül etmezdi.

     

    BİZ ise cebimiz dolup taşsa dahi tek kuruş çıkartmadan defalarca düşünür ama genelde vazgeçeriz.

     

    ÜSTAD nefsi adına sinirlenme , sevmek gibi durumlardan kaçarken Allah için sevmek ve nefret etmek makamında iken ya öğrencileri.

     

    BİZ ise gönlümüze hoş geleni severiz ki o kişi Allah düşmanı da olsa kendimizce bir bahane bulur kalbimizde ona yer veririz. Fakat mümin kardeşimize aynı muameleyi yapmaktan fellik fellik kaçarız.

     

    ÜSTAD şiiri iman için bilmişti. Onun gözünde sanat Allah içindi.

     

    BİZ ise şiiri kadınlara , havaya , suya yani kör gururumuza yazarız. Tabii yazdıklarımız şiir diye adlandırılabilirse.

     

    Sevgili kardeşlerim burada nefsimden öte kimseyi kast etmeden yaptığım eleştirilerden ötürü kırılan varsa hakkını helal etsin... Vesselam

     

    YUNUS COŞKUN


  11. Efendim naçizane bir fikirle yine kendimi ortaya atıyorum... Boş beyinden boş sesler senfonisi devam ediyor yanii...

    Efendim Sitemizin üyeleri belli zamanlarda bir araya gelmekte, Bu bir araya gelmeler sırasında yaşanan neşeli anlarda aklıma gelen şu olmuştu... (arkadaş başkaları niye nasiplenemiyor bu ortamdan ) E çünkü bilmiyorlar... Bilselerdi fizandan gelirlerdi... Bundan dolayı kamera sahibi bir arkadaş ve röportaj yeteneği iyi bir arkadaş toplantılar sırasında katılımcılar ile ufak ufak söyleşiler yapsa güzel olmaz mı ? Bunuda arşivimize eklesek... Bu anlarıda unutulmaz kılsak nasıl olur...Görsellik her daim bir adım önde olmamızı sağlar zannımca... Görüşlerinizi beklemedeyim... Saygılarımla


  12. Sevgili ajanım , sevgili pembegül kardeşim , sevgili aybüke kardeşim ve tüm ahali... başlığım altında yapılan hiç bir tartışma beni zerre kadar rahatsız etmemektedir... Yeter ki siz kalbinizi kırmayın. Ben başka bir şey istemiyorum... Karamalarıma karşı göstermiş olduğunuz namütenahi hoşgörüye sonsuz teşekürü bir borç bilirim. Benim biricik ailemsiniz siz. Buradaki insanların sözleri benim başımın tacıdır... Aile dediğin kan bağı ile ise işte Adem baba işte Havva ana kanda onlardan geliyor , soyda... Başımın tacı kardeşlerimin yazdıklarından ötürü ziyadesiyle mutlu oldum... Teşekür ederim...


  13. Gül kardeş, gül. Amanın bir de pempegül vardı di mi? Hem neden bunalıyorsun ki? Dedik ya; We Can Believe! Cumhuriyetçilere rezil etme bizi sakın. Daha Boston'a deniz getireceksin başkan.

    Ajanım buldun damarımı... gaz damarı... Obama sen ilk siyah başkan olabilirsin ama bende ilk karadenizli başkan olmaya geliyorum...

    Yeni vaadlerimle yeni projelerimle geleceğim...

    yeni hedef... özgürlük anıtındaki ablamıza başörtüsü takmak... e lazım amerikanın anası sayılır...

    Las vegası kapattıracağız... Kumar bizi bozar...

    Texastan kovboyları çıkartıp yerlerine bizim memleketten birilerini yerleştireceğiz....

    Türkiye ile vizeler kalkacak... vesaire vesaire vesaire...

    Son olarakta Nobel barış ödülünden her türke birer tane yapılacak...


  14. Tevazu, tevazu, tevazu... Bu kadarı da fazla değil mi? İstanbul'un fethine katılan bir lağımcı... Kaç insanın aklına gelir ki? Düşünüyorum da bazı insanlar ayrı, apayrı bir ruh ikliminden kopup geliyorlar. Yoksa 'Hangi Tarih Kahramanıydınız?' sualine 'İstanbul'un fethine katılan bir lağımcı... ' cevabını vermek her kula nasip olmaz sanırım. İncelenmesi gereken bir mizaç.. Misal ben bu soruya Kuşçubaşı Eşref Sancar cevabını verebiliyorum. Onu da tanımasaydım Cilalı İbrahim (İbo demek uygun değil diye biliyorum) derdim. O da kendi çapında tarihi bir kahramandır sonuçta.

    Ne tevazusu kardeşim bizzatihi gururun kendisidir. Kaç tarihi kahraman bir hadisi şerifle övülmüştür... Benim gözüm tarihte değil sadece Ezeli ve ebedi istiyorum... vesellam

×
×
  • Create New...