Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

mitajanı

Editor
  • Content Count

    457
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    15

Posts posted by mitajanı


  1. Davul Tokmağı Ve Araba Alarmı Sorunsalı

     

    ‘Vira Bismillah’ diyerek ilk mesajımı yazayım dedim. Aklıma, bugün sahur vakti yaşadığım hadise ve hadisenin meydana getirdiği depresif etkinin izlenimlerini yazmak geldi.Diyeceksiniz ki kardeşim: ‘Nedir bu davul tokmağı ve araba alarmı sorunsalı?’…Ve ekleyebilirsiniz yine haklı olarak: ‘Keyfiyetin üst perdeden terennüm edildiği böyle güzide bir sitede, bu tip bir sorunsal üzerine kalem oynatmak ta ne iştir’, bre mitajanı? Valla artık işin o

    kısmına, yazımın geri kalanını okuduktan sonra siz karar verin derim.

     

    Ben vakit kaybetmeden esas meseleye döneyim ve sizlere hadisenin iç yüzünü anlatayım. Malumunuz mübarek ay Ramazan’dayız. Sahura kalkmakta sünnet... E bizde sahura kalkmaya azami ölçüde -herkes gibi- dikkat ediyoruz. Tabii sahur denince akla bir de meşhur Ramazan davulcusu geliyor. Hepimiz biliriz ki bu iki mefhum ( sahur ve Ramazan davulcusu) birlikte anılır, birlikte yâd edilir. Ama artık ne o eski Ramazanlar ne de o eskinin Ramazan davulcuları var maalesef. Mazi edebiyatı yapmıyorum inanın, aile efradının bu husustan mütevellit yakınmalarını söylüyorum sadece. Eskinin meşhur Ramazan davulcuları varmış hani… Belli bir ahenk içinde tokmağını davuluna vuran, bir yandan da o bize has Ramazan manilerini -kendilerine has üsluplarıyla- terennüm eden davulcular…

     

    İşte mevzuumuzda diyebilirim ki tam bu noktada başlıyor. Şöyle ki; ya bizim sokağa gelen davulcu abi eskinin ustalarından hiç nasiplenmemiş, işinin şuuruna varamamış ya da yeni yetme davulcu ekolüne mensup birisi? İki ihtimal de kuvvetle muhtemel aslında. Neyse diyeceğim sahur vakti bizim davulcu abi ‘dum tika dum tika dum tika vari’ bir melodiyle, her gün sahur vakti sokağımıza teşrif edip bizleri sahura kaldırıyor. Allah razı olsun. Mevzuunun patlak verdiği ve sorunsalıma temel teşkil eden kısmı ise şu benim açımdan. Davulcu abi sahur vakti sokağımıza teşrif edip davuluna tokmağını vurduğu an da, sokağımızdaki arabalar da sanki ona nispet edercesine, alarmlarını var ‘beygirleriyle’ öttürmeye başlıyor afedersiniz. Mahallemiz de bir anda o rutin hâlinden sıyrılıp adeta sulukulevari bir hâle bürünüyor. Bir yanda davul sesi bir yanda araba alarmı… İşte bu ahval ve şerait altında sahura kalkıyoruz. Biraz ayılıp ta aklım başıma gelince, şu suali sormadım değil hani: ‘Davul sesine duyarlı arabalar çıktı da benim mi haberim yok? Yoksa davulcu abi gecenin mayhoşluğuyla tokmağı bir yandan davuluna, diğer yandan da sokağımızdaki arabalara mı dokunduruyor? Yoksa neden bu arabalar böyle şanzımanı sökülmüşçesine ötüyor?’ İşte efendim bu hususlar tam bir muamma… Bilen-eden yok işin hakikatini. Sorunsalımız bu.

     

    Birde işin sosyo-ekonomik boyutu var tabii. Metropol yaşantısı, dolayısıyla trafik sıkıntısı ve bunlara paralel büyüyen araba talebi gibi… Hani düşünün bir köyde ya da kasabada yaşıyorsunuz. Elbette orda da at var, araba var, traktör var, jip var... Yok, jip yok, durun biraz abarttım galiba. Ama olabilir de, gözünü sevdiğimin Anadolu sermayesi kendine bakıyor, köy-kent ayrımı bitti artık, di mi ama? Bakıyorsunuz (çiftçi) bey amcama jipe biniyor, bir yandan da ‘kıroyum emme para bende’ diyerek kapitalist kapitalist gülüyor. Neyse latife bir yana, demek istediğim köyde, kasabada her kapının önünde bir tane araç varsa metropolde bu rakam katlanarak artıyor. Metropolle, köy ya da kasaba bu anlamda mukayese edilemez. Dolayısıyla benim sorunsalımın metropolde ve büyük şehirlerde daha yaygın olduğu açık ve net. Ama metropol ya da büyük şehirlerin varoşlarında da durum farklı değil sanki. Her kapı önünde bir araç. Ki yaşadığım yerin iktisadi göstergelerine baktığımda da aynı sorunu görüyorum. Maşaallah her kapıda bir araba… Yemiyoruz, içmiyoruz ve fakat araba alıyoruz. Artık küreselleşmenin bir cilvesi mi dersiniz buna, kapitalist tüketim çılgınlığının insanımıza sirayet etmesi mi, bunlar tartılışır.

     

    Şimdi aranızdan çıkıp ‘kardeş sen idelar dünyasında mı yaşıyorsun?’ deyip espiri yapan, bir yandan da ‘Platon’a selam çakanlar’ olabilir’, ya da ‘lan adama bak -mitajanı- rumuzuyla siteye üye olmuş, bir de utanmadan ilk yazısında ‘Davul Tokmağı ve Araba Alarmı Sorunsalı’ gibi müphem, tuhaf, acayip bir sorunsalı işliyor diyerek aklı sıra dalga geçen (!), akabinde de –zuhahah, muhahah, ehueheh- gibi sözüm ona gülme efektleri çıkartanlar da olabilir. Bu benim sorunum mu? Bence değil. Sosyal bir tespit yapmışız kadrü kıymet bilene/bilenlere... Daha aşırıya kaçmayın hepinizi ‘fişlerim’ haaa…*

     

     

     

    *yazının son paragrafı okuduğunuz, istifade ettiğiniz ve güldüğünüz üzere tamamen site sakinlerinin pazartesi stresini almak için yazılmıştır. Diğer kısmıysa ayniyle vakiidir. Bu kısımda stres alma gibi bir misyondan bahsedilemez. Yok, efendim diyorsanız ki; ‘stresim de yok, gülmekte istemiyorum!’Eyvallah kızmayın derim size, tespitlerden istifade edin hiç yoksa. Tüm bu emeklerim karşılığında abd-i acize dua etseniz kâfi…

     

    İlaveten; olay örgüsündeki kopukluklar gibi tüm edebi hataların müsebbibi davulcu abi ve alarmları durmadan öten arabalardır. Bu kafayla ancak bu kadar yazabildim. Binaenaleyh yazım herhangi bir ima, kinaye vb. edebi san’at unsuru barındırmamaktadır. İma, kinaye vb. edebi sanat var diyenler lütfen su-i zan etmeyin abd-i acize.İnadına tashih etmeye yeltenmesi muhtemel güruha ise şimdiden tek cümle: Ayıp oluyor!.

×
×
  • Create New...